Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

28 Şubat 2011 Pazartesi

CSKA Moskova'nın Yeni Koçu Kazlauskas

0 yorum

Bu resmi naftalinleyip sandığa kaldırmıştım aslında. Bu yaz Türkiye'de Yunanistan adına gerçekleşen büyük faciadan sonra istenmeyen adam olan Kazlauskas'la ilgili harika bir kare bana kalırsa. Ama resmi çıkardık sandıktan. Çünkü Kazlauskas sahnede tekrar kendine yer buldu. CSKA Moskova bugün resmi sitesinde 2012-2013 sezonunun sonuna kadar Kazlauskas'la sözleşme imzaladığını duyurdu. Yapılacak ilk iş muhtemelen kadroda bir revizyon hazırlığı olacaktır. Kazlauskas bu kaos ortamında sağ salim sezonu bitirerek 2011-2012 sezonuyla birlikte kendi kimliğini takımın üzerine yansıtacaktır. Tam da Ruslara layık soğuk ve ciddi bir koç. Vatutin ve ekibinin profesyonelliği ve sabrı da eklenince (Vujosevic dönemini yaşanmamış sayıyorum) Kazlauskas uzun dönem CSKA Moskova'nın başında kalabilir. Diamantidis'in yazın çektiği restten sonra Yunanistan macerasına son verilen Kazlauskas yine birçok egoyla mücadele etmek zorunda kalacak. Ama onların Yunan milli takımından daha sakin ve profesyonel olduklarını söyleyebilirim. Bir de minik teori ortaya koyalım. Uzun süredir Vujosevic'in tazminatı konusunda anlaşmaya varamayan Sırp koç ve CSKA Moskova belli ki olayı çözmüş. Bu da Dusko Vujosevic'in tamamen serbest olduğu anlamına gelir. Bir gece ansızın gelebilir mi?

ACB'de 22. Haftanın En İyi 5 Hareketi

0 yorum



Victor Sada'nın mantıkdışı basketi listede bir numara ama Slaughter ve Llull'un alley-hoopları göz kamaştırıcı. 5 numarada Davis'in smacını sunan spikeri duyunca allah Murat Kosova'yı başımızdan eksik etmesin diyesim geldi. Kosova'nın hiç bu tona çıktığı olmamıştı.

Spanoulis'e Ailesinden Yakın Takip

0 yorum

Vasillis Spanoulis Panellinios karşısında sahada ter dökerken ailesi de tribünde yakın takipte. 2006 Yunanistan güzeli eşi Olympia Chopsonidou maçı dikkatle izlerken oğulları pek oralı değil gibi.

Victor Sada Kendini Aştı

0 yorum



Videosunu arayıp bulmak vakit kaybı olur ancak Lebron James bu basketin aynısını atınca ABD basınında fazlasıyla geniş yer bulmuştu. Bu basketin Avrupa'daki temsilcisinin Victor Sada olacağını biri söylese pek kimse inanmazdı. Kral Kupası antrenmanında attığı ve sanırım video hilesi olan basketten sonra Sada bu sefer gerçek ve zor bir baskete imza atıyor. Zaman zaman Barcelona'yı hiç beklenmedik dış atışlarıyla kurtardığı oluyor ama tutup da takımın skor yükünü Sada'ya kimse emanet etmez sanırım.

Papaloukas'ın "Since 1453" Tepkisi

0 yorum

Haftaiçi Fenerbahçe Ülker - Olympiakos maçı bitiminde Papaloukas'ın tribünlere yapmış olduğu hareketler oldukça büyük tepki almıştı. Ülkesinde bir radyoya bağlanan Papaloukas hem bu konuyla ilgili, hem de 5-6 farklı konuda daha açıklamalar yapmış. Taraftara yaptığı el hareketiyle ilgili olarak: “Olympiacos taraftarına değil, Türk taraftarlara yapmıştım onu çünkü içlerinden bazılarının davranışı gerçekten çileden çıkartıcıydı.  Milliyetçi birisi değilim, ya da öyle biriymiş gibi davranmayı istemiyorum fakat içlerinden bazılarının “1453’ten beri İstanbul” yazan t-shirtler giyiyor olması, insanda kötü bir izlenim uyandırıyor. Belki de tepkimi o şekilde göstermemem gerekirdi, fakat bu yapılandan cidden hoşlanmamıştım ve tepkim de, maçta sarfettiğimiz fiziksel gayretin de doğurduğu bir gerilimden ötürüydü. Ve sadece o t-shirtleri sallayanlara doğu hareket çektim ve o dakikadan sonra bize küfretmeye başladılar. Kesinlikle gergin bir atmosferdi.." diyen Papaloukas çok da pişman görünmüyor.

Büyük oyuncu, hem de çok çok büyük oyuncu Papaloukas. Perşembe günü Eurolig'in en fazla forma giyen oyuncusu oldu ve tek başına maçı kazandırdı. Eurolig'de 210. maçınızı oynuyorsunuz, kariyerinizin sonuna gelmiş olmanıza rağmen hala bu seviyedeki bir maçı benchten gelip tek başınıza kazandırıyorsunuz. Bunlar çok önemli olaylar. Bana göre Papaloukas oyunculuk serüveni bittikten sonra hiç vakit kaybetmeden koç olması gerekenler listesinde açık ara zirvede. Böyle bir basketbol zekası başka işlerle uğraşmamalı. Ama Papaloukas artık bu seviyede bir oyuncuyken böyle işlerle de uğraşmamalı, kendisine hiç ama hiç yakışmadı. Çevirip okumak isteyenler için  konuştuklarının tamamı burada


27 Şubat 2011 Pazar

Sırplar'a Göre Efes Pilsen Vujosevic'in Peşinde

1 yorum

Teknik adam marketinin şu anda en gözde ismi Dusko Vujosevic. CSKA Moskova'dan kovulduktan sonra birçok takımla (Roma, Partizan vs) adı anıldı ama o tatil yapacağını, yaza kadar takım çalıştırmayacağını açıkladı. Sırplar'ın iddiasına göre Perasovic'in performansından memnun olmayan başkan Tuncay Özilhan maliyeti neyse ödeyip Dusko Vujosevic'i takımın başına getirmek istiyor. Benim de bundan 2-3 hafta önce bir temenni olarak zikrettiğim hadise Sırp basınında  şu anda manşet durumunda. Gelir mi gelmez mi, dedikodu mu yoksa aslı olan bir iddia mı önümüzdeki günlerde göreceğiz. Denklemde doğru olan iki şey varsa biri Vujosevic'in boşta olduğu, diğeri de Perasovic'in performansının hiçbirimizi memnun etmediği. Tabi Efes Pilsen'de problem tepeden başlıyor, onu da eklemek lazım. Perasovic'i gönder Vujosevic'i getir, Vujosevic'i gönder bir başkasını getirle kolay çözülecek bir durum değil Efes Pilsen'deki.

D'or Fischer Röportajı (Euroleague)

0 yorum

Geçen seneden farklı bir takım, geçen seneden farklı bir kimlik... Messina D'or Fischer'ı aldığında pek anlam veremediğim bir transferdi. Maccabi Tel Aviv'in aile boyu hücum anlayışında defansif yönünü pek fazla ön plana çıkaramayan Fischer, Messina'nın takımında savunma sistemine oturdu ve etkili bir performans ortaya koydu. Tüm bu ince konular ve Maccabi Tel Aviv'de 2009 yılında yaşadığı bar çıkışındaki talihsiz olaya kadar fazlasıyla soru sorulmuş resmi sitenin röportajında. Bu senenin en ilginç ve başarılı isimlerinden D'or Fischer ile Eurolig resmi sitesinin yaptığı röportajın tamamı burada. Bıyıklarının hastasıyız Fischer !!

Bourousis'in Menajerinden Son Nokta

2 yorum

Bourousis'in geçen hafta kadrodışı bırakılmasının ardından Yunan basını merkezli bir söylenti tüm sitelerde yer buldu. İddiaya göre Bourousis Panathinaikos ile transferi konusunda bir görüşme yapmış ve Olympiakos yönetimi de bu sebepten Bourousis'i kadro dışı bırakmıştı. Söylentinin doğruluğunu teyid etme şansımız yok ancak haftaiçi Bourousis'in ve birçok Yunan oyuncunun menajeri Kostas Papadakis konuyla ilgili bir açıklama yaptı. Papadakis gerginliğin ve kutuplaşmanın olduğu bu tip hassas durumlarda böyle şeyler yazanların iki kez düşünmeleri gerektiğini belirterek: "Bourousis ve Olympiakos 2009 yazında 3 yıllık yeni bir sözleşmede anlaştılar ve sözleşme 2012 yazında sonu eriyor. Bourousis'in de NBA hariç hiçbir sebeple bu kontratı tek taraflı feshetme hakkı yok. Bu yüzden Bourousis takım arayabilecek serbest durumda değil ve kendi kararıyla değil, ancak kulübünün kararıyla takımdan ayrılma hakkına sahip."

