Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

31 Ocak 2010 Pazar

Real Madrid: 84 - Unicaja Malaga: 67

2 yorum

Haftanın maçında skor beklenenden farklı oldu. Sebebi de son periyoddaki 34-16 lık Real Madrid serisi. Dixon'ın düşük performansı var Malaga adına. Zaten Malaga'nın artık oyun sisteminde tek eleştirilen nokta zaman geçtikçe Dixon odaklı performansların ortaya çıkma ihtimaliydi. Bu maç onların başlangıcı dersek erken konuşmuş oluruz, beklemekte fayda var. Son dönemin suskun ismi Velickovic 18 sayı, 8 ribaundla uzun bir zaman sonra yine devreye sahneye çıktı. Maçı izleyemedim ancak rakamlar düşük üçlük yüzdesinin Malaga sonunu hazırladığını gösteriyor. 3/17 lik yüzde iyi şutörleri olan Malaga içi felaket bir tablo. Maçın son periyodunda kaçan üçlüklerin farkı hazırladığını tahmin ediyorum. Tüm oyuncular durup durup Türk takımlarına patlar, bu haftaki inceleme konumuz da Marko Jaric oldu. 1/5 ikilik,1/4 üçlük ve 7 top kaybı. Bunda Malaga savunmasının payı nedir bilmiyorum ama Real Madrid'in derin kadrosu bu kötü performansı fazlasıyla kapatmayı başarmış. Detaylı istatistikler burada.

Real Madrid (84): Prigioni (8), Garbajosa (4), Jaric (9), Velickovic (18) , Lavrinovic (10), Kaukenas (14), Llull (10), Tomic (2), Hansen, Reyes (7) , Vidal (2).

Unicaja (67): Cook (3), Printezis (6), Jiménez (7), Dixon (13) , Archibald (14) , Rodríguez (5), Freire (2), Dowdell (2), Welsch (2), Rubio , Freeland (13).


Link

Barca'nın İntikamı Acı Oldu (105-55)

0 yorum

Barcelona'yı bu sene yenebilen iki takımdan biriydi Gran Canaria. Ama illa ki rövanş günü gelecekti. Barcelona ilk yarıda kılpayı yenildiği Gran Canaria'yı kendi sahasında 50 sayı farkla mağlup etti. 16/26 lık üçlük isabeti var ki 16 rakamı Gran Canaria'nın sadece denediği üçlüklere eşit. Yapılan 28 asist ve 5 top kaybı var Barca adına. Bu asistlerden sadece 3 tanesinin Rubio'ya ait olması da kollektiviteyi fazlasıyla ifade ediyor. Bütün oyunculara süre veren Xavi Pascual en az süreyi 13 dakikayla Sada'ya (Sada %100'le oynayıp 7 sayı attı, 6 da asist yaptı), en fazla süreyi de 22 dakikayla normalde oynatmadığı Jordi Trias'a verdi. Doğru kadro planlaması, her an hazır durumda olan 12 oyuncu vs vs vs.. Gran Canaria adına konuşulabilecek tek şey 23 sayılık Carroll rakamı. O da Jaycee Carroll için çok olağanüstü bir şey değil zaten. Aynı şekilde Navarro'nun üçlük yağmuru ve 24 sayısı da. İlk Gran Canaria maçından ve Valencia maçından ortaya çıkan bir sonuç var. Barcelona'yı 60 sayıda tutamazsan yenebilmen çok zor. 50 sayılık fark aynı zamanda Barcelona tarihinin en farklı ikinci skoru oldu. İlki 24 yıl önceki 55 sayılık Caixa Galicia maçı. O maç da ACB tarihinin en farklı galibiyeti. Rekor kırılabilir bu sene ama kime kısmet olur bilemem. Detaylı istatistikler burada.

Regal FC Barcelona: Ricky Rubio (5), Navarro (24), Mickeal (10), Lorbek (10), Ndong (10) , Basile (11), Trías (7), Lavokic (9), Vázquez (12), Sada (7), Grimau (-).

Gran Canaria 2014: Norris (2), Carroll (23), Moran (-), Savané (6), Augustine (8) , Fisher (-), Alvarado (-), Bellas (-), Kickert (-), Sanders (8), McDonald (8) .



Link

Eurolig'de Son 10 Yılın En İyileri

5 yorum

Eurolig bu seçimi ilk duyurduğunda 10 aday belirlenmişti ve aynı haftanın cuma gününe kadar aday sayısı 50'ye tamamlanacaktı. Hepsi belli olsun yazarım derken son dönemin en büyük olaylarından birini atlamışım. Bu süreçte İbrahim Kutluay ve Mirsad Türkcan penceresinden çok yazıldı. Bir kere federasyonun yaptığı çok büyük bir ayıp. Olayı Jasikevicius ilk sırada diye duyurmaları eline kuvvet şeklindeki bir yarışma da olsa orada yarışan İbrahim ve Mirsad Türkcan'a büyük haksızlık olmuş. Neyse ben olaya biraz daha tarihi oyuncular açısından bakacağım. Liste inanılmaz. Kimi seçsen diğerine haksızlık oluyor, haksızlığı bırak için sızlıyor. Resmi site de olaya çok çok iyi hazırlanmış, bir çok bilgi ve video var. Sabonis'ten Pekovic'e kadar birçok jenerasyondan oyuncular listede mevcut. Pozisyonda sınırlama olmaksızın 10 oyuncu seçebiliyorsunuz ve aynı ip'den 24 saat sonra tekrar oy verilebiliyor. Bu oylama sonuca %25 etki edecek ve oylama 11 Mart'ta yani Top 16 sona erdiğinde bitecek. Oylamaya buradan katılabilirsiniz. Seçimlerim şöyle ;

Fragiskos Alvertis
Mike Batiste
Sarunas Jasikevicius
Theo Papaloukas
Dejan Bodiroga
Mirsad Türkcan
Nikola Vujcic
Anthony Parker
Dimitris Diamantidis
Aryvdas Sabonis

Avrupa'dan Kısa Kısa Haberler

0 yorum

* Bizkaia Bilbao'da Katsikaris'le beraber değişiklikler de bekleniyordu ve iki oyuncu ile yollar ayrıldı. Biri sezon ortasında geçici sözleşmeyle kadroya katılan Robert Conley, diğeri de 36 yaşındaki Salva Guardia. Conley ile Vidorreta zamanında sözleşme yenilenmişti ama Katsikaris'in tercihi olumsuz yönde oldu. Guardia da sezon sonuna kadar Fuenlabrada ile anlaştı.

* Amerika harici kariyerini çoğunlukla İtalya'da geçiren Ansu Sesay Fransa'nın Le Havre takımıyla anlaştı.

* Erman Kunter'in takımı Cholet ile daha önce geçici kontrat imzalayan Gelabele ile sezon sonuna kadar sözleşme uzatıldı.

* Avrupa kariyeri fazlasıyla parlak olan ve en son Triumph forması giyen Marcus Goree Almanya liginden Braunschweig ile anlaştı. Goree böylece 8 yıl sonra Almanya'ya dönmüş oldu.

* Lietuvos Rytas Bojan Popovic'in yerine Maroussi'den Igor Milosevic'i aldı. Sözleşme sene sonuna kadar, uzatılma opsiyonu var.

* Prokom geçici sözleşmeyle aldığı Ratko Varda'nın sözleşmesini sezon sonuna kadar uzattı.

* İtalya'da zirveyi takip eden Pepsi Caserta eski Galatasaray'lı Robert Hite'ı kadrosuna kattı.

* Alba Berlin Almanlar'ın en büyük umutlarından Lucca Staiger'i transfer etti. Staiger NCAA'de Iowa State forması giyiyordu.

Barcelona - LA Lakers Maçı Sonbaharda

0 yorum

Neresinden bakarsan bak rüya gibi bir maç olacak. Bugün basketboldan azıcık anlayan herhangi bir kişiye sorsanız NBA ve Avrupa'dan karşılaştırmak isteyeceği iki takım Barcelona ve Los Angeles Lakers olur. Marca'nın haberine göre iki takım 7 Ekim'de İspanya'da sezon öncesi hazırlık döneminde karşı karşıya gelecekler. Gerçi yakın zamanda ABD'de karşılaşmışlardı ama İspanyollar böyle giderse bu seferki daha farklı bir maç olabilir. Gasol kendi ülkesinde, yetiştiği eski takımına karşı forma giyecek, Rubio da Amerikalılara "Bir bakın bakalım kıvama gelmiş miyim" diyecek. 8 ay uzun gözükse de göz açıp kapayıncaya kadar geçer, günü geldiğinde buralarda olursak hatırlatırız.

30 Ocak 2010 Cumartesi

İlk Haftada Üç MVP

0 yorum

Top 16'nın ilk haftası 29 performans puanlı üç MVP çıkarttı. Khimki'den Javtokas 17 sayı ve 9 ribaund ile, CSKA Moskova'dan Siskauskas 23 sayı, 4 ribaund ve 3 asist ile, Caja Laboral'den San Emeterio da 20 sayı,3 ribaund ve 7 asist ile ödülü paylaştılar. Javtokas'ın zayıf Cibona pota altında bu performansı çok sürpriz olmadı. Aynı şekilde istikrar abidesi Siskauskas da şaşırtmadı ama San Emeterio az kalsın Olympiakos'un canına okuyordu. Öyle kritik zamanlarda öyle üçlük isabetler sağladı ki Caja Laboral geriden gelip sayı farkı bile yakaladı ama maçın sonunu getiremediler. Siskauskas da Malaga'nın CSKA'yı yakaladığı anlarda sahneye çıkarak İspanyollar'ın birçok kez yeşeren umutlarını yerle bir etti. Eurocup'ta takımı galip gelemeyen oyuncular MVP olamazken Eurolig'de bu uygulamanın olması çok garip. Eğer bu oyuncu performans ödülüyse takımın kazanmasının bana göre hiçbir önemi yok. Bu açıdan Eurocup'taki uygulamanın tamamiyle karşısında olduğumu söylemeliyim.



