Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

31 Aralık 2010 Cuma

Jasikevicius Fenerbahçe Ülker'de

3 yorum

Normalde Krepsinis ve benzeri siteler yazsa resmi açıklama gelmeden itibar etmezdim ama Lietuvos Rytas'ın resmi sitesinde geçti haber. Bir kulübün resmi sitesi haberi giriyor ki Rytas sitesi Avrupa'nın en ciddi ve en iyi işleyen kulüp sitelerinden biridir. Greer sonrası Jasikevicius şu form durumuyla rüya gibi. Şahsen artık sadece resmi açıklamayı bekliyorum.  Ateş olmayan yerden duman çıkmaz misali Fenerbahçe Ülker yönetimi F4'ü ne kadar ciddi düşündüğünü açıkça göstermiştir. Umarım bir aksilik yaşanmaz.

Düzeltme:  Yazdıktan kısa bir süre sonra resmi açıklama da geldi.

Fenerbahçe Ülker Erkek Basketbol Takımımıza Litvanyalı basketbolcu Šarūnas Jasikevičius’un transfer edilmesi için prensip anlaşmasına varılmıştır. 1976 doğumlu Litvanyalı point guard, son olarak Lietuvos Rytas formasını giyiyordu.

Fenerbahçe Spor Kulübü

30 Aralık 2010 Perşembe

Paok Tribününden Taşkınlığın Tarifi

0 yorum


29 Aralık 2010 Çarşamba

Galatasaray CC:67 - Fenerbahçe Ülker:56 (Galatasaray Liderliği Söktü Aldı)

7 yorum

Son yaşanan barbarca olaylar ve derbinin doğası gereği perke üzerinde gergin başladı maç. Çok uzun bir süre iki takımın oyununa da direk etki etti bu gerginlik. Buna 35 dakika izin verip son 5 dakika normal seviyeye gelen Galatasaray Cafe Crown, 40 dakika boyunca bu telaşı dizginleyemeyen Fenerbahçe Ülker'i 67-56 yenerek liderliğe yükseldi. Maçın bütününe bakınca hakem hataları, oyuncuların ve koçların davranışları tartışılır ama Galatasaray takımının sahadaki kazanma arzusu ve defans ciddiyeti tartışılmaz. Hem Ermal'de, hem Andric'de, hem de Rancik'te faul sıkıntısı yaşayan Galatasaray Cafe Crown bazı dönemlerde Fenerbahçe Ülker oyuncularının boyalı bölgeye girmesine izin vermedi. Sertlik düzeyi TBL'in çok üzerindeydi. Hatta neredeyse Eurolig F4 düzeyindeydi. Zaman zaman hakemler çıtayı belirlemekte hatalar yapsalar da ligin kalitesi açısından umut verici bir maçtı. Fenerbahçe Ülker'de Lynn Greer sıkıntısı yine başrolde. O direksiyondayken takım sağa sola savruluyor. Tam aksine bugün Tutku Açık alev alev yanıyordu. Tutku'nun performansı Ukic'in kötü oyunuyla birleşince Galatasaray oldukça avantajlı bir şekilde bütün maçı götürdü. Panik atışlar ve maç kazanma telaşı biraz kontrol edilebilse Galatasaray Cafe Crown maçı çok daha erken koparabilirdi.

Tutku Açık bana göre Türkiye'nin en zeki oyun kurucusu. Bunu her zaman dile getiririm ama performans istikrarı konusunda sıkıntıları vardı. Keşke kariyerinde Türk Telekom sayfası hiç yaşanmamış olsaydı demeden edemiyorum. Maç boyu dış atış dengesi korumaya çalışan Galatasaray'da bu konudaki tek serbest isim belli ki Shumpert'ti. Kaçırdı, kaçırdıkça denemeye devam etti. En kritik anda da isabet bularak noktayı koydu. Fenerbahçe Ülker Aralık ayında gelen mesajlarla artık yere basmalı ve Top 16 öncesi gereken hamleleri yapmalı. Kalitesi düşük TBL'de zirveye çıkmak çok zor değil ama artık hedef F4 ise bunun için erken davranmak gerekli. Galatasaray Cafe Crown'un geçirdiği evrim de muazzam. Bu takım yakın bir dönemde Eurolig seviyesine gelecektir. İnşallah kendini futbola kaptırmış Galatasaray yönetimi de aynı seviyeye ulaşmayı başarır.

GALATASARAY CAFE CROWN (67): Joshua Shipp 11 (8 ribaund), Caner Topaloğlu 2 (1 ribaund), Preston Shumpert 16 (4 ribaund-1 asist), Taylor Rocheste (2 ribaund- 1 asist), Tutku Açık 12 (6 ribaund- 7 asist), Luksa Andric 5 (2 ribaund), Radoslav Rancik 11 (3 ribaund- 2 asist), Haluk Yıldırım (1 ribaund- 1 asist), Evren Büker 5 (3 ribaund), Sertaç Şanlı, Ermal Kurtoğlu 5 (4 ribaund).

FENERBAHÇE ÜLKER (56): Roko Ukic 8 (1 ribaund- 3 asist), Mirsad Türkcan 3 (3 ribaund), Ömer Onan 16 (2 ribaund- 1 asist), Lynn Greer (1 ribaund), Darjus Lavrinovic 1 (7 ribaund- 2 asist), Kaya Peker 6 (9 ribaund), Oğuz Savaş 14 (4 ribaund- 1 asist), Tarence Kinsey 2 (5 ribaund- 1 asist), Marko Tomas 3 (3 ribaund), Emir Preldzic 3 (1 ribaund- 1 asist)

ACB 13. Hafta Programı (29 -30 Aralık)

0 yorum

29 Aralık Çarşamba
21:00 Fuenlabrada - Asefa Estudiantes
21:30 Cajasol - Menorca
21:30 Caja Laboral - Assignia Manresa
21:45 Granada - Valladolid
22:00 Unicaja Malaga - Lagun Aro
22:00 CAI Zaragoza - Bizkaia Bilbao
22:00 Meridiano - Power Elec. Valencia
22:30 Gran Canaria - DKV Joventut

30 Aralık Perşembe
20:00 Regal FC Barcelona - Real Madrid (20:00 TRT 3) (00:00 TRT 3 Banttan)

TEŞEKKÜRLER(!) TRT  !!!
Ekleme: TRT 3 maçı nihayet yayın programına almış. 

Mirza Begic Zalgiris'ten Ayrıldı, Yeni Durak Beşiktaş mı?

2 yorum

Mirza Begic ödemelerinin zamanında yapılmadığını gerekçe göstererek Zalgiris Kaunas'tan ayrıldı. FIBA'nın 11 Ocak'tan sonra alacağı karar bekleniyor. Zalgiris Kaunas kulübü Begic'e ulaşmaya çalıştıklarını ama telefonun kapalı olduğunu, ödemelerin gecikmesi gibi bir durumun sözkonusu olmadığını, menajerinin başka işler peşinde olduğunu söylüyor. Yeni durak Beşiktaş Cola Turka olabilir mi diye düşünmeden edemiyorum. Adı bu aralar BJK ile anılmaya başlanmıştı zaten, ateş olmayan yerden duman çıkmaz misali. Avrupa basını Iverson parasını alamıyor diye bas bas bağırırken, menajeri parasını alamadığı gerekçesiyle Begic'i Zalgiris'ten koparıp Beşiktaş'a getirirse bu da ilginçlikler listesinde zirveyi zorlar. Caja Laboral de Haislip olayından sonra Pape Sow'un kontratı 1 aylık olduğu için gölge markajda olabilir. Neticede Begic hangi takıma giderse seviye atlatmayacağı kesin, sadece iyi bir rotasyon uzunu olacaktır.

Haislip Yine Kısa Devre Yaptı

0 yorum

Marcus Haislip'in Caja Laboral'e geliş haberini bloga yazarken şu ifadeleri kullanmıştım; "Basketbolun Anelka'sı sayılabilir Haislip. Kulüp kulüp dolaşıp piyasası hiçbir zaman düşmeyen, gittiği hiçbir yerde de üst düzey performans sergilemeden kafasına göre takılan bir oyuncu." "Koçun da Ivanovic olduğunu düşününce sene içinde Baskonia cephesinde müthiş bir sinir harbinin yaşanacağı söylemek sanırım kahinlik olmaz." Yine bizi yanıltmadı. Geçen hafta sakatlanan ve 1 ay takımdan uzak kalacağı açıklanan Haislip'e takım yetkilileri birkaç gündür ulaşamıyorlardı ve bugün oyuncunun ABD'de olduğu ortaya çıktı. Hem de kulüpten izin almadan ! Haklı veya haksız o kısmı yoruma açık ama çok klasik bir yıldız problemi. Haislip sakatlığı dolayısıyla Noel'i ailesinin yanında geçirmek için izin istediğini, kulüp yetkililerinin ise herkese izin vermelerine rağmen kendisinin takıma 1-2 ay önce katılan bir gençle (Dejan Musli'yi kastediyor sanırım) beraber İspanya'da tedavi sürecine devam etmek zorunda bırakıldığını bir mektup yoluyla basına açıkladı. Haislip'in annesi kanser ve oyuncunun şu sözleri çok dikkat çekici: "Bunu yaptığım için pişman değilim. Beni görmeyi beklemeyen annemin mutluluk gözyaşlarını gördüğümde hissettiklerime eşdeğer bir para veya ceza yok." Mektubun tamamının ingilizcesi olayı ilk duyuran Talkbasket'te. Caja Laboral'in olayla ilgili başlattığı yasal sürecin duyurusu da burada. Pape Sow'u alan Caja Laboral Haislip'i rahatça gözden çıkarabilir.

28 Aralık 2010 Salı

Kalnietis 3 Yıl Daha Zalgiris'te

0 yorum

Zalgiris Kaunas oyun kurucusu Mantas Kalnietis ile 3 yıllık sözleşme yeniledi. Kulübün resmi sitesinde haber verilirken bir de röportaj eklenmiş. Başka kulüplerden teklif aldığını da ekliyor Kalnietis. Potansiyeliyle büyük icraatlar beklenen ama bir türlü bekleneni karşılayamayanlar listesinde her zaman zirveyi zorladı Kalnietis. Olgunluk ve form açısından zirve yaşına 3-4 senesi var ama gösterdiği ışık, bana Avrupa'nın ortalama guardları seviyesinde kalacağını düşündürüyor. Zalgiris adına ise fazlasıyla doğru bir hamle. Büyük Kalnietis hayranı Mustafa Muratoğlu kardeşime de selam olsun buradan.

