Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

31 Aralık 2009 Perşembe

İyi Yıllar

8 yorum

28 Temmuz'da hava atışını yapmıştım, beş ayda 616 postu geride bırakmışım. Umarım yeni yıl bol röportajlı, bol analizli, güzel basketbol haberlerinin konuşulduğu, takımlarımızın Eurolig'de F4 yaptığı (buna ben de inanmadım), Tanjevic'in doğru beşi bozmadığı, Ergin Ataman'ın iki uzuna döndüğü, bir aksilik olmadan Dünya Şampiyonası'nı canlı izleyebileceğim, sağlıklı ve de en önemlisi blogu kapatmak zorunda kalmayacağım bir yıl olur.

Yeni yıla girerken geride kalan beş ayla ilgili iyi veya kötü eleştirilerinizi -sınırlar içerisinde- dinlemekten de keyif duyarım. Herkese umduğu gibi bir 2010 diliyorum.

ACB 15. Hafta Değerlendirmesi

0 yorum

ACB'nin 15. haftası dikkat çekici bir hafta oldu. Estudiantes'in Real Madrid'i mağlup etmesiyle ve Valencia'nın Murcia önünde zorlanmasıyla başladı, Barcelona'nın deli savunması ve Tucker-Fitch ikilisinin şovuyla sona erdi. Barcelona maçının bir kısmını izledim. Alışıldık Barcelona yine sahadaydı, rakibe nefes aldırmadı. Mükemmel savunmaları her zaman sahada olduğu için bir şekilde atıp kazanıyorlar. Manresa'yı ilk yarıda 14 sayıda tuttular, maç bitiminde de ancak 45 sayı gösterdiler. Rubio ben dahil "şutu yetersiz" diyenlere ufaktan ufaktan cevap veriyor. Geçen haftadan sonra bugün de 3/4 üçlükle 12 sayı attı. Navarro da düşük yüzdeyle 20 sayı buldu. Detaylar burada.

65 - Regal FC Barcelona (23+11+13+18): Navarro (20), Ricky Rubio (12), Lorbek (4), Mickeal (7), Ndong (3) , Morris (-), Fran Vázquez (2), Grimau (8), Sada (2), Basile (3), Trias (4) , Rabaseda (-).

45 - Suzuki Manresa (9+5+19+12): Jordi Grimau (2), San Miguel (15), Montáñez (2), Cusworth (11), Ivanov (5) , Alzamora (2), Gladyr (5), Lewis (2), Dani López (-) , Llorca (1)


Link

Malaga yine eski günlere döndü. Gran Canaria zor deplasman tabi bunun da etkisi var. Barcelona'yı bu sene yenen tek takım oldular, Real Madrid'i de kötü son şu tercihi ile ellerinden kaçırdılar. Ama Malaga kaçamadı 91-74 mağlup oldu. Canaria baya baya yüksek yüzdeli atmış yalnız. %67 ikilik, %50 üçlük olayı bitirmiş. Carroll ve Savane de 23/27 isabetle 46 sayı üretmişler. Detaylar burada.

91. Gran Canaria 2014 (32+26+17+16): Norris (9), Carroll (31), Savané (15), Augustine (6) , Moran (3) , McDonald (8), Bellas (4), Fisher (3), Sanders (9), Kickert (3) , Alvarado (-).

74. Unicaja Málaga (20+19+18+17): Printezis (6), Welsch (5), Jiménez (5), Freeland (11) , Cook (16), Rodríguez (3), Archibald (8), Rubio (12), Williams (5) , Dean (3)

Joventut da zorlanmasına rağmen Lagun Aro'yu 97-95 mağlup etti. Tucker geçen haftanın üstüne bu hafta da 38 sayı attı, hem de baya baya yüzdeli attı. Haftanın bir diğer yıldızı da Fitch oldu. İlk haftalardaki gibi mükemmel oynadı. 33 sayı, 7 ribaund ve 6 asistle de haftanın en değerli oyuncusu oldu. Caja Laboral ve Cajasol da zorlanmalarına rağmen galibiyetle haftayı kapatmayı başardılar. Haftanın sonuçları ;

Estudiantes - Real Madrid : 82 - 80
Power Elec. Valencia - Murcia : 72 - 67
Cajasol - Meridiano Alicante : 68 - 67
Valladolid - Fuenlabrada : 83 - 87
CB Granada - Caja Laboral : 79 - 85
G. Canaria 2014 - Unicaja : 91 - 74
DKV Joventut - Lagun Aro : 97 - 95
Regal Barcelona - Suzuki Manresa : 65 - 45
Xacobeo - Bizkaia Bilbao : 79 - 73

30 Aralık 2009 Çarşamba

Abartmamak Lazım Barcelona

0 yorum

Regal FC Barcelona - Suzuki Manresa maçını ilk yarısı az önce sona erdi. Skor 34-14 Barcelona lehine. Tamam savunma güzel, şampiyon yapar ama abartmamak lazım. Adamlara nefes aldırmadılar, ilk yarının sonunda bile gevşemeden pas arası yaptılar. Bu hızla giderlerse rekor gelecek, bakalım ikinci yarı ne olacak.

Sen İnsan Olamazsın #7

3 yorum


Link

Aris Juan Dixon'ı Gönderdi

0 yorum

Aris'in en önemli silahı, hatta rakamlara vurunca takımın en faydalı oyuncusu Dixon ile yollar ayrıldı. İyi katkı yapıyordu ama bir o kadar da top kaybı yapması ve aşırı bireysel oynaması sanırım ipleri koparma noktasına getirdi. Oynayabileceği ligler sırasıyla İsrail, Almanya, Türkiye ve İtalya. Buralarda hem maddi açıdan, hem de bireysel ego noktasında tatmin olabileceği birçok takım var. Çok geçmeden birileri Dixon'ı havada kapar.

Letuni'ye Ameliyat Lufanga'ya Veto

1 yorum

Kongolu 2.24'lük Letuni Joventut'la antrenmanlara çıkmaya başladığında olay olmuştu. Çünkü 15 yaşında 2.24 boy bırakın avantaj sağlamayı, yaşamını bile riske atabilecek bir büyüme hastalığı. 2 aydır süren antrenmanlar ve incelemeler neticesinde Letuni'nin ameliyat edilerek beynindeki tümörün alınmasına ve gelişiminin durdurulmasına karar verilmiş. Daha önce Muresan ve Duenas'a yapıldığı gibi Ocak ortasında ameliyat edilecek ve tıbbi gelişimi yakından takip edilecek. Bu arada da Joventut'un genç takımlarında basketbol öğrenecek. Yontulma ihtimali nedir bilmiyorum ama adamlar potansiyel gördü mü affetmiyorlar, anında gerekeni yapıyorlar. Yanındaki ufaklık (1.88) da Letuni'nin bonusu. O da Kongo'lu ve onunla beraber antrenmanlara çıktı. Joventut yetkilileri Lufanga'nın fundementalinden etkilenmişler ama altyapıdan gelen Albert Homs ve Agusti Sans'ın önünü tıkamamak için Lufanga'nın takıma katılmamasına karar vermişler. Albert Homs'un yeni Rubio adayı olduğu söyleniyor, kendisi ile ilgili daha önce yazmıştım. Letuni'nin yalnızlık çekmemesi ve beraber gelişimleri için doğru karar mı bilmiyorum ama kendi değerlerine verdikleri önem açısından mükemmel bir seçim olduğunu söyleyebilirim.

