Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

6 Mart 2011 Pazar

Bazıları Asla Başarısız Olmaz Sandık (Ettore Messina'nın Vedası)

Haftanın, belki de 2011'in olayıdır Ettore Messina'nın istifası. Cuma günü İspanyol gazeteciler twitterda flaş haber olarak girdiğinde deyim yerindeyse ortalık yıkıldı. Bir gün önce perşembe akşamı Siena Caja Magica'da şov yaparken biz de istatistiklerden şaşkınlık içinde takip etmiştik. Halbuki Messina soyunma odasında oyuncularına ve maç çıkışında da Juan Carlos Sanchez'e istifa kararını açıklamış. Bütün geceyi onu kararından döndürmek için çabalamakla geçirmişler ama İtalyan koç geri adım atmamış. Hatta izleyemedik ama maçlarda sandalyesine kolay kolay oturmayan, sahanın içinde dolaşan Messina'nın maç boyu yerinden kalkmadığı yazılıyor. 

Maç sonrası da "Sadece özür dileyebiliyorum. Bu kadar kötü bir oyun oynanamazdı, bunu kabul etmek zor. Özellikle de para verip bizi izlemeye gelen, belki de yarın sabah erkenden kalkıp işe gidecek olan seyirciler için.." dedi Messina. Sonuna kadar haklıydı. Ama çok önemli bir nokta vardı bu açıklamada; Messina özür dilemişti. 1,5 yıldır görev aldığı kulüpte birçok berbat sonuç yaşadı, çoğu da ezeli rakipleri Barcelona'ya karşı. Evlerinde tarihlerindeki en farklı El Clasico yenilgisini aldılar özür dilemedi. Valencia deplasmanında 1965'ten beri attıkları en düşük sayıyı (52) attılar, yine özür dilemedi. Her seferinde oyunlarını geliştirmeleri gerektiğini, genç oyunculardan kurulu olduklarını söyleyip rakiplerinin hakkını verdi. Söylediğim gibi eğer yanlış bilmiyorsam Messina İspanya'da ilk defa özür diledi, 10 dakika sonra da istifa etti. Hem de Eurolig'de çeyrek finale grup lideri olarak yükselmiş, ligde ikinci olarak yoluna devam ederken... Messina'yı az çok bilen bizler aslında alamamışız sinyali, o özür dileyerek vermiş perşembe akşamı.

Ettore Messina 1,5 yıl içinde ismine aykırı bir şekilde bir sürü oyuncuyu gönderip, bir o kadar transfer yaptı. Elindeki sınırsız bütçeyi normalde pek yapmadığı şekilde sık sık kullandı. Messina güçlü kadroların koçudur bu bir gerçek. Onu alıp Lietuvos Rytas bütçesiyle takımın başına getiremezsiniz çünkü en fazla para kazanan Avrupalı'dan (muhtemelen 2010-2011 sezonu için Papaloukas) daha büyük bir kontrata sahiptir. Ama buna rağmen çok fazla savurmazdı Messina. İstediği noktalara ya nokta atışı yapar ya da atılmış noktaları yonta yonta virgüle çevirirdi. Takım mühendisiydi bir nevi. Ama o takımı Madrid'de bir türlü kuramadı. Amatör müteahhitin yaptığı kooperatif evi gibiydi Real Madrid. Bir gün banyo aksa, öbür gün baca döküldü. Tam bu iş oldu galiba dediğimiz haftalarda İspanya'da 3-4 hafta üstüste yenildi Messina'nın takımı. Herreros Barcelona'nın mükemmeliğine bağladı, Messina gençlik üzerinde ısrar etti. Messina'nın "oyunun her iki yönünü oynamak zorunda olan" felsefesi bir türlü oturmadı Real Madrid'e.

