Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

19 Ekim 2010 Salı

Olympiakos: 82 - Real Madrid: 66 (Oyun Kurucun Kadar Konuş)

Eurolig sezonu Yunanistan'da oynanan Olympiakos - Real Madrid maçıyla açıldı. Haftanın en güzel maçının açılış maçı olması da Eurolig heyecanına susamış bizleri fazlasıyla sevindirmişti ama sahada oynanan basketbolun bu susuzluğu giderdiğini söylemek zor. Prigioni'nin yokluğunda Real Madrid'in ilk 5 dakikalık görüntüsü aynı geçen sene Barcelona'yı çeyrek finalde yendikleri maç gibiydi ama Rodriguez - Lllull ikilisinin Prigioni gibi bunu tüm maça yayamamaları farklı mağlubiyeti de beraberinde getirdi. Maçın başında sürekli pota altını zorlayan, dış şuttan kaçınan Real Madrid'in ilk üçlüğü beşinci dakikada süre biterken zorlama bir atışla Llull'dan geldi. Zaten çeyreği sadece 1 üçlükle bitiren Real Madrid'in maç sonunda 14 üçlük denemiş olması, rakamlar üzerinde boyalı bölgeyi zorladıklarını gösterir gibi duruyor olsa da giderek bozulan hücum organizasyonlarının rakamlara yansımasıydı. Başlangıçta Olympiakos'un geriye koşma zaafiyetini çabuk çıkardıkları toplarla kullanan Llull - Rodriguez - Suarez enerjisi, D'or Fischer'ın oyuna girip Bourousis karşısında ezilmesiyle sete set hücumda etkisiz hale geldi. Savunmada Bourousis'e bir süre çare bulamayan Real Madrid, ikili sıkıştırmalar getirerek Tomic - Reyes ikilisi karşısında Yunan oyuncuyu durdurmayı başarınca hücumda da aynı pota altı zenginliğiyle skoru 19-28'e kadar getirdi. Ama oyuna tekrar giren Garbajosa - Fischer ikilisine karşı Olympiakos rüzgarı arkasına alıp, Messina'nın da gereksiz aldığı teknik faulle maçı dengeye getirip ikinci yarıdan itibaren kontrolü hiç bırakmadı.

İkinci yarıda alan savunması çözümünü denedi Messina. Arka arkaya hücumlarda pota dibinde kolay basketler yiyen alan savunmasını. Ivkovic için ise pek mesele değildi bu durum. Geçen sene herkese "bu ne lüks" dedirten Papaloukas - Teodosic ikilisine bu sene katılıp "el insaf" dedirten Spanoulis'li muhteşem üçlemenin tamamını sahaya sürdü. Papaloukas, Teodosic ve Spanoulis'in aynı anda sahada formasını giydiği bir takımın alan savunmasına çözüm üretmemesi gibi bir durum sözkonusu olamazdı, olmadı da. Dalga geçer gibi basketler buldular pota aldından ki bunları mutlaka birleştirip yayınlayacağım. Real Madrid bu bölümde T-Mac'vari performans gösteren Carlos Suarez'le farkı 1 sayıya kadar indirdi. Olympiakos Real Madrid savunmasıyla dalga geçerken Real Madrid'in farkı 1 sayıya indirmiş olması inanılmaz bir mantık hatasıydı. Zaten akabinde de çeyrek sonunda orta sahadan Mavrokefalides'in attığı üçlükle beraber Real Madrid'i yıkıp geçen 15-0 lık bir Olympiakos serisi geldi. Bir ara gevşeyip Ivkovic'i çileden çıkarsalar da molada tecrübeli koç onları kendilerine getirmeyi başardı ve Eurolig'e 16 sayılık farkla başladılar.

Bugün Real Madrid'in başına bela olabilecek en önemli oyunculardan biri olan Keselj'i geçen sene neredeyse hiç kullanmadığı Vidal'le savundu Messina. 17 dakikada 3 sayı atabilen Keselj için bu önlemin işe yaradığını söyleyebiliriz. 12 dakikada 5 faul alarak Gasper Vidmar'dan hallice performans gösteren Matt Nielsen'i de hesaba katınca Real Madrid için avantajlı bir gece olduğu fikri ön plana çıkabilir ama bir takım oyun kurucusu kadar konuşur sözü sanırım bu tip akşamlar için söylenmiştir. Prigioni'nin yokluğunda Teodosic - Papaloukas - Spanoulis üçlemesi büyük terazi farkı. Ivkovic bu guard rotasyonuyla, geceleri eğlence mekanına üç hatunla gelen fiyakalı abiler gibi. Bütün sezon da bu inanılmaz avantajı kullanacak. Ama Olympiakos'a kattığı en önemli şeylerden biri savunma anlayışı ve hücumdaki sürenin yanında skor dağılımının da dengesi. Geçen sene Kleiza ve Childress durduğu zaman duran Olympiakos hücumunun ve işe yaramaz savunmasının yerinde yeller esiyor. Rakip takımlar için Papaloukas - Teodosic - Spanoulis üçlüsüne karşı Lahey'deki Adalet Divanı'na başvurmaktan başka bir çözüm görünmüyor.

Real Madrid için ise durum hiç iç açıcı değil. Barcelona hezimetlerine camianın bünyesi alıştı ama Eurolig'e böylesine mahkum bir oyunla başlamak Messina'nın kredisini de adım adım tüketiyor. Messina geldiği günden beri 4-5 aşama geçirdi. Şu anda ise "Hala kredisi var, bu sezona bir bakalım" ile "Bu ilişki artık yıprandı." arasında bir yerlerde. Zaten Avrupa'da onun haricindeki herhangi bir koçun görevine şu sonuçlardan sonra çoktan son verilmişti ama Messina eski kredisiyle direnmeyi başarıyor. Yılın ortası ise kritik. Madrid camiası şöhretli isimleri sever. Ama o şöhretleri kaldırımlara kazıyıp ayaklar altına almakta da onlardan iyisi yoktur. Detaylı istatistikler burada.

2 yorum:

mucho dedi ki...

avrupa tarihinin en iyi kardosu Barça'da olabilir ama NBA de dahil Dünya tarihinin de en iyi guard 3lemesi bu takımda. Hatta birçok takımda 3 guard bile yokken olimpiakos'un bu vahim durumu gerçekten görülmeye değer. Bu seneki final maçı daha da çekişmeli olacak gibi. Belki geçen senenin rovanşını alabilirler ama genede daha çok uzun yolları var Barça'ya yetişmek için.

Unknown dedi ki...

Gayet güzel bir yazı. Tespitler güzel, hükümler doğru, reçeteler yerinde. Son zamanlarda moda olan sadece periyodik olarak skor analizi yapan sığ yazılara inat basketbol yazısının nasıl olması gerektiği örneğini oluşturmakta ve ayrıca maç hakkında detaylı istatistik kaynağı da mevcut.
Başarılar.

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...