Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

30 Eylül 2010 Perşembe

Eurocup Eleme Turu 1.Maç Sonuçları

1 yorum

Deutsche Bank Skyliners 61-68 Beşiktaş CT

Beşiktaş ilk yarısını 11 sayı farkla geride kapattığı maçı 2. yarıda yaptığı savunmayla kazanmasını bildi. Son 15 dakikanın skorunun 30-10 olduğunu söylersek Skyliners'ın nasıl bir duvara çarptığını görmüş oluruz. Savunmanın sertliğinde kaybolmayan tek Skyliners'lı DaShaun Wood 15 sayı kazandırırken, Beşiktaş'ta AJ Ogilvy ve Cevher Özer'in performansı, Beşiktaş'ın turu neredeyse geçmesini sağladı. Ogilvy 23 sayı, 10 ribaunt, Cevher 19 sayı, Bekir Yarangüme 11 sayıyla takımın öne çıkan isimleri oldular.

Galatasaray CC 69-58 Spartak St. Petersburg

Galatasaray St. Petersburg'a hiç de hafife alınmayacak bir avantajla gidiyor. G.Saray 2. çeyrekte fakı çift hanelere çıkardı ve maçın bu bölümünden sonra Spartak herhangi bir tehdit yaratamadı. Ermal, Shipp ve Evren'in 12'şer sayısı ve Shumpert'ın 10 sayısı galibiyeti getirdi. Ancak, Shumpert 4 numaraya kaydığı zaman G.Saray daha etkili oynuyor. Bu Mahmuti için önemli bir koz artık. Spartak'ta Miha Zupan'ın 14 sayısı ve Petar Popovic'in 10 sayısı var. Bu maç öncesi önemli bir avantajın baskıyı 2. maçta Spartak'lı oyuncuların üstüne çevireceğini yazmıştık, Yubileyny'e tam da öyle gidiyoruz.

Lukoil Academic 74-78 Aris
KK Zagreb 71-69 Gran Canaria
Entente 80-76 Azovmash
Cedevita Zagreb 97-71 Dynamo Moskova

Fenerbahçe Ülker: 63 - Olympiakos: 77 (Yarım Takımla Yarım Oyun)

0 yorum

İlk duyurulduğunda bu maç için Bandırma'ya bile gidilebileceğini düşünmüştüm ama sahadaki Fenerbahçe Ülker'i görünce o yolu tepmediğime çok sevindim. Kaya, Lavrinovic, Ukic, Tomas, Mirsad ve Engin'in yokluğunda neredeyse tam kadro sahada olan (Borousis ve Keselj yoktu) Olympiakos'a karşı direnmesi imkansızdı Fenerbahçe Ülker'in. Özellikle de Tanjevic'li dönemde ciddi rakiplere birkaç maç hariç hava atışıyla beraber boyun eğen takım için buradan galibiyet çıkarmak mümkün değildi. Zaten galibiyetin de zerre kadar önemi yoktu. Fenerbahçe Ülker ve Olympiakos normal bir antrenman maçındalardı ama bizim tarafımızda forma giyen gençler günün Fenerbahçe Ülker adına tek olumlu notuydu. Belki mecburiyetten, belki ısınma turları. Spahija'nın kafasındaki plan bilinmez ama bugün Erbil, Can Maxim Mutaf, Berkay ve Mahalbasic'in sahada bu kadar tecrübeli oyuncularla karşılıklı oynaması sevindiriciydi. Umarım mecburiyet değil başlangıçtır. Olympiakos da sezon öncesi güzel sinyaller verdi. Ivkovic takımını yine nakış gibi işleyeceğe benziyor. Yine de Glyniadakis'in yerine daha sert, savaşçı bir uzun olsa çok daha iyi olurdu. Kısalara zaten diyecek sözüm yok. Teodosic - Papaloukas - Spanoulis üçlüsü Yüzüklerin Efendisi'nden sonraki en iyi üçleme...

29 Eylül 2010 Çarşamba

Eurocup Rakiplerimizi Tanıyalım

0 yorum


Spartak St. Petersburg
Bugün akşam 20.00'de Galatasaray CC, Spartak St. Petersburg'a karşı çok önemli bir mücadele verecek. Ayhen Şahenk'in bu zorlu rakibe karşı dolu olması ve rakibi baskı altına alması lazım. Kadro kalitesi olarak Spartak G.Saray CC'a göre daha üst düzey. Oyun kurucu bölgesinde NBA'de LA Lakers forması da giymiş Smush Parker ve 2'00'' boyundaki Anton Ponkrashov sertliğe, hıza ve savunmaya uygun 2 oyuncu. Henry Domercant ve Dijon Thompson gibi 2 keskin şutörü olan Spartak, kenardan daha fazla enerji gerektiğinde Evgeny Kolesnikov'u kullanıyor. Pota altında yeni transfer Pero Antic, Miha Zupan, Bashiminov ve Petar Popovic'in savunmada Rancik ve Andric'i durdurmak için büyük bir savaş vereceklerini garanti edebiliriz. Koçları Zvi Sherf yada bilinen adıyla Zvika'da kariyerli ve Avrupa'da başarılı bir koç. Bu takımı burada çift haneli skorlarla yenmemiz şart, zira Yubileyny'de 7700 kişilik salonlarında baskının bizim üzerimize gelmesi en son isteyeceğimiz şey. Burada elde edeceğimiz önemli bir avantaj bsakıyı onların üstünde olur St. Petersburg'da.

Deutsche Bank Skyliners
Frankfurt ekibi bugün önemli isimlerinden pivot Joe Dabbert bugün oynayamayacak. Dabbert'in eksikliğinde Kimmo Muurinen ve Marius Nolte ellerinden geleni vermeye çalışacaklar. Guard ikilisi Jimmy McKinney ve Ajene Moye Malaki hızlı ve açık alanda etkili. Dominik de Mello mesafe tanımayan 3'lükleriyle dikkati çekiyor. Mire Chatman'ın bugün savunacağı DaShaun Wood karşısında dikkatli olması önemli. Cüneyt Erden'in de bir Skyliners efsanesi Pascal Roller'e karşı dikkatli olması şart, Roller takımın lideri ve sürükleyici ismi.

Eurocup'ta Eleme Turu Sonuçları ve Günün Programı

0 yorum

28 Eylül
Belgacom Liege 59-62 Hapoel Migdal
Apoel Nicosia 55-97 Benetton

29 Eylül
Deutsche Bank - Besiktas CT (tsi 21.00)
Lukoil Academic - Aris
KK Zagreb - Gran Canaria
Entente Orleans - BC Azovmash
Galatasaray CC - Spartak SPB (tsi 20.00)
Cedevita Zagreb - Dynamo Moskova

Euroleague 2. Öneleme Turu Sonuçları

0 yorum

Alba Berlin 73-67 Hemofarm Stada
Alba son çeyreğin ilk şutuyla farkı 20 sayıya kadar çıkarmasına rağmen yaklaşık 7 dakika sayı üretemeyerek 6 sayılık farkla, avantaj sayılmayacak bir şekilde Vrsac'a gidiyor. Bu skor kesinlikle Hemofarm'ın isteyeceği türden. Marinovic 15, McElroy 12, Jenkins 11 ve Derrick Allen 10 sayıyla Alba'nın bu galibiyetinde öne çıkan isimler olurken, Macvan 16, Milos Borisovic 12 sayıyla Hemofarm'ın ümitli olmasını sağlayan oyuncular oldular.

Spirou Basket 75-69 Unics Kazan
Spiroudome'da maçın kaderi ilk çeyrek sonucunda çizildi. Unics bu çeyrekte sadece 7 sayı bulabildi ve devre 39-27 bitti. Unics hiç bir zaman kovalamayı bırakmazken, Spirou ise sürekli maçı dengede tutmayı bildi. Spirou adına Charleroi'da alınmış 6 sayılık fark, Kazan'da pek avantaj olamayacak. Yine de önemli bir galibiyet oldu. Spirou'da Brent Wright 19 sayı, 10 ribauntla maçın yıldızı olurken, Broyles 14 sayı, Chris Hill 13 sayı ve 4 top çalmayla kilit performanslar gösterdi. Kazan'da Lampe 19 sayı, Marko Popovic ise 18 sayı, 8 asistle oynadı.

Le Mans Sarthe 85-75 Asvel Basket
Aslında skor olarak sürekli yakın giden, kopmayan bir maç olmasına rağmen sonda gelen 7-0'lık seri Le Mans'ı Lyon'a daha rahat götürüyor. JP Batista'nın 18, Koffi'nin 6'da 6'yla bulduğu 13 sayı Le Mans adına etkileyici performanslar olurken, Vassallo 29 sayıyla Asvel'in tur için son bir söz söyleme hakkının daha olmasını sağladı.

Budivelnik 58-87 BC Khimki
Khimki hali hazırda zaten Euroleague biletini almaya en yakın takımdı ve son adımın biletini Kiev'de, ilk maçta almayı başardı. 3. çeyreğe kadar farkın çok açılmasına direnen Dee Spencer da çözülünce fark bu çeyrekte 20 oldu ve maç sonunda 29 sayılık bu büyük fark oluştu.

28 Eylül 2010 Salı

"Once Brothers" Filminden İlk Görüntüler

5 yorum

Film 12 Ekim'de gösterime girecek, hikayeye de sonra değineceğiz. Sadece şunu söylemek geliyor içimden: "İki dakikalık video bile onu canlı canlı izleyemeyen gözlerimi doldurmaya yetti."


