Turnuvanın açılışını yapan son şampiyon İspanya'nın bu kadar zor bir galibiyetle başlamasını kimse beklemiyordu. Polonya Lampe, Logan ve Gortat'sız geldiği turnuvada kolay lokma olmayacağını daha ilk maçtan gösterdi. İspanyollar maç öncesi ve sırasındaki tavırlarıyla galibiyeti alacaklarına o kadar emin görünüyorlardı ki, "Karma is a bitch" alıntısını Twitter'da hazırda tuttum; ancak Polonya'nın eforu maçı bir yere kadar götürebildi. İspanya'nın en önemli üç silahı Pau, Marc ve Navarro'nun 83 sayının 68'ini üretmesi ve geri kalan 9 oyuncunun 15 sayı atabilmesi belirleyici maçlar öncesi S.O.S. sinyali. Diğer önemli felaket habercisi de Rubio, Calderon, Llull ve Sada'dan oluşan point guard rotasyonunun toplam 0 sayı atabilmiş olması. Turnuva öncesi İspanya'nın bu bölgede yaşayacağı sıkıntıdan bahsederken bu kadarını beklediğimi söylersem büyük yalan olur. Özellikle Calderon, sahada milli bir oyuncudan ziyade Litvanya'ya turnuvayı izlemeye gelmiş İspanyol bir turist izlenimi veriyor ve koç Scariolo kenarda bir hayli hoşnutsuz gözüktü. İncelemede kendisine kolay gelsin demiştik, "Kolaysa başına gelsin" dediğini duyar gibiyim. Son bir not, İspanya'yı biz böyle yakalarsak affetmek ayıp olur. Bu maç sonrası en büyük dileğim bize karşı da buna benzer bir performans göstermeleri.
Son şampiyon İspanya gibi ev sahibi Litvanya'nın da Büyük Britanya karşısında beklentileri karşılayan bir performans sergilemekten uzak göründüğünü söyleyebiliriz, skor yanıltmasın. Deng'in 40 dakika sahada kalıp kenara dahi gelmediği Büyük Britanya'da yükün çoğunun Chicagolu'ya bindiği ortada. NBA'de normal sezon boyunca maç başına 39 dakika sahada kalıp çok sayıda maçı kısa sürede oynayacağı Eurobasket'te bu kadar yükü kaldırmak, Deng'i epey yoracak olsa gerek. Şikayet edeceğini sanmam ama 4. çeyreklerde Büyük Britanya'nın ona ihtiyaç duyduğu anlarda Deng'i dinç bulmak pek mümkün olmayabilir. Bugün de görüldüğü üzere en büyük sıkıntı bu, Deng de insan. Ev sahibinde ise dertler daha büyük. Rakip Büyük Britanya değil de, savunmadaki açıkları daha aktif şekilde değerlendirebilecek bir takım olsa sonuç kolaylıkla olumsuz olabilirdi. Pota altındaki büyük güvencelerden gibi gözüken ve hazırlık maçlarını fena oynamayan Valanciunas 3. çeyrekte aldığı kısıtlı süre dışında ortalıkta bile gözükmedi. Aldığı kısıtlı sürede de Büyük Britanya'nın yakaladığı serinin mimarlarından olmayı başardı. 1 numarada da beklenildiği gibi iki ucu keskin bıçak durumu mevcut. Saras oyundayken savunma, Kalnietis oyundayken hücum işlemiyor ve takım öyle veya böyle zarar görüyor. Bu maçta verilen en olumlu sinyal Litvanyalılardan görmeye alışık olduğumuz 3 sayı performanslarından birini ortaya koymaları ve soru işaretlerinden Jasaitis'in sazı Deng karşısında eline almasıydı. Saras, Kaukenas ve Ksystof'un takımı hücumda sırtlaması ise malumun ilanı oldu. Savunmayı toparlarsa Litvanya'nın daha ileri gideceğini öngörmek mümkün ancak korkulacak bir rakip olmadıkları ilk maçlar sonrası çıkarılması gereken en önemli ders. Büyük Britanya'yı rakip olarak görmemelerinden olabilir ama Litvanya seyircisi de bugün sınıfta kaldı. Saha içinde değil ama tribünde toplamaları şart, turnuvanın başka türlü keyfi çıkmaz, benden söylemesi.
0 yorum:
Yorum Gönder