27 Aralık 2010 Pazartesi

Erman Kunter Röportajı

1 yorum

Cumhuriyet Gazetesi basketbol editörü Can İşbakan kardeşim geçtiğimiz hafta İstanbul'a gelen Erman Kunter ile güzel bir röportaja imza attı. Samimi, sevindirici ve cesur açıklamaları var Erman Hoca'nın. Başarılarının yanında karakteriyle de ayrı bir takdiri hak ediyor. Detaya girmeye gerek yok, röportajın tamamı burada. Ellerine sağlık Can !

A Milli Takım'ın Yeni Koçu Orhun Ene

2 yorum

Haber aslında yeni değil ama resmileşmesi gerekiyordu, dün Skytürk'te Basketbol Panorama programına bağlanan Orhun Ene de sözleriyle bir bakıma durumu netleştirdi. TBF'nin böyle bir talebi olduğunu, kendisinin de bundan mutluluk duyacağını söyledi koç. Geçen hafta (hala bir türlü çözümlemesini yapamadığım) röportajda bu konuyu sorduğumda benzer sözleri söylemişti. Milli takımda görevli olan hiçbir hocanın koltuk peşinde olmadığını ama görev verilirse gurur duyacağını ifade etmişti. Bugün de kendisini tebrik ettiğimde "İnşallah mahçup olmayız." diyerek noktayı koymuş oldu. Fazlasıyla sevindirici bir hamle. Herşeyden önce duruşu, karakteri, ağırlığı ve zekasıyla orayı rahatça dolduracak bir isim. Kendisine de çok güveniyor. Umarım camianın içinde bulunduğu savaş onu da yıpratmaz, uzun vadeli bir projeyle yeni bir soluk kazandırır milli takımımıza. Tekrar koça ve ülkemize hayırlı olsun.

Kim Bu Adam?

67 yorum


Doğru cevabı ilk veren arkadaşa hiçbir hediye yok ama eğlenceli olacak, hissediyorum.


Doğru cevap tabi ki Sarunas Jasikevicius. Fotsis tuzağına düşen arkadaşlara da sevgiler :)

26 Aralık 2010 Pazar

Top Seni Sevecek Arkadaş

3 yorum


Oyunun kaderini değiştiren bir serbest atış değil ama oldukça fantastik. Pozisyonu bir de süre dolmuşken, skor eşitken atılan son serbest atış olarak düşünün. Kızım sana söylüyorum Gilmore sen anla.

Ricky Rubio'dan Minnesota Yorumu

1 yorum

Zaman zaman blogda RealGM'den Erildas Budraitis'in yaptığı röportajları yayınlıyorum. Bu hafta da röportaj Ricky Rubio'ya ait. Önemli sorular, çok çok çok klasik cevaplar var. Vakit kaybetmek isteyenler için orjinali burada. Benim daha çok ilgimi çeken NBA konusundaki yorumu. Aslında yorum demek yanlış olur çünkü Rubio sorulan soruları yorumsuz geçiştirmiş. Ben bundan bir anlam çıkardım. Daha önce NBA'e gidiş tarihini bile açıklayan Rubio geçirdiği kötü sezonda kendisi hakkında en çok yapılan "overrated" yorumunu zaman zaman doğrulayacak maçlar çıkardı. Bana göre bu tanım doğru değil ama bu görüşü savunan çok insan var. Birçoğu da ABD'de üstelik. Erildas ve Rubio'nun sohbetinde NBA bölümü şöyle;

Erildas: Minnesota ile temas halinde misin? Önümüzdeki sene için konuşuyor musunuz?
Rubio: Bunun hakkında konuşmak istemiyorum çünkü şu anda NBA'e odaklanmış değilim. Sadece herşeyi bir kenara bırakıp takımıma yardımcı olmak istiyorum.

Erildas: Lokavt NBA'e gelme kararını etkileyecek mi?
Rubio: Herhangi bir karar vermedim bu yüzden de etkileyemeyecek. Sezon bittiğinde bakacağız ve o zaman düşünmeye başlayacağım. Ama şu anda bu konuda konuşmak ve düşünmek istemiyorum.

Rubio için işlerin iyi gitmediği ve NBA planlarının ilk günkü gibi parlak olmadığı ortada. Dominant annesi de büyük bir eforla, sık sık Kahn ile buluşup yemek yiyerek oğlunun NBA kariyerini çizme çabasında. Bu şartlarda performansı kafaüstü çakılan Rubio'nun kariyeri ne tarafa doğru akacak henüz belli değil. Muhtemel bir lokavt neticesinde tüm ABD'li yıldızlar Avrupa'ya gelirse Rubio da San Fermin festivalinde ezilen halk durumuna düşebilir. Navarro ve Mickeal'in yokluğunda daha çok ön plana çıkma şansı yakalayan, Lakovic hariç neredeyse tüm takıma asist ziyafeti çektiren Rubio, Navarro'nun dönüşü ve Anderson'un takıma dahil olmasıyla tekrar geri plana düşebilir. Bu noktada röportajda yapılan "roller coaster" tabiri müthiş. Rubio tam manasıyla "roller coaster" bir sezon yaşıyor. Bu yüzden belki yanılıyorum ama söylediklerine bakınca Rubio'nun da NBA kariyeriyle ilgili endişeler taşıdığını düşünüyorum.

Keith Langford Bosna Hersek Yolunda

1 yorum

Eurolig'de normal sezonu MVP olarak tamamlayan ve son hafta Zalgiris Kaunas karşısında sunduğu resitalle 10. haftada da bu ödüle kavuşan Keith Langford cephesinde yeni gelişmeler var. FIBA Avrupa'nın "Ne olursan ol 2011 Avrupa Şampiyonası'na gel" kararı sonrası turnuvaya katılacak tüm takımlar devşirme konusunda girişimlere başladılar. Bosna Hersek Basketbol Federasyonu da Keith Langford'un menajerleriyle görüşerek olumlu cevap aldı. Henüz federasyondan herhangi bir doğrulama veya red yok ama açıklamanın en kısa zamanda yapılması bekleniyor. İyi bir tercih ama ben ne olursa olsun devşirme olayına karşıyım. Domercant'in, Langford'un, Logan'ın ve diğerlerinin ne işi var Avrupa Şampiyonası'nda allah aşkına.

İleri Görüşlü(!) Obradovic

2 yorum



Geçtiğimiz sezon Top 16'da üstüste aldığı mağlubiyetlerle büyük hayalkırıklığı yaratan ve çeyrek finale bile kalamayan Panathinaikos sezonun en büyük sürprizini yaşatmıştı. Az önce Youtube'da basketbol videoları arasında dolanırken Obradovic'in patlıcan kıvamındaki basın toplantısına denk geldim. Normal sezonun 9. maçı olan Prokom maçı sonrası Obradovic oldukça sert açıklamalar yapıyor. Maçı kazanmalarına rağmen takımın oyununa oldukça kızan Obradovic'in "Öyle bir takımsınız ki herkes Panathinaikos iyi takım, Panathinaikos F4 yapabilir diyor. Ne Final Four'u? Kim Final Four yapacak, bu Panathinaikos mu? Komik. Böyle bir şeyi düşünecek kadar aptal değilim. Final Four yapabilme ihtimalimiz yok. Top 16'da herkes bizimle dalga geçer." sözleri müthiş. Diğer açıklamalar da mutlaka dinlenilesi. Bazen Nova'da bu programa denk geliyorum ama işte Yunanca bilmeyince öyle bakakalıyoruz. Güzel işler oluyor diğer ülkelerde.

DÜZELTME : Basın toplantısı 2008-2009 sezonunun normal sezon son maçı olan Prokom maçına aitmiş. Panathinaikos o sezon Top 16'yı 5-1 ile bitirip Eurolig şampiyonu oluyor. Hakikaten ileri görüşlüymüş(!) Obradovic :)

Euroleague'de 10. Haftanın MVP'si Keith Langford

0 yorum

Bütün sezonun en istikrarlı, en verimli oyuncularından Keith Langford 10. haftada sezon rekoru kırarak en değerli oyuncu oldu. Zalgiris maçının son saniyelerinde yoktan var ettiği üçlükle maçı uzatmaya götüren ve uzatmadaki performansıyla maçı da alan Langford yine de takımının Top 16'ya çıkmasını sağlayamadı. 43 dakikada 35 sayı, 8 ribaund, 4 asist, 2 top çalma ve bana göre en önemlisi aldırdığı 15 faulle 42 puan toplayarak bu sezonun en yüksek rating rakamına ulaştı. Zaten 19.70 rating ortalaması ile normal sezonun da en değerli oyuncusu Langford. Scariolo'nun gidişi sonrası Top 16'da başka formayı giyer mi beklemek lazım.


2010'un Son Derbileri

1 yorum





25 Aralık 2010 Cumartesi

Cibona Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü

0 yorum

Cibona Zagreb Eurolig'i galibiyetsiz kapattı ama onların çok daha ciddi problemi kulübün borçlar yüzünden kapanma noktasına gelmesiydi. Bunu blogda daha önce defalarca dile getirmiştim. Yeni yönetimin göreve başlamasıyla sorunlar şimdilik yavaş yavaş çözülmeye başladı. 3 isimden oluşuyor yeni yönetim. Ivica Lovric kulübün başkanı oldu. Kendisi aynı zamanda şehir yönetiminde kültür, eğitim ve spordan sorumlu. Diğer iki isim Zdenko Antunovic ve Slavko Koic de aynı şekilde Zagreb Belediye Başkanı Bandic'in adamları. İlk işleri yaklaşık 500 bin dolar harcayarak takımın salon ısıtması, elektrik gibi acil borçlarını ödemek ve takıma Noel öncesi bir miktar ödeme yapmak oldu. Bu uzun bir süreç ve yaklaşık 1 ay içinde kulübün tüm borcu ortaya çıkarılarak bu bataktan nasıl çıkılacağının hesabı ve planı yapılacak. 

