Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

12 Eylül 2011 Pazartesi

Sırbistan:68 - Türkiye:67 (Game Over !)

Büyük umutlarla, büyük hedeflerle ama aynı zamanda da büyük soru işaretleriyle geldiğimiz Litvanya'da ikinci turda elenerek dönüyoruz. Sadece üzgün değil, aynı zamanda kızgınız da. 2010 Dünya Şampiyonası'nın yarı final rövanşında yine işler son topa, son 4 saniyeye kaldı ama bu sefer o topu kullanamadık, sevinen Sırplar oldu. Rövanşı aldılar ve çeyrek finalde Rusya - Makedonya maçının galibiyle çeyrek final oynamaya hak kazandılar.

Bazı maçlar için hücum veya savunma konusunda izlenmesi gereken yollar bellidir. Örneğin Fransa. Yenemeseniz de ne yapmanız, nasıl oynamanız gerektiğini bilirsiniz. Bunun geçerli olmadığı nadir ülkelerden biridir Sırbistan. Bu turnuvada savunma kimlikleri hasar görmüş olsa da farklı hücum ve savunma varyasyonlarını sahaya kusursuz koyabilecek potansiyelleri her zaman var. Bize karşı da sahada yapılması gerekeni yaptılar. Muazzam bir Teodosic resitali vardı parkede. Yine maestro gibi yönetti takımını ve sinir uçlarına temas edilene kadar sahanın yıldızıydı. Bireysel olarak müthiş bir hücum performansı koydu, Krstic başta olmak üzere diğer oyuncuları da çok çok iyi oynattı. İkinci yarıda işler sıkıştığında ise öne çıkanlar Tepic ve Savanovic oldular. Savanovic'in 14 sayılık performansı normal ama Tepic'in 12 sayı ve 8 ribaundu turnuva başından bu yana ortaya koyduğu performans da düşünülürse Obradovic'e "Ben nerede yanlış yaptım" sorusunu mutlaka sorduruyordur. Belki de parladığı şekilde 1-2 numarada değil de Perperoglou'nun arkasında forvet yedeği olarak oynatılmaktan vazgeçileceği bir döneme adım atabilir.


Milli takım için açıkçası söyleyecek çok fazla söz bulamıyorum. Maçın başında bu kadar önemli bir final maçında yapılmaması gereken herşey yapıldı. Sırbistan sürekli içeriye yüklenerek boyalı bölge üzerinden sayı üretmeye çalışırken, biz oturmuş Sırbistan savunmasına karşı dışarıdan zorlama atışlara yöneldik. Üstelik de bu maça çıkana kadar neredeyse turnuvanın en kötü üçlük atan favorilerinden biriyken. Emir'in oyuna dahil olması saha içindeki oyun zekasını bir anda yükseltti ama devamını getirmekte zorlandık. Dönem dönem Enes Kanter, Ömer Onan ve Ömer Aşık öne çıksa da hep Sırbistan'ın bir adım gerisinde kaldık. Elimize geçen fırsatlarını hiçbirini değerlendiremedik. Buna rağmen yine son topa kaldık ve pota altından oyuna başladık ama turnuvanın en formsuz isimlerinden Ersan Ilyasova'nın girmeyen topu şu anonsu da beraberinde getirdi: "Türkiye'ye uçacak yolcular lütfen çıkış kapısına doğru geliniz."

Hatalar, sorulması gereken sorular, verilmesi gereken hesaplar, değişmesi gereken şeyler var. Bunları bu satırlara sığdırmak doğru olmaz. Turnuva muhasebesinin yapıldığı ayrı bir postta bunları tartışırız ama önüne geleni dağıtan İspanya'yı yenmişken, grup ikincisi Fransa'ya son topa kalmışken, belki de son anda kaldığı çeyrek finalden altın madalyaya uzanacak Sırbistan'ı devirmeye bu kadar yaklaşmışken turnuvada ikinci turda elenmek büyük hayalkırıklığı oldu. Mehter takımı misali iki ileri bir geri gidiyoruz. Hatta bazen bir ileri iki geri gidiyoruz. Bana göre turnuva muhasebesi yapılırken ön plana çıkması gereken konular Orhun Ene'nin Cenk ve İzzet tercihi ve bununla bağlantılı olarak takımın Hidayet - Ersan bağımlılığı. Ve tabi ki oyun kurucu problemi. Bunları açıkça tartışmamız gerekiyor. İhsan Bayülken'in yorumcu koltuğu kaygısıyla yapamadığı eleştiriler artık camiada yapıcı olarak dile getirilmelidir. Asmadan, kesmeden, çözüm üreterek...

SIRBİSTAN (68): Milos 20 (8 ribaund, 5 asist), Milenko 12 (8 ribaund, 1 asist), Nemanja Bjelica 3 (2 ribaund), Stefan Markovic 3, Dusko Savanovic 14 (3 ribaund), Marko Keselj (3 ribaund), Nenand Krstic 8 (3 ribaund), Kosta Perovic 8 (6 ribaund), Milan Macvan (1 ribaund, 2 asist)

TÜRKİYE (67): Emir Preldzic 8 (3 ribaund, 1 asist), Ömer Onan 11, Ersan İlyasova 10 (7 ribaund), Kerem Tunçeri 8 (1 ribaund), Ömer Aşık 5 (10 ribaund), Ender Arslan 6 (2 ribaund, 2 asist), Enes Kanter 11 (5 ribaund), Hidayet Türkoğlu 8 (1 ribaund, 2 asist)

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Hücum yapmadan çeyrek final yapıyoduk az kalsın bu da bi başarı ,şimdi tv başında kızıp kime sinirlenicez biz.Peki ya Ünal özüak, o nolcak?

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...