Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

15 Kasım 2011 Salı

Euroleague Normal Sezon: Olan Biten 1


Euroleague'de bu hafta normal sezonu yarılıyoruz, takımlar 5. haftayı da geride bırakırken grupların son durumu hakkında az da olsa bir fikir oluştu akıllarda. Blog uzun zamandır aktif değildi, grup grup ufak notlar düşelim ve ortalık biraz şenlensin.

A Grubu

Burada Fenerbahçe Ülker'in sezon başından beri yaşadığı bunalıma rağmen Nancy ve Bilbao karşısında aldığı 2 galibiyet çok değerli. Özellikle Bilbao'yu deplasmanda yenmek, kuralar çekildiğinde grubun sürpriz takımı olacağı öngörülen rakibi ekarte etme yolunda büyük avantaj. Ama, ki burada kocaman bir "ama" geliyor, oynadığı oyunla 4 maçtan galibiyetsiz ayrılsa kimsenin şaşırmayacağı bir Fenerbahçe var sahada. İşin daha da kötüsü 4 maça da teker teker bakıldığında 0-4'ün "teğet geçtiği" rahatlıkla görülüyor. Bilbao deplasmanında Jerrells'ın muhtemelen kafasına aldığı ağır bir darbe sonucu son çeyreğini Deron Williams gibi oynayarak aldığı bir maç ve içeride en iyi tabirle ucuz yırtılan bir Nancy karşılaşması. Spahija takımını dipsiz kuyudan ne kadar sürede çıkarabilir, ya da çıkarabilir mi? Endişelerin odak noktası git gide koça ve oyunculara doğru kaymaya başlarken Telekom karşısında alınan ağır mağlubiyetle beraber artık kaybetmek "kaza" olmaktan çıkıyor ve Fenerbahçe iyiden iyiye kriz haline sürükleniyor.

Grupta bekleneni veremeyenleri Fenerbahçe'yle sınırlı değil. Olympiakos yaşadığı kan kaybına rağmen 4 maçtan 1 galibiyet çıkarması beklenecek bir kadroya sahip değil. Ancak gelgelelim ki eldeki kadronun hakkını verecek bir oyun oynamıyorlar. Pire'de Fener karşısında aldıkları tek galibiyetle grubun dibine demir attılar. Spanoulis her zamanki oyununu oynuyor ancak takımdan iyice bağımsız, artık tek adamlığını ilan etmiş, diktatörlüğünü kurmuş. Hal böyle olunca Spanoulis'in oyunu maçı kazandırmaktan ziyade istatistik kağıdını doldurmaya yarıyor. Ivkovic'in derdi büyük anlayacağınız. Bilbao ise ACB'de final oynadıkları kadrodan önemli isimler kaybetmemesine rağmen kimliğini kaybetmiş durumda ki Bilbao gibi tamamen takım kimyası üzerine kurulmuş bir yapı için bu kırmızı alarm manasına geliyor. Tek güvenceleri evlerinde kazandıkları maçlardı, son hafta aldıkları mağlubiyetle o büyüyü de kaybettiler ve bu hafta Bask derbisini de kaybederlerse, bu grupta kalan maçları takımındaki hakim moralsizliğin de etkisiyle formalite niyetine oynayacaklar.

Bask derbisinin öteki ucundaki Caja Laboral ise Bilbao'nun aksine kimliğini koruyor olmanın keyfini sürüyor. En önemli çıkışı yapan ve bağıra bağıra gelen Mirza Teletovic artık takımın tartışmasız yıldızı, geçen senenin ACB MVP'si San Emeterio ise Mirza'nın ekürisi konumunda. Prigioni, Seraphin, Reggie Williams gibi kaliteli rol oyuncularıyla an itibariyle grubun hem tepesindeler, hem de Abdi İpekçi'de aldıkları galibiyetle 1 numara olma yolunda en önemli adaylar. Grubu iyiden iyiye baş aşağı çeviren Cantu ve Nancy de hakkında konuşulmaya değer takımlar; ancak lokavt yarın bitse Batum'un sırtında dört nala giden Nancy'nin kalan tüm maçlarını kaybedeceği bahsine bahis firmaları muhtemelen çok yüksek oranlar vermezler. Cantu ise Euroleague'deki diğer İtalyanlar Siena ve Milano'nun aksine kısıtlı kadrosuyla tempoyu düşürüp oyunu sertleştirerek ekmeğini taştan çıkartmaya çalışan bir ekip. Kısa vadede EL-Serie A temposunu iyi kotardılar; ama ellerindeki dar rotasyonla haftada 2 maçı kaldırmakta sıkıntı çekiyorlar ve uzun vadede yaşanacak bir düşüş kapıda.

