Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

24 Ekim 2010 Pazar

Yunanistan'da Basketbolun Öldüğü Haftasonu

 
PSAK (Yunanistan Oyuncu Birliği) Başkanı Lazaros Papadopoulos yaklaşık 10 gün önce birlikteki yaklaşık 500 üyeye mesaj göndererek acil toplantıya çağırdı. Yapılan toplantı sonrasında da Diamantidis, Zisis ve Bouroussis gibi güçlü oyuncular yeni yönetime seçilirken, yapılan oylama sonunda %89.5 ile grev kararı çıktı. Her ne kadar başkan Papadopoulos bunu grev değil erteleme olarak düşünmek lazım dese de Yunan oyuncuların kararlılığı tüm dünya tarafından takdir edildi. Bütün ligler oynanan ilk maçlarla beraber açılırken Yunanistan ligi belirsiz bir tarihe kadar ertelenmişti.

İstedikleri şey haklarının garanti altına alınmasıydı. Özellikle de Papadopoulos, eski koç ve şimdinin politikacısı Ioannides'in yabancı oyuncuları Yunan vatandaşlığına geçirmek için sahte belgeler düzenlediğini ve Yunan oyuncuları hiçe saydığını iddia etti. Hem birinci ligdeki, hem de alt liglerdeki oyuncuların maaşlarının ve son dönemde iyice artan holigan hareketlere karşı can güvenliklerinin garanti altına alınması, 500'den fazla üyenin ortak beklentisiydi.


Olayların diğer tarafı ise bunları hiçbir şekilde ciddiye almadı, hatta fikir bile beyan etmedi. Geçen sene bakanlıkla yapılan görüşmelerde çıkan sonuç 3 ay içinde sorunların çözülmesiydi ama o zamandan bu zamana değişen bir şey olmadı. Hatta geçenlerde verdiği bir röportajda Papadopoulos "Tüm demokratik ülkelerde iki taraf müxakere eder.. Yunanistan'da ise bir taraf tartışma ve uzlaşma olmadan hükmediyor." demişti. Hatta Panathinaikos Başkan Yardımcısı, slogan olarak "We Are Basketball" u kullanan PSAK'a, "Eğer siz basketbolsanız onu alın ve bu ülkeyi terkedin. Esas basketbol ben ve bu ülke için 19 yıldır para döken ailemdir." diyerek monarşide gelinen son noktayı ifade etmişti. Buna federasyonu ligden çekilmekle tehdit eden Panathinaikos ve Olympiakos'u, oyuncuları milli takımlardan uzaklaştırma tehdidinde bulunan federasyonu katmıyorum bile...


Yunanistan'daki oyuncu birliği PSAK'ın grev kararı Avrupa ligleri için beklenmedik bir durumdu. Herkes uzun bir belirsizlik bekliyordu ama dün grev direnci kırıldı. Hem de birliğin en önemli oyuncuları tarafından. Panathinaikos - PAOK maçı PSAK yönetimindeki güçlü isimler sebebiyle merakla bekleniyordu. Özellikle de Diamantidis ve Tsartsaris'in duruşları. Ama onlar patronlarına ve paraya boyun eğdiler. PAOK ve Aris'li oyuncular aylık 10 bin euronun mücadelesini verirken yılda 3 milyon dolar kazanan Diamantidis'in onların arkasında durması kararlı bir duruş olacaktı ama başaramadılar. Papadopoulos önderliğindeki PAOK'un Yunan oyuncuları sivil kıyafetleriyle sahanın ortasında beklerken Panathinaikos bütün Yunan oyuncularıyla tam kadro ısındı ve sadece 5 yabancısıyla oynayan PAOK'u 40 küsür farkla yendi. Aris karşısında aynı davranışı gösteren Bourousis ve arkadaşları gibi. Saha ortasında bekleyerek durumu protesto eden, kararlarının arkasında duran Papadopoulos ve arkadaşlarını ise polisler etraflarını sararak sahadan çıkmaya zorladı. PSAK'ın "olaylara karşı bizi yeterince koruyamıyorlar, her maçta bulunmaları gerekir, sayılarının arttırılması gerekir" dedikleri polisler.