Ama Bandic ve yönetiminin hızlı girişi bununla sınırlı kalmadı. Kapanma noktasına gelen kulüp bir de transfere imza attı. Hem de az buz bir isim değil, eski dost Gordan Giricek. Taraftara hoş görünmek için mi yoksa Cibona'nın elinde kalan kulvarlarda şampiyonluk kovalaması için mi bilinmez ama Pazartesi öğlen Giricek imza atacak ve başladığı yer olan Cibona'ya geri dönecek. Kulüpte bir yıldır para alamayanların olduğunu, yardımcı koçun internete bile giremediğini düşünürsek aylık 40.000 euroya Giricek'in alınması kulüpte artık yeni bir sayfanın açıldığını açıkça ortaya koyuyor. 6 aylık sözleşme imzalayacak Giricek "Kimsenin yerini almaya gelmedim. Sadece elimden geleni ortaya koyacağım." diyerek son durumu hakkında inceden de bir bilgi vermiş oldu. Cibona belki Bogdanovic'in maddi taleplerini karşılayabilir ama kariyer beklentilerini karşılaması mümkün değil. Bu açıdan bakınca Top 16 başlamadan Bogdanovic'in takım değiştirme ihtimali ve Giricek'in de o boşluğa monte edilmek istenip istenmediği önümüzdeki günlerde ancak cevap bulabilecek bir soru.


Euroleague'de 10. Haftanın En Güzel 10 Hareketi

0 yorum



Savanovic'in son saniye üçlüğü tabi ki haftanın 1 numarası ama Diamantidis'in tereyağından kıl çeker gibi Hawkins'in elinden aldığı top harika, devamı da aynı güzellikte.

Top 16 Obradovic'i Yaktı

0 yorum


Panathinaikos normal sezonun son maçında AJ Milano'yu 93-62 yenip grubu zirvede bitirdi ve Top 16 kura çekimlerinde önemli bir avantaj yakaladı. Ama yansıması Sırp koç için aynı ölçüde olmadı. Obradovic ailesi ve dostlarıyla bu başarıyı kutlamak için yemeğe çıktığında evine giren hırsızlar 50.000 euro değerinde mücevher, 45.000 euro nakit ve 200.000 euro değerindeki Porsche marka arabayı çaldılar. Obradovic gibi Avrupa'nın en iyi kontratlarından birine sahip bir koç için bile oldukça ağır bir tahribat. Polisin hırsızları bulmak için yoğun çaba sarfettiği söyleniyor ama bunun Obradovic için bir de psikolojik yönü var. Yunanistan'daki tribün olaylarından oldukça rahatsız olan ve bunu her defasında dile getiren Obradovic için bir de bu olayın yaşanması fazlasıyla can sıkıcı bir gelişme. Bu yaz gidip gitmeyeceği bile tartışılan Sırp koç bir gün yeni bir sayfa açarsa bunda bu tip sahadışı olayların da büyük etkisi olacaktır.

24 Aralık 2010 Cuma

Fenerbahçe Ülker: 93 - Cholet Basket: 61 (Mutlu Son)

4 yorum

Bugün her oyuncudan katkı almayı başardı Spahija'nın Fenerbahçe'si. Fenerbahçe'ninde Sinan Erdem'in atmosferinden kazandığı ivme gerçekten bambaşka. Sezonun bu bölümüne kadar üzerinde ölü toprağı olan Emir Preldzic bile 11 asist yaptı. Darjus Lavrinovic 6/6'yla 20 sayı üretti. Daha daha dersek, bütün istatistik kağıdını buraya geçirmek zorunda kalırız.

Maçın başında Fenerbahçe Ülker'in yanlış tercihlerine karşılık Cholet'de bir o kadar doğru oynadı. 9-0 öne geçen Cholet, 12-2'yle kendi lehine en yüksek farkı yakaladı. Sonra Fenerbahçe Ülker, sürekli doğru oynamaya başladı. Preldzic'in basketbol aklının 1 sene öncesine dönmesinin bu durumda katkısı çok büyük. Ukic'in aldığı süreyi boşverirsek, o benchte oturması bile parkede bulunan takım için rahatlatıcı. Tıpkı Vidmar'ın benchin arkasında maçı izlemesinin savunmaya etkisi gibi. Fenerbahçe pota altı savunması Vidmar sonrası ilk defa bu kadar sert savunma yaptı, yardım savunmasında bu kadar başarılı oldu.

Fark belli bir seviyeye geldikten sonra, Cholet pota altında sadece Fenerbahçeli oyuncuların kullanabildiği bir trombolin varmışçasına devam etti maç. Üstüste smaçlar geldi falan. İzlemesi büyük keyifti gerçekten. Bu maç için benim fikrime göre favori an, Preldzic'in pası verip Kinsey'nin alley-oopla bitirdiği pozisyondu. Fenerbahçe seyircisini de atlamayalım. Neredeyse formalite haline gelmiş bir maçta, resmi rakamlara göre 10.245 taraftar hiç de azımsanmayacak kadar fazla. Bu galibiyetle Fenerbahçe grubu 2. bitirdi ve Top 16'ya yükseldi. Bu turda Caja Laboral, Real Madrid ve Union Olimpija'yla eşleşmeyecek. İstek grubumuza gelirsek; Olympiacos, Zalgiris ve Lottomatica Roma. Umarım, Fenerbahçe Ülker bu gruptaki yükselişini, Top 16'da sürdürerek devam eder. İnsanlar Fenerbahçe Ülker grubu 2. bitirdiği için hayal kırıklığına uğruyor olabilir ama an itibariyle Barcelona'nın üstünde bitirdi Fenerbahçe. Üçüncülük için çekişmesi beklenen Lietuvos Rytas'ı her 2 maçta rahatlıkla yenerken, Barcelona'yı dışarıda, Montepaschi'yi içeride yendi. Sezon başı beklentilerinizi hatırlayın, şu duruma bir daha bakın. Zaten bildiğiniz şeyler ama tekrarda fayda olduğunu düşündüm. Detaylı istatistikler burada.

FENERBAHÇE ÜLKER (93): Roko Ukic 7 (3 ribaunt - 5 asist), Mirsad Türkcan 10 (8 ribaunt – 3 asist), Ömer Onan 8, Lynn Greer 5 (2 asist), Darjus Lavrinovic 18 (2 ribaunt - 1 asist), Kaya Peker 13 (2 ribaunt - 1 asist), Oğuz Savaş 8 (5 ribaunt - 3 asist), Tarence Kinsey 9 (1 ribaunt – 1 asist), Can Maxim Mutaf, Marko Tomas (1 ribaunt – 1 asist), Sean May 4, Emir Preldzic 11 (2 ribaunt - 11 asist)

CHOLET BASKET (61): Antywane Robinson 5 (2 ribaunt), Luc-Arthur Vebobe 4 (8 ribaunt - 1 asist), Sammy Mejia 17 (5 ribaunt - 3 asist), Claude Marquis 7 (2 ribaunt), Christophe Leonard 2 (3 ribaunt), Randal Falker 7 (3 ribaunt), Vule Avdalovic 4 (4 asist), DeMarcus Nelson 9 (4 ribaunt - 3 asist), Mamoutou Diarra 6 (2 ribaunt)

23 Aralık 2010 Perşembe

ACB'de Son 10 Yılın En İyi 10 Hareketi

0 yorum


CSKA Moskova: 78 - Efes Pilsen: 69 (Bir Deplasman Klasiği)

0 yorum

İlk yarı boyunca Euroleague'in en sıkıcı maçlarından birine denk gelmiş olabiliriz. CSKA Moskova bu maça biraz onur biraz hazırlık maçı havasıyla çıkmış, Efes Pilsen ise bütün gücünü gruptan çıkmaya harcadığından olsa gerek, bu maç için yeterli motivasyonu sağlayamıyordu. Elbette ki Perasovic'in inandığı ve güvendiği bir maç planı vardı ama bunu parkede göremiyorduk.

CSKA, Vujosevic sonrası, Shakulin'le birlikte Euroleague normal sezonu bittikten sonra uygulayacağı rotasyon ve hücum varyasyonlarını sıklıkla denedi. Vujosevic'le birlikte gideceği söylenen Jamont Gordon'ın set hücumlarda ne kadar önemli bir rol üstlendiğini gördükten sonra gidebileceğini söylemek oldukça zor. CSKA, maç boyu hızlı hücumları zorlamak yerine ısrarla sete oturdu ve içeri drive üzerinden dışarıya pası çıkarıp, en uygun şutu atmak üzerine bir planları vardı. Maç boyu doğru şutu buldular. Bunda da Efes Pilsen'in çoğu zaman savunma aklının pek bir tembel olmasına bağlayabiliriz. Kerem Gönlüm'ün yokluğunda Erwin Dudley'nin 20 dakika süre aldığını düşünürsek, bunun kabul edilebilir bir durum olduğunu görürüz. Efes Pilsen'in maç boyu ne yapmak istediğini anlamanız için maç kağıdında sürelere bakmanız yeterli olabiliyor çoğu zaman. Rakocevic 34 dakika, Sinan Güler 11 dakika. Bu bile maça nasıl bakıldığını gösteriyor.

Ender Arslan'a gelecek olursak. Rakocevic'in olmadığı bölümlerde, Kerem Tunçeri sakatlanmadan önce birlikte süre aldılar ve Ender bir kombo guard gibi değil şutör guard gibi oynadı. Şut atan ama önceliği pas olan, diğer Efeslilere pozisyon hazırlaması gereken Ender, Rakocevic gibi sorumsuz şutlar attı. Perasovic'e neden süre vermediğine ilişkin genel bir tepki var ama Ender'in bu halini herhangi birinin savunması mümkün değil. Bootsy Thornton için ise söylenebilecek çok şey yok. Mükemmel oynadı, efor olarak herşeyini ortaya koydu ama yetmedi. Thornton'ın bu performansına Efes Pilsen'in tüm Top 16 boyunca ihtiyacı olacak.

Efes Pilsen'in bu mağlubiyetine herkes olabilir gözüyle baksa da gruptan 2. çıkabilmek moral ve diğer takımlara vereceğiniz izlenim için önemliydi. Yine de saklayabileceğimiz pek bir şey yok. İstanbul'da Barcelona gibi deplasmanda Cibona gibiyiz. Top 16'da içeride hata yapmadan, dışarıda alınacak galibiyetler çok önemli. Takımın bu 3 hafta boyunca kafa olarak bunu başarması gerekiyor. Bu kadar tecrübeli oyuncunun bulunduğu yerde buna anlam vermek de pek güç ya. Neyse, dediğimiz gibi kafa olarak hallederlerse parkede gerisini görebiliriz. Detaylı istatistikler burada.