Euroleague 2. Öneleme Turu'na Bakış

0 yorum

Alba Berlin - Hemofarm Stada

Alba'nın en büyük problemi kesinlikle Milan Macvan olacak. Gilbao/Galil karşısında 26 sayı ortalamasıyla oynayan Macvan, yüksek basketbol zekası ve çok yönlü hücumuyla pivot Jerome Jordan'la pota altında korkutucu oluyorlar. Savaşçı Ivan Maras ve Milivoje Bozovic Hemofarm'ın diğer silahları. Alba Berlin'de ise Tadija Dragicevic mesafe tanımayan şutlarıyla takımını ayakta tutmaya çalışacak. Tecrübeli Patrick Femerling ve Sven Schultze ise Macvan'a karşı büyük bir savaş vermeye hazır. Derrick Allen'da pota altı hareketleri ve savunmada ki agresifliğiyle takımına ekstra katkı getirmeyi deneyecek. Hemofarm, Alba'nın önemli skor güçlerinden biri olan, Roanne karşısında performansı iyi olan Julius Jenkins'i durdurmak zorunda. Asla pes etmeyen Immanuel McElroy'da Alba'nın savunma adına en önemli ismi. Lucca Staiger'de kenardan Alba adına kararlılık getirmeye çalışacak. Jenkins'in işi Hemofarm'ın sert savunmacısı Bojan Krstovic'le hiç kolay değil. Ayrıca, McElroy da çok yönlü bir hücum oyuncusu Milos Borisov'la yeteneklerini test edecek. Borisov'un ribaunt konusunda hisleride oldukça iyi. Hollis Price ve Marko Marinovic'de oyun kurucu bölgesini ayakta tutmaya çalışacaklar. Price saha görüşü ve organize edebilme yeteneğiyle, Marinovic ise deliciliği ve şutlarıyla bu mevkiyi alternatiflendiriyor. Alba ve Hemofarm her bölgede birbirine yakın oyunculara sahip ve sonucu önceden kestirmek oldukça güç olsa da, müthiş bir mücadele olacağı kesin.

Spirou Basket - Unics Kazan

Belçika şampiyonu Spirou, Rusya'dan Kazan'la yeteneklerini Charleroi'da test edecek. Unics her 2 maçta da rahat kazanırken, Marko Popovic, Kelly McCarty ve Maciej Lampe sezona formda başladılar. Savunmada da Lampe, Rızvic ve Slavko Vranes sertliği artırdılar ve Spirou'nun pota altında işi pek kolay olmayacak. Spirou ise veteran isimlerine bu turda da güveniyor. Oyun kurucu Demond Mallet ve pivot Andre Rıddick, CEZ Nymburk karşısında takımlarına liderlik ettiler. Açıkcası bu maçta Kazan'ın yaşayacağı en büyük problem uçakta geçirecekleri uzun süre olacak. Yine de, Unics eğer dinç olursa bu maçta da galip gelecektir.

Le Mans Sarthe - Asvel Basket

Le Mans'ın en büyük silahı oyun kurucu Antoine Diot, önemli bir sakatlıktan çıkıp Banvit'e karşı sevindirici (Le Mans adına elbette) bir performans ortaya koymuştu. JP Batista ve Alain Koffi'de Le Mans'da skora katkı verebilecek nadir diğer 2 isim. Asvel'de pota altında bulunan 2 isme oldukça fazla güvenmek zorunda. Davon Jefferson ve Andrija Zizic takımın tek taşıyıcı bölgesi. Kısa forvet Vassallo'da Karadağ şampiyonu Buducnost karşısında 20 sayı bularak önemli bir hücum oyuncusu olduğunu göstermişti. Bu karşılaşma Vincent Collet için enteresan olacak. Asvel koçu olan Collet, 8 yıllık bir Le Mans kariyerini arkasında bırakmıştı. Neyse, maçla ilgili söylenebilecek çok şey yok. Pota altını kazanan, seriyi kazanır.

Budivelnik - BC Khimki

2 takım arasında o kadar büyük bir fark var ki. Raul Lopez ve Zoran Planinic oldukça iyi guard ikilisi. Planinic fiziğini ve kreatifliğini kullanırken, Lopez saha görüşünü, topun daha hızlı dönüşümünü Scariolo'ya veriyor. Keith Langford keskin bir şutör, çok yönlü hücum silahı. Kısa forvet posizyonunda ki Kelati ve Fridzon iyi şutörler ve 3 numarayı derinleştiriyorlar. Savrasenko ve Eze pota altının sert isimleri. Kresimir Loncar'ın post hareketleri, yüksek basketbol zekası ve şut hassasiyeti çoğu zaman fark yaratıyor. Budivelnik ise muhafazakar bir takım ve kısıtlı bütçesiyle şansını deniyor. Pota altında Anisimovas ve Andy Betts, hızlı hücumlarda Lamayn Wilson veya getireceği sertlikle Zach Morley Budivelnik nihai kozları. Khimki için raha bir eşleşme, yine de Budivelnik şansını deneyecektir.

Hedefe Son İki Adım

2 yorum

Euroleague eleme turlarında ikinci tur maçları bugün başlıyor; artık EL hedefine ulaşmak için A ve B gruplarında geçilmesi gereken sadece 2 tur var takımlar için, eşleşmelerin daha da renkli hale görüyoruz. İlk tur maçlarında basketbolseverleri çok da şaşırtan skorlar çıkmadığını söyleyebiliriz, iki Rus temsilcisinin halen elemelerin en ağır topları olduğunu hatırlatıp kendi yorumumuzu da katalım. Günün programı aşağıda, sahiden eleme ve bir nevi ısınma turları için gayet lezzetli eşleşmeler var:

28 Eylül Salı:

21:00 Alba Berlin-Hemofarm
21:30 Spirou Basket-Unics Kazan
21:30 Le Mans-ASVEL
19:00 Budivelnik-BC Khimki

Cibona İflas Etmek Üzere

1 yorum


Kara haber aslında yeni değil. Geçmiş yılların, özellikle de geçen senenin mirası. 6-7 ay para alamayan oyuncular ve Perasovic büyük özveriyle sezonu tamamlamışlardı. Son düdükle beraber de koşar adım kulüpten uzaklaştılar. Koca bir yaz kulübe sponsor bulmak için çaba sarfedildi ama sonuç negatif. Cibona boğazına kadar borca batmış durumda ve iflas sözcüğü ufak ufak dillendirilmeye başlandı. Sebebi durumun ciddiyetini gösterip vicdanları uyandırmak. Ama hiçbir akıllı yatırımcı bu borcun altına kolay kolay girmez. Romanov gibi çılgınları hariç tutuyorum tabi. O yüzden özellikle "akıllı" sözcüğünü kullandım. Cibona'ya şehir yönetiminin ayırdığı paradan tüm harcamalarını çıkarınca ellerinde kalan bütçe 300 bin euro. Yani Barcelona'nın en düşük kontrat alan oyuncusunun aldığı paranın yarısı. Borçları ise 8 milyon euro. Barcelona bütçesinin dörtte biri. 

Şu tabloda Eurolig için dengelerden ve çekişmeden bahsetmek mümkün değil. Zaten Bertomeu da Platini olmadığı için bu konuda sorun yok. Bu ligde parası olanlar, güçlüler gelsin oynasın, gerisi pencereden izlesin diyor Bertomeu. Ama Cibona Maroussi değil. Müzesinde ikisi Eurolig olmak üzere 6 Avrupa Kupası var. Köklü bir çınar devrilmek üzere. Partizan kadar akıllı olmamanın, yüksekten uçmanın cezasını çekiyorlar ama olsun. Biz Cibona'yı görmeye alışmışız. Yokluğu hissedilir.

Başkan "İflasa izin veremem çünkü bu en basit anlamıyla bu kulübün sonu anlamına gelir." derken, Zagreb Belediye Başkanı "Cibona'nın tabutuna son çiviyi çakan ben olmayacağım" diyerek destek vereceğini açıkladı. Bu işten yırtabilirler mi bilmiyorum ama başaramazlarsa Cibona Eurolig'deki garanti yerini de kaybedecek. Ondan sonra da Cibona'nın boşluğunu doldurma savaşı başlayacak. Neye göre ve nasıl yapılır bilmiyorum. Eurolig'deki bazı uygulamalar Aşk-ı Memnu ilişkisiyle, Yaprak Dökümü karmaşasıyla işliyor.

27 Eylül 2010 Pazartesi

Erceg'in Yükselişi Ivkovic'in Ellerinde

0 yorum

Zoran Erceg'i Partizan istiyor. Partizan sportif direktörü Dragan Todoric, "Zoran planlarımızda yer alıyor ve onu ilk 5'de düşündüğümüzü söyledik. Olympiakos'la ilgili problemlerini halletmeye çalışıyor ve biz de Ivkovic'le anlaşmaya çalışıyoruz." açıklamasını yaptı. Bu transferin önünde 2 engel var. Biri Erceg'in aldığı 700.000 euroluk ücreti, diğeri Bourosis'in sakatlığı. Ancak ne olursa olsun Erceg eğer Partizan'la anlaşırsa, Zeleznik'te oynarken olabileceği oyuncu beklentisini belki bir nebze Partizan'da karşılayabilir. Zeleznik'teki Erceg demişken bu noktayı biraz açalım. Çünkü o Erceg Eurobasket 2007'ye katılabilirken, Olympiakos dönemindeyken Sırbistan milli takımına seçilemedi.

Pivot oynayabilmesine rağmen daha rahat olduğu pozisyon uzun forvet. Basketbol zekası yüksek olan Erceg, Avrupa'nın gerektirdiği ve koçların sürekli maç içinde verdikleri deneysel taktikleri anlayıp, uygulayabiliyordu. Erceg, Zeleznik'te oynadığı dönemlerde savunulması gerçekten zor bir hücum performansına sahipti. Hem birebir oyunda hem sırtı dönükte oyunda oldukça yetenekli olmasının yanında ceza şutlarında yüksek bir yüzdeye sahipti. Kritik şutlarda eli titremeyen Erceg, uzun boyuna rağmen topu yere vurmakta pek zorlanmayan bir oyuncu. İkili oyunlarda oldukça başarılı olan Erceg aynı zamanda iyi bir serbest atıcıydı. Erceg savunmada baş ağrıtacak kadar kötüydü, Euroleague sertliğinde onunda yukarı seviyelere çıkması lazım. Tabii ki Zeleznik döneminde. Zeleznik dönemine bu kadar vurgu yapmamın sebebi Partizan'ın oyuncuların gelişim yaşları gecikse bile onu alıp potansiyelinin en yükseğine çıkarabilme yeteneğidir. O yüzden eğer Erceg Olympiakos'ta kalırsa geçen sene kiralık oynadığı Panionios sınıfındaki takımların pota altı oyuncusu olur. Partizan'la imzalarsa ya önümüzdeki ya bir sonraki transfer döneminin en gözde uzunlarından biri olur. Meşhur iki söz var bu konuyla ilgili, "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz." ve "Yaptıkları yapacaklarının teminatı."

