Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

21 Aralık 2009 Pazartesi

Panathinaikos : 67 - Real Madrid : 76 Maç Yorumu

Haftaiçi Panathinaikos deplasmanında galip gelen Real Madrid hem liderliği devraldı, hem de Prokom ve Xacobeo yenilgilerinin ardından çok ciddi bir sınavı verdi. Verdi vermesine de, bu nasıl oldu acaba ? Birkaç farklı sebep sayabilirim ama en önemlisi dün yazdığım gibi hakemler. İnanılmaz kötü bir ilk periyod yönetimi, ardından kontrolden çıkan maç, salon baskısında çalınamayan düdükler ve verilen saçmasapan hatalı kararlar. Jungebrand,Viator ve Rocha ilk periyoddan maçın sonucunu belirlediler. Verdikleri kararlarla Panathinaikos'u öyle bir sindirdiler ki maç sonuna kadar toparlayamadılar. Eğer maçın devamında Panathinaikos lehine verilen komik kararlar olmasa bu üç hakemin alenen şike yaptığını bile yazabilirdim. Hatta bu gerçekleşmiş,daha sonra da maç dengeye getiriliyormuş gibi gösterilmiş de olabilir. Bir kere bu iki takım Eurolig'in en sert takımlarından ve Final Four'un da en büyük adayları. Eurolig gibi bir arenada bu kadar kolay faul düdüklerinin çalınmaması gerekirdi. Ucuz fauller çalan aynı hakemler bariz sportmenlik dışı faulleri de çalamadılar. Onları ilerleyen satırlarda video ile göstereceğim zaten. Panathinaikos'un kaybetme nedenlerinden biri de dış atışlardaki felaket başlangıçları. Eğer Yunanlılar ilk yarıda yakaladıkları boş üçlükleri değerlendirebilse hakeme rağmen Real Madrid'i yenebilirlerdi.

Bu karşılaşma aynı zamanda tenis maçı temposunda geçen bir satranç maçıydı. Düşman kardeşler Messina ve Obradovic karşılıklı öyle hamleler yaptılar ki maçı izlerken mest oldum. Zaten bu iki hocanın Avrupa'da rotasyonu en fazla yapan hocalar olduklarını, aynı zamanda da oyun içi reaksiyonu en hızlı veren hocalar olduklarını düşününce bu çok fazla sürpriz olmadı. Messina ilk maçta olduğu gibi bu maçta da Obradovic'e üstünlük sağlamayı başardı. Bu maçı belki haketmeden kazandılar ama bu Messina'nın taktiksel anlamda Obradovic'i alt ettiği gerçeğini değiştirmeyecek.

Maça çıkan ilk beşlere baktığımızda dikkat çeken iki nokta var. Birincisi Velickovic'e karşı tarafta 3 numara savunmasını yapacak olan Perperoglou, ikincisi de dışarıdan rahat oynayabilen Garbajosa'ya karşı Fotsis savunması. Gerçi Spanoulis-Nicholas-Perperoglou-Fotsis-Pekovic beşi Obradovic'in sıkça tercih ettiği bir beş ama boyalı alanda daha rahat skor üretebilen,fiziği daha ön planda olan Batiste ve Velickovic'i çok çok iyi tanıyan Tepic başlangıç için düşünülebilirdi. Maçın başlarında Panathinaikos hücumu bir çok defa şahit olduğumuz gibi Pekovic üzerine kuruldu. Lavrinovic ilk beş dakikada bariz bir üstünlük kurmasına rağmen Pekovic'le oynamaktan vazgeçmediler.


