Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

29 Temmuz 2010 Perşembe

Turkish Airlines Euroleague Basketball

0 yorum

THY üçlük attı, THY smaç bastı vs.. saçmalıklarına gerek yok, bu resmen son noktadır. Daha önce Maroussi sponsorluğunda kısmen eleştirdiğim Türk Hava Yolları önce 2010 Final Four'una sponsor olarak vizyonunun Maroussi ile sınırlı olmadığını göstermişti, şimdi de Eurolig'in komple adını değiştirdi. 5 yılı opsiyonlu 10 yıllık bir anlaşma sözkonusu. Detaylar burada ama kısaca söylemek gerekirse THY parayı bastırıp Eurolig'i komple satın almış. Reklamlar, Eurocup sponsorluğu, isim ve logo değişikliği, Final Four sponsorluğu vs vs.. Bertomeu evi barkı sattığına göre rakam yüksek olsa gerek. Zaten böyle bir organizasyonu da ucuza kapatma şansınız yok. Açıkçası gurur duydum. Sportif olarak zirvede yer alamadığımız bir organizasyonda böylesi söz sahibi olmak mutluluk verici. Birkaç yıl içinde Final Four İstanbul'da yapıldığında bir de takımlarımız orada olsa ülkece büyük bir şölen yaşanır. Bu arada işin bir de lobi kısmı var. Sahaya yansıyacak mı yoksa yine paramızla rezil mi olacağız göreceğiz. Basın toplantısı 18 Ekim'deki açılış maçından önce yapılacak. İnşallah F4 organizasyonları için özel kampanyalar da yaparlar. THY bizi Final Four'a götür !!!

27 Temmuz 2010 Salı

O Artık Başkalarının McCalebb'i

1 yorum

NBA’in büyülü dünyasına adım atamayan veya attığı adım boşa gelen her ABD’li basketbolcunun hayali kıta dışında , özellikle de Avrupa’da oynayıp tekrar NBA’e dönebilmektir. Tıpkı Gary Neal’in Ege’de başlayıp Akdeniz’de devam eden ve ABD’de biten masalı gibi. McCalebb de benzer örneklerden biri. Esas hedefi NBA’e geri dönmek midir bilmiyorum ama bahsettiğim adımları Avrupa’da yeterince hızlı ve sağlam attığı da bir gerçek. Ahmet Kandemir’in veya ekibinin (Bu konuda farklı söylentiler olduğu için emin konuşmak istemedim) İlhan Cavcav modeliyle basketbolumuza kazandırdığı değerlerden biri de Bo McCalebb’ti. Chris Lofton ile birlikte TBL’de sıra dışı işler yapan McCalebb’in avantajı belki de uzun süre takım bulamamasıydı. Lofton Avrupa’nın en kaliteli ligi ACB’de forma şansı bulurken, McCalebb Fenerbahçe Ülker söylentileri ve basketbolu tüm yönleriyle özümsemiş elit Türk taraftarların homurtuları arasında ani bir kararla Palacio’nun boşluğunu doldurmak için Sırbistan’a uçtu. Palacio’nun keyfi davranışları ve Danilovic’i kızdırması bugün hem onun hem de McCalebb’in hayatını değiştiren en önemli olay oldu. Yapması gereken tek şey tıkır tıkır işleyen Partizan sisteminde dominant uzuna top indirmek, tempoyu ayarlamak ve gerektiğinde skorerlere yardımcı olmaktı. Bunları da fazla fazla yapıp, üstüne bir de savunma performansı koyunca Partizan’ı sırtlayıp en tepeye çıkarması çok da zor olmadı. Üç kupayla biten (Adriyatik Ligi, Sırbistan Ligi, Sırbistan Kupası) ve Paris’te boy gösterilen bir sezonun sonunda adı Barcelona, Maccabi Tel Aviv ve diğer büyüklerle anılınca da basketbol kamuoyundaki vizesi çıkmış oldu. O artık Avrupa basketbolunun değerli bir parçasıydı.

Yaz sezonu için genel kanı McCalebb’in tempolu basketbol oynayan Gershon’un Maccabi Tel Aviv’i, Ivanovic’in Caja Laboral’i gibi bir takıma gideceğiydi. Ama o nispeten daha dengeli olan Pianigiani’nin Siena’sına transfer oldu. Yıllardır Siena’nın lideri olan McIntrye’ın yerinde, yeniden yapılandırma sonrası artık o oynayacak. Pianigiani’nin McCalebb hamlesi önemli ancak bunu “yerinde” veya “başarılı” olarak değerlendirebilmek için henüz çok erken. Bunun sebebi de Partizan sisteminde 10 kaplan gücünde oynayan oyuncuların başka takımlara gittiklerinde birçok sıkıntı yaşamaları. Avrupa’da birçok takım “oyuncuya göre sistem” den ziyade “sisteme göre oyuncu” politikası benimsiyor. Bunu en güzel uygulayan iki takım da Partizan ve Siena. Yoksa hiçbir basketbol üstadı bana Slavko Vranes’in nasıl bu seviyede katkı verdiğini veya Siena’nın bir Eurolig maçında 20+ top çalma rakamına nasıl ulaştığını izah edemez. Bu açıdan Pianigiani’nin hesaplı ve planlı transfer politikasında McCalebb’in bu imzası onun için ilk adımda avantaj sayılabilir.

Pianigiani ve Dule’nin ayrıldığı en büyük nokta boyalı bölge politikaları. Vujosevic dominant ve güçlü bir 5 numaranın yanına atletik ve ayakları hızlı 4 numarayı tercih ederken, Pianigiani için uzunların paylaşmalı oyunu ve katkısı arka planda. Partizan’da 5 numara kilit adam iken, Siena’da uzun bir süredir aynı pozisyon görev adamı konumunda. Takıma bu yaz katılan Rakovic’i hem bir çok kez arşivdeki maçlardan, hem de Türk Telekom maçında Ankara’da canlı izleme şansım oldu. Klasik Pianigiani uzunundan farklı bir profilde gözükse de aslında pota altında ekmeğini savaşarak taştan çıkarabilen, oldukça güçlü ve boyalı bölgede sayı bulmada etkili bir uzun. (Yeri gelmişken bir dönem Murat Özyer’in Türk Telekom transfer listesinde olduğunu da ekleyelim.) Bu da Stonerook, Ress ve Marconato (basketbol için artık yaşayan bir ölü) gibi sırtı dönük etkisiz uzunların varlığında McCalebb’in Partizan’daki pasör kimliğini ortadan kaldırıyor. Takım savunması ve bireysel savunma konusunda Pianigiani’nin sistemine cuk oturan McCalebb , McIntrye’in kilit çözen skorer yapısından ise biraz uzakta. Dış şut istikrarları ise İtalya ve Tokyo kadar birbirinden uzak. Bu da Siena'nın yakın zamanda skorer bir guard alacağının işareti olabilir.

Avrupa’da parlayan yeni yıldız Bo McCalebb’in bu parıltılı ışıktaki en büyük soru işareti ise Real Madrid’in Velickovic’te, Panathinaikos’un Tepic’te veya Efes Pilsen’in Rakocevic’te yaşadığı rol problemiyle alakalı. McCalebb ne yeni McIntrye olabilir ne de Partizan’daki Bo McCalebb olabilir. Çünkü o artık Pianigiani’nin ve Siena sisteminin McCalebb’i. Değişecek kimliğinde beklentim savunma ve asist rakamlarının yükselmesi, sayı ortalamasının düşmesi yönünde. Özellikle de top çalma rakamı ciddi bir yüzdeyle artış gösterebilir.

Makedon vatandaşlığına geçmesinden bir gün sonra Siena ile söylenenlere göre yıllık 1,5 milyon dolara imza atması da bu işin aslında erkenden bittiğini, McCalebb’teki sessizliğin vatandaşlık işlemlerinden kaynaklandığını gösteriyor. Siena Partizan kadar mazlum olmasa da oyuncuların değerini arttıran, piyasalarını yukarıya çeken bir değer. McCalebb’in bu değirmende Zisis mi olacağı yoksa McIntrye’ın boşluğunu doldurarak yepyeni bir Siena efsanesi mi olacağı şu an için en büyük merakım.

Bjelica’da Caja Laboral Sürprizi

3 yorum

Yaz başından beri hakkında papatya falı açıyoruz Sırbistan’ın genç yıldızı için; bir gün Minnesota’ya, ardından Barcelona’ya, diğer gün Benetton, ertesi gün “yok yok olmadı, Olympiakos’a” şeklinde dönüp duruyoruz. Sağ olsun, bizim de manevra kabiliyetimizi geliştirdi Nemanja Bjelica ve transfer söylentileri, bir yazdığımızın diğerini tutamaması da bununla alakalı. Yeni gelişme yine bize viraj aldıracak cinsten; Sırp basınında yazılıp çizildiğine göre Bjelica için devreye giren ve 4 senelik çok cazip bir teklif sunan takım Ivanovic’in şampiyon Caja Laboral’i… Yukarıda saydığımız isimlerden en güçlü aday, hatta Ivkovic’in de takımın başına gelmesiyle orada bir Sırp genç havuzu yaratması muhtemel olduğunu düşündüğümüz Olympiakos iken bir başka Sırp’ın devreye girmesi dengeleri değiştiriyor gibi… Artık “Bjelica şurada” ya da “Bjelica X takıma yakın” demekten ben yoruldum, yamuldukça da daha temkinli konuşmaya başladım. Yine de kendisini Avrupa’da, hatta EL seviyesinde izleyeceğimiz kesin gibi, konuyu bu şekilde bağlamak sağlıklı olacaktır sanırsam…

Partizan'ın Transfer Listesi

0 yorum

Partizan bu transfer gündeminde şu ana kadar hep gönderdikleri ya da tutamadıklarıyla anıldı. Takımın geçtiğimiz sezonki en önemli isimleri, tıpkı önceki sezonlardan alıştığımız üzere farklı takımların yollarını tuttular ya da tutmak üzereler. Maric, McCalebb, Roberts ve Vranes gibi isimlerle yolları ayrılan Partizan'da gündem takviye, bu konuda da Sırp basınında yazılan 2 önemli isim var. İlk isim Oleksiy Pecherov, Ukraynalı oyuncuyu Partizan'ın uzun rotasyonu için düşündüğü belirtiliyor. 2007-2008 sezonundan beri Amerika'da basketbol yaşantısını sürdüren Pecherov Partizan'ın listesinde ilk sıralarda gibi gözüküyor. McCalebb'in yerine düşünüldüğü iddia edilen isim de genç Amerikalı guard Sherron Collins; draft edilmeyen ancak şansını yaz kampında deneyen Collins'in durumunda Amerika'daki gelişmeler belirleyici olacak. Jan Vesely, Jaka Klobucar, Branislav Djekic gibi önemli gençlerin yanına ekleyecekleri yabancılar Partizan'ın bu seneki seviyesini belirleyecek gibi gözüküyor. Böylece ilk isim dedikodularına da ulaşmış olduk, takip sürüyor; Partizan sihrinin bozulmamasını dileyen birçok basketbolseverin haberlerin takipçisi olduğunu düşünüyorum.