Euroleague Takımlarının Ekim Ayı Sezon Öncesi Programı

0 yorum


Ekim'in 2'sinde CSKA Moskova - Partizan ve Panathinaikos - Zalgiris Aleksandar Gomelsky turnuvasında karşı karşıya gelecek. Aynı gün Cholet - Entente Orlenaise Fransa Super Kupası'nda sezonun ilk kupasını almaya çalışacak. 2 ve 3'ünde Gdynia turnuvası kapsamında Asseco, Lietuvos Rytas, Montepaschi ve Union Olimpija karşılaşacak. 3'ünde artık gelenekselleşen NBA Europe Live'da AJ Milano - NY Knicks ve 7'sinde Regal Barcelona - Los Angeles Lakers karşı karşıya gelecek. Özellikle Barça-Lakers mücadelesi oldukça ilgi çekecek. 6'sında Igokea - Panathinaikos, 7'sinde AJ Milano - Vanoli karşı karşıya gelirken, ayın 10'unda Montepaschi ve Virtus Bologna İtalya Super Kupası'nı kazanmak için mücadele verecek. 12'sinde The Euroleague Basketball American Tour kapsamında CSKA Moskova - Miami Heat, 14'ünde CSKA Moskova - OKC Thunder ve Caja Laboral - Memphis Grizzlies, 16'sında CSKA Moskova - Cleveland Cavaliers ve Caja Laboral - San Antonio Spurs karşı karşıya gelecek. 13'ünde ise Türkiye'nin iki büyüğü Efes Pilsen ve Fenerbahçe Ülker sezonun ilk önemli kupası olan Cumhurbaşkanlığı Kupası için parkeye çıkacak.

Basketbol Aforizmaları #13 Hıncal Uluç

13 yorum

"Oğuz'u da bütün bir sene oynatmadı. Fenerbahçe Ülker'de Tanjevic oynatmadı. Ömer bütün bir sezon yoktu. Semih ara ara oynuyordu. Bu 'kötü Amerikalıları oynatacağız' diye. O zaman da çocuklara fazla bir şey diyemiyorsun. Ömer ile Semih'in fazla bir farkı yok. Oğuz'un da onlardan fazla bir farkı yok."

Azıcık gururun varsa basketbol yazma be adam. Belli ki anlamıyorsun bu işten bari en azından etrafında maç izleyen insanlara sor da Tanjevic'in -kimilerine göre- Türkiye'de doğru yaptığı en önemli işin hakkını ver. Tanjevic Türk uzunlara şans vermemişmiş. Sebebi Amerikalıları oynatmak içinmişmiş. At yalanı, seveyim inananı...

Akıl-Fikir ve Transfer Haberleri

0 yorum

Aslında başlıktan anlaşılabileceği üzere kısa bir transfer bilgilendirme yazısı olacak, akıl-fikir kısmı ise o haberlerin içinde tercihi fazlasıyla tartışılabilecek olan Primoz Brezec ile ilgili... Adını anmışken Sloven oyuncuyla başlayalım; tekrar Avrupa deneyeceği bilinen Brezec için yakın dönemde Efes Pilsen'in yanı sıra Caja Laboral ve Union Olimpija isimleri de anılıyordu. Sloven pivotun tercihi dün belli oldu, kendisine Rusya'da Samara yolları gözüktü. Ne aldı, ne kadar aldı da oranın yolunu tuttu bilemiyorum ancak kağıt üzerinde sevimsiz duran bir hamleye imza attığını söyleyebiliriz Brezec'in. Hani maddi durumu felaket ama Olimpija'ya gidip bir memleket havası almak, Ljubljana'nın yeşilinde huzur bulmak bile daha sevimli olabilirdi. Neyse, tercihlerin tamamen duygusal olduğu günümüz koşullarında çok da fazla sorgulamanın anlamı yok; hayırlara vesile olsun...

Olimpija demişken, Sloven temsilcisinin kadrosuna Amerikalı Kevinn Pinkney'i kattığı haberini de geçiyor olalım. 83 doğumlu 2.08 boyundaki oyuncu uzun forvet ve pivot pozisyonlarında görev alabiliyor. 2 senelik bir İtalya tecrübesinin üstüne geçen sezon Hapoel Jerusalem'i de ekledi, Olimpija'nın içinde bulunduğu maddi imkansızlık ortamında atabileceği adımlar çok kısıtlı ve zaman da darken Pinkney transferi kayda değer bir hamle.

Son not da Tanjevic'in Roma'sından; İtalya temsilcisi Vladimir Dasic'i denemeye almış, kadroda kalıp kalmayacağı yakın dönemde belli olacaktır...

Euroleague'de 1. Öneleme Turu Sonuçları

1 yorum


Alba Berlin 95-82 Chorale Roanne
KK Hemofarm Stada 77-86 Hapoel Gilbao Galil
Unics Kazan 78-63 GasTerra Flames
CEZ Nymburk 73-71 Spirou Basket
Asvel Basket 85-76 KK Buducnost
Le Mans 78-66 Banvit BK
BC Khimki Moscow 85-66 Pepsi Caserta
(Budivelnik hükmen bir üst tura yükselmiştir.)
NOT: Maçların detaylı istatistiklerine skorlara tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Real Madrid'de Barcelona Sendromu

0 yorum

 
Geçen seneden bu yana alınan sonuçları tek tek yazmaya gerek yok. Artık herkes durumun ne kadar vahim olduğunun farkında. Real Madrid yönetiminin de canına tak etmiş olacak ki teknik ekip ve oyuncularla tek tek görüşme yapıldı. Yazın Real Madrid'de basketbol direktörlüğü görevine getirilen Juan Carlos Sanchez de görüşme öncesi AS gazetesine durumla ilgili bir röportaj verdi. Sorunun tamamen psikolojik olduğunu söylüyor ve Barcelona ile aralarındaki farkın sadece bu sorun olduğu konusunda iddialı. Galatasaray'ın Kadıköy sendromuna benzer bir durum var ortada. Real Madrid yaklaşık bir yıldır Barcelona'yı yenebileceğine inanmıyor. Sadece Eurolig çeyrek finalinde biraz kıpırdandılar ama gerisi gelmedi. Şu açık ki Messina haricindeki herhangi bir koç kesinlikle Ekim'i göremezdi. Zaten onun da kredisi dün itibariyle sona erdi. Röportajda yönetimdeki rahatsızlık çok net anlaşılıyor. Zor günler bekliyor Real Madrid'i. Geçen seneden çok daha zor...

26 Eylül 2010 Pazar

Banvit-TÜBAD Turnuvası'nda Değişiklik

1 yorum

Daha önce açıklanan takımlarla Banvit - TÜBAD turnuvası oldukça çekici bir hal almıştı. Ama Lottomatica Roma ve Medical Park Trabzonspor katılmayacaklarını açıkladılar ve yerlerine Aliağa Petkim ve Tofaş dahil edildi. Eskiye göre biraz cazibesini yitirmiş olsa da Olympiakos, Fenerbahçe Ülker ve Banvit'in varlığı turnuvanın takip edilmesi için hala yeterli bir sebep. Programı vereyim, sonra "hani Roma vardı" diye kulaklarım çınlamasın. Maçların NTV Spor'dan yayınlanacağını da ekleyelim.

29 Eylül 2010
17:30 Türk Telekom - Aliağa Petkim
20:00 F.Bahçe Ülker - Olympiakos

30 Eylül 2010
17:30 Aliağa Petkim - Tofaş
20:00 Olympiakos - Banvit

1 Ekim 2010
17:30 Türk Telekom - Tofaş
20:00 Banvit - F.Bahçe Ülker

2 Ekim 2010
11:00 A3 - B3 (5.'lik maçı)
13:15 A2 - B2 (3.'lük maçı)
15:30 A1 - B1 (Final maçı)

Süper Kupa "Yine" Barcelona'nın

0 yorum

ACB Süper Kupası sezon öncesi büyük merakla beklenen organizasyonlardan biri haline geldi. Bir önceki sezonun en iyi performansı gösteren takımları dörtlü finalde buluşup basketbol ziyafeti sunuyor. Ama son iki yıldır Barcelona sayesinde bu kupa da formaliteye döndü. İlk gün Real Madrid'i ezip geçtiler. Geçen sezonki El Clasico hezimetlerinden sonra yeni sezona bütçede kesinti yapmasına rağmen oldukça kaliteli transferlerle giren Real Madrid 34 sayılık farkı engelleyemedi. Barcelona çok sert ama bir o kadar da rahat oynadı ki Real Madrid maçın son hücumunda bile potayı göremedi. 89-55'lik skor yine derbiler tarihine geçen bir skor oldu. Geçen sezonun ACB finalinde Barcelona süpürülmemiş olsa hem kesintisiz müthiş bir hikayeye devam ediyor olacaklardı, hem de Messina bu kadar zor duruma düşmeyecekti. Caja Laboral'in Barcelona'yı 3-0'la geçmesi (ki ilk iki maç Palau Blaugrana'daydı) "Messina'nın şansızlığı tarihin en iyi takımlarından birine denk gelmesi" bahanesini de ortadan kaldırmış oldu. Artık "Barcelona'ya karşı sahada sadece gezinen Messina'nın Real Madrid'i" var. Real Madrid'in bu sene tüm kupalarda kafaya oynaması Messina'yı kurtarmak için gerekliyken, artık bu hezimetten sonra ekstra işler yapmaları da gerekiyor. Ama sahadaki tabloya bakınca, kafada 2-3 senaryo kurunca Real Madrid'in bu sezon da Barcelona'nın arkasında kalması ve Messina'nın gönderilmesi en yakın ihtimal gibi duruyor. Yarı finalin ilk maçında son şampiyon Caja Laboral Valencia'ya 66-67 mağlup oldu. Her ne kadar geçen seneye göre kan kaybetmiş olsalar da rakiplerinin geçirdiği değişime evlerinde boyun eğmeleri kritik bir sonuçtu. De Colo'nun son saniyelerdeki turnikesine Teletovic'in üçlüğü karşılık veremeyince finalde Barcelona'nın rakibi oldular. Ama onların da sonu pek farklı olmadı. 83-63 lük skorla Barcelona rahat kazandı kupayı. İlk izlenimler "Barcelona ve diğerleri" şeklinde bir ligin devamının yaşanabileceği. Turnuvanın MVP'sinin Navarro, 3 sayı şampiyonunun Sergiy Gladyr ve smaç şampiyonunun da Satoransky olduğunu ekleyelim.









