Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

1 Eylül 2010 Çarşamba

Türkiye: 76 - Yunanistan: 65 (Faul Olması Lazım)

Şampiyona başlamadan önce durumlar, hesaplar, ihtimaller, senaryolar çok başkaydı. Çok formda bir Yunanistan ve yerlerde sürünen Türkiye. Ama işte şampiyona atmosferi çok farklı oluyor. ABD'nin şamarını yiyen Yunanistan bir türlü kendine gelemedi. Önce Çin'e, sonra da Porto Riko'ya karşı mağlubiyetin kıyısından dönüp Sofo ve Fotsis'in katılımıyla bugüne geldiler. Dün otelde Yunan oyuncuları gözlemleme şansım oldu. Kazlauskas hariç hepsi oldukça rahattı ve kendine güvenleri üst seviyedeydi. Bugüne kadar sendeleyerek gelmelerini sanırım tesadüf olarak görüyorlardı ama esas tokadı bugün milli takım attı Yunanistan'a. Milli maçın gazıyla yazdığım düşünülmesin, Türkiye tek kelimeyle Yunanistan'ı parkeye gömdü. Skor, fark vs.. bunların hiçbiri önemli değil. Maçın bazı bölümleri hariç bize karşı kullanabilecekleri bütün silahları kullanıp, onların esas silahlarını da durdurmayı başardık. Bizim için en büyük riskler uyguladıkları başarılı iki oyunlar ve müthiş pas trafiklerinin neticesinde hem kısaların hem de uzunların dış şut tehdidiydi. Onlara şut imkanı vermediğimizi söyleyemem ama ilk günden beri düşük yüzdeyle attıkları üçlüklere bugün de çözüm bulamadılar ve iyi başlamalarına rağmen 10/33 ile bitirdiler. 33 üçlük dengeli herhangi bir takımın herhangi bir maçı için fazla bir rakam. Onlar sokamadıkça biz pota altını kullanarak ve yüksek yüzdeyle üçlük atarak farkı açtık. Zaten maçı koparıp Yunanistan adına düzenden çıkaran da bu fark oldu. Bütün oyuncularımız maça dahil oldu ve görevlerini kusursuz yerine getirdiler. Özellikle de savunmada. Ömer Onan maçın başında Spanoulis'i hayata küstürerek etkisiz hale getirdi ve baştan bir kanadı kırdı. Sofo'nun da hareketli uzunlarımıza karşı çaresiz kalışı ve erken faul problemine girmesi o bölgede daha rahat hareket etmemizi sağladı. Ersan'ın mükemmel oyununa Kerem'in liderliği, pota altında da Ömer ve Semih'in savaşı eklenince grup liderliği için çok büyük avantaj yakaladık.

Turnuva öncesi yapılan hesaplardan biri de liderliği kazanıp İzmir grubundan lider gelecek İspanya'dan kaçmaktı. Ama İspanya bugün üçüncü çeyrekte 18 sayı önde olduğu maçta Litvanya'ya yenilince ikincilik şansını bile tüketti ve hesaplar biraz karıştı. Yarından itibaren daha sağlıklı hesaplar yapılacaktır ama milli takımın taraftarla bütünleşip uzun zaman sonra gerçekten 12 Dev Adam olması göğsümüzü kabarttı. Ne kulüp takımlarında, ne de milli takım bazında bir türlü diş geçiremediğimiz Yunanistan'ı da böylesi kritik bir maçta yenerek şampiyona öncesi gökyüzünü kaplayan kara bulutları yerle bir ettiler. Yunanistan gibi bir takımı maçın belli bölümlerinde alan savunması yaparak 65 sayıda tutmak çok çok önemli bir başarıdır. Hepsine helal olsun. Yalnız maçı canlı sunan Murat Murathanoğlu ve İhsan Bayülken'in sürekli hakemden bahsetmeleri de kabak tadı verdi. Birçok pozisyonda hakemler bizim yaptığımız faulleri de vermeyip sertliğe izin verdiler. Başka iki takım sahada olsa "Çok sert maç oluyor" diyecekken bizim maçta yaşandığında halkı "Tüm dünya bize düşman" noktasına getirmek doğru değil. En azından milyonlara seslenen insanların daha dikkatli olmaları gerektiğini düşünüyorum.

Önümüz açıldı. Gaza gelmedik, gerçekten mantıklı bir bakış açısıyla madalya bekliyoruz.

