Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

3 Mart 2011 Perşembe

Power Elec. Valencia: 82 - Fenerbahçe Ülker: 68 (Rafa Martinez'in İntikamı)

Sezona Manuel Hussein ile başlayıp Eurolig'de ilk 5 maçın 4'ünü kaybeden Valencia uzun süredir aktif görev almayan ve birçok teklifi reddeden Svetislav Pesic'i takımın başına getirdiğinde, Valencia'nın potansiyelli bir takım olduğunu ve Pesic'in bundan fazlasıyla istifade edeceğini buralarda karalamıştık. Ama dürüst olmak gerekirse kimse herhalde bu başarıyı beklemiyordu. Savanovic'in son saniye üçlüğüyle Top 16 kapısını aralayan Valencia bugün Fenerbahçe Ülker'i mağlup ederek bir mucizeye imza attı ve çeyrek finalde Real Madrid'in rakibi. Arenada sallana sallana sonuna kadar getirdi Fenerbahçe Ülker ama Pesic hamleleriyle adeta resimdeki gibi infaz emrini verdi, Rafa Martinez de ilk maçın son saniyesinde arka arkaya yediği iki bloğun rövanşını arka arkaya iki üçlük atıp fişi çekerek aldı. Son gülen de iyi güldü.

Geçen hafta Olympiakos karşısındaki dengesiz oyun, maç içinde sürekli değişen takım psikolojisi ve beraberinde gelen berbat sonuç tüm hafta boyunca basketbolseverleri umutsuzluğa sürüklemişti. Bunda yukarıda bahsettiğimiz etkileyici Valencia çıkışının da payı var mutlaka. Ama tüm sezon boyunca Fenerbahçe Ülker'in ortaya koyduğu oyun, Olympiakos maçının bir kaza olduğunu konusunda da herkesi zihinlerin bir köşesinde ikna ediyordu. Ama bugün Fenerbahçe Ülker oyunun genelinde geçen haftadan daha dağınık bir performans ortaya koydu. 

İlk maçta Valencia son topa şansını bırakırken Fenerbahçe Ülker karşısında pota altını bir kale gibi kapatmayı başarmıştı. Fenerbahçe Ülker bundan ciddi dersler çıkarmış olacak ki maça Valencia'ya bir mesaj vererek başladı: "Ne olursa olsun içeriyi zorlayacağız, bu sefer o kadar kolay olmayacak!" Fenerbahçe Ülker aynen Olympiakos karşısında farkı açtığı dakikalardaki gibi bir savunmayla maça başladı, hücumda da pota altında sürekli Lavrinovic'e topu indirdi. Ama Olympiakos maçından çıkarılmayan "Şutör 4 numaralara karşı dışarıya çıkma" dersi İspanya'da da ilk dalga darbesi yarattı. Savanovic'in arka arkaya iki boş üçlük bulması belki de Fenerbahçe Ülker'in avantajı oldu. Dış atışlara o dakikadan itibaren çok dikkat ettiler. Oğuz'un erken 2 faul alması Fenerbahçe Ülker adına sıkıntı yaratsa da ilk periyodun sonlarında oyuna giren Kinsey savunmasıyla oyunu dengeye getirdi. Son 1 dakikada da aynı şekilde Valencia savunma çıtasını yükseltti. İlk çeyrek 15-15 sona ererken Valencia'nın 9-4 top kaybı dezavantajı en dikkat çekici rakamdı. Fenerbahçe Ülker'in hücumdaki beceriksizliğini Valencia'nın hücumdaki basit top kayıpları dengeledi. İkinci periyoddan itibaren de Valencia yavaş yavaş maça ağırlığını koymaya başladı. Neredeyse tüm uzunları devre bitmeden iki faule ulaşan Fenerbahçe Ülker, Cook - De Colo ikilisiyle topa hükmeden Valencia'dan bir türlü oyunun kontrolünü devralamadı. Farkı da sürekli 5-6 sayı civarında tutup psikolojik üstünlüğü de eline geçirdi Valencia. Bu devrede Fenerbahçe Ülker'i oyunda tutan başarılı performansı değil tam aksine Valencia'nın basit top kayıplarıydı. Yoksa takımımız gerçekten de felaket gecelerinden birini yaşıyordu. Sadece ilk periyodda 9 top kaybı vardı İspanyolların.

İlk yarının sonunda ilginç rakamlar vardı. Valencia 17 ribaund alırken bunların 16'sı savunma, 1'i hücum ribaundu. Fenerbahçe Ülker de ilk yarı sonunda 8 savunma ve 8 hücum ribaundu çekti. Hücum ribaundlarında böyle bir üstünlük yakalayan, potasından seken topları da rakibine vermeyen Fenerbahçe Ülker'in nasıl bu farkla geride olduğu da diğer ilginç rakamlarda ortaya çıkıyor. İlk yarı sonunda 12/24 ikilik, 1/10 üçlük isabeti var Fenerbahçe Ülker'in. Ve bir de 4 faule ulaşan Sean May var. Ona yorum yapmak ise çok zor.

