Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

17 Aralık 2011 Cumartesi

Müsaadenizle Biraz Uzanmak İstiyorum

7 yorum

Bugüne kadar blogda bir şeyler karalarken noktalama işaretlerinden fotoğraf kalitesine kadar en ufak detaylara hep dikkat ettim çünkü "bence" önemli olan bu işi yaparken hep layıkıyla yapmak gerektiğini düşündüm. Şu anda içinde bulunduğum süreçte gördüm ki birkaç klasik post dışında hiçbir şey yazmaya vaktim kalmıyor. Yazmasak da konuşsak nasıl olur diye sezon başından beri Adnan kardeşimle podcast planladık durduk ama onu yapmak için de maçları izlemek gerekiyor. Bugüne kadar altında herkes farklı anlamlar arasa da ben izlemediğim hiçbir maçı izlemiş gibi yazmadım, yazamadım. Dolayısıyla izlenmeyen maçı izlemiş gibi konuşmak da olmazdı. Onu da yapamadık. Sadece twitter hesabımdan (@maliano) gündemle ilgili birkaç kelam edebiliyorum.

Şu anda evrenler arasında geçiş yapan Peter Bishop gibi acayip bir geçiş sürecinin içindeyim. Ve görüldüğü üzere blog bu süreçten en çok etkilenen parçam. Benim için burada X oyuncunun MR sonucu değil, o sonucun takımını nasıl etkileyeceğini değerlendirmek önemli oldu her zaman. Ama şu an ne o sonuçları Makedonca'dan İngilizce'ye çevirip okuyacak, ne de yorumlayacak kafam mevcut değil. Beni fazlasıyla yoran, günde 12 saatimi yok eden işim ve getirdiği yorgunluk yüzünden en büyük zevkimi uzun bir süredir gerçekleştiremiyorum. Rasim Ozan Kütahyalı ile saatlerce ülke basketbolunu konuşmuş gibi kendimi yorgun ve bitkin hissediyorum dersem sanırım net bir şekilde ifade etmiş olurum durumumu. Bir süre ara verip resimdeki amca gibi öylece denizi izlemek istiyorum. 

Başta da dediğim gibi layıkıyla yapamıyorsan sırf yapmış olmak için yapmanın bir anlamı yok.

24 saat mi olur 24 gün mü bilmiyorum ama biraz yokum. Kafayı toplarsam gelirim. Soran olursa "Cuma günü gitti, gelecek" dersiniz.

7 Aralık 2011 Çarşamba

THY Euroleague 8. Hafta Sakatlık Raporu

0 yorum

A GRUBU
Bennet Cantu : Scekic dizindeki sakatlık nedeniyle forma giyemeyecek. .
Bizkaia Bilbao : Herhangi bir eksiklik yok.
Caja Laboral :  Bjelica 1 ay yok. Seraphin ve Dragic ABD'ye döndü. Golubovic kadroya dahil edildi.
Fenerbahçe Ülker : Mirsad ve Tomas sakatlıkları sebebiyle maçta oynamayacaklar. Sefolosha ABD'ye döndü.
Olympiacos : Herhangi bir eksiklik yok.
SLUC Nancy : Herhangi bir sakatlık yok ama Batum ABD'ye döndü.

B GRUBU
CSKA Moskova : Andrei Kirilenko Ocak'a kadar sakat.
Brose Baskets : John Goldsberry sakatlığı sebebiyle forma giyemeyecek.
KK Zagreb : Kasun, Saric ve Mulaomerovic Moskova'ya götürülmedi. TJ Ford ABD'ye döndü.
Panathinaikos : Perperoglou ve Tsartsaris forma giyemeyecekler.
Unicaja Malaga : Darden forma giyemeyecek. Valters ve Rowland2ın durumu şüpheli.
Zalgiris Kaunas : Ty Lawson ABD'ye döndü. Collins'in oynaması beklenmiyor.

C GRUBU
Anadolu Efes : Kerem Gönlüm ve Tarence Kinsey sakat. Ersan ABD'ye döndü.
Belgacom Spirou : Broyles dışında takımda eksiklik yok.
Maccabi Electra : Jordan Farmar ABD'ye döndü.
Emperio Armani : Gallinari ABD'ye döndü.
Partizan mt:s : Herhangi bir eksiklik yok. Pekovic de sahada olacak.
Real Madrid : Novica Velickovic uzun süre sahalardan uzak olacak. Ibaka ABD'ye döndü. Pocius'un durumu şüpheli.

D GRUBU
Asseco Prokom : Herhangi bir eksiklik yok.
Barcelona Regal : Navarro'nun oynaması bekleniyor.
Galatasaray : Zaza Pachulia ABD'ye döndü.
Montepaschi Siena : Kaukenas ve Lavrinovic uzun süre sakat. McCalebbe de sakatlığı sebebiyle İstanbul'a getirilmedi.
Unics Kazan : Jawai sakatlığı sebebiyle oynayamayacak.
Union Olimpija : Jagodnik uzun süre sahalardan uzak kalacak. Woodside, Markota ve Varda'nın takımdan ayrıldığı söyleniyor. Danny Green ABD'ye döndü.

NOT: Sakatlık raporu THY Euroleague resmi sitesindeki bilgilere göre düzenlenniştir.

6 Aralık 2011 Salı

THY Euroleague 8. Hafta Programı (7-8 Aralık)

1 yorum

 
7 Aralık Çarşamba
18:15 CSKA Moskova - KK Zagreb    
19:45 Zalgiris Kaunas - Panathinaikos    
20:00 Anadolu Efes - EA7 Armani (Ntvspor - Canlı)
21:30 Gescrap Bilbao - Bennet Cantu    
21:45 Asseco Prokom - U. Olimpija    
22:00 SLUC Nancy - Fenerbahçe Ülker (Ntvspor - Canlı)

8 Aralık Perşembe
20:00 Unicaja Malaga - Brose Baskets    
20:00 GS Medical Park - Montepaschi Siena  (Ntvspor - Canlı)
21:30 Belgacom Spirou - Partizan mt:S    
21:45 Real Madrid - Maccabi Electra (Ntvspor - Canlı)   
21:45 FC Barcelona Regal - Unics Kazan
22:00 Olympiacos - Caja Laboral    

30 Kasım 2011 Çarşamba

THY Euroleague 7. Hafta Sakatlık Raporu

1 yorum

A GRUBU
Bennet Cantu : Scekic dizindeki sakatlık nedeniyle forma giyemeyecek. Micov ve Shermadini haftasonu oynamadı ama bu maçta oynamaları bekleniyor.
Bizkaia Bilbao : Hervelle'in sakatlığı düzeldi. Bu hafta oynaması bekleniyor.
Caja Laboral :  Bjelica 1 ay yok. Reggie Williams takımdan ayrıldı.
Fenerbahçe Ülker : Mirsad ve Tomas sakatlıkları sebebiyle maçta oynamayacaklar.
Olympiacos : Vasilopoulos forma giyemeyecek.
SLUC Nancy : Herhangi bir sakatlık yok ama Batum NBA'e döneceği için bu maçta oynamayacak.

B GRUBU
CSKA Moskova : Andrei Kirilenko'nun burnu kırıldı ve 1 ay forma giyemeyecek. Lavrinovic'in durumu şüpheli.
Brose Baskets : John Goldsberry sakatlığı sebebiyle forma giyemeyecek.
KK Zagreb : Diante Garrett ile yollar ayrıldı. Herhangi bir sakatlık problemi yok takımda.
Panathinaikos : Perperoglou ve Tsartsaris forma giyemeyecekler.
Unicaja Malaga : Tripkovic ve Rowland forma giyemeyecek.
Zalgiris Kaunas : Herhangi bir eksiklik yok.

C GRUBU
Anadolu Efes : Kerem Gönlüm ve Tarence Kinsey sakat.
Belgacom Spirou : Broyles dışında takımda eksiklik yok.
Maccabi Electra : Herhangi bir eksiklik yok.
Emperio Armani : Hairston'ın durumu şüpheli. Gallinari NBA'e dönmeden önce bu hafta forma giyecek.
Partizan mt:s : Herhangi bir eksiklik yok. Pekovic de sahada olacak.
Real Madrid : Novica Velickovic uzun süre sahalardan uzak olacak. Rudy Fernandez de sakatlığı dolayısıyla forma giyemeyecek.

D GRUBU
Asseco Prokom : Herhangi bir eksiklik yok.
Barcelona Regal : Herhangi bir eksiklik yok. Navarro'nun durumu şüpheli.
Galatasaray : Furkan Aldemir bu hafta da oynayamayacak.
Montepaschi Siena : Kaukenas sezonu kapattı.
Unics Kazan : Jawai'nin durumu şüpheli ama oynaması bekleniyor. Amcasının vefatı yüzünden ABD'ye giden Kelly McCarty de bu maçta forma giyecek. 
Union Olimpija : Jagodnik uzun süre sahalardan uzak kalacak.

NOT: Sakatlık raporu THY Euroleague resmi sitesindeki bilgilere göre düzenlenniştir.

THY Euroleague 7. Hafta Programı (30 Kasım-1 Aralık)

0 yorum

30 Kasım Çarşamba
19:45 Zalgiris Kaunas - Unicaja Malaga
21:30 Belgacom Spirou - Anadolu Efes (Ntvspor Canlı)
21:45 Brose Baskets - CSKA Moskova    
22:00 Gescrap BB - SLUC Nancy    
22:00 Panathinaikos - KK Zagreb    

1 Aralık Perşembe
17:00 Unics - GS Medical Park (Ntvspor Canlı)
20:00 Fenerbahce Ülker - Olympiacos (Ntvspor Canlı)
20:00 Union Olimpija - Montepaschi Siena
21:45 Bennet Cantu - Caja Laboral    
21:45 EA7 Armani - Real Madrid (Ntvspor Canlı)
21:45 Partizan mt  - Maccabi Electra    
21:45 Asseco Prokom - FC Barcelona Regal    

28 Kasım 2011 Pazartesi

Serge Ibaka Havayolları

0 yorum


İlk değil, son da olmayacak. Haftaya NBA'e dönüyor Ibaka o yüzden bunların tadını çıkartmak gerekir.

