Olmadı malesef. Beklediğim bir skordu ama herşeye rağmen Efes Pilsen'in kazanması gerekiyordu. Sadece matematik hesabı için değil, bu mücadelenin, bu güzel seyircinin hakkı olduğu için kazanması gerekiyordu ama Efes Pilsen yine yanlışları yaparak mağlup oldu. Çünkü 18 numaralı çocuk ciddiydi, böyle istedi.
Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yoktu halbuki, yapılacak olan belliydi. Büyük bir kısmı da yapıldı. Hücumda sürekli pota altı zorlandı, savunmada boyalı bölgede ikili sıkıştırmalar yapıldı ve belli bir süre iki uzunla oynandı. Ama ölümcül iki yanlış vardı. Birincisi Olympiakos'a karşı yapılması gereken şey olan hızlı hücuma çıkmak ve hızlı geri dönmek yapılmadı, üstüne bir de Olympiakos'un bunu silah olarak kullanmasına izin verildi. Bir de artık klasikleşen dört kısa masalı var. Yok yani yok, bunu uygulayan bir tane bile takım yokken neden bu dört kısa ısrarı ? Maçın büyük bölümü iki uzunla oynandı ama Kaya'nın sakatlanıp kenara geldiği bir bölüm vardı. Bu dakikada Rakocevic oyuna girip Shumpert dört numaraya çekildi. Herkes Kaya'nın bir daha oyuna dönemeyeceğini, bunun büyük bir şansızlık olduğunu düşünüyordu ki Kaya kısa bir süre sonra oyuna girdi. Peki çıkan kim oldu? Santiago. Efes Pilsen sahada yine dört kısaydı, hem de kalan tek uzun Kaya Peker'di. Bunu anlamak mümkün değil. Bugün Eurolig'de dominant boyalı bölgesi olmayan iddialı takımların içinde bir tek Unicaja Malaga var. Onların da Printezis ve Jimenez gibi iki tane 5 numaranın açığını kapatabilecek dört numarası var. Yedekteki diğer 4 numara Rubio'yu da saymıyorum bile. Archibald ve Freeland olmasına rağmen adamlar Printezis sakatlandı diye 1 aylığına Lewis'i alıyor. Bizse koca bir sezonu Kasun-Kaya-Santiago ile oynuyoruz. Ermal'i görenler de parmak kaldırsın. Peki Giannakis ne yaptı? Maça Sofo ile başladı, beğenmedi Boroussis'i aldı, top içerde sıkışınca, Efes Pilsen zone'a dönünce dışarda boş adamları görebilen, gözü kapalı belinin arkasından dışarı top çıkarabilen Vujcic'i aldı. Glyniadakis'i düşünmedi bile çünkü ihtiyacı kalmadı. Mavrokelides girdi çıktı, Vasilopoulos girdi çıktı, Kleiza zaten malum. Al koluna Eurolig kokteylinde dolaş "Bu benim forvetim herkes görsün,ayağını denk alsın." diye. E böyle bir kadroya karşı nerde senin kadro genişliğin ? Shumpert'i , Nachbar'ı koluna takıp "Bunlar da benim 4 numaralarım, nasıl?" diye sorarsan "Güzel espri Mr.Ataman" deyip arkalarını dönerler.
Gelelim hızlı hücumlara. Olympiakos'un hızlı oynadığını, 3 saniyede karşı potaya gidebildiğini artık Nur Germen bile biliyor. Maç öncesi değerlendirmemde yazdım, videosunu bile koydum. Unicaja Malaga böyle oynayarak bu adamları ezdi geçti İspanya'da. Olympiakos da Yunanistan'da aynı şekilde cevap verdi, bu sefer tıkanan Unicaja Malaga oldu. Efes Pilsen'imiz ne yaptı, dışardan zorlama atışlar denediği pozisyonlarda bile fast break yedi. Bizim oyuncularımızın satranç zekası yok. O pozisyon çemberden girmezse, havuza düşerse sonucu ne olur diye düşünen bir tane adam yok. Her dönen top potamızda sayıya dönüştü.
Halbuki çok olumlu rakamlar vardı. İlk top kaybı 6. dakika biterken yapıldı ve 10 dakika boyunca yapılan tek top kaybı oydu. İkinci yarının ilk 2,5 dakikası sayı yemedik ve oyuna ortak olduk. Yeri geldi 66-61 de öne geçtik maçın sonlarında. Hatta 8-0 lık seriye rağmen Shumpert ve Smith'le iki kritik üçlük bulup maçı dengeye getirdik ve son hücum şansı, kazanma şansı elimizdeydi. Ama işte diyorum ya satranç zekası yok diye Kerem son top eline düşünce oyunu yavaşlatıyor, sonra saniyenin farkına varıp hızlanıyor, durum böyle olunca da superman atışı deniyor son saniyede. Oysa savunma yapılırken herkesin takıma kalacak 5-6 saniyeyi düşünmesi gerekiyor.