Messina bugünkü basın toplantısında "Real Madrid'e yardımcı olmak için ayrılıyorum. İnşallah ben gittikten sonra birlik olurlar ve başarıya ulaşırlar." dedi. Büyük bir sitem ve gizem var sözlerinde. Aslında Real Madrid kulübüne, yöneticilere, taraftarlara ve teknik ekibine övgüler yağdırıp teşekkür ederek bitirdi konuşmasını. Soru da kabul etmedi. Bir bakıma o yarattığı gizemi bu tavırlarıyla açığa kavuşturdu. Messina oyuncularına karşı inanılmaz derecede kızgın ve takımda birçok oyuncunun kendisine saygı göstermediğini düşünüyor. Bunları ben rahatlıkla tahmin edebiliyorum. Prigioni başta olmak üzere Vidal ve Velickovic rahatlıkla bu listenin başında gelebilir. Sert bir çizgisi var Messina'nın ve Madrid'de bu doz çok fazla arttı. En ufak bir hatada benche aldığı, aylarca yüzüne bakmadığı oyuncular oldu. Tau Ceramica'yı başarıya taşırken Prigioni ile paket halinde Madrid'e geldi Sergi Vidal. Doğru dürüst forma yüzü görmedi. İlk başlarda Messina'nın prensiyken 2-3 maçta form düşüklüğü yaşayınca benchte yosun tutan Velickovic gibi. Avrupa'nın en yetenekli forvetlerinden biriydi, şimdi ne halde az çok görebiliyoruz. Messina'nın kazanmak üzerine kurulu stratejisi oyuncu kaybederken fazlasıyla acımasız. Xavi Pascual'in Lakovic'i kazanabilmek için açtığı iletişim kanalının yarısını oyuncularıyla açabilse belki daha yukarılara çıkarabilirdi takımını. Ama başaramadı. Takımla iletişiminin koptuğu söyleniyor. Tabi bu listeden Llull, Suarez gibi birkaç oyuncuyu çıkarmak gerekiyor.

2000 yılında İtalya'da beraber çalışmaya başladığı asistan koç Emanuele Molin takımı devraldı. 51 yaşında ilk kez baş antrenör görevini üstlenecek. Juan Carlos Sanchez gelecek sene burada olmayacak dese de sanırım görev süresi o kadar bile olmayacak. Bugün Molin ilk kez takımın başında sahaya çıktı ve Caja Magica'da konuk ettiği Joventut'u farklı geçti. İlginç olan dedikodu ise Joventut'un başındaki Pepu Hernandez'in 24 saat içinde Real Madrid'in yeni koçu olabileceği. Bugün taraftarların tamamı Hernandez'e büyük tepki gösterip "Seni istemiyoruz" diye bağırdılar. ACB kurallarına göre de ligde bir takımı çalıştıran koçun bir başka ACB takımını çalıştırabilmesi için görevi bıraktıktan sonra 1 ay beklemesi gerekiyor. Alternatif formül Hernandez'e bonservis ödenerek takımın başına getirilmesi. En kötü durumda takımı 1 ay Molin'in idare edeceği, 1 ay sonra da Hernandez'in devralabileceği konuşuluyor. Diğer adaylar Scariolo ve Maljkovic ama her ikisi de milli takım antrenörü ve milli takım koçlarının ACB'de takım çalıştırması yasak. İspanya ve Slovenya milli takımlarından vazgeçerler mi hiç sanmıyorum. Zaten Maljkovic'in adı Efes Pilsen ile de geçiyor. Sinan Erdem'de perşembe günü radara yakalanmış kendileri. Bu durumda mevcut adaylar içinde en güçlüsü Pepu Hernandez. Real Madrid'in isteyip de alamadığı pek görülmedi. Eğer taraftara rağmen isterlerse 24 saat içinde iş çözülür. 

Çalıştığı 1,5 yıl içinde tek bir kupa bile kazanamadı Ettore Messina. 2 kez Kral Kupası finali oynadı ve ikisinde de Barcelona'ya yenildi. Üstelik biri bu sene kendi evlerinde. "2 senede tek bir kupa bile kazanamamak başarısızlıktır." demişti Messina. Gerçekten de başarısız oldu. Herreros'un bahsettiği gibi en büyük şansızlıkları son 10 yılın en iyi takımına, Barcelona'ya denk gelmek değildi aslında. Basketbol şubesinin futbol şubesindeki Mourinho kadar ögzüvene ve cesarete sahip olamamasıydı. Belki Mourinho da onlara karşı başarısız oldu ama o hedefi koydu. Real Madrid ve Messina tüm mağlubiyetlerin arkasından "Bu Barcelona rakibimizken ikincilik de başarıdır" mirasını bıraktı. Eurolig'de çeyrek finale kalsa da, ACB'de ikinci sırada olsa da hiçkimsenin çarşamba akşamında oturup da sezon sonunda onların iki kupayı birden alabileceğine inancı yoktu. Şimdi AJ Milano ile anlaştığı yazılıyor. Doğru olup olmadığını göreceğiz.

Biz bazılarının başarısız olabileceğini hiç aklımıza getirmeyiz. Onlar ne yaparsa yapsın direniriz, bir bahane buluruz, bir şekilde onları başarılı çıkarırız tartışmadan. Bu sefer olmadı. Ettore Messina Real Madrid'de başarısız oldu. Bence istifa etmekte de geç bile kaldı.

0 yorum:

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...