Kaukenas Sezonu Kapattı Gibi

1 yorum

Haftaiçi sahasında Kazan'a yenilmesine rağmen ikili averaj üstünlüğünü koruyarak grupta ikincilik için avantajını sürdüren Montepaschi Siena için tam anlamıyla kara haber var bu hafta. Cremona deplasmanında turnikeye giderken Terrence Roderick ile çarpışan ve yere kötü düşen Kaukenas dizinden sakatlandı. Henüz kulübün resmi sitesi dahil hiçbir yerde kesin bir açıklama yok ama başkan Minucci'nin radyoda yaptığı açıklamaya göre Kaukenas'ın sezonu kapatmış olma ihtimali yüksek. Elbette ki yapılacak testlerden sonra kesin tablo ortaya çıkacaktır ama durumun iç açıcı olmadığını söyleyebilirim. Pozisyon burada. Pozisyonu izleyince insan bir tuhaf oluyor ama eminim Pianigiani'nin içi daha bir tuhaf olmuştur çünkü Kaukenas gibi güven veren bir skorerden sonra o bölge Rakocevic ve Aradori'ye kaldı. Hatta McCalebb sahadayken Zisis'i de oraya çekebilir ama bu sefer de McCalebb'i dinlendirme şansı ortadan kalkıyor. NBA lokavtı da bitmişken Pianigiani için zor bir dönem başlıyor. Kaukenas'ın sezonu kapattığı kesinleşirse oraya bir takviye mutlaka gelir ama hemen mi olur Top 16 ile birlikte mi onu öngörmek zor. Üstelik de grupta işler bu kadar kritikken...

26 Kasım 2011 Cumartesi

THY Euroleague'de 6. Haftanın En İyi 10 Hareketi

0 yorum


1 numara tabi ki Dimitris Diamantidis. Yine sahneye çıktı, maç kazandıran üçlüğüyle haftaya damgasını vurdu.
-

THY Euroleague'de 6. Haftanın MVP'si San Emeterio

0 yorum

Bazılarına göre overrated, birçoğuna göre ise underrated bir oyuncu San Emeterio. Fazla gösterişi olmayan ama kağıttan ziyade parkede verdiği emeğin karşılığı zor tarif edilebilecek bir isim. İki sezon önce Caja Laboral Barcelona'yı darmadağın edip İspanya şampiyonu olurken başroldeki isimdi. İspanya'da 2011 yılının en değerli oyuncusu, THY Euroleague'de de sezonun en iyi beşine seçildi. Ivanovic'in Caja Laboral'inde her maç günü maçın kahramanı değiştiği için zaman zaman kağıt üstünde etkileyici rakamları olamayabiliyor ama gecenin kahramanı olduğu zaman da böyle en değerli oyuncu seçiliyor. Bu haftaiçi azizimizin kurbanı Fenerbahçe Ülker oldu. Sahaya koyduğu performansla Fenerbahçe'nin bütün galibiyet umutlarını alıp götüren San Emeterio uzatmada da fişi çeken isimdi. Topladığı 36 ranking puanıyla da haftanın oyuncusu seçildi ve kariyerindeki en yüksek ikinci rakama ulaştı. Türk takımları olarak özenle çıkardığımız MVP listemize eklendi.

23 Kasım 2011 Çarşamba

THY Euroleague 6. Hafta Sakatlık Raporu

1 yorum

A GRUBU
Bennet Cantu : Scekic dizindeki sakatlık nedeniyle forma giyemeyecek. Micov ve Cinciarini'nin de sakatlıkları var ama oynamaları bekleniyor.
Bizkaia Bilbao : Hervelle 2 hafta oynamayacak. Damir Krupalija kadroya dahil edildi. Raul Lopez'in durumu da şüpheli.
Caja Laboral :  Reggie Williams iki hafta oynayamayacak. Goran Dragic kadroya dahil edildi.
Fenerbahçe Ülker : Mirsad ve Tomas sakatlıkları sebebiyle maçta oynamayacaklar.
Olympiacos : Vasilopoulos forma giyemeyecek.
SLUC Nancy : Herhangi bir eksiklik yok.

B GRUBU
CSKA Moskova : Andrei Kirilenko'nun burnu kırıldı ve 2 hafta forma giyemeyecek. Lavrinovic'in durumu şüpheli.
Brose Baskets : John Goldsberry sakatlığı sebebiyle forma giyemeyecek.
KK Zagreb : Diante Garrett ile yollar ayrıldı. Herhangi bir sakatlık problemi yok takımda.
Panathinaikos : Perperoglou ve Tsartsaris forma giyemeyecekler.
Unicaja Malaga : Freeland ve Rowland'ın durumları şüpheli.
Zalgiris Kaunas : DeJuan Collins Moskova'ya götürülmedi.

C GRUBU
Anadolu Efes : Kerem Gönlüm ve Tarence Kinsey sakat.
Belgacom Spirou : Broyles dışında takımda eksiklik yok.
Maccabi Electra : Herhangi bir eksiklik yok.
Emperio Armani : Herhangi bir eksiklik yok.
Partizan mt:s : Herhangi bir eksiklik yok.
Real Madrid : Novica Velickovic uzun süre sahalardan uzak olacak.

D GRUBU
Asseco Prokom : Herhangi bir eksiklik yok.
Barcelona Regal : Herhangi bir eksiklik yok.
Galatasaray : Herhangi bir eksiklik yok.
Montepaschi Siena : Herhangi bir eksiklik yok.
Unics Kazan : Jawai'nin durumu şüpheli.
Union Olimpija : Jagodnik uzun süre sahalardan uzak kalacak.

NOT: Sakatlık raporu THY Euroleague resmi sitesindeki bilgilere göre düzenlenniştir.

THY Euroleague 6. Hafta Programı (23-24 Kasım)

0 yorum

23 Kasım Çarşamba
18:15 CSKA Moskova - Zalgiris    
19:00 Olympiacos - Gescrap Bilbao    
20:00 Anadolu Efes - Partizan mt:S (Ntvspor CANLI)
21:45 Montepaschi Siena - Unics Kazan (Ntvspor CANLI)

24 Kasım Perşembe
20:00 Real Madrid - Belgacom Spirou    
20:00 GS Medical Park - Asseco Prokom (Ntvspor CANLI)
21:00 Maccabi Electra - EA7 Armani    
21:45 SLUC Nancy - Bennet Cantu    
21:45 Caja Laboral - Fenerbahçe Ulker (Ntvspor CANLI)
21:45 Unicaja Malaga - Panathinaikos    
21:45 Barcelona Regal - U. Olimpija    
22:00 KK Zagreb - Brose Baskets    

20 Kasım 2011 Pazar

Navarro'dan Bir Rekor Daha

0 yorum

Seversiniz sevmezsiniz -muhtemelen çoğunuz da sevmezsiniz- ama Navarro tarihin satırlarına imza atmaya devam ediyor. Haftasonu Valladolid maçında iki üçlük isabet kaydeden Navarro İspanya lig tarihinde bu kategoride Velimir Perasovic'i yakalayarak ikinci sıraya yükseldi. 354 maçta 882 isabet kaydeden Perasovic, 487 maçta bu isabeti yakalayan Navarro'nun altında kalacak orası kesin ama Navarro 654 maçta 1233 isabet kaydeden efsane Alberto Herreros'u yakalayabilir mi orası meçhul işte. Serbest dalış ustası Navarro maç başına 1.81 üçlük isabet oranıyla oynuyor. Bu oranı koruyarak Herreros'a ulaşması için 194 maç daha oynaması gerekiyor. Gerçekten zor iş. Navarro'nun yere atladığı zamanların bir kısmını önümüzdeki yıllarda üçlüklere ayırması şart.

Yunanistan'da İlk Derbi Panathinaikos'un

0 yorum

Yunanistan'da sezonun ilk büyük derbisini sahasında Olympiakos'u 74-70 mağlup eden Panathinaikos kazandı. Maçı izleme şansım olmadı ama rakamlarda bir nokta dikkati çekiyor. Olympiakos üçlük atışlarda 3/21, Panathinaikos 5/10 ile oynadı ve buna rağmen ne ikilik atışlarda, ne de diğer hiçbir istatistikte iki takım arasında çok ciddi bir fark yok. Bu açıdan maçı, derbi olmasının haricinde çok merak ettiğimi ekleyeyim. Ribaundlarda, asistlerde ve top çalma rakamlarında rakibinin gerisinde olan, berbat dış şut atan Olympiakos'un böyle kafa kafaya bir skoru nasıl elde ettiği bende merak uyandırdı. Bireysel istatistiklerde büyük şef Diamantidis yine öne çıkıyor. 15 sayı, 8 asist ve 3 top çalma alışık olduğumuz rakamlar ama 7 top kaybı "Diamantidis'liler Dayanışma Derneği" üyeleri olarak bizleri üzdü, bunu da eklemek lazım. Vougioukas'ın yaptırdığı 10 faul da dikkat çekici. Olympiakos cephesinde de yalnız kral Spanoulis'e bu maç Printezis yaverlik yapmışa benziyor. 19 dakikada 18 sayı önemli bir katkı. Bu maç tabi ki izlenecek; Panathinaikos'a saygı penceresinden, Olympiakos'a rakip penceresinden, derbiye de basketbolsever gözüyle ayrı bir bakılacak. İlk yumruğu indiren Obradovic üstada da alkış tutulacak.

Andrei Kirilenko'nun Burnu Kırıldı

0 yorum

Sezonun şu ana kadarki en değerli, en özel ve en verimli performansının altında imzası bulunan Andrei Kirilenko, Krasnye Krylia maçında şanssız bir şekilde sakatlandı. Yüzüstü düşen Kirilenko'nun ilk anda kaşında açılma görünse de daha sonra yapılan açıklamada ilk müdahalede sol kaşına dikişin hemen atıldığı, kırılan burnuna ve sol omzuna müdahalenin ise Moskova'ya dönüşte detaylı olarak yapılacağı belirtildi. 2 veya 3 maç kaçıracak Kirilenko ve maske ile oynamaya devam edecek. 

CSKA Moskova için çok kritik bir fikstür yok ve Kirilenko'nun yokluğunda bir süre idare edebilirler ama bu kadar formdayken ve uzun bir süre sonra sakatlık olmadan oynarken Kirilenko'nun bunu yaşaması büyük şansızlık. Kimileri nazar diyebilir ama ben nazar demeyi Kirilenko'ya büyük haksızlık olarak görürüm çünkü sakatlandığı pozisyonda bile Krstic'e yardıma geliyordu. Sezon başından beri hiçbir pozisyonda yere atlamaktan, mücadeleye girmekten çekinmeyen Kirilenko, NBA ithalatındaki en değerli parçaydı. Sakatlık pozisyonu aşağıda. Sıkıntılı sahneler var, yüreği dayanmayan izlemesin diye uyaralım.


17 Kasım 2011 Perşembe

Euroleague Normal Sezon: Olan Biten 2

0 yorum


C Grubu

C Grubu kuralar çekildiğinde ölüm grubuydu, an itibariyle oynanan basketbolun kalitesi o görüntüden epey uzak; ancak görüntüye bakınca en büyük aksiyonun burada olduğu net bir şekilde görülüyor. "Herkesin herkesi yenebildiği, kaliteli bir lig" dercesine, grubun tamamı karman çorman olmuş vaziyette.

