Uzun süredir yazamıyorum yoğun tempo dolayısıyla, açıkçası bloga yazmaya transfer döneminde başlamış olmam, sürekli transfer haberi, değerlendirmesi yazmak zorunda kalmam canımı sıkıyordu. Maç analizleri yazmak, oyuncu performanslarını değerlendirmek benim için çok daha fazla heyecan verici. Önümüzdeki ilk büyük turnuvaya çok az kaldı. Dünya Şampiyonası heyecanı gelmeyen yıldızlar dolayısıyla artan oranlı olmak üzere heyecanımızı giderek kaçırsa da, şahsım adına söylüyorum heyecanımı asıl azaltan milli takımımız. Uzun uzun teknik, taktik eleştirecek değilim. Bugün Almanya karşısında yarı sahayı sırtı dönük olarak Semih Erden geçiyorsa eğer teknik, taktik eleştirmek boşboğazlık yapmak olur. Bir basketbolsever olarak geçmişe şöyle dönüp bakıyorum, Eurobasket 99'da heyecan veren bir takım, Eurobasket 01'de gümüş madalya almış bir takım, Eurobasket 03'de çöken takım kimyası. 2004'de Tanjevic geldi ve bize bir söz verildi, denildi ki 2010! 15 gün kadar bir süre var önümüzde. Ekibimiz hazırlık maçlarında sürekli yeniliyor. Bu gece Almanya'ya karşı alınan 68-54'lük yenilgi son halka. Farkın bir ara 21'e kadar çıkması büyük skandal! Nowitzki ve Kaman'sız Almanya'ya karşı düşülen haller rezillik! Sevgili İsmail Şenol'un blogunda bir yazıya yorum yaparken eğer grupta 1. olabilirsek yarı final, hatta yarı finalde olası bir şekilde Sırbistan'la oynayacak bir Türkiye'nin final oynayabileceğini düşündüğümü yazmıştım. Ne kadar iyimsermişim. Bugün takımımız 2. ve 3. periyotlarda 9'ar sayı atabildi. Tek tek oyuncuları eleştiremiyorum, sayfalarca yazarız. Ancak, tek bir oyuncu hakkında kalbi kırılmış bir taraftarım; Hidayet Türkoğlu. Reklamlarda, röportajlarda bahsettiği milli forma duygusunu parkede göremiyoruz. Toronto'da dönüştürüldüğü statik şutörden yakınan, hatta bu yüzden takasını isteyip Phoenix Suns'a giden Türkoğlu, milli takımda sorumluluk almıyor, sorumluluktan kaçıyor adeta. Bunu maç sonu yorumlarda farklı şekilde değerlendirebilir, başkası farklı şekilde değerlendirebilir, olabilir. Benim gördüğüm bu. Açıkcası gruptaki rakiplerimizden izleyebildiğim Rusya, Yunanistan, Porto Riko, Çin bizden çok daha iyi basketbol oynuyor. İşin gerçeği kimseyi yenemeyeceğiz gibi hissediyorum. Vatoz gibi dibe battık, belki tıpkı vatoz gibi turnuvada çıkar önümüze geleni düşük bir ihtimalde olsa çarparız. Bugüne doğru tekrar dönersek, senelerdir ben bu takımı müthiş bir heyecanla seyrederdim. Bu heyecanı kaçıranlara yazıklar olsun! Muhteşem gelen bir jenerasyondan faydalanamadık. U16 Milli Takımımız bugün İspanya'yı yenerek bronz madalya aldı. Onlar gelene kadar, onları heyecanla bekleyecek, itici güç olacak taraftar bugünden helak oluyor. Güvenim kayboldu! Onları finalin bir köşesine yazacak kadar onlara güveniyordum. Adidas Cup ve Beko Supercup'tan sonra 2010'un koca bir yalan olduğu resmen tescillendi. Bari bundan sonra söz verip bizi kandırmayın. Çünkü, heyecanlanıp hayaller kuruyoruz. Yıkım daha büyük oluyor. Ömrümde kendi ülkemde görebileceğim bütün uluslararası turnuvaları görmek üzereyim. Bir daha da göremem. Bizi bu hallere düşürenlere yazıklar olsun!
16 Ağustos 2010 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Açıkçası çok haklı bir şekilde serzenişte bulunmuşsunuz, benim de takıma bakınca gördüklerim farklı değil. Ancak hayalkırıklıklarını sonuç belli olduktan sonraya bırakalım, hesapları o zaman keselim derim ben. Sorulacak o kadar çok şey olacak ki o zaman..
@maliano,
genel olarak katilsam da, bence onceki yilllarin aksine son senelerde hidayet yeterince sorumlu davraniyor.
sorun su ki, hidayet'in dizleri iyi durumda degil, gecen sene de polonyada cok sikinti cekti, su anda da dizlikle oynuyor ve ondan baska 3 no'muz yok. ve sampiyonada orayi ersan veya kerem g. ile uzun sureler yedekleyemecegimiz de artik tanjevic icin bile malum sanirsam. hidayet en az 30dk civari oyunda kalmak zorunda kalacak, tanjevic cenk'i orada dusunmezse (ki bu da ...).
tanjevic'in gercekci olmayan takim yapisi, (ve kadro secimi) yuzunden hidayet ya cok yipranacak ya da iste semih'le falan top getirecegiz . hidayet de bunun farkinda, o yuzden hazirlik maclarinda kasmiyor bana kalirsa.
genel olarak bence oyuncular ciddi ve olgun, ama bu sistemde oynadiklari oyundan zevk almiyorlar. 99'dan beri dogru duzgun hucum etmeye yonelik bir sistemimiz yok (2001 de dahil). 90larda aydin ors sayesinde savunma yapmadan hucum edilemeyecegini ogrendik ama hucumsuz savunma da yapilmiyor ayni sekilde, hele bizim gibi akdeniz insanlari icin. Iyi hucum etmedigimiz takdirde takimdan uzun sure cok iyi mucadele beklemek gercekci degil. Arka arkaya gelen yenilgilerle cokmek dogal, oyunculari cok suclayamiyorum o yuzden.
Yorum Gönder