Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

8 Mayıs 2010 Cumartesi

Olympiakos: 83 - Partizan: 80 (Olympiakos Finale, Partizan Gönüllere)

Bu maçın 40 dakikada sona ermesine kimsenin gönlü razı olmazdı. Sahadakilerin de olmadı, fazladan 5 dakikalık bir ziyafet daha sundular. Günün ilk maçındaki düşük kalitenin aksine mükemmel bir maç oynandı. Vujosevic'in ilk Sofo dalgasını bertaraf etmek için Vranes ile maça başlaması beklenenin aksine Partizan'ı ilk dakikalarda avantajlı taraf haline getirdi. Maça rüzgar gibi başlayan Partizan ilk dakikalarda neredeyse çift haneli farklara ulaşacaktı ama Giannakis'in Teodosic'in yanına Papaloukas'ı eklemesiyle Yunan tarafı maçta dengeyi kurmayı başardı. Maçın kalan 40 dakikalık bölümü de farklı taraflara en fazla 5-6 farkla gidip gelen bir türlü kopmayan düelloya tanıklık etti. Bugün sahada öyle bir maç oynandı ki iki taraf da birbirini kendi silahlarıyla vurdu. Partizan'ın maç başında "tek pota basketbol" oynarcasına her hücumu 2-3 kere yapması aslında alışık olduğumuz bir tabloydu. Bu sene oynadıkları hemen hemen her maçta rakip kim olursa olsun ribaundlarda çok net üstünlük kurmuşlardı. İşte maçın akışını değiştiren ilk silah buydu. Borousis'in oyuna girmesiyle Olympiakos pota altındaki acziyetini giderdi ve o ana kadar ribaund mücadelesine katılmayan kısaların da katkısıyla dişe diş mücadeleyi bir tarafın ribaund üstünlüğüyle anlamsız hale gelmenin eşiğinden kurtardı. Her zaman mükemmel boxout yaparak kısalarına havuzda ribaund toplama imkanı veren Partizan işte bu silahıyla vuruldu. Olympiakos'un uzunlarının aldığı ribaund sayısı 11 (Sofo 5 + Borousis 6). Tabi bunu Kleiza'yı gerçek yeri olan 3 numaraya çekerek söylüyorum. Kleiza'nın 11 ribaunduyla beraber Olympiakos kısalarının aldığı ribaund sayısı 23. Ama bu rakamların içinde 3 ribaund var ki Partizan'ın direncinin kırılmasında başrolü oynadı. Uzatmaların son dakikası içinde Borousis kalabalık Partizan savunmasının içinden üstüste çektiği 3 hücum ribaunduyla maçı getiren isimlerden biri oldu. Olympiakos'un vurulduğu nokta ise asist ve üçlük kategorisiydi. Kritik anlardaki dış isabetiyle rakiplerini vurmayı başaran Olympiakos bugünkü ilk maçtan aldığı mirası devam ettirdi. İlk çeyreği 1/7 ile tamamlayan Partizan toparlanmayı başarırken Olympiakos Teodosic önderliğinde (3/10) berbat bir üçlük yüzdesiyle maçı tamamladı. Maçın en ilginç rakamları Kleiza ve Childress'ın üçlük isabeti bulamaması, Teodosic'in de asist yapmadan maçı tamamlamasıydı. Papaloukas imdada yetişmeseydi Olympiakos bugün yine hayalkırıklığı ile uykuya dalabilirdi. Gerçi çok da yaklaşmışlardı ama Childress'ın takipçiliği uzatmaları ve galibiyeti getirdi. Teodosic - Papaloukas ikilisinin normalde karşı takım kadar asist yapmaları gerekirken, üstelik ikisi de 30 dakikanın üzerinde oynamışken toplamda sadece 5 asistte kalmaları aslında Partizan savunmasının eseridir. Tıpkı Olympiakos gibi bir takımdan 40 dakikada 67 sayı yemeyi başarmalarında olduğu gibi.

Partizan'ın peri masalı bu senelik sona erdi. Ama onlar çoktan gönüllerin şampiyonu oldular bile. Ben duygusal olarak Partizan'ın finale çıkmasını, basketbolsever ve Avrupa basketbolunun gelişimini, yatırımların devamlılığını düşünen biri olarak da Olympiakos'un finale çıkmasını istiyordum. Çünkü bu noktada Barcelona her ne kadar ilk maçta istenilen seviyede olmasa da finalde Partizan'ı ezip geçerdi. Partizan'ın mükemmel savunmasından, Beverley'in McCalebb'e yaptığı baskıya, Maric'in alternatifsizliğinin Partizan'ın başını ilk defa ve en kritik yerde yakmasından başka noktalara konuşulması gereken önemli detaylar var ama bunları daha sonra toparlayabilirim inşallah. Günün yorgunluğu ve heyecanıyla şimdilik bu kadar. Detaylı istatistikler burada.

3 yorum:

bahadır dedi ki...

<>

her ne kadar emperyalist bir düşünce olsa da bende katılıyorum.yoksa yatırımların devamının gelmeyeceğini düşünüyorum.Kleiza'nın bir senelik aldığı para ile kurulan takımın buralara gelmesini finali kıl payı kaçırmasını kimse beklemiyordu hatta istemiyordu.partizan büyük başarı elde etmiştir hatta imkansızı başarmıştır ama bu bütçe ile kesinlikle euroleague finalini haketmemişlerdir(son saniyeye kadar partizanı destekledim).

Adsız dedi ki...

maliano ispanyadan en fazla 5 takım katılcak dedin şimdi ispanyada sevilla şampiyon olsa eurolegue katılamayacak mı diğer 5 takımın kontratı var

yunus dedi ki...

vujosevic bir din kursa da iman etsek..

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...