25 Eylül 2010 Cumartesi

Banvit Eurolig'e Veda Etti

0 yorum

Eurolig için rüya demek yanlış olurdu çünkü geçen seneki Maroussi örneği hala hafızalarda duruyor. Ama gerek sakatlıklar, gerekse ilk maçın dezavantajı Banvit'in ilk turda elenmesine sebep oldu diyebiliriz. Eurolig'e kalsalar belki normal sezonda gruplarda eleneceklerdi ama en azından en üst düzeyde Avrupa kültürünün yerleşmesi için bir başlangıç olabilirdi. Ama malesef Eurocup ile yollarına devam edecekler. İlk maçta Abdi İpekçi'de mağlup olan Banvit Fransa'da da rakibine direnemedi. Ama kimsenin bu sonuca üzüldüğünü düşünmüyorum. Her fırsatta söylediğimiz gibi doğru işler yapılıyor Bandırma'da ve bu çizgi devam ettiği sürece bir gün mutlaka Eurolig'de Banvit'i kalıcı olarak izleyeceğimize inanıyorum. Resimdeki tribünü ilk maçtaki Abdi İpekçi tribünü ile karşılaştırınca sonuç aslında çok da sürpriz değil. Banvit'in kendi şehrinde güzel bir tribünü var ama ülke olarak sorunumuz farklı zamanlarda ortaya çıkıp bu tip sonuçlar doğurabiliyor. Detaylı istatistikler burada.

 LE MANS (78): Ryvon Covile 6 (1 ribaund), Charles Kahudi 4 (2 ribaund- 3 asist), Antoine Diot 18 (3 ribaund- 3 asist), Alain Koffi 14 (5 ribaund), Alex Acker 4 (1 ribaund), Ben Dewar 12 (3 ribaund- 2 asist), Marc-Antoine Pellin 8 (2 ribaund- 7 asist), Thierry Rupert 4 (5 ribaund- 1 asist), Joao Paulo Batista 8 (3 ribaund- 3 asist), Henri Kahudi

BANVİT (66)
Şafak Edge 3 (1 ribaund- 3 asist), İbrahim Yıldırım 2 (1 asist), Lance Williams (2 ribaund- 1 asist), Mutlu Akpınar 18 (3 ribaund), Chuck Davis 14 (6 ribaund- 2 asist), Erol Can Çinko, Yiğitcan Turna 5, Vladimir Golubovic 16 (12 ribaund- 1 asist), İzzet Türkyılmaz, Barış Ermiş 8 (1 ribaund- 3 asist), Bora Hun Paçun

24 Eylül 2010 Cuma

Semih ve Ömer'in NBA Rolleri

4 yorum

Yazı nba.com yazarlarından John Schuhmann'a ait. Bu sene NBA'de forma giyecek Semih Erden ve Ömer Aşık'ın ABD maceraları hakkında öngörülerini kaleme almış Schuhmann. Benim Semih'le ilgili çok karamsar düşüncelerim var o yüzden yorum yapmayayım sizi direk yazıya aktarayım. Her konuda ABD'ye gitmek kolay, kalmak zordur. Umarım uzunlarımız da orada kalıcı olurlar ve her gün yeteneklerine yenilerini eklerler. Semih'te pek öyle bir potansiyel ve çaba yok ama Ömer Aşık'ın iyi işler yapacağını düşünüyorum kendi adıma. Sene içinde zaten takipte olacağız, ilk NBA etiketimiz de bizimkiler için olsun.

23 Eylül 2010 Perşembe

6. Banvit-TÜBAD Basketbol Turnuvası

1 yorum

Bu sene 6.sı düzenlenen Banvit TÜBAD Basketbol Turnuvası'nın tanıtımı geçtiğimiz günlerde yapıldı. Katılan takımlar fazlasıyla ilgi çekici. Olympiakos, Lottomatica Roma, Fenerbahçe Ülker, MP Trabzonspor, Türk Telekom ve evsahibi Banvit 29 Eylül - 2 Ekim tarihleri arasında Bandırma seyircisinin önüne çıkacak. İmkan olsa bizzat yerinde takip edilmesi gereken bir turnuva ama takip edemeyenler için imdada yine Ntvspor yetişiyor. Her gün iki maç oynanacak ve Ntvspor'dan canlı yayınlanacak. Ivkovic'li yeni Olympiakos'un varlığı bile turnuvayı izlemek için başlı başına bir sebep. Bir an önce gelsin 29 Eylül...

Üstüme Rahat Birşeyler Alıp Dünya Şampiyonasına Geliyorum

1 yorum




Belarus Kadın Milli takımının Dünya Şampiyonası konsepti çok konuşulacak gibi..

22 Eylül 2010 Çarşamba

Bronz Madalyanın Litvanya İçin Anlamı

1 yorum

Litvanya gibi bir basketbol ülkesinin dünya şampiyonalarında madalya alması çok da garipsenecek bir durum değildir. Ama 2010 Dünya Şampiyonası Litvanya için Türkiye'den çok daha özel bir sonuçla sona erdi. Herhangi biri Litvanya'nın, aldığı bronz madalyaya Türkiye'nin aldığı gümüşten daha fazla sevineceğini söylese herkes buna gülüp geçerdi. Ama buraya kaliteleriyle eşdeğer formsuzlukta öyle 12 adamla geldiler ki kimse hatta oyuncuların kendileri bile bunu beklemiyorlardı. İşte tam da bu durumla ilgili çok güzel bir klip hazırlanmış. Videonun ilk yarısı Polonya'daki berbat performansın yanında, buraya gelen oyuncuların ne kadar kötü bir yıl geçirdiğini anlatıyor. Kalan bölüm ise rüya gibi geçen Türkiye serüvenini. Pocius "Biz de böyle birşey beklemiyorduk." derken Seibutis kulak misafiri olduğum röportajında "Bizim için 2011 Avrupa Şampiyonası öncesi antrenman yapar gelirler diyorlardı ama biz takım olduk ve başardık." dedi. Onlar gerçekten takım olmuşlardı ve her maç sonrası bir kolej takımı havasında devam ettiler. Bu zaferle beraber umutsuzluğa düşen Litvanya halkı da ayaklandı. Video bir basketbolseverin tüylerini diken diken edecek güzellikte. Biz böyle şeyleri başaramıyoruz malesef.

Brad Newley Röportajı (Hoopsleader)

0 yorum

Damakta tad bırakıp giden Brad Newley, geride kalan dünya şampiyonasını kendi ülkesine adına değerlendirip önümüzdeki sezonda Rytas ile ilgili görüşlerini Hoops Leader sitesine aktardı. Röportajın bir yerinde "Yeni Chuck Eidson" ibaresi var ki eğer Newley'e Eidson'a verilen özgürlük verilirse yerine tam oturabilecek bir tanımlama. Avrupa'nın parlayan önemli oyuncularından biri olacak Newley. Şansını iyi kullanırsa büyük takımlara 1-2 yıl içinde geçecektir. Tarihe notumuzu düşelim. Röportajın tamamı burada.

Banvit: 72 - Le Mans: 78 (Banvit'in Yolu)

0 yorum

İzleyemedik ama gördük ki Banvit için Avrupa amaç değil araç. Zeki ve çalışkan insanlar doğru işler yapıyor, Banvit ışığıyla farkını ortaya koyuyor. Dün rakip Fransa'nın iddialı takımlarından Le Mans'tı ama süre dağılımı Le Mans'tan daha iddialıydı. Şafak Edge 25 dakika, İbrahim Yıldırım 15 dakika ve Erol Can Çinko 16 dakika. Bu kadar kritik bir virajda herkesin cesaret edebileceği bir tablo değil. Geçen sene Eurolig arenasında sonucu belli maçlarda bile Sinan Güler gibi bir ismi 10 saniye sahada gören bizler için tüyler ürpertici, gurur verici bir tablo. Maçla ilgili söylenecek pek fazla bir şey yok çünkü rakamlar üzerinden konuşmak pek sağlıklı olmayacaktır. İzleyen arkadaşlar varsa görüşlerini memnuniyetle yayınlarız. Şu açık ki Banvit çizgisini koruyacak, bildiği yoldan şaşmayacak. Eurolig'e de katılsa, Eurocup'ta da devam etse. Belki bugün kaybeden tarafta olacaklar ama bu yapılanma devam ettikçe istikrarlı bir şekilde kazananlar tarafında kalacakları da kesin. Rövanş maçı 24'ünde Fransa'da oynanacak, kimbilir belki 3 gün sonra da kazanan tarafta olurlar. Detaylı istatistikler burada.

Bu arada Abdi İpekçi'de ücretsiz girilebilen maçı resmi olarak 700 kişi izlemiş. 11 Eylül'den itibaren 2 gün sahne alan basketbol aşığı bir grup vardı. Onlardan herhangi birini gördünüz mü? Ha bir de 10 gün önce Dünya ikincisi olmuştuk değil mi, az kalsın unutuyordum. Karpuz misali "Seçmece maçlar seçmeceeee" !!

BANVİT (72): Şafak Edge 13 (2 ribaund- 5 asist), İbrahim Yıldırım 2 (2 asist), Lance Williams 11 (1 ribaund- 1 asist), Mutlu Akpınar 11 (3 ribaund), Chuck Davis 12 (2 ribaund- 2 asist), Erol Can Çinko, Yiğitcan Turna, Vladimir Golubovic 4 (2 ribaund), İzzet Türkyılmaz (1 ribaund), Barış Ermiş 15 (1 ribaund- 1 asist), Bora Hun Paçun 4 (4 ribaund- 3 asist), Antonio Graves

LE MANS (78): Ryvon Covile 6 (2 ribaund- 1 asist), Charles Kahudi 7 (3 ribaund- 2 asist), Antoine Diot 6 (5 ribaund- 4 asist), Alain Koffi 10, Alex Acker 6 (3 ribaund), Ben Dewar 6 (3 asist), Marc-Antoine Pellin 5 (4 ribaund- 7 asist), Thierry Rupert 14 (2 ribaund- 2 asist), Joao Paulo Batista 18 (5 ribaund- 1 asist), Henri Kahudi, Kevin Mendy

Scariolo Sorgulanmaya Başlandı

0 yorum

Kuşkusuz tüm basketbolseverler İspanya'nın altıncılıkta kalmasıyla hayalkırıklığına uğradı ama buna en çok İspanyollar üzüldü dersek bu kehanet olmaz. Son Dünya ve Avrupa şampiyonluğunun yanında kulüp takımlarının da olağanüstü başarısı turnuva öncesi "Pau Gasol yeri zor doldurulur bir oyuncu" cümlesini öyle transparan hale getirdi ki altında yatan "Pau Gasol'süz de biz altın madalyayı alırız" özgüveni oyunculardan rahatça seçiliyordu. Hazırlık turnuvalarındaki başarılı sonuçlar, son anda kaybedilen ABD hazırlık maçından sonra "İspanyollar bilerek kaybetti ki ABD havaya girsin" şeklindeki şımarık argümanı bile inandırıcı noktaya getirmişti. Ama parkenin üzerindeki gerçekler öyle değildi.

