Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

15 Ekim 2010 Cuma

Efes Pilsen: 79 - Fenerbahçe Ülker: 77 (Reis-i Cumhur Efes Pilsen)


Çağlar TORUN (http://twitter.com/caglartorun)


Türkiye Kupası'nın grup aşamalarında üç gün üstüste maç oynayan ve o aşamayı namağlup şekilde geçen ligin ağabeyleri, sezon öncesinde Cumhurbaşkanlığı Kupası için Abdi İpekçi parkelerine çıktığında kimse bu kadar yüksek tempolu ve atraksiyonlu bir mücadele beklemiyordu herhalde. Maç öncesindeki basın toplantısında koç Perasovic'in de açık yüreklilikle söylediği gibi favori olan taraf Fenerbahçe Ülker'di. Rakibinin zayıf karnını bilen ve oradan Oğuz Savaş vasıtasıyla vurduğu sert yumruklarla rakibini sendeleten sarı lacivertliler, ilk çeyreği 28-15 önde tamamladığında fırtına henüz dinmemişti. Bu fırtınada Lavrinovic'in üç faul alması dışında planlarını kusursuza yakın yürüten Fenerbahçe Ülker, 2. çeyrekte rakibinin cebindeki silahlardan biri olan tam sahada adam adama baskıyı da cezalandırarak soyunma odasına 47-36 önde girdi. Kerem Tunçeri'nin yay gerisinden bulduğu üç isabet ve Roberts'ın iştahlı oyunu taraftarını da arkasına alarak saldıran F.Bahçe Ülker fırtınasının şiddetini biraz olsun hafifletti diyebiliriz. İlk yarıyı izlerken maç sonu için pek çoğumuz gibi benim de aklımdan geçen çift hanelerde bir F.Bahçe Ülker galibiyetiydi. Zira çok iştahlı ve moral bozucu başladılar. Fakat soyunma odasından dönen Efes Pilsen, tarihinde her zaman için 'savunma takımı' yazdığını hatırlamış gibiydi sanki. İlk yarıda epeyce vurgun yedikleri boyalı bölgeye iyi kapandılar bu kez. Savunma ritmini yakaladıkları andan itibaren de her dakika daha da sertleştiler. Kerem - Rako - Thornton - Nachbar - Gönlüm beşiyle oyunun her iki alanını da domine ederek ve son 6.30'da rakibine basket izni vermeyerek galip ayrıldılar salondan. İlk çeyreğini seyreden birine bu senaryoyu söylesen 'git işine be adam' der ve gülerek devam eder yoluna. Ama dün canlı kanlı seyrettik biz bu harika geri dönüş senaryosunu. Bu yüzden seviyoruz zaten bu oyunu. İşler iyi giderken yüzlerin güldüğü ve herkesin ortaklaşa çalıştığı F.Bahçe Ülker'de senaryo tersine döndüğünde yaşanan kaos hali dikkat çekiciydi. Kadrodaki tecrübeli ve hünerli ellerin bu denli heyecan hali şaşırtıcıydı doğrusu.

Kariyerinin en olgun dönemlerini geçiren ve kusursuza yakın oynayan Kerem Tunçeri, geri dönüşün mimarıydı bana göre. Biri üçlük olmak üzere orta mesafe isabetleriyle Kerem Gönlüm, kritik anlardaki hücum ribaundları ve sayılarıyla Dudley ve elbette maç boyunca hissettirdiği iştahının ödülü olarak maçı getiren bloku yapan Roberts da ismi anmadan geçmememiz gereken oyunculardı. Bu arada Koç Perasovic'in Ender'i hiç kullanmaması da gecenin önemli notlarından biriydi zira bu yöndeki son hamle David Blatt'e aitti. Her ne kadar yerine oynayan Wisniewski fark yaratır düzeyde olmasa da bu hamlenin süreklilik kazanmasını diliyorum kendi adıma. Bu kupayla birlikte 2010 yılını kupasız geçmemiş olan Efes Pilsen, iki yıldır başarısızlıklar yaşanan Avrupa adına çok olumlu sinyaller vermemiş olsa da şu noktada yorum yapmak için kadroya dahil edilecek uzun oyuncuyu beklemek en doğrusu olacak sanırım.

FENERBAHÇE ÜLKER (77): Roko Ukic 9 (2 ribaund- 2 asist), Mirsad Türkcan 14 (7 ribaund), Ömer Onan 14 (2 ribaund- 4 asist), Darjus Lavrinovic 3 (4 ribaund- 2 asist), Gasper Vidmar 7 (2 ribaund), Kaya Peker 2, Oğuz Savaş 18 (6 ribaund- 2 asist), Tarence Kinsey 7 (1 ribaund- 2 asist), Marko Tomas (1 ribaund- 1 asist), Emir Preldzic 3 (4 ribaund- 4 asist)

EFES PİLSEN (79): Andrew Wisniewski (3 asist), Cenk Akyol 6 (5 ribaund), Igor Rakocevic 12 (3 ribaund- 4 asist), Lawrance Roberts 14 (11 ribaunt- 1 asist), Kerem Tunçeri 18 (1 ribaund- 6 asist), Bootsy Thornton 6 (1 ribaun), Kerem Gönlüm 9 (6 ribaund), Bostjan Nachbar 9 (5 ribaunt), Sinan Güler, Ersin Dağlı 5 (5 ribaunt)

0 yorum:

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...