Tabela bu haldeyken olumsuzluklar olumludan fazla olmalıydı. Gelelim o rakamlara. İlk maçta rakibe 49 serbest atış attırmıştı Efes Pilsen, bugün rakam 29'du. Allahtan çok düşük yüzdeyle attılar da maç erken kopmadı. Efes Pilsen 16 asist yapmış, büyük bir kısmı maçın sonunda ve uzatmada. Teodosic tek başına 12 asist yaptı. Kullanılan 28 üçlük var ki içeriden oynaman gereken bir maçta oldukça fazla bir rakam. Kritik anları da kötü oynayınca mağlubiyet kaçınılmaz oldu. Özellikle son bölümde durum 80-80 iken iki çok kolay fast break,ardından Rakocevic'in inanılmaz top kaybı ve Penn'in üçlüğü, Smith'in rahat pozisyonda çizgiye basması ve dönen topta Childress'ın üçlüğü maçı da noktaladı.
Rakocevic için söyleyecek bir söz yok malesef. Kendisi Darüşşafaka maçını değil Olympiakos maçını alması için transfer edildi ama bugün çok kötüydü. Özellikle durum 66-65 iken dip çizgiden kaçırdığı bomboş bir üçlük var ki akıl alır gibi değil. Dönen top da klasik olarak fast break sayısıyla sonuçlandı. Kasun çok çok gereksiz bir sportmenlik dışı faul yaparak yine sorumsuzluk örneği gösterdi ama allahtan Efes Pilsen o bölümü sadece 1 sayı yiyerek geçti. Takımda direnen bir tek Smith ve Kaya vardı, biraz da Santiago. Rakipte Teodosic gibi ortalığı toz duman eden bir oyun kurucu var ve 30 yaşında, savunması düşük seviyede olan Kerem Tunçeri 42 dakika oyunda kalırken Sinan Güler 3,5 dakika oynuyor. Bunu biri anlatsın lütfen, neden Sinan Teodosic'in yakasına yapıştırılıp, hayattan bezdirilmiyor neden. Hervelle'i almıyorsun Nachbar'ı vermiyorsun ama ne adamı kendi pozisyonunda oynatıyorsun ne de 4 numaraya takviye yapıyorsun. 9 dakika sahada kaldı bugün Nachbar. O sitem etmesin de kim etsin.
Bugün Teodosic asist rakamlarında(12), Childress da sayı rakamında(23) kariyer rekoru kırdı. (Eurolig düzeyinde tabi) Daha önce birçok kez yaptığımız gibi oyunculara yine bu zevki tattırdık. Papaloukas yoktu ama Teodosic mükemmel ötesi oynadı, tek başına maçı aldı. Çok kritik anlarda çok zor basketler attı ve maçın kopabileceği noktalarda takımını oyunda tuttu, uzatmada da aldı götürdü. Gerçekten büyük oyuncu. Geçirdiği Avrupa Şampiyonası'ndan sonra bu sene de süresi aynı kalırsa takımdan ayrılabileceğini yazmıştım ama Giannakis o dengeyi müthiş ayarlıyor.
Efes Pilsen ayağına gelen fırsatı tepti, alabileceği bir maçı yine kaybetti. Son maç Orleans deplasmanı. Bana kalırsa Orleans'ı da geçmeleri zor, geçseler bile elenme ihtimalleri var. Bu takımın geldiği nokta bu olmamalıydı. Bu maç liderlik maçı olmalıydı ama ikinci kez üstüste Top 16'yı kaçırma riskiyle karşı karşıyalar. Geçen sene bu zamanlar asker olduğum için o ızdırabı çekmemiştim ama bu çok ağır geldi. Böyle bir kadronun bu başarısız halde olmasının izahı yok. Yaşım kadar seneyi basketbolun içinde geçirmiş insanlara bilmişlik taslamaktan hiç hoşlanmam ama bana kalırsa Ergin Ataman bu akşam istifa etmelidir. Son maçı beklemesinin hiç anlamı yok. Çünkü bu anlayışın gidebileceği bir nokta yok. Detaylı istatistikler burada.