Pınar Karşıyaka'ya Şerefsizce Saldırı ve Faturası

2 yorum

Dün hem basketbol adına, hem de Kıbrıs Rum Kesimi adına son dönemin en çirkin, en adice gecelerinden biri yaşandı. Grup liderliğini önceden garantileyen Pınar Karşıyaka, Apoel deplasmanından 82-80 mağlubiyetle ayrıldı ama maç sonunda 2000 Rum'un bulunduğu Nicosia Spor Salonu'nda önlerinde en ufak bir güvenlik önlemi olmayan taraftarlar(!) Karşıyaka'lı oyuncuların üstüne saldırdı. Taş, sopa ve gaz bombalarıyla oyuncularımıza saldıran Apoel taraftarları ancak bell bir süre sonra polisin müdahalesiyle karşılaştı. Bazı kaynaklara göre sadece 5 polisin görevli olduğu söyleniyor. Oyuncular soyunma odası koridorlarına doğru yöneldiğinde, koridorda maskeli ve elinde cop olan insanlarla karşılaştıklarını ifade ettiler. Uzunca bir süre soyunma odasında mahsur kalarak can güvenliklerinin sağlanmasını bekleyen kafile Türk tarafına geçme istekleri reddedilince güvenlik önlemleri altında otele geçti ve buradan da yurda dönüş yaptı. Kafileden sadece kondisyoner Erdem Günak'ın elinde kırık olması teselli oldu.

Kıbrıs Rum Yönetimi polisinin yaptığı açıklamaya göre olay bilinmeyen sebeplerle başladı. Halbuki, Apoel taraftarlarının bu olayı önceden planladığı biliniyor. Şuradan bakabilirsiniz. "Hiçbir neden ve kışkırtma yok" deniyor ama bu sadece ırkçılıkla açıklanabilir ki neden tam olarak bu. Önceden güvenlik önlemlerinin sıkıca alınması ve oraya gelen taraftarların kusursuz bir şekilde aranması gerekiyordu. Taraftarların salon içerisine gaz bombası ve taşları nasıl soktuğu da ayrı bir merak konusu. Olaylar sonucu en az 500 kişinin koridorlarda bulunduğunu ve Karşıyakalı basketbolcuların soyunma odası kapısını kırmaya çalıştıkları sırada, polisin müdahale ettiği ve olayları bastırdığı söyleniyor. 4 erkek ve 1 bayan polisin yaralandığı söyleniyor ama tutuklanan 15 yaşında 3 tane Rum taraftar. Gelişmelerin tamamı burada.

Pınar Karşıyaka kafilesine bu zor anlarda hem ülkemizdeki, hem de KKTC'deki yetkililer hızlı bir şekilde ulaşarak gerekeni yaptılar ve yurda dönüş de ekibi Egemen Bağış ve Faruk Özak karşıladı. Yaptıkları açıklamalarda da bu işin takipçisi olacaklarını söylediler. Basında ise sadece NTV Spor'un ve Oğuz Yenihayat sayesinde Medyaspor'un bu anları aktardığını söyleyebilirim. Twitter'da bütün gece trafik yoğundu ama özellikle TV'de bu olaya karşı ilgisizlik had safhadaydı. Osman'ın ağlaması veya Mete'nin dizideki can güvenliği Pınar Karşıyaka'nın kendilerini düşman gören yüzlerce kişiye karşı verdikleri mücadeleden daha önemliydi ne de olsa. "Birkan Batuk ve arkadaşlarının sopa veya taş yemesi önemli değil yeter ki Osman ağlamasın" yaklaşımı vardı televizyon kanallarında.

Bugün de FIBA Avrupa cezayı açıkladı. Apoel'e 3 maç seyircisiz oynama ve para cezası verildi. FIBA ve kolları bu yaz sandalyeli kavganın faturasını 2 maç olarak açıklamışlardı. Bugün de şerefsizliğin faturasını 3 maç olarak açıkladılar. Şu saatten sonra hiçbir şeyin anlamı yok artık. Bu eyyamın, bu çifte standardın önünde birilerinin dik durması gerekiyor. Dün Batiste'in kafa ezmesine, bugün Karşıyaka'nın saldırıya uğramasına ses çıkarmayanlar yarın canları yandığında acaba onları sallayanlar olur mu diye merak etmiyorlar mı?

22 Aralık 2010 Çarşamba

Savanovic'ten Gecenin Fotoğrafı

0 yorum

Savanovic 1 saniye kala attığı üçlükle Union Olimpija karşısında Valencia'ya zaferi getirdi. Belki hiç bir şeyi değiştirmeyen bir üçlüktü ama geceye renk kattı. Özet burada. Henüz pozisyonu izleyemedik ama Gregory'nin ikinci serbest atışı kaçırmak isterken yanlışlıkla soktuğu yazılıyor. İkinci Shackleford vakası. Benim esas derdim fotoğrafın mükemmelliği. Bir karede ancak bu kadar ayrıntı ve farklı duygu aynı anda yansıtılabilir. Hakemin havadaki eli 3 sayıyı gösterirken, skorborddaki maç saati 00:0'ı, Zdovc ve Lorbek'in hareketleri yıkılan bir takımı gösteriyor. Fotoğrafın kalan kısmında da Savanovic'in, Valencia oyuncularının ve taraftarın coşkusu var. Muazzam, olağanüstü bir kare bana göre.

Jermareo Davidson ve Qyntel Woods Serbest

0 yorum

Rusya'nın atılım yapan takımlarından Krasyne Krylya Samara'da sene başı alınan ve piyasası oldukça yüksek olan 2 oyuncu, Jermareo Davidson ve Qyntel Woods serbest bırakıldı. Oyuncuların gönderilme sebebini Samara CEO'su Sergei Timofeyev, mağlup oldukları Dinamo Moskova maçı sonrası açıkladı. Oyuncuların takım içi düzeni bozması ve basketbol oynama isteklerinin olmaması, Samara koçu Stanislav Eremin'in fazla sayıda Amerikalı oyuncuyla çalışmama isteği sebep olarak gösterildi. Taraftarların da kötü oyunları nedeniyle tepkisini çektiği belirtilen oyuncular hakkında Timofeyev, her türlü fesh şartlarının yerine getirildiğini ve oyuncuların istedikleri yerlere gidebileceklerini söyledi. Bu iki oyuncunun yerine de sene sonuna kadar iki oyuncu kiralayacaklarını belirtti.

Qyntel Woods, geçen sezon Asseco Prokom'un David Logan'la birlikte temel taşlarından biri olarak, takımın son 8 yapmasını sağlamıştı. Asseco Prokom'dan önce Avrupa'da Fortitudo Bologna ve Olympiakos tecrübeleri bulunan oyuncu, bu sezon Krasyne Krylya formasıyla 12.3 dakikada 5.3 sayı ortalamalarıyla oynadı. Diğer serbest bırakılan Amerikalı Jermareo Davidson, geçen sezon Darüşşafaka Cooper Tires forması giyiyordu. Davidson, ligde 14.1 dakikada 4.6 sayı ortalamasıyla oynarken, Eurocup'ta 23.5 dakikada 9.8 sayı 4.7 ribaunt ortalamalarıyla oynadı.

Euroleague 10. Hafta Sakatlık Raporu

0 yorum


A GRUBU
BC Khimki : Herhangi bir eksiklik yok.
Partizan : Herhangi bir eksiklik yok.
Asseco Prokom : Herhangi bir eksiklik yok.
Maccabi Electra : Lior Eliyahu 1 hafta yok.
Zalgiris : Marcus Brown'ın sakatlığı devam ediyor.
Caja Laboral : Marcus Haislip yok. Pape Sow henüz kaydettirilmedi.

B GRUBU
Brose Baskets : Herhangi bir eksiklik yok.
Lottomatica Roma : Charles Smith 2 hafta yok. Giachetti yok.
Olympiacos : Kostas Papanikolau, Panos Vasilopoulos yok. Michalis Pelekanos ve Matt Nielsen oynayabilir.
Real Madrid : Herhangi bir eksiklik yok.
Spirou Basket Charleroi : Andre Riddick ve Chris Hill yok.
Unicaja Malaga : Joel Freeland sakatlıktan döndü ama alacağı süre sınırlı olacak.

C GRUBU
Cholet Basket : Fabien Causeur 6 hafta yok.
Cibona Zagreb : Jure Lalic döndü. Leon Radosevic'in oynaması bekleniyor.
Fenerbahçe Ülker : Engin Atsür ve Gasper Vidmar uzun süre yok. Roko Ukic resmi kaynaklara göre 2 hafta yok ama Lavrinovic'in röportajına göre bu hafta oynayacak.
Lietuvos Rytas : Jonas Valanciunas oynayacak. Arturas Jomantas'ın bu hafta oynaması bekleniyor.
Montepaschi Siena : Rimantas Kaukenas yok. Deji Akindele henüz kaydettirilmedi.
Regal Barcelona : Gianluca Basile ve Pete Mickeal yok. Erazem Lorbek döndü. Alan Anderson henüz kaydettirilmedi.

D GRUBU
Armani Jeans Milano : Marius Petravicius yok. Jonas Maciulis'in durumu şüpheli.
CSKA Moskova : Sasha Kaun uzun süreli yok. Ramunas Siskauskas fit olmasa da oynaması bekleniyor.
Efes Pilsen : Miroslav Raduljica uzun süre yok.
Panathinaikos : Aleks Maric en erken Nisan'da dönecek. Mike Batiste yok. Drew Nicholas'ın oynaması bekleniyor.
Power Elec. Valencia : Herhangi bir eksiklik yok.
Union Olimpija : Herhangi bir eksiklik yok.

NOT : Sakatlık bilgileri Euroleague resmi sitesinden alınmıştır.

Alan Anderson Barça'da

0 yorum

Sakatlıklardan sonra Regal Barcelona'nın transfer yapmak istediğini ve en kuvvetli adayın Alan Anderson olduğunu yazmıştık. Beklenen açıklama Barcelona tarafından yapıldı. 28 yaşında ve 1.98 boyunda olan Amerikalı Anderson'ın sözleşmesi haziran ayı sonuna kadar sürecek. Alan Anderson'ın adı bu yaz en ciddi Real Madrid'le anılmış, hatta Real Madrid Baloncesto'nun resmi Facebook sayfasında Alan Anderson'la sözleşme yapıldığı bile yazılmış, sonra kulüpten resmi bir açıklama gelmemişti. Anderson'da sezona New Mexico Thunderbirds'le başlamıştı.

