Eurolig 2009-2010 sezonu Maccabi Tel Aviv'in Union Olimpija'ya attığı 20 sayı farkla açılmıştı. Son anlarda Lorbek'in potayı yalayıp çıkan şutu girse 20 sayıyla da kapanacaktı. Maç öncesi Barcelona'dan çift hane beklediğimi söylemiştim ama Olympiakos'tan bu kadar aciz bir oyun, Giannakis'ten bu kadar kötü bir kenar yönetimi ve hakemlerden bu kadar basiretsiz bir yönetim beklemiyordum. İlk dakikalarda her temasa faul çalan hakemlerin taraflı başlangıç yaptıklarını düşünmüştüm ama sonradan final baskısını kaldıramadıkları ortaya çıktı.
Bu kadar yıldıza sahip olan Olympiakos bugüne kadar gelirken bireysel yeteneklerinin yanında bir parça takım olabilmeyi başaran bir portre çiziyordu ama bu akşam ikinci periyodla beraber paramparça oldular. Barcelona temposu ve klasik -müthiş- savunması bir anda vurup geçti ve Olympiakos bütün bir maç ilk periyoddaki farkı çıkarmaya çalıştı. Giannakis beklendiği gibi maça Sofo'yla başladı, karşısında da normal olarak N'Dong'u buldu. Benim açımdan tek sürpriz Kleiza karşısındaki Lorbek oldu. Ama Pascual'in bu tercihi çok iyi sonuç verdi. Savunmada Lorbek dışarı çıkabilen bir oyuncu olsa da ayakları Kleiza kadar hızlı değil ama Barcelona her zaman olduğu gibi içeriyi mükemmel kapatıp Lorbek'in dışarıya fazla çıktığı pozisyonlarda birebir penetre dezavantajını boyalı bölgedeki devleriyle kapatmayı başardı. Erken 2 faule ulaşan Kleiza da oyundan erken koptu. Dünü hasta geçiren Teodosic maça mükemmel başladı ama hücumda ilk dakikalarda aksamayan Olympiakos'un temel sorunu pota altında yediği kolay basketlerdi. Sofo oyunda olduğu dakikalarda hücumda sıkıntı yarattı ama Barcelona da onun ağırlığını hızlı hücumlarla avantaja çevirdi. Fiziği ve gücüyle neredeyse 4 numara etkisi yapan Mickeal'in yanında iki de uzun oyuncu varken Sofo'nun boyalı bölgede yardım alamadan savunma yapması zaten beklenemezdi ama Giannakis faturayı Sofo'ya kesip Borousis, Mavrokefalides ve Vujcic'i oyuna alınca İspanyollar beklediğinden daha rahat oynadılar. Vazquez'in oyuna girişiyle de Barca pota altı geçilmez bir duvara dönüştü ve neredeyse devre sonunda farkı çift haneye çıkararak şampiyonluğu garantilediler. Giannakis, Rubio - Navarro ikilisini durdurmak için Penn - Beverley - Teodosic - Papaloukas dörtlüsünü sürekli değiştirdi ve ne bu oyuncuları kontrol altında tutabildi, ne de kendi düzenlerinin dağılmasına engel olabildi. Sezon içinde Kleiza - Childress ikilisi durduğu zaman 1-2 numaraların skor aktifliğini kullanan Yunanlar bu akşam bu isimlerin tamamı etkisiz kalınca karada çırpınan bir balık görüntüsü çizdiler. Halbuki Giannakis en azından kısa bir süre de olsa Kleiza'yı 3 numaraya çekip Sofo - Borousis ikilisini pota altı bu kadar aciz durumdayken sahada tutmayı deneyebilirdi. Mickeal'in bu kadar boş şut bulduğu ve MVP adayı olduğu bir maçta Childress'ı kenara almak sanırım bundan daha kötü sonuçlara sebep olmazdı. Eşleşmeli alan savunması, baskı ve 4 kısa olmak üzere bir çok çözüm deneyen Giannakis'in kriz anlarında takımını iyi yönetemediğini ve panik halindeki takımını sakinleştiremediğini düşünüyorum.
Geçen senenin zayıf not sahibi Pascual bu akşam doğru hamlelerle şampiyonluğa rahat uzandı. Tempoyla beslenen Olympiakos'un karşısına sadece kupayı garantiledikten sonra tempo adamı Lakovic'i gönderdi. O da sadece onore etmek için. Sada'yı bugün beklenenin aksine çok fazla kullandı. Sada hem rakibi kilitledi, hem de kritik anlardaki atışlarıyla takımına hayat verdi. Özellikle üçüncü periyodun sonlarına doğru süre dolarken bulduğu bir üçlük var ki direnmeye çalışan Olympiakos'un direncini kıran, moralini dağıtan bir üçlüktü. Lorbek - Morris ikilisini de Kleiza'ya karşı çok iyi kullanıp Litvanyalı'yı bitirdi. Sofo'nun sahada olduğu ve olmadığı dakikalarda da benchini iyi kullanıp Olympiakos'a geçit vermedi. Bugüne dair tek olumsuz not Barcelona'nın çok fazla dış atış kullanmasıydı ama %42 isabetini yakalayınca herhangi bir negatif sonuca sebep olmadı.
