Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

5 Eylül 2010 Pazar

Turnuvanın Esas Madalyası Basketbol Sevgisi Olmalı

Bu sabit bir reklam mesajıdır. Güncel mesajlar için bu mesajın altına bakınız.

2010 yılı için verilen sözler, dünya şampiyonası gibi büyük bir organizasyonun evimizde yapılması veya gruptan 5'te 5 ile çıkan milli takım. Tüm bu olayların arka planında irdelenmesi gereken, salondaki koltuklardan ziyade yatırım yapılması gereken farklı noktalar da var. Ankara'da maçları salonda takip ettiğim 2 gün boyunca bütün bunların farkına bir kez daha vardım. Eminim İstanbul'daki finaller boyunca çok daha fazla şahit olacağım.

Ankara'da milli takımın desteğe, coşkuya en çok ihtiyacı olduğu zamanlarda salonda Kıraç'ın parçası çalıyor, dev ekranda da şarkının sözleri veriliyordu. Kimsenin eşlik etmediği şarkı salonda kuru gürültüye sebep olunca da görevli arkadaşlar resmi şarkı olmasını umursamayıp tekrar 2001'e dönerek Athena'nın 12 Dev Adam parçasını çalıyordu. İşte 10.000'den fazla kişinin coştuğu anlar da bu anlar oluyordu. Bu hafife alınmaması gereken bir detay. Athena 12 Dev Adam'ıyla bu ülkeyi kasıp kavurmuş belki de binlerce çocuğu basketbola kazandırmıştı. O rüzgar, gelen başarısızlıklarla yavaş yavaş durulmuş ve şampiyona öncesi bitme noktasına gelmişti. Şimdilerde sahadaki başarıyla beraber kıvılcımı tekrar yandı.

Slovenleri İstanbul'da görünce iç çekip bazı keşkeleri derin derin telafuz etmemek olmazdı. Eminim basketbolla içli dışlı herkes bunu yaşamıştır. Basketbolun başlangıcı olan ürün noktasında sıkıntımız başlıyor. Bir zamanlar Ülkerspor'un fan shopları sayesinde her okulda turuncu yeşil Ülker topuyla basketbol oynanırdı. Sırtlarda Ülker formaları olurdu. Ne basketbolun lokomotifi denilen Efes Pilsen, ne de milyonlarca taraftarı olan üç büyükler bu rüzgara yaklaşamadı. Bugün hala üç büyüklerin mağazalarına gittiğinizde basketbolla ilgili tek tük ürün bulabilirseniz kendinizi şanslı ilan edebilirsiniz. Oysa yurtdışında birçok noktada bu mağazalar var ve her çeşit ürün sahibini bekliyor. Hal böyle olunca da Ankara Arena'nın dışındaki işportacıların sattığı ürün çeşitliliği içerdeki fan shoptan fazla oluyor. Basketbol kültürünün ve tribün kültürünün forma ile başladığını, şort ile başladığını malesef bilmiyoruz. Bilsek de bu alana yatırım yapmıyoruz. ABD Milli Takımı'nın formasının 100+ TL'ye satıldığı yepyeni modern bir salonda Türkiye forması satılmıyorken kimseden salonu kıpkırmızı yapmasını da bekleyemeyiz. Ankara'daki ikinci gün maçlarına Partizan formasıyla gittiğimde Sasha Kaun sohbet esnasında "Partizan ne alaka?" diye sorunca "Türkiye forması bulamadım." demek olmazdı tabi ki. Seviyorum Partizan'ı deyip geçiştirdim. Bulabildiğim tek kırmızı beyaz forma salon dışında satılan Arda Turan forması demek isterdim ama utandım.

Bizler yetişkin olarak bunlara ulaşamazken basketbolla yeni tanışan küçücük çocukların bunlara sahip olmasını beklemek hayalcilik olur. Oysa sponsorlar eşliğinde açılacak birçok fanshopla babalar salona getirdikleri çocuklarına forma alarak onların futbolun önünde maça 1-0 başlamalarına sebep olabilirlerdi. Bir zamanlar Ülker'in öncülük ettiği bu rüzgarı fırtınaya çeviremeyen tüm yetkililerin bunu iyi düşünmesi gerekiyor. Olgunluk çağına vakti olan birçok çocuğun sadece şampiyonaya özel yapılan Metro reklamıyla bile basketbola kaydığını düşünüyorum. Ömer Onan'ın Mirsad'a yaptığı bloğun aynısını taş sahalarda, filesiz potalarda yapmaya çalıştıklarını da tahmin edebiliyorum. Ricky Rubio belgeselinde onun futboldan basketbola geçişini izleyen biri olarak bu çocuklardan birinden bile yeni Hidayet'imizi, yeni Ersan'ımızı yaratabilirsek basketbolun geleceği için büyük bir şanstır.

0 yorum:

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...