Bu açıklama söylentilere konulan son noktadır. Eğer Olympiakos ve Bourousis ortak bir noktada anlaşamaz ve Ivkovic onu takımında istemezse Bourousis takımdan ayrılabilir. Ama ben Olympiakos'un Bourousis'in Panathinaikos'a transferine izin vereceğine hiç ama hiç inanmıyorum. Yıllarca Panathinaikos hegamonyası altında ezilen Olympiakos rakibin en önemli iki isminden biri olan Spanoulis'i alarak hem onları güçsüzleştirdi, hem de olağanüstü bir guard rotasyonu kurdu. Şimdi aynı şeyi Panathinaikos'un yapmasına asla izin vermeyecektir. Üstelik de Maric'in sakatlığı yüzünden oldukça sıkıntılı günler geçiren Panathinaikos'a en önemli uzununu vermek Angelopoulos'lar gibi zeki kardeşlerin yapacağı bir iş değil. Bourousis takımdan ayrılırsa yeni adresi Avrupa'da ya Türkiye ya da İspanya olur diye düşünüyorum.

25 Şubat 2011 Cuma

Basketbol Aforizmaları #17 Panagiotis Angelopoulos

0 yorum


"Fark 12 sayı iken Jasikevicius'un oyuna girmesi altın bir değişiklikti." 

Bu tabi ki teknik bir değerlendirme değil. Jasikevicius - Olympiakos rekabetinin getirdiği bir sonuç. Başkan Panagiotis Angelopulos, Spahija ve Saras'ı üstüste koyup dalgasını geçmiş. Yoksa Saras'a gelene kadar konuşulacak çok isim var. Dün sahadaki performanslarıyla bu sözlere sebep olanlar cevap verebilmek için önce Valencia'yı, arkasından Real Madrid'i geçmek zorundalar. Uğraşın durun işiniz yoksa şimdi...

Euroleague Top 16'da Beşinci Haftanın En Güzel 10 Hareketi

0 yorum



Açıkçası Eidson'un takip smacı haricinde ilk 2 dışında pek dikkat çekici bir hareket yok. Gecevicius'un belli periyodlarla blok yemesine çok güldüm. Ama ilk iki hareket çok iyi. Özellikle 1 numaraya dikkat...

24 Şubat 2011 Perşembe

Fenerbahçe Ülker: 65 - Olympiacos:80 (Elindeki Turu Vermek)

4 yorum

Mümkünse gel hayıflanma, üzülme, sinirlenme. Maç eline kadar geliyor. Olympiacos gibi bir takımı 25 dakikada 35 sayıda tut, 12 sayı öne geç ama geri kalan 15 dakikada 45 sayı ye ve maçı ellerinle ver. Burada Ukic'in tercihlerinden, Emir Preldzic'in aceleciliğinden bahsedebiliriz. Oyunculara suç bulabiliriz ama Neven Spahija'nın da Olympiacos'un geri dönüşünü görüp hiçbir şey yapmamasını atlayamayız.

Ukic form olarak düşük, Ömer Onan ortalıkta yok, Emir Preldzic son zamanlarda gösterdiği performansı göstermiyor. Bunların hepsini doğru coachingle telafi edebilmek mümkün. 25 dakika çok iyi kitlediğin Olympiacos hücumuna, Ivkovic'e bu kadar kolay teslim olman kabul edilemez. Lavrinovic'in pota altında iyi savunma yaptığını gördük. Kaya Peker müthiş istekli ve sertti. Görüntü bu. Peki şuna ne demek gerekiyor? Zoran Erceg 21, Mavrokefalides ve Rasho Nesterovic 16 sayı atıyor. Zoran Erceg bu sene Euroleague'deki en iyi maçını oynadı. Açıp bakmak lazım belki kariyerinin zirve performansıdır bu. Mavrokefalidis en son bu kadar iyi oynadığında rakip Brose Basket Bamberg'di. Keza, Rasho Nesterovic de Euroleague'in sürpriz takımına yani Daniel Santiago'yu pota altında oynatan Spirou Charleroi'ya karşı bu denli iyi oynadı. 

Oturup düşünmek gerekiyor. Bir yerde kolaya kaçıp elimizdeki uzunlara suç atabiliriz. Lavrinovic 3 ayda 1 üçlük atarken, Erceg 5/9 üçlük atmış. Sean May'in ribaund alma ihtimalini konuşuyor taraftar ve Oğuz Savaş'ın gününde olması için dualar ediyor. Kaya Peker iyi niyetli ve savaşıyor, sadece bu kadar. Rakiplerinden ve grubun en güçsüz takımı Zalgiris bile, Mirza Begic'i kaybediyor ve yerine hemen Boban Marjanovic'i eklemeyi başarıyor. Fenerbahçe Ülker yönetimi ya çok ağır ve kimseyi beğenemiyor ya da oyuncu bulamıyor cidden. Avrupa'da ihtiyacını karşılayabilecek ve oynatabileceğin bir dolu sert, etkili, hücumda da seni 4 kişi oynatmayacak uzun var. Üstelik, herkes bilir ki uzun almak, guard almak kadar tehlikeli değil ve uyumu kolaydır. Ancak aylardır parkede normal düzeyde mücadele etmemiş bir Amerikalı bulmak, sırf iyi karakteri olduğu için tercih etmek de bir burada olur. Bugüne kadar herkes beğendi ve Aydın Örs - Neven Spahija ikilisinin idari kararlarını destekledi. Sizce de birşeyleri artık daha iyi görmek gerekmiyor mu? Evet, sakatlıklar çok fazla ve can yakıcı. Ancak, esnek olabilmek ve bugünleri yaşadığında hızlı hareket etmek gerekiyor. Bu ikiliye inancımızı yitirmedik ama onların da bu hatalarından çıkarmaları gereken dersleri var.

Bazı rakamlar var ki yorum yapmak bile gerekmiyor. Roko Ukic 4 asist, 5 top kaybı yapmış ve 11 şut atmış. Yani, oyun kurucumuz daha çok şutör guard gibi oynamış. Sahada takımı daha iyi oynatan Sarunas Jasikevicius 2 asist yapmış, 3 top kaybı. Peki, rakip adına maçı çeviren Theo Papaloukas? 8 asist ve sadece 1 top kaybı. Doğru coachingi Ivkovic yaptı bugün. Teodosic'i durdurmak bugün yaptığımız en iyi işlerden biriydi ve Tarence Kinsey'i bu yüzden kutlamak lazım. FIBA tarafından Avrupa'da Yılın En İyi Oyuncusu seçilen Teodosic'i sinirlendirdi, oynatmadı ve raydan çıkardı. Ancak, normalde Teodosic'e 30 civarı dakikalar veren Ivkovic, sadece 19 dakika oynattı ve maçı çevirdiği bölümde Teodosic'i kenarda tuttu. Peki biz bu bölümde ne yaptık? Gerçekten, mola aldığı bölümde Spahija takıma ne anlattı? Ukic ve Preldzic acele edip, zorlama şutlar ve yanlış tercihlerde bulunduğunda Spahija mola aldı. Ukic'e al eline topu ve bakalım ne yapacağız demedi herhalde. E öyleyse sürekli aynı şekilde oynayıp 12 sayı öndeyken, 15 sayıyla maç vermemizi nasıl açıklayacağız? Spahija söyledi ama sadece 10 saniye sonra Ukic'in kendisine söylenenlerin aksine hareket ettiiğini mi söyleyeceğiz. Tamam savunmada planlarını değiştirmen gerekiyordu. Tepe oyunlarıyla Papaloukas ve  Gordon sürekli içeri drive ediyordu. Papaloukas boş oyuncuya ve Gordon illa ki içerideki oyuncuya topu indiriyordu. Savunma ve hücum birbirini destekler haldedir, çoğu zaman Fenerbahçe Ülker tarzı takımlar savunmalarından güç alarak hücumlarını şekillendirir ama bu kadar da kötü hücum etmez. Olympiacos savunmasının başarısı kadar Fenerbahçe Ülker'in de kötü performansıdır bu. Üstelik seni 25 dakika boyunca başarıya ulaştıran plana da ihanettir. 

Takım Zalgiris deplasmanında olduğu gibi yenilebilir ve yine bu takımda hala ışık var demeye devam edebilirdik. Samuel Beckett'ın dediği gibi "Yine dene, yine yenil, daha iyi yenil." Fenerbahçe Ülker bugün çok berbat bir şekilde yenildi ve bunun sebebi sakatlıklar olduğu kadar, yanlış taktikler/uygulamalardır. Enseyi çok karartmamak lazım ama bu takım bu oyunuyla Pabellon Fuente'de Valencia'yı yenebilecek gibi durmuyor. Murat Kosova'nın dediği gibi bizi bu noktaya bu oyuncular getirdi ama aralarından bazılarını sakatlıklar aldı. Dadaloğlu gibi "Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir" demenin cezasını çekiyoruz. 

