Haftanın maçını ancak izleyebildim. Beklendiği gibi mükemmel bir karşılaşma olmuş ve Real Madrid 10 sayı geriye düştüğü maçı dış atışlarıyla 10 sayı farkla kazanmış.Ummadığım bir sonuç oldu,Hansen ve Garbajosa hariç tüm takıma ve Messina'ya helal olsun diyorum.
İlk çeyrek akıllarda kalan Panathinaikos'un mükemmel savunması ve Real Madrid'in zaman zaman bulduğu boş atışları kaçırması oldu. Savunmada takım halinde mükemmel olan Yunanlılar hücumu da Pekovic'in üzerine kurmuşlardı. Ama Lavrinovic'in beklenmedik savunma hamleleri işlerin biraz değişmesine sebep oldu. İlk dakikalar içeriyi zorlayıp,uzuna daha doğrusu Pekovic'e top indiren Spanoulis dev adamın kenara alınmasıyla bu sefer topları dışarı çıkardı. Önce Tepic,sonra da Fotsis boş şutları cezalandırınca fark da bir anda 10 sayıya kadar çıktı. Son saniyede Golemac boş üçlüğü kaçırınca devre de 11-21 Panathinaikos üstünlüğüyle sona erdi. Bu çeyrekte öne çıkanlar girdikten sonra hemen 5 sayı bulan Tepic ve iki faule ulaşan Diamantidis oldu. Son birkaç senede eski kimliğinden uzaklaşıp daha çok attırmayı amaçlayan Spanoulis de ilk yarının en etkili isimlerinden biriydi.
İkinci periyod da birinci periyodun tam tersi oldu. Ama Real Madrid savunmasının ilk periyoddaki PAO savunmasından çok daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Bunun birçok nedeni var tabi ki. Öncelikle 2 dakikalık periyod arası Messina'nın takımını haşlaması için sanırım fazla bile gelmiş ki Panathinaikos'lu oyuncular bırakın savunmayı delip uzuna top indirmeyi,yarı sahayı geçtikten sonra ikinci pası bile yapamadılar. En az 3-4 topu Real Madrid bu şekilde çaldı. Obradovic Spanoulis'i çıkardı,Diamantidis'i soktu,onu çıkardı Calathes'i soktu,tekrar çıkardı Spanoulis'i aldı ama ne yaptıysa fayda etmedi. Panathinaikos 9:25'te Pekovic'le pota altında bulduğu basketten tam 8 dakika sonra Shermadini'ye yapılan faulle sayı buldu. Böyle bir seriyi daha önce Panathinaikos'un yediğini sanmıyorum. 8 dakikayı sayısız geçirdiler ve tam 20-0 lık seri yediler. Tabi bunda oyunu canlandıran ve takımınun durağan oyununa son veren Sergio Llull'un hakkını vermeden geçmeyelim. Messina aşağıdaki videoda bir önceki pozisyonda adamını (Nicholas) kaybedip üçlük yediren Kaukenas'ı öyle bir haşlıyor ki,ilk iki periyod arasında neler yaşandığını siz tahmin edin. Ben kafamda canlandırınca bile ürperdim.
Link
Üçüncü periyodun ortalarına kadar karşılıklı basketlerle geçildi ama son 5 dakika maç resmen Real Madrid ve Nicholas arasındaki mücadeleye dönüştü. Madrid attı,Nicholas cevap verdi. Bir ara skor 54-42 oldu ama Nicholas'ın bu periyoddaki 4 isabetli üçlüğü periyod skorunu da 59-51 olarak belirledi. Bu çeyreğin dikkat çeken noktalarından biri de ilk periyodun bitimine 4:25 kala oyundan çıkan Bullock'un 20 dakika kenarda oturduktan sonra tekrar oyuna girmesiydi.
