Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

24 Şubat 2010 Çarşamba

Efes Pilsen: 63 - Maccabi Tel Aviv: 56 Maç Yorumu

Valla ne yalan söyleyeyim çok çok garip bir maç oldu. Skorborda bakıyorum Maccabi Tel Aviv'in karşısında 56 yazıyor. Maccabi gibi hızlı oynayan, hücum felfesesini birkaç rakip haricinde tamamen fast breakler üzerine kuran Pini Gershon takımını 56 sayıda tutmak için gerçekten çok iyi savunma yapmanız, çok çok iyi geriye koşmanız ve Maccabi'nin dış şutlarını kesmeniz gerekiyor. Efes Pilsen bunları yaptı mı diye soracak olursanız bana göre hiçbirini yapmadı. Savunma biraz gayretliydi ama öyle rakibi boğan, potayı göstermeyen bir savunma ortada yoktu. Efes Pilsen Siena'yı nasıl eze eze yendiyse bugün Maccabi Tel Aviv karşısında da biraz da rakibinin hediyesiyle galip gelmeyi başardı. Maça Efes Pilsen çok iyi başladı ve dört dakikada 9-0 önde girdi. Efes Pilsen daha ilk 5 dakika dolmadan ilk maçtaki dezavantajı ortadan kaldırmıştı ama ortada bahsettiğim gariplik vardı. Maccabi Tel Aviv çok rahat boş adamı buluyor, içeriye rahatça penetre edp savunmanın düzenini bozuyordu ama bir türlü skora yansımıyordu. İlk 9 dakikadaki 3/17 Maccabi Tel Aviv sahaiçi isabeti Efes Pilsen'in dirençsiz savunmasına rağmen farkı korumasına yetti. Tabi burada Efes Pilsen hücumunun da hakkını vermek lazım. Çok iyi top dolaştırıp boş adamı, çoğunlukla da pota altını buldular ve sayı üretmekte zorlanmadılar. Ama maçın kaderi ikinci periyodda belirlendi. Sürekli tam saha baskı ve eşleşmeli alan savunması yapan Maccabi'ye karşı Efes Pilsen hem topu çıkarmakta, hem de kalabalık boyalı bölgeye top indirmekte zorlandı ve sürekli dışarıyı denedi. İlk periyod 1/7 üçlük isabeti bulan Efes Pilsen aynı istatistiği ikinci periyodun ilk 5 dakikasına sığdırdı. Bu kısa süreye üç tane üçlük kaçıran Shumpert imzasını attı. Kötü hücumun neticesinde önce 10-0 lık seriyle beraberliği yakaladı Gershon'un öğrencileri, arkasından da rüzgarı devam ettirip 26-30 öne geçti. İşte bu nokta Efes Pilsen için toparlanmaktan çok çok daha öte bir noktaydı. Bu bölüm Efes Pilsen için Eurolig'e devam ya da tamam mücadelesi oldu çünkü orda Maccabi'nin indireceği bir darbe bir daha Efes Pilsen'in geri dönüşünü mümkün kılamayabilirdi. Ergin Ataman'ın molasından sonra yanlışları terkedip pota dibini zorlayınca bu sefer 9-0 lık seriyi Efes Pilsen yakaladı ve 35-30 öne geçti ve bir daha da üstünlüğü bırakmadı. Üçüncü periyod iç-dış dengesinin her iki takım açısından da yoluna girdiği, son periyod "Efes Pilsen'in maç sonu sendromu" nedeniyle 35. ve 38. dakikalar arası bölümü "Yine mi Efes" korkusuyla yaşadığımız ama sonra olayın bilincine varıp yerlere atlayan Efes Pilsen'li oyuncular sayesinde avantajı bırakmadığımız periyod oldu. Özellikle üçüncü periyodda bütün doğrular sahada uygulandı. Pota altında Kasun avantajı kullanıldı ve ilk yarı 3/17 üçlük atan Efes Pilsen bu 10 dakikalık bölümde sadece 2 üçlük kullanarak üstünlüğünü korudu. Yine 27. dakikada Rakocevic'in ellerinden ilk serbest atışı kullanması Efes Pilsen'in hücum stratejisindeki bazı yanlışların da aynasıydı. Bir takım ilk serbest atışını 27. dakikada kullanıyorsa ya Barcelona-Caja Laboral maçındaki gibi olağanüstü bir dış şut hadisesi yaşanmıştır, ya rakibin savunması çok yumuşaktır rahat sayı bulunmuştur ya da birebir zorlamalar, içeriye penetreler olmadığı için rakibi faul yapmaya iten olmamıştır. Sanırım Efes Pilsen için bu şıklardan üçüncüsü geçerli.