Maçın ikinci yarısını ise rahatlıkla özet geçebiliriz. Gidip gelen bir maç vardı ilk devredeki gibi. Valencia bir türlü çift hanelere çıkaramadığı farkı korumayı başardı. Bir ara Emir Preldzic'in arka arkaya iki üçlüğüyle fark 1 sayıya kadar inse de bu kısa rüyadan uyanmak çok uzun sürmedi. Maç sonundaki sinir harbini hiç zorlanmadan kazandı Valencia. En kritik anlarda şutlarda isabet sağladılar ve Fenerbahçe Ülker'in geri dönmesine izin vermediler. Rafa Martinez de son anlarda cezayı keserek çeyrek final biletini ceplerine koydu.

Top 16'ya üç galibiyetle başlayınca çıtayı iyice yükseğe dayayıp Final Four dışındaki bir sonucu başarısızlık olarak kazıdık bilinçaltımıza. Ama burada iyi irdelenmesi gereken bir durum var. Fenerbahçe Ülker çok çok şanssız sakatlıklarla büyük darbe yemiş olsa da son 3 maçta alınan skorların "bana göre" sakatlıklarla doğrudan ilgisi yok. Varlıkları pek tabi ki kader değiştirebilirdi ama Fenerbahçe Ülker onlarsız da bu maçlardan çeyrek final vizesi çıkarabilirdi, başaramadı. Temel sebebi de Fenerbahçe Ülker'in son iki maçta oyun kurucusuz oynamasıydı. Top 16 öncesi Jasikevicius takviyesi Fenerbahçe Ülker'in hedeflerindeki ciddiyet anlamında çok büyük bir hamleydi. Dışarıdan bakınca da Ukic - Saras ikilisi Eurolig'de başarılı olmak için oldukça yeterli bir ikiliydi ama senenin en önemli iki maçında ikisi de sahada yoklardı. Direksiyonda kimse olmayınca da Fenerbahçe Ülker Tanjevic'li dönemdeki gibi "atanlar" ve "izleyenler" olarak parkede ikiye bölündü. Düzenden yoksun Fenerbahçe Ülker'in pota altı dezavantajı da rakip tarafından iyice kullanılınca bugün sarı lacivertlilerin sahada kazanma şansı neredeyse yoktu. Emir Preldzic takımı tek başına sırtlamaya çalışıyor, Lavrinovic ve Tomas düzen dışına çıkıp acele şutlar deniyor, Ukic dengesiz penetrelerle takımın eksik yakalanmasına sebebiyet veriyor, savunmada hiçbir şey ortaya koymayan May hücumda da etkisiz kalıyor. Ve bunların tüm sebebi takımda lider bir guard eksikliği. Mevcudiyet anlamında değil performans anlamında tabi ki. Onlar çok daha kaliteli değillerdi ama onlar takımdı ve bizden çok daha fazla istediler. Gerekirse bacak kırmaktan bahseden Savanovic'e tüm takım eşlik etti, belli periyodlar hariç Fenerbahçe Ülker sadece izledi. Resim zaten herşeyi anlatıyor. Çeyrek finale gitmek elbette ki bu tabloyu meydana getirir ama resimde bir iştah var, bir hırs var. Açıkça seçiliyor.

Fenerbahçe Ülker sezon başı beklentilerinin üzerine çıkıp, sezon içi performansına göre geride kaldı. Ama bazı şeyler bir günde olmuyor. Bunu bir başlangıç olarak kabul edip istikrarlı hamlelerle devamını getirmek gerekiyor. Fenerbahçe Ülker'e de , bu akşam Partizan'a mağlup olan Efes Pilsen'e de teşekkür edelim. Belki çok daha fazlasını bekliyorduk ama olmadı, hatalardan ders çıkarabilmek de önemlidir. Bütün devler elenirken ayakta kalan tek takımımız da Pınar Karşıyaka. Onlara ayrı bir tebrik ve dikkat etmek gerekiyor. Detaylı istatistikler burada.

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Cok yazik oldu, diyecek fazla da bir sey yok zaten. Bence de sakatliklar bahane degil ama benim dikkat cekmek istedigim baska bir nokta daha var. Yazinda Omer'in ismi bile gecmemis, bence bu her seyi acikliyor. Sezon ortalamsi 9 sayi olan bir iki numaradan son iki macta sadece iki sayilik bir verim almisiz. Arti oyunda kaldigi dakikalar da cok az. Sayi atmasa bile savunmasiyla direnc kazandirmasi icin biraz daha sans verilmeliydi bence.

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...