Boğalar için oldukça kötü başlayan turnuva, Abercrombie'nin üçlüğüyle makasa girip rota değiştirdi ve Teodosic'in 8 metrelik üçlüğüyle de sona erdi. Bir basket bu sefer, madalyalara abone İspanyollar'ın kalemini kırıp 12 Eylül günü onları 6.lık tablosuna yerleştirdiğinde, üstelik de bu kadar düşük kaliteli bir şampiyonada bu yaşanınca ister istemez Scariolo da sorgulanmaya başlandı. Kötü olduğu için mi? Tabi ki değil. Scariolo son dönemde İspanya'ya adını kazımış çok kaliteli koçlardan biri. Üstelik İtalyan olmasına rağmen İspanyollar'dan altın vatandaş muamelesi görüyor. Ama insan çıtasını yükseltince bir daha aşağı inmesi çok zor oluyor. İspanyollar'ın da derdi bu. İspanya Basketbol Federasyonu Başkanı Jose Luiz Saez "Hayalkırıklıklarının bizi erken karar vermeye zorlamasına izin veremeyiz." derken konuşmanın kenarına da "İspanya'da bir devrin sonu olmaz. Sürekli oyuncular yetişir, olgunlaşır ve yerine yenileri yetişir." diye eklemiş. Bir transparan cümle daha. Artık altında ne görürsünüz size kalmış.

21 Eylül 2010 Salı

Banvit vs. Le Mans Sarthe Basket

2 yorum

Le Mans, Avrupa basketbolunda değer kaybeden Fransa Ligi'nin önemli, her ne kadar çok üst seviyelere oynayan bir takım olmasalar da Avrupa kültürü Bandırma ekibine göre daha fazla olan ekiplerinden biri. Geçtiğimiz sezonu Erman Kunter'in çalıştırdığı Cholet'in arkasında 2. sırada bitiren, Play-Off'larda da finale kadar yükselip tekrar bu takımın karşısına dikilen Le Mans bu maçı 81-65 kayberek şampiyonluğu Cholet'e kaptırdı. O kadrosundan Dewarick Spencer, Marc Salyers ve Zack Wright gibi önemli skor opsiyonlarını kaybeden Fransız temsilcisinin en önemli takviyeleri eski oyuncuları Alain Koffi ve ASVEL'den Ben Dewar oldu. Aslında bu ikilinin yanına gönül Alex Acker'ı da eklemek istiyor ancak Amerikalı oyuncunun sakatlık geçmişi onun gelecekteki katkısı adına da ciddi şüpheleri beraberinde getiriyor ki Banvit'e karşı da forma giymeyeceği söyleniyor..

Le Mans için önümüzdeki en ciddi verileri bize sunan Fransa’daki hazırlık turnuvasında Zalgiris’i 79-66 yenip Cholet’e 64-56, Caja Laboral’e de 96-66 mağlup oldular. Kazandıkları Zalgiris maçında da Litvanya temsilcisinin kilit oyuncularının Ulusal Takım’da olduklarını hatırlatalım. Bandırma temsilcisinin son durumu hakkında çok net bilgi sahibi olmadığımı, hazırlık dönemlerini takip edemediğimi itiraf etmekle birlikte, en azından kağıt üzerinde geçilmeyecek bir ekiple karşılaşmayacağını belirtmem gerekiyor. Banvit'in EL yolunda önünde önemli engeller olacak olsa da adım adım gitmekte fayda var, bugünkü Le Mans maçı da bunu ilki. Le Mans'ın kadrosunu geçerek yazıyı noktalayalım, başarılar...

Antoine Diot (FRA) - Marc-Antoine Pellin (FRA) - Alex Acker (USA) - Henri Kahudi (FRA) – Pierre Etienne Drouault (FRA) - Ben Dewar (USA) - Charles Lombahé-Kahudi (FRA) - Alain Koffi (FRA) - Thierry Rupert (FRA) – Babacar Niang (FRA) - JP Batista (BRA) - Ryvon Covile (USA)

Not: Fransa temsilcisi kendi sitesinden Banvit'i nasıl tanıtmış diye merak edenler, buyurun...

Sinan Erdem'de Tarihi Bir An

3 yorum

Final maçı için Sinan Erdem Spor Salonu'nda bulunan şanslı basketbolseverler tarihi bir ana da tanıklık ettiler. Gerçi organizasyon devre arasında olduğu için bir kısım taraftar bunu göremedi ama zaten buradaki isimleri zerre kadar umursamayan, hatta tanımayan bir topluluk olduğu için o konuda sorun yok. Saha içine iznim olmadığı için ancak bu pozu yakalayabildim ama yeterli olduğunu sanıyorum. Divac, Kicanovic, Dino Meneghin, Sabonis ve Oscar Schmidt... En çok alkışı -belki de salondaki Litvanya'lıların etkisiyle- uzak ara Sabonis'in aldığını da ekleyeyim. Bu arada Meneghin'e sesimi duyurabilsem İtalya ve 24 takımlı Avrupa Şampiyonası ile ilgili iki çift lafım olacaktı ama başaramadım.

20 Eylül 2010 Pazartesi

Euroleague Heyecanı Başlıyor

1 yorum

Bir başka deyişle bu yolun yolcusu son iki ekibi belirleyecek mücadeleler yarın başlıyor. Bilindiği üzere A ve B Grupları'na giden yolda iki yol haritası çizilmiş durumda; B'de en çok öne çıkan takım Khimki, kağıt üzerinde önemli bir kadroya sahipler ki maalesef Banvit'in tarafındalar. A Grubu'na gidecek yol daha fazla bilinmeyenli sanki, yine de Alba Berlin ve Unics Kazan'ın bir parça öne çıktığını söylesek çok yanlış olmaz herhalde. Gene de takımların sezon başı durumları itibariyle bu eleme maçlarının sürprizlere fazlasıyla açık olduğunu hatırlatmakta fayda var. Neyse, programı geçip "hayırlı olsun" diyelim; sezonu açıyoruz...

21 Eylül Salı

19:00 Galil-Gilboa - Hemofarm
20:00 Banvit BK - Le Mans
20:30 GasTerra Flames - Unics Kazan
21:30 Spirou - CEZ Nymburk
21:30 Buducnost - Asvel Basket
21:30 Pepsi Caserta - BC Khimki
21:30 Chorale Roanne - Alba Berlin

Sezon Başı El Clasico

0 yorum

ACB Başkanı Eduardo Portela Süper Kupa'da kurayı çekti ve %50 olan El Clasico ihtimali gerçeğe dönüştü. Geçen senenin şampiyonu Caja Laboral ve Kral Kupası'nın sahibi Regal FC Barcelona seri başı olarak girdikleri kurada Valencia ve Real Madrid ile eşleştiler. Geçtiğimiz sene büyük Barcelona üstünlüğü sebebiyle El Clasico'lar hiç tat vermemişti. 8 derbinin 7'sini kazanmıştı Xavi Pascual ve ekibi. Bu sene de ilk resmi maçlarında karşı karşıya gelecekler. Yeni transferler ve yeni politika Real Madrid'i ayağa kaldırır mı bilinmez ama Messina'nın Real Madrid'i artık geri sayıyor. Bu sene başarısızlığın hiçbir şekilde kredisi yok. O yüzden ileriye dönük mesajlar ve güven açısından bu başlangıç çok önemli olacak. Maçlar Fernando Buesa Arena'da 24-25 Eylül'de oynanacak. Geçen sene sürpriz yapıp bizi sevindiren TRT'den bir atak gelecek mi o da ayrı merak konusu.

18 Eylül 2010 Cumartesi

Haislip Caja Laboral'de

2 yorum

Dünün önemli transfer haberlerinden biri İspanya'dan geldi. Eliyahu ve Splitter'ı kaybettikten sonra Macvan ve Musli ile ilgilenen Caja Laboral sürpriz bir hamleyle Marcus Haislip'i kadrosuna kattı. Basketbolun Anelka'sı sayılabilir Haislip. Kulüp kulüp dolaşıp piyasası hiçbir zaman düşmeyen, gittiği hiçbir yerde de üst düzey performans sergilemeden kafasına göre takılan bir oyuncu. Şimdiki durağı Caja Laboral ama kafa kurcalayan bazı noktalar var. Giden oyuncu sahada deli gibi savaşan Eliyahu, gelen oyuncu istediği zaman oynayan Haislip. 4 numara pozisyonundaki ortağı da ayrı bir araştırma konusu olabilecek Teletovic. Koçun da Ivanovic olduğunu düşününce sene içinde Baskonia cephesinde müthiş bir sinir harbinin yaşanacağı söylemek sanırım kahinlik olmaz. Eğer bu takım gerçek bir 5 numara alırsa bence Haislip sene sonunu göremez. Ne o aldığı dakikalardan memnun kalacaktır, ne de Ivanovic onun umursamaz tavırlarından.

