Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

9 Kasım 2009 Pazartesi

Efes Pilsen : 80 - Fenerbahçe : 67 Maç Yorumu

İlginç gelecek belki ama İstanbul topraklarında yaşamadığım için Ayhan Şahenk'e ilk defa yolum düştü. Salona yaklaştığımızda biraz kalabalık vardı,ne yalan söyleyeyim sevindim. Hepsinin gözlerine bakarken bunun normal bir bakış olduğunu sanıyorlardı ama öyle değildi. Hepsine içimden aynı sözü söylüyordum; "Yaşadığınız şehirdeki basketbol imkanlarının kıymetini bilin.Hepiniz çok şanslısınız." İçeri girince bu serzenişimin ne kadar haklı olduğunu bir daha gördüm. Televizyondan aslında fena görünmeyen ama içeri girince minnacık olduğunu gördüğüm Ayhan Şahenk'in ancak yarısı dolmuştu.

Maça Efes Pilsen Kasun ve Kaya ile başladı. Efes Pilsen'in oyun anlayışı Türk dizilerine döndüğü için bu kısım pek şaşırtıcı olmadı. Asıl ilginç olan Efes Pilsen'in baskıyla başlamaması oldu. Emir Preldzic domuz gribi sebebiyle yoktu ve Solomon da gönderilmişti. Geriye top getirecek Greer ve Mrsic kalmıştı ama yaşlı kurt da benchteydi. Maça gittiğim dost üstatlarla maçın kilidinin Efes Pilsen'in yapacağı baskı olduğunu Tahtasaray'ın muhteşem servisi esnasında zaten konuştuk. Saldırgan bir Efes Pilsen bekliyorduk ama hiç de öyle olmadı. Zaten bu yüzden de maç ilk çeyrek Fenerbahçe Ülker üstünlüğüyle geçti. Semih'in kendisinden beklenmeyen hareketleri ve pota altındaki hakimiyeti Fenerbahçe Ülker'i hep önde tuttu ve kilit bölgenin de orası olacağını işaret etti. İlk çeyreğin bitimine de 4:19 kala Bihter'le Behlül buluştu. Pardon Efes Pilsen 4 kısaya döndü diyecektim. Oğuz da bu periyod iyi işler yaptı. Fenerbahçe adına kısalar sahnede yoktu ve Greer-Kinsey oyundan alınıp Mrsic-Giricek oyuna dahil edildi. Efes Pilsen de Rakocevic'in birebir oyunları ve Kaya'ya indirilen toplarla ayakta durmaya çalıştı. Ta ki maçın tamamen değiştiği son 30 saniyeye kadar. Aslında tribünde bizler birşeylerin değişeceğini farketmiştik ama Ergin Ataman ya geç uyanmıştı ya da maçtan önce oyuncu değişikliklerini dakika dakika bir kağıda yazmış,vakti geldiğinde hayata geçiriyordu. İlk periyodun bitimine 30 saniye kala Sinan Güler oyuna girdi ve kendisine forma şansı vermeyenlere inat çatır çatır maçı aldı.

