Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

23 Şubat 2012 Perşembe

Fenerbahçe Ülker: 94 - Unics Kazan: 87 (Bitti Demediniz mi Lan?!)

Girişi yapmak her zaman zordur, ama böyle akşamlarda 3-4 kat daha zor oluyor. Rakamlara odaklanıyorsunuz, bazen sadece savunma ve hücum setine odaklanmak için 24 saniye tek bir oyuncuyu izliyorsunuz ince ayrıntıyı yakalamaya çalışıyorsunuz ama maç öyle bir hale geliyor ki herşeyi bırakıp 1000 km ötede evin içinde zıplamaya başlıyorsunuz. Fenerbahçe Ülker haftaya Eurolig'e havlu atsa bile, koç dahil birçok oyuncuyla yollar ayrılıp başarısız bir sezon yaşansa bile bu seneye dair artık onların da bir hikayesi var.

Maçın önemli sayılabilecek bazı noktaları var. Fenerbahçe Ülker darmadağın, bir türlü hangi düzende oynadığı belli olmayan görüntüsünden sıyrılarak maça başladı. Sürekli cesurca içeriye penetre ettiler ve Jawai'nin orayı kapatmadaki yetersizliğini kullanarak hemen hemen tüm hücumlarda ya kolay sayı buldular, ya da rahat atış imkanı buldular. Pashutin'in hiç uzatmadan direk Jawai'yi çıkararak Savrasenko'yu oyuna alması ve erken ikilemesine rağmen oyundan çıkarmayışı Fenerbahçe'nin cesaretini ve rahatlığını kırmak adına doğru bir hamleydi. Wilkinson'ın hücum odaklı anlayışı da parkede olunca Kazan kısaları savunmada ekstra efor sarfetmek zorunda kaldılar. Hem Lyday, hem Domercant bundan nasibini aldı ve Domercant erkenden üç faul alarak kenara geldi. Fenerbahçe Ülker Savrasenko ile boyalı alanda örülen duvarı iyi top çevirerek dış atışlarla kırmaya çalıştı.

Tabi oyunun sadece bir tarafıydı bu. Kazan cephesinde de Greer şov vardı. Fenerbahçe Ülker'deyken sahada yürümeye bile üşenen, Calderon'un efsanevi savunmasını bile mumla aratır vaziyette olan Greer, penetreleriyle Fenerbahçe guardlarını hayattan bezdirdi, aldırdığı fauller ve attığı sayılarla Kazan'ı sürekli bir adım önde götürdü. Hakemlerin her iki taraf için de savunmaya fazla müsade etmeyen, düdüğe fazla başvuran yaklaşımı erken faullerle iki takımın savunma direncini kırdı. Fenerbahçe Ülker'de Vidmar, Kazan'da da Savrasenko, Domercant ve Veremeenko maçın kaderini değiştirebilecek önemli dakikalarda sahadaki yerlerini alamadılar. Greer'in bu performansına Spahija etkisi mi yoksa Pashutin etkisi mi demek lazım orası net değil. Fenerbahçe Ülker sadece Greer'in bireysel oyunlarına teslim olmadı. Kazan'ın pick&rolllarına, tepeden uzunların içeriye indirdiği setlere uzun bir süre sadece bakakaldı. Hatta aynı hücum setini aynı savunma acizliğiyle 3-4 defa yedi bir devrede. Boş kaldığında nasıl can yaktığı Uganda'da bile bilinen Wilkinson'a çizginin gerisinde şut antrenmanı yaptırdı.

İkinci yarıda ise kimsenin tahmin etmediği bir hikaye yazılmaya başlanmıştı. Devre arasında muhtemelen bir yönetici soyunma odasına inip "Aziz Yıldırım bile dört duvar arasında tarihi bir savunma yaparken, sizin bu savunma haliniz nedir?" diye kızmış olacak ki farklı bir Fenerbahçe Ülker vardı sahada. Domercant'ın üç faule rağmen Tomas'ı savunup aynı zamanda hücumu yönettiği bir salonda Vidmar yine kavanozun içine konulup, üstü tuzlanıp ters çevrilmiş olarak bekliyordu. Greer'in "Oldboy" u aratmayacak intikam mücadelesi Fenerbahçe Ülker'i bir ara skorbordda 13 sayı geriye düşürdü ama kara kış kapıya dayanınca kavanozdaki Vidmar ve Mirsad Spahija'nın imdat çekici oldu. Herkesin "artık bitti" dediği anda Fenerbahçe Ülker yavaş yavaş, farkettirmeden maça ortak oldu ve satranç başladı.

