Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

5 Eylül 2010 Pazar

Türkiye: 95 - Fransa: 77 (12 Yürekli Adam Çeyrek Finalde)

Her maç öncesi taktik tahtası ele alınır, neyin nasıl yapılması gerektiği yazılır ve istihbarat işkencesi gibi maçtan 24 saat önce beyin yıkar gibi oyuncuların aklına kazınır. Ama bir taktik bu kadar barizken bir daha bu kadar güzel uygulanır mı bilinmez. Tony Parker yokken yönetmekten daha ziyade üretmek üzerine programlanmış De Colo ve Batum'a baskı yapıp, alan savunmasıyla Fransa'yı dış şutlara zorlayarak hücum potansiyellerini sıfıra indirmek, savunmada da onlardan daha hızlı geriye koşup, takım olarak karıştıracakları pota altında savunma ribaundlarına dikkat etmek gerekiyordu. İşte aynen böyle oldu. Çok istekli ama biraz tedirgin başladık. İlk dakikalardaki telaş zaman ilerledikçe yerini soğukkanlılığa bırakınca da fark kendiliğinden açıldı. Ömer ve Kerem'in nefes almaksızın yaptığı baskı, içerde de uzunlarımızın gladyatör misali savaşı Fransızlar'ın tek umudu olan "erken öne geçerek rakibi telaşa sokma" silahını da daha emniyetini açamadan yerle bir etmemize sebep oldu. Devredeki 7-1 top çalma üstünlüğümüz bu baskının meyvesiydi.

İlk çeyrekte Ali Traore ve Mahinmi'nin de 2 faule ulaşması ikinci çeyrekte boyalı bölgeyi çok daha rahat kullanmamıza sebep oldu. Sadece tabloya bakarak bile orayı ne kadar etkili kullandığımızı görmek mümkün..

İkinci yarı Kerem Tunçeri'nin sakatlığından sonra biraz telaş yapmış olsak da fark o kadar büyüktü ki elimiz ayağımıza dolaşmadan toparlanmamız için gerekli vakti bize sağladı. Hidayet'in ve Ersan'ın etkili hücümuyla hiç umut vermedik rakibe. Maç artık psikolojik olarak kopunca da aktif dinlenme modunda maçı tamamladık.

Maçın adamı Sinan Güler'e değinmeden geçmek olmaz. Maça girdiği andan itibaren takıma kattığı enerji kabak gibi ortadaydı. Üzerindeki Türkiye formasını çıkarıp Fransa formasını giyse rakibe tam olarak uyum sağlayabilirdi ama onlara cevap vermemizin bir yolu da oyunu onlar gibi oynayabilen oyuncuları sahaya sürmekti. Baktığımız zaman (İhsan Bayülken gibi bakarak) Sinan Güler dışında da bu tanıma uyan pek oyuncu yoktu. Onlar kadar hızlı, atletik, baskı yapabilen, geriye koşabilen, hızlı hücuma çıkıp orada kalmayan bir Sinan Güler maçın kilidiydi. Belki kilidi açan o olmadı ama farkı 20'nin üzerinde tutan tampon görevini gördü. 17 dakikada 8/10 isabetle 18 sayı üreterek maçın adamı oldu. Hücumda sıkıştığımız anların hep kurtarıcısıydı. Sadece Sinan değil tüm takım yüreğini ortaya koydu. Hepsine helal olsun. Çeyrek finaldeki rakibimiz Slovenya. Turnuvanın en komplike takımlarından biri ki bu maç için detaylı bir yorum maç öncesi gelecek. Bu saatten sonra madalya değil yarı final bile gelmese hepsine helal olsun. Bizim istediğimiz madalya değil yürekti, onu da fazlasıyla gösterdiler.

TÜRKİYE (95): Cenk Akyol 5 (1 asist), Sinan Güler 17 (3 asist), Barış Ermiş 2, Ömer Onan 7 (1 ribaund- 2 asist), Ersan İlyasova 9 (5 ribaund), Kerem Tunçeri (1 ribaund- 3 asist), Semih Erden 5 (2 ribaund- 1 asist), Oğuz Savaş 9 (2 ribaund- 1 asist), Kerem Gönlüm 2, Ender Arslan 9, Ömer Aşık 10 (5 ribaund- 1 asist), Hidayet Türkoğlu 20 (4 ribaund- 3 asist)

FRANSA (77): Andrew Albicy 3 (2 ribaund- 1 asist), Nicolas Batum 11, Fabien Causeur 3 (1 ribaund- 1 asist), Alain Koffi 5 (3 ribaund- 1 asist), Ian Mahinmi 2, Edwin Jackson (1 ribaund), Yannick Bokolo 4 (3 asist), Florent Pietrus 6 (1 ribaund- 4 asist), Nando de Colo 15 (3 ribaund- 1 asist), Boris Diaw 21 (5 ribaund- 4 asist), Mickael Gelabale 3 (3 asist), Ali Traore 4 (4 ribaund)

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Salondaydım. Organizasyon komitesi seyircinin coşkusunu ve eğlenmesini söndürmek için elinden geleni yaptı. Bu kadar olur. Takım önde, seyirci tam coşacak yüksek sesli müzik eşliğinde tişört dağıtılıyor, top dağıtılıyor seyircinin hızı kesiliyor. Bir parantez de koç Tanjeviç için açılmalı. Milli takımda olsun Fenerbahçe de olsun acımasızca eleştirilen kurt hoca Şu anki uzunlarımızı kazanmak için Fenerbahçe seyircisini dahi karşısına aldı. Bir Fenerbahçeli olarak Fenerbahçe seyircisi tarafından itibar görmemesi kahretti beni. Milli takımda biraz itibar gösterelim. Her şey bir yana tedavisini yarıda kesip takımının başında olması bile takdire şayan. Seyirci konusunda son bir teklif. Artık NTV Spor mu yapar Sky mı yapar Partizan seyircisi ve işlevi özel programlarla tanıtılmalı bu millete. Saygılarımla Ertan Ürkmez

oscar dedi ki...

fransa'nın ters gelebileceğini düşünmüştüm ama çok kolay oldu. fransa bavulunu toplamış uçağa yetişmek ister bihavadaydı. ersan'da çok dağınık ve uzak gözüküyor sanki ben görevimi yaptım gibi bi havası var.

Adsız dedi ki...

Maci TV'de izlerken diger yandan da ESPN'in sitesinde Daily Dime Live'da macla ilgili yazismalari okuyordum. Mac sirasinda ESPN'de yapilan anketlerden birisi Fransa'nin her ceyrek cift haneli skor üretip üretemeyecegiydi. Son ceyregi saymazsak yapilan savunma gercekten olaganüstüydü.

Adsız dedi ki...

Maç sonrasında yapılan basın toplantısında Ender e sorulan soruyu cevaplayan koç Tanjeviç in verdiği cevapların yer aldığı görüntülerin izlenmesini şiddetle tavsiye ederim.Milli takım ve Fenerbahçe nin başına geldiği günden beri mutlu azınlıktan biri olan beni fazlasıyla mest etti. Maç kolay mı oldu sorusuna evet kolay oldu kazanmak için hayvanlar gibi döğüştük dedi. Bence soru çok kolay dedi. Maçın kolaylığını bir de gelin benim böbreğime sorun dedi. Cevaplarken mimikleri muhteşemdi. Saygılarımla Ertan Ürkmez

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...