Maccabi Gündemi

0 yorum

Transfer döneminin (her zaman olduğu gibi) hızlı takımlarından biri konumunda Maccabi Tel Aviv. Elishay Kadir, Jeff Foote, Richard Hendrix gibi isimleri kadrosuna kattıktan sonra İsrail temsilcisinin son takviyesi genç Amerikalı guard Mikhail Torrance oldu. 22 yaşındaki Torrance’yi 1+1 yıllığına renklerine bağlayan Maccabi’de bundan sonraki hedefler daha tecrübeli isimler olacak gibi gözüküyor. Bu strateji doğrultusunda öne çıkan 2 isim, geçtiğimiz sezon Real Madrid forması giyen Louis Bullock ve Travis Hansen. Bullock için “geçtiğimiz sezon” demek çok doğru değil zira kendisi 2004 yılından beri Real forması giymekte. Travis Hansen ise geçtiğimiz sezonun mağdurlarından, Kaukenas gibi sene başında övdüğümüz ancak elde patlayan Messina takviyelerinden biri. Yine de iki oyuncunun özellikleri ve basketbol geçmişleri halen istenilen isimler olmalarını sağlayacak doluluğa sahip, Maccabi ilgisi de bunu kanıtlar cinsten. David Blatt’in ekibinin bu oyuncuların peşinde olduğu sıklıkla yer buluyor dış basında, transferin seyrini ilerleyen günlerde daha net görebileceğiz…

Aleks Maric Panathinaikos'ta

0 yorum

Ne Panathinaikos ne de Partizan resmi sitelerinde herhangi bir açıklama yok. Elde var olan gece gece güvenilir ve güncel bir Sırp sitesinde denk geldiğim açıklamalar. Tamamı Maric'e ait. Bu açıklamalardan sonra resmi ilanı bekleme niyetim yok ama yine de ne olur ne olmaz diyerek bir açık kapı bırakalım.

"Henüz tam olarak netleşmedi ama umarım kısa zamanda olacak. Panathinaikos harika bir kulüp ve Pekovic gibi bir oyuncunun yerine gelecek olmanın zorluğunun farkındayım. Ama kariyerimi devam etttirmek için en ideal yer burası."

"Obradovic 10 yıldır Yunanistan'da ve orada Eurolig'i 4 veya 5 defa kazandı. Geçmişle beraber 10 defa. Rakamlarda yanlışlık varsa beni affedin çünkü bütün kupalarını hatırlamak çok zor. Zeljko Avrupa'nın Phil Jackson'ı ve onunla çalışmak benim için onur olacak."

"Olympiakos'lu yöneticilerle görüştüm ama herşeyi menajerime bıraktım. Benim için en iyisini seçecektir. Panathinaikos benim için en iyi seçenek ve diğerlerini düşünmeme gerek bile yok."

Bu sözlerden sonra gidip başka takımda oynarsa tabi ki yapacak bir şey yok. Bonservis için konuşulan rakam 650-800 bin euro arası. Maric'in de yıllık 1.2 milyon euro alacağı söyleniyor. Maric'in Pekovic gibi bir uzun takımdan ayrılmışken, üstelik her sene Eurolig'in favorisi olan Panathinaikos'u seçmesi kadar doğal bir durum yok. Önemli olan bizim takımlarımızın da bu tip seviyelere gelerek oyuncular için paradan daha cazip fırsatlar sunabilmesi. Öbür türlü bu devler her zaman bizden 1 adım önde olacaklar ve yeni parlatılmış ayakkabıları onlar alırken, bizler yırtık ayakkabıları onlardan alıp dikmeye çalışacağız. Bu savaşta kazanan tek bir takım oldu. O da herzamanki gibi Partizan. Granada'daki bir garip rotasyon oyuncusunu Scepanovic'in tavsiyesiyle alan ve onu buralara getiren Dule de Moskova'da huzur içinde uyuyordur. Partizan çarkı dönmeye devam ediyor.

26 Temmuz 2010 Pazartesi

Peki Ama Hangisi?

6 yorum

Efes Pilsen transfer yapacak, bir 4 numarayı kadrosuna katacak. Basına düşen iki aday Lawrence Roberts ve Milan Macvan, oldukça farklı özellklere sahip iki oyuncu. İkisinden biri gelecek gibi gözüküyor, iyi ama hangisi? Beklemeyelim çok fazla, cevabını bulsun bu soru...

25 Temmuz 2010 Pazar

Jankunas Zalgiris'te

0 yorum

Litvanya temsilcisi Avrupa basketbolu için çok önemli takım, aslında gönül ister ki Cibona ve Olimpija gibi diğer "üretici" takımlar da toparlanıp tekrar dev bütçeli takımlara kafa tutsunlar ancak ufukta böyle bir ihtimal gözükmüyor. Neyse, en azından Litvanya takımlarının belli bir çizgiyi koruduğunu veya o çizgiye tekrardan ulaşmaya başladıklarını görüyoruz; güzel gelişmeler...

Habere gelecek olursak, Litvanya temsilcisi Zalgiris Kaunas, pota altı kadrosuna önemli bir ismi eklemeyi başardı. 6 sezon boyunca Zalgiris forması giyen anca geçtiğimiz sezon başında BC Khimki'ye transfer olup Rusya'da boy gösteren Paulius Jankunas, 1 yıllık aradan sonra tekrar Kaunas'a döndü. Anlaşma 2+1 yıllık, kaynak da geçelim, daha şık olsun. Zalgiris, Travis Watson'u kadroda tutup genç Omar Samhan'ı kadrosuna kattıktan sonra gelen bu hamleyle kuvvetle muhtemelen uzun oyuncu işini bitirmiş oldu. Şimdi takımın çoğu oyuncusu "eksik" Litvanya Ulusal Takımı ile kampta, oraya da çok oyuncu veriyorlar. Elde ilgi çekici bir takım var, üstünü skorer bir yabancıyla süslerler mi bilmem ama halen Marcus Brown da kadrolarında. Dediğim gibi, güzel kadro; içeride geçilmesi zor bir takım oldular. BC Khimki'nin eklenmesi muhtemel EL gruplarında Maccabi, Caja Laboral ve Partizan'la birlikte zorlu bir mücadeleye girişecekler, o grubun da sert geçeceğini söyleyebiliriz.

24 Temmuz 2010 Cumartesi

T.Kelati - Viktor Bychkov - Fenerbahçe Ülker

2 yorum

Aynı başlıkta hem transfer haberi verip hem de sağa-sola gönderme yapmak tam da benlik iş, bu fırsatı kaçıramazdım, tutmayın küçük enişteyi...

Efenim, transfer döneminin yağız delikanlısı, serbest oyuncuların gözde kontrat adayı BC Khimki'nin kadrosuna kattığı son isim Thomas Kelati. Spahija'nın tüm dişlilerinin benzer verimlilikte çalıştığı Valencia'sında göstermiş olduğu performansla daha da kıymetlenen oyuncunun bu yaz sağlam bir kontrat kapması muhtemeldi, çok takımla adı geçti ancak Rusya'nın yolunu tuttu. Sertleşen savunmalar, değişen kuralla ile birlikte şutör oyuncuların kıymeti giderek artıyor basketbolda, özellikle kısa oyuncular için artık "şu özellikleri iyi ama..." cümlesindeki noktalı yere "istikrarlu şutu yok" geldiği zaman ciddi sıkıntı oluyor. Elbette farklı özellikleriyle ön plana çıkan oyuncular da kadroda olmalı ama şutör oyuncu fark yaratır konuma gelmiş durumda, Charles Smith'in ve Igor Rakocevic'in geçtiğimiz final serisinde yaptıkları gözümüzün önündem mesela... Her neyse, Khimki için iyi transfer, güzel transfer, hayırlısı olsun. Olsun da, bağlamak istediğim yere geçmeden önce Khimki CEO'su Viktor Bychkov'un şu açıklamasına da yer verelim: "We needed a perimeter player who could hit three-pointers. Thomas is one of the best shooters in Europe and we are pleased that we managed to sign him".

Bychkov'un açıklamasının Türkçe meali "Şutör bir oyuncuya ihtiyacımız vardı, Kelati de Avrupa'nın en iyi şutörlerinden biri" şeklinde özetlenebilir. Bunun bir de Fenerbahçe Ülker meali var, o da şöyle olsa gerek: "Her ne kadar bu konuda başarısız bir sezon geçirse de eldeki tek şutör Lynn Greer'i gönderen sarı-lacivertliler acaba takıma şutör bir oyuncu katmayı düşünmüyor mu acep?" Bugüne kadar atılan adımları övsek de "şutör oyuncu" dendiği zaman elde koca bir boşluk olduğunu görmek düşündürücü; daha sert ve daha karakterli bir takım beklemekle birlikte hafif kaba kaçacak benzetmeyle takımın "kabız" olması da muhtemel. Maric'in PAO'ya imza attığının ya da atmak üzere olduğunun ve Fenerbahçe Ülker'in Vidmar ile yola devam edeceğinin konuşulduğu ortamda bir şutör oyuncu transferi, yabancı takviyesi planlarının oraya kayması ciddi ihtiyaç gözüküyor. Yoksa Greer ve hatta Damir'i kaybetmiş bir Fenerbahçe Ülker'in bu konuda elinin zayıfladığını, bu zayıflığı da günümüz basketbolunda tolore etmenin ciddi şekilde zor olduğunu belirtmek gerek. (Önemli not: Geçtiğimiz sezon Valencia'nın başındayken Greer'i İspanya'ya getirmeye çalışan Spahija'nın Fenerbahçe'ye gelir gelmez kendisinden vazgeçmesi de enteresan, yerine adam gelmezse daha da bir enteresan...)

Efes Pilsen ve Kimlik Değişimi

6 yorum

Efes Pilsen'de ciddi bir kimlik değişimi yaşanıyor. Sezon bitiminde Lacivert-Beyazlılar için "gelecek sezon ne yapmalı?" diye sorulsa kuvvetle muhtemel hemen herkesin vereceği cevap "Rakocevic-Nachbar'ı kullanabilmek ve pota altını sertleştirmek" olurdu, onlar da bu doğrultuda hamleler yapıyorlar. Dudley bir bakıma kadroyu tamamlamak için atılan bir adım, en azından ben öyle görüyorum. Tabii üstü komple çizilmeyecek bir oyuncu ama benim penceremden Raduljica, geldi-gelecek seviyesindeki Roberts ve doping sonrası aldığı ceza dönüşü kadroya katılacak Kerem Gönlüm kadar kilit bir isim değil. Altını çizmek istediğimiz isimleri bu vesileyle saydık; burada 3 tane, eldeki takımın şeklini tamamen değiştirecek uzundan bahsediyoruz. Kaldı ki Efes, Roberts'ı alsa bile Raduljica'nın yanına (ya da önüne) bir uzun eklemeden sezona girmeyecektir. Bu isim kim olur bilmiyorum ama açıkçası fazlasıyla merak ediyorum; büyük bir isim mi yoksa Raduljica'yı daha fazla ön plana çıkartacak benzer sertlikte ancak çok dominant olmayan bir oyuncu mu, göreceğiz... Bu beklenti içerisinde yabancı sayısı kafa karıştırsa da pota altının komple yenilendiğini ve kuvvetle muhtemel "başarı" için gerekli ilk adımın başarıyla atıldığını görüyoruz.

Araya kısa bir paragraf açıp (gerçi pek kısa olmadı sanırım) Roberts ihtimalinden ve tanıdığımız-bildiğimiz-bildiğimizi düşündüğümüz özelliklerinden bahsedelim. 2007 yazındaki Olympiakos "git-gel"i ve sakatlık sıkıntısıyla baltalanan kariyerinde imdadına Sırbistan'ın yetiştiği, önce Kızılyıldız formasıyla dirilip Avrupa basketboluna ısınan, ardından da Partizan'da Vujosevic'in sihirli değneğiyle zirve yapan isim oldu Roberts. Uzun forvet pozisyonu için aranan sertlik, ribaund gücü ve atlet özelliklerini bünyesinde barındıran, müthiş güvenilir bir bilek olmasa da potaya uzakken de rakip savunmaların çok rahat etmediği bir isim. Yukarıda kısaca tariflediğimiz özelliklerle bir uzunu kadroya katmak istediğinizde genelde adres kıta dışı oyuncular oluyor ve burada da havuz çok geniş değil. Ya gözü Amerika'ya çevirip iyi bir oyuncu düşürmeye ve onun da buraya adapte olmasına bakacaksınız ya da Roberts gibi daha garanti isimlere yöneleceksiniz. Efes Pilsen gerçekten bir 4 numara arıyorsa Roberts'tan daha iyisini mevcut ortamda kadroya katabilmek zor. Partizan ve Kızılyıldız'daki kadar top kullanmadan, kullanmasına da gerek kalmadan, birazdan bahsediyor olacağımız "Rakocevic-Nachbar"lı takımda tamamlayıcı rol üstlenebilecek bir isim olabilir.