Açıkçası maç o kadar zevksizdi ki ikinci yarıdan sonra not almayı bırakıp ne zaman bitecek diye beklemeye başladım. Final Four'daki dört takım içinde birbirine en ters iki takım Barcelona ve Olympiakos'tu. Bütün sezon aynı çizgisini koruyan, oyunun her iki yönünü de çok iyi oynayan Barcelona da bu tersliği avantaja dönüştürdü. Barcelona bu sezon yenildiği 5 maçta da 70 sayıyı görmeyi başaramamıştı. Formül başlı başına buydu ama Olympiakos daha ilk yarıda 47 sayı yemeyi başarınca umutlarını da soyunma odasında bıraktı. Bir gün önce Barcelona'yı 64 sayıda tutmasına rağmen çift hanelerle yenilen CSKA Moskova'dan dersler çıkarması gereken Giannakis ve ekibi de sınıfta kalmış oldu.
Herkes mutlu mudur bilemem ama herkesin kupayı hakedenin aldığını düşündüğüne eminim. Pascual'in takım mühendisliğinden alınacak dersler var ama en büyük dersi Partizan verdi. Bundan sonra hiçbir takım "Benim bütçem şu kadar, devlerinki bu kadar." gibi bir mazeretin arkasına sığınamayacak. Son olarak Navarro'nun MVP seçildiğini, üçüncülük maçını da CSKA Moskova'nın kazandığını ekleyeyim. Detaylı istatistikler burada.
Regal FCB: Basile (6), Trias, Rubio (9), Lakovic, Navarro (21), Vázquez (6), Ndong (7), Morris (8), Sada (7), Lorbek (8), Mickeal (14 ) , Grimau.
Olympiacos: Papaloukas (12), Penn, Childress (15), Vujcic (2), Vasilopoulos, Bourossis (9), Halperin, Kleiza (13), Mavrokefalides (1), Beverley, Teodosic (10) , Schortsanitis (6).
Eurolig'in sona ermesiyle beraber de çok yorulduğum sezonda Maccabi Tel Aviv temposundan CSKA Moskova temposuna yavaş yavaş geçeceğim. Sonumuz Union Olimpija'ya benzemesin.
Bu kadar yıldıza sahip olan Olympiakos bugüne kadar gelirken bireysel yeteneklerinin yanında bir parça takım olabilmeyi başaran bir portre çiziyordu ama bu akşam ikinci periyodla beraber paramparça oldular. Barcelona temposu ve klasik -müthiş- savunması bir anda vurup geçti ve Olympiakos bütün bir maç ilk periyoddaki farkı çıkarmaya çalıştı. Giannakis beklendiği gibi maça Sofo'yla başladı, karşısında da normal olarak N'Dong'u buldu. Benim açımdan tek sürpriz Kleiza karşısındaki Lorbek oldu. Ama Pascual'in bu tercihi çok iyi sonuç verdi. Savunmada Lorbek dışarı çıkabilen bir oyuncu olsa da ayakları Kleiza kadar hızlı değil ama Barcelona her zaman olduğu gibi içeriyi mükemmel kapatıp Lorbek'in dışarıya fazla çıktığı pozisyonlarda birebir penetre dezavantajını boyalı bölgedeki devleriyle kapatmayı başardı. Erken 2 faule ulaşan Kleiza da oyundan erken koptu. Dünü hasta geçiren Teodosic maça mükemmel başladı ama hücumda ilk dakikalarda aksamayan Olympiakos'un temel sorunu pota altında yediği kolay basketlerdi. Sofo oyunda olduğu dakikalarda hücumda sıkıntı yarattı ama Barcelona da onun ağırlığını hızlı hücumlarla avantaja çevirdi. Fiziği ve gücüyle neredeyse 4 numara etkisi yapan Mickeal'in yanında iki de uzun oyuncu varken Sofo'nun boyalı bölgede yardım alamadan savunma yapması zaten beklenemezdi ama Giannakis faturayı Sofo'ya kesip Borousis, Mavrokefalides ve Vujcic'i oyuna alınca İspanyollar beklediğinden daha rahat oynadılar. Vazquez'in oyuna girişiyle de Barca pota altı geçilmez bir duvara dönüştü ve neredeyse devre sonunda farkı çift haneye çıkararak şampiyonluğu garantilediler. Giannakis, Rubio - Navarro ikilisini durdurmak için Penn - Beverley - Teodosic - Papaloukas dörtlüsünü sürekli değiştirdi ve ne bu oyuncuları kontrol altında tutabildi, ne de kendi düzenlerinin dağılmasına engel olabildi. Sezon içinde Kleiza - Childress ikilisi durduğu zaman 1-2 numaraların skor aktifliğini kullanan Yunanlar bu akşam bu isimlerin tamamı etkisiz kalınca karada çırpınan bir balık görüntüsü çizdiler. Halbuki Giannakis en azından kısa bir süre de olsa Kleiza'yı 3 numaraya çekip Sofo - Borousis ikilisini pota altı bu kadar aciz durumdayken sahada tutmayı deneyebilirdi. Mickeal'in bu kadar boş şut bulduğu ve MVP adayı olduğu bir maçta Childress'ı kenara almak sanırım bundan daha kötü sonuçlara sebep olmazdı. Eşleşmeli alan savunması, baskı ve 4 kısa olmak üzere bir çok çözüm deneyen Giannakis'in kriz anlarında takımını iyi yönetemediğini ve panik halindeki takımını sakinleştiremediğini düşünüyorum.