YUNANİSTAN (65): Ian Vougioukas, Ioannis Bourousis 15 (7 ribaund- 1 asist), Nikolaos Zisis 3 (3 ribaund- 3 asist), Vasileios Spanoulis 5 (1 ribaund- 3 asist), Nick Calathes 6 (1 ribaund- 4 asist), Antonis Fotsis 7 (5 ribaund- 1 asist), Efstrations Perperoglou 4 (3 ribaund), Kostas Tsartsaris 2 (3 ribaund), Dimitrios Diamantidis 8 (3 ribaund- 3 asist), Kostantinos Kaimakoglou 6 (1 ribaund), Sofoklis Schortsanitis 9 (1 ribaund)

TÜRKİYE (76): Sinan Güler (1 ribaund- 1 asist), Ömer Onan 6 (2 asist), Ersan İlyasova 26 (5 ribaund), Semih Erden 10 (2 ribaund- 1 asist), Kerem Tunçeri 7 (3 ribaund- 4 asist), Oğuz Savaş 2 (1 asist), Kerem Gönlüm (8 ribaund- 1 asist), Ender Arslan 5 (1 ribaund- 4 asist), Ömer Aşık 12 (6 ribaund), Hidayet Türkoğlu 8 (6 ribaund- 3 asist)

12 yorum:

Adsız dedi ki...

M.Murathanoğlu ve İhsan Bayülken'in sürekli hakemlerden dert yanmalarında bir anormallik yok sonuçta. Spiker ve yorumcu diye hislerini içinde tutmamalı ki bence daha gerçekçi oluyor, sıradan insan gibi konuşmuş oluyorlar. Heyecanlarını tatmak beni mutlu ediyor açıkçası. Ama İhsan Bayülken için söyleyeceklerim var: "Beraberinde getiriyor, otomatikman." Kabak tadı veren bunlar oldu kaç maçtır.

erdemba dedi ki...

valla maçı tam onların arkasından izledim, bir ara M. Murathanoğlu sahaya girecekti nerdeyse, ayaklandı falan :))

yanımda da Ergin Ataman oturdu, onun da içi gidiyor gibiydi, bu takımın başında olmak vardı demiştir içinden... takım çalıştırmayacakmış bu sene, biraz dinlenicem dedi de tabii belli olmaz, gaza gelebilir her an..

Adsız dedi ki...

Seryirciye de bi paratez açmak lazım heralde! Takım durduğunda resmen ileri ittik takımı. Sesimiz kısıldı ama olsun. Sıra İstanbul seyircisinde. Kolay gelsin....

PIERREMANU dedi ki...

Tamam duygularını yaşasınlar, bir yere kadar kabul edilebilir bu, ama Murat Murathanoğlu çok net bir şekilde kontrolünü kaybetti maçta. "Faul yaaa!" diye bağırdı bir ara o kadar yani. Yanlış anlaşılmasın ben çok severim Murat Murathanoğlu'nu. Hatta bir basketbol maçını hangi ikiliden dinlemek istersin diye sorulsa cevabım Murat Murathanoğlu-Yiğiter Uluğ olur. Kendisinin karakteristik özelliğidir. Biraz fazla hakem konuşur. Ama bu sefer biraz kontrolünü yitirdiğini kabul etmek lazım. Güzel geceydi, bağırdık, çağırdık, eğlendik, coştuk; değinmek ama takılmamak lazım buna.

Sheed dedi ki...

ilk yorum bana kendi blogumun tarihinin en kült yorumunu hatırlattı, şöyle bi aforizma geçiyordu:

"milli maç milli duygularla izlenir, milli duygularla anlatılır.."

sanırım biz bilmiyoruz ama türk milletinin karakteristiklerinden bazıları hakem muhabbeti üzerinden çığırtkanlık yapmak, bunu desteklemek için çelme halüsinasyonları yaratmak, türkiye'nin basketbol kuralları hususunda en yetkin isimlerinden biriyken açık alanda yapılan şarja kasti faul çıkınca "aaa çok ayıp ama" diyebilecek kadar ileri gitmek.. bunları yapmazsan da milliyetçi duyguların zayıf kalıyor, olmuyor olamıyor..

neyse yazını da baştan sona okuyamadım, polemik yaratmak da istemiyorum.. yayınlamazsan gücenmem mali.. servus..

oscar dedi ki...

sunucu çok abartılı ve rahatsız edecek şekilde sundu maçı. tamam hakem pek iyi değildi ancak bu şekilde bi tavır abartı. galibiyat ise büyük başarı.

Adsız dedi ki...

Amacım kuru milliyetçilik falan yapmak değil.(eğer kuru bir milliyetçi olsaydım 4 sene önce yunanistan abd yi yendiğinde sevinçten takla atmazdım) Bir şey aşikar ki Yunanistan ve Sırbistan ın güçlü bir lobisi var. Bu lobi bırakın bizi zamanında 2.20 lik dev Sabonisleri, Marchuniadisleri Körtiniatisleri harcadı. Murat Murathanoğlu- ki Türkçe yi katletmesinden dolayı çok kızarım kendisine- bunu dile getirdi ve bence doğru olanı yaptı. FİBA nın son verdiği cezalar bunu net olarak kanıtlıyor. Ayrıca Porto Riko Fiba ya yazılı şikayet vermiş aynı hakem için. Alın teri emek bu kadar basit harcanmamalı

Adsız dedi ki...