İkinci önemli konu da Rakocevic-Nachbar ikilisi ve bu oyunculardan faydalanabilmek. Öncelikle Kerem-Roberts, hatta Dudley takviyeleri ile Boki'nin 4 numarada işkence çekmesine, takımın da o pozisyondan darbe yemesine gerek kalmayacak. Elinde Avrupa'nın en iyi kısa forvetlerinden biri varken onu farklı şekillerde kullanmaya çalışıp ziyan etmek aci; bu saatten sonra bir yere gitmezse nasıl bir oyuncu olduğunu hatırlatacaktır bize ki Slovenya ile geçireceği başarılı bir WC de ona ilaç gibi gelecektir. Rakocevic için de işlerin daha kolay olacağı, en azından daha rahat hareket edebileceği bir takımın ortaya çıkması muhtemel. Tabii takım için 2 önemli detaydan bahsederken alt detay vermekte de fayda var; Kerem Tunçeri'nin iyi bir sezon geçirmesi ve koç-oyuncu ilişkilerinin son dönemdekinden çok daha güçlü olması gereklilikleri gibi...

Hep Roberts gelmiş gibi konuşuyoruz, dilerim patlamayız ama son kısmı da onu hesaba katarak bağlayacağım. Efes Pilsen'in elinde üst düzey atıcıları olan, takımın sertlik dengesinin sağlandığı ve özellikle pota altında son dönemdekinden fazlasıyla güçlü bir ekip olacak. Yukarıda da bahsettim ama benim kafamı sadece yabancı sayısı kurcalıyor zira Roberts+uzun geldiğinde elde 7 yabancı durumu var gibi gözüküyor. Belki Wisniewski fazla, belki Thornton düşünülmeyebilirdi falan... Yine de ufukta Efes Pilsen seyircileri için daha keyifli bir sezon var gibi, tabii EL organizasyonu için de daha tanıdık bir Efes Pilsen ortaya çıkması muhtemel. Konu Fenerbahçe Ülker ya da Efes Pilsen olunca insanın temkinli konuşması gerekiyor uzunca süredir, onun için "uçar-kaçarlar" dememekte fayda var lakin iyi kadrolar, güzel takımlar. Fenerbahçe için verdiğimiz "kadro koçun ellerinden öper" mesajını Perasovic için de tekrarlayalım, son gelişmeleri ve kadronun son halini de merakla beklemeye devam edelim (Dip not: Cenk Akyol'un geri dönüş sonrası göstereceği performans ve daha fazla şans bulmasını dilediğim Sinan Güler'in katkıları da takımın küçük süprizleri olmaya aday; detaycılar için önemli notlar...).

23 Temmuz 2010 Cuma

United States of McCedonia

7 yorum

Biz Emir Preldzic'i devşirelim mi devşirmeyelim mi tartışması yaparken Makedonya Bo McCalebb ve Marques Green'i de Makedon vatandaşı yaptı. "Herşeyin de bir sınırı var." sözü şu an için Makedonların umurunda değil. Daha önce Massey, Darius Washington, Mike Wilkinson ve Ryan Stack'ı Makedon yapmışlardı, son halka da McCalebb ve Green oldu. Allahtan yabancı oyuncu sınırlaması var yoksa bu zihniyet Makedonya milli takımının tamamını ABD'li oyunculardan kuracak. Bo McCalebb milli takımımız için de ideal isimlerden biriydi aslında. Gerçi ben her türlü devşirmeye karşıyım ama ısrarcı yönetim için önemli bir alternatif olabilirdi. Elemelerde McCalebb ve Green dönüşümlü olarak forma şansı bulacak. Yalnız Makedonya Basketbol Federasyonu'nun resmi sitesinde Green haberinin altında Fenerbahçe formalı Solomon'un resmi var. Green siteyi görse her an vatandaşlıktan geri çıkabilir. Makedonların bu devşirme hamlesine Bulgarlar nasıl bir yanıt verecek merakla bekliyorum.

Messina'dan Geçmiş ve Gelecek Değerlendirmeleri

1 yorum

İtiraf etmeliyim ki siyasi sebeplerden ötürü, Barcelona'yı değil her alanda Real Madrid'i daha çok severim. Duygusal bir adamım ve tuttuğum takımdan, sevdiğim kadına, sevdiğim müzik grubuna, oyuncuya kadar herşeyim bir dünya görüşüm ve vizyonumla alakalıdır. İşte bu tip sebeplerden dolayı bazı haberler daha çok merak uyandırır bende ve hemen işin peşini kovalamaya başlarım. Ergin Ataman'ın twitter üzerinden Messina'nın kulübünden ayrılmak üzere olduğu duyumunu aldığını söylemesi üzerine bir çok siteyi, blogu, gazeteleri falan karıştırdım ama net bir bilgi bulamadım. Meğer herşey İspanyol medyasında geçen bir dedikoduymuş ve aslı astarı yokmuş. AS gazetesinden Ricardo Gonzalez'in sorularını yanıtlayan Messina neredeyse her konuya samimi yanıtlar vermeye çalışmış. İstifasıyla ilgili çıkan dedikodular için, tazminatta anlaşamadığımızı söylüyorlardı fakat Treviso, Moskova ve Bologna'da bu kesinlikle bir neden olmamıştı. Bu kısım özellikle yanlış. Üstelik iyi iş çıkardığımızı düşünüyorum ve yönetimle aynı fikirdeyiz, demiş. Geçen sezon yaşanan başarısızlıkla ilgili soruya, evet evimizde çok kötü maçlar geçirdik, şans yanımızda değildi, taraftarın hayalkırıklığı ve üzüntüsünü anlıyoruz, ancak çok iyi anlarımız da oldu. Llull'un kendini geliştirmesi, Velickovic ve Tomic'in gösterdiği performanslar oldukça güzeldi. Felipe'nin fiziksel ve sağlık sorunları oldu. Ancak, sonuç alarak ağzımızda kalan kötü tada rağmen gelişim gösterdik, demiş. Bu sene Sergio Rodriguez ve Prigioni'yle farklı ritm ve düzende oynayan iki guarda sahibiz ve bu önemli bir opsiyon diyerek eklemiş. Transfer ile ilgili geçen sezondan 7-8 oyuncuyla devam edeceklerini, Almond'un ise Avrupa basketboluna hiç uyum sağlayamadığını, yeni transferleri Tucker için piyasadaki opsiyonlardan, kafalarına yatan ve oyun düzenleri için gerekli en iyisini aldıklarını belirtmiş. Tucker hem guard hem kısa forvet pozisyonunda oynayabilecek olmasını çok sevdiğini söyemiş. Düşük bütçeyi kafasına takmadığını söyleyen Messina, elimizde çok iyi bir kadro var, Mirotic için sezona başlayacağımız kesinleşen 11 oyuncu içinde o da var ve onun kendini gösterme zamanı diye belirtmiş. Artık amiyane tabirle don lastiğine dönen Rudy Fernandez konusuna ise o tercihlerimizden biri değil çünkü NBA'de bir kontratı var. Bir futbol takımında oynayacak kadar gücü var gerçekten demiş. Jorge Garbajosa konusunda kulüple ve bizle bir görüşmesi oldu. Takımda devam edecek ve bize yardım edecek. Bullock'un ise Madrid ve İspanya basketboluna verdikleri yadsınamaz ancak biz Llull ile devam edeceğiz. Konu artık o ve Juan Carlos Sanchez arasındadır. Hızlı bir basketbol içinse oynamayı istiyoruz, Velickovic'in forvet D'Or Fischer'ın sahada olduğu dönemde, ribaundlarda da iyi olabilirlerse hızlı oyun tercihlerinden birisi olacak diyerek röportaja noktayı koymuş Ettore Messina.

Ali Traore Roma'da

0 yorum

İtalyan temsilcisinin ilk önemli transfer hamlesi geldi. Geçtiğimiz sezon ASVEL ile çok başarılı bir dönem geçiren (tabii bunda Chris Borchardt’ın yaşadığı sakatlık sonrası meydanın tamamen ona kalması da önemli etkendi) Ali Traore, 2 sezondur formasını giyiyor olduğu Fransız temsilcisinden ayrılarak Virtus Roma’nın yolunu tuttu. Çok güçlü, atlet, potaya yakın topla buluşturulduğunda durdurulması güç bir uzun Traore; bu bakımdan da EL seviyesinde az sayıda bulunan uzunlardan biri günümüzde. Montepaschi Siena dedikoduları da yaygındı kendisi için ancak görünen o ki İtalya’daki tercihi farklı olmuş, tabii Siena ilgisinin doğru olduğunu varsayıyoruz. Roma için iyi takviye, hele ki uzun süredir böyle bir uzunlarının olmadığını düşünecek olursak… Yalnız onlar da ciddi değişim içindeler, kadroları hakkında konuşabilmek için gelen-gideni görmek lazım…

22 Temmuz 2010 Perşembe

Maric Partizan'dan Ayrılıyor!

0 yorum

Şurada Dragan Todoric'in yaptığı açıklamaya göre Aleks Maric Partizan'dan ayrılıyor. Kulübe ulaşmış çok iyi bir teklif var ancak Sırp ekibi ses vermiyor, sadece "yakın" diyor. Rasic'in de İtalya yollarına düştüğü Partizan'da tek olumlu gelişme Kecman'ın kalıyor olması. Gerçi Maric'i iyi bir bonservisle elden çıkarmak da onlar için iyi haber sayılır. Fenerbahçe Ülker ilgisini biliyoruz ancak Maric'in tek talibi temsilcimiz değil(di), yıldız oyuncunun kime gidiyor olduğunu sanırım birkaç gün içerisinde göreceğiz; yine de net olan Maric'in gelecek sene başka takımda forma giyeceği...

21 Temmuz 2010 Çarşamba

Jordi Trias'ın Peşindeler!

0 yorum

Barcelona’nın emekçisi, geçtiğimiz sezona kadar hep bulduğu sürelerdeki verimliliği ile takdir toplamış uzun forvet Jordi Trias… Kadro kaliteleri arttıkça bu tip emekçi oyuncular sırıtmaya başlıyor, gözden çıkartılabiliniyor. Trias’ın kaderi de bu şekilde seyredecek gibi, Barcelona’dan ayrılması gündemde Katalan oyuncunun. Elbette İspanya içerisinde önemli takımlardan kontrat teklifi almaya yetecek ismi-cismi var, gelen sinyaller de bu yönde. ACB’nin sitesindeki transfer gündemi kısmında onun adı Valencia ve Malaga ile geçiyor; bu 2 takımdan birine gitmesi durumunda yine EL’de mücadele edecek olması keyifli. Sanırım iş Valencia bacağında biraz daha ciddi, İspanyol temsilcisinin Trias ile birlikte Unicaja Malaga’nın forveti Guillem Rubio ile de ilgilendiği yazılıyor. Valencia’nın bu 2 oyuncudan birini kadroya katması bekleniyor, burada Trias’ın tercihi önemli olacak. İşin özeti, yakın dönemde İspanyol oyuncunun uzun süredir formasını giyiyor olduğu Barcelona’dan ayrılmasını ve EL’de de forma giyebileceği başka bir İspanyol takımına geçmesini bekleyebiliriz.

