Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

8 Eylül 2010 Çarşamba

Dünya Şampiyonası'nda Çeyrek Final Eşleşmeleri

İspanya - Sırbistan

Fransa ve Litvanya karşısında 2 sürpriz mağlubiyet alan İspanya, Yunanistan karşısında Scariolo'nun, Yunanistan'a Türkiye ve Çin'in uyguladığı alan savunmasıyla kritik anlarda savunmasını toparlayarak büyük avantaj sağladı. Vazquez ve Reyes'in hareketli olması daha iyi işlemesini sağladı. Ancak, bir noktaya değinmek gerekir, Yunanistan köşelerde boş şutları buldu fakat sokamadı. Marc Gasol'de pota altında ayakları çabuk uzunlara karşı sorun yaşıyor. Bunu Reyes'le kapatabiliyorlar belki ancak şu var; Rubio Spanoulis'i savunamadı. Teodosic, Spanoulis'den şu an daha iyi durumda. Navarro'da Zisis karşısında savunmada çok sorun yaşadı. İspanya bu problemi Raul Lopez, Llull, Mumbru 3'lüsüyle çözdü. Bu çözümün net bir problemi oldu. Hızlı hücumlar dışında İspanya set hücumlarında topu içeriye bir türlü sağlıklı bir şekilde indiremedi. Şüphesiz, Sırbistan'ın İspanya'ya göre problemleri daha az. Sırbistan'ın da savunmada problemleri var. Hücumda daha akıcılar ama Hırvatistan karşısında savunmayı 4. çeyrekte düşündüler. Agresifleştiler ve maçı aldılar. Vrankovic son toplarda Popovic'i değil Ukic'i düşünseydi bir sürprize imza atabilirlerdi. Açıkçası iki takımda bundan önceki maçlarda beklenen seviyelerinden aşağıdaydılar. Giderek toparlanmalarını bekliyoruz. O yüzden daha diri ve sorunlarının az olması şaşırtıcı olmaz. Sonuçta bazı eşleşmeleri kimin alacağı maçın kaderini belirleyecek. Rubio-Teodosic, Rasic-Navarro, Krstic-Gasol ve en önemlisi Scariolo-Ivkovic.

Slovenya-Türkiye

Slovenleri kısalarının önderliğinde bir hücum takımı, Türkiye'yi müthiş uyguladığı alan savunmasıyla tanımlamak gerekir. Dragic-Lakovic çok iyi ve birbirini tamamlayabilen guard ikilisi. Ömer Onan'ın ön alan savunması çok önemli bu yüzden. Vidmar hariç diğer iki uzunu Brezec ve Rzvic savunmada Ömer Aşık, Semih Erden gibi hareketli uzunlarımıza karşı orayı kapatacak durumda değiller. Vidmar orayı diğer ikisinden çok daha rahat kapatıyor ama agresif savunması kolay faul problemine girmesine yol açıyor. Ersan'ın diğer takımlara olduğu gibi Slovenlere eşleşme problemine yol açması pek olası değil. Bostjan Nachbar'da onların Ersan'a karşı önlemi olacaktır. Ancak, geçtiğimiz sezon ki formlarına bakarsak Ersan'ın sahada Nachbar'ı ezmesi gerekiyor. Slovenlerin en az bizim kadar motive olmaları, 2 milyonluk bir ülke olmalarına rağmen sanki ülke olarak buraya taraftarlarıyla çıkartma yapmaları bu tura kadar sempatikti ancak bu turda değil! Etkili, susmayan, birlikte hareket edebilen ve basketbol kültürü üst düzey seyircileri var. Fransa karşısında İstanbul seyircisinin sorunu birbirleriyle anlaşamamak olmuştu. Bu turda tek yürek olmamız gerekiyor. İki takımda yeteneklerini aşarak geldi bu tura kadar. Çok zevkli bir mücadele bizleri bekliyor, galip ayrılmamız bu maçın kaymağı olur. Gözler 12 Dev Adam'da!

