Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

28 Ağustos 2011 Pazar

Eurobasket 2011 Litvanya İncelemesi

Ekol kelimesiyle yan yana kullanıldığında sırıtmayacak nadir ülkelerden biri olan Litvanya, en son 2003’te kazandığı Eurobasket’te en iyi ihtimalle aynı başarıyı tekrar etmek, en kötü ihtimalle ise Olimpiyat elemelerine vize almak amacıyla önümüzdeki 1 ay boyunca 23 takımı ağırlayacak. Basketbolun milli spordan da öte bir olgu olduğu Litvanya’da bu yaz tüm gözler bu takımın üzerinde. Ancak 2003’te kazanılan turnuvadan bu yana Litvanya adına çok şey değişti ve çok şey, kağıt üzerinde beklendiği şekilde ilerlemedi. 2003 kadrosunun ana parçalarından Jasikevicius, Siskauskas ve Macijauskas üçlüsünden bugün elde kala kala perte çıkmasına az kalmış bir Saras kaldı. Siskauskas’ın yaş haddinden emekli olması doğal olabilir; ancak eminim ki Litvanyalıların Macijauskas’la ilgili planı basketbolu 30 yaşını göremeden bırakması değildi. Jasikevicius’un uzun süre sonra milli takım formasını giymediği ilk turnuva olan Eurobasket 2009’da alınan 11.’lik Litvanyalıların içini fazlasıyla burkmuş olacak ki, bu defa Saras’ı takımın lideri olarak turnuvaya getirmek için ellerinden geleni fazlasıyla yaptılar ve başarılı da oldular. 2009’daki bunalımı atlatlamarıysa fazla uzun sürmedi ve bu yaz Litvanya milli takımına karşı oluşan yüksek beklentinin en önemli sebebi, 2010’da olağandan farklı bir kadroyla aldıkları sürpriz üçüncülük ve oynadıkları basketbol. Şimdi bu üçüncülüğün üzerine koyma zamanı; ancak eldeki kadronun üzeri önceki turnuvaların aksine soru işaretleriyle dolu.

Litvanya’nın en büyük sorunu guard rotasyonu. Bu cümleyi 5 sene önce kurmak darağacına tek gidiş bilet alma sebebi olabilirdi; ancak Sarunas Jasikevicius artık 35 yaşında ve ayakları daha önce hiç olmadığı kadar yavaş. Hücumda yapmasına alışık olduğumuz şeyleri daha düşük verimle yapmaya devam etse de, savunmada rakip guardlar etrafında daireler çizerek ilerliyorlar ki bu savunma sertliğini oturtmanın hedefler arasında öncelikli olduğu ev sahibi için facia anlamına geliyor. Saras’ın 35 yaşında 1 numaralı opsiyon olmasının sebebi ise arkasından ona yaklaşmayı geçtim, 2 km’den bile takip edebilecek bir guard yetiştirememiş olmaları. Bir nevi Kerem Tunçeri. Bizde olduğu gibi Litvanya’da da uzunları tek tek değil kepçeyle seçebiliyorsun; ancak iş guard’a geldiğinde savunmada 5’e 4 bırakan Saras’ın tek alternatifi hücumda 5’e 4 bırakan Kalnietis. Hazırlık maçlarında zaman zaman fena performanslar sergilememiş olsa da, Kalnietis’in güvenilecek bir el olması için Asterix’in sihirli iksirinden içmesi ya da toptan kazana düşmesi gerek. Kemzura öncelikle savunmayı sağlama almak isteyeceği için Kalnietis’i ilk beşte kullanabilir; ancak bu da Sarunas Jasikevicius’un bu takımın saha içi ve dışındaki lideri olduğu gerçeğini değiştirmeyecektir.
Sakatlık da bu yıl Litvanyalıların canını yakacak gibi. Linas Kleiza, müthiş geçirdiği 2009-10 sezonunun ardından Dünya Şampiyonası’nda patlama yapınca, genç ve dinamik Litvanya takımının yeni lideri olarak kabul görmüştü. NBA’e de Toronto formasıyla tekrar adım atan Kleiza için 2010-11 sezonu bir önceki sezon kadar parlak geçmedi. Toronto’daki karmaşanın içinde dönem dönem forma şansı bulmakta dahi zorlanan Kleiza, Şubat ayında geçirdiği diz ameliyatının ardından sezonu kapattı ve Litvanya’yı en önemli kozundan yoksun bıraktı. Kısa rotasyonunda zaten sıkıntı yaşayan koç Kemzura’nın işini bu sakatlık iyiden iyiye zorlaştırdı ve şimdi Simas Jasaitis’e mahkum bir turnuva geçirmek zorundalar. Jasaitis bir zamanlar vaat ettiği potansiyele hiçbir zaman ulaşamamış; ancak “genç kızların sevgilisi” kontenjanından kadroda banko yer bulan bir oyuncu. Bench’te olmasına hayır demeyeceğiniz tiplerden olsa da 3 numarada 1. Opsiyon olarak Jasaitis’le turnuvaya başlamanın 1 yıl önce Kemzura’nın aklındaki düşünce olduğunu kimse iddia edemez. Öte yandan, sakatlıklardan bahsederken bu sebeple kadrodan çıkarılan Darjus Lavrinovic’e de bir parantez açmak gerekli mi, ona emin değilim. Söz konusu bu Litvanya kadrosu olunca, şu uzun bolluğunda Darjus kimsenin umrunda değil. Kıskançlıktan kardeşi Ksystof’u öldürüp yerine geçer mi, onu ancak turnuvada bittiğinde Litvanya formasıyla oynamış olan Lavrinovic’in üçlük yüzdesine baktığımızda anlayacağız.