Maric 1 Ağustos'a Kadar

0 yorum

Evet çok fazla Maric haberi oldu. Ancak, transfer pazarının en gözde isimleri birer birer yeni takımlarına transfer olurken, sona doğru kalan bir kaç isimden biri Aleks Maric. Marko'nun yazdıklarından sonra önemli sayılabilecek gelişmeler oldu. İlki, CSKA'nın yeni koçu Vujosevic hiç bir oyuncunun Belgrad'dan Moskova'ya gelmeyeceğini söyledi. Bundan sonra Belgrad'dan bir ses yükseldi ve o ses Maric'in bedelinin 1 milyon euro olduğunu, bunun altında ki bir fiyata satmayacaklarını söyledi. Bunun içinde bir zaman tanıdılar; 1 Ağustos. Sebebi ise sona doğru piyasada fiyatların iyice yükselmesi ve o tarihten sonra istedikleri bir uzuna sahip olamayacak olmaları. Bu gelişmeye ilk sesini çıkaran taraf Panathinaikos oldu. 1 milyon euro bedeli pahalı buldular, asla ödemeyeceklerini belirttiler. Belki de piyasada beliren büyük bir adam onların elini güçlendiriyor. Sadece piyasada olduğu için söylüyorum N'Dong ya da yazılan gibi Sofo. Ancak, şunu söyleyebiliriz ki olağanüstü şartlar oluşmadığı sürece Belgrad'dan Atina'ya bir uçak bileti yok. Şimdi geriye tek bir takım ve onun vereceği tepki kalıyor. Maric'in başka taliplisi kalmadı. Ntvspor Radyo'da Nedim Karakaş'ın da işaret ettiği gibi Fenerbahçe Ülker. Elini hızlı tutmak isteyip, bir an önce kesin kadrosunu belli etmek istiyor Spahija. 1 Ağustos gelişmesi Fenerbahçe için olumsuz değil aksine rakiplerini elemelerini sağladı. Eğer, o grupta Siena'nın üstünde bitirmek, Barça'ya en azından diş göstermek, Top 16 gruplarından çıkmak istiyorsanız ihtiyacınız olan pota altı canavarını ne olursa olsun almalısınız. Sanırım bundan sonra verilebilecek tek bir Maric haberi kaldı. Bu haberde Maric'in gelecek sene geçireceği takımla imzaladığı üzerine olur.

Clay Tucker Real’de

1 yorum

Henüz resmi açıklama yok ama İspanyol medyasının tümünde yer bulduğu ve sadece resmi açıklama beklendiği için bunu bir söylenti değil de “haber” olarak geçebiliriz sanırım. Geçtiğimiz sezon sallantıda olan Badalona’nın kolu kanadı, en önemli silahı olan, kariyeri boyunca Fransa, İtalya, Rusya ve Ukrayna gibi farklı ülkelerde forma giymiş Clay Tucker, Sevilla ile kapağı atıp DKV Joventut ile yerini sağlamlaştırdığı İspanya’da en üst seviyeye çıkacak adımı atıyor gibi gözüküyor. 1980 doğumlu şutör guardın yeni durağı Real Madrid, başta da belirttiğimiz üzere artık sadece resmi açıklama bekleniyor, anlaşma 1+1 yıllık. Real Madrid’in kısa oyuncu kadrosunda ciddi değişiklikler olduğunu ve yeni isimlerin yavaş yavaş netleşiyor olacağını belirtmiştik; Tucker da burada, 2 numara pozisyonunda ciddi bir eksikliği dolduracak. Kaukenas, Jaric, Hansen gibi ayrılıkların, Bullock belirsizliğinin ortasında Tucker takviyesi iyi gider, gidiyor. Kendisini Euroleague’de görmek güzel olacak; “Real için güzel transfer” diyeceğim ama geçen sezon bu cümleyi onlar için çok sık kullanıp patladıktan sonra insanın temkinli olası geliyor…

20 Temmuz 2010 Salı

Cibona'dan Takviyeler

0 yorum

Hep Efes Pilsen’in grubundan takviye haberleri geçiyoruz, bu sefer de değişiklik yapıp C Grubu’na uzanalım istedik. Fenerbahçe Ülker’in grubunda yer alan kolu kanadı kırık Cibona Zagreb, bütçesi ve kolu-kanadının gücü doğrultusunda takviyeler yapmaya çalışıyor. Hırvat basınına göre kadrolarına kattıkları ilk 2 isim diğer bir Hırvat takımı Zadar’dan, Rok Stipcevic ve Marko Car. Stipcevic Cibona’ya faydalı olabilecek bir isim, ülke sınırları dahilinde kadroya katılabilecek ondan daha iyi bir oyuncu bulmaları zordu; Car ise kadronun durumuna göre kenardan gelip katkı vermesi beklenen bir oyuncu olacak. Yaz başında Stipcevic ile ilgili Maccabi dedikoduları dolanmıştı, gerçi Maccabi ile dedikodusu çıkmayanı dövüyorlar desek yeridir. 85 doğumlu ve 1.88 boyundaki Marko Car da, 86 doğumlu ve 1.86 boyundaki Stipcevic de guard pozisyonunda görev yapıyorlar. Stipcevic ismini daha sık duyacağımız skorer bir isim, yine de Cibona’nın bizleri heyecanlandırabilmesi için daha çok ekmek yemesi gerekiyor. Zor iş…

Romain Sato Resmen...

1 yorum

Başlıkta gizem yaratayım istedim ama pek de beceremedim herhalde, uzun sayılabilecek bir süredir dedikodusu dönüyordu. Montepaschi Siena'nın ve İtalya Ligi'nin kralı, Avrupa'nın en sert kısalarından Romain Sato sonunda İtalya'dan ayrıldı; fazla uzaklaşmadan Yunanistan'ın yolunu tuttu. Rudy Fernandez ve Aleks Maric derken PAO'dan daha gerçekçi, daha gerçekleştirilebilir hamleler geliyor; Sato da bunlardan biri açıkçası. Pianigiani’nin ellerinde Avrupa’nın en önemli kısalarından biri konumuna gelmiş Sato, 2006 yılından beri bu takımda forma giyiyordu. Şimdi Obradovic’in ellerinde, başka bir düzen ve gelenek takımında forma giyiyor olacak. Diamantidis, Nicholas, Tepic gibi önemli kısaların yanına Sato’yu da ekleyen PAO’da şimdi artık gözler Saras’ın durumunda ve takıma eklenmesi muhtemel uzun oyuncuda… Yine korkutucu, yine güçlüler; dönüp dolaşıp Efes’in grubunun zorluğuna bağlamak istemiyorum ama lakin fakat…

Hızlandırılmış Dedikodu Seansı

0 yorum

Çok dolu bir içerik olmayacak ama en azından olan bitenden uzak kalmamak için basketbol sitelerinde gezinen dedikoduları toparlayıp buradan paylaşmış olalım. Maliano'da daha dolu içeriğe alışkın olanlar yadırgamasın, vakit sorunu bazen elini kolunu bağlıyor insanın. Neyse, buyrun efenim:

- Khimki'den ayrılacak Jankunas'a eski takımı Zalgiris Kaunas ve (daha önce kadrosunu tamamladığı açıklanan) UNICS Kazan talip. Litvanyalı uzun forvet, pozisyonunda Avrupa'nın kıymetli oyuncularından biri; gönül Zalgiris'e dönsün, Litvanya temsilcisi güçlensin ister.

- Rusya'nın güçlü temsilcisi, elemelerden EL'ye katılmasını beklediğimiz ve ismini gruplara yazma konusunda hazır beklettiğimiz Khimki, Siena'nın başarılı guardı David Hawkins ile ilgileniyor.

- Siena'nın yaşadığı değişim içerisinde gündemine birçok aday giriyor; bunlardan ikisi BO McCalebb ve Alan Anderson... Pianigiani'nin Amerikalı kısa oyuncu rotasyonunda taşlar tamamen değişecek bunu biliyoruz ancak yeni isimler bu ikisi mi olacak, göreceğiz.

- Olympiakos'un uzun oyuncu arayışı doğrultusunda gündemine gelen son isim Boniface N'Dong. Şişen Barcelona uzun oyuncu kadrosunda kendine yer bulamayıp ayrılması gündeme gelen Afrikalı oyuncu için farklı ortamlarda istek parçası olarak Fenerbahçe'nin de adını anmıştım. Yunanistan yolları gözüküp gözükmediğini göreceğiz...

- Kısa oyuncu kadrosundaki birçok oyuncuyla yollarını ayırması gündemde olan Real Madrid'in takviye adaylarından biri de, geçtiğimiz sezon Badalona forması giyen Clay Tucker. Badalona'nın geçtiğimiz sezon en büyük kozu olan Amerikalı oyuncu İspanya'da, daha iyi bir takıma kapağı atabilir gibi gözüküyor.

- Efes Pilsen'den ayrılan Charles Smith'in talipleri arasında tanıdık bir isim olduğu söyleniyor Tanjevic'in elinin altında olacak olan Lottomatica Roma, dedikodulara göre tecrübeli Amerikalı oyuncu ile ilgileniyor.

- Uzun oyuncu arayışındaki Panathinaikos, Spanoulis'i kaptırdığı Olympiakos'tan Baby Shaq lakaplı, yazılışı da okunuşu da ayrı dert olan Sofoklis Schortsanitis'i almayı düşünüyor.

- Haber Türk kaynaklı haberlere göre (ki sonradan Sırp basınında da yer buldu) Fenerbahçe Ülker, Aleks Maric'in alternatifi olarak Milan Macvan ile ilgileniyor. Tabii Macvan-Maric kıyası, birinin diğerinin nasıl alternatifi olabileceği de ayrı bir tartışma konusu...

19 Temmuz 2010 Pazartesi

CSKA Hamleleri

0 yorum

Vujosevic'i takımın başına getirerek yazın en flaş transferlerinden birine imza atan CSKA Moscow'un kadrosu da yavaş yavaş şekillenmeye başlıyor. Sırp koçun ülkesi topraklarından getirdiği Marjanovic ile uzun rotasyonunu güçlendiren Rus ekibinde bugün içerisinde 2 güzel haber yayıldı (ya da hafta sonu yokluğu nedeniyle ben bu haberlere bugün ulaşabildim); CSKA'da Sasha Kaun'un önümüzdeki sezon da takımda kalacağı açıklanırken geçtiğimiz sezon Marko Tomas ile birlikte Cibona'yı taşıyan Jamont Gordon'un kadroya katıldığı bildirildi. Kaun'un Rus ekibinde kalma süresi için en az 1 yıl deniyor, Gordon ile yapılan anlaşma ise 3 senelik... CSKA'nın Vujosevic yönetimine vereceği kadrounun şekli şemali netleştikçe ve gruptaki diğer rakiplerden takviye haberleri geldikçe işler Efes Pilsen cephesinden bakıldığında iyice karışıyor açıkçası. Her yerde, belki de rahatsız edici sıklıkla dillendiriyoruz ama epey zorlu bir grupta Efes; Olimpija dışındaki takımların birbirine gireceği, elbette CSKA ve Pao'nun bir parça öne çıktığı ancak kimsenin silip süpürmesinin beklenemeyeceği bir grup var kapıda. Kadrolar netleşiyor, Efes'i bekliyoruz...