Link

Piyango Jasikevicius'e Çıktı

0 yorum

Tsartsaris ve Batiste'in sakatlığında zarar görenlerden biri de Jasikevicius oldu. Yunan Ligi'ndeki sınırlama sebebiyle bir yabancının kadro harici olması gerekiyordu ve Haislip transferi nedeniyle bu isim Jasikevicius oldu. Normalde Obradovic'in tercihlerine baktığımızda kadro dışı olabilecek en kuvvetli aday Shermadini'ydi ama hem Batiste hem de Tsartsaris olmayınca pota altındaki uzun ihtiyacı Shermadini yerine Saras'ı liste dışı bıraktı. Batiste'in sakatlığı kısa süreli olacağı için Jasikevicius'un tekrar kadroya dahil olması çok uzun sürmeyecek. Eğer Batiste'in sakatlığı düzelir, Fotsis ve Pekovic ikilisinden biri sakatlanmazsa Şubat sonundaki Olympiakos derbisi öncesi Saras tekrar takımdaki yerini alır.

Kimselerin Gelmediği Eurolig'deyiz

2 yorum


29 Ocak 2010 Cuma

İki Röportaj Arasındaki 7 Farkı Bulun

2 yorum

Geçen gün federasyonun resmi sitesinde bir röportaj yayınlandı, mimar Sevil Pişkin tarafından yapılmıştı. Tam bu röportaj için birkaç cümle eleştiri yazacaktım ki bugün aynı sitede Boxer dergisinden Pınar İlik'in yaptığı röportaj yayınlandı. İkisinden de ufak bölümler koyacağım fark gayet güzel ortaya çıkacak.

Sevil Pişkin röportajı ;

S.P: Bence doğru yolda. Ona bu kadar güvenmeniz ve sonunda haklı konuma gelmeniz, bazılarının işine gelmemiştir. Bence fazla sevilmemek ayrıcalıktır. Siz de bir başkan olarak ayrıcalıklı ve ulaşılmaz olun. Buna ihtiyacımız var.
T.D: Yorum yok.
......
S.P: Başkanım teşekkür ederim. Çok keyifli, içten bir sohbet oldu. Şu an içtenlikle şunu söylemek istiyorum: “Acaba Turgay Demirel bir dönem daha başkanlık görevine devam etse mi?” Ama bu, herhalde size hak ettiğiniz kariyeriniz için haksızlık olur. Her şey için teşekkürler. Yolunuz açık ve sevgi dolu olsun.

Boxer röportajı ;

P.İ : Galatasaray yeniden yapılanmaya girerken göreve Nur Gencer'i getirdi ve bir hafta sonra da geri aldı. O da bunun sizinle arasındaki sorunlardan kaynaklandığını iddia etti. Nedir aranızdaki problem?
T.D: Benim basketbola zarar veren, ahlak dışı işler yapan herkesle sorunlarım oluyor. Şimdi detaya girip saatlerce anlatmak istemiyorum ama pek çok hukuk, ahlak dışı işler yapıldığı için böyle. Ama ne Galatasaray'ın bu süreci yönetmesinde, ne de seçiminde benim bir dahlim olmadı. O kulübün kendi iç tasarrufu, benle de alakalı değil. Bunda basm da tek taraflı olarak yanlış değerlendirmeler yaptı. Spekülasyon, polemik için böyle haberler çıkü ama konunun benle bir ilgisi yok.
......
P.İ: Euroleague'de düdüklerin de yanlı olduğu söylendi. Sizin başkan olarak Olympiakos-Efes Pilsen maçını takip etmemenizin hakemleri de rahatlattığı ve aleyhte düdükler çaldıkları iddia edildi.
T.D: Ne yapacaktım, kalkıp tribünden "Dikkatli çalın" diye mi bağıracaktım. Bu çok büyük bir saçmalık. 10 bin kişilik salonda hakemlerin tribüne bakıp, başkanın olup olmamasına göre düdük çalması imkânsız. Ama zaman zaman hakemlerin kararlarında hatalar olabilir. Neresi hata, neresi art niyet bunu ayırt etmek lazım.

Boxer dergisinden Pınar İlik'in röportajının tamamı burada, Sevil Pişkin röportajının tamamı da burada. Okuyun aradaki farkı siz söyleyin. Bir insanın ofisinde röportaj yapacaksınız diye illa "Padişahım çok yaşa" mı demek gerekiyor? Basketbol ile ilgili konuşmak, bazı şeyleri cesurca sormak bu kadar zor mu? Ki buraya yazmadığım Kerem Gönlüm olayıyla ilgili, Galasataray Cafe Crown olayıyla ilgili de bir sürü önemli açıklama var "gerçek" röportajda. 4 gün içinde aynı sitede iki farklı röportaj, iki farklı zihniyet. Bir tarafı hayretle okuyor, diğer tarafı gönülden tebrik ediyorum.

Eurolig Top 16'da 1. Haftanın En İyi 10 Hareketi

0 yorum


ACB TRT (30-31 Ocak Programı)

0 yorum

30 Ocak Cumartesi
19:00 Asefa Estudiantes - DKV Joventut (TRT 3)

31 Ocak Pazar
13:30 Real Madrid - Unicaja Malaga (TRT 3)

TBL 17. Hafta Programı

3 yorum

30 Ocak Cumartesi
15:00 Galatasaray C.C. – Kepez Belediyesi (Spormax)
16:00 Antalya B.Ş.B. – Beşiktaş Cola Turka
16:00 Banvit – Efes Pilsen (SkyTürk)
17:00 Pınar Karşıyaka – Oyak Renault
17:15 Tofaş – Bornova Belediyesi
18:00 Mersin B.Ş.B – Türk Telekom

31 Ocak Pazar
16:00 Darüşşafaka C.T. – Aliağa Petkim (SkyTürk)

1 Şubat Pazartesi
20:00 Fenerbahçe Ülker – Erdemir (Spormax)

ACB 20. Hafta Programı (30-31 Ocak)

0 yorum

30 Ocak Cumartesi
19:00 Asefa Estudiantes - DKV Joventut
20:00 Valladolid - Power Elec. Valencia
20:30 Fuenlabrada - Bizkaia Bilbao

31 Ocak Pazar
13:30 Regal FC Barcelona - G.Canaria 2014
13:30 Lagun Aro GBC - Cajasol
13:30 Real Madrid - Unicaja Malaga
13:30 Suzuki Manresa - Murcia
19:00 Caja Laboral - Meridiano Alicante
20:15 CB Granada - Xacobeo blu:sens

Eurocup Top 16'da İlk Hafta Görünümü

0 yorum

Power Elec Valencia - Hapoel Jerusalem : 75-79

Haftasonu evinde Barcelona'yı Rafa Martinez'in üçlüğüyle devirip kimi gönüllerde taht kuran Valencia evinde İsrail ekibi Hapoel Jerusalem'e yenildi. Maçın aslında büyük bölümünü önde götürdüler ama son bölümdeki 24-2 lik Hapoel serisi maçı İsrail'lilere getirdi. Galatasaray Cafe Crown için de pek hayırlı olmadı çünkü hem fikstür ortasında Valencia iki maça fazlasıyla asılacak, hem de son hafta içeride Hapoel maçı oldukça kritik bir hal aldı. Hapoel erken havlu atsa Galatasaray Cafe Crown için daha rahat geçebilirdi. İki takım da fazlasıyla yüzdeli oynamış ama final periyodunu kazanınca ilk üç periyodun bir anlamı olmuyor tabi ki.

Le Mans - Alba Berlin : 63-68

Alba Berlin bıraktığı yerden devam ediyor. Aslına bakıldığında favori Le Mans'tı ama Almanlar "Biz burda emanetçiyiz dostum,müsadenle bir geçelim." tadında temiz bir galibiyet çıkardılar Fransa'dan. Bu galibiyetle de zor grubu allak bullak ettiler. Bu grupta deli bir mücadele yaşanacak şimdi. Almanya All Star'da dinlenen Jenkins 27 sayıyla maçın haftanın yıldızı oldu. Sekulic de 20 sayı ve 8 ribaundla takımın diğer yıldızıydı. Ta Real Madrid döneminden beri bu adam "Ben faydalıyım,içerde dominant bir oyuncu da olabilirim." diye bas bas bağırıyordu ama nedense bizim ülkemize hiç böyleleri uğramıyorlar ya da uğratılmıyorlar. Le Mans'ta da Batista müthiş oynadı, Zack Wright da peşinden geldi ama fark o kadar açılmıştı ki kapatmaya güçleri de süre de yetmedi.

DKV Joventut - Aris : 74-72

David Blatt'ın gelişiyle canlanan, önüme çıkana bir tekme konseptiyle devam eden Aris'e Tucker ve arkadaşları dur dedi. Maça fırtına gibi başladı Joventut bir ara da farkı 19 sayıya çıkardı ama maçın son bölümünde Kakiouzis ve Clark'ın kaçan şutları olmasa maç belki de Aris'in olacaktı. Olympiakos'u da son bölümdeki etkili oyunlarıyla farklı devirmişlerdi. Bir David Blatt klasiği olarak ABD'liler Aris'te ön plandaydı. Joventut'ta da Tucker geçen haftaların aksine oldukça düşük yüzdeyle oynadı ama İspanyollar'da 11 oyuncu süre aldı. Hem de Eyanga dışında az buz değil baya baya süre aldı hepsi.