The Italian Job

0 yorum

Siena oyuncuları Eze, Ress ve Domercant sponsorları Montepaschi Bankası'nı soyarken...

Estudiantes : 82 - Real Madrid : 80 Kara Aralık

3 yorum

Dünkü derbi son haftaların en güzel maçlarından biri oldu. Son haftaların acılı takımı Real Madrid derbide Estudiantes'e de yenilerek 2009'u felaket bir biçimde noktaladı. Bu maçta Jaric ve Hervelle'i de oynattılar ama rakipleri o kadar istekliydi ki bütün maçı önde götürüp son anlarda geriye düşmelerine rağmen maçı bırakmadılar. Önce Suarez'in son saniyedeki çok uzun mesafeli üçlüğü maçı uzatmaya götürdü. Uzatmaların son bölümünde de Jaric serbest atışlardan birini kaçırınca Clark son sözü söyleyip Estudiantes'e kritik bir galibiyet getirdi. Real Madrid'i boyalı alanda o kadar iyi kapattılar ki Messina'nın ekibi tamamen üç sayılık atışlarla ayakta durmaya çalıştı. 32 üç sayılık denemesine karşılık 31 ikilik denemeleri var ki Real Madrid gibi bir takım için dehşet verici istatistikler. Bu tip bir rakama (26>27) Türk Telekom Spartak deplasmanında ulaşmış, o maçı izleyenler ne demek istediğimi anlayacaklardır. Jaric 41:42 oynadı, bu da kafası sağlam bir Jaric'in Messina rotasyonunun dışında tutularak 30 dakikanın üzerinde bir ortalama yakalayabileceğini işaret ediyor. Bullock'un iyi performansına karşılık Kaukenas çok kötüydü. Velickovic ve Hervelle de anlamsız top kayıplarına imza attılar. Estudiantes'de Caner-Medley iyiydi ama maçın yıldızı Clark ve Suarez oldular. Hem iyi oynadılar, hem de en kritik iki atışta elleri titremeden şutları soktular. Gerçi Suarez'inki biraz şansla karışıktı ama o anda topu sektirip mesafeyi kısaltmadan o noktadan şut denemek yürek ister.

Real Madrid'e anlaşıldı ki Aralık ayında yağmurlu havada su verilmeyecek. Şanslılar ki iki gün sonra yeni bir sayfa açma şansları olacak. Real Madrid'in Aralık karnesi ;

9 Aralık Prokom : 82 - Real Madrid : 76
13 Aralık Xacobeo : 78 - Real Madrid : 68
19 Aralık Caja Laboral : 80 - Real Madrid : 62
27 Aralık Real Madrid : 57 - Barcelona : 79
29 Aralık Estudiantes : 82 - Real Madrid : 80

Arada bir PAO galibiyeti var sadece. Messina geçen günkü Barcelona maçı sonrası "Skor önemli değil ama takımın isteksizliği beni hayal kırıklığına uğrattı." demişti. Bu maçtan sonra da "Yenildik ama takımın pozitif yönlerini gördüm. Maçı asla bırakmadık." dedi. Messina'nın iki günlük arada Polyanna ile ilişkisi oldu mu merak etmiyor değilim. Fuenlabrada - Oldenburg - Manresa programıyla Ocak ayına girecekler. Artık ACB'de liderliği yakalama şansları neredeyse kalmadı, en azından Eurolig'de liderliği bırakmazlarsa Top 16 için umut ışığı olabilir. Detaylı istatistikler burada. Maçın tekrarını izlemek isteyenleri de buraya alalım.

Estudiantes (82) : Oliver (6), Suarez (14), Caner-Medley (19), Popovic (12) , Jasen (15), Granger, Clark ( 16), Lofton , Beira.

Real Madrid (80) : Prigioni (12), Garbajosa (3), Bullock (18), Jaric (12) , Lavrinovic (12) , Vidal (3), Kaukenas (8), Hervelle , Velickovic (12).


Link

29 Aralık 2009 Salı

Sete Sette Fast Break Olur mu?

2 yorum

Söz konusu Prigioni'nin zekası ve saha görüşü ise olur. Panathinaikos maçında takım hızlı hücuma çıkınca boş üçlük pozisyonu buluyor ama atmıyor, oyunu soğutuyor. Sonrası da videoda.


Link

Türkiye'de Basketbol Programları

6 yorum

Türkiye'de basketbola ilgiyi ve yapılan programları kıyasladığımızda neredeyse denk bir oran var gibi görünüyor. Bu işe önem veren her büyük kanalda 1 veya 2 program, bazen işinin ehli insanlar, bazen basketboldan bihaber insanlar tarafından bir şekilde yapılıyor. 2010'la beraber blogun sağ tarafında maç yayınlarını ve programları sabitlemeyi düşünüyorum. Aklıma gelen programları yazdım. Yanlış yazdığım veya yazmayı unuttuğum programlar varsa lütfen düzeltin. Tüm programları tek listede toplayalım, herkes için de bir rehber olsun.

Pazartesi
19:45 Süper Basket , TRT 3
20:30 Son Periyot , NTV Spor
20:30 Basketmax , Spormax

Salı
20:00 Mola , Spormax
23:10 Slam , NTV Spor

Çarşamba
18:30 24 Saniye , Galatasaray TV

Cuma
16:00 Euroleague TV , Spormax
20:30 NBA Stüdyo , NTV Spor
20:00 Pota , TRT 3

Pazar
20:30 Basketbol Panorama , Skytürk

Benim favorilerim Caner Eler - Mustafa Muratoğlu ile Euroleague TV ve M. Murathanoğlu - Yiğiter Uluğ ile Süper Basket. NBA'den haz etmesem de sırf Kaan Kural'ı dinlemek için zaman zaman NBA Stüdyo'yu da izlediğim oluyor. Var mıdır unuttuğum veya yanlış yazdığım program ?

Full Maçlar #4 (Real Madrid - Barcelona ACB 14.Hafta)

0 yorum


Link


Link


Link


Link


Link


Link


Link


Link


Link

Murat Özyer Görevinden Ayrıldı

3 yorum

Skorlar iç açıcı değildi ama en azından Spartak maçını bekleyeceğini düşünüyordum, beklememiş. Az önce resmi sitelerinden açıkladılar. Hayırlısı olsun ama Telekom'da olay Murat Özyer'lik bir olay değil, daha derin. Oradaki sistem değişmedikçe Murat Özyer gider başkası gelir, sonuç pek farketmez. Yardımcı antrenör Merih Çakıroğlu şimdilik göreve devam edecekmiş.

Açıkhava Basketbolu

1 yorum

-Tam bizlikmiş valla. Kimi sigara içer, kimi mangal yakar, gündüz maçı olursa güneşlenen bile olur :)

Bu Maç Uzun Süre Hatırlanacak

0 yorum

Sözler derbiye imzasını atan Ricky Rubio'ya ait, haksız da sayılmaz. Real Madrid en son kendi sahasında 1980 yılında ezeli rakibinden 19 sayı fark yemiş. Daha Ricky Rubio vitamin bile değilken. Rekor yaklaşık 30 yıl sonra Messina'ya kısmet oldu. Real Madrid cephesi olayı sakatlıklara bağlasa da ortada gözardı edilmemesi gereken bir gerçek var. Messina dediğim dedik bir adamdır, onun grisi yoktur. Sene başında Massey ve Hervelle için sayfaların rengi siyah oldu, arada Hervelle biraz süre buldu ama formalite icabı. Massey hala kendi başına çalışıyor, parasını almaya devam ediyor. Kulüple ortak noktada buluşamadıkları için de Aris kucağını açmış beklerken o bir adım bile atamıyor.