Bu hafta çok kritik maçlar oynanacak grupta, hepsi de Çarşamba. Fenerbahçe Cantu'yu, Caja Laboral Bask derbisinde Bilbao Basket'i, Olympiacos ise tamam mı devam mı karşılaşmasında Nancy'yi ağırlıyor. Cantu İstanbul'dan mağlup ayrılırsa gerçekçi hedefleri zaten 4.'lük olduğundan fazla bir şey kaybetmez, keza aynı durum Nancy için de geçerli. Ancak Fenerbahçe, Olympiakos ve Caja Laboral için bu haftayı kayıpsız geçmek şart. Laboral 3-1'le biraz daha rahat durumda; ancak onlar da Fener ve Oly'nin durumundan faydalanıp liderlik yolunda vurucu adımları bir an önce atmak istiyorlar. 3 maçtan çıkacak herhangi bir sonuç şaşırtmaz, zira bu grupta henüz ilk 4 maç geçilirken son topa kalan maç sayısı neredeyse bir elin parmaklarına ulaştı. 

B Grubu

B Grubu A'nın aksine daha az heyecan ve sürpriz vadediyor. İçerisinde PAO veya CSKA geçen; ancak hem PAO, hem CSKA geçmeyen karşılaşmalar formaliteden ibaret. Hafta içi iki takım Euroleague'de normal sezonun şu ana kadarki en iyi iki üç maçından birini seyrettirdi, kadrolarının ve isimlerinin hakkını verdiler. CSKA Diamantidis son çeyrekte 5'leyip oyun dışı kalınca affetmedi ve OAKA'da çok kritik bir galibiyet aldı. Kirilenko skora katkı yapmasa dahi büyük oynuyor, ki halihazırda epey atıcısı olan CSKA'yı Kirilenko'suz CSKA'dan farklı kılan da onun oyunun diğer alanlarına yaptığı katkı. Ligin açık ara en fizikli ve en uzun takımı olan Ruslar, ligin son 10 yıldaki sindirmesi en zor takımına 8 blok yapmayı başararak adeta bu avantajı çıkarıp masaya vurdu ve ne kadar ciddi olduklarını da gösterdi. Bu maçın ardından Panathinaikos adına Aleks Maric'in en az 20 dakika oynayacak seviyeye çekilmesi Obradovic adına bir öncelik olmalı. CSKA sezonun erken döneminde meşhur tabirle bu "mesaj" maçını kazanarak ilk üç haftadaki formalite galibiyetlere bir anlam katmış oldu ve bu işte ciddi olduğunu açık açık gösterdi.

Grubun tepedeki ikiliden arta kalan kısmı ise biraz sancılı. Unicaja iyi gidiyor, ancak savunma yapmak için en ufak bir çaba göstermediklerinden her an tökezleyebilirler, alacakları sürpriz bir mağlubiyet şaşırtmaz. Bu hafta da Zagreb'e ilk yarıda umut verip ikinci yarıda iyi bir hücum performansıyla işi bitirdiler. Geçen hafta deplasmanda son saniyede aldıkları Bamberg galibiyetiyle üçüncülük için de en avantajlı aday konumundalar. Bamberg'in onları o pozisyondan dışarı itecek bir gücü de yok açıkçası. Zalgiris'in durumu da zaten ortada. KK Zagreb ise geçen yıl sıfır çeken komşusu Cibona'dan dahi kötü bir takım, hatta Euroleague'in London Towers'tan bu yana gördüğü en kötü takım olabilirler. Kasun ve May'in ana parçaları olduğu, 37'lik Mula'nın yazıp yönettiği bir takım olarak canlı nostalji işlevini görüyorlar.

Grupta bu hafta CSKA Unicaja'yı ağırlıyor, Panathinaikos Almanya deplasmanında, Zalgiris ise Zagreb'de. Üç maçın da çift hanelerde bitmesi olası. Zalgiris için Zagreb deplasmanı kağıt üzerinde moral kazanılacak bir maç; ancak bu üç karşılaşmadan hangisinden sürpriz çıkabilir sorusunu sorduğumda aklıma ilk Zalgiris'in gelmesi Litvanyalılar adına bu sezonki en büyük sıkıntı. Buna rağmen Trifunovic yönetiminde az da olsa yaşam belirtisi gösterdiler, bu gruptan öyle ya da böyle kapağı yukarı atmaları muhtemel. Moskova'daki CSKA-PAO maçına kadar bu grubun takibini göz ucuyla yapmak ve ekstra eforu diğer gruplara yönlendirmek en mantıklısı.

0 yorum:

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...