Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

16 Aralık 2010 Perşembe

M.Siena: 94 - Fenerbahçe Ülker: 65 (Ukic'in Alternatifsizliğinin Faturası)

Maç öncesi Ukic'in oynamayacağı haberi geldiğinde maça dair var olan tüm umutlarım yok oldu. Ukic sadece Fenerbahçe Ülker için değil, Eurolig'de takımında aynı ayarda alternatifi olmayan ender oyunculardan. Tıpkı Kerem Tunçeri, San Emeterio, Diamantidis vs gibi. Üstelik onun yokluğunda o bölgeyi dolduracak isimler hücumda geçen seneye oranla biraz daha derli toplu ama savunmada hala felaket olan Greer ve bitmiş, okeye dönen Emir Preldzic olunca Siena gibi zor bir deplasmandan galibiyet çıkarmak imkansızın da ötesindeydi. Yukarıdaki resim aslında bir bakıma maçın da resmi. Maça Greer ile başlayan Fenerbahçe Ülker McCalebb savunmasını da yine aynı isme bırakınca felaket bir başlangıçla tüm maç boyu başına bela olacak farkı daha ilk periyodun ortasında hanesinde gördü. Zaman zaman toparlandılar, savunmada çıtayı yükselttiler ama hücumda Ukic'siz dağınık oynayınca bir türlü geri gelemediler. Zaten devre arasında Litvanya'dan Rytas'ın galibiyet haberi gelince de maçın 30 fark üzerine çıkabileceğini tahmin etmek pek zor olmadı.

Siena basketbol kültürü olarak yıllardır Pianigiani ile beraber Avrupa'nın en baskılı oynayan, rakibi en çok hataya zorlayan takımlarından biriydi ve McCalebb ile beraber bunu bir üst seviyeye daha taşıdı. Yine de Fenerbahçe Ülker'in sadece Ukic'in yokluğu sebebiyle geçen seneki görüntüyü çizmesi üzerinde çok fazla düşünülmesi gereken bir konu. Ne Maxim Mutaf ne de Erbil Eroğlu Fenerbahçe Ülker'i böyle zor durumlarda taşıması beklenen oyuncular değiller. Bu da alternatif olarak Greer ve Preldzic'i işaret ediyor. Preldzic'in de çakma guard olduğunu varsayarsak Greer'in orada nasıl sırıttığı ve takviye gerekliliği Top 16 öncesi çözülmesi gereken en önemli sorun bence. Engin Atsür'ü uzun dönemli sakatlığı sebebiyle bu konuşmanın tamamen dışında tutuyorum tabi. Ondan bu sene Eurolig'de performans beklemek çok gerçekçi değil. Büyük takımlar büyük hedeflere giderken bir oyuncunun yokluğuyla bu hallere düşmemeli. Belki uç bir örnek ama Olympiakos elinde Papaloukas ve Teodosic varken Spanoulis'i kadroya katıyorsa Fenerbahçe Ülker gibi yüksek bütçeli bir takımın da her pozisyonda alternatifli bir kadro oluşturması zorunludur. (Greer'in yüksek kontratı nedeniyle takımda kaldığının da bilincindeyim) Yoksa ilk 3 dakikada kendini rezil eden Greer'in kenarda oturup Maxim'i Erbil'i izlerkenki haline daha sık tanık olabiliriz.

Bugün Fenerbahçe Ülker cephesinde oluşan tüm rakamlar yalan. 30'a giden bir maçın dakikalarını doldururken oluşan suni rakamlar. Gerçek olan sadece Greer'in 3 dakikada yaptığı 3 top kaybı. Siena ise yeni kadrosuyla koşar adım eski günlerine gidiyor. Hatta belki çok daha iyisine. İkili, üçlü sıkıştırmaların, bunaltan savunmaların haddi hesabı yoktu bugün. Karşılığını da grup birinciliğini garantileyerek aldılar. Fenerbahçe Ülker de Rytas'ın ikramıyla haftaya grup ikinciliğini kendi ellerine aldı. Cholet'i mağlup ettiği takdirde grup ikinciliği garanti. Mağlubiyette çok acayip hesaplar var, onlara da sonra değiniriz. Detaylı istatistikler burada.

0 yorum:

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...