Peki haftasonu oynayamazlarmıydı? Cevap tercih anlamında belki Hervelle için evet ama Messina'yı yanlış tanımadıysak zor durumda bile Dasic'i oynatır Massey'den medet ummazdı, öyle de yaptı. Ama durum bundan biraz farklı. Messina tercih etmediği için değil gafil avlandığı için Hervelle'i oynatamadı. Yazılanlara göre Real Madrid kurallar gereği zamanında Hervelle ve Massey'i maç kadrosunda belirtmediği için bu iki oyuncuyu oynatamadı. "Benim size ihtiyacım yok." diyen İtalyan hoca da haftasonu gelen şok sakatlıklardan sonra süre dolduğu için genç takımdan Molina, Jodar ve Victor Arteaga'yı benchte oturttu. Vazquez kartal gibi kollarını açmış sahada şov yaparken ona cevap verebilecek tek isim Hervelle de revir takımıyla beraber maçını izledi. Messina değişik bir adamdır ama aynı hatayı göz göre göre iki kere yapmaz. Estudiantes maçı için Hervelle'in kaydı yapıldı ve sahada olacak. Yeni transfer Jaric de sahada olacak. Real Madrid camiası doyumsuzdur, Capello gibi bir adamı bile şampiyon olduktan sonra yolladılar. Basketbolun Capello'su da Messina'dır ama onu göndermek futbol şubesindeki kadar kolay olmaz. Gerçi futbolda Barcelona tüm kupaları alırken basketbolda da aynı şey yaşanırsa Perez çıkıp "Ben Messina falan tanımam arkadaş." diyebilir, herşey beklenir. Bugün Estudiantes de bir darbe vurursa işler ilginç bir hal alır.

Resmi Aceto Blog'da gördüm. Medya alttan alttan ayarı vermeye başlamış. 2-6'nın basket versiyonu diyor manşette. Doğru söze ne denir...

Lakovic 3 Hafta Yok

0 yorum

Jaka Lakovic Real Madrid derbisinde forma giymemişti, maçın başını kaçırdığım için söylendi mi bilmiyorum ama maç günü nette bu konu hakkında bilgi yoktu. Meğerse deli fişek maçtan bir gün önce bileğini burkmuş. Maça yetiştirmeye çalışmışlar ama doktorlar riske edilmemesi gerektiğini söylemiş ve oynatılmamış. 3 hafta sahalardan uzak kalacak derecedeki bir sakatlık nasıl maça yetiştirilmeye çalışılır anlamış değilim. Muhtemelen Barca haberi medyadan sakladı çünkü ne maç günü ne de maçtan bir gün önce ACB'de konuyla ilgili bir habere rastlamadım.Bu sene süreleri epey azaldı zaten Lakovic'in, makine düzeninde onun yokluğunu kimse farketmez.

ACB 15. Hafta Programı (29-30 Aralık)

0 yorum

29 Aralık Salı
19:45 Estudiantes - Real Madrid
21:45 Power Elec. Valencia - Murcia

30 Aralık Çarşamba
21:30 Cajasol - Meridiano Alicante
21:30 Valladolid - Fuenlabrada
21:30 CB Granada - Caja Laboral
21:30 G. Canaria 2014 - Unicaja
21:45 DKV Joventut - Lagun Aro
21:45 Regal Barcelona - Suzuki Manresa
22:00 Xacobeo - Bizkaia Bilbao

Basketbolda Bir Ölüm Daha

0 yorum

Yazın Felton'un ölümünden sonra bir ölüm haberi de Macaristan'dan geldi. Macaristan Milli Takımı'nın da oyuncusu olan Zoltan Horvath trafik kazasında hayatını kaybetti. Ölümler her zaman üzücüdür ama genç sporcuların ölümü daha bir trajik oluyor. Bu ara futboldan çok fazla trafik kazası haberi geldi ama Horvath futbolcular kadar şanslı olamadı. Antrenmana giderken tek şeritli yolda tırla kafa kafaya çarpışmışlar. 30 yaşında veda etmek zorunda kaldı, mekanı cennet olsun.




Link

Slovenya Memi Becirovic'e Emanet

0 yorum

Haber eski ama atlamışım. Polonya'da dördüncülük kazanan Slovenya Milli Takımı'nda Zdovc'un bıraktığı koltuğa Ostende koçu Memi Becirovic getirildi. Çok parlak ve sükseli bir isim değil ama sonuçta kimin neler yapacağı belli olmaz. Çok fazla bilgi sahibi değilim ama oğlundaki basketbol zekası eğer babasından gelmişse iyi işler yapabilir. Slovenya'da iyi bir potansiyel var. Sözleşmesi 1+1+1 şeklinde yapılmış, yani çekirge modu kapatılmış. Başarılı olmaktan başka bir şans bırakmamışlar Sloven hoca için.

28 Aralık 2009 Pazartesi

Durun Siz Kardeşsiniz #9

0 yorum

Patrick Femerling vs Batuhan Karadeniz

Bakış Açısı Dedikleri Şey

0 yorum

''Ligin en fazla sayı atan takımıyız. Newley ve Likholitov'un takıma gelmesiyle şampiyonluğun en büyük favorisi biz olacağız."
Hasan Bozkurter , Beşiktaş Cola Turka Şube Koordinatörü

Tamam 1104 sayıyla TBL'in en çok sayı atan takımı Beşiktaş Cola Turka. Aynı zamanda TBL'in en fazla sayı yiyen dördüncü takımı, Eurocup'ın da açık ara en fazla sayı yiyen takımı Beşiktaş Cola Turka. 4 maç sonunda en yakın takımdan 50 sayı fazla yediler. Bu konuda söyleyecekleriniz var mı Sayın Bozkurter?

Savunma Yapın Çekirgeler

0 yorum

.Türk Telekom - Fenerbahçe Ülker maçının 21-14 biten ilk periyodu sonrası...

CSKA'da Jeton Nihayet Düştü

0 yorum

CSKA'nın sezon başı bas bas bağıran pota altı sıkıntısı Kaun'un beklenmedik yükselişiyle ilk bölümde biraz geri planda kalmıştı. Şimdi o bölge için Amerikalı 2.11'lik Courtney Sims'i denemeye aldılar. Michigan mezunu Sims NBA'de kısa bir süre oynamış ama tutunamayınca Gelişim Ligi'ne atmış kendini, 2008-2009 yılında da Iowa Energy formasıyla ligin en değerli oyuncusu seçilmiş. Geçen sezonun ortalamaları 22.8 sayı,11 ribaund ve 2 blok. Sağlık kontrolü ve deneme sürecinden sonra durumu belli olacak. Tahminim sıkıntı olmaz imzalar atılır.