18 Temmuz 2010 Pazar

Unicaja Malaga'da Güçlenme Çabaları

0 yorum

Koç Aitor Garcia Reneses, Estudiantes'ten Carlos Suarez'i almak istedi ancak hem satın alma bedelinin 4 milyon euro olması, hem de Malaga'nın en fazla 500 bin euro verecek olması o transferi oldukça zora soktu. Ayrıca Carlos Suarez'in 6.75 metreye çekilecek yeni uzaklıkta öldürücü bir şutör olamayacak olması Reneses'i bu oyuncudan vazgeçmek zorunda bıraktı. Bu senenin gözde isimlerinden Rafa Martinez'in yedeği Thomas Kelati alternatif isimlerden birisi. Martin Carpena Arena'ya en doğru ismi getirmek ve burayı Euroleague'de coşturmak isteyen Reneses için Juan Dixon tam bir şok oldu. Çünkü, Juan Dixon'ın doping testi pozitif çıktı. Testte nandrolone maddesi bulundu ve Dixon'ın davası devam ediyor. Eğer , dava böyle devam ederse en az 6 ay ceza alacak. Şimdi Reneses'in kafası karışık ve soru şu: En doğru isim hangisi?

Final Four'un Yeni Adresi Barcelona

0 yorum

Bir umuttu ama olmadı. Torino'nun yerine 2011 Final Four'u için Barcelona seçildi. Eurolig yönetimi muhtemelen gelecekle ilgili yaptığı planları bozmak istemedi. Dünya Şampiyonası'nın ülkemizde yapılacak olması da İstanbul'u kenarda bekleten faktörlerden biri diye düşünüyorum. Burada verilecek sınav Final Four'un evsahipliği için büyük önem taşıyacak. Bir de işin perde arkası var. Tabi bu benim komplo teorim. Bertomeu ile yakın ilişkileri bulunan Fenerbahçe yönetiminin Ataşehir için söz aldığını biliyoruz. Salon da henüz bitmediği için Eurolig yönetimi Abdi İpekçi veya Sinan Erdem'i seçmek yerine planın normal akışını işleterek İstanbul'u 2012 veya 2013'e sarkıtmış olabilir diye düşünüyorum. Bu yaz herhangi bir aksilik olmazsa her halükarda 2012 veya 2013'te İstanbul'da F4'ü izleyeceğiz. Üstelik o seneler izin hakkım olduğu için benim de işime geldi desem doğruyu söylemiş olurum. Bu 2 seneyi akıllı kullandıkları takdirde Efes Pilsen ve Fenerbahçe Ülker'i, hatta Banvit'i Galatasaray'ı veya üçüncü bir Türk takımını da orada görebiliriz. Yeter ki boşa ağırlık yapmak yerine, bedenin üstündekini doğru kullanalım.

17 Temmuz 2010 Cumartesi

Fran Vazquez ve Grimau 1 Yıl Daha Barca'da

0 yorum

Barcelona rotasyonun önemli parçaları Vazquez ve Grimau ile birer yıllık sözleşme yeniledi. Vazquez'in gönderilmesi zaten beklenmiyordu ve sözleşmesindeki 1 yıllık uzatma opsiyonu devreye sokularak beklenen hamle yapıldı. Esas sıkıntı kaptan Grimau'nun durumuydu. Kimilerine göre Barcelona'nın ruhu ve yaşına rağmen oldukça iyi bir görev adamı, kimilerine göre de takımdaki fazlalıktı Grimau. Onun da sözleşmesi 7 Temmuz'da bitiyordu ama kulüp kaptandan biraz daha süre istedi. Bir hafta içinde de 1 yıllık sözleşme yenilendi. Bu bir nevi kaptana veda anlamını taşıyor olabilir. Grimau 78 doğumlu ve artık kariyerinin sonunda. 2 veya 3 yıllık bir sözleşme ona jubile olabilirdi ama 1 yıllık sözleşme Grimau'nun son yıllarını başka bir takımda geçirebileceği anlamını taşıyor. Tıpkı 35'lik Basile'nin "Eurolig'de oynayan bir takımda devam etmek istiyorum." sözleri gibi.

15 Temmuz 2010 Perşembe

Javtokas Valencia’da

1 yorum

Efes Pilsen’in çok kötü kura çektiğini ve grubunun zorlu olduğunu söylemiştik; kura sonrası yaşanan gelişmeler de maalesef bizi haklı çıkarıyor. Kosta Perovic’i Barcelona’ya, Matt Nielsen’i de Olympiakos’a kaptıran Power Electronics Valencia, Nielsen’in yerini Savanovic ile doldurmaya çalışmıştı. Perovic’in yerini doldurmak, pivot konusunda havuzun daha dar olması sebebiyle zordu, ancak İspanyol temsilcisi bu havuzdan bulabileceği en iyi isimlerden birini kadrosuna katmış gibi gözüküyor. Geçtiğimiz günlerde Khimki’den ayrıldığını yazdığımız Litvanyalı oyuncu Robertas Javtokas, Litvanya basınında çıkan haberlere göre Valencia ekibinin yeni oyuncusu olmuş durumda. Hakan Celep’in önceki yazısında Javtokas ile ilgili gayet doyurucu bilgiler mevcut, o yazıyı tekrar dikizlemekte fayda var. Omar Cook ve Dusko Savanovic’ten sonra 3. transferine imza atan Valencia’nın halihazırda kadrosunda bulunan Lishchuk, De Colo, Victor Claver ve Rafa Martinez ile birlikte Efes Pilsen için çok dişli bir rakip olma yolunda hızla ilerlediğini söyleyebiliriz.

Not: Efes’in bir başka rakibi A.J.Milano’nun da Ibrahim Jaaber ile anlaşmak üzere olduğunu ve haberleri takipte olduğumuzu belirtelim.

Marko Yarın NtvSpor Radyo'nun Konuğu

0 yorum

Bundan yaklaşık 1 ay önce, final serisi sonrası Eyüp Yıldız ve Gökçe Başaran tarafından NtvSpor'da ağırlanmıştım ve Fenerbahçe basketbolu hakkında keyifli bir sohbet gerçekleştirmiştik. Yarın için de kendilerinden Bol Basket programına katılım hakkında davet aldım, keyifle kabul ettim. 16 Temmuz Cuma günü saat 14:50'de başlayacak programda Fenerbahçe Ülker'in bugüne kadar attığı adımları değerlendirip Fenerbahçe ve ülke basketbolunu konuşacağız. Yayın ilk olarak Nedim Karakaş bağlantısı ile başlayacak, kendisine de merak edilen konularla ilgili sorular yöneltilebilir. Konuşulmasını, altının çizilmesini ya da vurgulunasmasını istediğiniz konular varsa buradan ya da e-mail yoluyla bana ulaşabilirsiniz; faydalı paylaşımları iletmekten ya da dillendirmekten memnuniyet duyarım. Bilgiye...

14 Temmuz 2010 Çarşamba

PAO'nun Transfer Listesi

8 yorum

Bu tip haberleri “sızan bilgiler arasında” kalıbıyla duyurmaya bayılıyorum, bu sefer de öyle yapacağım; Yunanistan’ın devlerinden PAO’nun hedefindeki isimler belli oldu, Yoncalar’ın Rudy Fernandez, Luis Scola ve Andres Nocioni ile ilgilendikleri sızan bilgiler arasında… Şuradaki habere göre Obradovic’in ekibi, gidenlerin yerini doldurmaya çalışırken pek de cimri davranmıyor. Kaimakoglou ve Vougioukas ile birlikte takımın 'görev adamlarını' kadrosuna katan PAO şimdi daha büyük isimlerle bu iskeletin üstüne çıkmaya çalışıyor. Hedefteki isimleri yukarıda saydık, hepsini almalarını bekleyemeyiz elbette ancak isimlerin fazlasıyla heyecan verici olduğunu ve herhangi birinin takıma katılımının pozisyonunda ciddi fark yaratacağını söyleyebiliriz. Rudy Fernandez için Real Madrid, Barcelona ve Unicaja Malaga ile çekişecekleri aşikar; Scola ve Nocioni için de kıta içi ve dışından birçok rakipleri olacağı açık. Ancak bize şeytanın avukatlığını yapıp ismi geçenleri duyurmak düşer. Efes Pilsen sempatizanlarının da Panathinaikos'un hamlelerini ayrı bir dikkatle takip ettiklerini düşünüyorum, lakin Atina ekibinden gelen sinyaller pek de olumlu gözükmüyor.

İlave: Bu haber yayılmaya başladığından beri yükselen sesler, sadece Rudy Fernandez'e olan ilginin gerçekçi olduğu yönünde. Mevcut maddi şartlar PAO'yu ve hatta tüm Yunan temsilcilerini beklediğimiz gibi etkileyecek anlaşılan. Habere elimiz değmişken şunu da ekleyelim, PAO Saras'a yıllık 700 bin Euro'luk bir teklif yapmış, iki taraf arasında görüşmeler sürüyor(muş).

İstenen Adam: Aleks Maric

0 yorum

Partizan’da, Vujosevic’in ellerinde mükemmel bir sezon geçiren Aleks Maric, transfer gündeminin de en gözde oyuncularından biri. Maric’in Partizan ile sözleşmesi sürmesine rağmen Sırp ekibi, kendisini isteyen tüm takımlara kapıları tamamen kapatmış durumda değil. Partizan, değerini bulduğunu düşündüğü anda tüm oyuncularını elden çıkartabilecek ve bu oyuncuların yerine yenilerini koyabilecek bir takım. Gerçi Vujosevic sonrası bu düzenin nasıl işleyeceği bir parça merak konusu olsa da oradaki güçlü basketbol kültürünün bu kayıpları bir şekilde ya da belli bir seviyeye kadar tolore etmesini beklediğimizi söyleyebiliriz.

Maric’in taliplerine gelecek olursak, her gün yeni haber ancak benzer isimlere rastlıyoruz. Talkbasket’te yer alan habere göre Aleks’in en ciddi 2 talibi Panathinaikos ve Fenerbahçe Ülker. Haberde her 2 takımın da tecrübeli oyuncu için 500 bin Euro gibi bir bonservis bedeli önerdiği ancak bunun Partizan tarafından kabul görmediği, Partizan yönetiminin Maric’e 1 hafta süre verdiği ve daha iyi bir teklifle kendilerine gelmediği sürece oyuncunun gelecek sezon da takımda kalacağının kendisine iletildiği belirtilmiş. Partizan tarafından istenen meblağ 1 milyon Euro civarında olsa da Sırp ekibi yetkililerinin 700-750 bin Euro arası bir meblağ ile karşılaşmaları durumunda da yelkenleri suya indirebileceği belirtiliyor. Kuşkusuz Maric, transferi durumunda her takıma çok büyük güç katacak seviyede bir uzun; Fenerbahçe’nin böyle bir uzunu getirebilmesi de ayrı bir transfer başarısı olur. Zor ama göreceğiz… (İlave: Talkbasket'in haberinin de kaynağı şurası, aslında tüm Sırp medyası da diyebiliriz)

Nemanja Bjelica'da Sona Doğru

0 yorum

Olympiakos, Ivkovic'in gelişinden sonra çehre değiştirmeye devam ediyor. Kleiza ve Childress takımın daha atletizme dayanan bir basketbol oynamalarını sağlıyordu. Şimdi onlar gitti. Olympiakos düşündükleri ve kadrosuna kattıkları isimlerle Avrupa topraklarına dönmüş görünüyor. En son açıklamasına göre Bjelica, Minnesota ve Avrupa arasında kalmış, eğer NBA'e gitmezse kesinlikle Euroleague tecrübesi yaşamak istiyormuş. Bazı kaynaklarda Bjelica'nın NBA'de oynamak istemediği söyleniyor. Olympiakos için sevindirici olan Bjelica için ihtimaller azaldı ama Olympiakos'un şansı giderek artıyor. Ancak, 4 ve 5 numarada oynayabilen Sırp oyuncunun önünde ki engel kulübü Benetton Treviso. Koç Jasmin Repesa'nın favori oyuncusu durumunda olan genç yıldızın önünde 3 senelik daha anlaşma var. Olympiakos ikna çabalarına başladı. İlk denemeleri bir miktar para ve Zoran Erceg.