Link

Real Madrid'de de hücumda Bullock ve Velickovic üzerine planlar yapıldığı çok belliydi. Bullock ilk dakikalarda bu beklentileri karşılayamayınca Messina 5:38 kala Kaukenas'ı oyuna aldı. Aynı dakikada 2 faule ulaşan Perperoglou da yerini Tepic'e bıraktı. İlk mola beş dakika kala Obradovic'ten geldiğinde skor 2-12 Real Madrid lehineydi. Moladan sonra dikkat çeken en önemli olay 3 pozisyon üstüste topların Pekovic'e inmesiydi. Obradovic hücum planını bu kadar sınırlı tutunca Pekovic'e karşı savunmanın sertleşmesi ve hatta ikili sıkıştırmaların gelmesi de çok fazla sürpriz olmadı. Aynı zamanda Lavrinovic'in sağlam duruşu da Sırp hocayı Batiste kozunu oynamaya itti. Hemen arkasından da Fotsis-Tsartsaris değişikliği geldi. Messina'nın bu hamlelere cevap vermemesi beklenemezdi. O da anında Reyes'i oyuna alarak "Boğaya boğa" karşılığını verdi. İlk periyodun bitimine 2:30 kala önce Obradovic'e çalınan teknik faul, arkasından da Spanoulis'e çalınan sportmenlik dışı faulle skor 6-22'ye geldi ve taraftarlar adeta çıldırdı. Zaten hakemler ondan sonra oyunun kontrolünü de tamamen kaybettiler. Son iki buçuk dakika adeta diyet ödediler. Gelelim pozisyonlara. Hepsini tek tek seçmedim ama bazı pozisyonları ayırıp birleştirdim. Düdüklerde standartın olmadığını bu görüntülerle çok net göreceksiniz.

Bu videoyu izlerken şu sırayla devam etmenizi istiyorum;

Pozisyon 1: Bu seviyedeki bir maçta böyle bir pozisyona faul çalınır mı? Çalınır tabi diyorsanız diğer pozisyona devam edelim,
Pozisyon 2: Lavrinovic'in perdesiyle Pekovic'in perdesi çok mu farklı ? Ona çalınıp buna çalınmıyor,devamında sportmenlik dışı faul kararı geliyor. Karar son adam kuralına göre doğru,o zaman bir sonrakine geçelim,
Pozisyon 3: Spanoulis'e çalınan son adam düdüğü neden Prigioni'ye çalınmıyor? Bu da sportmenlik dışı faul olur mu kardeş abartma diyorsanız sıradan devam edelim,
Pozisyon 4: Bullock'un yaptığı kabak gibi sportmenlik dışı faul değil mi?
Pozisyon 5: Yine bu seviyedeki bir maç için Perperoglou'ya çalınan faul biraz ucuz değil mi? Değil diyorsanız altıncı pozisyondan devam,
Pozisyon 6: Perperoglou'ya çalınan faul pota altında Lavrinovic'e çalınmıyor (ki bana göre doğrusu da budur,bu şekilde sertliğe izin verilmelidir). Madem o sertliğe izin verdiniz pozisyonun devamında Fotsis'e çalınan faul neyin nesi?
Pozisyon 7: Faullerde bu kadar hassas hakemler Batiste'in açık faulünü çalmaya cesaret edememiş olabilirler mi?
Pozisyon 8: Lavrinovic'in pozisyonu temiz mi?
Pozisyon 9: Yanındaki hakeme iki çift laf eden Obradovic'e koşa koşa teknik faul çalan uzaktaki hakem bütün maç sahanın içinde gezen Messina'ya neden tek kelime konuşmadı?


Link

Herşeyi bir kenara koydum. Bu nasıl bir karardır ya? Bir metre önünde oluyor pozisyon ve buna faul çalabiliyor ;


Link

Ve bu pozisyonda diskalifiye kararını geçtim,sportmenlik dışı faul bile çalamıyorlar. Rezillik değil de nedir ?