İkinci periyod Ender ve Sinan'ın başını çektiği tam saha baskı ve maçın anahtarı geldi. Zaten Efes Pilsen bu periyodun başında kazandığı skor üstünlüğünü de sadece dördüncü periyodun başında bir kere kaybetti. Geri kalan kısımda hep skor üstünlüğü vardı. Smith'in kaçırdığı topu kovalayıp artistik bir hareketle ve şansıyla Rakocevic'e ulaştırması ve onun da üçlüğü bulması skor üstünlüğünün yanında psikolojik üstünlüğü de getirdi. O dakikaya kadar susmayan Fenerbahçe Ülker seyircisi homurdanmaya,susan Efes Pilsen seyircisi de coşmaya başladı. Rakocevic'in üçlüğü sadece 5 sayılık bir avantajı getirmişti aslında ama Fenerbahçe Ülkerli oyuncuların gösterdiği yüksek mücadelenin sonucunda böyle kolay bir basket yemesi oyuncularda "Ne yaparsak yapalım bu maçı çeviremeyiz." gibi bir düşünce doğurdu. Bu pozisyonda herkes Smith'i övüyor -ki mücadelesi muazzamdı- ama ben başka bir noktaya değineceğim. Pozisyon şu anda bile gözümde birebir canlanıyor. Smith şutu attığında biraz kısa düştü ve tekrar kendisinin olduğu bölgeye geldi. Orada Smith şuta kalkarken blok için zıplayan Kinsey top o bölgeye düştüğünde çıkması için bıraktı ve Smith de dezavantajlı olmasına rağmen o topu çevirdi. Kinsey gibi tecrübeli bir oyuncunun arkasında Smith'in olmasını hesap etmesi ve orda rahat pozisyonda topu alması,en azından arkadaşlarına çevirmesi gerekiyordu ama bunu yapmayınca belki de bu hareketi bir maçın gitmesine sebep oldu. İçeriye yaptığı anlamsız zorlamaları zaten saymıyorum ama bazen böyle ufak detaylar verilen emeğin boşa gitmesine sebep olabiliyor. Kinsey böyle basketbol zekasından uzak bir hareket sergilerken karşı tarafta Sinan Güler topu pota altından oyuna sokarken rakibin sırtına çarptırıp tekrar alıyor ve basketi yaratıyor. Ve hala Efes Pilsen'in Avrupa maçlarında forma giyemiyor ya yazık demekten başka birşey bulamıyorum. Savunma yapıyor,ceza atışlarını yüksek yüzdeyle sokuyor,top çalıyor,savunma ve hücum ribaundlarını uzunların üzerinden alıyor,dripplingi kuvvetli ve hiç yorulmuyor ama Sinan Güler Efes Pilsen forması altında bir büyük yanlışı yaptığı için oynayamıyor. Ergin Ataman'ın öğrencisiysen ve bu özelliklere sahipsen bir kere Türk vatandaşlığından çıkacaksın,gidip başka pasaport alacaksın. Sen bu kadar efor sarfederken dünkü maç hariç hiçbirşey yapmayan Nachbar senden fazla süre buluyorsa bu tamamen senin hatandır Sinan. Bir an önce gidip Slovenya veya ABD hükümetine başvurup geçici vatandaşlık türünde bir belge almalısın. Yoksa maç başı 10 sayı,6 ribaund ve 8 top çalma istatistikleriyle oynasan da forma giyemezsin. Lafı açılmışken Nachbar'a da değinmeden geçmeyelim. Karşısında bu kadar aciz savunma ve fırsat bulmuşken o da bulduğu boş atışları kaçırmadı ve oyunu rahatlatan isim oldu. Bunda da ilk atışlarda isabet bulmasının rolü büyüktü. Nachbar'ın üzerinde öyle büyük bir stres ve baskı var ki ilk 2 topu sokmasa eminim boş pozisyon da olsa bir daha şut kullanmazdı. Maçın son bölümlerinden ziyade oyunculara değiniyorum çünkü son periyod maç koptu gitti. Oyuncular da zaten kafalarına göre oynadılar. Rakocevic ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu adamı canlı canlı izlemek her basketbolsevere nasip olacak bir şey değildir. O açıdan kendimi çok şanslı, burnunun dibindeki maçlara gitmeyen arkadaşları da şaşkın sayıyorum. Greer'in savunma yapmayışına Cibona maçından sonra değinmiştim. Durum iyice can sıkıcı bir hal almaya başladı. Bir ara Sinan Güler-Greer , Kinsey-Ender Arslan eşleşmesi oldu ki dönüp dostlara "Bu bir şaka mı?" diyerek baktım. Sinan Greer'i geçtikten sonra 2 tur bindirerek pota yükleniyordu. İki pozisyon sonra eşleşme de terse döndü zaten. Bir ara da Mrsic-Rakocevic eşleşmesi oldu. Bunun da literatürdeki anlamını sorgulamaya çalışırken Ömer Onan devreye girip Rakocevic'i aldı.

Başarılıdır,değildir o tartışılır ama Tanjevic'in eldeki potansiyelden hakedilen verimi alamadığı ve psikolojik olarak taraftarla iplerin tamamen koptuğu artık herkes tarafından görülen bir gerçek oldu. Maç sonu Murat Özaydınlı ve Ali Yıldırım ile gözgöze geldim ve yüzlerindeki sıkıntıyı gördüm. Sonuna kadar arkasında durmayı tercih ettikleri Tanjevic'e Efes Pilsen tribünlerinden gelen "Tanjevic sen bizim herşeyimizsin." ve Fenerbahçe Ülker tarafndan gelen "Tanjevic istifa" sesleri belli ki epey can sıkmıştı. Aslında "Tanjevic istifa" tezahüratını Efes Pilsen taraftarları başlattı. Ben Fenerbahçe tribünlerini gaza getirmeye çalıştıklarını düşünmüştüm ama az önce Efesliler blogunda bunun Milli Takım için yapılmış bir tezahürat olduğunu okudum. Tanjevic Fenerbahçe Ülker'in başındayken otomatiğe bağlayan Efes Pilsen taraftarlarının ondan vazgeçmek istemesi zaten şaşırtıcı olurdu. Mirsad oynayacak diye bekledik ama anladık ki orada da bir arıza durumu var. Yönetimin perde arkasında kendisine hak mahrumiyeti verdiği,benche oturtarak ceza verdiği çok rahat görüldü. Zaten işler yolunda gitmezken böyle anlamsız işler de üstüne gelince mağlubiyet kaçınılmaz oluyor. Madem rakiple anlaştı neden sözleşme yeniliyorsun? Madem sözleşme yeniledin neden oynatmıyorsun? Bu tamamen "Ya benimsim ya toprağın" anlayışıdır başka birşey değil. Fenerbahçeli yöneticiler Mirsad benchte oturup para alırken o paraların kaynağını da sorgulaması gerekir. Fenerbahçe Ülker'e bir takviye yapılacak ama hangi bölgeye olacak bilmiyorum. Ben ısrarla Messina'nın gözden çıkardığı Hervelle'i istiyorum ama tabi benim isteklerimin hiçbir önemi yok. Efes Pilsen'in de "İki uzunla başlarım, hemen 4 kısaya dönerim..Üçlüklerim tutarsa rakibimi yenerim." şarkısından vazgeçip düzgün bir sisteme oturması gerektiğini düşünüyorum. 4 kısaysa 4 kısa tamam ama her maç aynı başlangıç,aynı değişiklikler vs Efes Pilsen'i izlemek için ortada bir gerekçe bırakmıyor. Malesef bu rüya kadronun oyunu da zevk vermiyor. Bir gerçek de şu ki Rakocevic ve Sinan hariç tüm oyuncular kendi potansiyellerinin çok çok altında oynuyorlar.