Kısa rotasyonunun Jasikevicius’tan sonraki en rütbeli ismi Rimantas Kaukenas. Kaukenas aynı zamanda Jasikevicius’un mevki olarak olmasa da işlev olarak kadrodaki en önemli alternatifi, bir nevi gizli özne. Kalnietis’in sahada olduğu dakikalarda oyunun Kaukenas üzerinden şekil almasını ve ikili oyunları onun yönetmesini bekleyebiliriz. Kaukenas da Saras gibi 2008’deki Pekin Olimpiyatlarından sonra ilk defa takımla olacak; ancak söz konusu bu kadar tecrübeli iki oyuncu olduğunda uyum sorunu yaşanması düşük ihtimal. Zalgiris’te bu sezon parladıktan sonra Real Madrid’e transfer olan Martynas Pocius da Litvanyalıların güvendiği bir diğer isim. Her izlediğimde bana Sinan Güler’i hatırlatan Pocius da aynı Sinan gibi pis işlerin adamı ve her eve lazımlardan. Eski takım arkadaşı Zalgirisli Delininkaitis’le birlikte bench’ten gelerek sorumluluk almak gibi bir görevleri olacak vebu turnuvada Litvanya adına rol oyuncusu sıfatını üstlenecekler. Litvanya’nın ana parçalarında sorunlar olsa da söz konusu rol oyuncusu olduğunda sıkıntı yaşayacaklar gibi durmuyor.
-
Uzun rotasyonuna bir göz attığımda gördüğüm bolluk gözleri yaşartan cinsten. Spacing denilince Avrupa’da akla gelen sayılı isimlerden, Lavrinoviclerin hası Ksystof, bu sene Galatasaray formasıyla izleyeceğimiz Darius Songaila ve bir diğer 4 numara Paulius Jankunas, sertlik kelimesinin sözlükteki karşılıklarından Robertas Javtokas, Ergin Ataman’ın son göz ağrısı Petravicius ve Litvanya’nın yeni umudu, altın çocuk Jonas Valanciunas. Bu rotasyonun en hazırı olmasa da en farklısı ve en göze çarpanı kuşkusuz Valanciunas. Turnuva boyunca özellikle yabancı medyada Valanciunas-Enes karşılaştırmalarını çokça okumaya hazırlıklı olmak gerek. Bu kalabalık uzun rotasyonunun arasından kendi pozisyonunu yaratabilecek ve bitirebilecek bir oyuncu göze çarpmıyor olsa da, milli marşının adının “pick and roll” olduğunu düşündüğüm bir ülke bu sorunu ikili oyunun dibine vurarak muhtemelen atlacaktır. Hazırlık maçlarında ciddi olmayan sakatlıklar geçiren Javtokas ve Songaila da turnuvaya hazır olacak, bu da Litvanya adına iyi haber.

Litvanya’nın bu turnuvada belirgin bir şekilde hissedeceği en büyük avantaj elbette ki ev sahibi olmaları. Türkiye’de bile en basit tabirle “çılgın” topluluklar karşısında oynadığını gördüğümüz Litvanya’nın turnuva başladığı gün nasıl bir atmosferi arkasına alarak sahaya çıkacağını şu an ancak hayal edebiliriz. 2010’daki nispeten genç takım için seyirci baskısının ters tepmesi gibi bir risk kağıt üzerinde mevcuttu; ancak Jasikevicius, Kaukenas ve Lavrinovic gibi ağır topların katılımıyla bu olasılık artık düşük. Seyirci desteğinin etkisinin olumlu olacağını varsayarak, A Grubu’na favori İspanya’nın ardından Türkiye’nin bir adım önünde başlıyor turnuvaya Litvanya. Bu üçlü arasında oluşacak herhangi bir sıralama şaşırtmayacak olsa da, Türkiye-Litvanya maçının 2.’lik için en kritik karşılaşma olacağını öngörmek mümkün. Yılın 365 günü basketbolla yatıp kalkan Litvanya için bu turnuva bir milli mesele ve ortaya her şeyini koyacak bir Litvanya milli takımının oluşturduğu tehlikeyi göz ardı edebilmek cesaret gerektiriyor. Saras ve arkadaşları 8 yıl sonra Avrupa’nın zirvesine tekrar oturabilir mi, bunu ise zaman gösterecek.

Savaş BİRDAL

0 yorum:

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...