Link

Bu periyodda Obradovic'in ne kadar kurt bir hoca olduğunun ve basketbolda maçın başında da olsa 1 dakikalık bir sürenin nasıl kullanılması gerektiğinin kanıtı bir pozisyon yaşandı. Batiste karşısında çaresiz kalan ve faul alan Lavrinovic bir dakika kala Van Den Spiegel ile değişti. Belçikalının oyuna girdiğini gören Obradovic bir saniye bile beklemeden Pekovic'i benchten kaldırıp oyuna soktu. Bu yaptığı yaşı kaç olursa olsun bütün koçlara ders gibiydi. Aslında basit ve tahmin edilebilir bir hamleydi ama bir koçun oyunun içinde ne kadar olduğunun, ne kadar konsantre olması gerektiğinin ve rotasyonun aslında farklı oyuncular kullanmak değil satrancın ta kendisi olduğunun ispatıydı. Birçok koç o bir dakikalık bölümde Pekovic'i dinlendirmeyi tercih ederdi. Periyod sonunda Panathinaikos'un 3/6, Real Madrid'in 7/13 ikilik isabeti de esas hücum taktiği pota altını kullanmak olan Pao'nun 10 dakika boyunca potayı bile göremediğini gösteren ironik bir tablo olarak karşımıza çıktı.

İkinci periyod başlayınca biraz gülümsedim çünkü Van Den Spiegel sahadaydı ve Pekovic'in yerine Tsartsaris tekrar oyuna girmişti. Gülümsedim çünkü Pekovic'le devam etse Messina'nın da bir saniye düşünmeden Lavrinovic'i oyuna sokacağını bilen Obradovic çok değerli gördüğü 1 dakikalık bölümde oynattığı Pekovic'in aynı şekilde Lavrinovic'ten bir dakika daha fazla yorgun olacağının farkındaydı. Messina da ilk periyodun son bölümünde oyundan aldığı Prigioni'nin yerine Hansen-Bullock-Kaukenas üçlüsünü tercih etmişti. Üç oyuncu da penetre edebilen ve direk skora gidebilen oyunculardı. Tepic savunmasında etkisiz kalan Velickovic'in yokluğunda ve skor olarak her zaman bir adım geride olan Spiegel'in varlığında ancak bu üç oyuncu savunma-hücum dengesini sağlayabilirdi. Ama savunma bölümü işlevini yerine getiremeyince bir dakika sonra Lavrinovic-Garbajosa ikilisi oyuna girdi. Bu da tamamen hücum ağırlıklı bir kadronun sahada olması anlamına geliyordu. Panathinaikos bu dönemde biraz canlandı ve farkı 17 sayıdan 11 sayıya indirmeyi başardı. Hansen'in olumsuz oyununa müdahale etmek isteyen Messina hemen Velickovic'i değişiklik sandalyesine oturttu ama bazen koç ne kadar iyi olursa olsun oyunun akışı satranca müdahale edebiliyor. Velickovic kenara geldikten hemen sonra hücumda abuk subuk bir üçlük kaçırdı ve dönen topta da Spanoulis'e basket faul ikramında bulundu. Oyun durmadığı için de Messina erken müdahale etmesine rağmen hasar biraz büyük oldu. Velickovic oyuna girdiğinde de Tepic ve Perperoglou aynı anda sahadaydı ama Velickovic'i bitiren Tepic Bullock ile, Velickovic'e boyun eğen Perperoglou da yine aynı oyuncuyla eşleşti. Ne alaka diye düşünürken Obradovic'in molasından sonra eşleşmeler hemen düzeltildi ve zaman zaman tam sahaya baskıya da dönen bunaltıcı Panathinaikos savunması beraberinde geldi. Bu bölümde Panathinaikos sayılar bulmaya devam edince Real Madrid'de aynı anda Vidal ve Van Den Spiegel sahaya sürüldü. Bu da onların savunma sertliğinin artacağının işaretiydi. Hatta Messina o kadar abarttı ki Spiegel-Reyes-Velickovic üçlüsünü aynı anda oynatıp, Vidal'i de oyun kurucu pozisyonuna çekti. Son oyuncunun da Bullock olduğunu düşünürsek nasıl bir "Çanakkale Geçilmez" mantığıyla takımını oynattığını görmüş oluruz. Bu periyodda bir ilginç tercih de Obradovic'ten geldi. Spanoulis çok kötü oynamasına rağmen normalde çok süre verdiği Calathes'i onun yerine değil de Perperoglou'nun yerine oyuna soktu. Bu da bir şeyi değiştirmedi çünkü direksiyon halen Spanoulis'in elindeydi. En azından onu 3-4 dakika yanında oturtabilirdi diye düşünüyorum. Devrede dikkat çeken iki şey vardı. Bir tanesi başta da bahsettiğim hakem katliamı,diğeri de Panathinaikos'un berbat dış şutları. 0/8 ile oynadılar ve Fotsis'in süre biterken zorlama üçlüğü dışında tamamı boş atışlardı. Panathinaikos ilk periyod hakemlere karşı mücadele etti ama kendi suçu da yok değildi. Öyle boş üçlükler kaçırdılar ki, bunlar hakem eyyamıyla birleşince fark büyüdü. İşte Panathinaikos'un ilk yarıda kaçırdığı üçlükler ;


