Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

21 Şubat 2010 Pazar

Barcelona: 80 - Real Madrid: 61 (Maç Yorumu)

Maç öncesinde de yazdığım gibi Messina'nın kendini affettirebilmesi adına önemli bir fırsattı ama yine başaramadılar. Başarmak şurda dursun Barcelona vites düşürüp oyunu rölantiye almasa 30 sayının üzerinde farkla mağlup olacaklardı. Real Madrid ne kadar güven vermiyorsa Barcelona da o kadar güven veriyor sahada. Tek tek karşılaştırıldığında Real Madrid'in çok bariz bir kalite farkı var ama sadece kağıt üzerinde. Doğru takım kimyası, doğru kadro yapısı Barcelona'ya Süper Kupa'dan sonra ikinci kez finalde ezeli rakibini devirip Kral Kupası'nı da getirdi.

İki takımın da maç için ideal beşi belliydi çünkü bütün periyodlara neredeyse bu beşlerle başlayıp, çeyrek içinde maçın gidişatına göre değişiklikler yaptılar. Real Madrid'in beşi Jaric-Prigioni-Kaukenas-Garbajosa-Lavrinovic olurken Barcelona sahaya Rubio-Navarro-Pete Mickeal-Lorbek-Morris beşiyle çıktı. Pascual'in Morris tercihi ilginçti çünkü onu ilk beş çıkarttığı maçlarda genelde 5 numara koyup karşı takıma eşleşme sıkıntısı yaratmayı hedefliyordu. Bu kez Morris 4 numarada Garbajosa ile eşleşip onun dış şut tehdidini ortadan kaldırırken, Lorbek 5 numarada Lavrinovic ile eşleşip fiziki mücadelede Barcelona'nın geriye düşmemesini sağladı. Her ne kadar Ndong daha güçlü bir oyuncu olsa da Lorbek'in Ndong'a oranla biraz daha hareketli olması Pascual'i bu tercihe itmiş olabilir. İlk dakikalarda Jaric'in etkili oyunu vardı. Pete Mickael Jaric'i savunmakta zorlanınca maçın başında oyuna damgasını vurdu. Dördüncü dakikada hem Garbajosa hem de Lavrinovic'in rahat top kullanması üzerine Pascual Morris'i alıp Vazquez'i oyuna soktu ve Lorbek'i dört numaraya, Fran Vazquez'i 5 numaraya çekti. Hücumları da Vazquez'in üzerinden kurmaya başladı. Tabi bunu gören Messina da boş durmayıp Lavrinovic'i kenara alarak Reyes'i oyuna soktu ve Garbajosa'ya Lorbek'i vererek Fran Vazquez savunmasını Reyes'e emanet etti. Savunmaların öne çıktığı ilk 5 dakikadan sonra da rotasyon fırtınası artarak devam etti. Hücum organizasyonlarında sıkıntı yaşayan Barcelona Navarro-Rubio-Mickael üçlüsünü çıkararak Sada-Basile-Grimau üçlüsüne başvurdu ve daha hareketli hücum + savunmayı tercih etti. Bunda Messina'nın oyunun temposunu fazlasıyla düşürmesinin etkisi de büyük oldu. Real Madrid'in hızlı başladığı maçın ilk 8 dakikasını 16-10 Barcelona önde geçti. Basile'nin girer girmez attığı iki üçlük bu dönemde Barcelona'yı rahatlatsa da Real Madrid'in bir hücumda 5 sayı bulması bu ciddi avantajı bir anda yok etti. Üzerine bir de Grimau ve Vazquez'in ikişer faule ulaşmaları daha 10 dakikalık ilk periyod bitmeden Barcelona'nın rotasyon hızını kesmiş oldu. Ndong da Vazquez'in yerine ilk periyodun sonunda ilk kez oyuna girdi. Çeyrek 19-16 Barcelona üstünlüğüyle sona ererken ilk periyodun dikkat çeken notları Real Madrid'in Barcelona'nın toplam ribaundu kadar hücum ribaundu (6) alması ve Barcelona'nın istediği gibi hücum edememesine rağmen iyi savunma yapması ve faul rakamları konusunda sıkıntı yaşamasıydı.

