Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

4 Temmuz 2011 Pazartesi

Jaka Lakovic


Jaka Lakovic'i tanıyor olmak için bu blogu düzenli olarak takip ediyor ya da düzenli olarak Avrupa basketbolunu seyrediyor olmaya gerek yok. Sloven oyuncu son 10 yılda Barcelona ve Panathinaikos formalarıyla oyuna kritik dakikalarda attığı imzalarla ün yapmış ve Sloven basketbolu denilince akla gelen ilk isim olmayı başarmış önemli bir isim, hatta işi bir adım öteye taşırsak bir basketbol markası. Bugünlerde 32 yaşında olan Jaka yavaş yavaş basketbol sahnesinin üst seviyesindeki yerini sonraki nesile bırakıyor olsa bile, Galatasaray'ın hedeflerini ve rakiplerinin zihninde yaratmayı amaçladığı imajı destekleme doğrultusunda yapılmış önemli bir transfer. Jamon Gordon eklemesiyle paralel değerlendirildiğinde bu transfer daha da rayına oturuyor. Söz konusu bir Oktay Mahmuti takımı olduğunda, oyuncuların kuvvetli yanlarından yüksek verim almak ve zaaflarından takıma yansıyacak hasarı minimuma indirmek büyük dert değil. Bundan daha önemli olan konu, Jaka Lakovic'in kariyeri ve özellikle de egosuyla, Mahmuti'nin bütün kariyeri boyunca yönettiği en zorlu oyunculardan biri olarak kayıtlara geçecek olması. Bundan dolayı, transferin kağıt üzerinde mantıklı görünmesinin yanında evdeki hesabın çarşıya uymaması ihtimali de yok değil.

İki ucu keskin bıçak Lakovic'in Mahmuti'nin ve Galatasaray'ın canını en çok sıkacağı nokta savunma. Fiziği itibariyle sert bir savunmacı olmaya elverişli olmayan Lakovic'in, öyle bir niyeti de pek yok. Bu pencereden bakıldığında geçtiğimiz sezonun yarısını Fenerbahçe'de geçiren Saras'la epey benzeştiği söylenebilir. Mahmuti'nin savunmada guard'a baskıya dayanan sisteminde Jerry Johnson gibi hiperaktif bir oyuncudan sonra Lakovic'in nasıl bir role bürüneceği aklıma gelen sorulardan ilki. Jamon Gordon transferi ise işte bu noktada büyük önem kazanıyor. Lakovic'in savunma zaaflarını yok etme planının en basit ve olası çözümü 2 numarayı rahatlıkla kotarabilecek bir savunma spesyalisti olan Gordon'ı Jaka'yla beraber kullanmak. Kadrodaki bir diğer savunmacı Evren Büker de bu konuda Gordon'a yardımcı olması beklenebilecek diğer opsiyon. Galatasaray Lakovic'i mümkün olduğunca rakibin hücumdaki etkisiz elemanlarıyla eşleştirerek zinde tutmaya ve zaaflarından en az miktarda zarar görmeye çalışacak olsa da Euroleague seviyesinde rakiplerde etkisiz eleman bulmak o kadar da kolay olmayabiliyor. Bu sebeple yanında oynayacak ekstra savunmacı bir oyuncuya ihtiyacı olacaktır Lakovic'in.

İş hücuma geldiğinde ise Lakovic Galatasaray'a mevcut kadroda olmayan önemli bir olguyu vadediyor. Fenerbahçe serisinde sıkıntısı en çok çekilen nokta olan "yoktan var edebilecek" oyuncu ihtiyacı Lakovic'in takıma katılmasıyla kağıt üzerinde giderildi. Ancak şapkadan tavşan çıkaran Lakovic tipi oyuncular, getirdikleri bir dizi avantajla beraber bir o kadar defoyu da kapatılmak üzere koçlara sunuyorlar. Panathinaikos, Slovenya ve Barcelona formalarıyla farklı koçların yönetimleri altında izleme şansı bulduğumuz Lakovic'in farklı yönetimler altında bambaşka iki oyuncuya dönüşebildiğine tanıklık etme fırsatı bulduk. 2010'da Becirovic yönetimindeki Slovenya'da başına buyruk hareket ederek sistemiyle var olmaya çalışan bir takıma zarar veren Lakovic, Obradovic yönetimindeki Panathinaikos'ta bunun tam tersi bir oyuncu profili çizerek kendisini tüm Avrupa'ya kritik anların eli titremeyen adamı olarak tanıtmıştı. Mahmuti'ye düşen en kritik görev iki farklı Lakovic arasındaki çizgiyi iyi çizebilmek. Lakovic'i gerektiğinde Gordon'la ya da 2 numaraya çekerek Ender-Tutku ikilisinden biriyle kullanabilir; ancak kimle oynadığından ziyade kimin için oynadığını oyuncuya anlatmak asıl elzem olan nokta. Lakovic'in Galatasaray'da yıldız oyuncu konumunda bulunacak olması ve Galatasaray'ın takım yapısı itibariyle Slovenya'ya Panathinaikos'a olduğundan daha yakın olması, Mahmuti'nin işini Obradovic'e göre daha da zorlaştırıyor; ancak Jerry Johnson'dan bile verim almayı başarabilen bir koçun Lakovic'i kullanmak konusunda olumlu sonuçlara ulaşması o kadar da zor değil. Bu ülkede böylesine önemli bir oyuncuyu iş yaparken izlemek, giyeceği formanın renklerine bakılmaksızın büyük bir zevk olacaktır şüphesiz.

Lakovic transferini kötü haber olarak algılayacak (en azından algılaması gereken) tek isim ise Ender Arslan. Rotasyonda yer alması zorlaşacak olan ilk oyuncu, iyi bir sezon geçiren ve üzerine kurulu pick and roll sistemiyle zaman zaman potansiyelini dahi aşan Tutku değil, kenardan havlu sallamaya Efes'ten oldukça alışık olan Ender olacaktır. Guard rotasyonuna geniş pencereden bakıldığında bir koçun hücumda bir oyun kurucudan isteyebileceği her şeyi verebilecek üç farklı tipte oyuncunun elde olması Oktay Mahmuti adına büyük şans. Hücumda bu nimetlerin keyfini sürecek olan Mahmuti'ye düşen en büyük görev ise üç oyuncunun da sahip olduğu savunma zaaflarını takım savunmasının gölgesinde eritmek. 43 yaşında olmasına rağmen müthiş bir özgeçmişe sahip olan Oktay Mahmuti'yi bu sezon geçtiğimiz yıla oranla farklı bir meydan okuma bekliyor. Hedefler büyüdükçe sorumluluklar ve çözülmesi gereken sorunların çapı doğru orantıyla büyüyor. Oktay Mahmuti'nin bu yükün altından Efes günlerindeki gibi kalkıp kalkamayacağını ise zaman gösterecek.

0 yorum:

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...