Şimdi Top 8 Valencia'ya daha yakın. Takım açık bir şekilde gelebileceği noktanın aşağısında kaldı. Final Four zaten realist bir hedef değildi demeyin. Realist bir hedefti ama artık riskli. Elimizdeki liderliği, turu kendi ellerimizle verdik. Geçmiş olsun. Detaylı istatistikler burada

FENERBAHÇE ÜLKER (65): Roko Ukic 14 (1 ribaund- 4 asist), Ömer Onan 2 (2 asist), Darjus Lavrinovic 8 (5 ribaund- 1 asist), Sarunas Jasikevicius 7 (1 ribaund- 2 asist), Kaya Peker 2 (1 ribaund- 1 asist), Oğuz Savaş 4 (3 ribaund- 3 asist), Tarence Kinsey 12 (6 ribaund- 1 asist), Marko Tomas 9 (2 ribaund), Sean May 2 (3 ribaund- 1 asist), Emir Preldzic 5 (2 ribaund- 1 asist)

OLYMPIACOS (80): Theodoros Papaloukas 9 (4 ribaund- 8 asist), Rasho Nesterovic 16 (9 ribaund), Vassilis Spanoulis 12 (2 ribaund- 4 asist), Michalis Pelekanos (2 ribaund), Loukas Mavrokefalides 16 (2 ribaund), Andreas Glyniadakis 2, Koskas Papanikolaou (4 ribaund), Zoran Erceg 21 (5 ribaund), Milos Teodosic 2 (3 asist), Jamon Gordon 2 (5 ribaund- 5 asist)

Caja Laboral Hernandez-Sonseca'nın Peşinde

0 yorum

Bizkaia Bilbao Basket'in pivotu Edu Hernandez-Sonseca gelecek yaz için Caja Laboral'in transfer listesinin en tepesinde yer alıyor. Hernandez-Sonseca 2010 Dünya Şampiyonası öncesi Sergio Scariolo tarafından aday kadroya çağrılmıştı. Real Madrid altyapısından çıkan pivot, 99/04 ve 05/07 yılları arasında burada oynadı. 2006 yılında Orlando Magic'in yaz kampına katıldı ve sonra tekrar Avrupa'ya geri döndü. İki Real Madrid dönemi arasında, bir sezon Gran Canaria'da, sonrasında 07/10 arası Joventut'ta ve bu sezon başından beri Bizkaia Bilbao'da oynuyor. 83 doğumlu ve 2.12 boyunda olan oyuncunun tek taliplisinin Caja Laboral olmadığı da konuşulanlar arasında. Edu, bu sezon ACB'de 17 dakikada 5.7 sayı, 5.1 ribaunt ortalamaları yakaladı. 

Öncelikle, Caja Laboral'in sorunu içeriyi kapatacak ve buradan sayı bulacak oyuncuydu. Stanko Barac bize bunu zaman zaman gösterdi ama genç oyuncunun istikrar kazanması için zamana ihtiyacı var. Caja Laboral bu sene oraya değişik türde oyuncular transfer etti ama istediği verimi bir türlü alamadı. Edu, buraya  agresifliği ve savaşıyla mutlaka bir sertlik getirecektir. Kol uzunluğunun boyuna göre daha fazla olması, ribauntlarda ona avantaj sağlıyor, mutlak bir blok tehdidi oluyor. Ribaunt demişken, Caja Laboral'in ribaunt sorunlarını kesinlikle çözer. Hani, Dusko Ivanovic en azından takımımın ribaunt konusunda zayıflıkları var demez. Yardım savunmasını iyi yapar. 28 yaşında o mental gelişimi yapar mı bilemiyorum ama Ivanovic sezon başında üzerine eğilirse en büyük problemi olan kolay faul alma sorununu da aşabilir. Hücumda bir kaç post oyunu ve boş kaldığında cezayı kesebileceği bir orta mesafesi var. Yani, savunma tandanslı tabir edebileceğimiz Hernandez-Sonseca sizi hücumda 4 kişi oynatmaz. En büyük zayıflığı olarak faul problemini söylemiştik, oradan devam edelim. Diğer problemi ise top eline geldiğinde hızlı bitirebilen pota altı oyuncuları karşısında problem yaşıyor ama zaman zaman oyun bilgisiyle bunu aşabiliyor. Hernandez-Sonseca zeki ve oyunu anlayabilen bir pivot. Ancak parkede elbette onun kadar zeki oyuncular çıktığı için bu problemi yaşıyor. Hernandez-Sonseca, Euroleague seviyesinde test edilmeli evet ama ben onun küçük bir alışma sürecinden sonra çok iyi performans göstereceğine inanıyorum. Scariolo da aynı şeyi düşünüyor ki onu ulusal takım için aday kadroya çağırdı. Hernandez-Sonseca'yı diğer oyunculara göre bu veriden yola çıkarak konumlandırırsak, Marc Gasol, Fran Vazquez gibi uzunların hemen bir seviye altında bir oyuncu. 

Pesic'in Sakatlıklarla İmtihanı

0 yorum

Svetislav Pesic geldiğinden beri Valencia'nın ne kadar doğru yolda olduğunu bilmeyen yok. İşin arka planında Pesic'in topu elinde isteyen bu kadar oyuncuya rağmen doğru rotasyonu ve şut dağılımını yaptığı yatıyor. Ancak, Pesic'in kafasındaki rotasyon bir türlü oturmamış durumda. 

Sezon başında Victor Claver'i yedeklemesi ve onun istikrarsızlıklarına karşı benchten gelip bu negatif durumu pozitife çevirmesi beklenen Jeremy Richardson'ın müzmin sakatlıkları Pesic'i kara kara düşündürüyor. Richardson sezon başından beri 39 maçın yalnızca 16'sında oynayabildi ve üç kere farklı sebeplerden sakatlandı. Victor Claver'in de sakatlığından sonra burada eli iyice sıkıştı Sırp hocanın. Aslında kısa forvet pozisyonu için Victor Claver ve Jeremy Richardson iyi bir rotasyon sayılır. Ayrıca burada oynayabilecek Savanovic, Martinez, Florent Pietrus da iyi sayılabilir. Ancak belli bir çıtanın üstündeki takımlara karşı bu üçoyuncunun eksiklikleri  ortaya çıkacaktır ve Valencia'nın hedefleri doğrultusunda ihtiyacı karşılamayacaklardır. Rotasyonu genişletmek için JR Giddens alınmıştı ama o da malum sebeplerden dolayı gönderildi. Şimdi Pesic sıkışık bütçesine rağmen oraya kaliteli bir ismi eklemek istiyor. Ancak bütçesinin buna elvermediğini de söylemek gerekiyor.

Şimdilik Claver ve Richardson'ın yokluğunda ilk beşte Florent Pietrus'un çıkması bekleniyor. Florent Pietrus'un sözleşmesi ise 4 Nisan'da sona eriyor. Büyük ihtimalle o sözleşme sezon sonuna kadar uzatılacak. ACB'deki gerçekçi final hedefi, daralan rotasyon nedeniyle gerçekleşmeyebilir ve Pesic sezon sonunda sırf bu yüzden hayıflanmak istemiyor. 

Blatt Rusya'yla Devam Ediyor

0 yorum

David Blatt'ın 2011 Avrupa Şampiyonası ve devamı için Rusya Basketbol Federasyonu'nun yeni başkanı Alexander Krasnenkov ile temas halinde olduğunu daha önce yazmıştım. Görüşmeler neticesinde anlaşma sağlandı ve yazın Rusya milli takımının başında yine David Blatt olacak. Barcelona maçının ardından Blatt Moskova'ya uçacak ve yönetim kurulu toplantısına katılarak son detaylar hakkında görüşecek. Konuyla ilgili Rus basınına ufak bir röportaj veren Blatt, anlaşmanın Maccabi Tel Aviv tarafında da hiçbir sorunun bulunmadığını, onlarla da her konuda anlaştığını açıkladı. 2011 için Blatt'in ilk hedefi Kirilenko'yu şampiyonaya getirmek olacak. Ayrıca geçtiğimiz dünya şampiyonasında devşirme oyuncu oynatmadığını ve bu durumun tekrarlanabileceğini söylemiş. Yine de erken konuşmaktan kaçınmış. Röportajın tamamı burada. İnişleri çıkışları olsa da şu anda Avrupa'nın bu sezonki parlayan yıldızı David Blatt. Rusya ekolü için de gayet ideal bir isim. Federasyon başkanı onunla devam etme çabası göstererek oldukça akıllıca bir hamle yaptı.

Eurolig'de Kader Gecesi (Anket)

0 yorum





23 Şubat 2011 Çarşamba

Euroleague Top 16 5. Hafta Sakatlık Raporu

1 yorum

E GRUBU
Panathinaikos: Aleks Maric ve Kaimakoglou sakatlar listesinde. Bu hafta da yoklar.
Unicaja Malaga: Jimenez sakatlığı nedeniyle oynayamayacak. Freeland'in dirseğinde problem var ama oynaması bekleniyor.
Lietuvos Rytas: Herhangi bir eksiklik yok.
Caja Laboral: Herhangi bir eksiklik yok.

F GRUBU
Regal FC Barcelona: Gianluca Basile ve Pete Mickeal sezonu kapattılar. 
Lottomatica Roma: Luca Vitali, Jacopo Giachetti, Iannelli ve Tonolli bu hafta oynamayacaklar.
Maccabi Electra : Yaniv Green sakatlığı nedeniyle oynayamayacak.
Union Olimpija : Herhangi bir eksiklik yok. Samo Udrih transfer edildi.

G GRUBU
Montepaschi Siena: Bo McCalebb uzun süre yok. Stonerook'un durumu maç saatinde belli olacak.
Efes Pilsen: Herhangi bir eksiklik yok.
Real Madrid : Herhangi bir eksiklik yok
Partizan: Herhangi bir eksiklik yok.