Maç sonu Kazan sürekli ufak farklarla önde olunca Fenerbahçe Ülker için 6 sayılık farkı yakalama şansı da ortadan kalkmıştı. O dakikadan itibaren de Murat Kosova ve İbrahim Kutluay hariç herkes uzatma hesapları yapmaya başladı. Nitekim top döndü dolaştı ve Ukic'in ellerinde hayat bularak Fenerbahçe'ye ikinci bir şans oldu. Maç sonundaki inanılmaz hatalara, akıl tutulmasından ziyade akıl erimesiyle açıklanabilecek pozisyonlara rağmen Fenerbahçe gereken farkı yakaladı ve şansını son haftaya taşıdı. Son üçlüğün girmeyişi Fenerbahçe Ülker basketbol şubesini tahmin edilemeyecek bir kaostan da kurtarmış oldu. Spahija'ya karşı çok dolu olan, oyuncuların sahadaki duruşuna tepkili olan taraftar beklenmedik reaksiyonlar gösterebilirdi. 

Bu maç kazanıldı, şans gelecek haftaya bırakıldı ve tarihi bir maça imza atıldı. Ama bundan daha önemli bir nokta var. Açıkçası ben Fenerbahçe Ülker'in bugün kazanabileceğini düşünmüyordum, dün de bunu açık açık yazmıştım çünkü bu sezon o karakteri Cantu maçı hariç sahaya koyabilmiş değillerdi. Giderek Tanjevic'in "üçüncü dakikada teslim bayrağını çeken" Fenerbahçe'sine yaklaşıyorlardı. Ama bugün sahada karakter vardı, mücadele vardı. İşte o karakteri de özel oyuncular yaratıyor. Fenerbahçe'de bu isimler Ömer Onan ve Mirsad Türkcan. Ömer yoktu ama Mirsad parkeye imzasını kanla attı. Davranışları, abartılı tepkileri benim için de her zaman itici olan Mirsad bugün düşüp kafasını parkeye vurduğu pozisyonda çok rahat benche oturup bir daha sahaya çıkmayabilirdi ama o son 25 saniyede bile kaşındaki kanama tekrar başladığı için kenara alındığında üzülüyordu. Taraftarın istediği de, özellikle ezeli rakip Galatasaray bunu başarmışken oyuncuların sahaya yüreğini koymasıydı. Bugün o gerçekleşti. 

Sadece bugünkü galibiyette büyük katkısı olduğu için değil, bundan sonra o formayı giyen her oyuncunun galibiyet için yapması gerekeni göstermesi adına Mirsad'ın son anlarda yüzü kan içindeyken bir an önce sahaya dönmek için çabası poster haline getirilip, Fenerbahçe Ülker Arena'nın soyunma odası koridorlarına asılmalıdır.

İhtimalleri daha sonra tekrar yazacağız ama bugünkü galibiyete inancı olmayan ben ve diğer tüm basketbolseverler için cevap Güntekin Onay'dan gelsin, İbrahim Kutluay ve Murat Kosova'nın dilinde de tekrarlansın: "Bitti demediniz mi lan?!"

1 yorum:

Oypa13 dedi ki...

Saha içindeki davranışlarından gram hazetmesemde yüreği ve cesaretine herkesin saygı duyması gereken Mirsad sayesinde kazanılmıştır bu maç yoksa Fenerbahçe'de değişen hiçbir şey yok.

Pick&rol savunması bu kadar kötü olan başka bir top16 takımı da bulamazsınız şuan eurolig'de.

Pashutin ise avrupa'da sezonun en değerli koçlarından biri olarak görülmesini baltalayacak şeyler yaptı son 1.5 periyot ve uzatmalarda.

Haftaya PAO karşısında ölüm kalım maçına çıkmaları ne kadarda tanıdık,geçen sen fenerbahçe'nin durumunu hatırlayınca.Umarım Barcelona'nın rakibi olabilir fenerbahçe ülker.

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...