Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

27 Kasım 2009 Cuma

Eurolig'de 26 Kasım Görünümü

.
Eurolig'de 5. hafta 7 karşılaşmayla tamamlandı. Önce sonuçları görelim ;

Montepaschi - Regal FC Barcelona : 65-84

Partizan - Olympiacos : 86-80
Unicaja - Lietuvos Rytas : 91-84
Efes Pilsen - Entente Orleanaise : 77-64
Maccabi Electra - Maroussi BC : 75-67
Caja Laboral - CSKA Moscow : 67-71
Real Madrid - Armani Jeans Milano : 82-69

Haftanın maçında Regal Barcelona deplasmanda Montepaschi Siena'yı ezip geçti. Barcelona gaibiyeti bekleniyordu ama 19 sayılık fark bu ligin takipçileri için fazlasıyla sürpriz oldu. Maçın belli bölümlerini gözucuyla izledim. Siena sürekli büyük bir istek ve mücadeleyle rakibini yakalamaya çalıştı ama Barcelona 7-8 sayılık farkı sürekli koruyup,maçın sonunda da öldürücü darbeyi vurdu. McIntrye kritik anlarda yaptığı top kayıplarıyla Siena'ya biraz fren oldu. Maçı indirip detaylıca izledikten sonra gereken analizi yapacağım. Ndong 15 dakikada attığı 19 sayıyla pota altını karartmış. Siena'da da Domercant-Sato-Hawkins üçlüsünün 29 sayısı oldukça düşük kalmış. Bu üçlünün 50'lere çıkamadığı büyük maçlarda Siena'nın maçı kazanması zaten çok zor. Grupta liderlik açısından büyük avantajı Barcelona yakaladı. Grubu namağlup bitirmeleri de gayet olası görünüyor.

Unicaja inişli çıkışlı performanslardan sonra ritmini bulmuş gözüküyor. Bugün de Rytas'ı bol skorlu bir maçta 91-84 geçmeyi başardılar. Unicaja'da 10 oyuncu sayı bulurken, 5 oyuncu da çift hanelere ulaştı. Omar Cook 16 sayı 6 asistle,Freeland de 15 sayı 4 ribaundla oynadı. Rytas'ta tablo birebir aynı. 10 oyuncu sayı bulup,5 oyuncu çift hanelere ulaştı. Jomantas 37 dakika sahada kalıp 16 sayıyla takımın en skorer ismi olurken,Sinica 0/7 üçlükle oynayarak gönüllerde taht kurdu. Unicaja'da ayrıca yeni transferlerden Lewis 5,Shammond Williams 7 sayıyla oynadı. Unicaja bu sonuçla grupta 5 maçta 5. galibiyetine ulaştı ve koşar adım grup liderliğine gidiyor.Olympiakos da bugün kaybedince 2 galibiyet öne geçtiler.

Haftanın sürprizle sonuçlanmayan maçlarından bir diğeri de İsrail'de oynandı. Maccabi Tel Aviv beklendiği gibi Nokia Arena'da Maroussi'yi devirdi ama zorlandı. Oynatan adam Wisniewski bu sefer sazı eline alıp 20 sayı üretmiş. Lampe de 19 sayı 9 ribaundla takımın bir diğer yıldızı oldu. Bu ikilinin takımın skorunun yarısından fazlasını atacağını maçtan önce biri söylese deli diye salonun dışına çıkarırlardı herhalde. Alan Anderson'un 4 sayısı oldukça düşündürücü. Maroussi'de de aynı adamlar yine skoru üstlenmiş; Keys,Lucas ve Mavroeidis. Bu sefer tek fark Kaimakoglou biraz suskun kalmış. Maccabi de sezon başında beklediğim gibi grubun zirvesinde. Kazanma alışkanlığını kazanabilirlerse yılın sürprizini gerçekleştirme potansiyelleri var.

Real Madrid de dün Panathinaikos'un yaptığı gibi iki farklı devre oynadı ve farklı galip geldi. İlk yarıyı 39-45 geride kapattılar ama maçı 13 sayı farkla kazandılar. AJ Milano'nun Acker ve Petravicius olmadan bu kadar direnmesi,hatta ilk yarının sonunda maçı alacak noktaya gelmesi fazlasıyla şaşırtıcı oldu. Messina'nın prensi Velickovic yine geceye damga vurdu. 21 sayı ve 7 ribandun yanında Sırp yıldızın dakikaları da giderek artıyor. Sene sonunda en yüksek dakika ortalamasına ulaşması sürpriz olmaz. AJ Milano'da Maciulis 20 sayıyla fazla fazla katkı verdi ama iki yıldızından yoksun AJ Milano'nun daha fazla direnmesi çok abartı olurdu.

CSKA Moskova'da beni fazlasıyla yanıltarak eksiklerine rağmen Caja Laboral deplasmanında galip gelmeyi başardı. Maçın tamamına yakınını izledim. CSKA Moskova Messina ile birlikte kazandığı takım olgusunu bugün fazlasıyla sahaya yansıttı. Özellikle Siskauskas inanılmaz yüzdelerle attı ve takımını galibiyete taşıdı. Maçı da 24 sayıyla tamamladı. Kaun da kendinden beklemediğim bir performans göstererek 14 sayı 8 ribaundla maçın gizli kahramanı oldu. Splitter'e de potayı göstermedi. Caja Laboral da zaman zaman gerilere düştü,rakibini tekrar yakaladı ve öne geçti ama maçın sonunu iyi oynayamayınca mağlup olmaktan kurtulamadı. Kısalar çok iyi attılar ama uzunlardan beklenen katkı sağlanamadı. Halbuki en büyük avantajları o bölgedeydi. English attığı 14 sayı ve kritik anlarda sahneye çıkmasıyla takımın en iyisiydi ama Teletovic potansyelinin dışına çıkıp kahramanlığa soyununca takımını da yakan isim oldu.

Gecenin en sürpriz sonucu Belgrad'dan geldi. Partizan yine bombayı patlattı ve geçen sene Panathinaikos'a yaptığını bu sene de Olympiakos'a yaptı,rakibini eli boş gönderdi. Vujosevic ve taraftarlar için ayrı bir yazı yazacağım ama bu Partizan'da isimler değişirken değişmeyen şeyler varsa bu sistemin marifetidir. Maric 23 sayı,15 ribaund ve 5 top çalmayla oynadı. Bizim takımlarımızda olsa maç başı 10 sayıyı zar zor görür. Ama adamlar şiir gibi oynatıyorlar uzunlarını. Efes Pilsen'de süre bulamayan Rasic de 25 sayı 5 asistle oynadı. Bo McCalebb de bu maç oynatmayı bırakıp oynatınca 19 sayı da o buldu. Zaten üç oyuncunun ürettiği 67 sayı da fazlasıyla ekstraydı. Olympiakos'ta Kleiza 18 sayısının 14'ünü faullerden buldu,Childress da uzun bir aradan sonra 18 sayı üretti. Ama Yunanlıların 3/19 'la %15 üçlük yüzdesi tabelayı bu noktaya getirdi. Maçın son iki dakikasını izledim. Tribünlerde en az 10-15 bin seyirci vardı ve takımlarını mükemmel destekleyip direnmelerini sağladılar. Bu taraftar da böyle galibiyetleri fazlasıyla hak ediyor.

0 yorum:

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...