H GRUBU
Olympiacos BC: Vasilopoulos ameliyat oldu ve sezonu kapattı. Keselj ve Halperin de sakatlar. Bourousis Ivkovic tarafından kadrodışı bırakıldı.
Fenerbahçe Ülker: Engin Atsür, Gasper Vidmar ve Mirsad Türkcan sakatlığı nedeniyle bu hafta da oynayamayacaklar. Mahalbasic tekrar kadroya dahil edildi.
Zalgiris Kaunas: Kuzminskas hasta, bu yüzden forma giyemeyecek.
Power Elec. Valencia: Jeremy Richardson'ın durumu şüpheli. Claver 2 ay yok.
 
NOT : Sakatlık bilgileri Euroleague resmi sitesinden alınmıştır.

Euroleague Top 16 Beşinci Hafta Programı (23-24 Şubat)

0 yorum

23 Şubat Çarşamba
19:00 Panathinaikos - Lietuvos Rytas (NTV Spor)
21.45 Union Olimpija - Lottomatica Roma

24 Şubat Perşembe
19.45 Zalgiris Kaunas - Power Electronics Valencia 
20:15 Fenerbahçe Ülker - Olympiacos BC (NTV)
21.00 Maccabi Electra Tel-Aviv  - Regal FC Barcelona

21:30 Caja Laboral - Unicaja Malaga
21.45 Partizan - Real Madrid
21.45 Montepaschi Siena - Efes Pilsen (SKY Türk)

22 Şubat 2011 Salı

Smodis'te Kalp Problemi

0 yorum

Pashutin'in ahı mı tuttu bilinmez ama 2010-2011 sezonunun en şanssız, en sıkıntılı takımı tartışmasız CSKA Moskova'dır. Euroleague'in istikrar abidesi, Final Four'un vazgeçilmezi Ruslar herşeyin üstüste geldiği sezonda bir de Smodis'in kalp rahatsızlığıyla sarsıldı. Sezon başında aynı sıkıntıyı JR Holden'da yaşayan ama yapılan testler sonucu oyuncusuna kavuşan CSKA Moskova aynı süreci Matjas Smodis'te tekrar yaşayacak. 1 hafta dinlenecek ve ardından kontrollere girecek Smodis. Muhtemelen o da JR Holden gibi Almanya veya ABD'ye uçacak. Pete Mickeal'in akciğeri, Claver'in kırığı, Smodis'in kalbi... Avrupa kıtasının üzerinde kara bulutlar dağılmıyor.

Valencia'da Claver Şoku

1 yorum

Perşembe günü Zalgiris deplasmanına çeyrek final şansını devam ettirmek için çıkacak Power Electronics Valencia’da koç Svetislav Pesic bugün basın toplantısında Claver’in 2 ay takımdan uzak kalacağını açıkladı. Yapılan kontrollerde ve testlerde Claver’in sağ ayak tarak kemiğinde kırık olduğu tespit edildi. Valencia açısından iyi giden dönemde çok önemli ve kritik bir eksiklik olacak. Claver hücum performansının yanı sıra yarattığı eşleşme problemiyle de Valencia açısından çok stratejik ve yeri kolay doldurulamaz bir oyuncu. Koç Pesic de “Umarım oyuncularım Claver’in eksikliğini kapatmak için maksimum performanslarını ortaya koyarlar.” diyerek noktayı koymuş. Bu periyodu da takım olarak onun açığını kapatarak geçebileceklerini söyleyerek transfer kapısını da kapatmış. Yine de bu seviyede belli olmaz bu işler. Özellikle de İspanya’da. Kısa süre içinde takım düşüşe geçerse bir takviye sözkonusu olabilir. Oyuncu için üzücü olsa da Fenerbahçe Ülker için çeyrek final yolunda büyük bir avantaj olduğunu eklemekte de fayda var.

Olympiakos Ağır Misafirlerle Geliyor

0 yorum

Olympiakos sezonun en kritik maçı için Perşembe günü Sinan Erdem'de olacak. Liderlik için sadece kazanmaları yetmeyecek, son haftaya rahat girmek için ilk maçtaki ikili averajı da geçmeleri gerekiyor. Olası bir mağlubiyet liderlik kapısını kapatacak ve çeyrek finalde saha avantajına sahip olamayacaklar. Bunun bilincindeki Yunanlar dün başkanların kestiği pastayla moral toplantısı gerçekleştirdiler. Panagiotis Angelopoulos buluşmada: "Sezon iyi başladı ve iyi devam ediyor. Perşembe günü biz de sizin yanınızda olacağız. Bu yıl ortaya çok ciddi bir mücadele kondu. Hiçbir şeyden korkmuyoruz." dedi. Angelopoulos kardeşlerin varlığı bile Sinan Erdem'de hakemlere ve Eurolig yetkililerine baskı unsuru. Fenerbahçe Ülker taraftarının oyunu kuralına göre oynayıp sezonun en kritik maçında bu baskıyı bertaraf edip, lehlerine çevirmeleri gerekiyor. Çünkü salonu doldurmak ayrı, baskı kurmak ayrı şeyler.


Takımda ise işler biraz sıkıntılı. Vasilopoulos sezonu kapattı ve bugün (Salı) ameliyat olacak. Keselj geçen hafta bileğini burktu ve bir mucize olmazsa İstanbul'a getirilmeyecek. Bourousis de Ivkovic tarafından geçici olarak kadrodışı bırakıldı. Eksikler olsa da kadroları hala taş gibi. Aldanmamak gerekiyor.

21 Şubat 2011 Pazartesi

Kerpeten Pablo

0 yorum





ACB'de 21.Haftanın En İyi 5 Hareketi

0 yorum



İki numara benim daha çok hoşuma gitti açıkçası. Claver Begic'e "ACB'ye hoşgeldin" demiş resmen...

Pete Mickeal Sezonu Kapattı

0 yorum

Geçen sezon Xavi "Herşey Yolunda" Pascual kupalara uzanırken önüne çok fazla engel çıkmamıştı. O da kurduğu müthiş takımla tüm Avrupa'yı ezip geçmeyi başarmıştı. Bu sezon durum Xavi "Sıkıntı Var" Pascual'e dönüşünce zaman zaman tökezlemeler ve beklenmedik mağlubiyetler peşpeşe geldi. Kuşkusuz o sıkıntılı dönemin iki önemli sebebi Navarro ve Mickeal'in aynı anda sakatlanmalarıydı. Çünkü halihazırda Basile de sakattı ve Barcelona genelde ince eleyip sık dokuduğu transfer hamlelerini bu sefer süratle devreye sokup Ingles ve Alan Anderson'u aldı. Navarro düzeldi, form tuttu ve eski görüntüsüne gelmeye başladı. Tam Pete Mickeal de dizindeki sorunu atlatıp dönmek üzereydi ki kötü haber geldi. Bu haber gerçekten de çok can sıkıcı. Pete Mickeal akciğerindeki damar tıkanıklığı nedeniyle uzun bir süre tedavi görecek ve 4 ay boyunca basketbol oynaması yasaklandı. Tedavi başarıyla sonuçlansa da Mickeal'in tekrar formunu bulması ancak 2011-2012 sezonunun başlamasıyla mümkün olabilir. Alan Anderson da böylece acil takviye konumundan yardımcı oyuncuya geçmesi çok uzun sürmeden şimdi başrolde oynayacak. Savunmadaki sürekliliğiyle sorunlu bir oyuncu Alan Anderson. Ama Barcelona hem futbolda, hem de basketbolda sisteminin içine çektiği oyuncularını takım kimyasına uygun kıvama getirmeyi başarıyor. Kupaların bir kulpundan herzamanki gibi Navarro tutuyor. Kral Kupası'nda Anderson el verdi ama daha tutması gereken iki kulp daha var.

Dainius Salenga'ya 6 Ay Ceza

0 yorum

Hatırlanacağı üzere VTB Ligi'ndeki Khimki maçından sonra girdiği doping testi pozitif çıkan Dainius Salenga'nın B numunesi de pozitif çıkınca, Zalgiris oyuncuyla olan kontratını feshetmişti. Konuşulanlar da Salenga'nın komiteyi inandıramaması durumunda 2 yıl ceza alıp kariyerinin sonuna geleceği yönündeydi. Salenga ve Litvanya adına haberler sevindirici. 33 yaşındaki oyuncu çeşitli gıda takviyelerini içeren hediyenin 2009 Nisan ayında arkadaşı tarafından kendisine verildiğini ve daha sonra Zalgiris sağlık ekibi tarafından maddenin kullanımıyla ilgili devam onayı çıktığını söyledi. Zaten kendisinin de bu maddeyi kullandığının ve yasaklı olduğunun bilincinde olmadığını ekleyerek komiteyi ikna etmeyi başardı. 6 ay cezayla da direkten dönmüş oldu. Ceza Ocak ayının başından itibaren geçerli olacak ki bu da Salenga'nın Temmuz ayında tekrar parkelere dönmesi, Sakalai takımıyla devam ettiği antrenmanlarda da formunu koruyabilirse Eurobasket 2011'de sahalarda olması anlamına geliyor. Bizim için iyi haber mi kötü haber mi veya Kemzura onu tekrar düşünecek mi bunu ancak şampiyona zamanı görebiliriz.