Panellinios BC - Brose Baskets : 70-62

Panellinios da iyi işler yapmaya devam ediyor. Rakip çok güçlü değildi ama sahanda maç kaybetmemek Avrupa'da hayati derecede önemli. Zaten kadroları da kaliteli, bunu hayli hayli başarmaları gerekiyor. Onlar da maçın başında farkı açıp rahat oynadılar. Maç sonuna doğru fark bir ara 18 sayı oldu (60-42) ama Brose en azından biraz indirmeyi başardı. Yarın öbürgün Panellinios kafasını duvara vurur mu bilinmez ama şimdilik 2 puanı cebe koydular.

Benetton Basket - Bizkaia Bilbao : 69-76

İki taze koç Repesa ve Katsikaris İtalya'da kapıştı ama Yunan hoca, Repesa'ya "Gerçek dünyaya hoşgeldin." diyerek altın bir galibiyet aldı. Türk Telekom'u yıkan Blums İtalya'da şovunu yaptı ve 22 sayı yolladı karşı potaya. Banic de yine görevini yapanlardandı. Benetton koçu giderayak Nicevic ve Kus'a sallamıştı ama olayın Hırvatlıkla pek alakası olmadığı görüldü. İkili yine berbattı ama Litvanya'nın yeni yıldızı Motijeunas takımın en iyisiydi. Kariyer rekorlarını alt üst etti kendi adına. Alttan çok sağlam geliyor 90'lı oyuncu.

CEZ Nymburk - Crvena Zvezda : 60-65

Gecenin sürprizlerinden biri de Kızılyıldız'a aitti. Dragicevic'i kaybeden Sırpların zorlu Çek deplasmanında dağılacağı düşünülüyordu ama gittiler,gördüler ve yendiler. İkinci yarının başındaki 13-1 lik Kızılyıldız serisi maçın sonuna kadar avantajı götürdü ve Türk Telekom'un da olduğu grupta Sırpları ikinci sıraya yerleştirdi. Nymbruk hem içerden, hem de dışardan berbat atınca mağlubiyet de kaçınılmaz oldu. Mike Taylor Kızılyıldız adına 19 sayıyla en skorer isimdi ama 8 top kaybı da gözümüzde kaçmadı. Hem severim hem döverim kıvamındaydı Taylor.

Haftanın en değerli oyuncuları 26'şar puanla Jenkins ve Popovic oldular. Motijeunas 31 puan almasına karşın takımı kaybettiği için büyük bir fırsatı da kaçırmış oldu. Haftaya Alba Berlin - Joventut ve Kazan - Valencia maçları çok güzel olacak. Galatasaray Cafe Crown İsrail'de Hapoel maçıyla, Türk Telekom da Ankara'da Nymbruk maçıyla yoluna devam edecek.

Eurolig'de İkinci Günün Özet Görüntüleri

1 yorum


Caja L.:85 - Olympiakos:89 Maç Yorumu

1 yorum

Gecenin en önemli maçlarından biriydi ve eskilerin gayet iyi hatırladığı "A Takımı" dizisinin keyifli müziğiyle başladı maç, keyif sonuna kadar da devam etti. Caja Laboral'de Barac'ın sakatlanması üzerine herhangi bir takviye yapılmaması bugün Splitter'in üzerindeki yükü fazlasıyla arttıracaktı ve Ivanovic'in uzun rotasyonunu nasıl yapacağı merak ediliyordu ama Splitter beklenenin aksine İspanyollar'ın tüm hücum planıydı. İçerde Splitter'in çevikliği Sofo'ya karşı avantaj sağlarken karşıda da Sofo'nun fiziği, gücü aynı avantajı misafire sağlıyordu. Sofo bu eşleşmeden ilk dakikalarda üstün çıktı ama daha üçüncü dakika dolmadan iki faul alınca aslında kazananın Splitter olduğu da ortaya çıkmış oldu. İlk dakikaların bir diğer dikkat çeken noktası da Caja Laboral'in aldığı savunma ribaundlarından sonra jet hızıyla hücuma çıkmasıydı.Bu Olympiakos'un sadece iki maçını izlemiş bir hocanın bile kullanacağı taktikken, Caja Laboral'in de alışık olduğu oyun sistemi olunca uygulamakta zorlanmadılar. Ama Olympiakos bir anda 17-8 öne fırlayınca Ivanovic molası ve arka arkaya tedbirler gelmeye başladı. Anlaşıldı ki Splitter sabit kalacak, sadece Eliyahu ve Teletovic değişecekti. Değişti de ama Kleiza'ya çözüm olamadı. 13 sayı öne geçen (21-8) Olympiakos Teodosic'i bir süre Penn'le dinlendirince Caja Laboral biraz toparlanıp gitmek üzere olan maçı çeyrek sonunda 25-18'e getirdi. Caja Laboral'in hücumda etkisiz olduğu dakikalarda Taquan Dean'in kurtarıcı rolüyle sahada olması da oldukça trajikti. Çeyrek sonunda ilginç bir not da iki takımın da hücum ribaundu alamamış olmasıydı.

Maça ilk çeyrekte damga vuran Kleiza-Childress ikilisi ilk çeyreğin sonunda biraz dinlenip ikinci çeyrek başında yine sahadaydılar ama Caja Laboral fırtına gibi başlayınca maç tekrar 25-23 ile kafa kafaya geldi. Zaten maçın tamamında skor bir o tarafa, bir bu tarafa kaydı. Her iki takım da dengede götüremediği maçta seriyle öne geçip, seri yiyerek geriye düştü. Çeyrek başında Huertas'ın güzel bir ters turnikesi vardı, alkışı haketti, tribünleri ateşledi. Olympiakos bir ara hücumda o kadar dağınık bir görüntü sergiledi ki Papaloukas-Penn-Teodosic üçlüsü aynı anda sahadaydı. Bu da çözüm olamadı hatta Olympiakos'un 24 saniyede hücum edemediği oldu. Kendi şutunu yaratabilen Childress'ın oyuna girmesiyle biraz rahatladılar. Maç içindeki klasik seriler önce Olympiakos'u 31-43 ile öne fırlatıp, çeyrek sonunda Caja Laboral'i 45-39 ile maça tutundurdu.

İlk yarıda Caja Laboral 10, Olympiakos da 9 oyuncusunu kullandı. Bunda sürekli değişen taktikler ve çözüm arayışları en önemli etkendi. İspanyollar'ın 1/7,Yunanlıların 3/9 üçlüğü beklenmedik rakamlardı. Kastettiğim kaçan şutlar değil kullanılan üçlüğün azlığı tabi. Çünkü her iki takım da dışarıya normalde çok sık kullanmasına rağmen bu akşam içeriyi fazlasıyla kullanmaya çalıştı ve bunda başarılı oldu. İlginç olan ise 15/22 ile %68 ikilik isabeti yakalayan Olympiakos'un bunu Caja Laboral gibi pivotuyla değil de 3-4 numaradaki oyuncularıyla yakalamasıydı.

İkinci yarı Olympiakos maça tekrar Sofo ile başladı. Caja Laboral uzun bir süreden sonra Teletovic ve Huertas'ın arka arkaya üçlükleriyle beraberliği sağladı ve arkasından Huertas'ın basket faulle kazandırdığı üç sayıyla da bir anda 48-45 öne geçti. İlk yarının sonunu da sayarsak bu 15-1 lik seri anlamına geliyordu ki aynı güzel işleri yapan Huertas çok çok gereksiz bir sportmenlik dışı faulle takımına el freni oldu ve Olympiakos Boroussis'in üçlüğüyle bir hücumda 5 sayı bularak tekrar öne geçti. Bu dakikada da üçü San Emeterio'dan biri de Huertas'tan olmak üzere Caja Laboral'in üçlük yağmuru başladı. Dış atışları en büyük silahı olan Caja Laboral ilk yarıdaki şaşırtan tabloyu bırakıp yine can dostuna dönmüştü. Üçüncü çeyreğin bitimine 4 dakika kala da 59-54 öne geçerek bunun mükafatını aldılar. Yüzdeleri düşünce de bu sefer seriyi yakalayan Olympiakos oldu ve çeyreği 65-63 önde bitirdiler. İlk yarıyı 1/7 üçlük ile bitiren Caja Laboral rakamı 6/16'ya çıkarmıştı ki bu bütün bir çeyrek sadece üçlükle beslendiklerinin de kanıtıydı. Son bölüme girilirken skor beşinci kez serilerle el değiştirmişti.

Son çeyrek de yine Teletovic'in üçlüğüyle açıldı. Olympiakos ise içerden oynama devam etti. Üç hücum üstüste Papaloukas ve Teodosic'in pota dibinden bulduğu sayılar Caja Laboral savunmasının zaafiyeti mi yoksa bu ikilinin müthiş oyun zekası mı onu yorumlamak zor ama son 6 dakikaya Olympiakos'un 5 sayı önde girmesini sağladılar. Hemen devamında da Childress'le pota dibinden bir sayı daha bulan Olympiakos, hemen sonraki hücumlarda Bourousis ve Mavrokefalides'le üçlük bularak kadro zenginliğini dosta düşmana gösterdi. Childress'ın üçlüğü de 2 dakika kala skoru 87-79'a getirip İspanyollar'ın umutlarını tüketti. Taquan Dean'in bu dakikalarda üçlük denemesi zaten Caja Laboral'in çaresizliğinin ispatıydı. Son anlarda çırpındılar ama süre yetmedi ve maçı 89-85 kaybettiler.

