Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

24 Haziran 2010 Perşembe

Partizan - Yine, Yeniden

Hepimizin bildiği üzere beklentilerin çok üzerinde, başarılarla dolu bir sezon daha geçirdi Partizan. Ve yaz aylarının gelmesiyle, onlar için yaprak dökümü niteliği taşıyan transfer dönemi de başlamış oldu haliyle. Yaprak dökümü dedik, biraz açalım;

İki sene önceye, yani 2007-2008 sezonuna gitmekte fayda var. Hatırlarsınız, Partizan o sene Euroleague’in en büyük sürprizini gerçekleştirmişti ve Top 16 gruplarını Panathinaikos’un üstünde bitirerek çeyrek finale kadar yükselmeyi başarmıştı. Bu başarıyı kazanan kadronun iskeletini ise Pekovic, Kecman ve Milt Palacio oluşturuyordu. Sonrasını biliyoruz zaten. O transfer döneminde -doğal olarak - Avrupa’nın elit kulüpleriyle yarışamadılar ve Pekovic ile Kecman’a Pire, Palacio’ya ise Khimki yolu gözüktü.

Ha keza 2008-2009 sezonu da öyle. Yine beklentileri fazlasıyla aşan bir takım ve vitrine çıkarak dev takımların dikkatini çeken oyuncular. Bildiğimiz gibi, Vujosevic’in elinin değmesiyle Avrupa’nın elit pivotlarından biri haline gelen Lasme ve kendilerini günden güne geliştiren Sırp yıldızlar Velickovic, Tripkovic ve Tepic daha büyük bütçeli takımlara transfer oldular. Hatta bu oyuncuların katkılarını daha somut verilere yansıtıp, takımın kaybının gözler önüne sermek istersek, bu dört oyuncunun takımın skor yükünün %63’ünü çektiğini belirtebiliriz. Gelelim bu seneye.

Bütün kilit oyuncularını kaybetmesine rağmen yeniden ayağa kalkmayı başardı Partizan. Vujosevic’in alıştığımız başarılı Amerikalı tercihleri, takımda rollerin çok iyi belirlenmesi, genç oyuncuların kendilerini geliştirerek takımı daha da ileriye taşımaları takdir edilesi. Ve sonunda Avrupa’nın tartışmasız en başarılı takımı, Adriyatik ve Sırp ligi şampiyonlukları ve tabii ki Final 4.

Takımda çok önemli roller üstlenen Bo McCalebb, Vesely , Maric, Lawrence Roberts gibi oyunculara da teklifler yağıyor bu dönemde. Zaten hepimiz gayet iyi biliyoruz ki, Avrupa’nın devlerine karşı bu oyuncuları takımda tutmak çok zor. Hatta Vujosevic’inki gibi bir bağlılığa sahip değillerse, imkansız bile diyebiliriz.

Bitirelim… Doğrusu ben pek de endişeli değilim Partizan adına. Sonuçta ellerinde Djekic gibi parlamaya hazır genç oyuncular, Avrupa’nın en iyi taraftarı ve tartışmasız en iyi koçu olan Vujosevic var.

1 yorum:

Russell dedi ki...

iyi yazı. hayırlı olsun mehmet. :)

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...