19 Şubat 2011 Cumartesi

Teodosic Yılın Avrupalı Oyuncusu

0 yorum

FIBA Avrupa tarafından her yıl verilen "Yılın Avrupalı Oyuncusu" ödülünü bu sene Olympiakos ve Sırbistan milli takımının başarılı oyun kurucusu Milos Teodosic aldı. Pau Gasol, Nowitzki, Hidayet, Navarro vb çok değerli oyuncuları geride bırakarak ödülün sahibi olan Teodosic, 2008 ve 2009 yıllarında bu ödülü kazanan Pau Gasol'u kılpayı geçmeyi başardı. Halk oylamasında birinci, uzmanların oylamasında ikinci olan Sırp oyuncu böylelikle geçen sene aldığı Eurolig normal sezon mvp ödülünün yanına bir büyük ödül daha koymayı başardı. FIBA Avrupa Başkanı Olafur Rafnsson "Bazen onun 23 yaşında olduğunu hatırlamakta zorlanıyorum" demiş, hakikaten de çok doğru bir laf söylemiş. Teodosic ve Rubio bizi başarılarına o kadar alıştırdılar ki sanki ikisi de 30'larına yaklaşmış, kariyerlerinin en olgun çağını yaşayan oyuncular gibiler. Oylamanın tam listesi burada. Hidayet ve Ersan da sıralamada yer alıyor.

Olympiakos'ta Bourousis Kadro Dışı

1 yorum

Fenerbahçe Ülker'de güzel günler yaşanırken kötü haberler hep aynı kelimeyle geliyordu; sakatlık, sakatlık, sakatlık... Pota altında kariyerinin en verimli zamanında Vidmar'ı şansızca kaybeden, Kaya Peker'in her an dizi yüzünden sahalardan uzak kalma korkusunu yaşarken Mirsad'ı da çok uzun bir süre kaybeden Fenerbahçe Ülker'e güzel haber Olympiakos'tan geldi. Haftaiçi oynanan Valencia maçının tamamını izleyemedim o yüzden ekranlara geldiyse bilmiyorum ama Bourousis ile Ivkovic arasında ciddi bir sıkıntı yaşanmış ve bunun neticesinde Bourousis 1 ay kadro dışı bırakıldı. Haber asparagas değil bizzat Olympiakos resmi sitesinden. Onlar sakatlık sebebiyle iyileşme periyodu olarak verdiler ama gerçek tabi ki öyle değil. Bourousis'in didiştiği isim Giannakis veya Gershon değil, ustaların ustası Dusan Ivkovic. Gerektiğinde kimsenin gözünün yaşına bakmayacağı mesajını da tüm takıma iletmiş oldu böylece Duda. Bourousis ayrıca 6 Mart'taki Yunanistan Kupası finalinde PAO'ya karşı da oynayamayacak. Disiplin bazı koçlar için herşeyin üstündedir. Bunu en kritik virajda göstermiş oldu Ivkovic. Biz de teşekkür ediyoruz kendisine buradan. Uzun zamandır da özel sıkıntılardan iki satır karalayamıyorduk blogda, müjdeli haberle dönmüş olalım.

ACB 21.Hafta Programı (19-20 Şubat)

0 yorum

19 Şubat Cumartesi
19:00 Power Elec. Valencia - Real Madrid (TRT 3 - 00:45 Bant)
20:30 Fuenlabrada vs. G. Canaria

20 Şubat Pazar
13:15 Menorca - Meridiano
13:15 CAI Zaragoza  - Regal Barcelona
13:30 Asefa Estudiantes - Lagun Aro (TRT 3 - 01:15 Bant)
13:30 Cajasol - Unicaja Malaga
13:30 Assignia Manresa - DKV Joventut
19:00 Caja Laboral - Granada
19:00 Bizkaia Bilbao - Valladolid

17 Şubat 2011 Perşembe

Efes Pilsen: 60 - Real Madrid: 77 (İstemek ve Kazanmak)

0 yorum

En son söyleyeceğimizi ilk söyleyelim. Bu maçın kaybedilmesinin en önemli sebebi Rakocevic'in yokluğu. Ancak, temelde bu sorunu şöyle açıklayalım. Final Four hedefi ve iddiasında bulunan, skor gücünü ve galibiyet ümidini tek bir oyuncuya yüklemiş kaç tane takım sayabiliriz; 3. Bunlardan biri McCalebb'e göbek bağıyla bağlı Siena, Diamantidis'le daha ayrı bir takım olan Panathinaikos ve Rakocevic'e bağlı Efes Pilsen. Montepaschi Siena ve Panathinaikos doğru ve iyi coaching sayesinde bu durumu aşmaya çalışıyor. Evet, McCalebb'li Siena çok daha iyi oynuyordu ama dediğimiz gibi aşmaya çalışıyorlar. Efes Pilsen'de ise bir Pianigiani veya Obradovic olmadığı için Rakocevic'in yokluğunu dolduramıyor. McCalebb'e veya Diamantidis'e bu denli bağlı olmayı yanlış bulabilir ama anlayışla karşılayabiliriz. Ancak, daha önce defalarca saydığımız nedenlerden dolayı Rakocevic gibi takım kimyasına ters bir oyuncuya bu kadar bağlı olmak hem doğru değil hem de kabul edilemez, anlayışla karşılanamaz.

Rakocevic'in yokluğunda, takımı hücumda kimin ateşlemesini beklersiniz; Kerem Tunçeri, Kerem Gönlüm, Bootsy Thornton, Sinan Güler, ve belki de Boki Nachbar. Hiçbiri normal performanslarının yanında, yakınında bir performans göstermedi. İstatistiklere bakarsanız yine de bu oyuncuların takımı taşımaya çalıştığını söyleyebilirsiniz. Bu oyuncular zaten takımın taşıyıcı kolonları. Kerem Tunçeri 14 sayı atmış olabilir ama bu sayıların bir çoğu Ettore Messina "garbage time" rotasyonunu oyuna sürdükten sonra geldi. Yani, özetlersek hiç bir oyuncu beklenen performans artışını boşverin, ortalamalarının bile altındaydı. Bu tip maçlarda tecrübeli oyunculardan kurulu Efes Pilsen bireysel olarak daha iyi olmalıydı. En azından daha istekli.

"İstemek" konusunda Real Madrid, skorboardda yazandan daha fazla fark attı Efes Pilsen'e. Skor 24-22'ydi ve Efes Pilsen bir seri yakalamıştı. Normal bir takımdan beklenen o takımın 14.250 taraftarını arkasına alıp, o rüzgarla o çeyrekte rakibini arka arkaya seri yumruklar atması ve rakibin iplere yaslanmasıdır. Ancak, maçı kazanma arzusu daha fazla olan takım Real Madrid'di ve soyunma odasına İspanyollar 11 sayı farkla galip gitti. Bu durumun çok daha acı verici bir tezahürü de seyirciler arasında yaşandı. Hangi Euroleague maçında son çeyreğin başından itibaren sürekli taraftarın çıktığını görebilirsiniz ki? Son 3-4 dakika kala salonun yarıdan fazlası çıkmıştı. Burada seyirciyi suçlamıyorum. Eğer takımın istediğini ve mücadele ettiğini görselerdi en azından mücadeleyi alkışlamak için maç sonunu beklerlerdi. 

Llull'un olağanüstü bir maç geçirdiğini, Ante Tomic'in pota altında çok fazla sıkıntı verdiğini ya da ribauntlarda yaşanılan ezici Madrid üstünlüğünü konuşabiliriz. Madrid 60 şut atarken Efes Pilsen 48 şut atmış. Kerem Tunçeri sadece 1 asist yapabilirken, Murray ve Roberts'ın 2 asist yapması nereden bakarsanız bakın saçmalık.  Takım halinde zaten 6-14 gerideydi Efes Pilsen. Bu rakamları açar uzun uzun bahsederiz. Efes Pilsen'i Belgrade Arena'dan neyin çıkardığını düşünün. Yenilse de Caja Magica'da Efes Pilsen'de savaşan oyuncu sayısı çoktu. İşte bugün takım istemedi bir türlü. Ruh gibi gezindiler parkede. Mücadelesiyle ün yapmış ve formayı kapmış Sinan Güler bile durgunken Efes Pilsen kazanamazdı, kazanamadı. Doğal olarak isteyen ve kazan Madrid oldu. Detaylı istatistikler burada

Efes Pilsen: Wisniewski 3, Thornton 10, Murray 2, Vujcic 7, Kerem Gönlüm 8, Kerem Tunçeri 14, Roberts 2, Raduljica 3, Nachbar 6, Sinan 2, Ender 3

Real Madrid: Llull 17, Prigioni 6, Suarez 5, Reyes 10, Tomic 14, Mirotic 2, Rodriguez 8, Velickovic 1, Begic 5, Vidal 3, Fischer 2, Tucker 4

16 Şubat 2011 Çarşamba

Euroleague Top 16 4. Hafta Sakatlık Raporu

0 yorum

E GRUBU
Panathinaikos: Aleks Maric ve Kaimakoglou sakatlar listesinde. Bu hafta da yoklar.
Unicaja Malaga: Jimenez sakatlığı nedeniyle oynayamayacak.
Lietuvos Rytas: Herhangi bir eksiklik yok.
Caja Laboral: Herhangi bir eksiklik yok.

