Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

9 Aralık 2010 Perşembe

Fenerbahçe Ülker: 69 - R.Barcelona: 75 (Her Şartta Büyük Takım Olabilmek)

Siz küçümsemek sözünü belki biraz abartılı bulabilirsiniz ama bana göre mağlubiyetin temel sebebi son Eurolig Şampiyonunu, geçen sene Avrupa'yı ezip geçen Barcelona'yı küçümsemektir. Küçümsemekten kastım da onları küçük görmek değil, bu şartlarda rahat yenebileceğini düşünmek. Büyük takım olma yolunda koşarak ilerleyen Fenerbahçe Ülker bugün fazlasıyla eksik Barcelona karşısında grup sıralamasından çok daha önemli bir sınav verdi. Her türlü şartta aynı çizgiyi, aynı istikrarı koruyabilme sınavıydı bu. Olmadı, başaramadılar. Sean May'in de katıldığı Fenerbahçe Ülker Barcelona'yı rahat yenebileceğini düşünmemeli ama bu takımı da yenmeliydi. Basile, Navarro ve Mickeal'siz Barcelona hala büyüktü ama herzamankinden güçsüzdü.

Barcelona'nın hücum silahları sakat olsa da onları büyük yapan özellikleri yani savunmaları sahadaydı. Maça bunaltıcı bir baskıyla başladılar. Fenerbahçe Ülker'i de kısa süre içinde normal düzeninin dışına çıkardılar. Fenerbahçe hücumda düzen dışına çıktıkça savunmadaki direnci de düştü ve kısa süre içinde fark çift hanelere çıktı. Bunda da en önemli etken Rubio'nun Ukic savunmasıydı. Son dönemin Avrupa'daki en bitik, en formsuz oyuncusu Rubio maçın başından itibaren Fenerbahçe'nin direksiyonunu kilitlemeyi başardı. Ukic'in de bu savunmaya karşı erken teslim olduğunu söylemek yanlış olmaz. Hücumda ikili oyunları oynayamayan Fenerbahçe Ülker tam tersi savunmada ikili oyunlardan öyle kolay basketler yedi ki bir ara maç Barcelona'nın sürekli kaçtığı, Fenerbahçe'nin ise yakalayamadığı bir döngüye dönüştü. Öyle ki ikinci yarı silkinen Fenerbahçe Ülker son anlarda farkı 3 sayıya kadar indirmesine rağmen bir türlü rakibini yakalamayı başaramadığı için maçın sonunu bırakıp profesyonelce ikili averaj avantajını korumayı tercih etti. Hem de bunun farkında olmayan birçok seyircinin "Neden atmıyorsun" homurdanması altında...

Maç öncesi Barcelona'nın dezavantajlarının çok fazla öne çıkmasından, çok ciddi özelliklerinin arka planda kalmasından duyduğum rahatsızlığı twitterda dile getirmiştim. (1) (2) (3) Pota altındaki isimlerinin kalitesi son dönemde aldıkları sonuçlardan dolayı gölgede kalmıştı ve bu bizim için en büyük tehlikeydi. Üstelik Navarro,Basile ve Mickeal'siz kadro Barcelona'nın en çok zorlandığı anlarda oyuna soktuğu savaşçı, mücadeleci beşi mecburen bizim önümüze sürmelerine sebep olacaktı. Geçen sene Barcelona'yı yenebilmek için mutlaka Rubio'nun pas kanallarını tıkamak gerekiyordu. Belki de bu seneki formsuzluğu Ukic'in onu savunmada biraz hafife almasına sebep olmuş olabilir. 10 asistin, üstelik de çok rahat oynadığı ikili oyunların başka izahı yok. Eminim Pascual maç sonu Rubio'yu moral olarak üst seviyeye taşıyan Fenerbahçe Ülker savunmacılarına teşekkür etmek istemiştir.

