Geçtiğimiz sezon Efes Pilsen'de hakettiği süreleri alamadığını bir çok kez yazdığım Sinan Güler'le "5 Soru" bölümünün ilk çalışmasını gerçekleştirip, kendisini biraz terlettim. Aslında Sinan'a twitter üzerinden gelen sorular çok daha fazlaydı ama bölümün amacından sapmamak için belli bir içerikte soruları sormaya özen gösterdim. Ben acımadan sordum, cevaplara yorum sizin.
1) Geride kalan sezona bakınca başarısız bir Efes Pilsen görüyoruz. Ligde kaybedilen şampiyonluk ve biraz da şansla katıldığınız Türkiye Kupası finallerinin yanında aynı şekilde Top 16'da da elenmeniz camianızın kolay kabullenebileceği sonuçlar değildi. Takımın kilit rollerinden biri olması gereken ama -yapılmayan- Sinan Güler 2009-2010 sezonunu nasıl değerlendiriyor? Hangi konularda yanlış yaptığınızı veya eksik olduğunuzu düşünüyorsun?
Başarısız olduğumuz bir gerçek. Bence sezon boyunca oturmuş bir rotasyona sahip olmayışımız ve bu konudaki istikrarsızlığımızın sahada gösterdiğimiz performansı da etkilemesi en büyük etkenler olduğunu düşünüyorum. Euroligle Türkiye liginde farklı takımlarla oynuyor olmamız ve her seferinde farklı kadrolara göre çalışmalar yapıyor olmamız bu istikrardan bizi uzak tuttu. Eurolig bittikten sonra biraz istikrar yakalamış olsak da yeterli olmadığını söyleyebilirim.
2) Efes Pilsen'in bu sene en fazla sıkıntı çektiği nokta yerli rotasyonuydu. Kadrodaki yabancı oyuncuların fazlalığı takımın Avrupa'da ve Türkiye'de sürekli farklı kadrolarla oynamasına sebep oldu. Sen geçtiğimiz sezonki final serilerinde seriyi döndüren oyuncuların başında geliyordun. Bu sene ise özellikle Avrupa'da bazı maçlarda dalga geçilir gibi 10 saniye, 6 saniye süre aldığın maçlar oldu. "Bu sonuçta hocanın kararıdır." gibi bir cevaba hazırlıklıyız ama geçen sezon final serisini 2-0'dan döndüren isimlerden biriyken, potansiyelin herkesçe biliniyorken, üstelik takımın yerli oyuncu katkısına, hem de özellikle savunmada fazlasıyla ihtiyacı varken bu tercih sence de çok acımasız değil miydi?
Aynen dediğin gibi Ergin abinin vereceği bir karardı o. Çeşitli zamanlarda beni kullanmak istemiş olsa da ceşitli sebeplerden kullanmadı, yeri geldiği zamanda Eurolig'de kadroya giremediğim zamanlar bile oldu. Bu sezon özellikle bu nedenlerden dolayı benim için daha zor bir sezondu çünkü kendi kendime gecen seneki final serisinden sonra özellikle Eurolig'de daha fazla şans alacağımı düşünüyordum fakat bu gerçekleşmedi. Bunun en onemli sebebi takımda benim pozisyonumda oynayan oyuncuların benden daha tecrubeli olmalarıydı.
3) Efes Pilsen kariyerinin Ergin Ataman'la başladığını biliyoruz. Buraya gelişinde Beşiktaş'ta beraber çalıştığın, iyi süreler aldığın koçun büyük etkisi olduğunu da tabii ki. Geçen iki yılın ardından geriye dönüp baktığında hata yaptığını düşünüyor musun? İnsanların kafasında bir "genç" Sinan Güler portresi var ama 27 yaşındasın. Kulübün geleceği de şu aralar epeyce tartışma konusu iken, Sinan Güler kendi geleceği hakkında neler düşünüyor? Efes Pilsen'de oyunculara kapanma durumundan dolayı kulüp bulmaları söylendi mi? Burada söyleyeceğin tek bir cümle veya yapacağın özeleştiri bir çok genç oyuncunun tercihine ışık olabilir diye düşünüyorum.