F GRUBU
Regal FC Barcelona: Gianluca Basile sezonu kapattı. Pete Mickeal antrenmanlara başladı ama bu hafta da oynayamayacak.
Lottomatica Roma: Luca Vitali, Angelo Gigli, Jacopo Giachetti ve Ali Traore bu hafta oynamayacaklar.
Maccabi Electra : Yaniv Green sakatlığı nedeniyle oynayamayacak.
Union Olimpija : Herhangi bir eksiklik yok. Samo Udrih transfer edildi.

G GRUBU
Montepaschi Siena: Bo McCalebb uzun süre yok. Jaric'in durumu şüpheli.
Efes Pilsen: Herhangi bir eksiklik yok.
Real Madrid : Herhangi bir eksiklik yok. Garbajosa serbest bırakıldı.
Partizan: Herhangi bir eksiklik yok.

H GRUBU
Olympiacos BC: Vasilopoulos sezonu kapattı. Keselj de sakatlığı nedeniyle İspanya'ya götürülmedi.
Fenerbahçe Ülker: Engin Atsür, Gasper Vidmar ve Mirsad Türkcan sakatlığı nedeniyle bu hafta da oynayamayacaklar. Mahalbasic tekrar kadroya dahil edildi.
Zalgiris Kaunas: Salenga'nın kontratı feshedildi.
Power Elec. Valencia: Jeremy Richardson'ın oynaması beklenmiyor.
 
NOT : Sakatlık bilgileri Euroleague resmi sitesinden alınmıştır.

Euroleague Top 16 Dördüncü Hafta Programı (16-17 Şubat)

1 yorum

16 Şubat Çarşamba
19.45 Zalgiris Kaunas - Fenerbahçe Ülker (NTV)
21.45 Montepaschi Siena -  Partizan mt:s Belgrade

17 Şubat Perşembe
20:00 Panathinaikos - Caja Laboral
20:00 Lietuvos Rytas - Unicaja Malaga
20:30 Efes Pilsen - Real Madrid (SKY Türk)
21.45 Power Electronics Valencia - Olympiacos BC (NTV Spor)
21.45 Union Olimpija - Maccabi Electra Tel-Aviv 
21.45 Lottomatica Roma - Regal FC Barcelona

14 Şubat 2011 Pazartesi

Kral Kupası Barcelona'nın

0 yorum

Finale daha kolay yoldan gelen Barcelona'nın maç sonuna doğru daha diri olacağını tahmin etmek güç değildi. Barcelona final yolunda önce Joventut'u, sonra Caja Laboral'i rahatça yendi. Real Madrid ise Joventut'a göre daha güçlü ve dirençli bir ekip olan Gran Canaria'yı, yarı finalde ise Pesic'in kavgacı takımı Valencia'yı fiziksel kontak dozunun yüksek olduğu maçlarla geçti. Real Madrid'e karşı son 10 maçın 9'unu kazanmıştı Barcelona. Özgüven konusunda rakibinden daha geride olan Real Madrid'in, daha önce kaybettiği maçlara nazaran çok iyi mücadele ettiğini ve savaştığını söylemek lazım.

İlk çeyrekte iki takımın savunmasının sertlikleri ve savunma vidalarını sıkmaya yavaş yavaş başlaması heyecanlandırdı. Barça, Alan Anderson'ın penetreleriyle 11 sayı çıkardı. Real Madrid ise Ante Tomic'in alçak post oyunlarıyla 8 sayı buldu. İkinci çeyrekte her oyuncunun giderek daha sert savunma yapmaya başlaması, her basketin karşılıklı gelmesiyle eşitlik bozulmadı. İlk yarı boyunca dengeli giden bir maç gördük özetlemek gerekirse. Ettore Messina, Xavi Pascual karşısında taktiksel olarak sürekli takımını değiştirdi ve takımda bu taktikleri olabildiğince doğru uygulamaya çalıştı. Zaten, sene başından beri set hücumlarını giderek daha iyi savunmaya başlayan Real Madrid, her hücumda seti oynayıp, süreyi doğru kullanma gayretinde olunca doğru düzgün fast break şansı vermedi. 

İkinci yarı başında iki takımda bir süre skor bulamadıktan sonra ardarda gelen J.C. Navarro ve Erazem Lorbek'in 3'lükleri fark 7 sayıya çıkarınca "Yine mi?" dedik ama Prigioni'nin 3'lüğü en azından burada seriyi çevirdi. Barcelona el üstü şutları atmaya başlayıp, Real Madrid kaçırmaya başlayınca fark da açılmaya başladı. Real Madrid sürekli geri dönmeye çalıştı, sürekli savaştı ama rakibiniz Barça'ysa ve fark çift haneler bandında geziyorsa çok ekstra işler yapmanız gerekir. Barça, aşırı sert savunmasıyla ekstra işlere de pek müsaade etmedi. Son 5 dakika kala fark 15 civarına çıkınca, Madrid'in gardı düştü. 

İkinci yarı iki takım arasındaki kondisyon farkı, kalite farkından daha çok göze çarpıyordu. Real Madrid'in savunmada ve hücumda isteği ilk yarıdakinden daha az değildi. Sonuçta, Barcelona ilk yarıda da hemen hemen aynı setleri oynadı ve aynı savunmayı yaptı. Barcelona, hücumda spacingi ilk yarı ve ikinci yarıda daha farklı yapmadı. Ancak, farklı olan ilk yarıda savunduğu adamı kovalayabilen Madrid oyuncuları, ikinci yarıda hep 1-2 adım geriden takip ettiler. Barcelona doğru şutları, rahat bir şekilde kullanmaya başlayınca da galibiyet kaçınılmaz oldu. Yine de Real Madrid ve Barcelona arasında şu farkı hala görüyoruz. Barcelona, hep önde, hep vuruyordu ve Real Madrid'in buna ne kadar zaman boyunca cevap verebileceğiydi soru işareti. Evet, ana sebep kondisyon olabilir ama temelde Barcelona'nın kalite farkı gözle görülür boyutta. Messina, bugün taktik ve mücadeleyle bunu kapatmayı denese de bir kez daha başarısız oldu. Alan Anderson'un MVP olduğunu da belirterek, detaylı istatistikleri verelim.

Real Madrid (17+13+13+17): Tomic (12), Prigioni (10), Reyes (3), Tucker (9), Suárez (8), Llull, Mirotic (8), Rodríguez (8) y Fischer (2).

Regal Barcelona (19+11+18+20)
: Rubio (1), Navarro (7), Anderson (19), Perovic (2), Lorbek (9), Sada (7), Vázquez (4), Ingles (1), Ndong (6), Morris (8) y Grimau (4).

10 Şubat 2011 Perşembe

İspanya Kral Kupası Başlıyor

0 yorum


İspanya Kral Kupası "Copa Del Rey" bu akşam saat 21'de başlıyor, hiçbir maçın çakışmadığı rahat bir fikstürle de pazar akşamı 20'de bitiyor. İşte eşleşmeler;

10 Şubat Perşembe
A 20.00 Blancos De Rueda - Power Elec. Valencia
B 22.30 Real Madrid - Gran Canaria 2014

11 Şubat Cuma
C 20.00 Caja Laboral - Bizkaia Bilbao
D 22.30 Regal Barcelona - DKV Joıventut

Cumartesi günü A ve B maçlarının galipleri 19'da, C ve D maçlarının galipleri 21.30'da yarı finali oynayacaklar. Final ise pazar günü saat 19'da. 

7 Şubat 2011 Pazartesi

ACB'de 20.Haftanın En İyi 5 Hareketi

1 yorum



Zirvede Ricky Rubio...

Bir Garip Oğlan Ricky Rubio

0 yorum



Haftasonu Barcelona kendi sahasında Pesic'le fazlasıyla yükselişe geçen Valencia'yı rahat bir oyunla 85-67 mağlup etti. Maçın konuşulan ismi ise orta sahadan yolladığı üçlükle Ricky Rubio oldu. Pas kabiliyeti ve saha görüşü kusursuz olan Rubio'nun en çok eleştirilen yönü uzak mesafe şutlardaki istikrarsızlığı. Zaman zaman üç sayının gerisinde topu potaya değdiremeyen Rubio bazen de böyle akıl almaz basketlere imza atıyor. 15 yaşındayken de aynısını daha zor bir pozisyonda yapmıştı. Zaten takım da basketten sonra Euroleague şampiyonu olmuşçasına seviniyor. Maç özetinin ortalarında yer alıyor basket. Bir de hakemin beyaz kuğu olmak isterken parkeyle bütünleşmesi var ki o da görülmeye değer. Bol aksiyonlu bir maç olmuş.