17 Eylül 2010 Cuma

Rasid Mahalbasic Fenerbahçe Ülker'de

2 yorum

Fenerbahçe Ülker bir süredir denediği 1990 doğumlu 2.09 boyundaki Rasid Mahalbasic'le NBA hakları saklı olmak üzere 6 yıllık bir anlaşma imzaladı. Bilmeyenler için Mahalbasic'i tanıtmakta fayda var. Mahalbasic 2009 yazında Üsküp, Makedonya'da düzenlenen U20 B kategorisi şampiyonasında Avusturya formasıyla MVP seçildi. Burada sayı kategorisinde 19.4 sayıyla lider, 10 ribaunt ortalamayla da ikinci sırada yer aldı. Mahalbasic, aslen Slovenya doğumlu olmasına rağmen Avusturya'da basketbola başladı. Altyapısından yetiştiği Worthersee Piraten'de geçen sezon 18.4 sayı 8.6 ribaunt ortalamalarıyla oynadı. Ancak Piraten şartları hiç iyi olmayan ve Avrupa'nın en küçük liglerinden biri olan Avusturya Ligi'nde bile sondan bir üstteydi. Burada maç başına 30.7 dakika alabiliyordu. Oyununu daha ileriye taşımak için Bosna Sarajevo'ya gitmek istedi fakat Bosnalılar buy-out ücretini ödeyecek maddi durumda değildi. Mahalbasic kendi yaş grubunda Avrupa'nın yetenekli power forvetlerinden biri olarak anılıyor. Dış şut tehdidi de bir uzun için iyi seviyelerde. Bu transferin proje olduğunu belirtmek gerekiyor. Fenerbahçe Ülker yabancı oyuncu hakkını doldurmuş durumda. Kaliteli ve iyi bir gelecek vaad eden bir yeteneği de Spahija ve Aydın Örs muhakkak ki kaçırmak istememiş. Hayırlı olsun.

Galatasaray Cafe Crown Eurocup'ta

3 yorum

Galatasaray Cafe Crown'un Eurocup durumuyla ilgili taze ve sevindirici bir bilgi geldi, paylaşayım. Maroussi kupaya katılamadığı için her halükarda o eşleşmeden elenecek takımın yerine (ki bu Maroussi katılamadığı için 1 boşluk yarattı) PAOK Eurocup'a direkt olarak katılacak ve PAOK'un ön elemedeki rakibi Spartak St.Petersburg ile Galatasaray Cafe Crown eleme turunda karşılaşacak. İlk maç 29 Eylül'de İstanbul'da, rövanş 6 Ekim'de Rusya'da. Rakip zorlu ama şanslar eşit. Galatasaray camiasına hayırlı olsun. Umarım son anda bir aksilik çıkmaz.

Galatasaray'a Eurocup Şansı

0 yorum

Dün Maroussi'nin Eurolig elemelerine katılma hakkını kaybettiğini yazmıştım. Bu olayın dönüp dolaşıp bize temas edeceğini tahmin etmek imkansızdı, ama oldu. Eurolig elemelerine katılan 16 takımdan 2'si Eurolig'e katılma hakkını elde edecek. Kalan 14 takım ise doğrudan Eurocup'a katılacak. Maroussi'nin çekilmesiyle Eurolig elemelerine yeni bir takviye yapılmadı ancak oradan doğan boşluk aynı zamanda Eurocup'ı da etkiliyor. Ve şu anda o boşluk için öne çıkan iki takım Galatasaray ve Bizkaia Bilbao. Bilgi organizasyona oldukça yakın olan yabancı bir gazeteci arkadaşımdan. Ama esas uyarı Bilbao'nun bu bileti kapmak için fazlasıyla lobi yaptığı yönünde.

Eurocup'a Cajasol ve Estudiantes doğrudan katılıyor, Gran Canaria da eleme oynayacak. 5 takımları zaten Eurolig'e doğrudan katılıyor. Bilbao da Eurocup'a katılırsa ACB liginin yarısı Avrupa'da mücadele etmiş olacak. Hem de bizim gurur duyduğumuz Türk Hava Yolları'nın sponsor olduğu iki lige. Gümüş madalya sonrası basketbol gelişecek, Avrupa sahnesindeki yerimizi sağlamlaştıracağız vs. diye konuşan federasyon yetkilileri, camianın ağır isimleri ve THY'nin bu işe eğilen isimleri. İşte size fırsat. Bu iş lobiyle olacak ve birkaç gün içinde muhtemelen sonuçlanacak. Oktay Mahmuti gibi bu ligin en değerli koçu seçilmiş bir isim ve Galatasaray gibi camia Bilbao ve İspanya lobisine yenilmemeli. Umarım bir kişiyi bile harekete geçirip çorbada tuzumuz olur ve İspanyollar yerine Galatasaray Cafe Crown'un Eurocup maçlarını izleriz.

16 Eylül 2010 Perşembe

Maroussi Eurolig Elemelerine Katılamıyor

0 yorum

Maroussi geçen senenin en flaş takımlarından biriydi. Seyircisiz olmalarına rağmen hem ligde, hem de euroligde elde ettikleriyle büyük takdir toplamışlardı. Ama spor sahnesinde dün yok bugün var. Yunan liginin playoffunda 4. olarak Eurolig elemelerine katılmaya hak kazanan Maroussi bugün Eurolig tarafından yapılan resmi açıklamayla lige katılma hakkını kaybetti. 10 gün önce başarılı koç Bartzokas görevi bırakırken bir takım mesajlar vermişti ve kulübün içinde olduğu zor durumu anlatmaya çalışmıştı. Olay demek ki çok ciddi boyutlara ulaşmış. Maroussi gerekli belgeleri veremediği için basketbolun Avrupa'daki en büyük organizasyonunda önümüzdeki sene yer alamayacak. Yunanistan liginde yer alıp alamayacağı ise henüz belli değil.

Bartzokas'la birlikte Spencer, Askrabic ve Sarıkopoulos gibi oyuncuları da kaybeden Maroussi şu anda uçurumun kenarında. İşin bir diğer ilginç tarafı da Turkish Airlines Euroleague'e parasızlıktan katılamayan Maroussi'nin ana sponsorunun Türk Hava Yolları olması. Fıkra gibi bir durum. Bu arada Maroussi'nin yerine de hiçbir takım elemelere katılamayacak. Budivelnik doğrudan ikinci tura çıkmış oldu. Şanslılar demek isterdim ama ikinci turdaki rakipleri Khimki - Caserta serisinin galibi olacağı için onlar için farkeden bir durum yok. Bertomeu için mutlu biten bir gece. Maroussi artık Eurolig'de yok.

Rudy Fernandez Bilmecesi

0 yorum

Yaz başından beri Avrupa transfer gündeminden düşmeyen Rudy Fernandez için akşamüstü Regal FC Barcelona ile anlaştığı haberleri bir anda yayılmaya başladı. Hatta menajerlik ajansından açıklama geleceği bile söylendi. Ama oyuncunun cephesinden gelen açıklama anlaşmanın olmadığı yönünde oldu. Bir yanda Rubio, bir yanda Real Madrid'in bütçede küçülme kararı Fernandez'i Barcelona'ya iten etkenler olmuş olabilir ler ama yine de resmi açıklamayı beklemekte fayda var. Umarım alışık olduğumuz klişe yalanlamalardan biridir çünkü aylardır hakikaten Rudy haberlerinden baygınlık geldi. Gelecekse gelsin, gelmeyecekse işimize bakalım.

Blatt Yunanistan İçin İlk Aday

2 yorum

Yunanistan Basketbol Federasyonu Başkanı Georgios Vassilakopoulos Jonas Kazlauskas'la ayrılmaları durumunda yerine geçecek isimler arasında ilk sırada David Blatt'ın geleceğini söylemiş. İspanya'ya elendikleri maçın ardından bütün medyanın kötü yönetimi üzerinde birleştiği Kazlauskas, özellikle rotasyon ve dar oyuncu kadrosu nedeniyle çok fazla eleştiri toplamıştı. Maccabi'yle kontrat imzalayan ve 4 yıldır Rusya'yı çalıştıran başarılı koç David Blatt, Toronto Raptors üzerine yapılan ve Toronto'lu basketbolseverlerin oy verdiği bir anket olan "Avrupalı veya Avrupa'da çalışmış hangi koçu Raptors'ın başında görmek istersiniz?" sorusunda önemli adaylar arasından ilk sırada seçilmişti. Kendisine okyanus ötesinden de saygı duyulan Blatt, olası bir Yunanistan koçluğunda da Rusya'daki deneyiminden rahat olamayacak. Takım başarılı bir jenerasyonun arkasından, onlarla baş edecek kalitede isimler çıkaramadı ama Yunanlar da başarı çıtasını çok yukarılara çıkardı. Diamantidis'in de artık görev almayacağını düşünürsek Blatt'ın başı çok ağrıyacak.

15 Eylül 2010 Çarşamba

Arjantin'den Basket Haberi mi Var?

1 yorum

Not : Ben de Fenerbahçe'liyim, bu yüzden gereksiz yorumları yayınlamayacağım.

14 Eylül 2010 Salı

Hakan Köseoğlu'na Paok Kancası

4 yorum

Yunan basınında konuyla ilgili bir haber bulamadım ama forumlarda konuşulan PAOK'un ligimizin asist kralı Hakan Köseoğlu'nun peşinde olduğu yönünde. Bu sefer denemeye alınmadan ciddi ciddi transfer edilmek isteniyor sanırım. Esas problem ise PAOK'un Hakan Köseoğlu'nun transferi konusunda maddi açıdan garanti sunamaması. Zaten maliyetinin diğer adaylara göre düşük olması yüzünden Hakan ön plana çıkıyor. Birkaç güne kokusu çıkar, durum birinci kaynaklardan basına servis yapılır. Biz de mış'lardan, muş'lardan kurtulmuş oluruz.

Macvan'ın Durumu ve Caja Laboral'in Arayışları

0 yorum

Olay dünya şampiyonası organizasyonu olunca oyuncular burnunuzun dibinde de olsa kulüp takımlarıyla ilgili soru soramıyorsunuz. Yani bunu engelleyen herhangi bir kural yok ama oyuncular konuşmak istemiyor. Bu konularla ilgili konuşan bir tek Kleiza'yı gördüm, o da Yunan gazetecilerin sorusu üzerine Yunanistan'da geçirdiği günler için sadece teşekkür etmekle yetindi. Üçüncülük maçı sonrası Pocius'un doping testinden dönmesini bekliyordum ki Macvan'ı basın toplantılarının yapıldığı odada yalnız başına otururken gördüm. Kulüp olaylarına girmek için bulunmaz bir fırsattı. Kendisine bu sene Hemofarm'da kalıp kalmayacağını, basında bir çok teklif haberinin olduğunu sorduğumda "Bu sene Hemofarm'da kalacağım gibi gözüküyor. Maccabi Tel Aviv, Efes Pilsen ve Caja Laboral'den teklifler vardı ama sözleşmemdeki 500 bin dolarlık serbest kalma maddesi yüzünden sıkıntı yaşandı. Yeni bir gelişme olmazsa kontratıma devam edeceğim." dedi. Maç yüzünden de bir hayli moralsizdi.