Anadolu Efes henüz taşları yerine oturtma döneminde olsa dahi, Maccabi maçıyla birlikte iyice gün yüzüne çıktı ki, o taşları yerine oturtmak o kadar da kolay olmayacak. "Bu sene büyük paralar harcayan Efes" naraları eşliğinde sezona girildi; ancak harcanan paranın bir kısmının plansız harcandığı, hatta yanlış oyunculara harcandığı yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Daha önce Spirou maçından sonra yazmıştım, bu takımın organizasyon konusunda 32 yaşındaki Kerem'in eline baktığını ve derin gibi görünen kadroda aslında bazı mevkilerde büyük sıkıntı çekildiğini. Kinsey'nin sakatlığıyla birlikte kirliler tamamen ortalığa saçıldı. Bir numaralı atıcı olarak lanse edilen Vujacic felaket bir sezon geçiriyor, ilk 4 maç itibariyle 58 saha içi denemesinden sadece 16'sında isabeti bulmuş. İyi şutörlerin kötü dönemleri elbet olur diyerek kestirip atmak da mümkün değil, zira sorun Vujacic'in kaçırdığı şutlardan ziyade yaptığı yanlış şut tercihleri. Maccabi maçının 3. çeyreğinde üst üste bulduğu isabetlerle Efes'i maçın içine katan adam ile bitime 40 saniye kala 1'e 1 fastbreak'i 3 sayıyla bitirmeye çalışan aynı adam. Bunun yanında, Kinsey'in sakatlık geçmişi ve Sinan-Cenk ikilisinin hücumda ve savunmada verebileceği toplam verim akıllara soru işaretlerinden başka bir şey getirmiyor. Uzun rotasyonu mükemmele yakın olan Efes'in kısalarda bu denli sıkıntı yaşaması gecekonduların yanına dikilen 50 blokluk siteleri ve residance'larıyla İstanbul'u hatırlatıyor. Lokavtın sene sonuna kadar devam etme ihtimalinin hayli yükselmiş olması Efes'e yarayabilir, ilerleyen günlerde transfer gündemini takipte kalmalı.

Grubun geri kalanı da en az Efes kadar sıkıntılı. Milano yeni topladığı kadroyu Scariolo'nun bilindik beceriksizlikleri sebebiyle bir türlü bir araya getiremiyor. Milano'da Efes'e kaybettikleri maç sonrası Efes'in savunması epey övülmüştü; ancak bu hafta Maccabi'nin aynı savunmaya karşı bulduğu altyapı seviyesindeki sayıları görünce marifetin Efes savunmasında değil Milano hücumunda olduğu ortaya çıktı. Real Madrid ise yıllardır sıkıntısını çektiği oyun kurucu pozisyonundan hala muzdarip. Takım Llull'e emanetken NBA'den getire getire Ibaka'yı getiren yönetim mevcut durumu hak etmiyor değil (ki an itibariyle de Dwight Howard ve LaMarcus Aldridge isimleri geçiyor Real için). Partizan Pekovic'e bağımlı, onun yanında Acie Law'un sık dalgalanan oyunundan medet ummak zorundalar. Spirou'nun ise Efes deplasmanında aldığı sürpriz galibiyet olmasa, şu an hiçbir şansı olmayacaktı muhtemelen. Zaten an itibariyle matematiksel olarak Top 16'ya 1 galibiyet uzaklıkta olsalar dahi gerçekçi bir şansları yok. Maccabi ise en önemli oyuncusu Eidson'ı kaybetmesine rağmen aynı standardı korumayı bir şekilde başarıyor. Blatt ya da Maccabi faktörü olsa gerek, NBA'de yıllarca dalga malzemesi olan Jordan Farmar'dan dahi müthiş bir verim aldılar ilk 4 haftada. Sahip oldukları dinamizme biraz akıl ve saha görüşü katmak için Papaloukas'ın aldığı sürelerin artması gerekiyor orada da.

Grupta bu hafta son iki maçını kaybeden Real Madrid, Efes'i ağırlıyor. İspanyollar için, özellikle de koç Pablo Laso için, bu karşılaşma tamam ya da devam niteliğinde. Eğer kaybederlerse birkaç kelle gidebilir, Efes'in de bunun farkında olup daha dikkatli olması gerek. Maccabi kendi sahasında Efes'in düştüğü hataya düşmeyip Spirou'yu yenecektir, ancak Partizan'ı ağırlayan Armani Milano için aynısını söylemek mümkün değil. C Grubu'nda yarış son haftaya devam edecek gibi, her hafta da izlemeye değer maçlar oynanıyor. B Grubunun aksine buradan gözü bir dakikalığına bile ayırmamak en iyisi.

D Grubu

Galatasaray Euroleague'e ilk defa katılan bir takım için fazlasıyla iyi bir giriş yaptı sezona. Efes ve Fener'e göre durumun ve beklentilerin biraz daha farklı olmasının bunun üzerindeki etkisi büyük; ancak kazanılan başarının değerini hiçbir şekilde küçültmüyor bu durum. Şu ana kadar ortaya koydukları en olumlu şey, Euroleague'e hiç de yabancı değil gibi gözükmeleri. Lakovic ve Songaila transferleri bu yönden amacına ulaşmış. Ayrıca Oktay Mahmuti'yi de bu sebeple tebrik etmek gerek. Siena karşısında, zor duruma düştükleri anlarda bile bildikleri oyundan vazgeçmeyerek iyi sinyaller verdiler.

Furkan'ın son maçla yaptığı çıkış, Ender'in Efes performansına nazaran aklı başında bir görüntü sergilemesi, Andric ve Shipp'in verimli oyunları bir yana, Galatasaray'ın sahaya yansıyan en önemli özelliği tek bir kişinin eline bakmamaları. Eldeki guard bolluğunda yaratacak oyuncu bulmakta sıkıntı çekilmiyor, bu büyük avantaj. Buna rağmen, tek bir kişinin eline bakmamak takım olma yolunda önemli bir adım gibi görünse dahi oyunun sıkıştığı anlarda "al bizi kurtar" diyecek adam bulmakta sıkıntı çekebiliyorlar. O rol için akla ilk gelen isim elbette Lakovic; ancak Sloven oyuncu geldiği gün söylediğimiz üzere özellikle de bu yaşında fazla iniş çıkış Bu nedenle, Prokom deplasmanındaki müthiş performansının ardından üç maçtır ortalıkta gözükmemesi de beklenmedik bir durum değil.

Gruptaki genel görüntü benim sezon öncesi beklediğimden farklı değil. Takımlar an itibariyle tabloda kadro kalitesine göre sıralanmış durumda ki bu Euroleague'de kolay şahit olduğumuz bir bir durum değil. Galatasaray her ne kadar gruba son torba takımı olarak gelmiş olsa da, Prokom ve Olimpija'dan çok daha iyi oyuncu kalitesine sahip oldukları su götürmez bir gerçek. Polonya ve Slovenya deplasmanında alınan galibiyetler de hem bu avantajı kanıtladı, hem de gruptan çıkma yolunda müthiş bir avantaj getirdi Galatasaray adına. Kazan'a içeride kaybedilen maç olmasa 3.'lük de çok uzak görünmüyordu; ancak şimdilik Top 16 biletini son sıradan alacaklar gibi, en azından görüntü o. Kazan deplasmanında gelecek bir galibiyet ise şaşırtmaz açıkçası; ancak ilk 2 imkansıza yakın. 

Grubun bahsedilmeden geçilmemesi gereken ağaları Barcelona ve Siena. Barcelona geçen sezon yaşadığı hayal kırıklığının ardından nispeten yeni bir yapılanmaya gitti. Ricky Rubio'yla ayrılan yollar ve Huertas-Eidson eklemeleri onlar adına fazlasıyla olumlu. Huertas, Rubio'nun Barcelona hücumunda yarattığı kara deliklerin hepsini ustalıkla kapatıyor. 4 maçta yaptığı 30 asistle en yakın rakibinin 2 asist önünde bu alanda lig lideri olması bir yana, skora yaptığı katkı da yadsınamayacak kadar önemli. Eidson da hücumda bir başka güvenilecek el ve şut tehdidini menüye katmış olması bakımından önemli bir transfer ki onun asıl değeri ilerleyen dönemde olası kriz anlarında daha iyi anlaşılacaktır. Katalanların maçları bölüm bölüm oynamak, dış şut istikrarsızlığı gibi zaafları var; ancak kısa vadede Siena dışında bunları kolay değerlendirebilecek bir takımla oynamayacak olmaları onlar adına avantaj. Siena ise bazı sıkıntılar yaşamasına rağmen istikrarını korumayı bir şekilde başarıyor. En azından kazanmaları gereken maçları bir şekilde kazandılar. Malik Hairston'nı Milano yolunu tutmasının ardından en büyük sıkıntıyı o bölgeyi doldurmakta çektiler. Bizim diyarlarda pek sevilmeyen Rako'nun içinde o boşluğu doldurabilecek bir oyuncu hala olsa da, o oyuncuyu bu sezon izleyebileceğimizden pek emin değilim. Pota altındaki Rakovic-Andersen geçen senenin Final Four yapan takımından bir diğer farklılık, onun da sahaya yansımalarını özellikle Barcelona karşısında gördük. Siena gibi bir takımın sertliğiyle meşhur bir oyuncuyu Andersen gibi oyunun o yönüyle pek alakası olmayan bir isimle değiştirmesi pek iyi bir fikir değil. Pianigiani'nin bu takımdan bir Final Four katılımcısı yaratması zor; ancak istikrar tam bu noktada devreye giriyor. Siena elenene dek onların üzerini çizmek hiçbir şekilde mümkün olmayacak.

Bugün grupta Galatasaray Barcelona'yı, Siena Prokom'u, Unics de Union Olimpija'yı ağırlıyor. Galatasaray için Barcelona karşılaşması tadı çıkarılması gereken maçlardan bir tanesi. Barcelona'nın belli zaafları maçı kazanılabilir kılıyor; ancak Katalanlar elbette mutlak favori. Siena'nın Prokom karşısında zorlanması büyük sürpriz olur; keza ilk 4 haftada izlediğimiz Olimpija karşısında Unics'in durumu da aynı şekilde. Bugün oynanacak maçların ardından grupta birbirinden ayrı takılan üç ikili arasındaki makasın iyice açılması muhtemel.

15 Kasım 2011 Salı

Euroleague Normal Sezon: Olan Biten 1

0 yorum


Euroleague'de bu hafta normal sezonu yarılıyoruz, takımlar 5. haftayı da geride bırakırken grupların son durumu hakkında az da olsa bir fikir oluştu akıllarda. Blog uzun zamandır aktif değildi, grup grup ufak notlar düşelim ve ortalık biraz şenlensin.