Link

Panathinaikos ilk üçlüğünü 22. dakikada Spanoulis'in elinden buldu. Bundan önce Spanoulis bir boş üçlük daha kaçırmıştı ama en kritik atışta isabet sağladı. Skoru 32-39'a getirdi ve fark çok uzun bir süreden sonra tek haneye indi. Ama bu çok uzun sürmedi. İki dakika içinde kötü hücum kötü savunmayla birleşince fark tekrar 16'ya çıktı. Bu periyodun tamamı da bu şekilde dalgalanan skorla geçildi ama periyod sonuna doğru Real Madrid'in neredeyse hiçbir hücumdan boş dönmemesi son 10 dakikaya girilirken farkı da 45-63 ile 18 sayıya çıkardı. Bu aynı zamanda o ana kadar maçın da en büyük farkıydı. Bu çeyreğin kilidi dış atışlardaki farktı. Aslında bunu sadece dış atışlara bağlamak da yanlış olur çünkü Real Madrid akıllı hücum etti. İç-dış dengesini çok iyi kurdu ama Panathinaikos dış atışlardaki düşük yüzdesine devam edince farkın büyümesi de sürpriz olmadı. Obradovic ilk yarıda yapmadığı şeyi bu periyod yaptı. Spanoulis'i kenara aldı ve son 5 dakika oyuna hiç sokmadı. Oysa o bölümde Panathinaikos'un bariz bir lider sıkıntısı vardı. Aynı Obradovic üçüncü faulünü aldığı zaman kısa bir süre dinlendirdiği Perperoglou'ya neredeyse bütün bir periyod tahammül edebildi. Sırp koçun mazoşistlikte sınır tanımadığını bu tercihiyle öğrenmiş oldum. İlk yarıda konsantrasyonunu övdüğüm koç bu periyod neredeyse çaresiz kaldı. Messina arka arkaya öyle bir rotasyon çılgınlığına girişti ki Obradovic de "Tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya bakacaksın." felsefesiyle maçı akışına bıraktı ve bu sezon ikinci maçta da Messina'nın ritmine boyun eğdi. Tabi bir de şöyle bir durum var. Elinizdeki kadro Avrupa'nın en iyi kadrolarından biri ama karşıda Velickovic ve Garbajosa kenara gelirken yerlerine Reyes ve Lavrinovic'in girdiği bir kadro var. Bu durumda kafayı sola çevirip Verginis ve Shermadini'yi görmek insana sıkıntı verebiliyor. Bullock ve Nicholas'ın arka arkaya kulandığı atışlar bir bakıma bu periyodun özeti gibiydi.