27 Aralık 2009 Pazar

R.Madrid: 57 - Regal Barcelona: 79 (El Tecavüz)

6 yorum

Bu tip durumlar için güzel bir söz var; "Veni,vidi,vici..." Barcelona geldi,gördü ve yendi demek isterdim ama yenmekten biraz daha ileriye gittiler. Van Den Spiegel, Reyes, Hansen, Llull ve Jaric olsa böyle olmazdı diyenler olacaktır, tabi ki olmazdı ama bu Barcelona'nın suçu değildi. Üstelik Barcelona onlar oynasa bile galip gelebilirdi. Real Madrid Kaukenas, Bullock ve Velickovic'e göbekten bağlı demiştim üçü ancak 17 sayı üretebildiler. Şutu olmayan Rubio kaç attı peki? 18! İstatistik hatası değil, şaka da değil tam 18 sayı attı, 7 de asist yaptı. Bir basket daha atsa derbinin en skorer ismi olacaktı. Maçın başında Lavrinovic Barcelona'ya kafa tuttu ama sonradan motor durunca ufaktan fark açılmaya başladı. Barcelona fark 20+ olduktan sonra da oyunu rölantiye aldı, fazla sıkmadı. İkinci yarı bir ara 6-0 lık seriyle fark 13'e indi. Bu ikinci yarının başlamasından sonraki 4 dakikaya tekabül ediyor. Aynı zamanda Barcelona'nın sayı üretemediği 4 dakikaya. Ama önce Rubio, sonra da Navarro'nun üçlüğü farkı 19'a getirince Real Madrid de direnmeyi bıraktı. Tarayıcınız birkaç dakika donar sayfa açamazsınız bazen. Sakin olup beklerseniz düzelir, ama tıklamaya devam eder sinirle saldırırsanız bilgisayarı yeniden başlatmak zorunda kalırsınız. Pascual sakince beklemeyi tercih etti, takımı açılınca da bıraktığı yerden devam etti.

Ayakta alkışlanacak bir Fran Vazquez gerçeği var. Kariyerinin tamamında olduğu gibi yine benchten geldi, yine oyuna damgasını vurdu, yine Rubio ile birlikte alleyhoop şov yaptı. ACB sitesinden bugüne kadar kaç alleyhoop yapmışlar bunun rakamlarını bekliyorum. İlginç rakamlara imza atıyorlar, illa bir piskopat bunu da yapacaktır. Elimde tüm maçlar olsa ben yaparım ama malesef imkanlar kısıtlı. Her maç en az 2-3 kere yapıyorlar, rakip bilmesine rağmen Rubio o kadar mükemmel atıyor, Vazquez de o kadar mükemmel yükselip tamamlıyor ki çaresiz kalıyorlar. Sezon başı isteksiz görünen ve sadece dış atış atan Morris son maçlarda savunmasını iyice sertleştirdi. O da ayrı bir alkışı hak ediyor. Bugün de 3 blok yaptı, Velickovic'i de resmen bloğuyla aşağıladı. Real Madrid'de bugün Dasic'in oynamasını bekliyordum,ilk beş çıktı. 25 dakika da süre aldı. Sakatlar düzelince Messina bir daha yüzüne bakar mı bilmiyorum ama bugün istekliydi. Biraz Garbajosa, kontrolü kaybedene kadar da Lavrinovic. Gerisini koy battal boy poşete, at çöpe. Hepsi kötü oynadılar. Karşılarında deli bir savunmanın olmasının da etkisi çok fazla tabi. Son hücumda bile Real Madrid'e 24 saniyede potayı göstermediler. 22 sayı öndeyken ve 26 saniye kalmışken. Buna ancak şapka çıkartılır, saygı duyulur.

Bir de maça şu açıdan bakmak lazım. Türkiye'de örneğin Fenerbahçe Ülker maçlarında bunu çokça yaşıyoruz. Karşı tarafın pota altı kadrosu kötü olmasına rağmen varsa yoksa dış şut zorlanan maçlar oluyor. Bugün Real Madrid'in aksayan tarafı neresiydi, pota altı. Eksikler önemliydi ve Barcelona dibine kadar pota altını kullandı. Doğru basketbolu ancak doğru oyuncular oynar, onlara da ancak doğru koçlar oynatır. ACB'nin her maçı olduğu gibi bu maçı da ders niteliğindeydi.

36-22 ribaund, 17-10 asist üstünlüğü farkı getirdi, olması gereken de buydu. Pascual dört oyuncuyu istediği an gerçek 1 numara gibi kullanabilecek bir kadroya sahipken Messina'nın sadece iki oyun kurucuya sahip olması, birinin de sakat olması Real Madrid'i freni patlamış kamyon gibi savurdu. Messina'nın kafasında bu düşünce var ama ne Vidal'den ne de Bullock'tan 1 numara olmaz. Ayrıca Bullock-Messina arasında bir huzursuzluk var tabi. Eğer ben buluttan nem kapmadıysam bu ikilinin yolları ayrılabilir ve Messina Landgon'a saldırabilir. Buraya not düşelim, belki olur belli mi olur. Kaukenas da oyunun skor yönüne ağırlık verince bir tek Prigioni yetmiyor. Devrede Real Madrid'in 1/8 üçlüğü, Barcelona'nın 16/21 saha içi isabeti vardı. Tablo şunu gösterdi; Barcelona açığı yakaladı ve affetmedi. Katalanlar için herşey mükemmel gidiyor ama Real Madrid 2010'a kabus gibi giriyor. Bakmayın Eurolig'deki tabloya, yolunda gitmeyen şeyler var. Ama Messina düzeltir, hizaya getirir ona da şüphe yok. Detaylı istatistikler burada.


Link

Fenerbahçe Ülker : 100 - Beşiktaş Cola Turka : 92 (Atan Alır Beyler Kabul Mü?)

0 yorum

Valla ne yalan söyleyeyim tatsız tuzsuz başladı maç. Genelde bu tip derbilerde salonu dolu görmeye alışmıştık ama bu maçta da tribünler dolmadı. "Maç seçme" boyutundan iyice "Birkaç maça gitme" kısmına geçilmiş. Maç tamamen beklenildiği gibiydi. Savunmadan bihaber Beşiktaş Cola Turka'ya Fenerbahçe Ülker de ayak uydurunca şut antrenmanı şeklinde geçti maç. İlk yarıda bir ara film tamamen koptu, herkes kafasına göre oynuyordu. Zaman zaman savunmalar sertleşti ama çok uzun sürmedi. Pota altından, yüksek posttan, dip çizgiden, tepeden herkes yolladı. Şut yüzdeleri de yüksek olunca skor bu şekilde oldu. Ben Fenerbahçe Ülker'in maçı mümkün olduğunca soğutacağını düşünmüştüm ama onlar bunu tercih etmediler. Beşiktaş ile anladığı dilden konuşmaya çalıştılar,bir ara da 4-5 sayı geriye düştüler ama özellikle Beşiktaş maçlarını seven Damir Mrsic yine devreye girdi ve üçlükleriyle maçı Fenerbahçe Ülker'e getirdi. Detaylı istatistikler burada.

Fenerbahçe Ülker: Mrsiç 17, Ömer Onan 7, Kinsey 16, Rasim 5, Oğuz 10, Serhat, Semih 18, Preldziç 15, Giricek 12

Beşiktaş Cola Turka: Engin 20, Chatman 17, Muratcan 9, Baxter 19, Cevher 17, Fletcher 3, Haluk 7, Adem

Ya Oyuncular Değişecek Ya da M.Özyer

2 yorum

Gidişat başka yöne doğru değil çünkü. Fenerbahçe Ülker maçında beğendiğim olumlu atmosfer bu maçta yok olmuştu. Türk Telekom savunmada direnç gösteriyor gibi görünüyor ama ben artık hiçbir oyuncunun bunu canı gönülden yaptığına inanmıyorum. Özellikle Lamayne Wilson'ın neyin peşinde olduğunu çözebilmiş değilim. Savunmada hiç yok, hücumda kafasına göre takılıyor. "Arada üçlük atayım, havada ribaundu alayım smaç basayım geçinip gideriz" havasında idare ediyor. 21 sayı geriye düştü bir ara Türk Telekom ama 12-0 lık seriyle toparladı. Galatasaray Cafe Crown'un anlamsız top kayıpları da onların yardımcısı oldu. Ama Murat Kaya'nın Çetin Yılmaz tabiriyle "Sokarım" şeklinde attığı uzun mesafeli üçlükten sonra Galatasaray vitesi arttırıp maçı farka götürdü. Bir Fatih Solak Türk Telekom pota altını dağıtmaya yetti. Jasaitis de ilk yarı verdiği avanstan sonra "Başlıyorum" dedi ve olaya noktayı koydu. Evren de fazlasıyla katkı yaptı. Son dönemde Türk oyuncular hiç katkı vermiyordu. Bugün hem Evren, hem de Fatih Solak devreye girince işler kolaylaştı.