A Grubu

Burada Fenerbahçe Ülker'in sezon başından beri yaşadığı bunalıma rağmen Nancy ve Bilbao karşısında aldığı 2 galibiyet çok değerli. Özellikle Bilbao'yu deplasmanda yenmek, kuralar çekildiğinde grubun sürpriz takımı olacağı öngörülen rakibi ekarte etme yolunda büyük avantaj. Ama, ki burada kocaman bir "ama" geliyor, oynadığı oyunla 4 maçtan galibiyetsiz ayrılsa kimsenin şaşırmayacağı bir Fenerbahçe var sahada. İşin daha da kötüsü 4 maça da teker teker bakıldığında 0-4'ün "teğet geçtiği" rahatlıkla görülüyor. Bilbao deplasmanında Jerrells'ın muhtemelen kafasına aldığı ağır bir darbe sonucu son çeyreğini Deron Williams gibi oynayarak aldığı bir maç ve içeride en iyi tabirle ucuz yırtılan bir Nancy karşılaşması. Spahija takımını dipsiz kuyudan ne kadar sürede çıkarabilir, ya da çıkarabilir mi? Endişelerin odak noktası git gide koça ve oyunculara doğru kaymaya başlarken Telekom karşısında alınan ağır mağlubiyetle beraber artık kaybetmek "kaza" olmaktan çıkıyor ve Fenerbahçe iyiden iyiye kriz haline sürükleniyor.

Grupta bekleneni veremeyenleri Fenerbahçe'yle sınırlı değil. Olympiakos yaşadığı kan kaybına rağmen 4 maçtan 1 galibiyet çıkarması beklenecek bir kadroya sahip değil. Ancak gelgelelim ki eldeki kadronun hakkını verecek bir oyun oynamıyorlar. Pire'de Fener karşısında aldıkları tek galibiyetle grubun dibine demir attılar. Spanoulis her zamanki oyununu oynuyor ancak takımdan iyice bağımsız, artık tek adamlığını ilan etmiş, diktatörlüğünü kurmuş. Hal böyle olunca Spanoulis'in oyunu maçı kazandırmaktan ziyade istatistik kağıdını doldurmaya yarıyor. Ivkovic'in derdi büyük anlayacağınız. Bilbao ise ACB'de final oynadıkları kadrodan önemli isimler kaybetmemesine rağmen kimliğini kaybetmiş durumda ki Bilbao gibi tamamen takım kimyası üzerine kurulmuş bir yapı için bu kırmızı alarm manasına geliyor. Tek güvenceleri evlerinde kazandıkları maçlardı, son hafta aldıkları mağlubiyetle o büyüyü de kaybettiler ve bu hafta Bask derbisini de kaybederlerse, bu grupta kalan maçları takımındaki hakim moralsizliğin de etkisiyle formalite niyetine oynayacaklar.

Bask derbisinin öteki ucundaki Caja Laboral ise Bilbao'nun aksine kimliğini koruyor olmanın keyfini sürüyor. En önemli çıkışı yapan ve bağıra bağıra gelen Mirza Teletovic artık takımın tartışmasız yıldızı, geçen senenin ACB MVP'si San Emeterio ise Mirza'nın ekürisi konumunda. Prigioni, Seraphin, Reggie Williams gibi kaliteli rol oyuncularıyla an itibariyle grubun hem tepesindeler, hem de Abdi İpekçi'de aldıkları galibiyetle 1 numara olma yolunda en önemli adaylar. Grubu iyiden iyiye baş aşağı çeviren Cantu ve Nancy de hakkında konuşulmaya değer takımlar; ancak lokavt yarın bitse Batum'un sırtında dört nala giden Nancy'nin kalan tüm maçlarını kaybedeceği bahsine bahis firmaları muhtemelen çok yüksek oranlar vermezler. Cantu ise Euroleague'deki diğer İtalyanlar Siena ve Milano'nun aksine kısıtlı kadrosuyla tempoyu düşürüp oyunu sertleştirerek ekmeğini taştan çıkartmaya çalışan bir ekip. Kısa vadede EL-Serie A temposunu iyi kotardılar; ama ellerindeki dar rotasyonla haftada 2 maçı kaldırmakta sıkıntı çekiyorlar ve uzun vadede yaşanacak bir düşüş kapıda.

Bu hafta çok kritik maçlar oynanacak grupta, hepsi de Çarşamba. Fenerbahçe Cantu'yu, Caja Laboral Bask derbisinde Bilbao Basket'i, Olympiacos ise tamam mı devam mı karşılaşmasında Nancy'yi ağırlıyor. Cantu İstanbul'dan mağlup ayrılırsa gerçekçi hedefleri zaten 4.'lük olduğundan fazla bir şey kaybetmez, keza aynı durum Nancy için de geçerli. Ancak Fenerbahçe, Olympiakos ve Caja Laboral için bu haftayı kayıpsız geçmek şart. Laboral 3-1'le biraz daha rahat durumda; ancak onlar da Fener ve Oly'nin durumundan faydalanıp liderlik yolunda vurucu adımları bir an önce atmak istiyorlar. 3 maçtan çıkacak herhangi bir sonuç şaşırtmaz, zira bu grupta henüz ilk 4 maç geçilirken son topa kalan maç sayısı neredeyse bir elin parmaklarına ulaştı. 

B Grubu

B Grubu A'nın aksine daha az heyecan ve sürpriz vadediyor. İçerisinde PAO veya CSKA geçen; ancak hem PAO, hem CSKA geçmeyen karşılaşmalar formaliteden ibaret. Hafta içi iki takım Euroleague'de normal sezonun şu ana kadarki en iyi iki üç maçından birini seyrettirdi, kadrolarının ve isimlerinin hakkını verdiler. CSKA Diamantidis son çeyrekte 5'leyip oyun dışı kalınca affetmedi ve OAKA'da çok kritik bir galibiyet aldı. Kirilenko skora katkı yapmasa dahi büyük oynuyor, ki halihazırda epey atıcısı olan CSKA'yı Kirilenko'suz CSKA'dan farklı kılan da onun oyunun diğer alanlarına yaptığı katkı. Ligin açık ara en fizikli ve en uzun takımı olan Ruslar, ligin son 10 yıldaki sindirmesi en zor takımına 8 blok yapmayı başararak adeta bu avantajı çıkarıp masaya vurdu ve ne kadar ciddi olduklarını da gösterdi. Bu maçın ardından Panathinaikos adına Aleks Maric'in en az 20 dakika oynayacak seviyeye çekilmesi Obradovic adına bir öncelik olmalı. CSKA sezonun erken döneminde meşhur tabirle bu "mesaj" maçını kazanarak ilk üç haftadaki formalite galibiyetlere bir anlam katmış oldu ve bu işte ciddi olduğunu açık açık gösterdi.

Grubun tepedeki ikiliden arta kalan kısmı ise biraz sancılı. Unicaja iyi gidiyor, ancak savunma yapmak için en ufak bir çaba göstermediklerinden her an tökezleyebilirler, alacakları sürpriz bir mağlubiyet şaşırtmaz. Bu hafta da Zagreb'e ilk yarıda umut verip ikinci yarıda iyi bir hücum performansıyla işi bitirdiler. Geçen hafta deplasmanda son saniyede aldıkları Bamberg galibiyetiyle üçüncülük için de en avantajlı aday konumundalar. Bamberg'in onları o pozisyondan dışarı itecek bir gücü de yok açıkçası. Zalgiris'in durumu da zaten ortada. KK Zagreb ise geçen yıl sıfır çeken komşusu Cibona'dan dahi kötü bir takım, hatta Euroleague'in London Towers'tan bu yana gördüğü en kötü takım olabilirler. Kasun ve May'in ana parçaları olduğu, 37'lik Mula'nın yazıp yönettiği bir takım olarak canlı nostalji işlevini görüyorlar.

Grupta bu hafta CSKA Unicaja'yı ağırlıyor, Panathinaikos Almanya deplasmanında, Zalgiris ise Zagreb'de. Üç maçın da çift hanelerde bitmesi olası. Zalgiris için Zagreb deplasmanı kağıt üzerinde moral kazanılacak bir maç; ancak bu üç karşılaşmadan hangisinden sürpriz çıkabilir sorusunu sorduğumda aklıma ilk Zalgiris'in gelmesi Litvanyalılar adına bu sezonki en büyük sıkıntı. Buna rağmen Trifunovic yönetiminde az da olsa yaşam belirtisi gösterdiler, bu gruptan öyle ya da böyle kapağı yukarı atmaları muhtemel. Moskova'daki CSKA-PAO maçına kadar bu grubun takibini göz ucuyla yapmak ve ekstra eforu diğer gruplara yönlendirmek en mantıklısı.

14 Kasım 2011 Pazartesi

Ibaka İçin Bir Dakikalık Saygı Duruşu

0 yorum



Uzun bir aradan sonra Ibaka'nın insanlıkdışı videosuyla dönüşü yapalım. Martynas Pocius facebookta paylaşmış videoyu. Rudy Fernandez'i kullanarak ağırlık çalışıyor Serge Ibaka. Bir dakikalık saygı duruşu...

27 Ekim 2011 Perşembe

Anadolu Efes 79-80 Belgacom Spirou

0 yorum


İlk hafta Sırbistan deplasmanında "toplama takım" eleştirilerini oynadığı iyi oyunla bir kenara iten Efes, Spirou karşısında bambaşka bir top oynayınca, mağlubiyet kaçınılmaz oldu. Salı sabahı fikstüre bakarken haftanın sonucu net belli maçlarından biri olarak değerlendirip, üzerine fazla kafa yormamıştım ama anlaşılan Efesli oyuncular da benim gibi düşünmüş. Efes'in nispeten güçsüz bir rakip karşısında ortaya çıkan defoları kritik maçlar öncesi önemli bir alarm; ancak eldeki kadronun kalitesi hala güven verici düzeyde ve henüz tek maç dışında kaybedilmiş ciddi bir şey yok.

Aslına bakarsak bu tip bir sürprizin altına imza atmak Spirou'nun yabancı olduğu bir iş değil. Geçen sezon Real Madrid'i sahalarında 49 sayıda tutarak yenmişler ve belki de dünkünden daha büyük bir sürprizin altına imzayı atmışlardı; ancak geçen hafta aynı Real Madrid'den 100 sayı yiyerek sahalarında kaybetmeleri, geçen sezonki kaosla beslenen ve dikkate alınmadıkları anda rakibe problem yaratan o takımın bu sezon sahada olmayacağı düşüncesini yaratmıştı zihinlerde. Dün ise, Belçika takımından bu durumun tam tersini işaret eden bir performans izledik. Dexia Mons'un Beşiktaş'ı elemesinin ardından Spirou'nun da Efes'i yenmesiyle,  takımlarımız el birliğiyle Belçika basketboluna tarihi günlerini yaşatmaya devam ediyor .