Alan Anderson NBDL takımlarından Thunderbirds'te 22 sayı, 6 ribaunt ve 5 asist ortalamalarıyla oynadı. Avrupa'da son olarak geçen sezon Maccabi Tel-Aviv forması giyen Anderson, 13.7 sayı ortalamasıyla oynuyordu. Anderson, pazar günü oynanacak Real Madrid karşılaşmasıyla ilk kez Barcelona forması giyecek. Geçen sezon Maccabi formasıyla Real Madrid'e karşı Top 16 gruplarında, Nokia Arena'da 37 dakikada 20 sayı 8 ribaunt 5 asist 4 top çalma, Madrid'de oynanan maçta ise 36 dakikada düşük yüzdeyle 8 sayı atarak hayal kırıklığı yaratmıştı. Regal Barcelona bu transferle birlikte bu sezon 3. eklemesini de yapmış oldu.

Eurocup Last 16 Grupları

0 yorum

I Grubu
- Unics Kazan
- C Grubu 1.si
- Hemofarm Stada
- Cedevita Zagreb

J Grubu
- BG Goettingen
- Aris BSA 2003
- Le Mans
- C Grubu 2.si

K Grubu
- Galatasaray Cafe Crown
- CEZ Nymburk
- Asefa Estudiantes
- Pepsi Caserta

L Grubu
- Benetton Basket Bwin
- Alba Berlin
- Panellinios BC
- Cajasol Sevilla


EuroChallenge Last 16 Grupları

0 yorum

I Grubu
- BC Spartak St. Petersburg
- Maccabi Haifa BC
- PBC Lukoil Academic
- Barak Netanya

J Grubu
- Krka Novo Mesto
- Antwerp Giants
- Pınar Karşıyaka
- Dexia Mons-Hainaut

K Grubu
- BCM Gravelines Dunkerque
- BK Ventspils
- SL Benfica
- Norrköping Dolphins

L Grubu
- BK Prostejov
- Lokomotiv-Kuban Krosnodar
- KK Zadar
- Telenet Oostende

Gruplarda 1. sırayı alacak takımlar, çeyrek finalde ev sahibi avantajına da sahip olacağından Pınar Karşıyaka'nın -bence Krka'yla vereceği- grup liderliği mücadelesi oldukça önemli. Çeyrek finaller 3 maç üzerinden olacak hatırlatmasını da ekleyelim. Pınar Karşıyaka'nın çapraz grubu olan I Grubu'nda hem Maccabi Haifa, hem Spartak St. Petersburg evinde oldukça iyi takımlar. Yubileyny'i daha önce bu blogda övmüştük. 7.000 kişilik kapasitesiyle oldukça baskılı bir salon ve bu durum Spartak'a önemli bir avantaj sağlıyor. Haifa'nın salonu 3.000 kişilik Romema Arena da Nokia Arena kadar olmasa da ateşli bir gruba sahip. Grup aşamasını geçmeden neden çeyrek finali yorumladığımızı merak edenler olur diye söylüyorum. Pınar Karşıyaka'dan beklentilerimiz en azından son 8'e kalması. Grubunun buna elverişli olması sevindirici. İlk maçlar 18 Ocak'ta başlayacak. Çeyrek final ise 22 Mart'ta.

21 Aralık 2010 Salı

Basketbol Aforizmaları #14 Kaan Kural

1 yorum


"Bir insanın patlıcan moruna en çok yaklaştığı an Obradovic'in o anıdır." 

Radyo Basket programında İsmail Şenol Efes Pilsen'in Panathinaikos önünde 19-3 öne geçtiği anda Obradovic'in halini anlatırken Kaan Kural'ın yaptığı tarif. Dakikalardır gülüyorum, efsanesin be abi !

Caja Laboral'den Pape Sow Takviyesi

0 yorum

Ofansif anlamda istediğini elde etse de pota altı savunmasında ciddi sıkıntılar yaşayan Caja Laboral boyalı bölgeyi Meridiano Alicante'den Pape Sow ile takviye etti. 1 aylık imzaladılar Pape Sow ile. Oraya katacağı sertlik ve hücum potansiyeli de önemli. Savunma çıtasını ne kadar yükseltebilir orası soru işareti ama Barac'la dakikaları paylaşıp alternatif yaratma anlamında iyi bir transfer. En azından mevcut piyasa şartlarında tecrübeli, güçlü bir uzun bulmak önemli. Alicante ile yolların ayrılmasında nasıl bir etki yaptılar orası pek bizim konumuz değil. Haislip'in atletizmine rağmen kırılgan savunması, Teletovic ve Bjelica'nın yetersizliği buraya savaşçı bir uzunu şart kılıyordu. 30 numarayı giyecek Pape Sow. Hatta Real Madrid karşısında ilk maçını da 10 dakikada 6 sayı ve 4 ribaund ile tamamladı.

Euroleague 10. Hafta Programı (22-23 Aralık)

0 yorum

22 Aralık Çarşamba
20.00 CSKA Moskova - Efes Pilsen (Sky Türk)
20.00 Power Elec. Valencia - Union Olimpija
20.00 Panathinaikos - AJ Milano

23 Aralık Perşembe
20.00 Asseco Prokom - Maccabi Tel Aviv
20.00 BC Khimki - Zalgiris Kaunas
21.45 Caja Laboral - Partizan mt:s
21.45 Unicaja Malaga - Brose Baskets
21.45 Real Madrid - Spirou Basket
21.45 Olympiakos - Lottomatica Roma
21.45 Fenerbahçe Ülker - Cholet (NTV Spor)
21.45 Cibona Zagreb - Lietuvos Rytas
21.45 Regal Barcelona - Montepaschi Siena

CSKA Moskova Başkanı Andrey Vatutin Röportajı

0 yorum

CSKA Moskova'nın başkanı Andrey Vatutin, Euroleague ümitlerinin bittiği Union Olimpija maçından sonra sport-express.ru'ya konuşmuş. Konuşmasından kısaca başlıklara ve bölümlere geçelim.

Takımının Panathinaikos mağlubiyeti sonrası ümitlerinin ne durumda olduğuyla ilgili bir soruya, ne maç öncesi ne maç sırasında ne de devre arasında takımının kesinlikle İstanbul'daki skorla ilgilenmediğine, sadece oynadıkları maça kitlendiklerini belirten Vatutin, sonuna kadar savaştıklarını ama olmadığını belirtiyor. "Koç Dmitry Shakulin PAO mağlubiyetinin nedenlerini biliyordu. Oyuncular ve rotasyonla ilgili planlarını ve bazı kararlarını Euroleague grup aşamasından sonra hayata geçirecek." Olimpija maçını özele alan ve bu maçla ilgili bir soruya ise; "Bu mağlubiyetten sonra gelecek için biraz daha umutluyuz. CSKA karakterini göstermeye çalıştı. Klişe sözler söylemek istemem ama takımımız sonuna kadar savaştı. 12.000 ateşli Sloven ve kendi evinde ritm yakalamış bir takım karşısında oynadık ve kaybettik. Daha önceki performanslarımıza göre daha fazla direnç gösterdik. Bir dayanıklılık testiydi. Rusya Ligi ve VTB Ligi devam ediyor."

Dusko Vujosevic'in gitmesi konusunda durumun sadece sonuçlarla mı ilgili olduğu yoksa antrenman sahasında da takım içi bazı problemler mi olduğuyla ilgili soruya; "Vujosevic'in gitmesi kararı oldukça net bir şekilde verildi. CSKA yanlış bir yol üstündeydi, sadece değişimin şartları ve geçiş sürecinin bir bedeli değildi bu. Ve Vujosevic ve ekibi de takım üzerinde çeşitli değişiklikler ve ayarlamalardan vazgeçmek istemiyordu. Başarı sadece koç değişimiyle gelmez. Bu CSKA için tutumlarımız, moralimiz, karakterimiz ve planlarımızla gelir. Benim görüşüme göre CSKA büyük değişimler yaşadı. Takım oynarken mücadele etmiyordu. Sonuçlar umutsuzluk vericiydi. CSKA bu sırada aldığı sonuçlarda oldukça ezildi. Artık yeni yıla bakıyoruz. 1 Ocak'a değil, yeni sezona. Bahane olamaz evet ama Khryapa bu sene ilk defa Olimpija karşısında oynayabildi. Siskauskas sakatlık yaşadı. Takım bir türlü toparlanamadı. Ancak, Ocak ayıyla birlikte bu konuda derin bir nefes alacağız." Vujosevic'i sezon başında bütün takım stratejisini değiştirirken uyardınız mı sorusuna; "Başlangıçta, takımın geçireceği evrim konusunda anlaşmıştık. Vujosevic elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı. Mesela, daha fazla genç oyunculara şans tanıdı. Ancak devrim tutmadı. Yaratmaya çalıştığı şey yıkıldı. Takım acı çekiyordu. En sonunda bunu durdurmaya karar verdik ve Vujosevic'i gönderme kararı arkasından geldi." Vujosevic'in gönderilişinin ana sebeplerinden birisinin dil problemi mi diye sorulduğunda; "Dil bir araçtır. Takımın koçun fikirlerini anlamasında, sorunları aşarken kullanılan bir iletişim metodudur. Kulüp için bu durum beklenmedik ve büyük bir sürpriz oldu. Takımın Amerika'da turda nasıl oynadığını gördünüz. Mükemmel değildi ama sezon içinde oynadığımızdan çok çok farklıydı. Avrupa'ya döndüğümüzde bir şeyler oldu. Dil problemi ve anlayamadığımız sakatlıklar geldi. Yani, bir kar topu çığ oldu ve üzerimize düştü."

Yeni koç kim olacak sorusuna; "Şu an görüştüğümüz kimse yok. Bunu koç Shakulin de biliyor. Bu konuda sakince düşünüp, alınabilecek en iyi kararı vermek istiyorum." Transferde alınacak, satılacak oyuncu var mı diye sorulduğunda ise; "Elimiz finansal sebeplerden dolayı bağlı. Şu an elimizde olanlardan dolayı mutluyuz. Herhangi bir dış kaynak gelmezse, pahalı transferler yapamayız." Maaş bütçesinin düşürülmesi için; "İç kaynaklarımız elbette sınırsız değil. Markete boş bir cüzdanla gidemezsiniz. Durum bundan ibaret." Marjanovic takımla devam edecek mi sorusuna ise; "Herhangi bir teklif yok. Onun yerine geçebileceğini düşündüğümüz sert bir oyuncu bulabilirsek ve iyi bir teklif gelirse bu durumu düşünürüz. Şu an Marjanovic'in takımın genel durumuyla ilgili önemli bir durumu olduğunu düşünmüyorum."

Başka sorulara da cevap vermiş ancak soru ve cevap açısından önemli gördüklerimi ileteyim istedim. Röportajın ayrıntılarına buradan bakabilirsiniz.