Şampiyonada Savanovic ve Keselj kadar öne çıkamamış olsa da Macvan oldukça potansiyelli bir oyuncu ve mutlaka bulunduğu yerden daha yukarı noktalara sıçrama yapacaktır. Ama bunu bir an önce yapması kariyerinin şekillenmesi açısından çok önemli. Tam da bu noktada Sırp basını adı geçen takımlardan Caja Laboral'in Macvan'ın yeni takımı olabileceğini yazdı. Eliyahu'nun gidişinden sonra Caja Laboral'in sıkıntıda olduğu aşikar. Aynı şekilde piyasada arayış içinde oldukları da. Splitter gibi bir yıldızdan sonra Macvan için 500 bin doları gözden çıkarırlar mı bilemiyorum ama yatırım yapılacaksa piyasadaki ilk tercih mutlaka Sırplar olmalı. Bu kimsenin reddedemeyeceği bir gerçek. Ivanovic de zeki ve piyasayı takip eden bir koç. Hamleleri bunu açıkça gösteriyor. Bjelica'yı zaten aldılar, Macvan'dan sonra takip ettikleri bir diğer Sırp da 91 jenerasyonunun en parlak oyuncusu olarak gösterilen 2.12'lik Dejan Musli. 10 gün deneme antrenmanlarına çıkacak Caja Laboral'le. Beğenildiği takdirde kadroya katılacak.

Tarihe Geçen Madalya

3 yorum

(Büyük hali için resmin üzerine tıklayınız)

Ülkeyi sevince boğan gümüş madalya Sinan Güler'in boynundayken...

Mirza Delibasic Turnuvası Maç Programı

0 yorum

Tanjevic yönetimindeki Fenerbahçe Ülker'in katılmasına alışkın olduğumuz Mirza Delibasic'in turnuvasında Bosna Hersek'in bu seneki konuğu Türkiye kontenjanından Efes Pilsen olacak. 6. kez düzenlenen turnuvada Efes Pilsen'e ev sahibi ülkeden KK Bosna, Hırvatistan'dan Cibona Zagreb ve Karadağ temsilcisi Buducnost eşlik edecekler. Bosna ekibinin sitesinden daha detaylı bilgilerine ulaşılabilecek turnuvanın özet maç programı ise şöyle:

15 Eylül Çarşamba
Buducnost-Cibona Zagreb (18:15)
KK Bosna-Efes Pilsen (20:15)

16 Eylül Perşembe
Üçüncülük mücadelesi (16:00)
Birincilik mücadelesi (18:15)

Şampiyon ABD Gururumuz 12 Dev Adam

4 yorum

Ne yalan söyleyeyim arkamızdaki rüzgara rağmen konuştuğum hiçkimsenin bu maçtan galibiyet beklentisi yoktu. ABD'nin pota altında fizikli bir uzunu olmaması etkili pota altımızla umudumuzu yeşertse de, her birinin önemli yıldızlar olduğu gerçeğini düşününce yolun sonu burası diye içimizden geçiyordu. ABD ile başabaş mücadele edebilmek için mutlaka oyunun içinde kalmak, farkın açılmasına izin vermemek gerekiyordu. Maçın başında bunu başarsak da ikinci periyodla beraber kalite farkı skorborda yansımaya başladı. Karşımızdaki yıldızların sezon içinde her gece 48 dakika (daha düşük sertlikte olsa da) maç yaptığı gerçeği, turnuva programında bu tempoya nerede pes edeceğimizin de cevabı oldu aynı zamanda. Birçok kişi farklı görüş sunacak olsa da ben final maçından önce açıklanan kişibaşı 1,5 milyon TL primin de oyuncuları olumsuz etkilemiş olabileceğini, "bu maçı kaybetsek de hayat güzel" düşüncesini yerleştirmiş olabileceğini düşünüyorum. Neticede ABD'nin bizden en az 4-5 gömlek üstün olduğu gerçeği tabelada altın madalya sahibini ABD, gümüş madalya sahibini ise Türkiye olarak belirledi. Onlar 16 yıl sonra dünya şampiyonluğunun mutluluğunu yaşarken, bizler 12 Dev Adam'ı "Şampiyon Türkiye" tezahüratıyla selamladık. Hepsiyle gurur duyuyoruz. Kendi adıma da bir daha göremeyeceğim, hatta belki çocuğumun da evsahibi olamayacağı dünya şampiyonasında final coşkusunu yaşattıkları için hepsine teşekkür ediyorum.

Litvanya: 99 - Sırbistan: 88 (Bronz Madalya Litvanya'nın)

1 yorum

Çok istedi Litvanya. Sadece basketbol ülkesi oldukları için değil, eksik kadroyla gelmelerine rağmen yaptıkları işlerle cesaret kazandıkları için de madalyaya dört elle sarıldılar. Bir gün önce ABD'ye karşı ekolüne ihanet etmediği için kaybeden Litvanya yine prensiplerinden vazgeçmedi ama karşılarında moralsiz ve final şansını kaybedince demoralize olmuş bir Sırbistan vardı. Son çeyreğe kadar rahat girdi Litvanya. Sonlarda Sırplar biraz geri dönse de yeterli olmadı. Takımın en önemli ismi Kleiza yine günündeydi, maça ağırlığını koydu. Her iki takımın attığı basketlerden sonra benchlerinde yaşanan coşku aslında madalyayı hangisinin hakettiğini gösteriyordu. Hem maç esnasında hem de sonrasında müthiş coşku yaşadılar. Üçüncülüğü de doyasıya kutladılar. Sırplarda yine hüzün vardı. Şampiyonluk hedefledikleri turnuvada iki gün üstüste gelen yenilgilerle madalya kaybetmeleri onları yerle bir etti ama Ivkovic'in maç sonunda hala Ömer Aşık'ın sakatlık pozisyonunu konuşması da ilginçti. Bu maç potansiyel bir Avrupa Şampiyonası finaliydi aynı zamanda. Maç sonrası bazı oyuncularla kısa kısa konuşma şansım oldu ama en bomba yorum Pocius'tan geldi. Doping testinden döndükten sonra eski röportajın getirdiği dostlukla sohbetimiz biraz uzun sürdü. "Kimse sizden bunu beklemiyordu, harika iş başardınız." deyince hafiften eğilip "Biz de beklemiyorduk" deyip "çaktırma" tadında bir hareketle eğlenmemize sebep oldu. Turnuvanın en renkli tribünü de aynı şekilde evine mutlu dönmüş oldu. Detaylı istatistikler burada.

13 Eylül 2010 Pazartesi

Sırbistan'ın Davası Kerem'in Ayağı

6 yorum

Sırplar tüm medya organlarıyla ağlıyorlar. Ömer Aşık'ın sakatlık pozisyonundaki öfke , Kerem'in son pozisyonda ayağının çizgide olmasıyla zirveye çıkmış durumda. Ayak çizgide evet ama artık bazı şeylerin davası olmaz. Hesaba yazsınlar artık, başka şampiyonalarda ödeşiriz. Veya eskilere saysınlar. Biz hala alacaklıyız.


Caja Laboral'in Son Adayı: Florent Pietrus

0 yorum

Tiago Splitter ve Lior Eliyahu ikilisinin ayrılığından sonra Bask ekibinde gözler uzun transferine çevrilmişti. Aslında kadroya katılan ilk isim olan Mensah-Bonsu'dan sonra içeri kalıplı bir uzun takviyesi bekliyorduk ancak Bonsu'nun sağlık sorunları nedeniyle sözleşmesinin geçersiz kılındığı haberi ile Caja Laboral'in, geçtiğimiz sezon Valencia forması giyen Florent Pietrus'u 1 aylık sözleşmeyle deneme sürecine tabi tutacağı haberinin duyrulması bir oldu. Teletovic'in yanında ikinci bir forvet arayan Caja Laboral, zaten iyice daralan havuzda tanıdık bir ismi denemeyi düşünüyor anlaşılan. Pietrus'ta aradıklarını bulabilmeleri kadar Barac'ın yanına (hatta önüne) ekleyecekleri isim konusunda aceleci olmaları da önemli. İspanya'nın devleri diyebileceğimiz takımlar arasında halen transferde eline baktığımız en önemli takım Caja Laboral. Pietrus hamlesi ve devamı, az sonra (İlave: Caja Laboral'in Milan Macvan'a teklif yaptığını ancak bu oyuncudan olumsuz yanıt aldığını da hatırlatalım)...

Devamsızlık Sonrası Şampiyona Özeti

2 yorum


Mali'nin daha önce buradan duyurduğu üzere 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası için Fenerbahçe Tv ekranlarında bir program hazırlıyor olduk. Maçların takibi ve maç sonları canlı yayın derken 15 günlük çok ciddi bir koşuşturmaca oldu, kendi işlerimizi de beraberinde yürütmeye çalıştığımız düşünülürse epey keyifli ancak yorucu bir dönemdi diyebilirim. Bu yoğunluk nedeniyle yazıp çizmek istediğim birçok şeyi ötelemek durumunda kaldım, blog ekibini de yanlız bıraktım. Hem ufak bir özür, hem de sesli düşünme yazısı olsun...

Elbette her maçı izleyemedim ama kendime yetecek kadar, bu turnuvanın tadını, turnuvanın tadı olduğunu düşündüğüm takımların keyfini çıkaracak kadar ekran başında ve salonda olma fırsatı buldum. Bazı takımlar tarafından hayal kırıklığına uğratıldım, bazılarından da beklediğimin çok üstünde performans gördüm. Kötüden iyiye gitmek alışkanlıktır, o şekilde başlayacak olursak:

Hayal kırıklıkları kısmında sayacak isim bol aslında. Burada herhalde öncelikli isim Yunanistan; hem performans hem de yaptıkları "rakip seçme" tercihi olarak kötü bir turnuva geçirdiler. İspanya maçında vites yükselten, maçı kazanabilecek direnci gösteren Yunanistan takımı, rakip seçmeye çalışırken düştüğü yolun kurbanı oldu. Alıştığımız Yunanistan takımından daha iyi bir hücum takımı görmüş olsak da Kazlauskas ile birlikte yaşamaya çalıştıkları kimlik değişimindeki ilk sınavda başarısız oldular. Tekrar edeyim, belki performanslarından çok Rusya maçında yaptıkları tercihle (ki bunun adına "tercih"ten farklı bir şey de söylenebilir elbet) hayal kırıklığı listesine girdiler.