Splitter maça iyi başlamasına rağmen daha sonra oyunun dış atışlara dönmesi San Emeterio'yu 20, Huertas'ı da 23 sayıyla evsahibi adına öne çıkardı. Olympiakos'ta da maçın başından sonuna kadar Kleiza-Childress ikilisi, son bölümde de Bourousis-Papaloukas ikilisi çok çok iyiydi. Papaloukas aynı zamanda maç sonu salondan çıkarken tribünlere el sallayarak tepki aldı ama bence o el doping testinden kaçtığını söyleyenlereydi çünkü WADA zaten aylar önce Olympiakos antrenmanını basıp ona test yapmıştı. Yıldız oyuncu maçın sonunda özellikle Teodosic'le mükemmel bir uyum sergiledi ve kritik anlarda ortaya çıkıp maçı kopardı. Olympiakos da bu galibiyetle ilk iki yolunda çok büyük bir avantaja sahip oldu. Ama en önemlisi çok para harcamanın değil doğru planlamayla transfer yapmanın önemini gösterdi. Sofo-Vujcic-Mavrokefalides'in çok az oynadığı bir karşılaşmada kısalarla nasıl boyalı alanın domine edilebileceğini, oyuncuların çeşitliliğinin önemini de aynı şekilde anlatmış oldu.

Teodosic'in tek el mükemmel asisti ve Childress'ın birebir zorlayıp yaptığı smaç, Huertas'ın ters turnikesiyle beraber maçın en güzel hareketleriydi. Detaylı istatistikler burada.




Link

28 Ocak 2010 Perşembe

Bootsy Thornton'un Blogu

0 yorum

Eurolig resmi sitesinde bazı oyuncular ve medya mensupları dönem dönem günlük şeklinde yazılarla kitlelere ulaşıyorlar. Yeni yazar bizden, Bootsy Thornton. Daha önce Petravicius, Gigli, Cabezas, Walsh, Pocius ve Wallace yazılarını yazmıştı, halen de bir kısmı yazmaya devam ediyor. Tabi bu yazılar formalite şeklinde ve fazla detaylı, özel yazılar değil ama yine de oyuncuların kendi ağzından düşünceleri okumak güzel oluyor. Thornton'un ilk yazısı Efes Pilsen günleri, kariyeri ve İstanbul hakkında. Buradan ulaşabilirsiniz. Oyuncuların tamamının bloglarına ve geçmiş yıllara da buradan ulaşabilirsiniz.

Zor Zamanda Zor Fikstür

1 yorum

Efes Pilsen'in Ergin Ataman'la iki yıldır gösterdiği performans fazlasıyla eleştiriliyor. Malaga Rytas'ı yenmeseydi belki şu anda Ergin Ataman'ı konuşmuyor bile olabilirdik ama neticede büyük bir kesim tarafından Top 16 neticesinin beklendiği konuşuluyor. Tabi "dereyi geçerken at değiştirilmez" şeklinde düşünenenler de vardır ama aynı Fenerbahçe Ülker-Tenjevic ilişkisi gibi Efes Pilsen-Ergin Ataman ilişkisi de yıprandı. Belki Ergin Ataman'ın bu kadar gündemde olmaması Tanjevic gibi kum torbasına çevrilen bir isimle aynı ülkede çalışması ama hocayı zor günlerin beklediği de kesin. Malum dün geceden beri en çok konuşulan konu Efes Pilsen'in rotasyonu. Oyuncuların aldığı dakikalara göz gezdirirken Efes Pilsen fikstürüyle dehşete düştüm. Tamam belki Efes Pilsen kadrosu ve kalitesi TBL'e fazla geliyor olabilir ama Top 16 ile birleşince ortaya inanılmaz bir fikstür çıkmış. 10 maçlık seride Efes Pilsen kaç galibiyet alacak bilinmez ama Ergin Ataman ve ekibinin fazlasıyla yıpranacağı ortada. Güven aşılayıp devam etmesi de, bırakıp gitmesi veya görevine son verilmesi de bence bu 10 maçlık seriye bağlı..

Banvit (D)
Montepaschi Siena (E)
Türk Telekom (E)
Maccabi Tel Aviv (D)
Fenerbahçe Ülker (D)
Maccabi Tel Aviv (E)
Beşiktaş Cola Turka (E)
Real Madrid (E)
Galatasaray Cafe Crown (D)
Montepaschi Siena (D)

Eurolig'de İlk Günün Özet Görüntüleri

0 yorum


Link

Panathinaikos - Partizan Özet Görüntüleri ;


Link

27 Ocak 2010 Çarşamba

Real Madrid :77 - Efes Pilsen :70 Rotasyon Dedikleri Şey

4 yorum

Sezonun belki de en iyi mücadelesiydi, en çok direnç gösterilen maçtı ama mağlubiyete sebep olabilecek birkaç faktör aynı anda devrede olunca sonuç da kaçınılmaz olabiliyor. Maça kötü başlayan bir Real Madrid, tam aksine iyi hücum etmese de sonuca giden bir Efes Pilsen vardı. Tabi bu maçın ilk yarısını izleyen dikkatli izleyecilerin aklına hemen bir başka maç geldi ; Olympiakos - Efes Pilsen. Üçlüklerle ayakta kalan Efes Pilsen o maçın aksine bugün savunmada da istekliydi. Ama işte maç önünde yazdığımız şeyler büyük kehanetler değildi. Real Madrid oyun kurmada tıkanınca Prigioni çıkıyor Llull giriyor, hücumda sıkışınca Bullock, pota altında savunma yumuşayınca Reyes devreye giriyor. Buna karşı sizin alabildiğini önlem sınırlı, aldığınız önlemin verdiği verim daha da sınırlı. Rakocevic bugün yine kötüydü. Dört dakika sahada kalıp 0 sayı ve 2 top kaybıyla maçı bitirdi. Takımı canlandırabilecek, enerji getirecek Sinan Güler kadroda bile yoktu. İçimdeki tek umut Charles Smith yine son dakikaya kadar umudu canlı tuttu ama faktörlerin en önemlisi hakemler en kritik anlarda kaderi biraz değiştirdiler. Ne Smith'e çalınan beşinci faul, ne de Popovic'e çalınan faulün uzaktan yakından faulle alakası yoktu. Smith'in iki üçlüğü ve arkasından kaptığı top da heba oldu. Bir ara Kasun ve Ermal'le içeriyi iyi kullandık ama genele baktığımızda 3 sayının gerisinden ayakta duran bir Efes Pilsen vardı. Real Madrid hücum çeşitliliğini fazlasıyla ortaya koyunca da sonunda gülen taraf oldu. 9 oyuncu 18-28 dakika arası süre aldı Real Madrid'de. Buna karşılık Efes Pilsen ikinci bölümü aynı isimlerle oynadı. 29 iki sayılık, 25 üç sayılık atış bugün Efes Pilsen'in hücum stratejisini zaten ortaya koyuyor.

Endişe verici olan şey Efes Pilsen iyi mücadele etmesine rağmen kaybetme alışkanlığı kazanıyor. Kazanma alışkanlığı takımı zor zamanda şampiyon yapar ama kaybetme alışkanlığı her mağlubiyete kılıfı maç öncesi hazırlar. Fenerbahçe Ülker ona zaten sahipken Avrupa devlerine kafa tutan tek takım Efes Pilsen'in bu gidişatta olması endişe verici. Tamam Real Madrid şampiyonluğun en büyük adayı, benim bu maça dair en ufak bir umudum yoktu ama aynı saatlerde Partizan Maric'siz oynamasına rağmen OAKA'da Panathinaikos'u deviriyor. Demek ki oluyor, demek ki plan program yapılınca birşeyler başarılabiliyor. İnsanın o tarafa bakınca canı acıyor. Detaylı istatistikler burada, videolu analiz en kısa zamanda..

Real Madrid (77): Pablo Prigioni 7 (2 ribaund, 5 asist), Darjus Lavrinovic 11 (4 ribaund, 3 asist), Marko Jaric 9 (4 ribaund, 2 asist), Felipe Reyes 9 (5 ribaund, 1 asist), Rimantas Kaukenas 11 (2 ribaund), Novica Velikovic 6 (2 ribaund, 1 asist), Jorge Garbajosa 6 (3 ribaund), Sergi Jidal, Louis Bullock 12 (3 ribaund, 1 asist), Sergio Llull 6 (3 asist),

Efes Pilsen (70): Mario Kasun 8 (2 ribaund), Charles Smith 18 (7 ribaund, 4 asist), Igor Rakocevic (1 asist), Preston Shumpert 8 (3 ribaund), Kerem Tunçeri 3, Bootsy Thornton 14 (2 ribaund, 6 asist), Kaya Peker 6 (2 ribaund, 1 asist), Ermal Kuqo 6 (4 ribaund), Bojan Popovic 1 (2 ribaund, 2 asist), Daniel Santiago, Ender Arslan 6 (1 ribaud)

Eski Dostlar

0 yorum

2006-2007 sezonu Tau Ceramica'sından üç takım arkadaşı ; Igor Rakocevic, Pablo Prigioni ve Ender Arslan. Maç öncesi salondan güzel bir kare.

Not: Resim alıntı değildir, maille ulaştırılmıştır.

Real Madrid-Efes Pilsen Maçı Yaklaşırken

0 yorum

İki haftalık aradan sonra Eurolig heyecanı başlıyor. Geçen sene de tek takımlaydık, bu sene roller değişti ve Top 16 mücadelesi veren tek takım Efes Pilsen. Kuralar çekilince Efes Pilsen'in kura şansını ve pota altındaki hamlesinin birçok şeyi değiştirebileceğini ifade etmiştim ama geride kalan 15 günde sadece Popovic alınarak transfer kapatıldı. Bu da demektir ki 4 numara yine yetim kaldı, üvey babalar Nachbar ve Shumpert oraya sahip çıkmaya çalışacak. Real Madrid'e bakınca insanın tüyleri ürperiyor. Garbajosa, özellikle Reyes, yeri geldiğinde Velickovic, hiç kullanılmayan Dasic şeklinde rakibin 4 numara opsiyonları akıp gidiyor. Aralık ayında başaşağı giden İspanyollar son zamanlarda iyice toparlandı ama bunun Avrupa'ya yansıması nasıl olacak bunu da ilk defa bu akşam göreceğiz.

