Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

1 Ekim 2011 Cumartesi

Süper Kupa'da Finalin Adı Caja Laboral - Barca Regal


Önce THY Euroleague elemeleri, arkasından İspanya Süper Kupası... O kadar yoğun ve zevkli bir akşam oldu ki eminim herkes bir an önce THY Euroleague'nin başlaması için sabırsızlanmıştır. THY Euroleague elemelerine döneceğiz ama kalite olarak gecenin en güzel maçları İspanya Süper Kupası'nda oynandı. İspanya'nın 4 THY Euroleague takımı sezonun ilk kupası için sahaya çıktılar ve sezon öncesi yaşatabilecekleri zevki fazlasıyla yaşattılar.

Günün ilk maçında evsahibi Bizkaia B.Bilbao yenilenen kadrosuyla Caja Laboral'i konuk etti. Ivanovic'in Caja Laboral'i geçtiğimiz birkaç senede ve muhtemelen sezon içinde özel akşamların başrolünde olmaya devam ediyor. Bugün de o özel akşamlardan biriydi. %64 üçlük yüzdesi ile oynadılar. Üstelik Teletovic'in 1/2 ile oynadığı bir gecede. Belki de o yüzdenin sebebi budur bilinmez ama Bilbao bir an olsun pes etmedi. Fark bir ara 37-61 ile 24 sayı olduğunda da aynı istekle, son saniyelerde 3'e indirdiklerinde de aynı hırsla mücadele ettiler. Kadroda Mumbru, Jackson ve Blums gibi asla pes etmeyen üç oyuncu varken bir de Grimau'nun siyah formayı giymesi, Bilbao'yu sezon boyunca son saniyeye kadar maçı bırakmayan bir takım kimliğine sokmaya fazlasıyla yeterli olacak. Farkı Caja Laboral'in pota altını paramparça ederek kapatmayı başaran Bilbao son dakikada Vasileiadis'in ve Fischer'in basit hataları olmasa belki maçı da kazanabilirdi. Ama Oleson da karşı cephenin hep cevap veren ismi oldu. Geçtiğimiz sezon sonlara doğru kıpırdanmıştı, bugün 6/7 üçlükle maç kazandıran isimdi. Milli takımda görünmez adam olan San Emeterio İspanya'daki parkelere ayak basar basmaz 18 sayı ve 5 asistle önemli katkı verdi. Sanırım San Emeterio'yu milli takıma almanın artık bir anlamı yok çünkü ne Scariolo onu monte etmeyi düşünüyor, ne de San Emeterio milli takımda varlık gösterebiliyor. İspanya'nın böyle bir yetenekten faydalanamıyor olması ilginç tabi. Yeni transfer Seraphin'i de etkili kullandılar pota altında. 10 yıldır ACB'nin sertliğini özümsemiş gibi cesur ve etkiliydi Fransız. Bu sene lokavt erken biterse Caja Laboral için büyük bir darbe olabilir. Ivanovic'in öğrencileri bu skorla finale çıkan ilk takım oldular ve sezon öncesi iyi sinyaller verdiler.



 

Yarı finalin ikinci maçı aynı zamanda haftanın da maçıydı. Geçtiğimiz sene Real Madrid'i insan içine çıkamayacak şekilde seriye bağlayan Barcelona, mahallenin zengin çocuğunun karşısına bu sene daha kuvvetli, daha komple bir takımla çıktı. En az onlar kadar zengin bir şekilde hem de. 

Sonuç alışıldık olsa da maçın hiç bu yönde seyretmediğini, fazlasıyla alışılmadık olduğunu söylemek gerekiyor. Maçın başında öyle bir tablo vardı ki Barcelona futboldaki gibi şiirsel oyunu sahaya koyuyor, rakip Real Madrid de yine futboldaki gibi bireysel yeteneklerle ön plana çıkmaya çalışıyordu. Barcelona her hücumda mutlaka topu uzunlara indirdi ve içerden skor bulmaya devam etti. Real Madrid de bu sene Carroll ve Pocius ile güçlendirdiği "bitirici kısalar" kadrosunun özel çabasıyla tutunmaya çalıştı. 21-13 lük ilk periyod skoru üstelik Eidson-Navarro-Mickeal katkısı olmadan büyük farkın habercisi gibiydi ama öyle olmadı. Bu üçlü bir türlü gereken katkıyı veremeyince geriden gelen ve öne geçen Real Madrid morallendi, morallendikçe de yüzdesini arttırmaya başladı. İlk periyodda nefes alamadıkları Barcelona pota altında cirit atar oldular, savunmada da sertlik koyup ribaundlarda ezeli rakiplerine şans tanımadılar. 8 sayı öne geçtikleri, son periyoda da 52-58 önde girdikleri maçta son 10 dakikada yapmaları gereken tek bir şey vardı; 30 dakika boyunca devredışı bıraktıkları Eidson - Navarro ikilisini son kez 10 dakika daha durdurmak. Çünkü Navarro'yu son periyod sahaya süren Pascual artık onun sahneye çıkmasını beklemekten başka bir yol bulamıyordu. Ve Real Madrid geçen sene olduğu gibi bu sefer de yüzüp yüzüp kuyruğuna geldi ama Navarro'yu durdurmayı başaramadı. Barcelona'yı mağlubiyeti kabullendikleri yolda kan uykusundan uyandıran Lorbek'in üçlüğüydü. Arkasından da bir anda savunmada vidalar inanılmaz derecede sıkıldı ve son 3 dakikada gelen 10-0 lık seriyle Barcelona maçı kazanmayı başardı. Son çeyrekte 10 sayı üreten Navarro ve kritik işler yapan Huertas bir kez daha Real Madrid cephesinin hevesini kursağında bırakmayı başardı. Son çeyreğe kadar Mickeal - Eidson - Navarro üçlüsünün ürettiği toplam sayı sadece 6'ydı. Yalnız Heurtas için birkaç not eklemek gerekiyor. Geçen sene performans olarak dibe vuran Rubio takımını da aşağıya çekmişti ama Huertas o takımı dipten alıp 2 gömlek yukarıya çıkarmış durumda. Artık Barcelona'nın da kritik anlarda sorumluluk alabilen, şut sokabilen bir guardı var. Bu Navarro'nun da üzerindeki yükü azaltacaktır, tıpkı bugün olduğu gibi.

Yarın finalde Caja Laboral ile Barca Regal karşı karşıya gelecek. Yine zevkli bir maç bizi bekliyor.


Link

2 yorum:

Oypa13 dedi ki...

Caja Labarol final maçında Barcelona'yı elinden kaçırmaz.Barca,Madrid'in son periyot saçmalıklarından dolayı kazandı birazda.

C.Labarol favori maçta.

tolga dedi ki...

selam maliano, bir şey diyeceğim. bu acb.360.orange.es sitesinde maçlar yayımlanacak mı gene? geçen sezon yayınlanıyordu ama bu sene üyelik istiyorlar ve üye olmama rağmen geçen maçı netten izleyemedim?

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...