Telekom'da işler çok fena. Fenerbahçe Ülker maçında 1 metre önümde "Defense, defense, defense" diye üstünü başını parçalayan bir Murat Özyer görmesem bu akşam istifasını vermeli derdim ama ya yeterli savunma çalışılmıyor ya da oyuncular hocalarını sallamıyorlar. Bu kadar kötü bir savunmanın başka izahı olamaz. Telekom günü kurtarma stratejisiyle devam ettiği sürece playoffa katılmaları sürpriz olur. Telekom'un yarından tezi yok Wilson başta olmak üzere bazı oyuncularla yollarını ayırması gerekiyor. Bu takımın bu kadar şutöre ihtiyacı yok. Top takımlarda skor yükünü çeken, zor basketleri atabilen 2 en fazla 3 oyuncu olur ama Türk Telekom kadrosu oyun kurucudan pivota kadar dış atış atmaya programlanmış durumda. Birilerinin savunması yapması gerekiyor ama herkes "O yapsın ben atayım" mantığında. Bir zamanlar Alper Yılmaz vardı, deliler gibi üçlük sokarken bir anda kelepçeye dönüştü ve şut kullanmadan bitirdiği maçlar oldu. Savunmayı kötü oyuncular yapmaz, aksine savunma yapabilen oyuncular iyi oyunculardır. Çünkü kupaların mayasında her zaman onların ismi yazar. O oyuncuyu çekip alırsanız kupalar un gibi dağılır. Ne Türk Telekom'un Murat Özyer'i görevden alacağını, ne de onun istifa edeceğini düşünmüyorum, zaten bu kadar erken de etmemeli. Ama Spartak maçında veya devamında gelebilecek kötü bir netice, Eurocup'ta gruplarda elenen bir Türk Telekom'da Murat Özyer'in devam etmesi de sürpriz olur. Telekom 2-3 değişiklikle bu ligde her türlü yarı final yapar ama neşteri erken vurmak lazım.

Galatasaray Cafe Crown'un mücadelesine ve inancına da hayran kalmamak mümkün değil. Belki oyuncularını,koçlarını daha da önemlisi itibarlarını kaybettiler ama savaşan bir kolej takımı kazandılar. Bazen para versen bu sonuçları alamazsın,helal olsun. Pazartesi bir sürpriz olmazsa silinen puanlar geri gelir,Galatasaray da playoff mücadelesine kaldığı yerden devam eder.

Galatasaray Cafe Crown (87): Darius Washington 7 (3 ribaund- 4 asist), Murat Kaya 5 (1 ribaund- 2 asist), Michael Wilkinson 10 (5 ribuand), Radoslav Rancik 10 (6 ribaund- 2 asist), Evren Büker 16 (8 ribaund- 4 asist), Can Akın, Simas Jasaitis 19 (5 ribaund- 2 asist), Fatih Solak 14 (7 ribaund- 1 asist)

Türk Telekom (71): Kris Lang 6 (1 ribaund), Lamayn Wilson 4 (2 ribaund), Bekir Yarangüme 6 (3 ribaund- 2 asist), Tutku Açık 5 (2 ribaund- 1 asist), Hüseyin Beşok 11 (7 ribaund- 1 asist), Andre Owens 2 (2 asist), Soner Şentürk (2 ribaund- 1 asist), Ersin Dağlı 8 (3 ribaund), Ümit Sonkol 9 (4 ribaund), Demond Mallett 20 (4 ribaund- 1 asist)

Real Madrid - Regal FC Barcelona (Günün Tahmini)

0 yorum

Ben oynamayı düşünmüyorum maçın zevki kaçmasın diye ama oynamak isteyen, yorum yollayan arkadaşlar oldu. Onlar için tercihlerimi yazayım. Maçla ilgili görüşüm zaten bir mesaj aşağıda. Reyes, Hansen ve Llull'un yokluğunda Bullock ve Velickovic çok fazla şut kullanacaktır. Bu isimlerin rakamlara ulaşması konusunda en büyük engel Kaukenas'ın çok çok fazla öne çıkması olur ama Bullock daha rahat faul alabilen bir oyuncu. Bu iki oyuncu Real Madrid'in en skorer isimleri olabilirler.

BARCELONA +2.5 @ 1.85
BULLOCK 9.5 SAYI ÜSTÜ @ 1.75
VELİCKOVİC 9.5 SAYI ÜSTÜ @ 1.85

Real Madrid - Regal FC Barcelona (El Classico Değerlendirmesi)

2 yorum

NBA'in Christmas'a özel maçı varsa Avrupa'nın da El Classico'su olacak. Yılın son derbisi akşam 21:30'da Real Madrid ve Barcelona arasında oynanacak. Birçok açıdan anlamlı bir maç. Real Madrid son 4 yıldır 14. haftalarda, son iki yıldır da 14. haftada Barcelona'ya kaybediyor. Ya Barcelona'nın serisi devam edecek ya da bu zincir kırılacak. Puan tablosu ve play offlar için de kritik bir maç. Real Madrid yenildiği takdirde iki galibiyet geriye düşecek, yenerse de 2009 yılını hem ACB'de hem de Eurolig'de lider bitirmiş olacak. Tabi aynı şey Barcelona için de geçerli. Ama maçın en önemli özelliği son yıllarda Barcelona'nın gerisinde kalan Real Madrid'in bu kadar yatırımdan sonra ne yapacağı. Barcelona takdir toplayarak, gösterişsiz kimliğiyle tüm maçları silip süpürürken, Real Madrid son bir ayda düşe kalka yoluna devam ediyor.

