Maçı izlememiş gibi yapalım. AJ Milano karşısında baştan sona önde götürülmüş oyun, atılan 82 sayı, çift haneli sayılara ulaşmış 5 oyuncu, %60,6 iki sayı, %55,5 üç sayı yüzdeleri, ribauntlarda 28-24, asistlerde 18-16 üstünlük... Her şey tozpembe...
Ama maçı izledim. İkinci çeyrekte AJ Milano tam saha baskı yaptığında 4 hücumda 3 top kaybedildiğini gördüm. Amerikan futbolcusu fizikli D.Hawkins'i savunurken önce Rakocevic sonra Cenk'in ne komik durumlara düştüğünü gördüm.
Herşey güzel başlamıştı. İlk 11 sayı %100 isabetle Kerem'lerden gelirken savunmada da açık verilmiyordu. Vujcic pota altında ikinci oyun kurucu olarak tecrübesini konuşturuyordu. İlk çeyrek sonunda 22 sayı atılırken sadece 10 sayıya izin verilmişti. İkinci çeyrekle birlikte savunma aksamaya, hücum düzeni bozulmaya başladı. Önce Milano'nun baskısıyla birlikte top kayıpları başladı. Top kayıplarından gelen kolay sayıların üstüne, set hücumuna yapılan yumuşak savunma da eklenince ikinci çeyrekte toplan 23 sayı buldu AJ Milano. Peki ne oldu da skordaki üstünlük el değiştirmedi? Başta Rakocevic olmak üzere zorlama şut tercihlerini yüksek isabetle kullandı Efes Pilsenli oyuncular.
İkinci yarının başıyla hücumda top kayıpları tavan yaptı. Buna savunmada D.Hawkins'i savunma görevinin birbirinden yumuşak savunmacılar olan Rakocevic ve Cenk'e sırayla verilmesiyle fark 2 sayıya kadar indi. Ancak o noktadan sonra önce Rakocevic, Cenk ve Nachbar'ın zorlama şutları tekrar girmeye başlayınca ve sonra da Hawkins'in savunması Sinan'a verilince fark tekrar açıldı ve üçüncü çeyrek 14 sayı farkla 69-55 Efes Pilsen üstünlüğüyle tamamlandı.
Son çeyrek Efes Pilsenin farkı korumak için tempoyu düşürme çabalarıyla geçti. Ancak bu görev topa pimi çekilmiş el bombası muamelesi yapan Wisniewski'ye verilince Efes Pilsen zorlama atışlara mahkum oldu. AJ Milano'da ise Jaaber-Hawkins-Maciulis üçlüsü farkı kapatmak için şutları zorlamaya başladı. Son 3 dakikada tekrar oyuna giren Kerem Tunçeri'nin 5 sayısı Efes Pilsen'in kabus görmeden maçı 8 sayı farkla 82-74 kazanmasını sağladı.
AJ Milano'da skor yükü 2 oyuncunun üstündeydi. Jaaber 2. çeyrekte 12, Hawkins ise 3. Çeyrekte 13 sayı buldu. Efes Pilsen'de ise 5 oyuncu çift haneli skor üretti. 2 Kerem tamamı doğru seçilmiş 11 şutta 9 isabet bularak 28 sayı üretti. Ayrıca Türk takımlarının kronik rahatsızlığı olan serbest atışlarda 7/7 attı. Ancak Gönlüm'ün ilk yarıda 13 sayı bulduktan sonra unutulması, Tunçeri'nin ise organizasyon sıkıntıları olduğu anlarda kenarda olması kolay olabilecek maçı zora soktu. Tunçeri sahada yokken Ender'in hiç düşülmemesi ise Perasovic'in bence hatalı olan bir tercihi oldu.
Aydın Örs döneminden beri alıştığımız savunmadan uzak olunan, hücumda ilk çeyrek dışında organizasyonun olmadığı bir maçta, Rakocevic başta olmak üzere zorlama atışlardaki yüksek isabet oranı maçı kazandırdı. Vujcic-Gönlüm ikilisi pota altındayken sağlanan hücum katkısı onlar çıkınca ortadan kayboludu. Nachbar zaten pota altı oyuncusu değil. Roberts ise kendi pozisyonunu yaratmakta sıkıntı yaşıyor. Böyle bir ortamda Ersin Dağlı'nın kullanılmaması takımı dış adamların skoruna mahkum etti. İlk haftanın MVPsi Thornton'un ortada görünmemesiyle Rakocevic'e yardım etmek sadece Tunçeri'ye kaldı. Böyle bir ortamda gruptaki hedef maçlardan birini 8 sayı farkla kazanmak bulunmaz nimet. Olimpija maçı saçma hatalarla kaybedilmese Panathinaikos deplasmanına 3-0la gidilecekti. AJ Milano maçındaki oyunu Panathinaikos affetmez ancak galibiyet galibiyettir ve kazanan her zaman haklıdır.
0 yorum:
Yorum Gönder