Hocalar gittikleri yerin kimliğini de kendi kimlikleriyle değiştirirler. Bunun en önemli örneklerinden biri Messina. Real Madrid'e şu anda baktığımızda eski yıllardan önemli bir farkı rotasyon çılgınlığı. Neredeyse 8-9 oyuncu 20 dakika ve üzeri süre alıyor ve takımın performansı kimseye endeksli değil. Son yıllarda Real Madrid'in en önemli ismi olan Louis Bullock bile bazı maçlara ilk beş başlayamıyor, bazen ilk periyod çıkıp girmiyor, bazen de son anlarda girip oyunun kaderini değiştiriyor. Tabi burdaki dozu yerinde ayarlayan isim de Messina. Efes Pilsen'e baktığımızda planların sınırlı olduğunu görüyoruz. Maça Kaya-Kasun veya Kaya-Santiago ikilisi ile başlayıp daha sonra Nachbar ve Shumpert'in oyuna girmesiyle, Thornton-Rakocevic-Smith üçlüsünün dönem dönem değiştiği ve Ender-Kerem Tunçeri ikilisin direksiyona geçtiği, bazen de Rakocevic'in 1 numaraya kayıp Smith-Thornton ikilisinin aynı anda oyunda olduğu varyasyonlar artık birçok kesim tarafından ezberlendi. Popovic artık bunu yıkabilir. Neden yıkabilir çünkü esas işi oynatmak olan ve bunu istikrarlı bir şekilde yapan bir oyuncu Rakocevic'i de rahatlatıp sadece skora konsantre olmasını sağlayacaktır. Eğer Rakocevic Tau Ceramica'daki gibi top yarı sahayı geçtikten sonra direksiyonu eline alırsa Efes Pilsen ilerleyen dönemde çok daha önemli maçlarda çok daha fazla oyun içinde kalabilir. Ama tabi unutulmaması gereken ve bizim de başımızı en çok ağrıtacak durum uzunlar. Bugün artık hareketli olmayan, dışarıdan rahat şut bulamayan 4 numaralar benchlerde yosun tutmaya alışmışken Efes Pilsen'de bu şekilde bir tane ismin bile bulunmaması Top 16 için hiç de ümit verici bir tabloyu ortaya koymuyor. Her ne kadar sakatlığı sonrasında formunda düşüş olsa da Reyes bugün Avrupa'nın en mükemmel, en komplike 4 numaralarından biri, hatta bana göre iyi bir Reyes bu konuda açık ara zirvededir. Mükemmel savunma yapan, orta mesafeden iyi atışlar bulan, savaşan, ribaundu karıştıran, sırtı dönük iyi oynayan bir Reyes bugün Efes Pilsen en büyük belası olmaya adaydır. Joan Plaza dönemindeki şampiyonlukta Marconato'yu sahadan silen bir Reyes vardı. Efes Pilsen uzunları Marconato kadar ağır değil ama dönüşlerde en az onun kadar sorun yaşayan bir Kaya Peker var. Kasun'un bile ayakları Kaya Peker'den daha hızlı. Yine aynı şekilde çok fazla tercih etmese de zaman zaman penetre eden Garbajosa, oyunun her yönünü çok iyi oynayan Velickovic bence bugün Efes Pilsen'i imha bombasının kırmızı ve yeşil kablolarıdır. Garbajosa hücumda çok iyi pozisyon alan ve kendine boş atış yaratabilen, Velickovic de korkusuzca içeriye hücum eden isimler. Baktığımızda Kaya Peker'de ne Jorge kadar dışarı çıkabilecek enerji, ne de Velickovic'e ulaşabilecek sürat mevcut değil. Kaya Peker'in alternatifleri savunma yönü pek olmayan Shumpert ve daha geçen hafta Real Madrid'le parada anlaşamadığı için Efes Pilsen'de kalan, aklının bir köşesinde eski hocası Messina'yı tutan Nachbar. Tabi bunları sayarken Lavrinovic ve Tomic'i de unutmamak gerek. Ama moda 4 numara olduğu için onlar şu anda arka planda.

Jaric de Prigioni de hücumda başbelası olacak oyuncular ama bugün en kritik isimlerden biri de Sergio Llull. Sakatlıktan yeni çıktı ama hem 1 numara oynadığında Popovic savunması, hem de Prigioni 1 numaradayken ikiye kaydığında Rakocevic savunması bugün Efes Pilsen için kader niteliğinde. Bu kadar isimden sonra Kaukenas, Bullock ve Hansen'in de savunulması akla gelince içim daralıyor, bir hüzün çöküyor. Efes Pilsen tüm bu faktörleri geçebilir, oradan galip çıkabilir mi diye düşünüyorum ama sonsuz bir labirent gibi çıkışı bir türlü bulamıyorum. Takımın bağıra bağıra 4 numara ihtiyacı varken gidip Ender-Kerem-Rakocevic hatta Sinan Güler opsiyonunun olduğu bölgeye Popovic'i almak (ihtiyaç vardı ona bir şey demiyorum ama 4 numaradan faha mı fazlaydı?) , uzun rotasyonunu zenginleştirip kuvvetlendirmemek takım yapılanmasındaki plansızlığı gösteriyor. Elbette ki Ergin Ataman'ın planları vardır ama takımın 2-3 numaradaki şişkinliği bu haldeyken ve pota altı çaresizken bu kadar rahat olmak bana hiç anlamlı gelmiyor.

Uzunları iyi oynatabilen, bugün Partizan'a gitse ortalama 10 asist rakamları yakalayabilecek Popovic'i alırken dışarıdan şut kullanabilen, pick and roll yapan uzunlara sahip olmamak çok acı verici. Belki Ergin Ataman'ın planları Nachbar ve Shumpert'in dış şutlarından faydalanmak ama bunun bir işe yaramadığını, oyunun savunma yönünde hiçbir katkı vermediğini daha önceki filmlerde gördük. Zaten günümüz basketbolunda artık böyle bir anlayışın yeri yok. Üstelik alınabilecek bir 4 numara Nachbar'ı da 3'e kaydırıp kendi yerinde oynatma kapısı açacakken bu hamlenin gelmesi her basketbolsever gibi beni de fazlasıyla üzdü. Sadece bu maç değil aynı zamanda İstanbul'da oynanacak Real Madrid maçı da Efes Pilsen'in 4 numara politikasının önemli bir sınavı olacak. Barcelona ile birlikte bugün en iyi 4 numara kadrosuna sahip iki takım Real Madrid ve Panathinaikos. Bugün belki maç iyi geçebilir. Yarın sadece Lasme'ye sahip olan, elindeki Lampe'yi gönderip yerine transfer bile yapmayan Maccabi'ye karşı, öbürgün Stonerook'a karşı da planınız işleyebilir ama bir sonraki gün karşıda Lorbek-Vazquez veya Batiste-Haislip varken Final Four hayali kurmak çok zor geliyor. İzlerken en heyecanlı yerinde hata verip duran film gibi acı veriyor.

Bugün de yine hiç umudum yok. Rakip boyalı bölgeyi bombalarken ben Melih Gümüşbıçak'ın "Rakoceviiiiiiiic ve üçlük kaçıyor" sesiyle irkilip Nur Germen'in "Bu Reyes iyiymiş valla herşey bunun başının altında çıkıyor." yorumuyla dehşete kapılmak istemiyorum. Allahtan Smith gibi mücadele eden, savunma yapan bir oyuncu var da yine içimde bir parça umut kalıyor. Zoru gerçekleştirdiğimiz bir gece, hatalardan ders çıkardığımız bir maç ümit ediyorum. "Eyvah çocuklar döndürmeyin Velickovic'i sesini duymak, takımda Igor'dan başka Rakocevic'cikler görmek istemiyorum kendi adıma. Akşam ne olacak göreceğiz.

Günün diğer iki maçında Vranes'i Pekovic ve Fotsis'in çiğ çiğ yiyeceğini ve Maric'siz Partizan karşısında Panathinaikos'un rahat bir maç geçireceğini, Malaga'nın da yorgun CSKA Moskova'ya karşı direnebileceğini düşünüyorum. Juan Dixon'ın peformansı Malaga'nın kaderini çizecektir. İyi oynar, iyi oynatırsa galibiyet bile gelebilir.

Eurolig Günün Tahmini (27 Ocak)

0 yorum

CSKA Moskova - Unicaja Malaga
Toplam Sayı 149.5 Altı @ 1.70 (İddaa)

Real Madrid - Efes Pilsen
Velickovic 9.5 Üstü @ 1.85 (Forvetbet)

Real Madrid - Efes Pilsen ?

4 yorum

Eurolig Top 16 1. Hafta Sakatlık Raporu

0 yorum

Regal FC Barcelona : Lubos Barton sakatlığı nedeniyle oynamayacak.
Panathinaikos : Batiste ve Tsartsaris sakatlıkları nedeniyle oynamayacaklar. Yeni transfer Marcus Haislip sahada olacak.
Maroussi : Diamantopoulos ve Kendall sakatlıkları nedeniyle oynamayacaklar.
Partizan : Maric sakatlığı nedeniyle oynamayacak. Yeni transfer Milosevic sahada olacak.

Siena : Herhangi bir eksiklik yok.
Real Madrid : Van Den Spiegel sakatlığı nedeniyle oynamayacak. Hansen ve Vidal'in durumu maç saatinde belli olacak.
Efes Pilsen : Herhangi bir eksiklik yok. Yeni transfer Popovic sahada olacak.
Maccabi Tel Aviv: Herhangi bir eksiklik yok.