Ben bu maçı bokstaki ağır siklet ünvan maçına benzetiyorum. Birçok açıdan benzer özellikler taşıyor. Bir kere Real Madrid aldığı üstüste yenilgilerle sendeliyor. Barcelona bugün yumruğu indirebilirse belki nakavt edemeyecek ama rakibin bir gözü kapanacak ve ilk raund sona erecek. Hem moral açısından, hem de matematiksel açıdan ciddi bir avantaj yakalayacaklar. Bu maçın round rakamını gösteren güzelleri Prigioni ve Rubio olacak. Hem basketbolun güzel hareketlerini sergiliyorlar, hem de tüm ilgiyi üzerlerine çekmeyi başarıyorlar. İki point guardın karşılıklı savaşı da olabilir, ikisinin de arka planda kaldığı bir maç da olabilir çünkü bugün savunanın değil de atanın kazanacağı bir maç görüntüsü var. Ringin üzerinde kapışanların da iki takımın uzunları olacağını düşünüyordum ama gelen sakatlık haberleri işin rengini biraz değiştirdi. Reyes ve Van Den Spiegel bu akşam yok. Normalde Morris'i beşe çekebilen Pascual'in Real Madrid'in 4 numaraları karşısında dezavantajlı olması sebebiyle Morris'e az süre vermesi bekliyordum çünkü Garbajosa hem dışarı çıkan, hem de post up yapan, Reyes de dışarı çıkıp aynı zamanda fizik mücadeleyi ortaya koyabilen oyuncular ama Reyes'in yokluğu Morris'in Garbajosa karşısında fazlaca etkili olması sonucunu doğurabilir. Real Madrid'in 5 numaradaki tek ismi Lavrinovic aynı zamanda matchup sıkıntısı da yaratacak tek oyuncu. Dışarıdan rahat üçlük bulabildiği için hem Vazquez hem de Ndong için önemli bir tehdit olacak. Reyes ve Van Den Spiegel'in yokluğunda Barcelona boyalı bölgede çok çok ağır basıyor. Messina daha önce çokça yaptığı gibi Velickovic'i 4 numarada, hatta zaman zaman 5 numarada oynatabilir. Daha önce hiç şans vermediği Dasic'i de Lavrinovic'i dinlendirmek için kısa süre oynatabilir. Masa hakemleri de Navarro, Mickeal, Kaukenas ve Velickovic olacak. Kim öne çıkarsa çıksın maçın sonucunu bu isimler belirleyecek. Kısalarda Barcelona Real Madrid'e göre biraz daha ağır basıyor. İki sezon önce finalde Navarro'yu Marko Tomas ile durdurmuşlardı ama bugün o işi yapabilecek Sergio Llull sakat. Muhtemelen birçok kez olduğu gibi yine Bullock'la savunmada kapışacak La Bomba. Real Madrid'de de Kaukenas, Bullock gibi önemli skorerler var ama Barca'nın işi biraz daha kolay. Basile, Grimau , Lakovic , Sada gibi ortalamanın üzerindeki savunmacılar için bu isimleri durdurmak çok sıkıntı yaratmayacaktır. Hücumda Bullock'un baskısı altında kalan Navarro bunun cevabını savunmada fazlasıyla verir. Hatta iki oyuncunun yapacağı savunmaları karşılaştırırsak Navarro bu açıdan biraz daha öne çıkıyor. 1 numaralarda da hücum açısından Prigioni, savunma açısından da Rubio önde. Ama Rubio öyle bir oynatıyor ki sayı atmasa da sanki maçın en skorer ismi olmuşçasına can yakıyor. Kendi gibi bir başka sihirbaz olan Prigioni'den top çalabilecek mi çok merak ediyorum.

Ve gelelim koçlara. Messina Pascual'i kucağına oturtup "Sen genç takımı çalıştırırken ben Eurolig finaline çıkıyordum evlat..." dese estetik olarak kötü bir görüntü olmasına rağmen fazlasıyla doğru bir söz olur. Ama basketbol aikido olmadığı için Messina'nın sensei olması pek birşey ifade etmiyor. Pascual sene başında Süper Kupa'da Messina'yı alt etmişti, bugün de aynı şeyi yapması hiç sürpriz olmaz. Pascual Messina'ya göre kadroda pek fazla oynama yapmayan, aynı şekilde maç içinde rotasyonu daha dengeli yapan bir isim. İtalyan hoca bu konuda biraz çılgınlık boyutunda dolaşıyor. Aynı zamanda Barcelona takım oyununa daha yatkın bir performans sergiliyor. Navarro öne çıkmasa Mickeal, o olmazsa Vazquez , o olmazsa Lorbek şeklinde giden bir düzen var. Ama Real Madrid'de Velickovic'in, Bullock'un, Kaukenas'ın öne çıkmaması maçın bütün dengesini Real Madrid adına değiştiriyor. Messina hayranı olsam da Pascual'i de çok çok beğenirim. Bir asistan koçun takıma ve basketbola ne kadar hakim olması gerektiğinin son dönemde Pianigiani ile birlikte en önemli örneğidir.

Reyes, Van Den Spiegel, Hansen ve Llull'un sakatlıkları, Jaric'in de oynamayacak olması ibreyi otomatikman Barcelona'ya çeviriyor. Onların Barton dışında eksikleri yok. Herkese tavsiyem bu maçla ilgili bahisleri bir kenara koymaları ve bu mükemmel maçın keyfini çıkarmalarıdır. Son düdük çaldığında bir kısım insan koltuğa uzanıp sigarasını yakacak, sigara içmeyenler de duşa girecektir eminim.

Tarihten El Clasico #4

1 yorum


Link

26 Aralık 2009 Cumartesi

Tarihten El Clasico #3

0 yorum


Link

Tarihten El Clasico #2

0 yorum


Link

Tarihten El Clasico #1

0 yorum


Link

Kader Arkadaşları

0 yorum

Axel Hervelle - Massey

Top 16'nın Kaçtığı An ?

2 yorum

-
Bana kalırsa evet, inşallah yanılırım...


Link

Mükemmel Eş Seçimi

0 yorum

"Eşimin akrabalarını ziyaret etmek için Madrid'e gideceğiz. Gitmişken Real Madrid - Barcelona maçını da izleyeceğim."

Sergio Scariolo , BC Khimki Koçu

Devlerin 14 Laneti

0 yorum

ACB resmi sitesi ilginç bir detayı aktarmış. Real Madrid 2004-2005 yılından beri ligin 14. haftasında kazanamıyor. Tablo şu şekilde ;

2008-09 Regal FC Barcelona-Real Madrid : 87- 67
2007-08 AXA FC Barcelona - Real Madrid : 84 - 65
2006-07 Akasvayu Girona - Real Madrid : 91-88
2005-06 CB Granada -Real Madrid : 83 - 71

İki takımın son iki sezonda 14. haftada karşılaşmaları tesadüf müdür yoksa reyting amaçlı bir eşleşme midir bilemiyorum (ki bu ancak TBL'de olur gibime geliyor) ama Barcelona da son iki sezonun 14. haftasında Real Madrid'i yenmeden önce 4 sezon üstüste 14. haftayı mağlubiyetle kapatmış. Onların sonuçları da şöyle ;

2006-07 DKV Joventut-Winterthur FC Barcelona : 78-72
2005-06 Tau Cerámica-Winterthur FC Barcelona : 74-66
2004-05 DKV Joventut-Winterthur FC Barcelona : 81-73
2003-04 Pamesa C Valencia-FC Barcelona : 79-69

Pazar akşamı Real Madrid büyük derbide yine kaybederse çanlar fazlasıyla çalmaya başlayacak çünkü Prokom-Xacobeo-Pao-Caja Laboral-Barcelona serisinde tartışmalı Pao galibiyeti hariç galibiyetleri olmayacak. Aynı zamanda iki galibiyet geriye düşecekler. Tabi kazanırlarsa her Real Madrid - Barcelona derbisinde olduğu gibi maç sonrası atmosfer tamamen değişecek, 2009'un en iyisi vb. basın pompalamaları devreye girecektir. Derbiyle ilgili farklı detayları tekrar yazacağım ama bu 14 olayı çok ilginçmiş gerçekten de. Pazar günü 13'ün pabucu dama atılabilir.