13 Temmuz 2010 Salı

Robertas Javtokas Serbest

2 yorum

2001/02 sezonunda ki muhteşem Lietuvos Rytas kadrosunun önemli parçalarından biriydi. Siskauskas, Macijauskas, Kaukenas, Jasaitis'le birlikte o yılın en gözde pivotlarından Javtokas Litvanya şampiyonluğunu rahatlıkla elde eder. 1 Mayıs 2002'de Honda motorsikletiyle Vilnius'da 140 km'ye kadar ulaşan Javtokas bir kaza geçirir ve 1 sezon basketboldan uzak kalır. 2.11 uzunluğunda 122 kilo olan pivot, kariyerinde Siaulai, Univ. of Arizona, Lietuvos Rytas, Panathinaikos, Dinamo Moskova ve Khimki'de oynarken, geçen gün kulübüyle anlaşarak sözleşmesini karşılıklı feshetti. 1997/98 sezonunda LeBron James'in Akron,Ohio'da ki okulu St.James & St.Mary High School'da da bir dönem geçiren Javtokas, transfer piyasasında takımınıza katmaktan çekinmeyeceğiniz bir uzun. Artık kariyerinin en olgun döneminde olan Javtokas'ın başından o kaza geçmemiş olsaydı kim bilir bugün Tiago Splitter'la birlikte 2000/01'de 56. sıradan draft edildiği San Antonio Spurs'de olurdu.

Kazan'da İşlem Tamam

0 yorum

Son dönemde CSKA ve Khimki'nin büyük güç olduğu Rusya'da her daim akıllara kazınan takımlardan biri de Unics Kazan'dır, Tatar temsilcisi unutturmaz kendisini bu takımların arasında, ses verir. Geçtiğimiz sezon Rusya Ligi yarı finalinde Khimki'ye 3-2 ile kaybederek elenen Unics Kazan bu sene hem ligde rakiplerine kafa tutmaya hem de EL elemelerinden yükselip gruplara kalmaya çalışacak. Bu bağlamda da kadro çalışmalarını sürdürüyorlar(dı), geçmiş zaman kullanma sebebimiz bugün itibariyle yeni sezon kadrolarının tamamen netleşmesi oldu.

Maciej Lampe, Marko Popovic, Terrell Lyday, Petr Samoylenko, Victor Zvarykin, Igor Zamanskiy, Vladimir Veremeenko ve Valiantsin Yurchyk'u kadrosunda tutma kararı alan Kazan, bugün itibariyle 4 oyuncuyu kadrosuna ekleyerek 2010-2011'in erken hazır olan isimleri arasında adını yazdırdı. Transferde Kelly McCarty, Slavko Vranes, Hasan Rizvic ve Zakhar Pashutin gibi tanıdık isimleri renklerine bağlayan Unics Kazan, Temmuz ayı ortası itibariyle tükkanı kapatıp hazırlıkları beklemeye koyuldu. CSKA ve Khimki seviyesinde bir takım olmayacaklarını söylemek herhalde haksızlık olmaz kendilerine, lakin EL yapabilmek için ciddi çaba sarf edecekleri ortada; bunu yapabilecek güçleri var gibi de gözüküyor.

Ve PAO'nun Sesi Çıkmaya Başlar...

0 yorum

EL'de Efes Pilsen'in grubunda yer alan Atina temsilcisinin sonunda sesi dış transferde de çıkmaya başladı. Yoncalar'ın ilk hedefi ülke içindeki önemli oyuncuları toplamak, bu bağlamda da gözü ligin başarılı 2 takımı Maroussi ve Panellinios'a dikmiş durumdalar. Kadroya katılan isimler tanıdık, Maroussi'nin başarılı forveti Kostas Kaimakoglou ve Panellinios pivotu Ian Vougioukas. Pekovic'i kaçırdıktan sonra Vougioukas ile nefes alan PAO uzun rotasyonunun şimdiki beklentisi ise Partizan'ın flaş ismi Aleks Maric. Sırp ekibinin istediği bonservisi bedelini karşılaması durumunda Maric'in, Obradovic'in öğrencilerinden biri olması çok uzak ihtimal gözükmüyor. Drew Nicholas ve Dimitris Diamantidis ile sözleşme yenileyen, Batiste ile yenilemek üzere olan ve yukarıda bahsettiğimiz 2 Yunan oyuncuyu kadrosuna katan Panathinaikos'ta gözler artık dış transferde, takımın bildiğimiz gücüne kavuşmasını sağlayacak o 1-2 ismin transferinde...

Baskonia A.Ş. Gururla Sunar

0 yorum

NBA’yı en iyi besleyen Avrupalı takımlardan biri Caja Laboral, eski ve halen bizim için daha tanıdık adıyla Tau Ceramica. Birçok kaliteli oyuncuyu oraya gönderdiler, özellikle Güney Amerikalı isimler bu fabrikada pişip kıta dışına sunulan oyuncular olarak sivriliyor. Luis Scola, Andres Nocioni gibi isimlerin yanı sıra Jose Calderon ve Arvydas Macijauskas da Bask ekibinde forma giyip NBA yapan furyanın isimleri. Bu gruba son eklenen isim beklendiği gibi Tiago Splitter oldu, Brezilya asıllı oyuncu San Antonio Spurs formasıyla yeni bir maceraya atılacak. Avrupa basketbolunda dengeleri bozan, parmakla gösterilen belki de yegane uzundu, tam bir 5 numaraydı. Avrupa basketbolu açısından önemli bir uzunun daha kaçması olarak değerlendirilebilir elbette bu gelişme ancak Bask ekibinin bir şekilde onun yokluğunda da ayakta kalabileceğini ve onun yerini doldurabileceğini düşünüyorum. Caja Laboral Avrupa basketbolunda çok önemli bir gelenek, yetiştiren ve yetiştirirken büyüyüp yoluna devam eden bir takım olmak kimliklerini koruyacaklardır. Tiago Splitter’e yeni macerasında başarılar, gözler Caja Laboral’in yapacağı hamlelerde…

12 Temmuz 2010 Pazartesi

2011 Final Four'u İstanbul'a ?

1 yorum

2011 Eurolig Final Four'unun Torino'da olacağı çok önceden açıklanmış, 2012 ve 2013 için Londra - İstanbul ikilisinin ismi geçmeye başlamıştı. İtalya'da yerel yönetimle yaşanan sıkıntılardan dolayı karar için tanınan süre doldu ve 2011 Eurolig F4'ü Torino'dan alındı. Haberi görünce içimden "Ah keşke İstanbul olsa" diye geçirmiştim ki bir dostumdan İspanya kaynaklı olarak İstanbul'un Final Four'a yakın olduğunu öğrendim. Yeni şehir yakın zamanda açıklanacak. Hayırlısı bakalım, İstanbul'a gelecek mi bu en büyük organizasyon görelim.

Matt Nielsen Olympiakos'ta

0 yorum

Uzun süre ülkemizin büyük kulüplerinden Fenerbahçe Ülker'in de listesine bulunduğu ve yeni koç Spahija tarafından istendiği söylenen, Hırvat koçun eski oyuncusu Avustralyalı Matt Nielsen Olympiakos'la imzalamak üzere. Geçen gün Spanoulis'le imzalayan Yunan devi, Ivkovic'in gelişinden sonra kadrosunu Angelopoulos kardeşlerin fantastik transferleriyle değil, daha akılcı transferleriyle, üstelik maliyeti de düşürerek şekillendirmeye devam ediyor. Geçen sezon ACB'de 8.8 sayı 4.3 ribaund istatistikleri tutturan "Nitro", 32 yaşında olmasına rağmen Olympiakos pota altına sertliği getirecektir. Yalnız bu transferle birlikte Yunanistan'ın kırmızı olan tarafı oldukça veteran bir kadroy sahip olmaya başladı. Bazıları böyle sever. Futbolda da Milano'nun kırmızı yakası veteran kadrosuyla 1 kez Şampiyonlar Ligi'ni alıp, 1 kez final oynamıştı. Olympiakos finali yaşadı, bakalım zaferi yaşayabilecek mi?

NOT : Matt Nielsen ve Olympiakos bu yazı yazıldıktan yaklaşık 1 saat sonra 2 yıllık sözleşme üzerinde anlaşma sağladılar.

Rafa Martinez : B Planı

0 yorum

Bu senenin gözde forvetlerinden Rafa Martinez, Efes Pilsen'in Euroleague'de ki zorlu rakiplerinden P.E. Valencia'dan ayrılabilir. Real Madrid ve Regal Barcelona'nın listesinde bulunan Martinez, bu iki devin yanında bir kaç teklifin daha olduğu söyleniyor. Yalnız, Valencia'nın da tutmak için uğraş verdiği forvet, Barça ve Madrid'in ikinci planları. İkisinin de ilk hedefi buraya Rudy Fernandez'i getirmek. Yerine Amerikalı bir oyuncu getirip şanslarını denemektense, Rafa Martinez'i hep bir opsiyon olarak tutuyorlar. Real Madrid ve Messina, bu seferde Rubio transferinde olduğu gibi bu olaydan eli boş ayrılmak istemiyor.

Efes’in Rakibine Takviye

2 yorum

Daha önce grup değerlendirmesinde Valencia’nın durumuna genel bir bakış atmış ve tehlike potansiyellerinden bahsetmiştik. Kan kaybeden ve daha da kaybetmesi muhtemel olan İspanyol temsilcisi dış transferde de boş durmuyor, takviye girişimleri devam ediyor. Savanovic’ten sonra kadroya kattıkları 2. İsim yine ACB’den oldu; yakından tanıdığımız ve geçtiğimiz sezonu Unicaja Malaga’da geçiren Omar Cook Valencia ile 2 seneliğine anlaştı. Geçen sezon oynanan meşhur L.Rytas-Unicaja Malaga maçındaki iyi oyunuyla İspanyol ekibinin maçı kazanmasına ve dolayısıyla Efes Pilsen’in turu geçmesi için gerekli sonuçlardan birinin hazırlanmasına katkı sağlayan Omar Cook’un bu sene de yollarının Efes Pilsen ile kesişiyor olması da enteresan bir detay. Valencia için iyi bir transfer olduğunu söyleyebiliriz ancak halen takımın seviyesi için eldeki oyuncuların hangilerinin kalacağını ve yapılacak uzun takviyelerini görmek gerek. Yine de zor grup, enteresan grup, daha şimdiden…

Roma'ya Tanjevic Eli

0 yorum

Fenerbahçe Ülker'i 3 sezon boyunca çalıştıran, bu süre zarfında arkasında hep bizlerin alışık olmadığı tercihler ve bunların beraberinde getirdiği izler bırakan Bogdan Tanjevic, Türkiye'nin aksine çok fazla sevilip sayıldığı İtalya'da, bu sefer farklı bir görev tanımıyla gidiyor. Lottomatica Roma'da sportif direktörlük görevi üstlenen Tanjevic, Roma'nın yapılanması ve oyuncu tercihlerinde de yön verici kişi olacağa benziyor.