CSKA Moskova : Smodis sakatlığı nedeniyle oynamayacak.
Unicaja Malaga : Blanco ve Gomis sakatlıkları nedeniyle oynamayacaklar. Yeni transferler Dixon ve Dowdell sahada olacaklar.
Prokom : Herhangi bir eksiklik yok.
Zalgiris : Cukinas ve Watson sakatlıkları nedeniyle oynamayacaklar. Begic haftasonu sakatlığı nedeniyle ligde oynamadı.

Olympiakos : Herhangi bir eksiklik yok.
Cibona : Vukusic şüpheli,Gordon ülkesine gitti,durumu bilinmiyor. Rozic yok.
BC Khimki : Herhangi bir eksiklik yok.
Caja Laboral : Oleson ve Barac sakatlıkları nedeniyle oynamayacaklar. Yeni transfer Taquan Dean sahada olacak.

Eurolig Top 16 1.Hafta Programı (27-28 Ocak)

0 yorum

27 Ocak Çarşamba

19:15 CSKA Moskova - Unicaja Malaga (Spormax)
21:00 Panathinaikos - Partizan
21:45 Real Madrid - Efes Pilsen (Sky Türk)

28 Ocak Perşembe

19:00 BC Khimki - Cibona Zagreb (Spormax)
21:00 Asseco Prokom - Zalgiris
21:30 Montepaschi Siena - Maccabi Electra (Spormax)
21:45 Regal Barcelona - Maroussi BC
21:45 Caja Laboral - Olympiakos

Eurocup'ta Kayıplarda Bir Gece Daha

0 yorum

Hem Galatasaray Cafe Crown, hem de Türk Telekom için pek fazla umut taşıyamadığım bir haftaydı. Gerçi Galatasaray'ın şansı biraz daha fazlaydı çünkü Unics Kazan VTB Final Four yorgunuydu ama İstanbul'dan da galibiyet çıkarmayı başardılar. Maçı izlemedim ama Galatasaray Cafe Crown için alışılageldik tablo bir kez daha ortaya çıkmış. Yabancılardan maksimum, yerlilerden minimum verim. 4 yabancının haricinde sayı bulabilen 5. oyuncu Can Akın olmuş, başka kimseden ses çıkmayınca da GS Cafe Crown ekstra katkı alamadığı bir maçı daha kaybetmiş. Detaylar burada.

GALATASARAY CAFE CROWN (77): Darius Washington 13 (2 asist), Caner Topaloğlu, Murat Kaya (2 ribaund- 3 asist), Mike Wilkinson 20 (8 ribaund), Radoslav Rancik 17 (12 ribaund- 5 asist), Evren Büker (1 ribaund- 2 asist), Can Akın 6 (1 ribaund- 1 asist), Simas Jasaitis 21 (4 ribaund- 1 asist), Fatih Solak (2 ribaund)

UNİCS KAZAN (84): Terrel Lyday 16 (6 ribaund- 5 asist), Marko Popovic 17 (5 ribaund- 8 asist), Igor Zamanskiy 5 (2 ribaund), Petr Samoylenko (3 asist), Kresimir Loncar 17 (1 ribaund- 1 asist), Saulius Stombergas 4 (3 ribaund- 1 asist), Vladimir Veremeenko 8 (6 ribaund- 2 asist), Maciej Lampe 17 (8 ribaund- 2 asist)

Türk Telekom'un işi daha zordu. Gran Canaria deplasmanı her babayiğidin çıkabileceği bir deplasman değildir ama onlar biraz daha dirençli oynamışlar. Maçla ilgili yorumlar Türk Telekom'un rakibe hediye ettiği yönünde ama izleyemediğim için yorum yapamıyorum. Detaylar burada.

GRAN CANARİA 2014 (73): Josh Fisher 5 (1 ribaund, 2 asist), James Augustine 13 (4 ribaund, 1 asist), Sitapha Savane 15 (3 ribaund, 1 asist), Tomas Bellas (2 asist), Marcus Norris 11 (2 ribaund, 6 asist), Daniel Kickert 6 (4 ribaund), Jim Moran 3 (4 ribaund, 1 asist), Jaycee Carroll 4 (3 ribaund, 5 asist), Melvin Sanders 8 (4 ribaund, 2 asist), Will Mcdonald 8 (4 ribaund, 1 asist),

TÜRK TELEKOM (65):Kris Lang 14 (12 ribaund), Serkan Erdoğan (1 asist), Lamayne Wilson 7 (5 ribaund, 1 asist), Bekir Yarangüme 3 (1 ribaund, 1 asist), Tutku Açık 3 (1 ribaund, 2 asist), Hüseyin Beşok 1, Soner Şentürk (1 ribaund, 1 asist), Erwin Dudley 18 (6 ribaund, 1 asist), Ümit Sonkol , Demond Mallet 19 (2 ribaund, 4 asist)

26 Ocak 2010 Salı

Eurocup Günün Tahmini (26 Ocak)

0 yorum

GRAN CANARİA - TÜRK TELEKOM 150.5 ALT @ 1.85
GRAN CANARİA KAZANIR @ 1.20
JOVENTUT KAZANIR @ 1.38

Cemal Nalga Resmen Alba Berlin'de

3 yorum

Haber aslında günlerdir bütün basın organlarında yer alıyordu ama Almanlar resmi sitede açıklamadan yazmak istemedim. Hatta dürüst olmak gerekirse bu transferden çekiniyorlar o yüzden mi resmi sitede yazmıyorlar diye de düşünüyordum. Gerçi Pavicevic'in Cemal Nalga transferinin gerçekleştiği ve genç takımla antrenman yapacağı yönünde açıklamaları vardı ama yine de beklemek istedim. Bugün resmi site Cemal Nalga transferini duyurdu. Adam Chubb'ın sakatlığı sonrası takviye olarak Cemal Nalga ile anlaşıldığı ve Eurocup'ta oynayacağı yazılmış, skandal hakkında da bilgi verilmiş. Bizim kulüpler olsa o kısmı es geçerlerdi. Skandalın gerçekleştiği yere dönmesi trajikomik bir tesadüf mü yoksa orda emeği geçip, kenara çekilenlerin bir yardımı mı bilinmez ama Cemal Nalga sezon sonuna kadar Alba Berlin'de Alba Berlin forması giyecek. Tufan haklı isyanından sonra kendini kurtarmıştı, şimdi de Cemal kendini kurtardı ama hala enkaz altında olanlar var, onlardan ses yok.

Boniciolli Kadrosunu Oluşturuyor

0 yorum

Transfer döneminin en çok konuşulan ekiplerinden biri Lottomatica Roma. Ama bunda aldıkları oyuncuların değil de takımda çıkan söylentilerin payı büyük. Önce Hutson ve Toure gidecek dendi, şimdi o oyunculara Giachetti ve De La Fuente eklendi. Tüm bu söylentilerin arasında Roma Kızılyıldız'dan Tadija Dragicevic'i kadrosuna kattı. Belli ki yeni koç Boniciolli ve Lottomatica Roma 4 numara pozisyonu için değişiklik planlarını çoktan yapmış. Kızılyıldız'ın en önemli isimlerinden biri Dragicevic. Sırpların altın jenerasyonunun da milli parçalarından biri. Roma'ya o bölgede ofansif anlamda çok büyük güç katacaktır. Tabi bu haber Kızılyıldız'la aynı grupta olan Türk Telekom için de sevindirici bir haber. Bu transferle beraber Hutson-Toure ikilisinden birinin gitmesi neredeyse kesinleşti. ABD kontenjanını boşaltmak için Hutson öne çıkabilir ama Fransız Toure şu an için ondan bir adım önde duruyor.

25 Ocak 2010 Pazartesi

Barcelona'yı da Yenerler

4 yorum

Rafa Martinez Barcelona'ya "Yeter Artık" dedi ve Gran Canaria'dan sonra Barcelona'yı devirmeyi başaran ikinci takım Valencia oldu. 26 maçlık yenilmezlik serisine de böyle bir son yakışırdı. Spiker de kendini kaybetmiş basketten sonra. Türkiye'de olsa böyle efekt veren spikere bir daha maç sundurmazlar. Paravan açılınca 24 yıl sonra ilk defa annesini gören bir insanın sevincini yansıtmış maşallah. Maç yazısı daha sonra...


Link

Eurocup Top 16 1. Hafta Programı (26 Ocak)

2 yorum

I GRUBU
21:30 Le Mans - Alba Berlin
21:45 DKV Joventut - Aris BSA 2003

J GRUBU
20:00 Galatasaray C.Crown - Unics Kazan (GS TV)
21:30 Power Elec Valencia - Hapoel Jerusalem

K GRUBU
21:00 Panellinios BC - Brose Baskets
21:45 Benetton Basket - Bizkaia Bilbao

L GRUBU
19:00 CEZ Nymburk - Crvena Zvezda
22:30 G. Canaria 2014 - Türk Telekom (TRT 2)

Yorumlarım İle Almanya All Star Videosu

5 yorum

Malumunuz haftasonu D Spor'da Almanya All Star maçını yorumladım. Bu zamana kadar izlediğim en kötü All Star maçı bana denk geldi. Ne bir smaç, ne alleyhop, ne bel arkası pas hiçbirşey yoktu. Hatta bitime bir dakika kala 10 sayı civarı önde olan Güney Takımı bomboş smaca giden Kuzey Takımı'na arkadan koşup faul yapmaya çalıştı. Şov için trambolin kullanan smaç ekibi bile smaç basamadı, gerçekten felaketti :) O yüzden maçın tamamını koyup kimseyi üzmeye niyetim yok, kısa bir bölümü merak eden arkadaşlar için koyayım istedim. D Spor ekibine ve Emrah Hamurcu'ya teşekkürlerimi gönderiyorum buradan. İlk maçım oldu, ben birşey demeyeyim yorum sizin.