ACB TRT (27 Aralık Programı)

2 yorum

27 Aralık Pazar
13:30 Unicaja Malaga - DKV Joventut (TRT 3 - Canlı)
21:30 Real Madrid - Regal FC Barcelona (TRT 3 - Canlı)

ACB 14. Hafta Programı (27 Aralık)

0 yorum

27 Aralık Pazar

13:30 Unicaja Malaga - DKV Joventut
13:30 Meridiano Alicante - Xacobeo
13:30 Murcia - Gran Canaria 2014
13:30 Lagun Aro - Estudiantes
19:00 Caja Laboral - Cajasol
20:00 Suzuki Manresa - Valladolid
20:30 Fuenlabrada - CB Granada
20:30 Bizkaia Bilbao - Power E. Valencia
21:30 Real Madrid - Regal FC Barcelona

ACB'nin en kaliteli haftalarından biri bu hafta olacak. Malaga - Joventut , Caja Laboral - Cajasol ve Real Madrid - Barcelona maçları hem zirveyi yakından ilgilendiren, hem de yüksek kalitede geçmesini beklediğim maçlar. TRT'nin kendi sitesindeki yayın akışında şu an için birşey göremedim ama Digiturk'ten yayın akışına bakınca Malaga maçı ve derbi canlı görünüyor. Umarım bir aksilik olmaz.

25 Aralık 2009 Cuma

Durun Siz Kardeşsiniz #8

1 yorum

Ivan Radenovic vs Hakan Balta

Babalar Kupada Zorlanmadı

1 yorum

Yunanistan Kupası'nın yarı final ilk maçları oynandı. Panathinaikos deplasmanda Iraklis'i 64-80, Olympiakos da kendi sahasında Aris'i 78-64 yendi. Iraklis ikinci ligde mücadele ediyor ve hem maç başında, hem de ikinci yarı başında sahaya atılan konfetiler yüzünden maç 45 dakika durdu. Bir daha Panathinaikos'u kendi sahalarında misafir etmeyeceklerine inanmış olsalar gerek şovlarını fazlasıyla yapmışlar. Hem kağıt üzerinde favori olan, hem de kağıt üstünde oynayan Panathinaikos için fazla zor bir maç olmadı. Rövanş 20 Ocak'ta OAKA'da. Pao güle oynaya finale çıkar.

Iraklis (64): Castle 4, Kekelis 5, Kamperidis, Akepsimaidis, Lampropoulos 13, Lappas 4, Karapostolou 3, Petrovic 13, Tsamatos 4, Bucci 16, Despos 2

Panathinaikos (80): Tepic 4, Spanoulis 10, Perperoglou 6, Batiste 17, Fotsis 11, Nicholas 9, Tsartsaris 4, Diamantidis 8, Pekovic 7, Calathes 2, Shermadini 2, Jasikevicius

Diğer yarı final maçında da son haftaların formda takımı Olympiakos Aris'i geçti. Maç karşılıklı seriler şeklinde geçmiş ama son dakikaları iyi oynayan Olympiakos ikinci maça iyi bir avantaj yakaladı. Skor sırasıyla 47-32, 53-49 , 66-53 , 68-64 olmuş, kısacası gidip gelmiş. İkinci maçta Aris galibiyeti gelebilir ama bu farkı kapatabilirler mi bilemiyorum. Pek mümkün gözükmüyor. Bu maçın rövanşı da 20 Ocak'ta Aris'in sahasında oynanacak. 20 Şubat'taki finalde yine derbiye şahit olacağız gibi görünüyor.

Olympiakos (78): Papaloukas 2, Childress 4, Vujicic 5, Beverly 4, Bourousis 15, Halperin, Kleiza 11, Maurokefalidis 10, Vassilopoulos 2, Teodosić 8, Schortsanitis 17.

Aris (64): Clark, Argyropoulos, Miles 10 , Betts 3, Richardson 15 , Hatzivrettas, Dikoudis 1, Skordilis 6, Dixon 23 , Kakiouzis 6.

Zalgiris'in Yeni Hocası Butautas

0 yorum

Beklenen oldu ve Butautas Zalgiris'in yeni koçu oldu. Milli takımla 2007'de İspanya'da bronz madalya ve 2008 Olimpiyatları'nda da dördüncülük kazandı ama son dönemde performansı hiç olumlu değildi. Hem 2009 Polonya'da, hem de Donetsk'de beklenenleri gerçekleştirememesine rağmen 2007 ve 2008'in referansıyla Zalgiris ona yeni bir kariyer başlangıcı olabilir,bu şansı iyi değerlendirirse son şampiyonanın da izlerini silebilir. Elindeki kadro da fena değil ama özellikle Eurolig'de şansı çok çok zor. Cibona'yı yenseler bile deplasmanda Fenerbahçe Ülker karşısında işleri hiç kolay olmayacak. Kısa periyodda sürekli maç yapacaklar, bulabilirsem Butautas'lı Zalgiris'le ilgili daha sonra detaylı bilgi aktarırım.

TBL 12. Hafta Programı

1 yorum

25 Aralık Cuma
19:00 Efes Pilsen - Darüşşafaka Cooper Tires

26 Aralık Cumartesi
17:00 Tofaş - Antalya Büyükşehir Belediyesi


27 Aralık Pazar
14:00 Galatasaray Cafe Crown - Türk Telekom (Spormax)
16:00 Kepez Belediyesi - Oyak Renault
16:00 Banvit - Aliağa Petkim
16:00 Erdemir - Bornova Belediyesi (Sky Türk)
17:00 Pınar Karşıyaka - Mersin Büyükşehir Belediyesi
20:00 Fenerbahçe Ülker - Beşiktaş Cola Turka (Spormax)

24 Aralık 2009 Perşembe

Allah'ın Sevdiği Kulu Lewis

0 yorum

Lewis'in geçici kontratının sona erdiğini ve Malaga'dan ayrıldığını yazmıştım. Lewis'in ayrılmasından 1 gün önce Manresa maçında Ahmad Nivins smaç pozisyonunda dizinden ciddi bir şekilde sakatlandı ve 6 ay sahalardan uzak kalacak. Manresa'da çare olarak hemen Lewis'e sarıldı ve sezon sonuna kadar sözleşme imzaladı. ACB'nin alt seviye takımlarından birine gitmesi muhtemeldi ama 40'ından sonra bu kadar kısmetli olmak da zor olsa gerek. Nivins 13 maçta 4.1 ribaund ve 7.8 sayı ortalamasıyla oynuyordu. Lewis de en az bu rakamları yakalayacaktır.

Yakışır

0 yorum

Simone Pianigiani

Ömer Aşık Yoksa Vekilleri Var

0 yorum



Bu da maçın keyifli bonusu ;


Butautas Zalgiris'e Doğru

0 yorum

Litvanya basınının iddiasına göre eski Litvanya Milli Takım koçu Butautas çok büyük ihtimal Zalgiris'in yeni koçu olacak. Son yılların en sönük Avrupa Şampiyonası'nda bizi Mazutis'e mahkum eden, kendi ülkesini de FIBA'ya el açıp wildcard bekler hale getiren Butautas Zalgiris için doğru tercih mi emin değilim. En son Donetsk macerası da mutlu sonla bitmedi ama demek ki Litvanyalı'ların da Yılmaz Vural, Güvenç Kurtar kültürü varmış, bunu da öğrendik. Zalgiris Avrupa'nın en köklü kulüplerinden biridir,umarım Fenerbahçe'ye yenildikten sonra liginde başarılı olur diyeceğim de zaten Zalgiris'in forması çıksa liginde en kötü ikinci oluyor. Bir tek Rytas var onu da yardımcısı Kurtinaitis çalıştırıyor, kendi hallerinde takılıyorlar. 30 Aralık ve 2 Ocak'ta lig maçları var, 7 Ocak'ta da Cibona'yla ölüm kalım maçına çıkacaklar. Artık bir an önce hocalarını bulmalarını gerekiyor. Kazlauskas zaten onlar için bir rüyaydı, sanırım tatlı rüyadan uyanıp Butautas'a imzayı attıracaklar.