Efes cephesinde ise dertler Spirou'dan biraz daha farklı. Takımın savunmaya konsantre olduğu her dönemde farkı kapatması hatta bir defa da olsa öne geçmesi, asıl sorunun oyundaki kopukluk olduğunu işaret ediyor. Rakibe %57'yle 2 sayı, %41'le 3 sayı atma şansı tanıyıp kazanmak Euroleague gibi bir ortamda pek mümkün değil. Geçtiğimiz hafta Partizan karşısında ortaya benzer bir istatistik kağıdı koyan Efes (%57 2 sayı, %38 3 sayı) deplasmanda rahat kazanmıştı. Söz konusu Spirou ve rakibi Efes olunca rahat kazanmak gibi bir durum elbette söz konusu olmadı; ancak ilk çeyrek itibariyle iyi şut atmaya devam ederse maçı son dakikalara kadar sürükleyeceğinin sinyalini veren Spirou sonunda istediğini aldı. Savunmada Kinsey'nin belirgin isteğinin yanında diğer oyuncuların fazla ağır kanlı (selam sana Kuqo) durması ve pota altında kağıt üzerindeki o üstünlüğün sahaya bir türlü yansıtılamaması Efes'in mağlubiyetinde ilk bakışta ön plana çıkanlar.

Savunmadaki defoların yanında hücumda, özellikle dış oyuncu anlamında Efes'in bir go-to-guy'ı olmadığını görmek üzücü. Vujacic'le ilgili tereddütlerim, bu maçla birlikte zirve yaptı ve böyle giderse Vujacic'in olası bir başarısızlıkta bir numaralı sorumlu olarak ön plana çıkacağı ortada. Ersan ve Savanovic'in 2 haftadaki total katkısı Efes'in sıkıntı çekeceği son pozisyonun 4 numara olduğunu; Kinsey'nin ekstra hücum performansıyla beraber Vujacic, Sinan ve Cenk'in ilk 2 haftada yaptıkları ise kısa rotasyonunun bu uzun rotasyonunu kaldıracak seviyede olmadığını işaret ediyor. Yeterli olup olmadığı bambaşka bir mevzu; ancak bu takımın başarılı olabilmesi için Vujacic Nets'teki gibi değil, Lakers'taki verimli döneminde olduğu gibi oynamak zorunda. Dünkü tabloda takımın dağınık oyunu zoraki şutları kullanan Vujacic'e patlamış gibi gözükse de Vujacic'in yerinde penetre üzerinden oynayan bir oyuncu olduğunu hayal edip (Hikmet Karaman mode on) maçı kafamda oynadığımda (Hikmet Karaman mode off) Efes'in takım olarak saha paylaşımını ve hücum organizasoyunun daha rahat mükemmelleştirdiğini görebiliyorum. Şu ana kadar Vujacic'ten eksik verimi fazlasıyla telafi eden Kinsey'nin ise bu performansı sezonun genelinde sürdüreceğini söylemek olsa olsa hayalcilik olur. Tüm sezon savunmada kötü oynayacağı maç sayısı bir elin parmaklarını muhtemelen geçmeyecektir; ancak hücum konusunda aynısını özellikle Final Four adayı rakipler karşısında oynarken söylemek kolay değil. Tüm bunların yanında 32 yaşındaki Kerem Tunçeri ise, Avrupa Şampiyonası'nda büyük bir güven bunalımı yaşamasına rağmen takımı organize etme konusunda eldeki en önemli, hatta tek opsiyon. Onun yokluğunda Ilievski istatistik olarak iyi bir maç oynamış olsa da (9 sayı 8 asist 0 top kaybı) son topta yaptığı tercih maç boyu yaptığı bütün olumlu hareketleri bir kalemde sildi. Kerem'in maçın başındaki sakatlığı ve bu sakatlığın getirisi olarak Efes'in Spirou gibi bir takım karşısında bile düzenli hücum etmekte zorlanması, Kerem'in önemini bir kez daha ortaya koydu. 

5 numarada ise, mevcut kadronun olağan getirisi olan 4 numara dominasyonu ve 2-3 numara yetersizliğinden farklı bir durum mevcut. Kağıt üstünde Euroleauge'in en iyi üç ya da dört pota altı rotasyonundan birine sahip gibi görünen Efes'te dün bu üstünlüğün en önemli iki sebebi olan Batista ve Barac'ın aldığı toplam süre, Ermal Kuqo'dan azdı. Ermal fena da oynamadı; ancak pota altında rakibe verilen üstünlüğün sahada Batista ya da Barac olsa bu kadar kolay kaptırılmayacağını net olarak söyleyebilirim. Barac, Ersan'la sahada daha fazla beraber kalma şansı yakalasa durum yine farklı olabilirdi. Ersan'a da bir not düşmek gerek elbet, 27 dakikada 27 ranking puanıyla kendisi gibi oynadığında Euroleague seviyesinin bir iki gömlek üzerinde olduğunu yine kanıtladı. Kinsey-Ersan ikilisinin oynadığı oyuna yazık olduğu gerçeği, yapması çok da zor bir çıkarım değil.

Yazının başında da belirttiğim gibi, Efes adına kaybedilmiş hiçbir şey yok. Milano, Maccabi ve Real şeklinde devam eden fikstür öncesi bu maçta alınan mağlubiyetin uzun vadede olumlu sonuçları bile görülebilir. Oyuncuların ve Ufuk Sarıca'nın bu kazadan çıkaracağı önemli dersler elbette olacaktır. Bir musibet bin nasihattan iyidir derler ya, aynı zamanda o tek musibeti Top 16 ya da Son 8'de yaşamaktansa burada tecrübe etmek her zaman daha iyidir. 

26 Ekim 2011 Çarşamba

Lokavtlık Değil Ömürlük İmza

16 yorum

İki haftayı aşkın bir süredir maç programı ve sakatlık raporu dışında siteye en ufak bir yazı dahi giremedim. Bu dönemde sitede okuduğunuz ve onun üzerinden "Fenerbahçe dışında maç yazmıyor" taşları atılan Fenerbahçe - Caja Laboral maç yazısının da bana ait olmadığını asist kısmına bakan dikkatli bazı arkadaşlar dışında kimse göremedi. Bu boş dönemin sebebi de en mutlu günüm için nefes almadan koşturuyor olmamdı. Yarın sabahtan itibaren de 1-2 hafta süreyle burada benim kalemim tamamen duracak. İnşallah cumartesi günü yeni bir hayata adım atmış olacağım. Bu satırlarla da hem uzun sessizliğin sebebinin üretilen fantastik nefret senaryoları olmadığını anlatmak, hem de mutluluğumu kendi evimde yani burada paylaşmak istedim. Şimdiden herkese teşekkür ederim, iki hafta sonra görüşmek üzere !!!

THY Euroleague 2. Hafta Sakatlık Raporu

0 yorum

A GRUBU
Bennet Cantu : Herhangi bir eksiklik yok.
Bizkaia Bilbao : Hervelle sakatlıktan döndü ve ligde oynamaya başladı. Herhangi bir eksiklik yok
Caja Laboral :  Joey Dorsey dışında takımda eksik bulunmuyor.
Fenerbahçe Ülker : Mirsad ve Tomas sakatlıkları sebebiyle maçta oynamayacaklar.
Olympiacos : Kali Lucas, Vasilopoulos cw Keselj geçen hafta oynamadılar. En iyi ihtimalle belki Keselj sahada olabilir.
SLUC Nancy : Herhangi bir eksiklik yok.

B GRUBU
CSKA Moskova : Herhangi bir eksiklik yok.
Brose Baskets : John Goldsberry sakatlığı sebebiyle forma giyemeyecek.
KK Zagreb : Masic ve Babic'in oynamaları beklenmiyor.
Panathinaikos : Perperoglou dışında takımda eksik yok.
Unicaja Malaga : Takımda herhangi bir eksik olması beklenmiyor.
Zalgiris Kaunas : Herhangi bir eksiklik yok.

C GRUBU
Anadolu Efes : Kerem Gönlüm dışında herhangi bir eksiklik yok.
Belgacom Spirou : Broyles dışında takımda eksiklik yok.
Maccabi Electra : Herhangi bir eksiklik yok.
Emperio Armani : Herhangi bir eksiklik yok.
Partizan mt:s : Herhangi bir eksiklik yok.
Real Madrid : Novica Velickovic uzun süre sahalardan uzak olacak. Yerine Serge Ibaka transfer edildi ama bu hafta oynayıp oynayamayacağı maç saatinde belli olacak.

D GRUBU
Asseco Prokom : Herhangi bir eksiklik yok.
Barcelona Regal : CJ Wallace özel sebepler yüzünden ABD'ye gitti. Takımda başka eksik yok.
Galatasaray : Zaza Pachulia'nın oynaması beklenmiyor.
Montepaschi Siena : Herhangi bir eksiklik yok. Igor Rakocevic transfer edildi.
Unics Kazan : Herhangi bir eksiklik yok.
Union Olimpija : Goran Jagodnik uzun süre sahalardan uzak kalacak.

NOT: Sakatlık raporu THY Euroleague resmi sitesindeki bilgilere göre düzenlenniştir.

25 Ekim 2011 Salı

THY Euroleague 2. Hafta Programı (25-26-27 Ekim)

0 yorum

25 Ekim Salı
21:45 Unicaja Malaga - Zalgiris Kaunas

26 Ekim Çarşamba
19:15 CSKA Moskova - Brose Baskets
20:00 KK Zagreb - Panathinaikos
20:30 Anadolu Efes - Belgacom Spirou (Ntvspor Canlı)
21:00 Caja Laboral - Bennet Cantu

27 Ekim Perşembe
20:00 GS Medical Park - Unics Kazan (Ntvspor Canlı)
21:00 Montepaschi Siena - Union Olimpija
21:45 FC Barcelona Regal - Asseco Prokom
21:45 Real Madrid - Emporio Armani
21:45 Olympiacos - Fenerbahçe Ülker (Ntvspor Canlı)
21:45 SLUC Nancy - Bizkaia Bilbao Basket
22:00 Maccabi Electra - Partizan mt:S

Yine 3 maça düştük haydi hayırlısı diyelim..

20 Ekim 2011 Perşembe

Fenerbahçe Ülker 66 - 69 Caja Laboral

0 yorum


Euroleague'de sezona iç sahada başlayan Fenerbahçe Ülker, kendini Sinan Erdem'den alışkın olduğu atmosferden uzak bir ortamda bulunca adeta yerini yadırgadı ve sezona mağlubiyetle başladı. Ev sahibinde başta taraftar olmak üzere kötüler listesi epey uzun. Cumhurbaşkanlığı'nın ardından sezonun ikinci ciddi maçının da kaybedilmesiyle birlikte gelen moral bozukluğu ve hayal kırıklığı ise ortada. Dağılan odayı toplamak ve takımı kaos ortamından uzaklaştırmak an itibariyle Neven Spahija'nın bir numaralı görevi.

