Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

20 Ağustos 2011 Cumartesi

Yunanistan:62 - Türkiye:38 (Üzücü Oyun ve Tarihi Skor)

Yazıyla kırk, rakamla 40. Tarihin yapraklarını karıştırdığımızda 40 sene önceyle bağlantı kuruyor dünkü maç. 1972'deki Balkan Şampiyonası'nda Yunanistan'a 87-60 yenilen Türkiye, o tarihten bu yana komşuya karşı en büyük farkı dün Almanya'daki BEKO Turnuvası'nda yedi. Yunan medyası da haliyle sevinçten kudurdu çünkü baştan sona hiçbir varlık gösteremediğimiz maçta Yunanistan'a 62-38 mağlup olduk.

Hazırlık döneminde asmak, kesmek, kafileyi giyotine vurmak doğru bir yaklaşım değil ancak zaman ilerliyor ve artık bu hazırlık maçlarına biraz daha ciddi gözle bakmanın, bunları antrenman maçı değil de kıyas maçı olarak görmenin zamanı geliyor. Bu gerçeği göz ardı etmemek gerekir. İzmir'deki turnuva yoğun Bormio yüklemesinden sonra bizleri sonuç olarak üzen ama umutlarımızda en ufak bir çatlağa dahi sebep olmayan bir organizasyondu. Almanya'daki turnuva da tıpkı geçen seneki gibi kötü sahneleri geride bırakıyor ama 2010 Dünya Şampiyonası'nın final akşamında o salonda yaşadıklarımı düşününce bu turnuvanın da belki Eylül ortasında akıllara bile gelmeyeceğini öngörebiliriz.

İzmir'de seyircisi önünde hırslı, bir şeyler yapmaya çalışan ama yine ortaya çok iyi bir oyun koyamayan, düzen dışı bir milli takım vardı. Dünkü milli takım ise tarifi imkansız bir profil koydu ortaya. Sanki Almanya'ya zorla gelmiş, sahaya organizatörlere ayıp olmasın diye çıkmış gibilerdi. Hazırlık döneminde mağlubiyetlerin faydalı olduğunu, hatta olacaksa Nowitzki'siz ve genç Almanya gibi ülkelere karşı olmasının daha da faydalı olduğu söylemiştim ama dünkü tablo gerçekten moral bozucuydu. Sahadaki Almanya logosunu kaldırıp Litvanya bayrağı koysak maçtan haberdar olmayan birçok kişi bunu Avrupa Şampiyonası'nın 7-8 maçı olduğunu düşünebilirdi. Bu tip şampiyonalarda 7-8 maçlarında bir taraf mutlaka hırslı olur 7'yi ister, diğeri ise bitirelim gidelim mantığıyla 8'i maç öncesi bile kabul edebilir psikolojidedir. İşte milli takımın sahaya yansıttığı imaj da 8'i kabullenen başarısız olmuş ve hayal kırıklığı yaratmış bir takımın görüntüsüydü. Açıkçası bu görüntü hazırlık turnuvalarını pek önemsemeyen bizleri bile üzdü.

Schortsanitis, Spanoulis, Diamantidis, Papaloukas ve Perperoglou gibi çok değerli oyuncuları turnuvaya getiremeyecek olan Yunanistan için Diamantidis haricinde bu kayıpların avantaj olabileceğini düşünüyordum. Sistem, düzen takımlarında egolu oyuncuların varlığı zaman zaman sıkıntı yaratabilir. Bu açıdan Spanoulis ve Sofo'nun yokluğunu avantaja çevirebilecek dinamik ve yaratıcı bir Yunanistan takımı olacak turnuvada. Ama Diamantidis'in yokluğu gerçekten hayati derecede önemli çünkü bu sistemin en önemli parçası Diamantidis'in ta kendisi. Yine de bu eksiklere rağmen içeriyi iyi kullanan, savunmada hareketli olan, yardım savunmasında etkili olan ve tempoyu istediği gibi ayarlayan bir Yunanistan vardı sahada. Bu görüntüye bizim de fazlasıyla katkımız oldu. Topu karşı sahaya geçirdikten sonra düzenli bir hücum sahaya koyamadık ve bireyselliği çok fazla ön plana çıkardık. İzmir'de bu konuda turuncu renk olan alarm seviyesi Almanya'da kırmızıya yükseldi diyebiliriz. Üstelik Ömer Aşık ve Semih Erden'in katılımıyla daha da güçlenmesi gereken pota altının kalbi dün durdu. Yardım savunması ve ribaund konsantrasyonu yerlerde sürünüyordu. Duran kalbi tekrar çalıştırmak için bize gereken elektroşokun ta kendisi Yunanistan maçı mı olur yoksa turnuva atmosferiyle kendimizi toparlar mıyız bilinmez ama tarihler 31 Ağustos'u gösterene kadar alınacak her sonuç önemsizdir. Yeter ki bize gümüş madalya getiren kazanma alışkanlığımızı kaybetmeyelim.

