Montepaschi Siena maçı için herkeste heyecanlı bir bekleyiş, 3'te 3 galibiyet ile başlanan grupta ve özellikle son maçta deplasmanda Avrupa'nın en güçlü takımı olarak kabul edilen Barcelona karşısında alınan zafer ve bu galibiyette verilen önemli psikolojik sınav, maçın büyük bir bölümünü önde götürmüş olmanın verdiği güven, oyuncuların, teknik ekibin ve idari kadronun bu sezon başından itibaren kendilerine düşün rolleri mükemmel şekilde yerlerine getirmeleri...
Bir sezon önce Fenerbahçe Ülker aynı salonda, aynı takım karşısında 34 sayı fark yemiş ama ertesi sezondaki maçta Barcelona'lı oyuncuların da maç sonu demeçlerinde belirttiği gibi maçı istediği şekilde yönlendirerek kazanmıştı. Fenerbahçe kulüp olarak bütün branşlarda çok değişik bir yola girdi ve bazı branşlarda (özellikle futbol) sancılar yaşasa da basketboldaki doğru hareketlerin meyvelerini hemen toplamaya başladı. Basketbolda neden bu işler bu kadar çabuk etkili oldu? Çünkü basketbol, dinamiklerin en çabuk etkilendiği spor. Şöyle söyleyebilirim; eğer Efes Pilsen ilk maçta o komik hataları yapmasa, maçı kazansa adım gibi eminim ki Union Olimpija bu harika başlangıcı gerçekleştiremeyecekti. Yine aynı şekilde Cska Moskova evinde AJ Milano'nun dış şutlarını durdurabilseydi oyuncuları taraftarlara mektup yazacak duruma gelmeyecekti. Bir hucüm, bir smaç, bir savunma ve diğer koşullar basketbolda saha içini demin de söylediğim gibi çok çabuk etkileyebilir.
Fenerbahçe Ülker sezon başında ne yaptı? Öncelikle Aydın Örs gibi üstüne kimsenin kelime söyleyemeyeciği bir efsaneyi genel koordinatörlüğe getirdi. Hem Aydın hocaya geçmişte yapılanlardan sonra iade-i itibar yaptı, hem de işlerin doğru ilerleyeceği garantisini cebine koydu. Sonrasında muhteşem bir koç tercihi Neven Spahija. Türkiye'de tüm spor dalları için düşündüğüm bir doğru var; teknik, taktik, yetenek, bilgi, karizma hepsi bir yana, eğer bu ülkeye bir sporcu, bir antrenör getiriyorsanız herşeyden önce cesur ve savaşçı olmalı! Spahija hem mükkemmel bir koç, hem de tam Fenerbahçe ve Türkiye yapısına uygun bir isim.
Sezon başındaki doğru idari yapılanmanın etkileri hemen takımda görülmeye başlandı. Otoritelerin yetersiz olduğunu düşündüğü Vidmar sistem içinde çok önemli bir parça haline geldi. Huysuzluklarını herkesin bildiği Mirsad onun için düşünülen role itiraz etmeden takıma katkı veriyor. Kinsey ile Ukic oyunlarını bir seviye daha yukarı çıkardılar. Ve hatta Greer, sezon başı takımdan gönderilmek isteniyordu ama yüksek kontratı sebebiyle alıcısı çıkmaması ve Engin Atsür'ün sakatlığı onun takımda kalmasını sağladı. Normalde bu durumlarla karşılaşmış bir oyuncunun aklı karışık olur, kendisini huzurlu ve güvende hissetmez fakat ne oldu? Greer kenardan gelip ondan beklenenin çok üzerinde katkı verdi. Her oyuncudaki pozitif gelişim gözle görülür şekilde fark ediliyor.
Ömer Aşık ve Semih Erden'in NBA'e gidişleri sonrası Darjus Lavrinovic ve Kaya Peker gibi iki önemli, doğru isim katıldı takıma. Düşünce şuydu; Vidmar'ın hucüm yetenekleri sınırlı, güvenilir bir şutu yoktu. Lavrinovic getirilerek rakiplerin uzunlarının dışarıya çekilmesi, pota altında kalabalık olmasına izin verilmemesi düşünüldü. Böylece Roko Ukic ve Marko Tomas gibi iki mükemmel penetrecinin en önemli özelliklerini maksimum seviyede kullanılmak isteniyordu ki oynanan bütün maçlarda buralardan önemli skor buldu takım. Tomas da yine az önce bahsettiğim oyun planına katkı yapması ve skorer olarak takımı sürüklemesi için alınmış en doğru oyuncu. Avrupa'nın en önemli, en özel oyuncularından olacak potansiyele sahip.
Bugüne kadar işler takır takır işledi, psikolojik sınavı başarı ile verdiler. Şimdi Siena maçında karakter sınavı verecekler. Bu maçta oynayacakları oyun, gösterecekleri mücadele, oyunun her detayındaki özveri, sonrası için önemli bir referans oluşturacak. Montepaschi Siena, Barcelona'dan sonra gruptaki en güçlü rakip. Sinir bozucu bir defans anlayışına sahipler. Bu sezon kadroda büyük bir yenilenmeye gittiler ama bu yenilenme onlardan hiçbir şey götürmemiş, aynı düzeylerini koruyorlar. Maçtan önce blogda mutlaka karşılaştırmalı bir analiz yaparız o yüzden şimdilik genel olarak bunları söylemek istiyorum Siena hakkında.
Fenerbahçe Ülker artık önemli bir sorumluluk yüklendi. Bu ülke nüfusunun bilindiği gibi yüzde 70'inden fazlası Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş taraftarı. Eğer ülkede basketbola ilginin artması isteniyorsa bu üç takımın mutlaka iyi şeyler yapması lazım. Fenerbahçe iyi şeyler yapmaya başlayarak rakiplerini de bir zorlamanın içine attı. Önemli bir futbol maçının olduğu gecede gerçekten mükemmel bir galibiyet ile iyi bir rating aldı, oynadığı maçtan heryerde bahsedilmesini sağladı. Basketbolun konuşulmadığı sözüm ona spor programlarını da basketbolu konuşmaya zorladı.
Final Four gelir mi? Neden olmasın! Euroleague'de hiç beklenmedik şekilde üst seviyeye çıkan takımların örnekleri çok. Herşeyden önce maç-maç, grup-grup gidilmeli. Fenerbahçe Ülker yönetim olarak, teknik ekip olarak, oyuncu kadrosu olarak, taraf olarak Final Four oynama, şampiyon olma potansiyeline sahip ama öncelikle ayakların yere basması şart, takımın karakterinde de bu var.
Bir önemli not: Fenerbahçe Ülker - Montepaschi Siena maçının biletlerinin önemli bir bölümü tükendi ve bazı tribünlerde yer kalmadı. Gitmek isteyenlerin elini çabuk tutması lazım.
0 yorum:
Yorum Gönder