İlk çeyreğe oyunu kontrol ederek başlayan, ancak bu çeyrekteki hücum ve savunma etkinliğini maçın geri kalan 30 dakikasında göstermekte sıkıntı yaşayan Fenerbahçe'de en büyük sorun savunma. Geçtiğimiz sezon Vidmar sakatlanana kadar ortaya konan ve o dönemde takıma kritik maçlar kazandıran savunmadan bugün itibariyle eser yok. Vidmar  döndü dönmesine; ancak anlaşılamayan bir şekilde son çeyrekleri Spahija'nın yanında oturmakla geçiriyor. 4. çeyreği Oğuz'un ikili oyun zaafından ekmek yiyerek geçiren Prigioni ve Milko Bjelica ikilisi, Spahija'nın bu hatasını güle oynaya değerlendirerek Baskların maçı almasında Teletovic'le beraber en büyük faktör oldular.

Savunma kaynaklı dertler pota altıyla da bitmiyor. Evet, Ömer ve Sefolosha kısa savunmasında uzman isimler. Hatta Sefolosha İstanbul'da kalacağı süre boyunca sahada ne tip işlerle meşgul olacağını daha ilk maçtan gösterdi, üstüne bir de ondan görmeye pek alışık olmadığımız tipte müthiş bir blokla performansını süsledi; ancak bu ikilinin aynı anda sahada kalması hücumda genelde edilgen rolde olmalarından dolayı pek mümkün değil. Sahada birinden biri kesinlikle bulunması gereken Bogdanovic ve Preldzic ise fizikleri itibariyle ideal savunmacı profilinde değiller, keza Oğuz da öyle. Jerrels ve Gist ise idare ediyorlar, fena değiller diyelim. Buraya kadar bir sorun yok, zira kadro kurulurken bu isimlerin masaya neyi koyup neyi koyamayacağı zaten belliydi. Ancak savunmada açılan delikler, hücumu da direk etkilediğinden, yenilen 2 sayının maliyeti skorbord'a yazılan +2 sayıdan çok daha fazlası oluyor. Geçen sezonki Spahija'nın en önemli hücum silahı savunma kaynaklı sayılar olan Fenerbahçe'siyle bu seneki savunmada tembel, hücumda panik Fenerbahçe'si birbirine tamamıyla zıt. Bogdanovic ve Emir'in felaket hücum performansları ya da Sefolosha'nın maç sonunda kaçırdığı iki serbest atış bu üçlüden birini günah keçisi seçmek için ideal fırsatlar; ancak bu yolu izlemek ortadaki asıl sorunu halı altına itelemekten başka bir işe yaramayacaktır. Oğuz ve Kaya'nın sahada kaldığı her saniye, Fenerbahçe sahada cepten yiyor. Çözümü iki dizinden de sakatlık geçirmiş 36 yaşındaki bir Mirsad olarak görmek ise alınmaması gereken bir risk. Uzun transferinin lüks değil ihtiyaç olduğunu Fenerbahçe teknik kadrosu da bir yerden sonra mutlaka görecektir; ancak bu farkındalığın geç gerçekleşmesi gruptaki ilk 2 şansını büyük ölçüde baltayabilir. Alarmın erken çalması, olası bir felaketin önlenmesi açısından olumlu bile diyebiliriz.

Caja Laboral'de ise kadrodaki yeni oyuncular ve Mirza Teletovic dikkat çekti, çektikleri dikkatle de yetinmeyip maçı alıp götürdüler. Teletovic'e özellikle değindim, zira Mirza o meşhur "power forvet bedenine sıkışmış şutör guard" tanımlamasının çok dışında oynuyor bu sezon. Yapması gerekeni yapıyor, eline geleni 9 metreden sallamadığı gibi iyi eşleşmeyi yakaladığı zaman sırtı dönük oynuyor ve pota altını sonuna kadar zorluyor. Geç de olsa bu kadar yetenekli bir oyuncunun yeteneklerinin farkına varışını izlemek büyük zevk. Tabi Teletovic'in geçmişine göz attığımızda şu söylediklerimin 2 hafta sonra beni erken öten horoz durumuna düşürmeyeceğinin de garantisi yok; ama bu defa en azından umut vadettiğini belirtelim Boşnak forvetin.

Baskların en büyük hayal kırıklığı ise San Emeterio oldu kuşkusuz. Maç öncesi rakibin en çok dikkat edilmesi gereken oyuncusu olarak gözüken ACB'nin son MVP'si, süt dökmüş kedi gibi ortalıkta dolandı durdu. Alışkın olduğumuz all-around oyunundan eser yoktu maç boyu. Onun yapamadığını ise Prigioni yaptı ve maçı 5 sayı, 7 asist, 6 top çalmayla bitirerek hem galibiyetin altına imzasını attı, hem de Euroleague kariyerindeki 300. topunu çalarak önemli bir istatistiğin de mimarı oldu. Lokavtçılardan Seraphin ve Oğuz'dan bahsederken ufaktan değindiğimiz yeni transfer Milko Bjelica da fena oynamadılar, hatta Bjelica son çeyreğin belirleyici adamlarındandı desek yanlış olmaz. Bir diğer lokavtçı Reggie Williams ise henüz Avrupa'ya uyum sağlayabilmiş gibi durmuyor ama gün geçtikçe daha iyi olacaktır.

Fenerbahçe Ülker 2. hafta Pire deplasmanında Olympiakos karşısına çıkacak. İlk haftada gelen bu mağlubiyetin ardından Yunanistan'daki karşılaşma mesaj maçı olmaktan çıktı, grubun ilk 2 sırası için belirleyici konuma geldi. Two Nations Cup'ta Olympiakos'a Abdi İpekçi'de mağlup olan Fenerbahçe Ülker, rövanşı daha manalı bir maçla almak için deplasmanda olacak. Olympiakos ise geçtiğimiz sezon Pire'de kaybettiği Top 16 maçının rövanşının peşinde. Üzerine bir de klasik Türk-Yunan rekabetini ekleyince bol aksiyonlu bir maç bizi bekliyor gibi duruyor. Ancak Fenerbahçe Ülker'in bu gece gösterdiği performanstan çok daha fazlasına ihtiyacı olacak geçen sezonki deplasman galibiyetini tekrarlayabilmek için.

19 Ekim 2011 Çarşamba

THY Euroleague 1. Hafta Sakatlık Raporu

0 yorum


A GRUBU
Bennet Cantu : Herhangi bir eksiklik yok.
Bizkaia Bilbao : Mavroeidis maçta forma giyemeyecek. Raul Lopez'in oynaması bekleniyor.
Caja Laboral :  Joey Dorsey dışında takımda eksik bulunmuyor.
Fenerbahçe Ülker : Mirsad ve Tomas sakatlıkları sebebiyle maçta oynamayacaklar.
Olympiacos : Pelekanos maçta forma giyemeyecek.
SLUC Nancy : Herhangi bir eksiklik yok.

B GRUBU
CSKA Moskova : Herhangi bir eksiklik yok.
Brose Baskets : John Goldsberry sakatlığı sebebiyle forma giyemeyecek.
KK Zagreb : Josh Heytvelt, Diante Garrett ve Toni Prostan haftasonu Adriyatik Ligi'nde forma giymediler ve bu maçta da durumları şüpheli.
Panathinaikos : Perperoglou dışında takımda eksik yok.
Unicaja Malaga : Takımda herhangi bir eksik olması beklenmiyor.
Zalgiris Kaunas : Herhangi bir eksiklik yok.

C GRUBU
Anadolu Efes : Herhangi bir eksiklik yok.
Belgacom Spirou : Herhangi bir eksiklik yok.
Maccabi Electra : Herhangi bir eksiklik yok.
Emperio Armani : Herhangi bir eksiklik yok.
Partizan mt:s : Herhangi bir eksiklik yok.
Real Madrid : Herhangi bir eksiklik yok.

D GRUBU
Asseco Prokom : Michael Kuebler'in durumu şüpheli.
Barcelona Regal : Herhangi bir eksiklik yok.
Galatasaray : Herhangi bir eksiklik yok.
Montepaschi Siena : David Moss'un durumu şüpheli.
Unics Kazan : Lyday'in ufak bir sakatlık problemi var ama oynaması bekleniyor.
Union Olimpija : Herhangi bir eksiklik yok.

NOT: Sakatlık raporu THY Euroleague resmi sitesindeki bilgilere göre düzenlenniştir.

17 Ekim 2011 Pazartesi

THY Euroleague 1. Hafta Programı (17-19-20-21 Ekim)

2 yorum

17 Ekim Pazartesi 
21:45 Zalgiris Kaunas - CSKA Moskova (Ntvspor - Canlı)

19 Ekim Çarşamba
19:00 Unics Kazan - Montepaschi Siena
20:00 Fenerbahçe Ülker - Caja Laboral (Ntvspor - Canlı)
21:45 Bennet Cantu - SLUC Nancy
21:45 Asseco Prokom - Galatasaray (Ntvspor - Canlı)

20 Ekim Perşembe
20:00 Partizan - Anadolu Efes (Ntvspor - Canlı)
21:30 Belgacom Spirou - Real Madrid
21:45 Panathinaikos - Unicaja Malaga
21:45 Emperio A.Milano - Maccabi Tel Aviv
21:45 Union Olimpija - FC Barcelona Regal
22:00 Brose Baskets - KK Zagreb CO

21 Ekim Cuma
21:30 Bizkaia Bilbao - Olympiakos (Ntvspor - Canlı)

Perşembe günkü maçlardan bir tanesi daha Ntvspor'dan canlı yayınlanacak. 3 maçtan birini seyirciler seçecekler ve Ntvspor da resmi sitesinden oylama yapıyor. Oylama bu akşam sona erecek. Muhtemel F4 maçlarından Armani - Maccabi maçı Union Olimpija - Barcelona maçının %1 gerisinde. Şöyle hep beraber bir el atarsak sanırım Maccabi maçını canlı izleyebiliriz. 

Ntvspor ilk hafta 6 maçı canlı yayınlayacak. Hızlı bir giriş oldu, umarım devamı gelir.

9 Ekim 2011 Pazar

Basketbol Aforizmaları #18 Arvydas Sabonis

3 yorum


"Doktorlar bana sigara içmeyi, içki içmeyi ve basketbol oynamayı yasakladı. Geriye zevk olarak sadece seks kaldı."