Scariolo Khimki'den Ayrıldı

0 yorum

BC Khimki koçu Sergio Scariolo gelen başarısız sonuçlar sonrası yönetimle anlaşarak ayrıldı. Scariolo Khimki'ye Aralık 2008'de geldikten sonra Eurocup finali oynamış ve 09/10 sezonunda da Euroleague'de boy göstermişti. Takımının tarihinde ilk defa Euroleague Top 16 gruplarına kalmasını sağlayan Scariolo, bu sezon eleme turlarında 6-0'lık derecesiyle takımını Euroleague gruplarına götürmeyi başarmıştı. Ancak, Partizan mağlubiyeti sonrası Top 16 ümitlerini kaybeden Khimki, 3-6'lık derecesiyle A grubunda Prokom'un üstünde 5. sırada bulunuyor. Rusya Ligi'nde ise 4-2'lik derecesiyle 3. sırada.

Scariolo yaptığı açıklamada, "2 yıl boyunca bulunduğum Khimki ailesine ve genel menajere teşekkür etmek istiyorum. Bulunduğum süre boyunca çok mutlu günler oldu ve Rusya'nın en önde gelen takımlarından biri olduk. Bu hayatımda aldığım en zor kararlardan biri oldu ama aynı zamanda kulüp ve benim için en iyi karar olduğuna inanıyorum." dedi. Khimki genel menajeri Victor Bychkov ise "Sergio'ya 2 yıl boyunca güzel ve başarılı çalışmaları dolayısıyla teşekkür etmek istiyorum. Bu bizim için alınması çok zor bir karardı. Takımın bundan sonra Rusya'da başarılı olmasını umut ediyoruz."

Takımın aldığı başarısız sonuçlar bu kararda oldukça etkili. Scariolo olsun, mağlubiyetler sonrası takımdan bazı oyuncuların açıklamaları olsun sürekli takım içinde birlikte oynayamama problemi olduğunu belirtiyordu. Rotasyonda önemli süreler bulan ve takım içinde önemli roller verilen yeni transferlerin tam uyum sağlamaması da bu sebeplerden biri. Bu kadrosuyla Avrupa'nın başaltı takımları arasında kabul edilen Khimki'nin Prokom'a bile mağlup olması bazı noktaları belli ediyor zaten. Yönetiliş şekli, planları ve uygulamalarıyla çok doğru işler yapan Khimki için bu sonuçlar gerçekten büyük hayal kırıklığı. Bychkov da tıpkı Vatutin gibi gelecek seneye bakmak zorunda. Yanlış yapılan çok fazla şey yoktu ama sporun doğasında çoğu şeyi doğru yapsanız bile başarılı olamayabiliyorsunuz. Khimki'nin başına gelen de bu.

20 Aralık 2010 Pazartesi

Top 16 Kuraları 4 Ocak'ta Çekiliyor

0 yorum

Eurolig'de Top 16 süreci ve Final Four'a kadar giden program açıklandı. Buna göre Top 16 kuraları 4 Ocak Salı günü Barcelona'da çekilecek ve Eurolig resmi sitesinde canlı olarak yayınlanacak. Top 16 maçları 19 Ocak - 3 Mart arasında oynanacak ve gruplarında ilk ikiye giren takımlar çapraz eşleşerek 22 Mart - 6 Nisan tarihleri arasında çeyrek final maçlarını oynayacaklar. 3 galibiyete ulaşan takımlar Final Four biletini kapacak. Final Four da 6-8 Mayıs arası Barcelona'da yapılacak. Daha çok var ama grup maçlarında canlı yayın açısından beklenenin çok altında kalan NTVSpor umarım hem Top 16'da , hem de F4'te özel yayınlarla geçen sene Spormax'ın koyduğu çıtanın üzerine çıkar.

Faili Meçhul Haris Brkic Cinayeti

0 yorum

Sırp sitelerinde gezinirken bu haber gözüme çarptı. Partizan ve Buducnost'ta şampiyonluklar kazanan, Partizan'la Eurolig'de Final Four oynayan, Yugoslavya Genç Milli Takımı'yla bronz madalya kazanan Haris Brkic Kasım 2000'de Partizan'a döndükten 1 ay sonra Pionir'in önünde öldürülüyor. Kendini iyi hissetmediğini söyleyerek koç Darku Rusou'dan izin alıyor ve antrenmanı terkediyor. Otoparka geldiğinde ise yanına yaklaşan biri kafasına iki el ateş ederek uzaklaşıyor. 3 gün sonra da Brkic hayatını kaybediyor. Her sene onun anısına Bosna, Partizan ve Buducnost bir turnuva düzenleyerek oyuncuyu anıyorlar ama geçen 10 yıllık sürede cinayetle ilgili en ufak bir gelişme yok. Yugoslavya'nın dağılma sürecinden sonra öldürülen ilk sporcu Haris Brkic. Arkasındaki iddiaları bilmiyorum ama var olma ihtimali bile araştırmaya değer, merak etmedim değil. En kısa zamanda kurcalama niyetindeyim.

Teletovic Rekoru Egale Etti

0 yorum

Mirza Teletovic garip bir oyuncu. İki ucu keskin bıçak ama bana göre kendine dönük olan tarafı daha keskin. Ivanovic'in takımında şut özgürlüğü her zaman vardır ama Teletovic ve San Emeterio diğerlerinden biraz daha özgürler. San Emeterio'nun belli bir çizgisi ve istikrarı var ama Teletovic bazen ayarı kaçırıp takımını yakabiliyor. Bazen de Zalgiris maçında yaptığı gibi söküp alıyor. 9/13 üçlük isabeti bu seviyedeki bir maç ve bir 4 numara için olağanüstü bir rakam. Aynı zamanda Eurolig rekoru. Bir maçta en çok üçlük isabeti rekorunu egale etti Teletovic. Daha önce Stombergas ve Kelati aynı performansı göstermişlerdi. Daha önce Teletovic'ten görmediğimiz bir yüzde ama bir daha görebilirmiyiz derseniz ona kimse yok diyemez. Benzer bir performansı geçen sene İsrail'de gösterip Maccabi Tel Aviv'in bütün geri dönüş çabalarını çöpe atmıştı. Zalgiris'e yaptığı ise çok daha acı vericiydi. Yakında Bosna basınında Teletovic'in ağzından "NBA'e hazırım" röportajlarını görebiliriz. Kapıyı, pencereyi kapatın da rüzgarı çarpmasın.

Teletovic Gaza Geldi

Partizan Top 16'da Belgrad Arena'da

0 yorum

Zorlu A Grubu'nda Top 16'yı garantileyen Partizan ikinci bölümün planlamasına da erken başladı. Eurolig'de altın kural "Evindeki tüm maçları kazan, deplasmandan da birkaç galibiyet çıkarmaya çalış." Partizan da aynen bunu yaparak son yıllara damga vurmaya devam ediyor. Ama onların iki evi var. Birincisi daha sıcak ve daha ucuz 8000 kişilik Pionir. İkincisi ise daha görkemli ve daha pahalı olan Belgrad Arena. 22.500 kişilik kapasitesi ile deplasman takımları için tam bir kabusa dönüşüyor. Partizan da Top 16 maçları için geçtiğimiz senelerde olduğu tekrar Belgrad Arena'yı kiraladı. Eğer salonun programında bir aksilik olmazsa ki daha önce 50 Cent'i bile başka salona aldırmışlardı üç maçlık seriyi burda oynayacaklar. İçimden bir his takımlarımızdan biri Belgrad Arena'ya gidecek diyor. Şu kadroya rağmen şu seyirciyle avantaj mı olur dezavantaj mı bilemiyorum.

19 Aralık 2010 Pazar

Barcelona'da Transfer Çalışmaları

0 yorum

Barcelona'da rotasyonda önemli süreler alan bazı oyuncuların uzun süreli sakatlıklarının yol açabileceği sorunlar, transfer yoluyla çözüleceği herkesin bildiği bir durum. İlk önce Joe Ingles alındı ama sakatlıklar arka arkaya gelince, Barcelona tekrar gözünü transfere dikmek zorunda kaldı. Basile ve Mickeal'in en erken dönüşlerinin şubat ayında gerçekleşecek olması, döndüklerinde de hem maç eksikleri hem kondisyon sorunları dolayısıyla Top 16'da da bu isimleri neredeyse yok sayabiliriz. Ancak, gelecek oyuncuyla imzalanacak sözleşme sene sonuna kadar olacak. Bu da gelecek oyuncuyu ikna etmekte bir sorun demek. Üstelik, ACB kuralları dolayısıyla gelecek oyuncu Avrupalı olmazsa, Mickeal'in dönüşü sonrası sadece Euroleague'de forma giyebilecek. Barcelona'nın 3 yabancısından (AB dışı) 2'si Morris ve Ingles. Yani gelecek oyuncu mart ayı itibariyle tribünlere çıkacak. Transferde ismi geçen oyunculara bakacak olursak;

Konuşulan ilk isim eski Maccabi Tel-Aviv oyuncusu Alan Anderson. Sene başında Olympiacos, Valencia ve Real Madrid'le anılan oyuncu sezona NBDL takımlarından New Mexico Thunderbirds'de başlayan oyuncu en önemli aday. 2 ve 3 numaralarda oynayabilen oyuncu Pete Mickeal ve Basile'nin yokluklarında ikisini de yedekleyebilecek. Hem Euroleague tecrübesinin fazla oluşu sebebiyle oldukça cazip görünüyor. Zira, Barcelona sakatlıklar dolayısıyla Euroleague hayallerine zarar gelsin istemiyor.

İkinci isim Cibona'lı Bojan Bogdanovic. Ingles tranfer olmadan önce ismi geçen oyunculardan Bogdanovic'in maliyetinin düşüklüğü, Avrupalı olması onu cazip kılan etkenler. 1989'lu oyuncu genç olması sebebiyle de Barcelona'nın kafasını karıştırıyor. Ancak, Barcelona'nın ilk ve öncelikli beklentisi gelecek oyuncunun direkt ve istikrarlı bir şekilde katkı yapacak olması. Genç oyuncuların istikrar problemi bilinen bir durum. Rubio bile bu sene istikrar problemi yaşıyor. Adı geçen ama transfer ihtimali düşük isimler Fuenlabrada'lı Xavi Rabaseda ve Roma'lı Nihad Djedovic. Öte yandan Barcelona ne olursa olsun herkes döndüğünde bazı isimleri kadronun dışında bırakacak. ACB kuralları ise sezon içinde en fazla 10 oyuncuyu alıp, göndermeye izin veriyor.