Son Saniye Kahramanı Kerem Tunçeri

4 yorum

Son döneme damga vuran iki isim Ömer Onan ve Kerem Tunçeri. Her geçen gün daha da büyüyorlar, büyüdükçe takımlarını da yanlarında çekiyorlar, bizlere de "Keşke 25 yaşında olsalar" dedirtiyorlar. Dünya şampiyonasındaki Sırbistan turnikesi sonrası, Panathinaikos'u da aynı eliyle deviren Kerem Tunçeri ile Euroleague resmi sitesi kısa bir söyleşi gerçekleştirmiş. Söyleşinin başlığı "Son Saniye Kahramanı". Kerem Tunçeri akıcı ingilizcesiyle güzel sözler sarfediyor ama yine son saniyede attığı bir basket var ki görülmeye değer. Video burada. İster inceden deyin, ister bodoslama deyin tercih sizin ama Kerem Tunçeri isim vermeden lafı yerine gönderiyor. "Birçok genç oyuncu görüyorum, antrenman bittiğinde salonu ilk onlar terkediyorlar. Arabalar ve kız arkadaşların peşindeler." Kerem Tunçeri'nin sözleri. Elbette ki genel konuşuyor ama ilk adres tabi ki Cenk Akyol. Zaten öyle de olmalı. Yine son saniyede vuruyor Kerem ama bu sefer turnikeyle değil, sağlı sollu yumruklarla. Kimse seni eleştirmeye kıyamıyor ya, sen bu yolda aynen böyle devam et Cenk Akyol.

5 Şubat 2011 Cumartesi

Real Madrid: 89 - Efes Pilsen: 86 (Messina İstedi, Efes Pilsen Kırmadı)

0 yorum

Haftaiçi uzun zamandır göremediğim bir dostumla buluştuğum için neredeyse bütün Euroleague programından uzak kaldım. Bugün maçları izleyerek kısmen de olsa telafi edebildim. İlk tercihim tabi ki haftanın maçı Real Madrid - Efes Pilsen oldu. Partizan deplasmanında biraz da rakibin zayıflığı sebebiyle toparlanmış görüntüsü çizen Efes Pilsen için aslında değişen çok fazla birşey olmadığını, her ne kadar formda gibi görünse de Efes Pilsen'le aynı durumda olan Real Madrid'in gençlik aşısı ve koç faktörüyle Efes Pilsen'i kontrollü bir maç sonrası rahat yenebileceğini düşünmüştüm. Beni yanıltan istikrarsız Real Madrid değil, karakterli bir oyun ortaya koyan Efes Pilsen oldu. Çok oturaklı ve ne yaptığını bilen Efes Pilsen maç sonundaki amatörce hataları yapmasa belki de bu maçta gruba noktayı koyabilirdi ama daha zor yoldan gitmeyi tercih etti. Tek teselli Madrid gibi bir deplasmanında sadece 3 sayı ile mağlup olarak İstanbul'da ikili averajda üstünlüğe geçebilme ihtimali. Tabi bu Siena'nın Efes Pilsen'e karşı koruduğu ihtimalin de birebir kopyası.

Maça olağanüstü başladı Efes Pilsen. Üstelik eşleşmelerdeki dezavantajına rağmen. Her ne kadar sakatlık sonrası eski ritmine henüz kavuşamamış olsa da savunmada iyi, hücumda sihirbaz Prigioni karşısında Wisniewski, baskılı savunmada top kaybı potansiyeli yüksek Rakocevic'in karşısında Avrupa'nın belki de en istekli, en mücadeleci, en baskıcı ismi Sergio Llull, Thornton'a karşı önemli bir boy ve kulaç üstünlüğü olan Carlos Suarez ve ayakları Vujcic'ten çok daha hızlı bir Tomic hava atışı yapılırken Real Madrid'i Efes Pilsen önünde 1-2 adım ileriye götürüyordu. Ama netice parke üzerinde alınıyor. Daha ilk 5 dakika bile dolmadan Efes Pilsen 12-0 lık seriyle Real Madrid önünde çift haneli farka ulaştığında Efes Pilsen'in ilk deplasman galibiyetini Top 16'nın ikinci haftasonda gören bizler için farklı bir akşam olacağını düşünmüştük. Ancak Messina'nın erken hamlesi ve hamlenin sonuç vermesi Real Madrid'i kısa bir süre içinde maça ortak etti ve belki de önemli bir galibiyetin mimarı yaptı. Maça başlayan Reyes - Tomic ikilisinin savunma ve hücumdaki kötü performansı sebebiyle ilk periyodda Fischer - Mirotic ikilisine dönen Messina, maçın genelinde bu ikiliyi bozmadı. Öyle ki Reyes ve Tomic'in aldığı sürelerin toplamı 24 dakika iken Mirotic 29, Fischer 31 dakika sahada kaldı. Diğer bir önemli hamle de Tucker ve Rodriguez'in takıma monte edilmesiydi. Belki Prigioni maçın yıldızlarındandı ama Llull'un Rakocevic savunmasında yıpranması ve son dönemde alıştığı gibi "savunulan" değil de "savunan" oyuncu olması hücum performansını da yarı yarıya düşürdü. Çünkü Llull Avrupa'da eşi benzeri az olan ve az yetişen türde bir oyuncu. Küçükken oynadığımız Street Hoop oyunundaki gibi bir enerji çubuğu var ve attıkça dolan, duldukça daha da şevke gelen bir motivasyon kaynağı var. Ama bu maçta hem Llull hem de Suarez beklenen performansların altında kaldılar. Efes Pilsen savunmasında boğuldular. Tucker bu maçta tam 34 dakika sahada kaldı ki bu ne Messina tarzına uygun bir rakam, ne de Tucker'ın bu sene ulaşabildiği bir süre. İlk defa geçen hafta Siena karşısında 30 dakikanın üzerinde (31 dk) sahada kalan Tucker'ın Real Madrid'le çıktığı 20 ACB maçının hiçbirinde 34 dakika sahada kalmadığını da eklemek gerekir. Buna özellikle değiniyorum çünkü koçlar genelde çok aksi bir durum olmadıkça ikinci yarılara maça başladıkları beşlerle çıkarlar. Ama Messina ikinci yarıya Fischer - Mirotic - Tucker üçlüsüyle başladı. İyi performans aldığı isimleri herzamanki gibi sahada tuttu ve bir şekilde maçı bu isimlerle kazanmayı bildi. Aşağıdaki Fischer'ın maç boyu denge değiştirdiği pozisyonlardan sadece bir tanesi;



Efes Pilsen'de maça mükemmel başlayan Rakocevic ve Thornton maçın ilerleyen dakikalarında savunmaya hücumdan fazla efor sarfetmek zorunda kalınca skor tabelası da aynı hızda değişti. Reyes - Tomic ikilisine ciddi bir üstünlük kuran Kerem Gönlüm - Vujcic ikilisi Fischer ve Mirotic oyuna girince gerçek anlamda savaşmak zorunda kaldılar. Ne Roberts ne de Raduljica savunma performansı anlamında istenen seviyede değiller. Buna Vujcic'in düşük enerjisi eklenince bu dörtlünün en yaşlısı Kerem Gönlüm sanki pota altının en genç oyuncusuymuş gibi yansıyor ekranlara. Savaşan, atlayan, özgüveni yükselen bir Kerem Gönlüm Efes Pilsen'in kalitesini bir adım yukarıya taşıyabilecek durumda. Ama tek başına kalmadığı sürece. Özgüveni öyle yüksek ki eskiden pota altını karıştıran, ribaund adamı olan Kerem Gönlüm en kritik Madrid deplasmanında son hücumda tereddüt etmeden üçlüğü kaldırıp atabiliyor. Bu maç başarılı oldu ama benzer atışlar için çok da cesur olmaması ilerisi için Efes Pilsen açısından daha mantıklı bir fikir gibi duruyor. Bir de alıştığımız Wisniewski sorunsalı var ki değinmeden geçmek olmaz. 20 dakika sahada kaldı Wisniewski. Netice 0 sayı ve 0 asist. Aynı sürede Kerem Tunçeri'nin 5 asisti var. Daha da önemlisi Kerem Tunçeri oyundayken arkama rahatça yaslanıp maçı izleyebiliyorum. Belki Kerem Tunçeri'nin fiziksel durumu tüm maçı kaldırabilecek seviyede değildi ama eminim olsaydı bile yine dakikaları paylaşırlardı. Her zaman şunu savunuyorum, Wisniewski çok kötü bir oyuncu değil ama Efes Pilsen'de takımı yönetecek, Efes Pilsen gibi sette oynayan bir takıma Final Four yolunda liderlik edecek birinci guard da değil. Caja Laboral gibi tempolu oynayan takımlarda belki birinci guard olabilir ama Efes Pilsen'de Ender Arslan'ın Wisniewski'ye feda edilmesi bu kadar potansiyelli ve istekli bir kadronun telef olmasına da yol açabilir. Yanlış anlaşılmasın Ender Arslan hiçbir zaman takdir ettiğim, beğendiğim bir oyuncu olmadı ama şu kadar haftadan sonra Wisniewski'den kötü olamazdı. Kadronuzda Teodosic, McCalebb, Jasikevicius gibi oyun kurucular olsa Ender Arslan ancak bu oyuncuları dinlendirmek için kullanılır ama Efes Pilsen'de mevcut şartlarda Ender Arslan vazgeçilecek oyuncu olmamalıydı. Yeni transfer Flip Murray da Lynn Greer'dan sonra ülkemizde ikinci savunma idolü(!) olacak gibi duruyor. Erken konuşmak istemem ancak Murray'in savunmadaki isteksiz ve umursamaz görüntüsü de gözden kaçacak gibi değil. Hücumda ABD'lilere fabrika ayarı olarak doğuştan yüklenen penetre özelliğini iyi kullanıyor ama birinin ona Avrupa'da şut çekerken ülkesindeki kadar özgür olmayacağını, burada oyuncuların basketi engellemek için kolu dirsekten ikiye bölebileceklerini söylemesi gerekiyor. Ben kurban aramayı ve hedef göstermeyi hiç sevmem ama bu maç tüm resme bakınca maçın kaybedilmesindeki en önemli faktörlerden biri Flip Murray olmuş. Son dakikalarda kaybettiği topa diğer pozisyonlarıyla eşit mesafede yaklaşarak bu yorumu yaptığımı da belirteyim. Bir de bitmek bilmeyen Rakocevic hadisesi. Rakocevic şu anda takımın 1 numaralı skor opsiyonu ve olması gerektiğinden çok daha heyecanlı parkede. Bunun hem kendisine, hem de takıma bazı anlarda zarar verdiğini söylemek gerekiyor. Rakocevic'in top kullanması gerektiğini düşündüğü kadar rakip koçlar da günler öncesinden ona top kullandırmamanın yollarını düşünüyor. Neticede karşılarında Avrupa sayı kralı olmuş yüksek potansiyelli bir oyuncu var. Rakocevic'in performansının artması oyun kurucu problemiyle doğrudan bağlantılı. Wisniewski karşı sahaya top taşıyıp birinin eline tutuşturmaktan başka hiçbir şey yaratamadığı için Rakocevic gereğinden fazla zorluyor ve kritik top kayıpları yapıyor. Rakocevic'in üzerine bir sistem kurmaktan ziyade onu Trajan Langdon gibi biraz daha arka plana çekecek ama gerektiğinde can yaktırabilecek bir modelde kullanmak şu an için daha doğru geliyor. Bunu yapabilmek için de en az Kerem Tunçeri gibi yaratıcı ve yetenekli ikinci bir oyun kurucuya ihtiyaç var. O da Perasovic inadıyla pek mümkün olacak gibi görünmüyor. Ne Igor Rakocevic eskisi kadar etkili ve korkutucu, ne de Melih Gümüşbıçak'ın sebebini tahmin ettiğimiz ama emin olamadığımız şekilde kustuğu nefreti hakedecek kadar kötü durumda. Sadece el yakan anlarda gereğinden fazla topla oynama heyecanı yüzünden bütün bir maç inşa ettiği kaleyi tek bir hamleyle yıkabiliyor. Kredisini öyle tüketmiş durumda ki Thornton'un son pozisyonda yaptığı faulü bile Rakocevic'in yaptığını zannedenler oldu sosyal medyada. Kalan üç haftada ve devamında artık maç kazandıran, kritik anlarda top kaybeden değil de topu potadan içeri geçiren Rakocevic olması gerekiyor.