Milli takım Hidayet ve Ersan'a bağımlı bir takım olmaktan çıkmak zorunda çünkü zor anlarda yaratıcılık ortaya koyması için milli takıma alınan Cenk ve Ender gibi oyuncular üst seviyede ortaya konulması gereken bu yeteneğin çok uzağında. Hal böyle olunca uzunlardan da katkı alamayan takım bir anda allstar hüviyetinde, birbirine yabancı bir kadroya dönüşebiliyor. Olumsuz düşünüp milli takımı asmak için erken ama turnuva için çok da erken değil. 10 günümüz kaldı ve Avrupa'nın diğer köşelerinde milli takımlar ciddi performanslar ortaya koyarken bizim hala "Yükleme yaptık, yorgunuz, düzeleceğiz." kıvamında olmamız medyada ve seyirci düzeyinde de güveni turnuva öncesi düşüren etkenler oluyor. Özellikle teknik heyetin ve oyuncuların bundan bir an önce sıyrılması gerekiyor. Çünkü 40 sene sonra Yunanistan'a karşı bu kadar eksikle attığımız sayı yazıyla otuzsekiz, rakamla 38...

YUNANİSTAN (62): Kostas Vassilliadis 10 (2 ribaund- 1 asist), Giannis Buorousis 17 (6 ribaund- 2 asist), Nikos Zisis 4 (2 ribaund- 2 asist), Vassilis Xanthopoulos (2 asist), Nick Calathes 4 (4 ribaund- 1 asist), Antonis Fotsis 3 (5 ribaund- 1 asist), Kostas Papanikolaou 9 (2 ribaund), Dimitris Mavroeidis 2 (2 ribaund), Kostas Koufos 9 (3 ribaund), Ian Vougioukas (4 ribaund), Kostas Kamakoglou 2 (2 ribaund- 2 asist), Kostas Sloukas 2 (1 ribaund)

TÜRKİYE (38): Cenk Akyol 2 (1 ribaund- 1 asist), Sinan Güler (1 ribaund), Ömer Onan (5 ribaund- 2 asist), Ersan İlyasova 9 (2 ribaund), Semih Erden 4 (1 ribaund), Kerem Tunçeri (1 ribaund- 1 asist), Oğuz Savaş 2 (2 ribaund), Ömer Aşık 10 (11 ribaund), Ender Arslan 2 (2 ribaund), Enes Kanter, Hidayet Türkoğlu 5 (1 asist), Emir Preldzic 4, Furkan Aldemir

Detaylı istatistikler burada.



Milli takımın dün sahadaki halini görebilmek için iki baskete bakmak yeterli. Biri skoru 15-5'e getiren basket, diğeri de 30-14'e getiren basket. İsteksizlik can sıkıcı.

2 yorum:

$afak dedi ki...

Hocam zaten şeytan şu cümlede gizli değil mi?

"...çünkü zor anlarda yaratıcılık ortaya koyması için milli takıma alınan Cenk ve Ender gibi oyuncular..."

Senin x-factor'ün Cenk ve Ender'se daha fazla yoruma gerek var mı? :)

penn35 dedi ki...

Cenk değil ama evet Ender, her ne kadar beğenmesekte bizim takımın x-factor'ü senelerdir o..oyuna sonradan girerek tempoyu artırmaya çalışan, oynadığı pick&roll'ler ile pozisyon yaratmaya çalışan, kısacası düzen dışına çıkan (muhtemelen çıkması istenen) tek oyuncu milli takımda..
haa bunları istikrarlı bi şekilde yapabildiğini söylemek tabiki imkansız:)

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...