Demin ismimi belirtmeyi unuttum. Belki yorumun yayımlanması için gereklidir, internetcahilliğime verin. Ertan ÜRKMEZ

Ihsahn dedi ki...

Murathanoğlu-Bayülken ikilisi yerine Kosova-Kural olsaydı da benzer yorumlar ve tepkiler gelirdi. Zaten FIBA'nın önceki gün çok fazla spekülasyona sebep olmuş bir hakemi aynı takımın maçına ataması, spikerimizin ister istemez bu konuyu kafasına takmasına sebep olmuştur. Ben de takıldım şahsen. Milli duygu, 1000 yıllık rekabet meselesinden ziyade daha maç başlamadan insanın aklına "acaba?" sorusu geliyor konu Yunanistan, Sırbistan, Litvanya maçları olunca.

Rado dedi ki...

Eğer NTV seyirci sesini kısmadıysa çok etkisiz bir seyirci topluluğu vardı. Ayrıca neden böyle maçlarda bir işbirliği olmaz salon yöneticileriyle. Kurallara aykırı mıdır örneğin mola alındığında dansçı kızlar yerine tüm salon 10. yıl marşını söylese? Dün hakemin verdiği tüm tartışmalı olabilecek kararlarda tribünlerin hakemin yüreğini hoplatacak kadar ses çıkarması gerekirdi. Bizimkiler ise pozisyonun heyecanındaydılar. Bu normaldir ama çıkıp da Ankara seyircisi iyiydi demek bence büyük bir hata olur. Daha kısa süre önce Fener-PAOK maçlarında yaşanan tribün farklılıklarından sonra Ankara seyircisinden mesaj gibi bir performans beklerdim. Ama bu maç Diyarbakır'da bile oynansa zaten orayı dolduracak Türkler'den bu kadar ses çıkardı, fazla bir şey yoktu, bence eksikleri vardı.

İstanbul'da farklılık olur mu? Zor. Çünkü kupanın İstanbul ayağının biletleri günler haftalar öncesinden alındı. O gün tribüne geleceklerin çoğu ortalamanın üzerinde bir kesim olacağından pek bir beklentim yok.

afufu dedi ki...

Maçı yerinde izlerken çok rahatsız olmadım hakemlerden açıkcası. Birkaç pozisyon vardı; ilk yarıda-yanılmıyorsam Zizis'ti-açık sahada çalınmayan kasti faulün ikinci yarıda Ender'e çalınması, Sofo'nun herzamanki hareketli ayakları ucuz show-up faulleri vs. ama lehimize de geldi aynı düdüklerden. Dolayısı ile bu kadar hakemlerden söz edilmesini çok doğru bulmuyorum. Onun yerine müthiş alan savunmamız ve alan savunmasındaki yardımlaşma, Yunanistan'ın ilk yarıdaki güzel hücumları ve Ersan'ın eksta oyunu daha öncelikliydi sanki. Bir de Yunanistan Milli Marşı'nı ıslıklayan kendini bilmezler vardı ama sustular birkaç tepki görünce, o da bashedilmeyen ama olumlu bir gelişme.

Adsız dedi ki...

Bence seyirci desteği ülkenin basketbol kültürü ile ilgili. Ne yazık ki böyle bir geleneğimiz yok.Basket maçlarında santra ile omuz omuza diye bağrılan, kendi oyuncusu faul atışı kullanırken şarkı türkü söyleyenlerin bulunduğu ve bu insanları uyardığınızda sopa yeme tehlikesinin- bizzat yaşadım- yaşandığı bir ülkedeyiz.Bu konuda her zaman Partizan seyircisine imrenirim. Fanatik+ basketboldan anlayan 7000 kişilk kitle Avrupa nın devlerine dar ediyo salonu.Hırvatistan-Slovenya maçını salonda izledim. 5000 kişi yeşil formaları ile çıkarma yapmışlar İstanbul'a. Fanatik değiller ama oyunun gidişatına göre nerede müdahale yapacaklarını biliyorlar.Yunan seyircisini de unutmamak lazım tabi. Bence dünkü seyirciden daha iyisini beklemek anlamsız, şehir neresi olursa olsun değişmez.Dediğim gibi bir gelenek meselesi bu. Sahaya müdahale edebilmek için önce basketbol bilmek gerekiyor. Görüşlerimi sonuna kadar okuduğunuz için ve izin verdiğiniz için teşekkür ederim. Saygılarımla Ertan ÜRKMEZ

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...