Son çeyrekte de maçın neticesini kritik anlarda atanlar ve atamayanlar belirledi.Prigioni ve Llull kırılma anlarında dış atışlarda isabet sağlarken,Nicholas ve Diamantidis boş atışları kaçırınca Panathinaikos da bir türlü rakibini yakalama şansını elde edemedi. Obradovic bir ara Spanoulis-Nicholas-Diamantidis üçlüsünü yanyana oynattı ama bu dönemde de Pekovic ve fauller harici skor bulamadılar.Maçın sonunu iyi oynayan Real Madrid de Fotsis'in son saniye üçlüğüne rağmen maçı 80-70 kazandı. O üçlüğe ikinci maç yanacaklar mı yanmayacaklar mı çok merak ediyorum.
Şu maç bir anlamda ders niteliğindeydi. Yani Lavrinovic ve Pekovic'in hem hücumda,hem de savunmada yaptıklarını bir kasette toplasam herhalde "Bir Yudum Pivot" tadında bir belgesel olur. Zaman zaman hataları oldu ama Pekovic'in vücudunu kullanışı,pota dibine devrilişi,zaman zaman Garbajosa ile eşleştiğinde dışarıya çıkışı,pick and rollda içeriye devrilişi kısacası yaptığı her iş kendisi gibi genç oyunculara ders niteliğindeydi. Hani diyoruz ya Fenerbahçe Ülker'in,Efes Pilsen'in pota altı çok iyi vs bırakalım bu işleri bence. Bizimkilerin sadece overrated isimleri kalmış,başka hiçbirşeyleri yok. Ben eminim ki Pekovic tek başına Ömer-Oğuz-Semih üçlüsünün üstesinden gelebilir. O güveni sahadaki duruşuyla bile yansıtıyor. Ama sanki giderek haddinden fazla irileşiyor. O eski çevik Pekovic yerini yavaş yavaş ağır vasıtaya bırakıyor gibi geldi bana. Yine de mükemmel bir oyuncu. Aynı şekilde Lavrinovic de nasıl dışarı çıkılıp şut yaratılır,Pekovic gibi bir uzun savunulurken ilk topa nasıl müdahale edilir hepsini gösterdi. Bu Lavrinovic'lerin genlerinde hakikaten bir mükemmellik var. Aynı şekilde ben koç olsam genç oyun kurucumu alır bu maçta Spanoulis'i izlettiririm. Bir oyun kurucu uzunu nasıl oynatır bölüm bölüm uygulamalı gösterdi. Maçın sonlarına doğru top kayıpları arttı ama yine de birşeyler almak isteyen bu maçta fazlasıyla alır. Messina'yı da hiç bu kadar gergin görmemiştim. Geçen seneki final onu hayli hırslandırmış. Bütün maç oturmadı ve sürekli oyuncularını azarladı. Yeri geldi savunmada 6. adam oldu,yeri geldi double team yaptı. Hakemler de pek ses çıkarmadı. İyi de iş çıkardı. Obradovic de Shermadini'yi biraz fazla kullansa daha etkili olabilirdi çünkü çok istekliydi. Messina finalin rövanşını aldı,bir dahaki maça kadar tahta oturdu. İkinci maç çok daha iyi olacak,Obradovic'in bu maçın peşini bırakacağını sanmıyorum. Hakemler de Eurolig seviyesinde sertliğin olması gerektiğini kararlarıyla gösterdi. Asvel-Fenerbahçe maçındaki hakemler oturup bu maçı izlesinler,nerde maç yönettiklerini öğrensinler. Bazı 24 saniye kararları tartışılır ama genelde çok iyilerdi. Bir noktayı anlamadım o da Messina'nın sahaya bu kadar müdahale etmesine nasıl sessiz kaldıklarıydı.
Messina'nın double teami ;
Bu da Messina'nın savunmaya katkısı ;
7 Kasım 2009 Cumartesi
Real Madrid : 80 - Panathinaikos : 70 Maç Yorumu
Asist :
maliano
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
ahaha çok iyi messina =)
pekovic yorumuna katılmamak elde değil.ömer-oğuz-semih üçlüsünü çok rahat faul problemine sokar.imkansız bir hucum gücü var .post up hareketlerini carlos boozer a çok benzetiyorum.
Yorum Gönder