İkinci periyod sahadaki isimler Ndong harici maç başıyla aynıydı ama Ndong'un kötü savunma performansı Pascual'ı Vazquez'i oyuna almaya zorladı. Zorladı diyorum çünkü Vazquez'in iki faulü vardı ve bu savunma sertliğinde üçüncü faulü alması oyunun akışını değiştirebilirdi ki iki dakika içinde Llull'a perdeleme yaparken üçüncü faulünü aldı ve skor 27-19 Barcelona lehineyken kenara alındı. Ndong bugün kafa olarak hiç hazır değildi. Oyunda kaldığı anlarda da hiç katkı yapamadı, üstüne bir de kötü savunma yaptı. Sessiz kalan Navarro'nun kenarda oturduğu bu bölümde Mickael ve Rubio'nun biraz canlanması farkı üç dakika kala çift hanelere taşıyıp skoru 33-21'e taşıdı. Barcelona'nın mükemmel savunmasına karşı Messina'nın denediği hiçbir kozun cevap verememesi farkı da giderek arttırdı ve devre 40-25 Barcelona üstünlüğüyle sona erdi. Devre sonunda Real Madrid'in 10 top kaybı ve toplamda 7/25 saha içi isabeti vardı. İlk periyodda onları oyunda tutan ribaund üstünlüğü de yerini 19-14 lük Barcelona üstünlüğüne bıraktı. Bu da farkın oluşmasını sağladı.

İkinci devre yine ideal beşlerle başladı ve Barcelona bıraktığı yerden devam edip Rubio'nun üçlüğüyle iki dakika içinde farkı 45-25 ile 20'ye çıkardı. Farkı açan kadroyu da uzun süre değiştirmedi Pascual. Messina bu periyodda sürekli uzunları değiştirip, farklı kombinasyonlar denedi ama hiçbiri çare olamadı. Buna dış atışlardaki inanılmaz kötü yüzdeleri de eklenince fark bitime 3 dakikadan az bir süre kala Grimau'nun sayılarıyla 26'ya kadar çıktı. Bu dakikadan sonra da pes eden Real Madrid veya başka bir deyişle pes ettirilen Real Madrid ve havaya giren Barcelona arasında dehşet verici bir üç dakika oynandı. Vazquez bir potada blok yapıp devamında karşı potada alleyhop yaparken fark da 62-34 ile 28'e kadar çıktı. Gerideymiş gibi deliler gibi savunma yapan Barcelona hücumlardan da boş dönmeyince periyod da 64-37 Barcelona üstünlüğü ile sona erdi. Son çeyrek Barcelona şovuna Llull direnişiyle başladı. Taraftarın da havaya girmesiyle biraz kontrolü kaybeden Barcelona savunmada da düşünce fark 21'e kadar indi ama mola alarak takımı uyaran Pascual tekrar savunma direncinin yükselmesini sağladı. Tabi fark 20 lerde dolaşınca bunu maçın ilk üç periyodundaki hale getirmek kolay değildi. Zaten Barcelona da bir daha o sertliğe ulaşmak için kasmadı. Oyunun rölantiye alsa da yine savunmayı belli bir seviyenin altına düşürmedi ve maçı 80-61 kazanmayı başardı.

Tabi maçın önemli notları var. Birincisi Fran Vazquez'in performansı. Sene başından beri Vazquez'in bench başlamaya asla itiraz etmeyen bir oyuncu olduğunu ve ne zaman oyuna girse maçın gidişatını değiştirdiğini sıklıkla yazdım. Bugün de oyuna girdiği andan itibaren maçın seyrini değiştirdi. Erken 3 faule ulaşmasına rağmen oyunun ikinci yarısında sadece bir faul yaparak sahada kalmayı başardı. Müthiş savunma ve hücum performansıyla da en değerli oyuncu ödülünü aldı. Ama maçın gizli kahramanı Terrence Morris'ti bana göre. Çok sayı atamadı, çok fazla öldürücü üçlüklerinden denemedi ama bütün konsantrasyonunu savunmaya verdi. Yeri geldi Garbajosa ile,yeri geldi Velickovic ve Reyes ile savaştı ama hepsine de üstünlük sağlamayı başardı. Pota altını karartan isimlerden biriydi. Yaptığı iki blokta da müthiş atletizmini kullandı. Sessiz savaşçı Lorbek ve sonradan toparlanan Mickeal de farklı galibiyetin önemli isimleri oldular. Navarro bugün suskundu, fark açılınca üzerindeki stresi atıp rahat şutlar kullandı ama bildiğimiz Navarro'dan da uzaktı. Rubio özellikle ikinci yarıda önemli sorumluluklar aldı ve direksiyonu tamamen ele geçirdi.