Diğer bir hayal kırıklığı yine bizim grubumuzdan, Porto Riko... Turnuva öncesi Ayuso'yu, turnuvada da Arroyo'yu kaybeden Porto Riko, atıcı kısalarının beraberinde getirdiği o "başbelası" kimliğinden de çok şey kaybetti. Aslında bizi ve Yunanistan'ı tüm bu sorunlara rağmen yenmeye çok yaklaşmışlardı, yine de gruptan çıkmaları bekleniyordu ancak turnuvanın en kötü takımlarından Fildişi'ne farklı kaybederek bir çuval inciri berbat ettiler. Porto Riko takımını ilk tur gruplarında elenirken görmek bir hayal kırıklığıydı.

"Kötü" demişken bir not da Avustralya'ya. Kolu kanadı kırık Alman takımına karşı elde ettikleri açık farklı galibyet dışında akılda kalan bir performansa imza atamadılar. Çok etkili olmasını beklediğimiz pota altı güçlerini kullanamadılar ki bunda takımın dümenindeki ismin de çok etkisi olduğu söylenebilir. Bir türlü kağıt üzerindeki kadroyla bağdaştıramayacağımız bir takım gördük sahada, zaten grup sonrası Slovenya maçında da süpürüldüler.

Son hayal kırıklığı notları Almanya ve İspanya. Almanya, Sırbistan'ı grup maçlarında yenebilen tek takım olarak kupaya veda etti. Orada kazandıkları maç onlara 2 çok önemli maç kaybettirdi, Avustralya ve Angola mağlubiyetleri, turnuva öncesi düzenlerini çok övdüğümüz Almanya takımını evine çok erken gönderdi. İspanya ise bu turnuvanın en ağır toplarından biri olarak geldiği Türkiye'de Calderon-Gasol ikilisinin yokluğunda sıkıntı yaşadı. Yine de Almanya yaratmaya çalıştığı yeni jenerasyonla, İspanya da hiçbir şeyle olmasa bile 5.'lik maçında Arjantin karşısında gösterdiği geri dönüş mücadelesiyle akıllarda güzel anılar bırakarak turnuvadan ayrıldılar.

Turnuvanın iyilerine gelince; en başta Türkiye ve Litvanya'yı saymak gerek (şampiyon ABD'den başlamamak enteresan tabii, ancak konunun resmini onlara ayırmak telafi jesti olabilir sanırsam). Litvanya'nın bu kadar eksik kadroyla yaptıkları hakikaten muazzam, beni de fazlasıyla yanılttılar. Zalgiris, Olimpija, Cibona gibi takımların ayakta kalmasını her şeyden çok isteyen biri olarak da Kalnietis-Pocius ikilisinin performansını özellikle takdir ettiğimi ve benzerlerini sene içinde sık sık Zalgiris formasıyla da görmeyi dilediğimi belirtmek isterim. Gelecek sene ev sahipliği yapacakları turnuvada daha da heyecan verici bir Litvanya takımı görebiliriz. Bizimle ilgili çok konuşulduğu için farklı bir şeyler üretebileceğimi sanmıyorum; bence turnuva öncesi çok tatsız olan ortamda çok önemli bir başarıya imza attılar. Dilerim bu başarı, artık şu oyundan keyif almamız, biraz kafamızı kaldırıp burada olan bitenlere bakmamız konusunda işe yarayacak bir derece olur. Ve yine dilerim ki bu derece, her ne kadar çok büyük bir başarı ve çok anlamlı bir sonuç olsa da, daha yememiz gereken onlarca fırn ekmek olduğu gerçeğinizi bize unutturmaz.

Yukarıda "enteresan" olduğunu söylemiştim, şampiyon takımı da "iyi" demişken saymamak olmaz. ABD şampiyon, üstelik Brezilya maçı dışında ciddi bir sıkıntı yaşamadan, savunmaları ve açlıklarıyla fark yaratan, "iyiler ama gençler, sert atmosferlerde bozulabilirler" diye düşünüp teselli bulmaya, en azından açıklarını yakalamaya çalışırken son maçta gördüğümüz üzere ciddi de bir psikolojik savaş verebilen bir ABD takımı vardı ortada. Ve turnuvanın yıldızı olarak gözümüzün içine soktukları Kevin Durant ile birlikte burada hak edilmiş bir şampiyonluğa imza attılar...

Diğer "iyi"ler ile ilgili kısım daha seri olacak; bize kaybetmelerine rağmen genç kadroları ve doğru basketbollarıyla Sırbistan, turnuvayı 8. bitirmelerine rağmen (ki onları çelmeleyen de bizdik) turnuvanın tadı olan Slovenya, Kirilenko ve Holden'sız, ardından Khryapa'sız kalmasına rağmen sert bir takım yaratmayı başaran Rusya (ki Yunanistan maçında sadece işlerine bakmaları bile takdir için yeterliydi) ve son olarak da D Grubu'ndan 3. çıkmayı başaran Yeni Zelanda Marko'nun gözüyle turnuvada akılda kalan takımlardı.

Çok keyifli, 15 günlük maratonu geride bıraktık. Eminim herkesin aklında kalan, yazacak ya da konuşacak onlarca anısı vardır. Ben ayaküstü kafamdakileri dökmeye çalıştım, elbette bu bol atraksiyonlu maratonda tek bir yazıyla tüm detayları geçmek zor; yakın dönemde, yaklaşan EL sezonu ve takımların durumlarıyla ilgili bir şeyler karalayarak buralarda daha sık görünmeye başlıyor oluruz. Süperdi, geçti gitti; şimdi eski alışkanlıklara dönme vakti...

12 Eylül 2010 Pazar

Dünya Şampiyonası'nda Sıralamalar Belli Oldu

0 yorum

Klasman maçları tamamlandı ve 5-8 arası sıralamalar belli oldu. Dün Slovenya'yı 78-83 yenen Rusya dünya 7.si olurken, bugün İspanya'yı 81 - 86 yenen Arjantin de dünya 5. liğini elde etti. Pau Gasol'suz turnuvaya gelen İspanya da Teodosic'ten yediği son saniye üçlüğünün ardından 6. lıkla yetinebildi. Rusya karşısında maçın son anlarında yediği 17-8 lik seriyle maçı kaybeden Vidmar'lı, Nachbar'lı Slovenya da turnuvayı 8. olarak tamamladı.

ABD: 89 - Litvanya: 74 (Litvanya'dan Yanlış Hamle)

0 yorum

Yarı finalin ilk maçında Arjantin performansı sonrası Litvanya'dan acaba final gelir mi soruları sorulmaya başlamıştı. Önlerindeki tek engel ABD, bu yüzden de yapmaları gereken tek şey oyunu hızlandırmamaktı. Ama Litvanya, ekolüne ihanet etmeyerek oyunu hızlı oynadı ve kendi kaderini kendisi çizdi. Aslında maça ABD'nin en zayıf noktası pota altına fazlasıyla top indirip Javtokas'ı kullanarak başladılar ama öyle bir eşleşme vardı ki sahada, kalan 4 oyuncu ne kadar uğraşırsa uğraşsın bu maç günlerce de oynansa kazanma şansları yoktu. Maciulis'in Durant'i savunduğu ilk periyodda 7:30 geride kalırken skor 21-12 ABD lehineydi ve Durant'in 17 sayısı vardı. Hücumda da başta Iguodala'nın Kleiza üzerindeki başarılı savunması ve ABD'nin kaptığı toplarda çok rahat hızlı hücumlarla sayıya gitmesi ilk periyod bitmeden Litvanya'nın direncini kırdı.

İkinci periyodda Litvanya biraz daha oyunu yavaşlatıp sete set hücuma mahkum etti ABD'yi ve 5 dakikada 8 sayı şansı verdiler rakiplerine. Ama ABD savunmada aynı etkinlikte olunca farkı bir türlü eritemediler. ABD'nin Pocius ve Javtokas'a getirdiği yardımlar hücumda Litvanya'nın üretkenliğini fazlasıyla düşürdü. Devreyi %25 saha içi isabeti ile tamamlayan Litvanya'nın bir gün önceki Arjantin maçından tek farkı karşısında gerçekten kendisini bozan ve iyi savunma yapan bir takım olmasıydı.

İkinci yarı Gecevicius ve Delininkaitis ile zaman zaman toparlanan Litvanya farkı bir türlü tek hanelere çekemese de oyunun içinde kalma umutlarını korudu. Ama bir türlü tek hanelere inmeyen, bir yandan da kopmayan fark maçın son 5 dakikasında biraz panik hücumlarına yol açınca ABD bu telaşlı tempoyu affetmedi ve Durant'ın acımasız oyunuyla farkı açıp maçı koparmayı garantiledi. Finale kalan da ilk takım oldu. Kemzura'nın ilk periyoddaki hareketli oyuna ve Maciulis - Durant eşleşmesine geç müdahalesi turnuvanın en renkli takımlarından Litvanya'nın hayallerine de erkenden veda etmesine sebep oldu. Detaylı istatistikler burada.

ABD (89): Chauncey Billups 3 (2 ribaund- 3 asist), Kevin Durant 38 (9 ribaund- 2 asist), Derrick Rose (2 ribaund- 3 asist), Russel Westbrook 12 (7 ribaund- 3 asist), Rudy Gay 2 (2 ribaund), Andre Iguodala 9 (4 ribaund- 2 asist), Danny Granger, Stephen Curry 3, Eric Gordon 3 (4 ribaund- 1 asist), Kevin Love 6 (3 ribaund), Lamar Odom 13 (10 ribaund- 1 asist), Tyson Chandler

LİTVANYA (74): Renaldas Seibutis, Mantas Kalnietis 10 (2 ribaund- 2 asist), Jonas Maciulis 9 (3 ribanud- 2 asist), Martynas Pocius 13 (7 ribanud- 2 asist), Martynas Gecevicius 6 (1 ribanud- 1 asist), Tomas Delininkaitis 8 (1 ribanud- 2 asist), Simas Jasaitis 5 (4 ribanud- 1 asist), Linas Kleiza 4 (5 ribanud- 1 asist), Paulius Jankunas 4 (3 ribanud- 1 asist), Robertas Javtokas 15 (9 ribanud- 1 asist)

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...