Çok değerli bir galibiyet oldu. Sahasında kaybedenin olmadığı bir grupta kendi saha maçını ilk kaybeden takım bir değil, beş adım geriye düşecek ama neyse ki bu şimdilik Efes Pilsen'in başına gelmedi. Ama başta da dediğim gibi bu galibiyette Maccabi'nin felaket dış atışlarının payı çok büyük. Ha şu da var Maccabi ne kadar kötü attıysa Efes Pilsen de o kadar kötü dış şut attı ama zaten Efes Pilsen'in oynaması gereken oyun o olmadığı için bunu bir dezavantaj olarak yorumlamamak gerekir. Efes Pilsen eğer İsrail'deki oyununu bugün sahaya yansıtabilmiş olsa ikili averajda çok rahat öne geçebilirdi çünkü üçüncü çeyrek sonunda 4/23 lük Maccabi üçlük yüzdesi kolay kolay rastlanır bir rakam değildi. Efes Pilsen'in bunun avantajını ancak galibiyetle kullandığını söylemek yanlış olmaz. Anderson - Eidson ikilisinin sayı toplamının çift haneye bile ulaşamadığı bir maçta Maccabi'nin ikili averajda geriye düşmemesi onlar adına kar bile sayılabilir. Bazen rakamlar yalan söylemez derler bugün de rating rakamları için bu gerçekleşti. Sahanın en iyisi Kasun'du arkasından da Thornton özellikle savunma ve hücum ribaundlarındaki çabasıyla geliyordu. Maccabi'de de en istekli Fischer, arkasından Bluthenthal'dı. Rakamlar da aynen bu şekilde dörtlüyü sıraladı. Yarın Siena İspanya'dan galibiyet çıkarabilirse haftaya Efes Pilsen matematiksel olmasa da psikolojik olarak çeyrek final biletini cebine koyabilir. Bugün Nachbar'ın performansı sevindirici, Rakocevic'in isteğine rağmen performansı yine üzücüydü. Ama en üzücü olan "Sinan Güler'e haksızlık ettim" denildikten 1 hafta sonra Sinan Güler'in 12 kişilik kadroya bile alınmamasıydı. Sakatlığı varmıydı bilemiyorum ama ben bu konuda inatçıyım arkadaş. Sinan Güler'le maçın boşluğunda röportaj yapılıyorsa bu haksızlığın alasıdır. Detaylı istatistikler burada.

EFES PİLSEN (63): Mario Kasun 14 (13 ribaund- 2 asist), Charles Smith 11 (3 ribaund), Igor Rakocevic 6 (2 ribaund- 3 asist), Preston Shumpert, Kerem Tunçeri 8 (2 ribaund- 2 asist), Bootsy Thornton 7 (6 ribaund- 4 asist), Kaya Peker 2 (11 ribaund- 2 asist), Bostjan Nachbar 6 (3 ribaund- 2 asist), Bojan Popovic 2 (2 ribaund), Ermal Kurtoğlu 2 (1 ribaund), Daniel Santiago 2 (2 ribaund), Ender Arslan 3 (1asist)

MACCABİ ELECTRA TEL AVİV (56): Raviv Limonad 4 (2 ribaund), Derrick Sharp, Andrew Wisniewski 5 (3 ribaund), Doron Perkins 9 (6 ribaund- 4 asist), Guy Pnini 3, Alan Anderson 7 (2 ribaund- 3 asist), Stephane Lasme 2 (5 ribaund- 1 asist), Chuck Eidson 2 (2 ribaund- 2 asist), David Bluthenthal 15 (5 ribaund- 1 asist), D’Or Fischer 9 (7 ribaund)


Link

10 yorum:

Çağrı dedi ki...

evet efes belki çok iyi savunma yapmadı, maccabi'nin skorunun bu denli düşük olmasında boş şutları sokamamaları en büyük etkendi ama efes için geriye koşmadı demek bence büyük haksızlıktır, zaten maç boyunca maccabi sadece 2 basket bulabildi fast breaklerden yanlış hatırlamıyorsam ...

Sarıkaya dedi ki...