Tanjevic'in Roma'nın üstündeki elin etkilerini yavaş yavaş görmeye başlıyoruz, başkent temsilcisinin transfer listesinde adı geçen isimler tam da Karadağlı koçun işi gibi gözüküyor. Öncelikle Cibona'nın genç guardı Bojan Bogdanovic Roma'nın gündemine geldi, iflasın eşiğindeki Hırvat temsilcisinin genç yıldızını elinde tutma şansı pek yok gibi gözüküyor. Ardından da Almanya'nın genç uzunu Tibor Pleiss'in Tanjevic ve Roma'nın kıskacında olduğu dillendirilmeye başlandı. Bu sene yine EL'de mücadele edecek olan İtalyan temsilcisinin bir diğer transfer adayı da Fenerbahçe Ülker'de geçtiğimiz sezon forma giyen ancak bu seviyeler için yeterliliği hep tartışılan, ardından Panellinios'a geçip burada iyi bir sezon geçiren Devin Smith. Üç oyuncuya da ilginin ciddi olduğu İtalya'da yazılıp çiziliyor; ikisi genç, biri tanıdık, tam Tanjevic'lik. Onu bu organizasyonun başına geçiren Roma'nın kendisine ve atılacak hamlelere güveni tamdır diye düşünüyorum. Buradakinden daha sabırlı bir ortam bulacağı kesin, o bakımda daha rahat çalışacaktır ancak fark yaratması kolay değil; Siena tekelindeki ligde ne kadar zamanda neler yapabileceğini göreceğiz.

11 Temmuz 2010 Pazar

Spanoulis Resmen Olympiakos'ta

1 yorum

Yaklaşık iki haftadır bazı sıkıntılar sebebiyle gündemden oldukça uzağım. Bıraktığımda Spanoulis Panathinaikos formasıyla şampiyonluk kutluyordu, döndüğümde ise ezeli rakibe transfer oldu. Birazcık geriye gidince bu söylentinin resmi açıklama dışında tüm sitelerde bitti şeklinde yazıldığını gördüm, bugün de Olympiakos kanadından resmi açıklama geldi. İmza 3 yıllık, ücret 7 milyon euronun üzerinde. Panathinaikos taraftarının da tepkisi büyük. Yoncalardan Olympiakos'a gidecek herhangi bir sporcunun tepki görmesi normal ancak ne Spanoulis PAO'da yetişmiş bir oyuncu, ne de oranın efsaneleşmiş bir ismi. Ben bu kadar yoğun tepkiye bir anlam veremedim. Zamanında Alvertis böyle bir geçiş yapmış olsa veya bugün Diamantidis bu sahnede başrol olsa kulağa mantıklı geliyor ama daha önce de NBA için Panathinaikos'tan ayrılmış, Giannakis'le parlamış bir Spanoulis'in Olympiakos'a gitmesi bende en ufak bir şaşkınlık yaratmadı. Kötü geçen sezonda Nicholas - Spanoulis ikilisinde ısrar ederek pay sahibi olan Obradovic ilerleyen dönemde Diamantidis - Nicholas ikilisine dönerek Spanoulis'i biraz geri planda bırakmıştı. Panathinaikos'un kemer sıkma politikası da buna eklenince kadrosu allak bullak olan Olympiakos'un Spanoulis'i ikna etmesi sanırım çok zor olmamıştır. Yoğun iş temposundan eskisi kadar perde arkasını araştırma imkanım olmuyor ama transferde etkili olan bir olaya denk geldiğim takdirde ayrı bir postta değinirim. Bu imza, savaşı beraberinde getirir mi onu da sıcak mevsimin sıcak marketi gösterecek.

9 Temmuz 2010 Cuma

Siena'dan Takviye

0 yorum

Aslında sene ortasından beri belli gibiydi, Siena'ya gideceği çok önceden beri konuşuluyordu. 88'li olmasına rağmen genç yaşta Milano ve Roma gibi İtalya'nın önemli takımlarının formasını görmüş genç İtalyan guard Pietro Aradori, bu sene Biella'da geçirdiği başarılı sezonun ardından (gerçi Biella'nın küme düşmesine engel olamadı ama) İtalya'nın en büyüğü M.Siena'nın yolunu tuttu. Genç oyuncunun geçen sezon Biella'da tutturduğu istatistikler şurada, Pianigiani'nin elinde önemli biz koz olacaktır genç yetenek. Bu arada belirtmeden geçmeyelim, anlaşma 3 yıllık. Siena'nın kayıpların yerini dolduracak isimleri yavaş yavaş netleşiyor, sıradaki gelsin efenim...

Kleiza Out, Bjelica In?

1 yorum

Sırp çalıştırıcı Ivkovic’i takımın başına getiren Olympiakos’un gözünü, tecrübeli koçun ülkesinin parlayan yıldızlarına diktiğini biliyorduk. Bu oyuncuların başında gelen, sene boyunca farklı birçok takıma transferi gündeme oturan Bjelica için en güçlü aday Olympiakos konumuna geldi. Öyle ki Yunan temsilcisi, bir yandan Childress’ın sözleşmesinden kurtulmaya çalışıyorken diğer yandan da Kleiza’nın tekrar NBA macerasına soyunma (Toronto yolları) planlarına göre adımlar atıyor. Bu bağlamda, takıma katılma adına en güçlü aday Nemanja Bjelica. 2 sene önce Tanjevic’in ellerinde 1 ay kadar antrenman yaptığını sonradan öğrendiğimiz Bjelica için “kaçan balık” ağıtlarını yakmak pek mümkün. Gerçi o dönemde Emir-Gasper ikilisi sebebiyle genç oyuncu görmeye tahammülü kalmayan Fenerbahçe taraftarı, eğer gerçekten transfer edilmiş olsaydı bu Sırp gencini nasıl karşılar, nasıl ağırlardı bilemiyorum. Her neyse, sonuçta Bjelica’ya Yunanistan yolları gözüküyor. Ivkovic onu kısık ateşte pişirip bir üst seviyeye hazır hale getirecektir…

8 Temmuz 2010 Perşembe

Kura - Efes Pilsen Grubu

1 yorum

CSKA Moscow: Partizan’ın efsane koçu Vujosevic’i takımın başına getirip kimlik değişimine giden Rus ekibi, Sırp koçun kendisine vereceği şekli bekleyecek. Takımdan Planinic ayrıldı, Mensah Bonsu da bu listede, keza Smodis de... Langdon, Siskauskas ikilisi için ayrılık dedikoduları var, özellikle Siskauskas’ın talipleri çok fazla. Vujosevic’in elinde Rus oyuncular kıymet kazanabilir, zira takıma katacağı ismi küçük kendisi büyük oyuncular da aynı şekilde. Şimdiye kadar Bykov ve Marjanovic geldi. CSKA’yı biraz beklemek lazım, kadroları çok geçmeden netleşecektir. Vujosevic ile uyumu sağlarlarsa son yıllardakinden farklı bir bütçeyle daha enteresan bir CSKA izleyebiliriz. Hafif bir kadro belirsizliğiyle birlikte halen epey güçlüler.

Panathinaikos: Çok kötü bir EL sezonu geçirseler de Olmypiakos’u geçip ligi almayı başardılar. Onların da kadrosunda epey değişiklik oluyor. Pekovic’i kaybettiler, Haislip’i gönderdiler, Spanoulis belirsiz. Batiste ve Nicholas’ın sözleşmeleri bitmişti ancak Nicholas sözleşmeyi yeniledi. Saras’ı elden çıkartıp bütçede yer açmayı, bununla da Batiste’yi tutmayı düşünüyorlar. İlgilendikleri isimlerden de bir tek Maric’ten haberdarız, onu da şartlar itibariyle almaları çok zor. Gerçi PAO için çok fazla bir şey söylemeye gerek yok, 12 taraftar çıkarsalar sahaya, Atina’da maç kazanmanız çok zor onlara karşı. Tıpkı CSKA gibi kadrolarında hafif bir belirsizlik payıyla birlikte halen çok güçlüler.

Valencia: Geçen sezonun flaş takımının başına tüm Avrupa devleri üşüştü, sivrilen isimleri kapanın elinde kaldı-kalıyor adeta. Spahija Fenerbahçe’ye, Perovic Barcelona’ya gitti. Kelati ve Nielsen boşta, Rafa Martinez’i de Barcelona ve Malaga ciddi şekilde istiyor. De Colo, Lishschuk, Claver gibi kaliteli isimleri var kadroda, Sevilla’dan da Savanovic’i aldılar. Geçtiğimiz sezon çok başarılı olan, Eurocup’ı alan takımdan çok isim kaybettiler, eğer Martinez’i tutup 2-3 kaliteli isim kadroya katabilirlerse klasik, zorlu bir İspanya deplasmanı olarak anılabilirler. Onlar için konuşmak adına birkaç hafta daha beklememiz gerek.

A.J.Milano: Geçtiğimiz transfer dönemine de çok hızlı girip Maciulis, Petravicius, Mancinelli ve hatta Acker gibi oyuncuları almışlardı. Şu anda da Saras, Garbajosa, Domercant gibi önemli isimlerin peşinden koşuyorlar. Efes için tehlikeli olup olamayacağı bu transfer stratejisinin sonucuna göre belli olacak ama 5. Torba takımları içinden belki de en tatsızıydı. Siena da değişim sancıları çekiyorken iyi bir takım kurup hem İtalya’da hem de Avrupa’da iş yapmak isteyeceklerini düşünüyorum. 5. torba takımı bir anda tehlikeli konuma gelebilir, göreceğiz.

Union Olimpija: Tek dişi kalmış canavar, geleceği meçhul takım. Ne yazsak, neyi yorumlasak bilmiyorum, daha doğrusu kadrolarında kim kaldı onu bile hatırlamıyorum. En son Klobucar da Partizan'a geçti. Bir mucize olması lazım kadroyu toparlayıp bu gruptaki diğer 5 takıma kafa tutmak için, açık ara zayıf halka…

Not: Efes için Milano-Valencia ikilisinin durumları önemli olacak, bana göre Fenerbahçe’nin grubundan epey daha zorlu bir grup. Maalesef EL’de ilerlemek için, çok büyük 2. tur kura istisnaları dışında, ilk turdan 1-2 çıkmak önem teşkil ediyor. Efes’in ilk ikide yer alması için ciddi mesai harcaması ve bir yandan da PAO-CSKA gibi devlerin zayıflamasını beklemesi gerekir. Efes'in transfer hamlelerini merakla bekliyoruz bu bakımdan, tabii Valencia ve Milano’nun kuracakları kadrolar da belirleyici olacaktır…

Kura - Fenerbahçe Grubu

5 yorum

Barcelona: Ligi Caja Laboral’e vermiş olsa da geçtiğimiz sezonun Avrupa ve Kral Kupası şampiyonu; ligi de final serisine kadar silip süpürmüş bir takım. Rubio&Navarro ikilisine Rudy Fernandez’i eklemek ve rüya bir kısa oyuncu kadrosu kurmaya çalışıyorlar. Kadroyu transfer sezonunun sonuna kadar hiç ellemeseler bile Avrupa’nın en iyi takımı olarak kalmaları muhtemel. Şimdiye kadar sadece Valencia’nın pivotu Kosta Perovic’İ kadroya katıp Terence Morris ile yenilediler. Kadroya yapacakları bundan sonraki müdahaleler bu takımı ancak daha da güçlü yapar; çok da konuşmaya gerek yok, grubun ve hatta EL’nin tartışmasız favorisi.

Siena: Mecburi değişim geçiriyorlar. McIntyre ve Eze gitti, Sato, Domercant ve Hawkins de ayrılabilir. Eze kayıp sayılmaz, onun yerini Rakovic ile doldurdular ancak diğer tüm oyuncular, takımın başında halen Pianigiani de olsa büyük kayıp. Birkaç yıldır makine düzeninde işleyen takım illa ki darbe almış olacak ancak yine de “Siena battı” diyemiyorsunuz. Earl Calloway’i PG, Eric Williams ve Ali Traore’yi uzun pozisyonu için düşünüyorlar. Yazı en hareketli geçirmesi muhtemel takım. Zizis, Stonerook ve Lavronivic’in yanına yazılacak isimler belirleyici olacak. Mutlaka iyi bir takım kuracaklar ama düzene bir parça çomak sokulacak, el mahkum.

