Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

19 Eylül 2011 Pazartesi

Eurobasket 2011: Akılda Kalanlar 1


Turnuva öncesi incelemelerle, turnuva sırasında ise günlükler ve enstantanelerle Litvanya'da olanları mümkün olduğunca takip etmeye ve aktarmaya çalıştık. Turnuva sona erdiğine göre artık değerlendirme zamanı. Şimdi bol keseden sallamak "İspanya'nın şampiyon olacağını 12 Ağustos Cuma günü saat 12:42'de sizlerle paylaşmıştım, aha bu da linki." demek kolay. Bu sebeple 'ben demiştim'cilik oynamaktan uzak durmaya çalışmak ve turnuvayı özet geçmek bu bölüm bölüm uzayacak yazının temel hedefi, onu baştan belirtelim.

Şampiyon İspanya

Favori favoriliğini bildi, iki maç haricinde ağırlığını sahaya koydu ve son 10 yılda izlediğimiz en rahat Avrupa şampiyonluklarından birinin altına imzasını attı. Polonya maçıyla ciddiyetleri ve takım olma niyetleriyle beraber Scariolo'nun koçluk becerisini sorgulatan bir başlangıç yapıp Litvanya karşısında ağır bir mesaj veren, grubun son maçında aldıkları mağlubiyetle aynı soruları yeniden sordurup bu sefer de ikinci tur grubunu dümdüz eden İspanya, hak ederek kazandı. Gasol biraderlerin çeyrek finale kadar getirdiği takımda La Bomba Navarro eleme maçlarından itibaren direksiyonu, topu, tüfeği, füzeyi eline aldı, MVP ödülüne sarılana kadar da elinden bırakmadı. Gün geçtikçe daha iyi oynadılar; Gasoller ve Navarro'nun daimi katkısı dışında her oyuncudan bölüm bölüm katkı almayı başardılar ve kadronun tamamen olmasa da belli bir ölçüde verdiler. Bu da Eurobasket için fazla fazla yeterliydi. Gözler şimdiden 2012 finaline yavaş yavaş çevriliyor. Zira Avrupa'yı bu kadar domine ettikten sonra bir sonraki seviye olan ABD karşısında ne yapacakları artık herkesin en büyük merakı olmuş durumda.


Makedonya

Madalya alamamış olmaları yaptıkları şeyin değerini küçültmüyor. Kimilerinin adını bile tanımamakta ısrar ettiği bu Balkan ülkesi, Yunanistan'ı yendiği gün dahi "misyonunu tamamlamış" etiketiyle geri kalan maçlarını rölantide oynayabilecekken, müthiş bir hikaye izletti ve turnuvayı takip eden taraflı tarafsız herkesin kalbini fethetti. Bo McCalebb gerçeği inkar edilemeyecek olsa da, Makedonya'nın yaptıklarının "Bo" deyip geçilmesi bu noktada önemli bir haksızlık olur kanaatindeyim. Antic, Ilievski ve Stojanovski gibi isimler McCalebb'in McCalebbovski olmasındaki payını es geçmemeli. Turnuva ilerledikçe dar rotasyondan muzdarip bir takım olarak sakatlıklardan ve yorgunluktan çok çekmeleri yarı finalde pillerini bitirdi; ancak tarih yazmayı ve ülkelerinde böyle karşılanmayı sonuna kadar hak ettiler. Hikayelerinin devamı ise Olimpiyat elemelerinde gelecek ve asıl tarihi belki de o zaman yazacaklar.