Bi' insan "Efes Pilsen bunları yaptı mı diye soracak olursanız bana göre hiçbirini yapmadı." lafını söylüyorsa o insanın dünkü maçı nereden ve neresiyle seyrettiğini sorgulamak lazım. Ben sahaya sıfır noktasında, oyunculara bir kulaç mesafesindeydim. MTA ritmini maça dikte edemedi ve maç tamamen MTA'ın ritmi dışında gelişti. O kaçan şutların hepsi MTA'ın ritmi dışında oluşmuş atışlardı. Bu gerçek oyuncuların yüzlerinden de okunuyordu. Ve hatta toplar ellerinden çıktığında, o toptan cacık olmayacağı ayan beyan ortadaydı. Maruzatım budur.

Oğuz dedi ki...

maçın en güzel yanı efes pilsen'li oyuncuların mücadele ruhunu tekrar kazanmış görünmesiydi. Nachbar özellikle, sanki devre arasında transfer edilmiş gibi istekli oynadı. Ataman artık mesajı almalı bence. Rako çok istekliydi evet ama bunu yansıtamıyor bir türlü sahaya. zaten twitter hesabında yazdıklarından da onun da eski rako'yu özlediği anlaşılıyor.

maliano dedi ki...

Valla ben gözümle izledim,gayet de güzel izledim Sarıkaya.Sahada izlemekle televizyondan izlemek arasındaki farkı bu zamana kadar çoktan anlamış olman lazımdı.Ama Gershon'a hareket çekmekten maça konsantre olamamışsın sanırım.Otur tvden tekrar izle haksız olduğunu göreceksin.Maç tam da Maccabi'nin istediği gibi oynandı şüpheliyim salonda olduğundan :)

EarlyAdopter dedi ki...

Sarikaya belki salondaki MTA nin ritm bulmamasini saglayacak atmosfer vardi ama TV den gozuken bu ritm bulamamanin Efes'in oyunuyla alakasi ilgisi yoktu.
Kacirdiklari sutlarin %20 si belki bos sayilmazdi, Mali sende vardir bu istatistik :)

yunus dedi ki...

Bu mini tartışmada maliano haklı.efesin savunması öyle sert, pota göstermeyen bir savunmaya değildi.Keza ilk yarıda MTA kaç kere pick'n roll denediyse hepsinde başarılı oldu.Pini gershon gibi bir hocanın bu avantajı nasıl maça yaymadığına çok şaşırdım.MTA ya bolbol da şut imkanı verildi aslında.


Buna rağmen efeste iyi şeyler olmuyor değil.Özellikle maçın sonlarında topu içeri indirmeleri, maç sonunu alışkanlıkların aksine iyi oynamaları...

Önemli bir galibiyetti.Liselerden getirtildikleri belli olan futbol bir iki küçük futbol grubu hem atmosferi hem sinirleri bozsada salon iyiydi.

Sarp dedi ki...

Maccabi ikinci yarıda da o pick'n rollleri denedi aslında; ama daha önceki maçlarından pick'n roll savunmasında zaafı olduğunu söyleyebileceğimiz Kasun dahil uzunlar risk alıp yüksek show up yaparak ve iyice dışarıya açılarak savundular o pick'n rollleri. Fena da bir önlem olmadı. Birkaç pozisyonda topu üçüncü bir adama geçirip, oradan çabuk bir şekilde pick'n rollde yukarıda kalan uzunun adamına geçirmeye çalıştılarsa da başarılı olamadılar.

Efes'in aman aman iyi savunma yapmadığı tespitine kabul etmekle beraber, maçın tam da Maccabi'nin istediği gibi oynandığına katılmıyorum. Tempoyu hiçbir şekilde arttıramadıkları gibi, ilk maçta aldıkları net ribaundları kendi potaaltlarında alamadıklarından kolay kolay fast break ya da transition offence şansı bulamadılar. Efes bu fırstı daha iyi değerlendirmeliydi. Real'i de yeneceğimizi; ancak Siena ve Nokia Arena'daki Maccabi maçının sonlarından dolayı kafamızı duvarlara vurabileceğimiz konusunda ciddi endişelerim var.

Adsız dedi ki...

şu maça "maccabi'nin istediği tempoda geçti" demek çok garip hakkaten.

Sarıkaya dedi ki...

Pardon! Gershon benim ne dini ne de milli kahramanım!. MTA dışında bi' iş yapsın da dişimi kırayım. Bıraksın bu "Gershonoviç olsaydım!" ayaklarını.. Neyse, içimizdeki Maccabilileri üzdüysem özür dilerim..

Oğuz dedi ki...

Bence @Sarp güzel özetlemiş,
iki taraf da istediğini yapamadı bence, evet maccabi çok boş şut şansı buldu ama efes'de aynı şekilde boş şut buldu. ama iki taraf da yüzdesiz attı bu kadar.

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...