Geçtiğimiz günlerde kalp krizi geçirerek herkesi korkutan Arvydas Sabonis'in hastane çıkışındaki açıklaması... Doktorlar efsaneyi biraz üzmüşler.

Nikola "Jackass" Pekovic

0 yorum


Kenara doğru gelirken masanın önünde kusan Pekovic'e maç sonu soyunma odasında gazetecinin biri gelip "Orada ne oldu?" diye soruyor, Kecman da atlayıp "Ne miydi? Jackass TV'ydi." diyor. Sıkıntılı bir sahne, bırakın kariyeri hayat boyu hatırlanmak istenmeyecek türden.

Partizan'ın 1992 Şampiyonluğu Belgesel Oluyor

1 yorum

Partizan'ın 1992 yılında İstanbul'daki finalde Djordjevic'in son saniye üçlüğüyle Avrupa şampiyonluğunu kazanması Avrupa basketbol tarihinin en çok anlatılan, canlandırılan ve en önemli hikayelerinden biridir. Şimdi burada kalkıp "Süper maçtı, gözlerim doldu, inanılmazdı." yalanlarını atmayacağım çünkü ben o dönem 8 yaşında bir çocuk olarak muhtemelen sokakta topumuz olmadan futbol oynamakla meşguldüm. Ama sonradan o anları da, tekrar canlandırıldığı şov maçında Sırbistan'da Djordjevic'in aynı pozisyonda tek denemeyle tekrar soktuğu o basketi de izledim. İlgimi çektiği kadarıyla bazı yazıları da okudum. Şimdi o şampiyonluğun belgeseli çekiliyor. Başrolde ise tabi ki İspanyollar var. Canal+ olayın tüm aktörleriyle o günleri tekrar film haline getirdi. Zeljko Obradovic, Predrag Danilovic, Aleksandar Djordjevic, Vlada Dragutinovic, Zoran Stevanovic vs.. kimi ararsanız belgeselde var. 27 Ekim Perşembe günü İspanya saatiyle 22:00'de Canal+ 'da yayınlanacak. İspanyolca bilenler, izleme imkanı olanlar kaçırmasın.



Bunu okuyan bunu da okudu;
18 Yıl Sonra Danilovic ve Djordjevic
-
THY Euroleague editörlerinden Vladimir Stankovic'in Partizan 1992 yazısı da burada. Biz yaşamadık ama onun bizzat yaşadığından emin olabilirsiniz.

Adam Morrison - Radosavljevic Sürtüşmesi

1 yorum


Geçtiğimiz günlerde Kızılyıldız'ın kendi sahasında Bayern Münih'le oynadığı ve 80-55 kazandığı karşılaşmada lokavtın 1 yıllık misafirlerinden Adam Morrison ve Baumann'ın denemeye aldığı Radosavljevic saha içinde kısa bir sürtüşme yaşadılar. Morrison bunu sezon içinde sık sık tekrarlayabilir. Zaten 7000 Kızılyıldız seyircisi de Pionir'de Morrison'a tarifsiz desteğini sunuyor, anında alevleniyor. Pesic'li Kızılyıldız bu senenin en zor deplasmanlarından biri olacak.


8 Ekim 2011 Cumartesi

Adriyatik Ligi 1. Hafta Programı (8 - 9 Ekim)

1 yorum

 
Erken oynayan Maccabi Tel Aviv dışında kalan ilk hafta maçlarının programı...

7 Ekim Cuma

8 Ekim Cumartesi 
21:00 Union Olimpija - Zlatorog Latsko
19:15 Crvena Zvezda - Hemofarm
17:30 KK Zagreb - Partizan
18:00 Domzale - Siroki

9 Ekim Pazar 
21:00 Radnicki - Cibona

İspanya Liga Endesa 1. Hafta Programı (8 - 9 Ekim)

0 yorum


8 Ekim Cumartesi
19:00 Caja Laboral - Cajasol

9 Ekim Pazar
13:15 Manresa - Joventut
13:30 Murcia - Regal Barcelona
13:30 Real Madrid - Fuenlabrada
13:30 Lagun Aro - Obradoiro
13:30 Unicaja - Gran Canaria
13:30 Alicante - Bizkaia Bilbao
19:00 Asefa Estudiantes - Valencia
Zaragoza - Valladolid (Ertelendi)

Almanya Bundesliga Ligi 2. Hafta Programı (7-8-9 Ekim )

0 yorum


7 Ekim Cuma
TBB Trier: 75 - Bremerhaven: 56

8 Ekim Cumartesi
19:10 Bayern Münih - NY Phantoms Braunschweig
20:00 Phoenix Hagen - Telekom Baskets Bonn
20:00 Ratiopharm Ulm - Artland Dragons
20:30 BC Göttingen - Ludwigsburg
21:00 Ewe Baskets - BBC Bayreuth
21:00 Tübingen Tigers - Fraport Skyliners
21:00 Giessen 46'ers - s.Oliver Baskets

9 Ekim Pazar
19:00 E. Bremerhaven - Alba Berlin

İtalya Lega A 1.Hafta Programı ( 8-9 Ekim )

0 yorum

8 Ekim Cumartesi
19:00 Banca Tercas Teramo - Montepaschi Siena
 
9 Ekim Pazar 
19:15 B.S. Sassari - N.Casale Monferrato
19:15 C.Solar Bologna - Virtus Roma
19:15 Pepsi Caserta - Benetton Treviso
19:15 Vanoli-Braga Cremona - Bennet Cantu
19:15 F.Shoes Montegranaro - S.Avellino
19:15 Angelica Biella - Scavolini S. Pesaro
21:30 EA Milano - Cimberio Varese
Venezia (Bay)

7 Ekim 2011 Cuma

Fransa Pro A Ligi 1. Hafta Programı (7 - 8 Ekim)

0 yorum

7 Ekim Cuma

8 Ekim Cumartesi
20:00 Roanne - Asvel
21:00 Poitiers - Orleans
21:00 Le Mans - Nanterre
21:00 Chalon/Saone - Gravelines
21:00 Strasbourg - Cholet

5 Ekim 2011 Çarşamba

Andrei Kirilenko CSKA Moskova'da

2 yorum

Geldi gelecek, geliyor mu acaba derken 2011 Avrupa Basketbol Şampiyonası'nın yıldızlarından Andrei Kirilenko Rusya'ya döndü. Kirilenko'yu NBA sahnesine çıkaran CSKA Moskova 30 yaşındaki yıldızla NBA dönüşü açık olmak üzere 3 yıllık kontrat imzaladı. Akla iki soru geliyor istemez. Birincisi Kirilenko Avrupa'da kalacak mı yoksa dönecek mi, dönecekse neden 3 yıllık sözleşme imzaladı. Bilindiği üzere Kirilenko sakatlıklar ve yatış performansı sebebiyle NBA'deki albenisini biraz yitirmiş durumda. Ama Avrupa Şampiyonası sertliğinde sahaya koyduğu performans olağanüstüydü. Yani şu anda hazır ve formda bir Kirilenka (a.k.a AK-47) var. Zaten hem başkan Andrei Vatutin hem de koç Kazlauskas lokavttan oyuncu almanın mantıklı bir tercih olmadığını ama Kirilenko'nun bir istisna olduğu söylediler. 1-2 ay bile olsa Kirilenko'nun CSKA ile maçlara çıkması, hatta maç kazandırması onlar için yeterli olacak. Geldiği gün, gidişine psikolojik olarak hazırlanmışlar. Andrei Kirilenko da aldığı paranın tamamını çocuklar için kurduğu yardım fonuna aktaracağını söyledi. 3 yıllık anlaşma 30 yaşından sonra olası bir ciddi sakatlık için garanti kontrat anlamı taşıyor olabilir. Çünkü Kirilenko bir daha düşerse NBA'de ciddi bir kontrat bulması zor görünüyor. O açıdan ben Kirilenko'nun kendini hazır tutarak lokavtta paslanan isimler içinde değerli bir konuma geleceğini ve lokavt biter bitmez ABD'ye döneceğini düşünüyorum.

Bu transferle birlikte de CSKA Moskova'nın kadrosu sinir bozucu bir hal aldı. Kirilenko, Khryapa, Teodosic, Krstic , Siskauskas beşlisi takımdayken tesislerin girişine "Warning High IQ" yazmak gerekiyor. Şu beşliden herhangi birini alıp liselerarası bilgi yarışmasına, KPSS'ye, LYS'ye rahatça sokabilecekken beşinin birden aynı anda sahada olacağını bilmek inanılmaz. CSKA Moskova maçları büyük keyif verecek. Umalım ki Kazlauskas da kadronun hakkını versin.

Gelelim ikinci soruya. Tamam AK-47 lakabı iyi güzel anladık da zekasına bu kadar övgü yağdırdığımız bir takımın fotoğraf çekimine kalaşnikof getirmek hangi ileri (!) zekanın ürünü?

Tony Parker 1500 Euro'ya Asvel'de

0 yorum

Tony Parker’ın lokavt esnasında Fransa’ya dönüp dönmeyeceği, Avrupa’ya veya Çin’e gidip gitmeyeceği çok yüksek sesle olmasa da konuşuluyordu. Dün gece sona eren NBA lokavt toplantısından hemen sonra Parker’ın Asvel ile anlaştığı haberleri gelmeye başladı, bugün de resmi olarak açıklandı.

Tony Parker aynı zamanda Asvel’in başkan yardımcısı olduğu için anlaşma sürpriz değil ama esas detaylar fazlasıyla ilgil çekici. Tony Parker’ın Asvel’den alacağı ücret aylık 1500 euro. Bunun için tam gün sigorta, akbil, sodexo , yol parası olup olmadığını bilmiyoruz tabi. Tony Parker’ın bu sembolik ücrete Fransa’da oynayacak olmasını açıklayabilecek tek şey “Fransa’da oynama isteği.” Hem Çin’den hem de Barcelona’dan ciddi teklifler geldiğini kendisi de açıkladı zaten ama bu teklifleri reddetmiş. Asvel’e, Fransa Ligi’ne ve Eurocup’a renk getireceği kesin. Şimdi düşünüyorum da Tony Parker Barcelona’da olsaydı ne olurdu diye, ben bile cevap bulamıyorum kendi soruma. Allah korumuş demek gerek sanırım…

3 Ekim 2011 Pazartesi

Endesa Süper Kupası Barcelona'nın

0 yorum

Endesa Süper Kupası'nın sahibi finalde Caja Laboral'i 82-73 yenen Regal Barca oldu. İlk yarıda savunmaların pek ön planda olmadığı, iki takımın da rahat skor ürettiği maçta ikinci yarıda vidaları sıkan Barca Regal, 20 dakiksda 31 sayıya izin verip Real Madrid maçında olduğu gibi yine son anlarda maçı koparmayı başardı. Juan Carlos Navarro 24 sayı ve yaptırdığı 11 sayıyla yine maça damgasını vurdu. Avrupa Şampiyonası'ndan sonra aynı hızla devam ediyor La Bomba. Barcelona her sene en büyük fsvori ama bu sene biraz daha farklı bir Barca izleyeceğiz gibi görünüyor. Maçın küçük bir bölümünü izleyebildim, vakit bulursam akşama tamamlamayı düşünüyorum ama Pascual bu sene parçaları tam olarak yerine oturtmuş gözüküyor. Yine de hala alternatifsiz bir isim var; Juan Carlos Navarro. Ne Eidson, ne de hastalığından tam olarak hazır dönmeyen Pete Mickeal Navarro'nun verdiği güveni vermiyor.