18 Aralık 2010 Cumartesi

ACB 12. Hafta Programı (18 -19 Aralık)

0 yorum

18 Aralık Cumartesi
19:00 Caja Laboral - Real Madrid
20:00 Granada - Lagun Aro
21:00 Cajasol - Assignia Manresa

19 Aralık Pazar
13:30 Unicaja Malaga - Power Elec.Valencia
13:30 Regal FC Barcelona - DKV Joventut
13:30 Menorca - Asefa Estudiantes
14:00 Gran Canaria - Meridiano
19:00 Fuenlabrada - Bizkaia Bilbao
20:00 CAI Zaragoza - Valladolid

17 Aralık 2010 Cuma

Orhun Ene'ye Soruları Alalım

10 yorum

Banvit'in ve Türk Milli Takımı'nın başarılı antrenörü Orhun Ene ile bir aksilik olmazsa yarın öğlen Mersin'de maç öncesi bir sohbet gerçekleştireceğim. Ne kadar vaktimiz olur bilemiyorum, ani gelişen bir olay oldu ama elimden geleni yapacağım. TBL, Eurolig, Eurocup, altyapılar, kariyeri , milli takım vs.. tüm konularda sorularınızı yarın öğlene kadar yorum kısmına bırakırsanız kendisine ileteceğim.

Eurolig'de 9. Haftanın En Güzel 10 Hareketi

1 yorum


Link

Kerem Tunçeri ve Jan Vesely'den dejavu pozisyonlar..

Assignia Manresa Maddi Krizde

0 yorum

ACB takımlarından Assignia Manresa'da bir çok Avrupa takımı gibi finansal açıdan zorlu günler geçiriyor. Manresa'nın başkanı Josep Vives ve CEO'su Sixto Carlos açıklamalarından Manresa'nın beklenen gelirlerinden 771.921 euro daha az bir gelir sağladığını açıkladı. Kulübün toplam borçları ise 2 milyon euro civarında. Kulüp bu borçlarını kapatmak ve ACB'nin talep ettiği 3.5 milyon euroluk minimum bütçeyi sağlamak için, 10 yıl vadeli bir kredi almayı planlıyor. 3 yıl içinde maaşları ve harcamaları düşürmeyi öngören Manresa yönetimi, şu an zarar açıklayan kulübü 2011/12 sezonu itibariyle 60.000 euro, takip eden yılda ise 195.000 euro kara geçirmeyi planlıyor. Sixto Carlos takımın ana planını daha önce bahsettiğimiz gibi şu şekilde açıklıyor; "Önümüzdeki yıllarda daha az oyuncu transferi yapacağız. Bu sebeple, gelirleri yükseltmeye ve harcamaları düşürmeye odaklanmak öncelikli hedefimiz."

18 takımlı ACB'de 16. sırada bulunan Assignia Manresa, 4 galibiyet ve 7 mağlubiyet aldı. Kadrosunda ise Jordi Grimau ve Uros Slokar gibi tecrübeli isimlere sahip Manresa ligde kalmak için önemli bir savaş veriyor.

Ultimatom

2 yorum

Siena maçını İtalya'da takip eden Can İşbakan ve Sine Büyüka maç sonrası Spahija'nın açıklamalarını gece sıcağı sıcağına ilettiler. Spahija'nın mesajı açık ve net ; "Bu seviyede oynayan oyuncuların böyle bir performans göstermeye hakkı yok. Bazı oyuncular artık kendine gelmeli. Onlara bir iki şans daha vereceğim. Eğer bu seviyede devam ederlerse sözleşmesi olsun olmasın, benim olduğum takımda çalışamazlar."  Bu söylemden anlaşılabilecek üç oyuncu var; Greer, Emir ve Lavrinovic. Dün maçta Spahija ile tartışan Lavrinovic'i takımın pota altına en çok ihtiyacı olduğu zamanda Spahija'nın bile göndererek risk alacağını sanmıyorum. Emir Preldzic de üzerine bu kadar yatırım yapılmış, bir de Türk olmuşken yönetim desteğiyle bu kıyımdan yırtacaktır. Geriye kalıyor Greer. Geldiğinde çok sevinmiş, çok da iyi bir tercih olduğunu düşünmüştüm ama Greer müthiş hayalkırıklığı yarattı. Fenerbahçe Ülker gibi büyük düşünen takımlar futbolda kulüo bu kadar anlamsız harcamalar yapıp, tazminatlar öderken arkasına taraftar rüzgarını da almışken gerçekten büyük düşünüyorsa eğer bazı şeyleri göze alıp hamle yapmalıdır. Bana göre Greer'in bu takımda işi yok. Siz ne düşünürsünüz bilemiyorum.

16 Aralık 2010 Perşembe

M.Siena: 94 - Fenerbahçe Ülker: 65 (Ukic'in Alternatifsizliğinin Faturası)

0 yorum

Maç öncesi Ukic'in oynamayacağı haberi geldiğinde maça dair var olan tüm umutlarım yok oldu. Ukic sadece Fenerbahçe Ülker için değil, Eurolig'de takımında aynı ayarda alternatifi olmayan ender oyunculardan. Tıpkı Kerem Tunçeri, San Emeterio, Diamantidis vs gibi. Üstelik onun yokluğunda o bölgeyi dolduracak isimler hücumda geçen seneye oranla biraz daha derli toplu ama savunmada hala felaket olan Greer ve bitmiş, okeye dönen Emir Preldzic olunca Siena gibi zor bir deplasmandan galibiyet çıkarmak imkansızın da ötesindeydi. Yukarıdaki resim aslında bir bakıma maçın da resmi. Maça Greer ile başlayan Fenerbahçe Ülker McCalebb savunmasını da yine aynı isme bırakınca felaket bir başlangıçla tüm maç boyu başına bela olacak farkı daha ilk periyodun ortasında hanesinde gördü. Zaman zaman toparlandılar, savunmada çıtayı yükselttiler ama hücumda Ukic'siz dağınık oynayınca bir türlü geri gelemediler. Zaten devre arasında Litvanya'dan Rytas'ın galibiyet haberi gelince de maçın 30 fark üzerine çıkabileceğini tahmin etmek pek zor olmadı.

Siena basketbol kültürü olarak yıllardır Pianigiani ile beraber Avrupa'nın en baskılı oynayan, rakibi en çok hataya zorlayan takımlarından biriydi ve McCalebb ile beraber bunu bir üst seviyeye daha taşıdı. Yine de Fenerbahçe Ülker'in sadece Ukic'in yokluğu sebebiyle geçen seneki görüntüyü çizmesi üzerinde çok fazla düşünülmesi gereken bir konu. Ne Maxim Mutaf ne de Erbil Eroğlu Fenerbahçe Ülker'i böyle zor durumlarda taşıması beklenen oyuncular değiller. Bu da alternatif olarak Greer ve Preldzic'i işaret ediyor. Preldzic'in de çakma guard olduğunu varsayarsak Greer'in orada nasıl sırıttığı ve takviye gerekliliği Top 16 öncesi çözülmesi gereken en önemli sorun bence. Engin Atsür'ü uzun dönemli sakatlığı sebebiyle bu konuşmanın tamamen dışında tutuyorum tabi. Ondan bu sene Eurolig'de performans beklemek çok gerçekçi değil. Büyük takımlar büyük hedeflere giderken bir oyuncunun yokluğuyla bu hallere düşmemeli. Belki uç bir örnek ama Olympiakos elinde Papaloukas ve Teodosic varken Spanoulis'i kadroya katıyorsa Fenerbahçe Ülker gibi yüksek bütçeli bir takımın da her pozisyonda alternatifli bir kadro oluşturması zorunludur. (Greer'in yüksek kontratı nedeniyle takımda kaldığının da bilincindeyim) Yoksa ilk 3 dakikada kendini rezil eden Greer'in kenarda oturup Maxim'i Erbil'i izlerkenki haline daha sık tanık olabiliriz.

Bugün Fenerbahçe Ülker cephesinde oluşan tüm rakamlar yalan. 30'a giden bir maçın dakikalarını doldururken oluşan suni rakamlar. Gerçek olan sadece Greer'in 3 dakikada yaptığı 3 top kaybı. Siena ise yeni kadrosuyla koşar adım eski günlerine gidiyor. Hatta belki çok daha iyisine. İkili, üçlü sıkıştırmaların, bunaltan savunmaların haddi hesabı yoktu bugün. Karşılığını da grup birinciliğini garantileyerek aldılar. Fenerbahçe Ülker de Rytas'ın ikramıyla haftaya grup ikinciliğini kendi ellerine aldı. Cholet'i mağlup ettiği takdirde grup ikinciliği garanti. Mağlubiyette çok acayip hesaplar var, onlara da sonra değiniriz. Detaylı istatistikler burada.

NBA'deki Türklerin Performansı #4

0 yorum

Semih Erden; için muhteşem zamanlar diyebiliriz. Hiç bir Avrupalı çaylağın işleri bu kadar kolay olmaz aslında. Celtics'deki takım kimyasının bunda katkısı çok büyük kuşkusuz. Ancak, odak noktası Semih olan konuşmaların ve manşetlerin hepsinde olumlu anlamda şaşırmaları görebilirsiniz. Shaq'ın yokluğunun da etkisiyle 3 maçtır üstüste ilk 5 başlıyor ki Charlotte karşısında 41 dakika süre aldı. İlk kez 5 çıktığı maçta Chicago maçında da 30 dakika süre aldı. New York maçında koçun memnuniyet durumundan çok, yorgunluk nedeniyle sadece 19 dakika süre aldı. Yalnız bu noktanın altını çizelim. Sene başında Semih Erden'den bizim beklentilerimiz 19 dakikayı bulmasının bile büyük başarı olacağı yönündeyken, 19 dakika için "sadece" ifadesini kullanıyoruz. Bu süreleri bulmasında sakatlıkların da büyük şansı oldu. Ancak, Semih bu fırsatı dibine kadar olumlu bir şekilde kullandı. Yoksa, sadece sakatlıklar dolayısıyla kimse kimseye 30 dakikaların üstünü göstermez. Charlotte maçı sonrası Doc Rivers'a Semih Erden sorulduğunda, çok olumlu cümleler kullandı. Keza takım kaptanı Paul Pierce, Kevin Garnett falan çok memnunlar. Semih için muhteşem başlayan sezon, öyle de devam ediyor. Semih için bahsedilen 2 kötü duruma gelirsek; ilki ribauntlar, ikincisi ise dil. Semih'in İngilizcesi oyun içinde bazı problemler yaratabiliyor ve KG yok aslında öyle değil falan dese de bazı anlarda anlaşmakta güçlük çektiğini de satır aralarında söylüyor. Semih için son sözümüz ise ESPN'den geliyor. "Kimse ona şans vermiyordu ama benchten gelerek muhteşem bir sürpriz yaptı."

