Futbolun Gölgesinde 8. El Clasico

Sıkıldık mı diye düşünüyorum da sanki biraz sıkıldık gibi. Hem sene başında hem de Real Madrid'in Blaugrana maçları sonrası keşke iki günde bir El Clasico oynansa diye düşünmüştüm ama herşey başa dönünce böylesi bir derbiyi bile heyecanla beklemek zor oluyor. Bu seneki 8. El Clasico olacak bu akşamki maç. 6-1 Barcelona üstünlüğü bulunuyor. Süper Kupa ve Eurolig çeyrek finalindeki ilk maç hariç zorlanmadılar hiç. Kimliğini arayan Messina ve Real Madrid'i, çeyrek final serisinde İspanyol basınına "Tomicdependencia" başlığını attıracak kadar Tomic üzerine oyun planını kurdu. Oysa esas problem Barcelona'ya karşı sayı bulmak değil, onlara sayı buldurmamaktı. Basit bir ilkokul hesabıyla 1 sayı yediğin sürece 2 sayı sana galibiyeti getirir. Real Madrid planını rakibe göre yaptığı maçlarda direnç gösterdi ama ne zaman ki "Benim kadrom yıldız karması, neden Barcelona'ya göre oyun planımı kurayım ki" dediği maçlarda da madara oldu. Belki büyüklük psikolojisi underdog olmayı kabullenemedi, belki de Messina oyuncularına fazla güvendi. Neticede hem psikolojik, hem de sportif açıdan ezici bir Barcelona üstünlüğü var. Daha sezonun ortasında kupalarına iki müze koydular, bunu yaparken de Real Madrid'i kazanılabilecek sadece 1 kupaya, ACB şampiyonluğuna mahkum ettiler.

Rakamlara bakınca ligde lider Barcelona'nın ikinci Real Madrid'le arasında 3 galibiyet fark var. Yani bu akşam Real Madrid galip gelse bile önce 22 sayılık ilk maçın handikap farkını kapatması, arkasından da Barcelona'nın iki maç kaybetmesini bekleyecek ki lider olabilsin. Bunun matematiksel olarak mümkün ama mantık olarak Kaf Dağı'nın ardında bir hesap olduğunu herkes biliyor. Messina da dahil. Basına "Birinciliği düşünmek çok zor, gerçekçi olan ikincilik pozisyonunu korumamız." derken belki çaresizliğini, belki de mantığını ortaya koydu. Finalden önce Barcelona ile eşleşmeden son sahnede müthiş taktisyenliğini ortaya koymanın hesaplarını yapıyor belli ki. Eurolig'de uğradığı kazanın bir benzerini erkenden ACB'de yaşamak belki koltuğunu sallamayacak ama efsane Messina ismini sallayacak orası kesin. Panikatak Pascual'e karşı bir çözüm üretememesi, tek tek bir el nakışı gibi işlediği kadronun başında çaresiz duruşu ve sürekli başarısızlık işareti gibi kadroya hamleler yapması işlerin iyi gitmediği camiada faturanın büyük bölümünü İtalyan hocaya kesecek. Belki de bu başarısızlığın tek sebebi Messina'dır. İsminin kendisine sağladığı koruma duvarı bu senenin sonunda yıkılabilir. Hatta "Messina ne yapıyorsa doğrudur, sorun varsa kesin basketbolculardadır." felsefesi bu akşam bile yıkılabilir. Bu tip maçların yıllardır oyuncusu olan Bullock ve Vidal'i bu akşam görme vaktidir diye düşünüyorum. Her maç aynı hamleleri yaparak kaybeden Messina için bu gece değişim vaktidir. Basın Madrid'in "AntiMickael'i" olmadığını yazsa da bana göre olmayan tek şey "AntiNavarro". Çünkü Bullock eşofmanları çıkarmadan benchte oturuyor.

Maç akşam saat 19:00'da TRT 3'te. Murat Murathanoğlu ve Yiğiter Uluğ yine bulutların üzerine çıkaracak bizleri. Ama esas gözler Santiago Bernabeu'da olacak. Basketboldaki derbi bittikten 2,5 saat sonra futboldaki derbi başlayacak. Basketbolda mağlubiyeti kabullenen Real Madrid'liler için esas önemli olan akşamki futbol derbisi. Messina bu akşam kazansa bile futbol derbisinin sonucu onu gölgeleyecek. Her iki ihtimalde de şu diyaloglar yaşanacak;

Real Madrid futbolda ve basketbolda kazanırsa ;

Messina : Başkanım deplasmanda kazandık.
Perez : Şimdi staddayım galibiyeti kutluyoruz. Sonra konuşalım.

Real Madrid sadece basketbolda kazanırsa ;

Messina : Başkanım deplasmanda kazandık.
Perez : Bir zahmet kazanın artık. Pellegrini'yi kovayım döneceğim sana.

Real Madrid basketbolda kaybederse mi? Ona alıştık zaten haber değeri taşımıyor.