Öncelikle her ne kadar diğer insanların bu konuda ciddi tepkileriyle karşılaşsam da Efes Pilsen'e gelmekle doğru bir karar verdiğimi düşünüyorum. İkinci sezonum benim istediğim şekilde gelişmemiş olsa da, bu sezonda basketboluma çok şeyler kattığımı ve takım arkadaşlarımdan ve oynadığımız maçlardan çok şey öğrendiğimi düşünüyorum. Kişisel olarak kariyerim için tabiki de istediklerim var, eğer şansım olursa hala NBA'e gitme hayalim var ama yaş olarak gittikçe gecikiyorum bu konuda. Onun dışında da hem Avrupa'da her sene başarılı olan bir kulüpte oynamak isterim, hem de Avrupa'da adı geçen oyuncular arasında olmak isterim.
4) Efsane bir basketbolcu olan Necati Güler'in oğlusun, aynı zamanda Amerika'da basketbol oynayarak gelişimini tamamladın. Yıllardır Efes Pilsen Türkiye'de gençlere en büyük yatırımı yapan kulüptür. Ama David Blatt'la başlayan süreçte Efes Pilsen'de bir kültür değişimi sözkonusu. Türkiye'de minik yaşlarda yetenekli gençler ya gelişimlerini tamamlayamadan arenaya adım atıyorlar ya da kötü transfer tercihleriyle (belki seni de örnek verebiliriz) geriye gidiyorlar. Altyapılarda yetiştiriyoruz ama yukarıda formayı verirken hep korkak davranıyoruz. Bu aşamaları yaşayan,basketbol kültürüyle büyüyen bir ailenin üyesi olarak bu konuda neler düşünüyorsun? Hem kendini, hem de ülkedeki sistemi,çözüm önerilerini değerlendirebilir misin?
Bu konu cidden üzerinde durulması gereken bir durum. Ülkemizde bence son senelerde en büyük problem spor altyapıları ve altyapıdaki sporcuların eğitimi. Ben Beşiktaş'ta oynarken geleceğimin istediğim gibi olduğunu düşünerek Amerika'ya okumaya gittim ve bence ben ve Engin Atsür bu konuda bir çok sporcuya örnek olduk. Şu an baktığımızda bence benim kariyerim başka bir şekilde gelişmiş olabilirdi diye düşünüyorum. Çeşitli düzenlemelerle ve antrenörlerin eğitimlerine verilecek önemle Türk basketboluna daha önemli katkılar yapılabilir diye düşünüyorum. Aynı zamanda Türkiye Basketbol Ligi'ndeki yabancı sayısının gelen gençlerin önünü kapayacak şekilde işleyen bir düzenlemede olduğunu düşünüyorum.
5) Tüm takımlar gibi A Milli Takımımız da 2010 Dünya Şampiyonası öncesinde önemli sorunlar yaşıyor. Başta Bogdan Tanjevic'in hastalığı olmak üzere. Sen Tanjevic'in çok tuttuğu, güvendiği oyunculardan birisin. Koçla 2010 Dünya Şampiyonası için bir görüşme yaptın mı? Bu sene aldığın düşük süreler sonrasında milli takıma seçileceğini düşünüyor musun? Ve son olarak takımımızın şansını gerçekçi bir yaklaşımla nasıl görüyorsun? Nereye kadar gidebiliriz?
Açıkçası son 2 senedir Milli Takımın önemli bir parçası olduğumu düşünüyorum ve amacım bu seneki Milli Takım formasını gururlu bir şekilde giymek. Bu konuda Tanjevic ile özel bir görüşme yapmadım ama Milli Takım kampına katılmadan önce kendim özel çalışma ile hem yeni sezona hem de dünya şampiyonasına hazırlanmayı düşünüyorum. Bence en doğrusu gerçekçi olmak ve öncelikle grup maçlarından avantajlı bir şekilde çıkmayı düşünmek. Sonrasında çeyrek finali hedeflemek. Daha sonrasında da İstanbul'da Türk halkının desteği ile yolumuzu çizebileceğimizi düşünüyorum.
- Kendi adıma ve sitenin takipçileri adına zaman ayırıp soruları cevapladığın için teşekkür ederim Sinan.