Britanya Büyüklüğü

Tahmin edileceği üzere yazının bu bölümünün konusu Britanya değil, Türkiye. Tek devşirmeyle geldiğimiz turnuvadan Freeland ve Deng'i de devşirerek çıkıp yine ilginç bir dalda ilkleri yaşadık. Evdeki organizasyonlarda 10 yılda bir kazandığımız başarılarla "ekol olduk" triplerine girmememiz gerektiğini kafamıza vura vura, zorla da olsa öğrettiler. Hala öğrenemeyenleri ise Dusan Ivkovic'in açacağı "Ekol 101" dersine artık bizzat ben kaydettireceğim. Emmanuel Olisadebe'nin kadroya girebileceği bir Polonya'ya, görece kötü Sırbistan'a ve Hakan Demirel'i koysan ilk beş oynayabileceği bir Almanya'ya yenilmek eldeki kadroya kesinlikle yakışmadı. "Kazanabileceğimiz maçları kaybettik" demek güzel bir bahane olduğu kadar uzun ve farklı bir yazının da konusu aynı zamanda. Tarih zaten kazanabileceği maçları kazananları yazıyor, belki de o kadar uzun bir yazıya gerek yoktur, kim bilir...


Ekol

Hırvatistan ve Slovenya gibi (çeyrek final yapsalar da) konu çerçevesi dahilinde olumsuz örnek gösterilebilecek ülkeler olsa dahi, Yunanistan'ın bu turnuvada yaptıkları Türkiye'nin anti-tezi olma özelliğini koruyor. Diamantidis, Papaloukas, Spanoulis, Schortsanitis, George Papandreou... Bu turnuvada olmayanların katılacağı bir Yunanistan kadrosu İspanya'nın bu kadar rahat şampiyon olmasına izin vermeyebilirdi. Tüm eksiklere rağmen Zouros'un önderliğinde sistem nedir, esame listesine yazılan isimlerden bağımsız olarak belli bir düzeyde her daim nasıl kalınır ve egolar nasıl yok edilir dersi verdi Yunanistan. Nispeten zayıf takımlarla oynamış olmaları en büyük avantajları diye düşünmeye ise yüzün yok; zira Polonya'ya yenilen bir takımın Gürcistan veya Finlandiya'ya kaybetmeyeceğini kimse garanti edemez. Öte yandan Yunanlıların çeyrek finalde elenmiş olmaları ya da göze hoş gelen bir basketbol oynamamaları hiç mesele değil, zira istediklerini, Olimpiyat elemesi biletini alarak ayrıldılar Kaunas'tan. Jenerasyonlar arası geçi dönemini yaşadıkları şu periyotta Olimpiyat oynama umutlarının hala canlı olması bile çoğu şeyi "doğru" yaptıklarının kanıtı.

Ev Sahibi

Litvanyalı basketbolseverler turnuvanın çoğu bölümünde sadece Litvanya maçlarında ortaya çıkmalarıyla "Basketbolu mu yoksa Litvanya basketbolunu mu daha çok seviyorlar?" sorusunu sordursalar da çeyrek finalden sonraki tutumlarıyla sınıfı geçmeyi başardılar. İspanya-Fransa maçının ortasında "Lietuva! Lietuva!" seslerini duymak kulağa hoş gelmese de,  madalya beklediği turnuvaya erken veda etmenin, basketbola tapan insanların ülkesinde oluşturduğu  hayal kırıklığını anlayışla karşılayabiliyorum. Tribünde olduğu kadar sahada da güzel, oynamasına izin verildiğinde hücumda su gibi akan ve yakışıklı bir basketbol oynayan bir takımdı Litvanya; ancak 2003'teki keskinlikten ve yıldız gücünden uzak olmaları onları kürsünün iki adım gerisinde bıraktı. Zaaflarını manipule edebilecek rakipler karşısında zorlanacakları gün geçtikçe belirginleşiyorken Ilievski'nin bir üçlüğüyle gözyaşları arasında bir anda dışarıda kaldılar. 2007 İspanya'sını hatırlattılar elenilen düzeyler farklı da olsa. O müthiş hayal kırıklığının ardından 24 saat geçmeden Olimpiyat elemesi vizesi için çıktıkları maçta kazaya mahal bırakmamaları da takdir edilesi. Ekol diyeceğim ayıp olacak şimdi...

 To Be Continued...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Bunun neresi BÜYÜK!
Portekiz'i farklı geçen A Milli Basketbol Takımımız, ikinci sınavında Büyük Britanya'ya da farklı tarife uyguladı.

http://litvanya2011.sporx.com/haber/246374.php

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...