Polisleri ıslıklayıp esas onurlu davranışı gösteren Panathinaikos seyircisi oldu. Bundan korkan polisler de salon çıkışında beklemek yerine Papadopoulos'u havaalanında bekledi. Ne için? Tutuklamak için. Sebep? Sahadan çıkarılmaları esnasında polise güç kullandığından dolayı. Komik işler oluyor komşuda. Büyük potansiyellerini Türkiye'nin bile kıskanacağı güç savaşlarıyla yok ediyorlar. Papadopoulos da onurlu duruşunun PAOK'a zarar verdiğini söyleyerek kulüpten ayrılacağını açıkladı. Ikaros, Panellinios ve Kolossos da bugün tam kadroyla sahaya çıkacaklarını açıkladılar. Yunanistan basketboluna ve oyuncularına saygının öldüğü haftasonu yaşanıyor.

4 yorum:

Unknown dedi ki...

avrupa'nın her yerinde eylemler, grevler gün geçtikçe artıyor. bizde ise sendikal hakların önünü tıkamak için elinden gelen her şeyi yapıyorlar.

zamanında uruguay ligi'nde (futbol) birinci lig oyuncuları grev yapmışlardı. sebebi ise alt liglerdeki oyuncuların maaşlarının filan düşük olmasıydı. mesela bizde böyle bir grev olsa, arda ya da kerem tunçeri için "d
nyanın parasını alıyorsunuz, daha ne istiyorsunuz?" gibisinden sözler söylenir. tabii ki ülkemizde spor açısından grev olmasını beklemek komik:)

bu olayda da gördük ki güçlü olan taraf yine kazanıyor. yazı için de teşekkürler.

knipeos dedi ki...

sevgili mali, yunanistan'i biraz da ailevi nedenlerden oturu yakindan tanidigimdan konuyu acmak istiyorum. oncelikle yunan kulturunde anarsizmin yeri cok eskilere dayaniyor; gercekten de koklu bir yapi.

yalniz buradaki anarsizm bizim turkiye'de bildigimiz kelime anlamindan daha farkli, daha derin bir yapiya sahip. amaci vurup kirmak degil; sessiz kalinmamasi gereken olaylara gereken tepkiyi maksimum derece de vermek.

turkiye'de her gecen gun artan "abi sana bana mi kaldi kurtarmak?" anlayisinin aksine yunan halki tum problemlerin cozumunun hukumette degil, halkta basladigini dusunur. bu durum maalesef biz turk halkinin her gecen gun nasil da duyarsizlasip, bencillestiginin kanitidir. ne yazik ki bicagin ucu kendi sirtimiza dayanana kadar haksizliga ses cikartmiyoruz.

bir tarafta isin toplumsal yonu var... ote tarafta da basketbol. avrupa basketbolunun en degerli ulkelerinden birinde bu tip bir surecin yasandigini gormek uzucu. euroleague'in de basladigi su gunlerde dilerim resmi makamlar bu onurlu durusu dikkate alir.

Sarıkaya dedi ki...

Sahi, bizde oyuncular birliği var mı?:-(( Herhalde bizimkiler okumaz yazmaz felan!:-((

knipeos dedi ki...

oyuncular birliği değişik bir konu... bu biraz daha sendika çizgisinde bir oluşum; aslında bana sorarsanız olması gereken de bu.

türkiye'deki sporcuları incelerken basketbolcuları bir kenara almak gerek. çünkü basketbol her kesim ve her renkten insanın bu kadar medenice paylaşabildiği sayılı sporlardan birisi.

fenerbahçe taraftarıyım... rakocevic ve nachbar'a olan hayranlığımdan efes maçlarını kaçırmam. ermal kuqo'ya fenerbahçe'deki şanssız yıllarından beri çok değer veririm, elimde olduğunca galatasaray maçlarını tribünden izlemeye çalışırım. murat özyer galatasaray taraftarı için ne kadar özelse benim için de o kadar özeldir.

spor programları ve basketbol programları arasındaki seviye farkına değinmiyorum bile.

az önce bir arkadaşımla konuşuyorum... eğer bir parçası olmaktan bu kadar onur duyulacak bir camia varsa o da basketbol camiasıdır. çünkü basketbol öyle bir cemaate sahip ki, bizler tuttuğumuz takımlardan önce basketbolun taraftarlarıyız.

ne mutlu ki basketbolun en önemli parçası olan basketbolcular da genel hatlarıyla iki cümleyi yan yana getirebilen düzgün insanlar.

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...