Efes Pilsen atabileceği dev bir adımı son pozisyondaki amatörlüğüyle kaybetti. Ama şu an için kaybedilmiş hiçbir şey yok. 2 hafta sonra Real Madrid'i en az 4 sayıyla yendiğimiz takdirde tekrar grubun zirvesine oturacağız ve kalan iki maça liderlik için çıkacağız ki bana göre bu Real Madrid'i gereken farkla yenmek çok da zor bir olay değil. Yeter ki Sinan Erdem'in boğucu atmosferinde iyi savunma yapalım. Efes Pilsen Belgrad'da kazanmasına rağmen bana çeyrek final ışığı vermemişti. Bu hafta amatörce kaybetmesine rağmen o ışığı fazlasıyla verdi. Artık herşey Perasovic'in ellerinde. Detaylı istatistikler burada.

ACB 20. Hafta Programı (5-6 Şubat)

0 yorum

5 Şubat Cumartesi
19:00 Real Madrid - Bizkaia Bilbao
20:00 Valladolid - Assignia Manresa

6 Şubat Pazar
13:30 Regal FC Barcelona - Power Elec.Valencia
13:30 CB Granada - CAI Zaragoza
13:30 Unicaja Malaga - Fuenlabrada
13:30 Meridiano - Cajasol
13:30 Lagun Aro - Menorca
14:00 Gran Canaria - Caja Laboral
19:00 DKV Joventut - Asefa Estudiantes

Euroleague Top 16'da Üçüncü Haftanın En Güzel 10 Hareketi

0 yorum



Yine bir Eurolig Top 10 klasiği. 10. sıradaki Washington rahatça üst sıralara çıkıp, 1. sıradaki hareket son sıraya yerleşebilirdi.

4 Şubat 2011 Cuma

Amin!

0 yorum


Euroleague resmi sitesinin yaptığı en güzel işlerden biri bu "I Feel Devotion" videoları. Geçen haftanın olay üçlüğüne yine harika bir klip hazırlamışlar. Diğerlerini Euroleague'in resmi sitesinden izleyebilirsiniz.

Kerem Niye Kendin Gitmiyorsun!

10 yorum



Halbuki kendin gitsen rahatça smacı vururdun küçücük Fischer ve Mirotic'in üzerinden. Akşam akşam kızdırıyorsun Melih abini, zorla azar yiyorsun. Oğlum ordan bir çay söyle Melih abine! Melih abi boşver sinirlenme, hadi dağıt sıra sende. 20 sayı gerideyiz okey atmazsak zor döner bu oyun. Kapatın şu TV'yi de, kahvede basketbol mu izlenirmiş.

2 Şubat 2011 Çarşamba

Euroleague Top 16 3. Hafta Sakatlık Raporu

1 yorum

E GRUBU
Panathinaikos: Aleks Maric Nisan ayına kadar yok. Kaimakoglou deplasmana götürülmedi.
Unicaja Malaga: Herhangi bir eksiklik yok. Fitch statü gereği bu hafta oynayamayacak.
Lietuvos Rytas: Herhangi bir eksiklik yok.
Caja Laboral: Herhangi bir eksiklik yok.

F GRUBU
Regal FC Barcelona: Gianluca Basile sezonu kapattı. Pete Mickeal 2 hafta daha yok.
Lottomatica Roma: Luca Vitali en az 3 hafta yok. Angelo Gigli 4 maçtır oynamıyor. Jacopo Giachetti'nin sahalara dönüş tarihi belli değil.
Maccabi Electra : Herhangi bir eksiklik yok.
Union Olimpija : Herhangi bir eksiklik yok.

G GRUBU
Montepaschi Siena: Bo McCalebb uzun süre yok. Lavrinovic'in durumu şüpheli.
Efes Pilsen: Ender Arslan iki haftadır sakatlığı nedeniyle oynamıyor.
Real Madrid : Herhangi bir eksiklik yok. Begic transfer edildi, Garbajosa serbest bırakıldı.
Partizan: Herhangi bir eksiklik yok.

H GRUBU
Olympiacos BC: Nesterovic'in durumu kesin değil.
Fenerbahçe Ülker: Engin Atsür ve Gasper Vidmar uzun süre yok.Kinsey ve Kaya da sakatlıkları sebebiyle bu akşam yoklar.
Zalgiris Kaunas: Salenga'nın kontratı feshedildi. Kalnietis ve Kuzminskas da oynamayacaklar.
Power Elec. Valencia: Jeremy Richardson'ın oynaması beklenmiyor.
 
NOT : Sakatlık bilgileri Euroleague resmi sitesinden alınmıştır.

Euroleague Top 16 Üçüncü Hafta Programı (2-3 Şubat)

0 yorum

2 Şubat Çarşamba
20.15 Fenerbahçe Ülker - Zalgiris Kaunas (NTV Spor)
21.45 Olympiacos BC - Power Electronics Valencia

3 Şubat Perşembe
21.00 Maccabi Electra Tel-Aviv - Union Olimpija 
21.30 Caja Laboral - Panathinaikos
21.45 Regal FC Barcelona - Lottomatica Roma
21.45 Unicaja Malaga - Lietuvos Rytas
21.45 Partizan mt:s Belgrade -  Montepaschi Siena
21.45 Real Madrid - Efes Pilsen (SKY Türk)

1 Şubat 2011 Salı

Yeteneksizsiniz Caja Laboral

0 yorum



Sponsor çekimleri için Caja Laboral oyuncuları formaların üzerine takımlarını giyip orkestra oluşturdular. Herkes kendi işini yapsa daha iyi olacak sanırım.

Bir Mucize Son da Fransa'dan

0 yorum



Kecman'ın geçen seneki mucize üçlüğünü yaşayınca bir daha böyle bir final kaç sene sonra yaşanır diye düşünmüşüzdür mutlaka. Çok uzun sürmeden kopyası Fransa'dan geldi. Limoges - Vichy maçında olağanüstü bir son, olağanüstü bir anlatım sözkonusu. Yorumcunun sesi Sırbistan maçında İhsan Bayülken'in "Kazandıııık kazandıııık" diye bağırışıyla neredeyse kopya. Boşuna dememişler bilmem kaç saniye basketbol için çok uzun bir süre diye. Videoya Sportando'da denk geldim. Fransa'daki yankısı burada. Shuler Kecman'a mesajını gönderdi.

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...