Eurolig'in ikinci günü Rusya'daki Khimki - Prokom maçıyla başladı. Eleme turlarını fırtına gibi geçen Scariolo ve ekibi Eurolig'e de galibiyetle devam etti. Takım olarak yapılan 17 asist ve 6 oyuncunun çift hanelere ulaşması Khimki'nin bu sene takım oyunu düzeyini biraz daha ileriye taşıdığının göstergesi. Zaman zaman çift haneye çıkan farkın daha fazla açılmasına izin vermeyen ve oyunda tutunan Prokom da ilk maçında, geçen seneye benzer bir kimlik sahaya koydu. Bu sefer başrolde Varda ve Giddens vardı. Ewing'den başka da oyuna katkıda bulunan olmayınca Prokom maçın sonunu getiremedi. Logan-Woods değişse de takım kimliği pek değişmemiş anlaşılan. Bu sene işleri biraz daha zor olabilir.
Geçen seneye göre ileriye ve geriye giden iki takımın maçında beklendiği gibi Zalgiris rahat kazandı. Geçen seneki yalancı rotasyondan sonra gerçek bir geniş kadroya kavuştu Zalgiris ve 10 oyuncu geniş süreler aldı. Pocius'un 17 dakikada 17 sayısına rağmen erken 5 faul alması şaşırtıcı oldu. Jankunas'ın da geçen seneyi unutturmak istercesine istekli oyunu ilerisi için umut verici. VTB Ligi'ne de Khimki'yi yenerek başlangıç yapan Litvanyalılar son dakikalardaki 18 sayılık farkı koruyamasalar da çift haneyle başlamak onlar için oldukça iyi oldu. Partizan için ise aynı şeyleri söylemek mümkün değil. Değişen kadro ve dağılan ruhla sürekli geriye gidiyorlar. Koç Jovanovic'in tercihleri şu ana kadar işe yaramış gözükmüyor. Her kulvarda darbe üstüne darbe alıyor Partizan.
Maç öncesi bu kadar farklı ve rahat bir galibiyeti sanırım hiçkimse beklemiyordu. David Blatt'ın parça parça işlediği Maccabi Tel Aviv, Fernando Buesa'da paramparça oldu. San Emeterio'nun yine olağanüstü performansı sözkonusu. 10 sayısının yanında 11 ribaund ve 5 asisti de var. Logan da yüksek yüzdeyle 25 sayılık bir resital sundu İspanyollara. Maccabi tarafında Chuck Eidson'ın direnişi dışında kayda değer birşey yok. 14 sayı, 7 ribaund , 8 asist ve 4 top çalma Eidson'ı haftanın en değerli oyuncusu yapmaya yetti ama Blatt'ı hezimetten kurtarmaya yeterli olmadı.
Boniciolli'nin takımın koçu olması sanırım bir şey ifade etmeyecek. Roma artık bizim için Tanjevic'in Roma'sı. Ve Roma tanıdık isimlerle Eurolig'deki ilk maçında Brose Bamberg'i rahat geçti. Smith'in 16, Washington'ın 13 sayısı var. Esas önemli nokta ise Dasic'in yükselişi. Neredeyse dibe vuran Dasic'i beklenen haline adım adım götürüyorlar. Bamberg'te de Hines ve Roberts'ın öne çıkan performansları var ama Pleiss - Terry ikilisinden alınan düşük katkı ve 24-10 luk üçüncü periyod zorlu İtalya deplasmanında dirençlerini kırdı. Uzun zamandır Eurolig'e renkten başka katkı veremeyen Almanlar'ın bu sene de işi zor. Bireysel performanslar tablodaki yerlerini belirleyecek gibi görünüyor.
-
-
4. dakikanın skoru 0-13, 7. dakikanın skoru 3-20 olan bir maçta evsahibinin çift hanelerle kazanması her zaman alışıldıl bir durum değildir. En son bunu Siena Asvel deplasmanında bizlere göstermişti. Üstelik Malaga bunu son dönemin en flaş ekibi Charleroi karşısında başardı. Jimenez'in yokluğunda hücumda ağır basan Freeland - Archibald ikilisi ve Rubio'nun uzun zaman sonra olağandışı performansı, Reneses'in son dönemde gülen yüzünü asılmaktan kurtaran faktörler oldular. Geçen sene sakatlıktan Malaga formasını giyemeyen Gomis'in eski takımına karşı 15 sayısı önemli. Greene de 20 sayıyla sahanın en skoreri oldu. Charleroi ön elemedeki performansıyla alkış toplamıştı ama bu senenin "başa bela" takımı olmaları için bireysel performanslarda mutlaka istikrarı yakalamaları gerekiyor.