Real Madrid cephesinde artık şaşırmamayı öğrendik. İnanılmaz bir kadro var ellerinde ama sahada alınan sonuçlar da bir o kadar şaşırtıcı. Mahallede küçük çocuklara karşı şov yapan ama yaşıtları gelince geçip kaldırımda oturan delikanlılara benziyorlar. Ne zaman karşıda dirençli bir savunma olsa Real Madrid hücumu afallıyor. Bugün Barcelona savunması spor akademilerinde ders olacak nitelikteydi o ayrı ama eğer Barcelona'yı yenmenin formülü 60 larda tutmaksa aynı savunma performansını onların da göstermesi gerekirdi. 27. dakikadan itibaren maçı bırakıp, Messina azarı + Perez korkusuyla son çeyrek biraz direniyormuş gibi yaptılar. Sakatlıkları var mı bilmiyorum ama Vidal, Bullock ve Tomic hiç oynamadı. Zaten sahada Llull ve Velickovic harici oynayan kimse de yoktu. Lavrinovic bugün çok kötüydü. Reyes iyi savaşmasına rağmen pota dibinde boş atışlar kaçırdı. Takım halinde 5/16 üçlükleri var ki bu isabet oranı fakın açıldığı anlarda 2/10 idi. Oyun rahatlayınca boş atışlarla sadece yüzde yükselttiler. İddia ediyorum bugün Messina'nın yerinde herhangi bir koç olsa sabahı göremezdi ama onunla bir proje başlattılar ve bu saatten sonra onu kovabileceklerini hiç sanmıyorum. Zaten yıldızlarla kurulan yepyeni bir kadroyla Messina sabredilmesi gereken bir proje ortaya koydu. Bu sene olmazsa seneye mutlaka takım kimyasını oturtup winner bir takım oluşturacaktır. Detaylı istatistikler burada.

Regal FCB: Basile (6), Trias (2), Ricky Rubio (13), Lakovic (1), Navarro (8), Vázquez (14), Ndong (1), Morris (5), Sada (2), Lorbek (13), Mickeal (9) , Grimau (6).

R. Madrid: Tomic, Prigioni (2), Hansen, Lavrinovic (11), Jaric (7), Reyes (6), Kaukenas (10), Velickovic (11), Garbajosa (4), Vidal, Bullock , Llull (10 ).


Link

2 yorum:

Adsız dedi ki...

bu blog.u az önce keşfetmiş olmaktan üzüldüm.önümüzdeki 1-2 haftam geçmiş kayıtları okuyarak geçecek.)

8li final öncesi herkesin beklediği maçtı.ve tahminim barcelona'nın bugün olduğu gibi kazanacağıydı.ama izleme şansım olmayan çeyrek ve yarı finallerdeki maç sonuçları acaba dememe neden oldu. ilk çeyrek de bu şüphemi doğrular nitelikteydi.sonra ise oyunu çözüldü ve barcelona basketini izledik.kağıt üzerinde real madrid.in ağır bastığına ise katılmıyorum.madrid.in sorunu murat abi.nin de dediği gibi çok fazla bireysel oyuncunun barınması.hafta içi iki takımın maçı da çok ilgi çekici olacak.keşke yine aynı vakite denk gelmeseydi.barca-pana maçı özellikle.umarım bu kez yayınlanacak maç tercihi olarak bu olur.barcelona'yla ilgili hala şüphelerim var.umarım başa baş giden bir maç olur ve barca'nın bu kez testi geçip geçemeyeceğini görebiliriz.bugünkü maçta bunu görmek istiyordum önce de dediğim gibi maçtan önce olabileceğini de düşünüyordum. ama adamlar yine aldı gitti.)

Cabaturi dedi ki...

Barcelona şu anda avrupada açık ara 1 numara, yanına yaklaşabilen bir takım yok. Harika bir sistem içierisinde oynuyorlar andersen ve ersan gibi iki potansiyelli skor üreten iki oyuncunun yerine geçtiğimiz sezonlara göre performansları düşen ndong ve morris olsada sistem harika işliyor, lorbek'in gelmesi bu açığı fazlasıyla kapatıyor. Birde vazquez gerçeği var harika bir çıkış içerisinde dünya şampiyonasında milli takım kadrosunda yer alması gerekiyor.

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...