Link

VTB Liginin Şampiyonu CSKA Moskova

0 yorum

Sonuçlar 2-3 günlük ama İstanbul koşuşturmasında vakit bulamadım bir türlü. CSKA Moskova finalde rövanşı aldı ve VTB Ligi'nin şampiyonu oldu. Ligdeki maçın aksine hayli kısır geçti final ve 66-55 kazandı Pashutin'in ekibi. Kazan'da Popovic 2/7 üçlük ve 8 top kaybıyla rakibe şampiyonluğu hediye etmiş gibi görünüyor. 16 sayı bulan JR Holden da Final Four'un en değerli oyuncusu oldu. Üçüncülük maçında da Zalgiris Pocius'un muhteşem oyunuyla BC Khimki'yi 78-72 devirip önemli bir sürprize imza attı. 5/5 üçlük ve 26 sayı Pocius adına mükemmel bir tablo. Üstelik savunmasıyla ünlü Khimki'ye karşı. İsmimi duyuracağım diyordu ve gerçekleştirmeye de devam ediyor. Takım olarak da 14/26 üçlük attılar ki birgün önce bunu yapabilseler belki finale çıkabilirlerdi. Langford da Khimki adına 20 sayı atmış ve maç sonu iki Litvanyalı Jankunas ve Javtokas için utanç verici performanslar diye açıklama yapmış. Takım arkadaşının performansı ile ilgili açıklama yapmak sana mı düştü diye düşünmeden geçemedim. Dört maça da ulaştım, izledikten sonra detaya girebilirim ancak, skor tablosu üzerinden daha fazla uzatmayayım. Turnuva ile detaylar resmi sitede.

Matrix Pocius

0 yorum


Taquan Dean Caja Laboral'de

0 yorum

Gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Malaga nihayet kurtuldu derken Taquan Dean Caja Laboral'e gitti. Barac'ın sakatlığından sonra oraya bir uzun almalarını herkes bekliyordu ama bu transfer hem zamanlama hem de planlama açısından beni dumura uğrattı. Resmi açıklama burada, kontrat 1 aylık yapılmış. Ivanovic muhtemelen "Bu dönemde adam bulmak zor, hazır boşa düşmüşken otursun kenarda, Top 16'da belki lazım olur." diye düşünmüştür çünkü potansiyeli ne olursa olsun son dönemdeki form durumuyla Dean'in bundan başka bir role bürünmesi mucize olur. Benim gördüğüm, izlediğim, az çok tahlil ettiğim Ivanovic bildiğimiz Taquan Dean'e 1 aydan fazla dayanamaz. Eğer aksini gösterirse ben de yanıldığımı kabul ederim, özeleştiri yaparım.

24 Ocak 2010 Pazar

Dayan Seda Pes Etmek Yok !

0 yorum

Ceyhan Belediyesi'nin milli oyuncusu Seda Tekindağ geçirdiği trafik kazası sonucu ağır yaralı olarak tedavi görüyor. Allah'tan acil şifalar diliyorum hem kendisine hem de yanındaki arkadaşına. Umarım en kısa zamanda iyileşerek aramıza dönerler.

Ve Marcus Haislip Panathinaikos'ta

3 yorum

Panathinaikos'tan yazılı değil ama sözlü açıklama geldi. Kolossos maçının devre arasında mikrofonu eline alan Panathinaikos'un sahibi kardeşlerden Thanassis Giannakopoulos taraftarlara Haislip'i aldıklarının müjdesini verdi. Sözleşme 1,5 yıllık ve 1.2 milyon dolar civarında bir rakam telaffuz ediliyor. Zaman zaman kendini kaybedip anlamsız şutlar deneyen Haislip bunları Panathinaikos'ta da yapabilecek mi merak ediyorum. Eski Haislip olmazsa Batiste'le beraber uzun dönemde süreleri paylaşır ama bu konuda kendine çeki düzen vermezse benchte uzun süre Verginis'le muhabbet etmek zorunda kalabilir.

23 Ocak 2010 Cumartesi

ACB 19. Hafta Programı (23-24 Ocak)

0 yorum

23 Ocak Cumartesi
19:00 G.Canaria 2014 - Asefa Estudiantes
19:00 Power Elec. Valencia - Regal FC Barcelona
20:00 Unicaja - Suzuki Manresa
21:30 Xacobeo - Valladolid

24 Ocak Pazar
13:30 Cajasol - DKV Joventut
13:30 Meridiano Alicante - CB Granada
13:30 Bizkaia Bilbao - Caja Laboral
13:30 CB Murcia - Fuenlabrada
13:30 Lagun Aro - Real Madrid

TBL 16. Hafta Programı

0 yorum

23 Ocak Cumartesi
14:00 Türk Telekom – Antalya Büyükşehir Belediyesi
15:00 Kepez Belediyesi – Fenerbahçe Ülker (Spormax)
15:30 Bornova Belediyesi – Pınar Karşıyaka
17:00 Efes Pilsen – Mersin Büyükşehir Belediyesi
17:30 Erdemir – Banvit
19:00 Oyak Renault – Galatasaray Cafe Crown (Spormax)

24 Ocak Pazar
16:00 Aliağa Petkim – Tofaş (Skytürk)
17:30 Beşiktaş Cola Turka – Darüşşafaka Cooper Tires (Spormax)

Haislip Adım Adım Panathinaikos'a

3 yorum

Panathinaikos ve Marcus Haislip arasındaki son pürüz de kulübü tarafından giderildi ve eski dost serbest bırakıldı. Favori daha önce de yazdığım gibi Yoncalar ama en dış kulvardan Efes Pilsen gelir mi diye düşünmeden edemiyorum. %99 ihtimalle Haislip birkaç gün içinde Panathinaikos ile imzalar diye düşünüyorum. Özellikle de Fran Vazquez'in uzun kollarına ve hareketliliğine iyi bir çare olabilir.

22 Ocak 2010 Cuma

Barac 1 Ay Oynamayacak

0 yorum

Caja Laboral'da Brad Oleson'un sakatlığına Stanko Barac da eklendi. Sol ayağında stres kırığı tespit edilen Barac'ın 3-4 hafta sahalardan uzak kalacağı resmi siteden açıklandı. Top 16 öncesi İspanyollar adına felaket bir haber oldu. Muhtemelen yerine geçici bir takviye yapacaklardır.

Her Taraftar İçin 1 Euro

0 yorum

Haiti'de yaşanan insanlık dramına birçok oluşum gibi Eurolig de sessiz kalamadı. Sosyal sorumluluk projelerinden olan Engelli Olimpiyatlar'ını bu sene birçok maçta kaptanlara yaptırdıkları konuşmalarla tanıtan Eurolig, Top 16'nın ilk maçlarında salona gelecek her seyirci için 1 Euro'yu UNICEF'e bağışlama kararı aldı. Prigioni, Papaloukas, Obradovic, Lorbek, Scariolo ve Langdon gibi isimlerle bağış kampanyasının tanıtımı yapıldı ve bireysel bağışlar için de resmi sitede hesap numarası verildi. Haftaya 8 maç oynanacak ve tahminim 65.000-70.000 euro civarında bir rakam bağışlanır. Fenerbahçe'nin Top 16'ya kalamaması ve Maroussi ile beraber ilk maçları içerde oynamamaları Haiti'liler için büyük bir şans oldu.

Almanya All Star'a Misafiriz

10 yorum

Almanya Ligi'nde All Star heyecanı Cumartesi akşamı yaşanacak ve 21:30'da D-Spor'dan naklen yayınlanacak. Ben de gelen davet üzerine bu maçta yorumcu olarak bulunacağım. Diğer Avrupa liglerine göre pek takip edilen, takip ettiğim bir lig değildir Almanya ligi bu sebeple yer yer aforizma yaratma ihtimalim mevcut ama ilk tecrübe olacak, elimden geleni yapmaya çalışacağım. Sevenlere, nefret edenlere, merak edenlere buradan duyurmuş olalım. All Star maçıyla ilgili tüm bilgilere buradan ulaşabilirsiniz. Gecenin en ilgi çekici ismi kuşkusuz Robin Benzing olacak.

BC Donetsk İflas Etti

3 yorum

Ukrayna'nın BC Donetsk takımında işlerin yolunda gitmediği ve her an iflasın açıklanabileceği söyleniyordu ki açıklama dün geldi. Kulüp Genel Menajeri Valery Plekhanov yazılı bir açıklamayla kulübün iflas ettiğini, koç ve bütün oyuncuların serbest olduğunu açıkladı. Avrupa'daki başarısızlık ve başkan Sergei Dyadechko'nun rahatsızlığının bütün ekonomik akışı durdurduğunu, herkesten özür dilediğini ve mutlaka bir gün geri döneceklerini söyledi. Asselin ve Sundov zaten takım buldu, diğer oyuncuların durumu nedir bilmiyorum ama Askrabic, PJ Tucker, Marque Perry, Chris Owens, Goran Ikonic, Artur Drodzov ve Milutin Aleksic gibi isimlerin tamamı serbest durumda. İçlerinden Türkiye'ye gelecek isimlerin olabileceğini de düşünüyorum.

VTB Ligi'nde Finalistler Belli Oldu

1 yorum

VTB Ligi'nin Final Four'u dün başladı ve zorlu yarı final maçları sonrası finalistler CSKA Moskova ve Unics Kazan oldu.