A.B.D - Rusya

Söylenebilecek çok fazla bir şey yok aslında. Rusya hücumda bir şeyler ortaya koyabilir. Mesela, Khryapa, Sasha Kaun ve Timofey Mozgov Chandler, Odom, Love 3'lüsüne sorun yaratıp sürekli oradan sayı çıkardılar desek, savunmada Rusya ne yapabilecek? ABD her şeye rağmen turnuvanın en iyi takımı. Muhteşem hücum ediyorlar. Savunmada ön alanda inanılmaz baskılı savunma yapabiliyorlar. 4 numarada Durant, 5 numarada Odom'ı kullanmaları çok hareketli olmalarını sağlıyor. Ancak, cüsseli uzunlara indirilen her top sorun yaratır. Rakipte bir Pekovic, Splitter, Scola var mı, yani alır almaz bitirebilen bir uzun yok. Rusya bu maçta eğlenmeye ve maçın zevkini çıkarmaya baksın derim. Sonuçta önemli galibiyetleri, onlara maçı bırakan Yunanistan ve içeriyi neredeyse kullanmayan Yeni Zelanda karşısındaydı. Şut sokabilen tek kısası Khvestov olan bir takımın çok fazla yapabileceği bir şey yok.

Litvanya - Arjantin

Scola'yı Litvanya'da kim durdurabilir bilemiyorum. İşin doğrusu bu turnuvadaki hangi 4 numara onu durdurabilir? Prigioni'yle yaptıkları ikili oyunlar Brezilya'yı ve koç Ruben Magnano'yu çaresiz bıraktı. Litvanya'da sahada Kalnietis ve Pocius olduğu zaman inanılmaz atlet ve bitirici bir ikili oluyorlar. Elbette, Litvanya'nın da Kleiza gibi bir 3-4 numarası var. Hernan Jasen onu tutabilecek kadar iyi bir savunmacı değil. Kleiza büyük problemler çıkarabilir. Kleiza'yı tahmin ediyorum ki Scola'ya da vermezler. Scola'nın maç içinde, özellikle savunmada dinlenebilmesi lazım. 39 dakika hem hücumda hem savunmada yüksek tempoda oynayamaz elbette. Litvanya'nın tempoyu sürekli yüksek tutması gerekiyor. Arjantin'i bu şekilde yenebilirler. Arjantin'in rotasyonu daha dar, yaşlarının getirdiği tecrübe var. Prigioni büyük adamdır tempoyu sürekli düşük tutmaya çalışır. Karşısında oynayan Kalnietis'in mental zaafları var. O yüzden her ne kadar başka oyuncular önde görünse de maçın kilidi Prigioni'nin ellerinde. Arjantin bana göre sanki bir adım daha önde.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Lorbec kardeşlerin olmamasını avantaj olarak görüyorum keza geçen sene baya bir canımıza okumuşlardı. Milli takım adına en büyük korkum serbest atış yüzdesi ki bu tür maçlarda farkı bu sayılar belirliyor. Seyirciye gelince dün akşamki futbol maçında da gördüğümüz gibi tam bir milli felaket. Fenerbahçe, Galatasaray, Trabzonspor, Beşiktaş,Sakaryaspor, Sivasspor vs formasıyla ülkesinin milli maçına gelen bir güruh var. Basket maçlarına buna bir de Lakers, Celtics gibi formalar da ekleniyor. Organizasyonun tam seyircinin coşacağı zamanlarda örneğin molalarda yüksek sesli müzik eşliğinde tişört ve tenis topu dağıtma hizmeti de (?) buna tüy dikiyor. Bir basketbol şampiyonasında neden tenis topu dağıtılır? Seyirci konusunda hep kendimizi kandırıyoruz. Basketbolu geçtim futbolda da evlere şenlik bir seyircimiz var. Kulüp sevgisi milli takım sevgisinin önüne geçmiş ne yazık ki. Saygılarımla Ertan Ürkmez

Adsız dedi ki...

Scola'yı 4 Numara Olarak Ersanın Tutabiliceğini düşünüyorum.

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...