Umarım verdiğim cevaplar yeterlidir. Ben de teşekkür ederim bu röportaj için.
1) Geride kalan sezona bakınca başarısız bir Efes Pilsen görüyoruz. Ligde kaybedilen şampiyonluk ve biraz da şansla katıldığınız Türkiye Kupası finallerinin yanında aynı şekilde Top 16'da da elenmeniz camianızın kolay kabullenebileceği sonuçlar değildi. Takımın kilit rollerinden biri olması gereken ama -yapılmayan- Sinan Güler 2009-2010 sezonunu nasıl değerlendiriyor? Hangi konularda yanlış yaptığınızı veya eksik olduğunuzu düşünüyorsun?
Başarısız olduğumuz bir gerçek. Bence sezon boyunca oturmuş bir rotasyona sahip olmayışımız ve bu konudaki istikrarsızlığımızın sahada gösterdiğimiz performansı da etkilemesi en büyük etkenler olduğunu düşünüyorum. Euroligle Türkiye liginde farklı takımlarla oynuyor olmamız ve her seferinde farklı kadrolara göre çalışmalar yapıyor olmamız bu istikrardan bizi uzak tuttu. Eurolig bittikten sonra biraz istikrar yakalamış olsak da yeterli olmadığını söyleyebilirim.
2) Efes Pilsen'in bu sene en fazla sıkıntı çektiği nokta yerli rotasyonuydu. Kadrodaki yabancı oyuncuların fazlalığı takımın Avrupa'da ve Türkiye'de sürekli farklı kadrolarla oynamasına sebep oldu. Sen geçtiğimiz sezonki final serilerinde seriyi döndüren oyuncuların başında geliyordun. Bu sene ise özellikle Avrupa'da bazı maçlarda dalga geçilir gibi 10 saniye, 6 saniye süre aldığın maçlar oldu. "Bu sonuçta hocanın kararıdır." gibi bir cevaba hazırlıklıyız ama geçen sezon final serisini 2-0'dan döndüren isimlerden biriyken, potansiyelin herkesçe biliniyorken, üstelik takımın yerli oyuncu katkısına, hem de özellikle savunmada fazlasıyla ihtiyacı varken bu tercih sence de çok acımasız değil miydi?
Aynen dediğin gibi Ergin abinin vereceği bir karardı o. Çeşitli zamanlarda beni kullanmak istemiş olsa da ceşitli sebeplerden kullanmadı, yeri geldiği zamanda Eurolig'de kadroya giremediğim zamanlar bile oldu. Bu sezon özellikle bu nedenlerden dolayı benim için daha zor bir sezondu çünkü kendi kendime gecen seneki final serisinden sonra özellikle Eurolig'de daha fazla şans alacağımı düşünüyordum fakat bu gerçekleşmedi. Bunun en onemli sebebi takımda benim pozisyonumda oynayan oyuncuların benden daha tecrubeli olmalarıydı.
3) Efes Pilsen kariyerinin Ergin Ataman'la başladığını biliyoruz. Buraya gelişinde Beşiktaş'ta beraber çalıştığın, iyi süreler aldığın koçun büyük etkisi olduğunu da tabii ki. Geçen iki yılın ardından geriye dönüp baktığında hata yaptığını düşünüyor musun? İnsanların kafasında bir "genç" Sinan Güler portresi var ama 27 yaşındasın. Kulübün geleceği de şu aralar epeyce tartışma konusu iken, Sinan Güler kendi geleceği hakkında neler düşünüyor? Efes Pilsen'de oyunculara kapanma durumundan dolayı kulüp bulmaları söylendi mi? Burada söyleyeceğin tek bir cümle veya yapacağın özeleştiri bir çok genç oyuncunun tercihine ışık olabilir diye düşünüyorum.