CSKA Moskova: 71 - BC Khimki: 66

CSKA Moskova da Pashutin de giderek forma giriyor. Yarı finalin en zor eşleşmesi kuşkusuz bu maçtı ama CSKA zorlansa da finale yükselmeyi başardı. Planinic 16 sayı, 3 ribaund, 5 asist ve 5 top çalmayla gecenin yıldızıydı. Mozgov da kendinden beklenmeyen işler başardı. Herşeyden önce 27 dakika sahada kalmasına rağmen faul yapmaması nasıl anlatılır bilemiyorum. Uzun oyuncu faul yapmadığı zaman rakip uzunların coştuğu düşünülür otomatikman ama öyle bir durum da sözkonusu değil. CSKA'nın 4 numaraları dahil bütün uzunlarının attığı sayı Mozgov'unkinden az. Mozgov 27 dakikaya 11 ribaund, 2 de top çalma sıkıştırdı. CSKA'da Siskauskas'ın 13 sayı, 7 ribaund ve 4 top çalması etkileyici gözükse de 3/7 ikilik, 1/7 üçlük isabeti gerçekten onun adına felaket. Maç sonu sakatlığının kendisini etkilediğini ve rahat oynayamadığını söylemiş, bize de inanmak düşer. İlginç notlardan biri de Jankunas'ın bu sonuçlarla bugün eski takımına karşı ilk kez oynayacak olması.


Link

Unics Kazan : 75 - Zalgiris : 65

Son dönemin çıkıştaki takımı Unics Kazan deplasmanda oynamasına rağmen Zalgiris'i rahat geçip finale kaldı. Loncar'ın 20 sayı, 7 ribaundluk performansı etkileyici ama Marko Popovic yine üçlük olayını abarttı. Bu sefer negatif yönde ama. 10 üçlükte sadece 4 isabeti var, 0/2 saha içi, 0/2 serbest atış isabeti de kreması oldu. 7 asistle bu felaket yüzdeleri biraz telafi etti Hırvat. Yeni transfer Lampe de 4/11 ikilik isabetiyle kötü hücum performanslarından birine imza attı. Geçen hafta da CSKA önünde felaketti. Zalgiris adına tablo çok daha kötü. İstanbul'da şapkadan tavşan çıkaran Brown 25 dakikada 0/5 üçlükle sadece 2 sayı üretebildi. Aynı şekilde Kalnietis ve Klimavicius'un düşük yüzdeleri var ama Klimavicius bu yüzdelere rağmen 17 sayıyla takımın en skoreri oldu. Pocius'un da isabetli üçlüklerle 10 sayısı var.

Final maçı bugün CSKA Moskova - Unics Kazan arasında, üçüncülük maçı da Zalgiris - BC Khimki arasında oynanacak. Üçüncülük maçı için Khimki ağır favori ama final maçı müthiş bir mücadeleye sahne olacak. 5 gün önce iki takım Moskova'da karşılaşmış ve Kazan deplasmanda 29/30 serbest atış isabetiyle maçı kazanmayı başarmıştı. Rövanş çok erken geldi.

21 Ocak 2010 Perşembe

Malaga Nihayet Doğru Yolu Buldu

0 yorum

İmkansızlık desem o değil, alternatifsizlik desen o değil. Şu adam Malaga'da sezon ortasına kadar oynadı ya hakikaten Reneses sabırlı adammış. Nihayet bugün kulüpten açıklama geldi ve Taquan Dean ile yollar ayrıldı. Çakma Kobe, Tucker'dan dersini aldığı gün bu işin yapılması gerekiyordu ama yeni transfere kadar beklenildi. Bu arada Malaga'nın yeni tranferi de Zabian Dowdell oldu. Onunla ilgili de dün açıklama yapıldı. Fazla kariyerli bir oyuncu değil ama Reneses'in bir amacı var demek ki. İşine yaramazsa gönderir zaten sene başından beri aynı taktiği uygulamaktan doğru beşi bulamadı.

Panathinaikos'un 4 Numara Saldırısı

0 yorum

Dün yazmıştım, şu an piyasada kontratlı, kontratsız ne kadar 4 numara varsa hepsi Panathinaikos'un yakın takibinde. Tsartsaris'in tekrar parmağını kırmasından sonra Top 16 öncesi oraya mutlaka bir takviye yapacaklar ve isimler de dolanmaya devam ediyor. Hutson'la başladı, Marcus Haislip'le devam ediyor. Ülkemizde gönüllere taht kurmuştu Haislip. Daha sonra ettiği kavga ve ülkesine gidip dönmemesi, dönüp katakulli işlere girmesi ondan biraz soğumama sebep olmuştu. Şimdilerde San Antonio forması giyiyor ve çok da fazla oynayamıyor. Bu açıdan mümkün bir transfer olarak kenara not almakta fayda var. Bir ara da araya Nachbar girdi ama sanırım Efes Pilsen'de oynadığı pozisyon itibariyle zihinlere 4 diye kazındı ondan olabilir. Şaka bir yana Panathinaikos o bölgede ne Perperoglu'dan ne de Tepic'ten istediği üst seviye performansı alamıyor, Nachbar söylentilerinin dolaşması da bu açıdan gayet normal. Messina'nın da aç kurt gibi Nachbar'ın peşinden koştuğu düşünülürse rakibe kaptırmak yerine biraz daha uzaklara yollamak mantıklı bir tercih olacak. Ha Nachbar'ın 6 ayda yollanması başlı başına bir tercih hatası ama sanırım Efes Pilsen yönetimi bunu kafaya koymuş, Sloven gidici görünüyor. Obradovic de Messina da bulmuşlar böyle fırsatı hayatta kaçırmak istemezler.

Finalin Adı Panathinaikos - Olympiakos

0 yorum

Yunanistan'da kupa yarı finalinin rövanş maçları dün oynandı ve beklendiği gibi iki ezeli rakip Panathinaikos ve Olympiakos finale çıktı. Her ikisi de ilk maçları kolay kazanmıştı ama Olympiakos için rövanş hiç de öyle olmadı. David Blatt ligdeki ilk maçını kazanmıştı ve güven kazanmak için bu maç çok önemliydi. İlk maçtaki 14 sayılık farkı kapatmak kolay değildi ama maçın sonlarına doğru Aris bir ara bu fırsatı yakaladı. Son 16 saniyeye 93-81 önde girdiler ama Papaloukas iki serbest atışı sayıya çevirince maç da 93-83 bitti. Kupadan elendiler ama Aris için bu geçiş döneminde alınan bu farklı galibiyet fazlasıyla önemli oldu. David Blatt'a olan güven açısından da oldukça sağlam bir sonuçtu.

Çeyrekler : 17-22, 44-38, 60-58, 93-83.

Aris (93) : Clark 11, Betts 15, Richardson 30, Hatzivrettas 2, Dikoudis 12, Skordilis, Paounits 6, Kakiouzis, Barlos 3, Miles 14
Olympiakos (83) : Papaloukas 16, Penn 3, Childress 9, Vujcic 9, Bourousis 13, Halperin, Kleiza 12, Maurokefalidis 4, Vassilopoulos, Schortsanitis 6, Teodosic 11

Panathinaikos'un işi Olympiakos'a oranla daha kolay oldu. Rakip ikinci ligden olunca Yoncalar'ın zorlanmasını beklemek de hayalcilik olur. İlk maçı deplasmanda 16 sayıyla kazanmışlardı, bu maçı da 99-63 kazanıp Olympiakos'a rövanş için çağrıyı yaptılar.

Çeyrekler : 25.7, 56-26, 77-44, 99-63

Panathinaikos (99) : Sermantini 13, Tepic 11 , Spanoulis 3 , Perperoglou 4, Batiste 13, Fotsis 6, Verginis 10, Jasikevicius 2, Bogris 7, Diamantidis 9, Pekovic 14, Calathes 7
Iraklis (63) : Castle 3, Akepsimiadis 2, Lambropoulos 18 , Lappas 2, Karapostolis 8 (2), Petrovic 20 (3), Tsamatos 4, Boutsis 2, Despo 4

Final 20 Şubat'ta oynanacak, hemen arkasından da OAKA'da lig rövanşında Panathinaikos - Olympiakos maçı oynanacak. Güzel bir hafta bizi bekliyor.

20 Ocak 2010 Çarşamba

VTB Ligi'nde Final Four Zamanı

1 yorum

Uzaklarda çoğu kimsenin haberdar olmadığı bir lig düzenleniyor. Rusların başını çektiği bir grup Doğu Avrupa ülkelerindeki takımları bir araya toplayarak Eurolig'e rakip değil ama alternatif kaliteli bir lig oluşturmanın tohumlarını birkaç yıldır atıyorlar. Bu ülkelerdeki liglerin kalitesizliği, rekabet seviyesinin düşük olması Avrupa'da mücadele eden birçok takım için bu ligi cazip kılıyor. Aslında asıl amacın Eurolig'e rakip bir lig kurmak olup olmadığı da tam bilinmiyor ama bu sene 8 takımdan oluşan VTB Ligi'nde grup maçları tamamlandı ve yarın Final Four heyecanı başlıyor. Lig adını sponsor olan VTB Bankası'ndan alıyor ve sene başında Panathinaikos, Maccabi Tel Aviv gibi takımları da çağırdılar ama yoğun maç maratonunda uzak deplasmanlara gitmek istemeyen takımlar tarafından pek fazla talep görmedi.

A Grubu'nda iki Rus takımı Unics Kazan ve Khimki, B Grubu'nda da bir diğer Rus takımı CSKA Moskova ve Litvanya'dan Zalgiris Kaunas Final Four'a kalmayı başardılar. Dörtlü final de Litvanya'da yapılacak. Program şöyle ;

21 Ocak Perşembe
CSKA Moskova - BC Khimki
Zalgiris Kaunas - Unics Kazan

22 Ocak Cuma
Galiplerin Final Maçı
Mağlupların Üçüncülük Maçı

Daha detaylı bilgi, haftaların tek tek sonuçları ve dökümanlar için ligin resmi sitesi burada. Bizim takımlarımızın ve sitelerimizin birçoğundan da kat kat güzel siteleri var.

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...