Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

19 Kasım 2010 Cuma

Efes Pilsen: 86 - Cska Moskova: 72 (Umut Veren Galibiyet)

Grubun kritik maçlarına girerken mutlak kazanmak zorunda olan Cska Moskova karşısında Efes Pilsen gerçekten iyi bir maç çıkardı. Bütün oyuncular bu maçı alarak önemli bir rakibini kuyunun dibine doğru göndereceğinin bilincinde çıkmışlardı maça, bu bilinç yüzlerinden ve hareketlerinden rahatlıkla okunuyordu. Bizim için maçın en sevindirinci yanı: Cska gibi bir rakip üçüncü çeyrekte geriden geliyor, yakalıyor ve bir sayı da öne geçiyor ama yine de o maçı ordan vermiyor Efes Pilsen. Bu takımın bunu yapacak kapasitesi var ise benim de umutlarımı bir seviye yukarı çıkarma hakkım var diye düşünüyorum.

Efes Pilsen maça istekli başladı. Rakocevic her maçın başında iki top kaybı yapmazsa ölecek . Bu hastalığından bir türlü kurtulamayacak bunu anladık. Wisniewski'nin ilk beş başlaması gerçekten sürpriz oldu. İstatistik kağıdını pek doldurmuş gibi görünmese de en azından ondan beklenilen rolü yerine getirdi ama herkes biliyor ki Kerem Tunçeri Avrupa'nın en iyi ilk beş guardı arasına rahat girebilecek oyuncu. Zaten maç sonunda maçı vermeyen direncin gösterilmesinde en önemli katkı onun. Perasovic geldiğinden beri hücumdan beslenen bir sistem ile oynuyor. Maç sonunda: "Sayı attıkça oyun disiplinini yakalayan bir takımız. PAO maçında düşük yüzdeyle attığımız için kötüydük. Bugün erken skor bulduk." açıklaması herşeyin kanıtı. Oyunun başlıngıcında muazzam hücum etti Efes Pilsen, hücumun bu direnci savunmaya da yansıyınca Cska bir türlü istediği sayıları bulamadı. İlk iki çeyrekte aslında çok büyük fark olabilirdi fakat Jamont Gordon takımını ayakta tutmaya çalıştı. Bu maçta bir diğer sevindirici gelişme ise her hücumda topun Nikola Vujcic ile buluşması. Her hucümda topun iç-dış yapması Cska'nın savunmasını düşürdü. Herkes devreye keyifli girmişken üçüncü çeyrekte oynanan oyun endişelendirmeye başlamıştı. İşlerin bir anda tersine gitmesinin ana sebebi pota altının düşmesiydi ve Perasovic Efes'e geldiğinden beri en iyi coaching hamlelerinden birini yaptı. Vujacic'i kenara aldı, Roberts'ı oyuna soktu. O dakikadan sonra tekrar ibre Efes'e doğru kaymaya başladı. Kerem'in de ritmini bulması, Nachbar'ın ona eşlik etmesi, Roberts'ın hem hücumda hem savunmada doğru işler yapması yine skor üstünlüğümüzü yakalamamızı sağladı. Rakocevic'in üçüncü ve dördüncü çeyrekte durmasına rağmen Nachbar'ın skor üretmesi krizin dalgalarının güçlenmesini önledi. Sinan Güler'in topu kapıp attığı fastbreak maçı bitirmişti esasında ama eski Efesli Langdon'ın sportmenlik dışı faul yapması sonucun garantisi oldu.

Euroleague'de bütün takımlar birbiriyle karşılaştı, artık roller belli olmaya başladı. Anlaşıldı ki Efes Pilsen içerde kolay kolay maç kaybetmeyecek. Geçen hafta Panathinaikos karşısında kötünün de kötüsü oyun çok moral bozuycuydu. Dış sahada zorlanan bir Efes Pilsen'i kabul edebiliriz ama o maçtaki kadar kötü bir oyun asla kabul edilemez. Bundan sonra benim düşünceme göre tek bir zor maç kaldı, o da Cska Moskova deplasmanı. Bu fikstür itibariyle rakiplerini yene yene gidebilecek şansı var ve bunu başarabilecek gücü de var Efes'in. Bir diğer düşündürü olan ise Cska Moskova'nın durumu. Dusko Vujosevic efsanesini böyle görmek üzücü ve bu birlikteliğin çok uzun süreceğini sanmıyorum ben.

1 yorum:

Sarıkaya dedi ki...

Radulica dönecek, dertler bitecek.

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...