Ersan İlyasova; sene başındaki istikrarsızlığını bir nebze üzerinden attı. En azından en düşük performansı bile bir seviyenin üstündeki, bu Bucks türünde bir takım için bulunmaz nimet. Öncelikle şunu kabul etmemiz gerekiyor. Ersan büyük bir süper yıldız olmadığı için takımı ne olursa olsun muhteşem performanslar ortaya koyamaz. Bu yüzden, takımının kötü olduğu bir günde Ersan'da çok iyi bir performans ortaya koyamıyor ama mücadeleyi bırakmamaya gayret ediyor. Kaan Kural'ın sıkça dile getirdiği gibi, olabilecek en kötü takımda oynuyor. Bir de tek sezonluk Scott Skiles'ın ikinci sezonu olduğunu düşünürsek Ersan'ın bu dalgalanmalardan etkilenmesi gayet normal. Aldığı süreler olarak sene başındaki gibi değil yine de. Minimum 20'li dakikaları buluyor. Kenardan gelip takım oyununa direk etki eden yegane oyunculardan biri. Belki de bu yüzden ESPN yazarı Chris Sheridan, Ersan için yılın 6. adamına aday gösteriyor.

Hidayet Türkoğlu; kariyerinin Toronto'da geçirdiği sezonla birlikte en kötü yıllarını geçiriyor diyebiliriz. Hep umutluyduk, bir yerlerde toparlayacağına inanıyorduk ama sanırım böyle bir şey olmayacak. Hidayet şu an serbest düşüş yaşıyor ve bir yerlerde mukavemet gösterip tutunacak. Fena olmayan maçlar çıkarıyor, güzel katkılar yapıyor falan ama takımın ana rolündeki oyunculardan yavaş yavaş "role player"a dönüşüyor. Takımı son 5 maçın 3'ünü kaybetti ki 2'si Portland'a karşıydı. Tamam, hücumda top dolaşıyor, tepe oyunlarına katılabiliyor Hidayet ama bu sezon 5 asist rakamını geçemiyor. Hidayet tanımlamak ve ne olduğuna karar vermek için biraz daha durup gözlemlemeye ihtiyacımız var.

Ömer Aşık; şu an tehlikeli bir dönem geçiriyor. Takımı üstüste 7 maçını birden kazanırken, Boozer'ın da dönüşüyle birlikte Ömer'in süreleri ciddi manada azaldı. Hatta, şunu söyleyebiliriz; Ömer bir "Garbage Time" oyuncusu oldu. Bunun yanında, maçların Chicago lehine erken bittiği maçlarda şanslar bulacak. Chicago'nun rahatlıkla kazandığı Minnesota maçında 17 dakika süre buldu Ömer ve 3 sayı 7 ribaunt istatistiklerini tutturdu. Savunmada elbette istenilen düzeyde ama hücumda bir "kara delik" olması işini zorlaştırıyor. Korkum, Tom Thibedeau'nun maç kazanma yollarını kafasında netleştirirken, Ömer'i bu denklemlerin içinden çıkarması ki hiç de yersiz değil. Yine de daha önce sözünü ettiğimiz gibi, Ömer kopan maçlarda dakikalar bulacak ve bunları çok iyi kullanması gerekiyor.

Mehmet Okur; idmanlara çıkmaya başladı. Salt Lake Tribune gazetesinin hem koç Sloan'la hem Mehmet Okur'la yaptığı görüşme bu konudaki tek kaynak. Sloan, Mehmet Okur'un döndüğü zaman fit olmasını, oyuncuyu böyle istediğini söylüyor. Mehmet Okur ise şimdilik 2'ye 2 maçlara çıkabildiğini, şu an için maça çıkarsa en fazla 4-5 dakika alabileceğini söylüyor. Yani, Mehmet'in dönüşü artık çok uzak bir tarih değil, yakın bir gelecek.

Kerem Tunçeri'nin PAO'yu Yıkan Turnikesi

0 yorum



Obradovic şanslı adammış, erken düşmüş youtube'a..

15 Aralık 2010 Çarşamba

Efes Pilsen: 79 - Panathinaikos: 78 (Obradovic Bile Kerem'in Turnikesine Doyamadı)

1 yorum

6 dakika geride kaldığında 19 - 3 Efes Pilsen üstünlüğü vardı. Sadece savunmada mükemmel yardımlaşma ve baskıyla kalmadılar, hücumda da oldukça yüzdeli atınca daha ilk dakikalardan maçı bitirir gibi oldular. Devre de 42-24 bittiğinde birçok kişi bu kadar önemli ve çekişmeli geçmesi beklenen maçın bu kadar rahat geçmesinden dolayı rehavete girip rahatlamıştır eminim. Takım da onlara ayak uydurunca Panathinaikos en iyi yaptığı şeyi bir kez daha sahneye koydu ve 32-17 'lik üçüncü periyoddan sonra son çeyrekte Drew Nicholas'ın basketiyle ilk kez de öne geçti. Ondan sonrası tam bir korku filmi! Panathinaikos ikinci yarıda ikili oyunlarla Efes Pilsen'e darbe üstüne darbe indirirken, kötü hücumlarla onları maça ortak edip avucumuzun içindeki maçı son topa bırakmayı başardık. Açıkçası 3 saniye kala Diamantidis'in basketinden sonra işin bittiğini ve 3D'nin geçen haftadan sonra bu haftaya da damga vurduğunu düşündüm. Efes Pilsen maç içinde oyun kurmaya ancak 10. saniyede başlarken 3.5 saniyede topu yarı sahadan sokup Panathinaikos'a hücum etmesi bana pek ihtimal dahilinde gelmiyordu. Ama Kerem Tunçeri Sırbistan maçının aynısı son hücumuyla maçı ve Top 16'yı Efes Pilsen'e getirmeyi başardı.

Galibiyet güzel, geçen sene şans eseri katılabildiğimiz Top 16'yı 1 hafta kala garantilemek de ayrı güzel ama bir de acı gerçekler var. Bugün karşıda Avrupa'nın geçen seneki en dominant 5 numarası Maric yoktu. Avrupa'nın orta mesafeden ve boyalı bölgeden en yüksek yüzdeli oynayan, fiziğini muhteşem kullanan oyuncusu Batiste de yoktu. Ama Atina Anadolu Lisesi'ne müzik hocası diye koysan kimsenin itirazının olmayacağı, tekniği yüksek sertliği düşük Vougioukas bile çok çok rahat sayı buldu. Roberts doğru dürüst katkı vermedi, Kerem çabaladı ama erken 5 faul aldı, Vujcic de ağır kaldı. Yarın öbürgün Top 16 başlarken tüm iddialı takımlar takviyelerini yapacaklar ve son kulvara hazır girmeye çalışacaklar. Umarım Efes Pilsen de hem oyun kurucu bölgesine, hem de pota altına takviyelerini yapıp bu dönemi boş geçirmez. Çünkü çok net ortada ki Kerem Tunçeri'nin olası bir sakatlığı Efes Pilsen'i 2 gömlek aşağı düşürür. Wisniewski geçen sene Maccabi Tel Aviv'in temposunu yükselten, dış şut kullanma özgürlüğü olan bir isimdi. Ama yaşlı Efes Pilsen kadrosu onun oynatacağı tempoda sezonu geçirecemeyeceğine göre burada mutlaka bir değişiklik yapılmalı. Belki de set hücumunu iyi oynatabilen ama skor gücü zayıf bir Avrupalı guard Efes Pilsen'in çok daha fazla işine yarayabilir. Pota altına da enerjisi yüksek, sırtı dönük oynayabilen güçlü bir ABD'li gerekiyor. Veya en azından Archibald tipinde bir oyuncu da olabilir ama oraya da mutlaka takviye şart. Yoksa Efes Pilsen'in çeyrek finalden ilerisini, hatta çeyrek finali bile görmesi ancak çekeceği iyi bir kuraya bağlı olur. 

Melih Gümüşbıçak'ın da Rakocevic ile ne alıp veremediği var bilmiyorum ama maçı anlatan spiker olduğunu unutmaması, kişisel hesaplarını kamera arkasına saklaması gerekiyor. Çünkü bu iş artık iyice çirkin bir hal almaya başladı. Rakocevic iyidir kötüdür, verimlidir verimsizdir o ayrı konu ama ben artık bu sunumlarda art niyet aramaya başladım. Her baskette kendini parçalayan Melih Gümüşbıçak'ın 1:30 dakika kala en kritik anda cesurca topu alıp basketi bulan Rakocevic'in atışını "Atış isabetli, 2 sayı" diye anons etmesi hoş değildi. Adını anmak istemiyor olabilirsin ama sen spikersen anmak zorundasın Melih Gümüşbıçak !

Kerem Tunçeri'nin son saniye imzasına doyamayan, tekrar tekrar izlemek isteyen Obradovic'e de sevgilerimi yolluyorum. Yakında youtube'a da düşer bol bol, döne döne izler Itoudis ile beraber. Detaylı istatistikler burada.

EFES PİLSEN (79): Andrew Wisniewski (1 ribaunt – 2 asist), Igor Rakocevic 18 (1 ribaunt - 2 asist), Lawrence Roberts (1 ribaunt), Kerem Tunçeri 15 (4 asist), Bootsy Thornton 15 (4 ribaunt - 2 asist), Kerem Gönlüm 10 (3 ribaunt), Nikola Vujcic 10 (3 ribaunt – 4 asist), Bostjan Nachbar 11 (5 ribaunt), Sinan Güler (1 ribaunt)

PANATHİNAİKOS (78): Milenko Tepic (1 asist), Stratos Perperoglou 7, Antonis Fotsis 9 (4 ribaunt – 2 asist), Romain Sato 11 (4 ribaunt - 2 asist), Drew Nicholas 8 (3 asist), Kostas Tsartsaris 2 (5 ribaunt – 1 asist), Dimitris Diamantidis 17 (3 ribaunt - 9 asist), Ian Vougioukas 18 (2 ribaunt – 1 asist), Nick Calathes, Kostas Kaimakoglou 6 (3 ribaunt – 4 asist)

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...