Öncelikle her ne kadar diğer insanların bu konuda ciddi tepkileriyle karşılaşsam da Efes Pilsen'e gelmekle doğru bir karar verdiğimi düşünüyorum. İkinci sezonum benim istediğim şekilde gelişmemiş olsa da, bu sezonda basketboluma çok şeyler kattığımı ve takım arkadaşlarımdan ve oynadığımız maçlardan çok şey öğrendiğimi düşünüyorum. Kişisel olarak kariyerim için tabiki de istediklerim var, eğer şansım olursa hala NBA'e gitme hayalim var ama yaş olarak gittikçe gecikiyorum bu konuda. Onun dışında da hem Avrupa'da her sene başarılı olan bir kulüpte oynamak isterim, hem de Avrupa'da adı geçen oyuncular arasında olmak isterim.
4) Efsane bir basketbolcu olan Necati Güler'in oğlusun, aynı zamanda Amerika'da basketbol oynayarak gelişimini tamamladın. Yıllardır Efes Pilsen Türkiye'de gençlere en büyük yatırımı yapan kulüptür. Ama David Blatt'la başlayan süreçte Efes Pilsen'de bir kültür değişimi sözkonusu. Türkiye'de minik yaşlarda yetenekli gençler ya gelişimlerini tamamlayamadan arenaya adım atıyorlar ya da kötü transfer tercihleriyle (belki seni de örnek verebiliriz) geriye gidiyorlar. Altyapılarda yetiştiriyoruz ama yukarıda formayı verirken hep korkak davranıyoruz. Bu aşamaları yaşayan,basketbol kültürüyle büyüyen bir ailenin üyesi olarak bu konuda neler düşünüyorsun? Hem kendini, hem de ülkedeki sistemi,çözüm önerilerini değerlendirebilir misin?
Bu konu cidden üzerinde durulması gereken bir durum. Ülkemizde bence son senelerde en büyük problem spor altyapıları ve altyapıdaki sporcuların eğitimi. Ben Beşiktaş'ta oynarken geleceğimin istediğim gibi olduğunu düşünerek Amerika'ya okumaya gittim ve bence ben ve Engin Atsür bu konuda bir çok sporcuya örnek olduk. Şu an baktığımızda bence benim kariyerim başka bir şekilde gelişmiş olabilirdi diye düşünüyorum. Çeşitli düzenlemelerle ve antrenörlerin eğitimlerine verilecek önemle Türk basketboluna daha önemli katkılar yapılabilir diye düşünüyorum. Aynı zamanda Türkiye Basketbol Ligi'ndeki yabancı sayısının gelen gençlerin önünü kapayacak şekilde işleyen bir düzenlemede olduğunu düşünüyorum.
5) Tüm takımlar gibi A Milli Takımımız da 2010 Dünya Şampiyonası öncesinde önemli sorunlar yaşıyor. Başta Bogdan Tanjevic'in hastalığı olmak üzere. Sen Tanjevic'in çok tuttuğu, güvendiği oyunculardan birisin. Koçla 2010 Dünya Şampiyonası için bir görüşme yaptın mı? Bu sene aldığın düşük süreler sonrasında milli takıma seçileceğini düşünüyor musun? Ve son olarak takımımızın şansını gerçekçi bir yaklaşımla nasıl görüyorsun? Nereye kadar gidebiliriz?
Açıkçası son 2 senedir Milli Takımın önemli bir parçası olduğumu düşünüyorum ve amacım bu seneki Milli Takım formasını gururlu bir şekilde giymek. Bu konuda Tanjevic ile özel bir görüşme yapmadım ama Milli Takım kampına katılmadan önce kendim özel çalışma ile hem yeni sezona hem de dünya şampiyonasına hazırlanmayı düşünüyorum. Bence en doğrusu gerçekçi olmak ve öncelikle grup maçlarından avantajlı bir şekilde çıkmayı düşünmek. Sonrasında çeyrek finali hedeflemek. Daha sonrasında da İstanbul'da Türk halkının desteği ile yolumuzu çizebileceğimizi düşünüyorum.
- Kendi adıma ve sitenin takipçileri adına zaman ayırıp soruları cevapladığın için teşekkür ederim Sinan.
Umarım verdiğim cevaplar yeterlidir. Ben de teşekkür ederim bu röportaj için.
1 yorum:
5 soruya sığdırmak için epey çabalamışsın abi, sorular cevaplardan uzun olmuş. Güzel bir çalışma çıkmış ortaya, ellerinize sağlık.
Yorum Gönder