Özel Teşekkür

0 yorum

.

Bugün maçta çok özel ve mükemmel iki hediye aldım. Laf arasında geçsin istemediğim için özel bir post yazıyorum. İtalya için Serdar Sadıklı dostuma, Solomon forması için de "Bir Dost'a" -o kendisini biliyor- sonsuz teşekkür ediyorum. Solomon forması benim için rüyaydı, Eurolig'de giyilen forma olması da ayrı bir mükemmel oldu. Tekrardan herkesin önünde binlerce kez teşekkür ederim.

23 Aralık 2009 Çarşamba

Türk Telekom:68 - Fenerbahçe Ülker:70 Maç Yorumu

0 yorum

Maçtan önce Türk Telekom'un dış şutlara dayalı oyununun devam edeceği, Fenerbahçe'nin de etkili olmayan Türk Telekom boyalı alan savunmasını değerlendireceği herkes tarafından tahmin edilebilen bir süreçti. Maç aslında 4 periyod değil de 3 bölüm olarak oynandı. İlki Türk Telekom'un dış şutları yerinde kullandığı,daha çok içeriden Dudley'i kullanarak Rasim'e üstünlük sağlamaya çalıştığı bölümdü. İkincisi Fenerbahçe Ülker'in savunma dozunu arttırdığı ve Türk Telekom'un uzun süre skor bulamadığı bölümdü. Son bölüm ise kaçan Fenerbahçe Ülker, kovalayan Türk Telekom şeklinde oynandı.

Fenerbahçe Ülker'in maça kötü hücum ederek başlaması, aynı zamanda Türk Telekom'un dengeli ve akıllı hücum etmesi ilk başlarda suni bir fark yarattı. Top kayıplarının Fenerbahçe Ülker adına oldukça fazla olması, Telekom'un da periyod bitiminde 3/4 gibi ilginç bir üçlük yüzdesine sahip olması 21-14 lük periyod skorunu doğurdu. 10 dakikada 2 top kaybı ve dirençli savunma Türk Telekom adına herşeyi mükemmel kıldı. Zaten Murat Özyer de savunmaya devam etmelerini söyledi ama ikinci periyoddan itibaren bildiğimiz Türk Telekom sahadaydı. 30 saniyede üç faule ulaştılar ve limiti doldurduklarında henüz daha 6 dakika vardı. Periyod boyu bunun sıkıntısını çok çektiler ve çok faul atışı şansı verdiler. Telekom bu bölümde tam dört dakika boyunca sayı bulamadı ve 12-2 lik seriyle 23-26 geriye düştü. Fenerbahçe Ülker'in bu dönemde tam saha baskı ve alan savunmasına dönmesi de bu skorun doğmasındaki en büyük etkenlerden biriydi. Devre de aynı tempoyla 34-27 sona erdi.

İlk periyod 3/4 üçlük atan Türk Telekom bu periyodda 0/5 çekti. Fenerbahçe Ülker de tam ters şekilde 4/5 üçlük atınca film biraz koptu.

İkinci yarıda da Türk Telekom'un skor sıkıntısı devam etti. 3 dakika boyunca skor bulamadılar. İkinci periyodla beraber 14 dakika geride kalmıştı ve Telekom sadece 10 sayı bulabildi. Damir'in üçlüğü de skoru 31-41'e getirdi. Üç dakikada yakaladıkları 9-0 lık seri onları oyuna döndürüp skoru 43-41'e getirdi. İşte bu bölümden sonra da Fenerbahçe Ülker kaçtı, Türk Telekom kovaladı. Son periyodda bir ara fark yine 7 sayıya çıktı ama içerde Semih Erden'i iyi savunan Telekom maçı dengeye getirdi. 38 saniye kala skor 62-65 iken Bekir'in kaçırdığı bomboş üçlük de maçı Fenerbahçe Ülker'e getirdi. Son dakika taktik faullerle geçti. O ana kadar 3/11 ile serbest atış atan Fenerbahçe en kritik serbest atışları başarıyla kullandı ve zorlu deplasmandan galibiyetle ayrıldı. Mrsic'in 1.9 saniye kala ilk serbest atışı kaçırmışken ikincisini neden soktuğunu ise anlamış değilim. 1.9 saniyede ribandu alıp karşı sahadan ikilik atmak zaten imkansızdı ama Mrsic atışı yapmayı tercih etti. Son saniyede uzak mesafeli bir üçlük onu bitirebilirdi.

Maçın ilginç notları vardı. Türk Telekom bir ara 4 yabancıyı sahaya sürdü ama mola alarak teknik faulden yırttılar. Maç sonu molalarının kalmaması sebebiyle de son hücumu orta sahaya taşıyamadılar. Tanjevic'in maçın son periyodunda hiç mola almaması da çok enterasan bir noktaydı. Yok artık kafa kafaya geçen maçın son periyodunda nasıl mola kullanmaz diyecekler için de tabloyu ekleyeyim ;

Maç sonu Telekom Güçlüler(!) "Özyer İstifa","İstanbullu Hoca İstemiyoruz", "Ercüment Sunter Ooooley" tarzı tezahüratlar yaptılar ama ben bu sene ilk defa Telekom'u bu kadar istekli gördüm. Belli bölümlerde iyi savunma yaptılar, savaştılar ve içeriyi iyi kullandılar. Ama maç içinde büyük kopukluklar yaşıyorlar, bunu acilen çözmeleri gerekiyor. Fenerbahçe Ülker eksikti ama önemli bir galibiyet aldı. Tanjevic'in kriz anlarında mola almamak gibi bir tercihi var ama bugün nasıl mola almadığını hala anlamadım. Spartak maçı Türk Telekom için ve Murat Özyer için dönüm noktası olacaktır diye düşünüyorum. O maç da kaybedilirse istifa edebilir. Semih Erden'e değinmeden bitirmeyeyim. Mükemmeldi bugün. Kendisinden hiçbir şey olmayacağını düşünüyorum hala ama bugün çok iyiydi,takımını sırtladı. Ama herzamanki gibi istikrardan yanayız. Maçtan çektiğim resimlerle yazıyı noktalayayım, videoları daha sonra eklerim. Detaylı istatistikler burada.

Türk Telekom (68): Kris Lang 8 (2 ribaund), Serkan Erdoğan 8 (2 ribaund- 3 asist), Lamayne Wilson 5 (5 ribaund), Bekir Yarangüme 6 (3 ribaund- 3 asist), Tutku Açık 7 (1 ribaund- 2 asist), Hüseyin Beşok 16 (5 ribaund), Andre Owens 4 (2 ribaund- 4 asist), Soner Şentürk (1 ribaund), Ersin Dağlı 10 (3 ribaund- 2 asist), Demond Mallet 4 (2 ribaund- 4 asist)

Fenerbahçe Ülker (70): Ömer Onan 6 (3 ribaund- 1 asist), Rasim Başak 3 (2 ribaund- 1 asist), Semih Erden 10 (9 ribaund), Gordan Giricek 14 (2 ribaund- 4 asist), Damir Mrsic 9 (2 ribaund- 1 asist), Oğuz Savaş 8 (3 ribaund- 1 asist), Tarence Kinsey 11 (5 ribaund- 1 asist), Serhat Çetin (2 ribaund- 1 asist), Emir Preldzic 9 (6 ribaund- 2 asist)


Vekillerle eski basketbolcuların maçından ;


 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...