Link

Son çeyrek Prigioni'nin üçlüğüyle açıldı ve fark 21 sayıya çıktı. Bu üçlük acı çeken atlara yapılan iğne gibiydi. Üçüncü periyodun sonlarına doğru ne olduğunu anlamayan ve sersemleyen Panathinaikos'un acısına ve umutlarına bir anlamda son verdi. Oyun da uzun bir süre antrenman maçına döndü. Devreye Spanoulis ve Pekovic'le başlayan Obradovic son 7 dakikada Batiste'i sahadaki tek uzun olarak tutarak 4 kısaya döndü. 4 kısaya belki de son çare olarak dönerek aynı zamanda istemeden de olsa Ege Denizi'nin diğer tarafına bir selam göndermiş oldu. Beklediği verimi alamayınca, bir de üstüne Batiste kontrolden çıkıp sağa sola saldırmaya başlayınca üç dakika sonra Pekovic'i tekrar oyuna aldı ama 4 kısaya devam etti. Bu dönemde Panathinaikos 12-0 lık bir seri yakalayarak farkı 21'den 9'a indirdi. Dört kısanın avantajıyla mı? Tabi ki hayır. Real Madrid bu dönemde belki de maç boyu ilk defa kontrolünü kaybetti ve çok şımarık hücum tercihleriyle rakibini umutlandırdı. Arka arkaya iki airball üçlük bir daha kaç yıl sonra Real Madrid tarafından tekrarlanır bunu merak ediyorum. O ana kadar 5/21 üçlük atan Panathinaikos'un 3/3 üçlük atması da farkı indiren etkenlerden biriydi ama Kaukenas'ın üçlüğü bir kez daha maça noktayı koydu. Kritik maçı da Real Madrid 67-76 kazanmayı başardı.

Maçın kalitesini hakemler yüzünden çok fazla yaşayamadım ama Obradovic-Messina ikilisi 40 dakika boyunca müthiş keyif verdiler. Hocalıkla ilgim alakam olmamasına rağmen bu adamlardan hergün yeni birşeyler öğrenmeye çalışıyorum ve öğreniyorum. Real Madrid hakemlerin de itmesiyle bu maçı kazandı ama haftasonu Caja Laboral'a farklı kaybettiler. Buna daha sonra değineceğim ama bu maç da hakemler olmasa zor kazanılırdı. Diamantidis'in yokluğuna rağmen Pao önünde zaman zaman zorlandılar. Yoğun fikstürde 4 maçın üçünü kaybettiler ve haftaya Barcelona derbisine çıkacaklar. Bir an önce kendilerini toparlamazlarsa Barcelona Real Madrid'in üstünden geçebilir.

5 yorum:

yunus dedi ki...

"Ve bu pozisyonda diskalifiye kararını geçtim,sportmenlik dışı faul bile çalamıyorlar. Rezillik değil de nedir ?" dediğin faulde sportmenlik çaldılar.

maliano dedi ki...

Pozisyonda ilk başta sportmenlik dışı faul çalınmadı. 16. saniyeye bakarsan belli oluyor. Daha sonra ya sportmenlik dışı olarak düzeltildi,ya da teknik faul verildi çünkü 2 atış ve kenardan başladı oyun. Canlı takip etmedim hangisi oldu bilmiyorum ama dediğin gibi sportmenlik dışı bile olsa ilk anda bu karar verilmedi.

bahadır dedi ki...

@maliano, bu ne güzel bir yazıdır.az buz uğraşmamışın.teşekkür ederim.eline sağlık :).biraz forum muhabbeti oldu ama kusura bakmayın artık

Adsız dedi ki...

Valla helal olsun hocam ya ne Tanjevic ne de Ergit maçları senin kadar analiz etmiyorlardır.Videoları kota sorunundan dolayı izleyemedim ama yazını soluksuz okudum.

makis4gold dedi ki...

Do not feel sorry for them!!!

Only a taste of what they are doing @ the greek league...

http://www.youtube.com/watch?v=JDGkZv1O5-w

http://www.youtube.com/watch?v=kstYUQMkXm4

http://www.youtube.com/user/toure7#p/u/13/U5CazALebNY

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...