EFES PİLSEN (85): Mario Kasun 7 (7 ribaund- 1 asist), Charles Smith 18 (5 ribaund- 2 asist), Igor Rakocevic 2 (3 ribaund), Kerem Tunçeri 4 (1 ribaund- 8 asist), Bootsy Thornton 5 (2 ribaund- 2 asist), Kaya Peker 18 (7 ribaund- 1 asist), Bostjan Nachbar 2, Daniel Santiago 12 (3 ribaund- 1 asist), Sinan Güler 2 (1 ribaud- 1asist)
OLYMPIAKOS (93): Nikola Vujcic 8 (2 ribaund- 2 asist), Ioannis Bourousis 5 (6 ribaund), Yotam Halperin 4 (4 ribaund- 2 asist), Linas Kleiza 16 (9 ribaund- 1 asist), Panagiotis Vasilopoulos 8 (3 ribaund- 2 asist), Patrick Beverley 2 (2 ribaund), Milos Teodosic 17 (4 ribaund- 12 asist), Sofoklis Schortsianitis 2 (3 ribaund- 1 asist) Mavrokefalides 5 (1 ribaund- 1 asist), Penn Scooine 3 (1 ribaund).
Link
9 yorum:
Nur Germen'in o lafını duyunca aklıma direk 2006 Dünya Şampiyonası'nda Yunanistan Amerika'yı madara ettikten sonra Coach K'in Papaloukas için sarf ettiği "4 numaraları iyi oyuncuymuş" lafı geldi. O daha büyük gaftı ama bunun da pek aşağı kalır yanı yok.
Nur Germen'e kısa ve öz bir yanıt:Papaloukas'ın çekirgesi.
Bu arada Rubio mu Teodosic mi deseler, Teodosic derim düşünmeden...
Bu maça bir tek şey için giderdim, o da Teodosic'i izlemek. Keşke İstanbul'da oldaydım da gidebilseydim.
nur germen'e aciyorum.
platform nba ise : rubio
euroleague : teodosic
Başta inanamadım öyle dediğine sonra bir kaç yerde daha okuyunca ikna oldum. sannti yazmasa ben yazacaktım aynı yorumu direkt aklıma o laf geldi bu yorumdan sonra.
Saygılar.
Salonda o heyecanı yaşayıp ta kaybetmek ayrı bi koydu açıkçası :( Teodosic zaten buzdolabı maşallah insan bi heyecanlanır bi strese girer, boş salonda atar gibi attı yine şutları.
Biletler için de Maliano'ya ve Efesliler'e tekrar teşekkür ediyorum.
Öncelikle biletler için malianoya teşekkür ederim.
Maça gelince efesde shumpert(faul problemiyle boğuşsada),smith, kaya,santiago maçın içindelerdi.Rakocevic, kasun aynı derece uzaklardalardı.Rakocevic bu sistemde 0 verimle oynuyor.Bitirici adam giriş gelişme sonucu emanet etmişler, o da yerine getiremiyor.
Maç dengeye geldiğinde -hatta yalnış hatırlamıyorsam önede geçmiştik- alan savunmasına döndük.Alan savunmamız berbattı.o dönem olym her geldiğinde sayı buldu.Akla efesin efes olduğu yıllardaki alan savunması geldi.Ayrıca 4 kısaya döndükten sonrada verimimiz yarı yarıya düştü.Kısaca 4 kısa ve alan bizi bitirdi.
37:30 insanlar çıkmaya başladı fakat Anonscununda gazıyla taraftar taraftarlığını hatırladı o gazla efes aldı yürüdü.Fakat uzatmalarda perde bile istemeden atılan şutlar, 1e5 hücumlar maçı hak edene getirdi.
Teodosic olmuş artık.İki üçlüğüyle bizi öyle bir susturduki 10000 kişi göt oldu.O nasıl bir özgüvendir, nasıl bir yetenektir.Çıplak gözle izlenesi bi insan.
Ben de geçen sene bu dönem askerde olduğum için pek bi şey anlayamamıştımı senin gibi ama dün akşam salonda oturup ağlamak istedim.
Bu seyirciye rağmen nasıl kaybettik hala inanamıyorum. Son yıllardaki belki de en güzel seyirciydi. Protokoldeki yaşlı bir hanım bile 10000 kişi gibi Oly hücumlarında ellerini sallıyordu... Ama Ergin Ataman ve onun felsefesi galibiyete engel oldu. Yazında herşeyi gerektiği gibi yazmışsın. Ben de kendi blogumda hem Ergin Ataman'a hem de Nur Germen'e kendimce nacizane sesimi duyurmaya çalışıyorum. Onlara gidin buralardan diyorum.
Ataman'ın bu halleri beni gerçekten çok şaşırtıyor.Adamın kariyeri ortada, efesten önceki takımlarındaki oyun sistemleri ortada.Fakat nasıl oluyor da ataman gibi bir isim böyle bariz hatalar yapıyor
Yorum Gönder