Fenerbahçe Ülker iyi savunmayla karşılaştığı için sıkıntı yaşadı ve şutlar da girmedikçe gergin, panik bir havaya büründü. Bunun sebebi de daha önce böyle üst düzey bir savunmayı görmedikleri içindi. Palau Blaugrana'da bile böylesi istekli bir savunmayla karşılaşmamışlardı çünkü o gün sahada olan Mickeal - Navarro ikilisi hücumun da en etkili silahları olduğu için ister istemez savunmada biraz tempo düşürmek zorunda kalmışlardı. Fenerbahçe Ülker bugün nasıl yenilebileceğini herkese göstermiş oldu. Tabi bunu söylerken "Artık Fenerbahçe Ülker'i yenmek çok kolay" demek komik olur çünkü bu kadar istikrarlı savunmayı gösterebilecek Avrupa'da ender takım var. Bunlardan birisi de Barcelona'ydı. Fenerbahçe Ülker için bunu hayırlı bir mağlubiyet olarak sayabiliriz. Grup liderliği için her şartta Siena'yı İtalya'da yenmek gerekiyordu ve haftaya yendiğimiz takdirde yine liderliğe yükseleceğiz. Ama en azından takımın ayaklarının yere basması açısından önemli bir dersti. Çünkü Fenerbahçe Ülker şu anda Avrupa'nın devi değil, Avrupa'nın devleri arasına hızla yükselen bir takım. Bu önemli bir fark. Ve böyle durumlarda ortaya çıkıyor. Tek sıkıntı artık en kötü grup ikinciliği için ensemizde Barcelona'nın olması.

Üzülmeden, moral bozmadan aynı hızda koşmak gerekiyor. Eğer bu uzun bir süreçse ve hedef Avrupa'nın zirvesiyse son Eurolig şampiyonuna çok kötü başladığı maçta son 1-2 dakikada yenilen takımın üzüntüsü yolun doğru olduğunu gösterir. Bir not da Marko Tomas'a. Yeteneklerine sözümüz yok ancak buranın Zagreb olmadığını hatırlatmak gerekiyor kendisine. Kritik anlarda her topu kaldırıp atacak olsaydı bugün Fenerbahçe Ülker forması değil Bogdanovic'in formasını giymeye devam ediyor olurdu. Detaylı istatistikler burada.

4 yorum:

aybarsaksu dedi ki...

Marko Tomas'la ilgili yorumunuza baştan sona katılıyorum.

shadowturk dedi ki...

iyi de arkadaş yenildiğin takım ne kadar eksik de olsa euroleague şamipiyonu barcelona, üstelik başarıları bir senelik değil sürekliliği ve kazanma alışkanlığı olan bir takım.değil mi galiba herkese göre cevabı ewettir.ayrıca maç kritiğinizde de haklısınız ama kamuoyu olarak şu takımın yaptıklarını onore ederek eleştirsek takıma daha çok katkısı olur bence. bu arada birinizde kapasitesi sınırlı da olsa sezona çok iyi başlayan ve takımın iyi bir dişlis olan vidmarın eksikliğini ve ukiçe greere göre daha iyi destek olması garanti enginin eksikliğinide yazsanız fena mı olur.

nonameyesname dedi ki...

vidmar'ın eksikliğini hala kapatamadık diye düşünüyorum. bence barcelona teknik ekibi cholet maçını oldukça iyi analiz etmiş. o maçta da üç saniye koridorunu yol geçen hanına çevirmiş ve neredeyse aldığımız savunma ribaundu kadar hücum ribaundu almışlardı. barcelona da maçın ilk dakikasından itibaren ısrarla pota altını kullanmaya gayret etti. bu taktik işe yaradığı için fenerbahçe dış savunması da etkisini büyük ölçüde kaybetti. vidmar tekniği yüksek bir uzun olmamasına karşı pota altını doldurabien bir pivottu. ben ne yazık ki siena'nın da aynı taktiği kullanacağını ve başarılı olacağını düşünüyorum. çok zor bir maç olacak.

bahadır dedi ki...

marko tomas hadi gene savunmada çabalıyor ama lavrinoviç ne savunda var ne de hücumda,beklentilerin yarısı bile karşılanmış değil.

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...