İki gün içinde iki benzer performans... Olimpiyat elemeleri için ilk final çeyrek finalin ilk mağlupları Slovenya ve Litvanya arasında yapıldı ve bir gün önce iyi başlayıp sonradan düşen Slovenya, evsahibi Litvanya karşısında da fırtına gibi başlamasına rağmen ikinci periyodda avantajını çöpe attı. Turnuvadaki en iyi performanslarından birini gösterdi Slovenya. Altı oyuncu 8 ve üzeri sayı üretti, üçlük yüzdeleri %34.8'di, 14 asist rakamına ulaşmışlardı ama evsahibi Litvanya onlardan daha kollektifti. En iyi performansları olmasa da 20 asist rakamı ortalamalarının çok üzerinde. Bir de istikrardan yoksun Kalnietis'in ekstra performansı gelince Litvanya zor da olsa Olimpiyat elemeleri için bilet almaya hak kazandı. Güzel tribünlerin ve göze hoş gelen basketbolun bir karşılığı olmalıydı. Makedonya onları rüyadan uyandıran bir kabus oldu ama kendi evlerinde eksikleriyle Olimpiyat vizesi almaları Litvanyalıları mutlu etmek için yeterince kafi bir sonuç.
4-15.. İlk çeyreğin bitmesine 4 dakika kala skorborddaki rakamlar tam olarak böyleydi. Yaklaşık 30 dakikada da üçüncü çeyrek final randevusu "kaçan ve kovalayan" senaryosuyla devam etti. 32 dakika boyunca hiç öne geçemeyen ve sadece iki kere beraberliği yakalayabilen Fransa, Yunanistan indiremediği darbeyi son 8 dakikada indirdi ve yarı finale çıkan üçüncü takım oldu. 24-13 lük son çeyrekte Batum'un 10, Parker'ın 8 sayılık imzaları var. Sahada kaldıkları süre de 35 ve 37 dakika. Ülkelerini omuzlarına alıp taşıyorlar desek herhalde yanlış söylemiş olmayız.
Turnuva öncesi federasyonun ilk 4 hedefi koyduğu ama gerçekçi hedefleri Olimpiyat vizesi olan Yunanlar da Bouroussis'in yanında bir isim daha koyamayınca nefesleri yetmedi. İlk 5'i NBA yıldızlarından oluşan Fransa'ya karşı 40 dakika pes etmemek gerekiyor çünkü onlar için 40 dakika boyunca oyundan çıkmadan mücadele etmek zor bir iş değil. Yunanlar da bunun sıkıntısını çekti. Belki yıldızları olsa o son darbenin inmesine izin vermezlerdi ama böyle turnuvalarda maçın sonunu iyi oynamak altın değerinde.
Turnuvada izlerken en çok zevk aldığım takım Rusya. Hazırlık maçlarını da izleyip siteye analizlerini yazdığımda "Belki madalyaya uzanamayacak Rusya ama sürekli podyum için pusuda bekleyen, olimpiyat kovalayan takım listesinin tepesinde olacak." demiştim. Beni yanıltacaklar mı bilmiyorum ama her maçları ayrı bir zevk. Çeyrek finaldeki Sırbistan maçını da oturup sonuna kadar izledim ve bu maçı da ayrı olarak kaleme almak istiyordum ama hayat öncelikler konusunda bizim kadar iyimser değil.
38 dakika sahada kalan Teodosic'in en ilgi çekici istatistiği 9 top kaybı. Blatt en ciddi riske karşı hiç risk almayarak sürekli bir baskı uyguladı ve onu hataya zorladı. Birkaç hakem düdüğünü de beğenmeyen Teodosic, bu baskı karşısında kontrolden çıktı ve maçı kendisiyle Rusya'nın düellosu haline getirmeye çalıştı. Sanırım turnuvada bunu yapması gereken son takım Rusya'ydı. Rusya kontrolü ele erken alıp hep rölantide götürdü maçı, ta ki ikinci yarıda Sırbistan canlanana dek. Ama Rusya benchinde David Blatt'ın olması her molaya ayrı bir anlam katıyor. Sahada şuurunu kaybeden ve turnuva genel tablosunun dışında işler yapmaya başlayan Rusya 60 saniye sonra Danny Greene tokadı yemiş gibi sahaya döndü ve Kirilenko - Khryapa ikilisi ile oyuna ağırlığını koydu. Özellikle Kirilenko'nun sahada yapmadığı iş kalmadı. 14 sayı, 11 ribaund, 6 asist, 4 top çalma ve 2 blok Sırplar için Kinder sürpriz yumurtadan çıkan kötü bir sürprizdi. Blatt'ın da dediği gibi Andrei vahşi bir at gibiydi sahada. Benchten gelip maça damga vuran Vorontsevich ve sahaya herşeyden önce aklını koyan Khryapa'yı da listenin tepesine yazmak lazım.
Sırplar adına söyleyecek çok fazla bir şey bulamıyorum. Klasik Türk spor yorumcusu tabiriyle Teodosic artık Sırplar için el freni olmaya başlıyor gibi sanki. Çok çok özel, çok çok yetenekli bir oyuncu ama duygularını parkeye çok fazla yansıtıyor ve bu müthiş yeteneği geride bırakmasına izin veriyor. Kötü geçen bir Yunanistan sezonundan sonra Rusya onu kendine getirebilir çünkü birçok oyuncu Rusya'da gözlerden daha uzak ve sakin bir hayat yaşayıp formunun zirvesine çıkabiliyor. CSKA Moskova'da Khryapa ile birlikte Teodocis ve Krstic sezona IQ damgası vurabilirler. Hele bir de Kirilenko Spartak'a değil de CSKA Moskova'ya gelirse aman aman. Rusya ile vizeler kalkmıştı değil mi?
Sırplar adına söyleyecek çok fazla bir şey bulamıyorum. Klasik Türk spor yorumcusu tabiriyle Teodosic artık Sırplar için el freni olmaya başlıyor gibi sanki. Çok çok özel, çok çok yetenekli bir oyuncu ama duygularını parkeye çok fazla yansıtıyor ve bu müthiş yeteneği geride bırakmasına izin veriyor. Kötü geçen bir Yunanistan sezonundan sonra Rusya onu kendine getirebilir çünkü birçok oyuncu Rusya'da gözlerden daha uzak ve sakin bir hayat yaşayıp formunun zirvesine çıkabiliyor. CSKA Moskova'da Khryapa ile birlikte Teodocis ve Krstic sezona IQ damgası vurabilirler. Hele bir de Kirilenko Spartak'a değil de CSKA Moskova'ya gelirse aman aman. Rusya ile vizeler kalkmıştı değil mi?
0 yorum:
Yorum Gönder