Doping cezası alan Kerem Gönlüm ve Oktay Mahmuti de tribünlerdeydi. Devre arasında çıkan Karizma grubu da güne renk kattı. Bir ara oyun disiplininden kopup çok smaç kaçırdılar ama sonradan toparladılar :) Efes kızları da ikinci yarı başladıktan sonra Efes Ağaçları'na dönüştü. Allahtan salon sıcaktı,havasızdı da o kıyafetlerle yarım saat ayakta dikilip donma tehlikesi geçirmediler. Müjgan Şeker hanımefendiye de Efes Kızlarını seçerken görselliğe de biraz önem vermesi gerektiğini dipnot olarak ekleyelim. CSKA kızlarıyla karşılaştırınca kızlarımız Shredder'in yanındaki Raxtedy ve Bibap gibi kalıyorlar. En azından kızlar için 1.58'in altında olma zorunluluğu ortadan kaldırılabilir.

Haftaiçi Siena ve Olympiakos maçları çok önemli. Ben iki maçı da kaybedeceğimizi düşünüyorum. Ergin Ataman'ın "En önemli rakibimizle deplasmanda oynadık,şutlarımız girmeyince de oyun koptu." dediğini görür gibi oluyorum da, Tanjevic'in "Rakip iyi savunma yaparak oyunumuzu bozdu." demesi o cephede hiçbirşeyi değiştirmeyecek. Kaan Abi'nin bir oyuncu için cattle benzetmesi çok iyiydi ama Tanjevic bu aralar o sıfatı devralabilir. Su giderek ısınıyor,kaynama noktası haftasonu derbi olabilir. Bir aksilik olmazsa Siena maçıyla ben de ilk defa canlı canlı bir Eurolig maçı izleyeceğim. Bazılarınızın şu an kalp masajıyla hayata döndürülmeye çalışıldığını, bazılarınızın da şaşkınlıktan güldüğünü biliyorum ama gerçek bu malesef :) İlkler özeldir,Siena ile olması daha da bir özel ve güzel olacak.

Son olarak ; Sinan'ı şu Efes Pilsen'de 25 dakikanın altında oynatanı Allah çarpar diyorum başka da birşey demiyorum.

Not : Yorgunluktan uyuyakalmışım,anca uyanabildim. Maç yazısı da geç geldi,dostlar kusura bakmasın artık.

Efes Pilsen (80): Mario Kasun 2 (2 ribaund, 1 asist), Charles Smith 4 (6 ribaund, 4 asist), Igor Rakocevic 17 (2 ribaund, 6 asist), Kerem Tunçeri 2, Bootsy Thornton (2 ribaund, 1 asist), Kaya Peker 14 (4 ribaund, 1 asist), Bostjan Nachbar 15 (3 ribaund, 1 asist), Sinan Güler 9 (4 ribaund, 1 asist), Erder Arslan 17 (4 ribaund, 2 asist)

F.Bahçe Ülker (67): Ömer Onan 8 (2 ribaund, 3 asist), Semih Erden 10 (5 ribaund, 2 asist), Gordan Giricek 6 (5 ribaund, 1 asist), Damir Mrsic (1 ribaund, 2 asist), Lynn Greer 18 (1 ribaund, 4 asist), Oğuz Savaş 9 (5 ribaund), Tarence Kinsey 4 (4 ribaund, 1 asist), Ömer Aşık 12 (6 ribaund, 1 asist)

2 yorum:

Marko dedi ki...

Maçta olacaksan görüşelim. :)

maliano dedi ki...

Maçtayım İlker'cim,telefonunu mail at sen bana..

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...