Maç yazısı burada..
Palau Blaugrana'daki Barcelona - Cibona maçı ilk haftanın antrenman maçlarından biriydi. Xavi Pascual da rotasyonun az süre alan Lakovic, Grimau, Sada gibi parçalarını bol bol oynatma şansı buldu. Onların cephesinde pek yeni bir hikaye yok ama Cibona'da meydanı boş bulan Bogdanovic çılgın performansına devam ediyor. Düşük yüzde ve 5 top kaybı olsa da 28 sayı Barcelona gibi ciddiyetini kaybetmeyen bir savunma karşısında önemli bir başarı. Anlaşılan Gordon ve Tomas'ın boşalttığı sahnede Bogdanovic tek başına sahne alacak. Umarım bu hafta Fenerbahçe Ülker Tomas ve Kinsey'le onu savunmanın bir yolunu bulur.
Erman Kunter'in Cholet'i için Fransa'dan sonra üstüste ikinci hezimet yaşandı İtalya'da. Siena her ne kadar yenilenip üzerindeki ölü toprağını atmış olsa da yeni takımın Cholet ile 30 sayılık kalite farkı sözkonusu bile değil. Sanırım onlar da Fenerbahçe Ülker'in yaşadığı sendromu yaşama potansiyeline sahipler. Tabi bunu söylemek için daha çok erken. 43-29 luk ribaund farkı maçın da kilidi olmuş gibi görünüyor. Pianigiani'nin 12 oyuncuyu birden kullanması büyüleyici. Belki farktan dolayıdır bu rahatlık ama tüm oyuncular hanesine ribaund yazdırırken en fazla ribaund alan oyuncunun rakamının 6 olması benim hoşuma giden detaylar. Seviyorum bu tip değişik rakamları. Tabi bir gözüm de sürekli Rakovic'in üzerinde. Nasıl bir sezon geçireceğini çok merak ediyorum.
Maç yazısı burada..
İlk haftanın en büyük şoku Rusya'da yaşandı. Yanlış anlaşılmasın AJ Milano'nun CSKA Moskova'yı yenmesi şok edici bir galibiyet değildir ama Rusya deplasmanında, kısa süre önce bir ilke imza atarak ABD'de NBA takımını yenen ilk Avrupa takımı olmayı başaran formda CSKA Moskova'yı kendi evinde bu kadar mahkum oynatmayı başarabilmesi büyük olay. Pecherov'un müthiş yüzdesi ve sinir bozucu atışları CSKA'nın doğrulmasına bile izin vermedi. Vujosevic Holden ve Khryapa'nın devreye girmesiyle yine zirveye oynayan bir takım yaratacaktır ama AJ Milano için bu durumun yalancı bahar olmasından korkmuyor değilim. Takımın neredeyse yarısı iki ucu keskin bıçak. Oyunu yavaşlatan takımlara karşı sıkıntı yaşamaları muhtemel.
Değişime kapalı Panathinaikos'u bu kadroyla izlemek biraz garip geldi açıkçası. İlk iki periyoda detaylı olmasa da göz ucuyla baktım. Hareketli uzunlarla başlayıp, baskıyla devam eden Panathinaikos savunması Valencia'yı sürekli hataya zorlayarak hızlı hücumlarla kolay sayı buldu. Özellikle ikinci periyodda ezip geçtiler İspanyolları. Oyun kurucu direksiyonunda Diamantidis ve zaman zaman da Tepic şık durdular. Maric de Pekovic sonrası o bölgeyi iyi doldurdu. Valencia'da ise direksiyon sıkıntısı sözkonusu. Lider özellikte Cook, Claver ve Rafa Martinez'in oluşu -ki bunlara De Colo da ekleniyor zaman zaman- top paylaşımında Valencia'yı negatif yönde etkiliyor. Geçen seneye göre bir adım geride olduklarını görmek için de analiz uzmanı olmaya gerek yok gibi görünüyor.
0 yorum:
Yorum Gönder