Rytas: Avrupa’da kadrosu hazır belki de tek takım. Jerry Johnson, Brad Newley ve Cemal Nalga takviyeleri ile kadroyu tamamladılar. Gecevicius ve Jonas Valanciunas gibi önemli gençleri var, hatta Gecevicius artık saygın atıcılardan biri Avrupa’da. Litvanya basketbolunun öncü temsilcisi konumundalar; Jomantas, Bajramovic, Bjelica gibi tecrübeli oyuncuları var. Uzun rotasyonları EL seviyesi için zayıf gözüküyor ancak bir Litvanya takımına dudak bükmeye korkuyor insan. Fenerbahçe’nin altına alması gereken bir takım, yine de deplasmanı çok zor geçer…

Cibona Zagreb: Grubun mazlumu konumunda, zira koçu ve en iyi oyuncusu Türkiye yolunu tutmuş durumda. Jamont Gordon ayrılıyor, daha doğrusu takımın hemen hepsi ayrıldı-ayrılacak listesinde. Bu takımı toparlamaları, geçtiğimiz sezonki ortamı yakalamaları çok zor ki o ortamı da Fenerbahçe kendi elleri ile yaratmıştı. Gordon ve Anderson gibi iyi Amerikalılar düşürüp gidişatı değiştiremezlerse zayıf halka…

Cholet: Gönülden desteklenesi, basketbol mucizesi güzel takım. Erman Kunter’in büyük başarısı, büyük bütçeler arasında can çekişen biz amatör ruhlu pis duygusalların can simidi… Zagreb dışındakileri altlarına almaları çok zor gözükse de Kunter’in sihirli değneğini beklemek lazım. Erman Hoca’nın son harikası Kevin Seraphin Amerika yolları kovalıyor, Gelabale takımdan ayrıldı. Cholet Erman Kunter’i takımda tutarken bir parça bütçe yükseltmişti, özellikle kısalara yapacakları takviyeleri merakla bekliyoruz. Dediğim gibi işleri zor, ancak biraz sallanan bir takımı altına almaları çok sürpriz olmaz. Rytas’ı gözlerine kestirmeleri beklenebilir, oyunlarını oynayıp keyif almaya bakacaklardır.

Not: Fenerbahçe için hedefin ikincilik olması gereken bir grup. Cholet dışındaki takımların hepsi tanıdık, özellikle Barcelona ve Siena artık bizden biri. Önceki yıllarda çok tatsız skorlar alındı bu takımlara karşı, Spahija’nın daha karakterli bir takım kurmasını ve bu takımlara karşı ayakta duracak bir ekip yaratmasını bekliyorum. Greer-Vidmar ikilisi kalacaksa eldeki kadro budur, F4 çok uzak hedef ama bu gruptan 2. çıkmaya çalışılmalıdır.

Euroleague 2010/11

0 yorum


Euroleague'de 2010/11 sezonu kuraları çekildi. Temsilcilerimizden Efes Pilsen klişe tabirle ölüm grubuna düştü. Zorluk sıralamasında bir sonra gelecek kuradaysa Fenerbahçe Ülker.

A Grubu: Caja Laboral, Maccabi Electra Tel-Aviv, Partizan Belgrade, Asseco Prokom, Zalgiris Kaunas, elemelerden gelecek bir takım

B Grubu: Olympiacos Piraeus, Real Madrid, Unicaja, Virtus Roma, Brose Baskets, elemelerden gelecek bir takım

C Grubu: Regal Barcelona, Montepaschi Siena, Lietuvos Rytas, Fenerbahce Ülker, Cibona Zagreb, Cholet Basket

D Grubu: CSKA Moskova, Panathinaikos, Power Elec. Valencia, Efes Pilsen, Armani Jeans Milano, Union Olimpija Ljubljana

Eleme Turu kuraları da çekildi. İşte temsilcimiz Banvit'i ilgilendiren eşleşmeler;

Asvel Basket Lyon - KK Buducnost
Le Mans Sarthe - Banvit BK
BC Khimki - Pepsi Caserta
Maroussi BC - Budivelnik

Banvit, Le Mans'ı elediği takdirde, Asvel - Buducnost eşleşmesinin galibiyle, burayı da geçtikten sonra, Khimki, Caserta, Maroussi veya Budivelnik'le oynayacak. Yani işi oldukça zor temsilcimizin.

Raduljica 2015’e Kadar Efes’te

2 yorum

2015 de şaka gibi geliyor, o kadar ilerledi mi yıllar yahu, daha dün 2000’li yılların hesabını yapmıyor muyduk? Neyse, bu farklı bir konu; başka başlık hatta başka bir blog formatında tartışabiliriz. :) Daha önceden Miroslav Raduljica’nın Efes ile anlaştığını, en azından anlaştığının dillendirildiğini yazıp çizmiştik; işin onay süreci uzadıkça dedikodu olarak kalma ihtimali artsa da dün Sırp basınına düşen haberler konuyu daha da netleştirdi. Zeleznik oyuncusu Raduljica Efes’te, anlaşma 2015 yılına kadar, Sırp ekibinin alacağı bonservis ücreti de belli değil. Uzun süreli kontrat, güzel transfer. Raduljica’nın Ivkovic’in prenslerinden, Sırbistan Ulusal Takımı’nın yükselen değerlerinden biri olduğunu, Sırp koçun Olympiakos’a götürmeye çalıştığı 2 gençten biri olduğunu (diğeri de Bjelica) hatırlatalım. Çok güçlü ve sert bir oyuncu Raduljica, henüz 22 yaşında oluşu ve Efes’in uzunlara-genç oyunculara şekil verme geleneğiyle birlikte fazlasıyla parlamaya meyilli bir isim. Sırbistan ile geçirdiği başarılı turnuvanın ardından geçen sene Zeleznik'in de en iyi oyuncusuydu. Hani kendisi hakkında google’layıp araştıranların da ulaşabileceği bir bilgi ama kendisi için “kitap kurdu” da deniyor; benim gibi işin fiziksel özelliklerin dışında da ipuçları arayanlar için güzel detay. Güzel transfer, “Efes geleneği” dediğimiz şeyi hatırlatan transfer; eğer o gelenek tekrardan canlanırsa her iki taraf için de çok faydalı bir hamle…

Vranes Unics Yolunda

0 yorum

Koç Dusko Vujosevic'in kanatları altında değer kazanan bir çok oyuncudan biri de Vranes. Yetenekleri -çok- sınırlı olmasına rağmen ondan maksimum verim almayı başarmıştı koç. Özellikle bu sezon Maric'in sakatlığı nedeniyle forma giyemediği dönemde, işin savunma kısmında önemli işler yapmıştı. Bu transfer döneminde ise takım arkadaşları kadar olmasa bile, bazı takımlarla ismi geçiyor Sırp pivotun. En ciddi teklif de, geçen sene CSKA'da gayet başarılı bir sezon geçirip müzeye üç kupa eklemesine rağmen, Dule'ye tercih edilen Pashutin'in takımı Unics'den geldi.

Zaten Maric'i kadroda tutmak için ciddi uğraşlar veren Partizan, bir de yedek pivot arayışına girecek Vranes'in ayrılması durumunda. Çok kolay bir yaz dönemi geçirmeyeceği açık olan Partizan, -bir kaç senedir olduğu gibi- yeni sezonda performansını en merakla beklediğim takımların başında geliyor.

7 Temmuz 2010 Çarşamba

Terence Morris Yuvada Kaldı

1 yorum

Avrupa’daki gözde bekarlar listesinden birinin ismini silme vakti; Barcelona’nın tecrübeli uzun forveti Terence Morris 2 seneliğine daha Katalan ekibinde kalacak. Sözleşme 2 senelik ancak her iki tarafın da 2010-2011 sezonunun sonunda sözleşmeyi iptal etme hakları bulunuyor. Kosta Perovic’i kadrosuna katan Barcelona’nın bu gelişmeden sonra uzun rotasyonu da netleşmiş oldu: Morris-N’Dong-Lorbek-Vazquez-Perovic. Biraz kuvvetliler sanki?

EL 2010-2011

8 yorum

EL kuraları yarın çekiliyor, torbalar aşağıdaki gibidir:

1. Torba: Regal Barcelona, Olympiakos, CSKA Moskova, Caja Laboral
2. Torba: M.Siena, Panathinaikos, Maccabi Electra, Real Madrid
3. Torba: Partizan, Power Electronics Valencia, Unicaja Malaga, L.Rytas
4. Torba: Asseco Prokom, Efes Pilsen, Fenerbahçe Ülker, Virtus Roma
5. Torba: Zalgiris Kaunas, AJ Milano, Brose Baskets, Cibona Zagreb
6. Torba: Union Olimpija, Cholet, EL elemelerinden gelecek 2 takım

Tablo henüz net olmasa, güç dengeleri değişmeye fazlasıyla müsait olsa da istek grupları ellerinizden öper...

Batiste-Nicholas Bilmecesi

0 yorum

PAO için gerçekten zor bir yaz geçiyor, eldeki oyuncuları tutma konusunda ciddi sıkıntı yaşıyorlar. Atina temsilcisinin 2 Amerikalı'sı Mike Batiste ve Drew Nicholas sözleşmelerinin yenilenmesi konusunda PAO yetkilileri ile görüşüyorlar ancak Yunan basınındaki haberlere göre henüz 2 oyuncuyla da anlaşma sağlanamamış durumda. Elbette bu durumun en büyük nedeni, her 2 oyuncunun da önüne, farklı EL takımları tarafından konulmuş bol sıfırlı kontratlar ve PAO'nun bütçe durumları. Panathinaikos teknik ebinin bu oyuncuları kadroda tutmak istediğini biliyoruz ancak yaş-bütçe gibi dengelerin onlar için daha da önem kazandığı bu dönemde görüşmelerin nasıl sonuçlanacağını merakla bekliyoruz. 2 oyuncunun kaderi için de Jasikevicius'un durumu önem kazanıyor, zira Litvanyalı oyun kurucunun kendisine talip olan Milano ya da Maccabi'den biriyle anlaşması durumunda PAO'nun maaş bütçesinde bu ikiliye istediğini verecek pay açılmış olacak. Tabii hiç kuşku yok ki her 2 oyuncu da transfer piyasasının gözde delikanlılarından olur, eğer taraflar arasındaki anlaşmama durumu sürerse...

A.J.Milano Yıldız Peşinde

1 yorum

Aslında Milano ekibinin bu performansına geçtiğimiz transfer döneminden alışkınız, zira orada da Maciulis, Petravicius ve Mancinelli gibi kağıt üzerinde önemli isimleri almışlardı, hatta Acker da bunlara dahil edilebilir. Bu sezon ise isim konusunda çıtayı bir parça daha yükseltme peşindeler, İtalya’nın gözde kentine Avrupa’nın gözde oyuncularını son dönemlerinde de olsa getirme amacındalar. Kıskaçlarındaki oyuncular Panathinaikos’tan (geçen gün Maccabi’ye geçiyor olduğunu yazıp yamulduğum) Sarunas Jasikevicius ve Real Madrid’in gözden çıkarıyor olduğu Jorge Garbajosa. İşin oluru, olursa nasıl oluru kısımları epey tartışmalı olsa da Milano’nun niyetinin bozuk olduğunu söyleyebiliriz. Elbette (Marko açısından) bu tip oyuncuları getirmeye ayırdıkları bütçeyi daha genç ve uzun vadeli bir planlamaya harcamaları sanki daha şık olur(du). Her iki oyuncuyu yakınen tanısam ve bilgileri direkt kendi ağızlarından alsam da bu samimiyete inanmayacaklar için kaynak geçmeyi de ihmal etmeyelim.

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...