 

Link 
 
 

Link 

 

Link

Endesa Süper Kupası'nın En İyi 5 Hareketi

0 yorum


L.Rytas: 63 - Galatasaray: 71 (Aç Kapıyı Bertomeu, Ben Galatasaray)

1 yorum

Bir önceki yazıda yapılan işin ne kadar değerli olduğunu genel hatlarıyla ifade etmiştim. Lietuvos Rytas gibi Avrupa geleneği olan bir takımı bir "final" maçında, kendi seyircisi önünde mağlup edip THY Euroleague'ye merhaba demek dev bir adım. Ama işin büyüklüğünü yaratan mutfak, sahada yapılan işler. Bugün Galatasaray parke üzerinde de dev adımlar attı.

Bir gün önce Asvel karşısında ilk yarıda hücumla direnerek, ikinci yarıda da savunmayla rakibin direncini kırarak finale yükselmişti. Bir gün öncenin kahramanları Lakovic ve Cevher Özer'di, bugünün kahramanları Furkan Aldemir ve Preston Shumpert'ti. Zaten Galatasaray kadrosunu sezon boyu bu kadar özel yapan da bu derinlik olacak.

Asvel maçında savunma ribaundlarında büyük sıkıntı çeken ve Asvel'in temposuna, atletizmine karşılık veremeyen Galatasaray'a karşı Lietuvos Rytas da sadece adını değiştirerek sahaya çıkmış bir rakip gibiydi. Tyrese Rice ile sadece tempoyu yükseltmek değil, aynı zamanda maçın tempo vitesini de elinde tutmak isteyen Rytas bunda da başarılı oldu. Rice'ın kıvrak bilekleri ilk dakikalarda savunmamızı zor durumda bıraktı. Buna Seibutis'in özgüven dolu atışları da eklenince hücumda zorlanmayan Litvanyalılar savunmada da boyalı bölgeye iyice gömülüp hücum setlerimizi etkisiz hale getirdi. Ne meşhur pick and rolllar, ne de can yakan üçlükler devreye giremeyince fark da neredeyse çift hanelere kadar çıktı. (26-17) Oktay Mahmuti'nin Ender - Tutku ikilisini aynı anda sahaya sürerek farkın açıldığı anlarda takımın raydan çıkmasını engelleme çabası özünde başarılı olsa da durumu tersine çevirme konusunda pek başarılı olduğunu söyleyemeyiz. Rytas'ın "Vilnius Geçilmez" savunması tribün ateşiyle birleşince ürkütücü bir kıvama geldi.

"Yanlış tercih Vilnius'tan döndü."

İkinci periyod belki maç heyecanıyla çok farkında olunmasa da Galatasaray Basketbol Kulübü için tarihi bir dönüm noktasıydı. Rytas karşısında deplasmanda 9 sayı geriye düşmek bırakın ön elemeyi, THY Euroleague normal sezonunda bile kolay geri dönüş yapılacak bir senaryo değildi. Üstelik de bir gün önce olağanüstü üçlük yüzdesiyle ayakta kalan bir takım için raydan çıkıp panik şutlara yönelme an meselesi olabilirdi. Ama Galatasaray yapması gerekeni yaptı ve hücumla karşılık vermek yerine savunmayla cevap verdi. Asvel'in stratejisiyle sahaya çıkan Lietuvos Rytas'a Asvel'e uyguladığı tarifeyi uyguladı. Rice'ın kıvrak bilekleri fazla kıvrılıp burkulunca da "Körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz" sözü vücut bulmuş oldu. Rytas hem oyun kurmakta, hem tempoyu kontrol etmekte, hem de boş hücumların devamında savunmada organize olmakta sıkıntı çekti. İkinci periyod sadece 7 sayı üretebildiler ve Galatasaray bu tarihi dönüm noktasını havlu atarak değil, sahaya karakter koyarak atlattı. O yüreğin imzasını da Furkan Aldemir atıyordu. Kadronun tecrübesiz (altyapılardaki milli maçları değil Avrupa kupalarını kastediyorum) gibi görünen ismi sahadaki tecrübe abidelerini canlandıran isim oluyordu. Büyük iş...

İkinci devre karşılık vermesi gereken Lietuvos Rytas'tı ama Galatasaray'ın hız kesmeye pek niyeti yoktu. Valanciunas'ın Furkan'ın üstüne giderek çeyrek başında canavarımıza üçüncü faulü aldırması, Andric'in de 3 faullü olduğu bir ortamda teorik olarak pota altı sertliğinin düşmesi anlamına geliyordu. Ama pratikte tam tersi oldu. İlk çeyrek Lietuvos Rytas Galatasaray'a nasıl bir baskı kurduysa aynısını bu periyod da Galatasaray uyguladı. İçeriye iyi kapandılar ve Rytas'ı Rice'ın beden olarak bulunduğu ama kafa olarak burkulan bileğinde yaşadığı bir dönemde dış şuta zorladılar. Rytas da 0/5 üçlük atınca Galatasaray rüzgarı yavaş yavaş Barcelona'ya doğru esmeye başladı. Maçın ikinci imzası da periyodun son 1:30 dakikasına biri son saniye üçlüğü olmak üzere 7 sayı sığdıran Preston Shumpert'ten geldi. Galatasaray'ın geriye düştüğü dönemde imdada yetişemeyen Shumpert, 97 saniyede binlerce Litvanyalı'nın önünde Rytas'ın kalbini söküp almayı başardı.

"Finish him !!"

Son 10 dakika ise arkamıza yaslanıp elinde sadece piyonları kalan Dzikic'in hamlelerini izleyip durduk. Pota altına bir türlü çare bulamayan Dzikic önce alan savunmasına döndü, farkın inmesini sağlayamayınca da Oktay Mahmuti'nin molasından sonra kamikaze üçlüklere dua etmek durumunda kaldı. 14-2'lik Rytas serisi sadece Galatasaray'ın zaferine biraz heyecan katma görevini üstlendi. En kritik anlarda topu eline vereceğiniz isim Rice, Seibutis ve Newley varken Goran Jeretin olunca bir yerde durmanız da sürpriz olmuyor. Bir top kaybı, arkasından da airball üçlük gelince tüyleri diken diken eden "Devotion" şarkısı Galatasaray için çalmaya başladı. Sadece Ender'in son saniyelerde herşey bitmişken attığı üçlük şık olmadı, onu da centilmen Litvanya seyircisi olgunlukla karşılayıp üzerinde bile durmadı. Ama yarın öbürgün Pionir'de Ender o üçlüğü atarsa yol (kaldırım taşı), su (pet şişe veya damacana) ve elektrik (trafoya kadar yolu var) olarak geri dönebilir. Buna dikkat etmek gerekiyor. 

Oktay Mahmuti'nin hamlelerini ve saha içinde bunun uygulanışını izlemek büyük keyif veriyor. Tıpkı yarı finalde Asvel karşısında, finalde de Rytas karşısında olduğu gibi. Şimdi en büyük arenada o kadronun hakkını vermek gerekiyor. Elemeden katılmak Galatasaray'a hiçbir mazeret sunmaz, bu kadronun en az Top 16'ya kalması gerekiyor. Galatasaray normalde C Grubu'na gitmesi gerekirken THY Euroleague öncelikleri gereği D Grubu'na gidecek ki onu da bir sonraki mesajda değerlendireceğiz, burayı çorbaya çevirmeyelim. Tekrar Galatasaray basketbol ekibine ve camiasına tebrikler. Tadını çıkarmaya bakın.

Detaylı istatistikler burada.

2 Ekim 2011 Pazar

Galatasaray THY Euroleague'de !!!

1 yorum

Galatasaray müthiş bir iş başardı ve Lietuvos Rytas'ı seyircisinin önünde mağlup ederek THY Euroleague'de normal sezon gruplarına katılmaya hak kazandı. Baktığımız zaman (İhsan Bayülken mode on) Galatasaray'ın kadrosu THY Euroleague'in yarısından daha kaliteli ve derin ama bu seviyeye gelmek için bazı engelleri aşmak, adım adım ilerlemek gerekiyor. Galatasaray kadrosunu kurdu, vizyonunu ve hedefini herkese gösterdi, sırada taraftarıyla birlikte başarılarını görücüye çıkarmak kaldı. Bertomeu ve THY Euroleague yönetimi her zaman marketingi kıymetli olan takımların arkasındadır ve Galatasaray da istikrarlı şekilde birkaç sezon bu başarıya ulaşırsa istediği "A Lisansı" tarzı daha büyük ödüllere ulaşabilir. Ama bunları adım adım geçmek gerekiyor. 

Şimdi Galatasaray camiası bu zaferi günlerce doyasıya kutlamalı ama bir yandan da "Ben her sene düzenli olarak THY Euroleague'de nasıl mücadele ederim" in hesabını yapmalıdır. Kulüpleri büyük yapan, büyük çıtalarda tutan da bu anlayıştır. Galatasaray bu sene THY Euroleague'de final bile oynasa seneye ligde alt sıralarda kaldığı takdirde THY Euroleague dışında kalacağını bilmelidir ve hesaplarını bu ligi garantilemek üzerine yapmalıdır. 2 sene içinde dipten nasıl zirveye çıkılır bunu herkese gösterdi Galatasaray. Cem Akdağ ve Oktay Mahmuti ile basamakları beşer beşer tırmandılar.

Yönetim bu ekibe destek versin çünkü herşeyi hakediyorlar. Efes Pilsen'deki son dönem performansıyla fazlasıyla negatif şeyler düşündüğüm Oktay Mahmuti'den de evsahibi olarak bu satırlardan kendi adıma özür diliyorum. Demek ki hoca da, oyuncu da farklı şartlarda farklı sistemlerde farklı performanslar sergileyebiliyormuş. Oktay Mahmuti ve Emir Alkaş başta olmak üzere tüm Galatasaray ekibini tebrik ederim. Maçla ve devamında statüyle ilgili yazı da birazdan buralarda olur. Galatasaray Feels Devotion !!

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...