Geçen senenin zayıf not sahibi Pascual bu akşam doğru hamlelerle şampiyonluğa rahat uzandı. Tempoyla beslenen Olympiakos'un karşısına sadece kupayı garantiledikten sonra tempo adamı Lakovic'i gönderdi. O da sadece onore etmek için. Sada'yı bugün beklenenin aksine çok fazla kullandı. Sada hem rakibi kilitledi, hem de kritik anlardaki atışlarıyla takımına hayat verdi. Özellikle üçüncü periyodun sonlarına doğru süre dolarken bulduğu bir üçlük var ki direnmeye çalışan Olympiakos'un direncini kıran, moralini dağıtan bir üçlüktü. Lorbek - Morris ikilisini de Kleiza'ya karşı çok iyi kullanıp Litvanyalı'yı bitirdi. Sofo'nun sahada olduğu ve olmadığı dakikalarda da benchini iyi kullanıp Olympiakos'a geçit vermedi. Bugüne dair tek olumsuz not Barcelona'nın çok fazla dış atış kullanmasıydı ama %42 isabetini yakalayınca herhangi bir negatif sonuca sebep olmadı.
Açıkçası maç o kadar zevksizdi ki ikinci yarıdan sonra not almayı bırakıp ne zaman bitecek diye beklemeye başladım. Final Four'daki dört takım içinde birbirine en ters iki takım Barcelona ve Olympiakos'tu. Bütün sezon aynı çizgisini koruyan, oyunun her iki yönünü de çok iyi oynayan Barcelona da bu tersliği avantaja dönüştürdü. Barcelona bu sezon yenildiği 5 maçta da 70 sayıyı görmeyi başaramamıştı. Formül başlı başına buydu ama Olympiakos daha ilk yarıda 47 sayı yemeyi başarınca umutlarını da soyunma odasında bıraktı. Bir gün önce Barcelona'yı 64 sayıda tutmasına rağmen çift hanelerle yenilen CSKA Moskova'dan dersler çıkarması gereken Giannakis ve ekibi de sınıfta kalmış oldu.
Herkes mutlu mudur bilemem ama herkesin kupayı hakedenin aldığını düşündüğüne eminim. Pascual'in takım mühendisliğinden alınacak dersler var ama en büyük dersi Partizan verdi. Bundan sonra hiçbir takım "Benim bütçem şu kadar, devlerinki bu kadar." gibi bir mazeretin arkasına sığınamayacak. Son olarak Navarro'nun MVP seçildiğini, üçüncülük maçını da CSKA Moskova'nın kazandığını ekleyeyim. Detaylı istatistikler burada.
Regal FCB: Basile (6), Trias, Rubio (9), Lakovic, Navarro (21), Vázquez (6), Ndong (7), Morris (8), Sada (7), Lorbek (8), Mickeal (14 ) , Grimau.
Olympiacos: Papaloukas (12), Penn, Childress (15), Vujcic (2), Vasilopoulos, Bourossis (9), Halperin, Kleiza (13), Mavrokefalides (1), Beverley, Teodosic (10) , Schortsanitis (6).
Eurolig'in sona ermesiyle beraber de çok yorulduğum sezonda Maccabi Tel Aviv temposundan CSKA Moskova temposuna yavaş yavaş geçeceğim. Sonumuz Union Olimpija'ya benzemesin.
1 yorum:
Ellerine sağlık. Fenerbahçe'nin peşinde koşturmak şu bahar aylarında ikinci bir iş gibi, geçimimizi sağladığımız işten artan kalan zamanı tümüyle yiyip yutuyor; dolayısıyla doğru dürüst takip edemedik şu yeryüzündeki basketbola dair en önemli günleri.
Kim kaç sayı attı kaç ribaund aldıdan öte doyurucu değerlendirmeleri senden okuyoruz.
Yorum Gönder