R.Madrid: 64 - Maccabi : 66 (Hanım Koş Çeyrek Finalde El Clasico Var)

Liderlik için final maçına çıktığın takımdan ilk 30 dakikada 36 yeyip son 10 dakikada 30 sayı yersen boynun böyle bükülür işte. Aslında basketbolu yakından takip eden herkes bu bükük boyunların sebebini metnin bir köşesinde rahatça görebiliyor. Sağ üst köşede 8 puntoyla yazan BARCELONA kelimesi şu an onların zihninde 72 punto civarında olsa gerek. Bu maçın görünen önemi liderlik, arka planda kalan önemi de Barcelona'dan kaçmaktı. Bunu iki takımın da büyük oyuncuları ve koçları dillendiremeyeceği için lider olup saha avantajını ele geçirmek istiyoruz türünden klişe açıklamalar yaptılar. Oysa hiçbirinin saha avantajını düşünmediğini hepimiz biliyorduk. Zaten maç biter bitmez Messina "Avrupa'daki herkes bizim Barcelona karşısında hiç şansımız olmadığını düşünüyor." demiş. Yanlış da düşünmüyor hani. Rakibine bu sene içinde üç maç kaybedip, ikisinde da ezilince insan bu şekilde düşünmeden edemiyor. Son 24 saniyede Garbajosa Real Madrid'i ipten alıp Hansen'e topu ulaştırmayı başardı ama 4 saniye kala yapılan faul yeni bir mucizeyi gerektirdi. Llull'a yapılan ikili sıkıştırma topu aynı noktada Hansen'e göndermesine engel olunca sevinen Gershon ve ekibi oldu. Barca'ya karşı zaten şansları çok azdı ama Partizan karşısında favori oldukları da söylenemez. Eurolig'in en savaşçı ikinci pota altına, en çok ribaund alan takımına karşı oynayacaklar. Eurolig'in altın kuralı "Evinde maç kaybetmeyeceksin." dir. Önce Efes kaybedip elendi, şimdi de Real Madrid final maçında kaybedip cehennem ateşine düştü. Bu gece uyku uyuyabileceklerini sanmıyorum. Özellikle de dünkü futbol faciasından sonra Real Madrid için dönüm noktası bu eşleşme olacak. Messina zaferle çıkarsa ilah olur, elenirse Allah yardımcısı olsun. Medya onu çiğ çiğ yiyecektir. Detaylar burada.