Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

28 Ağustos 2010 Cumartesi

Türkiye: 86 - Fildişi Sahili: 47 (Milliler Son Antrenmanını Yaptı)

Aslında harika başlanan bir maç mı yoksa seyrinde giden bir maç mı çözmek zor. Rakip Fildişi Sahili şu anki görüntüsüyle açık ara bu grubun en zayıf halkası. Yunanistan ve Porto Riko'nun kaliteli isimleri, Rusya'nın savunması ve oyun içindeki direnci, Çin'in kısıtlı kabiliyetine rağmen sahada savaşmasından sonra Fildişi Sahili wildcardla sırf üzülmesin diye alınmış bir takım görüntüsü çizdi. 14-0 başlayan ve rahat giden maç belki de sırf bu yüzden Tanjevic'in yine ilginç denemeleriyle neredeyse kafa kafaya geliyordu. Ender-Hidayet-Kerem Gönlüm-Ersan-Semih beşinin kafadaki hangi planla, geleceğe dönük hangi varsayımla sahada olduğunu anlamak güçtü. Bir de buna takımın bu beşle yaptığı alan savunması eklenince işler bugünün ilk maçı olan Yunanistan - Çin maçının gidişatına doğru kaymaya başladı. Kerem Gönlüm'ün 3 numara oynadığı bir takımda hem top dağıtımında, hem de hücum zenginliğinde sıkıntı olması da sürpriz olmadı. Nihayet kısa bir süre sonra takım normal düzenine kayınca kapanan fark da tekrar 20'lerin üzerine çıktı. Maç sonuna kadar da farkı koruyan A Milli Takım ilk maçından beklendiği gibi rahat kazanarak ayrıldı.

Şampiyonaya galibiyetle başlamak güzel ancak bu maçın hiçbir şekilde oynanmamış kabul edilip milli takımın konsantrasyonunu buna göre ayarlaması gerekiyor. Yarın Rusya ne Fildişi'nin yaptığı gibi hücum yapacak, ne de savunmada bu kadar boşluk bırakacaktır. En büyük özelliği maç sonuna kadar bir an olsun kopmadan mücadele etmek ve savunma dozunu düşürmemek olan Rusya karşısında bizi ilerleyen dönemde büyük sıkıntılara sokacak bir sonuç alabiliriz. Umarım Rusya'nın hareketli kısalarına karşı da aynı şekilde uzun bir beşle sahada yer almaz ve o tempoya karşılık verebiliriz. Yoksa Rus savunmasının dönüşündeki her hızlı hücum sıkıntımızı katlayabilir.

Seyirci ve salon çok güzeldi ama organizasyonda önemli aksaklıklar var. Bugün neredeyse bayılacak durumda olmama ve yanımda sağlık ekibinden biri olmasına rağmen bir başka kapıdan girebileceğimiz noktaya en yakın kapıdan sokulmadık. Tek istediğimiz içerideki tansiyon aletine ulaşmaktı sadece. Oradaki görevli arkadaşlar kapı önünde ayakta tansiyon ölçülmesine aval aval bakarken içlerinde en ufak bir üzüntü olmuş mudur bilmiyorum ama tansiyonum 16-10 çıktığında yüzlerindeki pişmanlığı okuyabildim. "Bize verilen talimat bu" diyerek özür dilemek bazen pek birşey ifade etmiyor. Porto Riko milli marşının çalınamaması ve tribündeki Porto Riko'luların buna büyük tepkisi de ders alınacak türdendi. Bunu bir ülkeye karşı yapılmış saygısızlık olarak ifade edersem sanırım abartmış olmam. Umarım ilerleyen günlerde herşey daha güzel olur ancak şu an için bazı ciddi sıkıntılar mevcut.

2 yorum:

Onur dedi ki...

Hocam bu söylediğin beşin oyunda kalma süresi maksimum 30 saniyedir. 4 uzunla oynanan 5,6 dakikalık dönemin büyük bölümünde Ersan'ın yerine Oğuz sahadaydı. Ve hücumlarımızın çoğunu Kerem'in üzerinden oynadık. Oğuz'un sahada varlığı bu "size" olarak büyük olan beşte hem iyice takımı ağırlaştırıyor, hem de hücumları Kerem'in "size" avantajını kullanmak için 3'ten yaptığımız müddetçe Oğuz'un hücum özelliklerini de kullanmamamız anlamına geliyor. Bu da Oğuz'un varlığını gereksizleştiriyor ve de onun yerine 4'e Ersan, 5'e Semih değişikliği yaparak alan savunmasında köşelere yetişebilecek hızlı oyuncular takviye etmiş oluyoruz ayrıca adam adama 3 numara savunması yapmayarak, 3 numara karşısında ağır kalabilecek Kerem Gönlüm'ün savunma zaafından kurtulup, onun atletik özelliklerinden gene savunmada faydalanabiliyoruz.
Bu takımda Hidayet'i yedekleyebilecek iyi bir 3 numara yok maalesef, Hidayet'de halihazırda zaten yeterli performansı gösteremiyor. Şimdi bu sistem yerine Hidayet'in kenara oturduğu dönemi düşünelim, Ender-Sinan-Cenk'in olduğu bir dış rotasyonu, Ersan'ın 4, Kerem'in 3 olduğu bir beşten daha iyi hücum etmez bana göre. Ayrıca maçı tekrar izledim, bu 4 uzunlu dönemde gayet iyi hücum etmişiz, Hidayet'in dışarıdan boş kaçırdığı 2 üçlük var. Aslında oradaki zaaf daha çok Hido'nun 2'de ki performansıyla alakalı. Aslında 4 uzun da değiliz, bu mantıkla ilk beşimizde 3 uzundan oluşuyor gibi bir mantık yürütülebilir. Yani sonuç olarak Kerem 3'ten gayet verimli hücum etmiş, tabi Fildişi karşısında bu, iyi yardımlaşan takımlar karşısında ne olur, ama Sinan ve Cenk dış rotasyonu da aynı şekilde nasıl hücum eder onu da düşünmek lazım, ben gene de kısa süreli de olsa Rusya gibi şut özürlüsü bir takım karşısında Oğuz'un yerine Ersan'ı çekip zone'un göbeğine Ömer veya Semih'in yerleşeceği, 2'ye de Hido'yu dinlendirip Sinan'ı koyduğumuz bu 3 uzunlu sistemin iş yapacağını düşünüyorum. Sonuç olarak bugün için yanlıştı ama yeri geldiğinde faydalı olabilir, ve bize bir çeşitlilik katar, diğer başlıkta da söyledim, zaten buraya da yazmışsın antrenman diye, bu gene bir hazırlık maçıydı zaten, Tanjevic'de son denemelerini yaptı diyelim:)

oscar dedi ki...

nasıl dünya kupası bu. maçların yarısı 20-30 farkla bitiyor. kötü takımlar hiç gelmesin daha iyi.

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...