Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

22 Mart 2010 Pazartesi

Olympiakos - Prokom Çeyrek Final Analizi

Bu sene Eurolig'de beklenenleri fazlasıyla gerçekleştiren Olympiakos ve beklenmeyeni gerçekleştiren Prokom çeyrek finalde karşı karşıya gelecek. Dört çeyrek final mücadelesi içinde güç dengesi açısından en büyük fark bu eşleşmede bulunuyor. Zaten sezona şampiyonluk mücadelesi ile başlayan Olympiakos ile Top 16'ya kalması başarı sayılacak Prokom'un mücadelesinde böylesi bir düşüncenin hakim olmasına şaşırmamak gerekiyor.

Aslında başka bir açıdan bakınca Olympiakos da bu sene kendisinden beklenenlerden fazlasını başardı. İlk tur gruplarından 8-2 ile çıktılar ve Top 16 grubunda Khimki ve Caja Laboral gibi iki zor rakibin yanında form grafiği yükselen Cibona'ya karşı sadece son maçı deplasmanda Khimki'ye kaybederek 5-1 ile çeyrek finale çıktılar. Bunun yanında Yunanistan Kupası'nı da kazanarak formsuz Panathinaikos'un en kötü sezonlarından birini geçirdiği yılda ezeli rakiplerine ciddi bir üstünlük sağlayarak rakiplerine karşı psikolojik üstünlüğü ele geçirdiler. Prokom da ilk tur gruplarında son maçta Khimki'yi evinde mağlup ederek iddialı bir kadro kuran Armani Jeans Milano'yu altına aldı ve ilk sürprizi orada gerçekleştirdi. Bu galibiyet sürpriz olarak değerlendirilse de aslında Top 16'da gelecek Prokom fırtınasının ilk izleri gibiydi. Prokom hem normal sezonda, hem de Top 16'da evsahibi avantajını iyi kullanarak kazanması gereken tüm önemli maçları kazandı. Belki Eurolig'e sakladıkları konsantrasyon ligde ve kupada beklenmedik sonuçlara yol açtı ama Eurolig'de çeyrek finale çıkmanın getirdiklerini daha üste koymak yanlış bir değerlendirme olmaz. Tartışılmayacak tek bir şey varsa o da Prokom takımının geldiği bu noktayı sonuna kadar haketmiş olmasıdır. Öyle ki bu senenin en formda takımlarından CSKA Moskova'ya son 13 maçta yaşadığı tek yenilgiyi Polonya'da mutlaka kazanmaları gereken bir maçta yaşattılar.

Her iki takımın ortak özelliği ön plana çıkan, oyunun sonucunu değiştiren belli başlı oyuncularının olması ama Olympiakos'un Prokom'dan farklı olarak saha ve kadro avantajı var. Prokom Woods ve Logan'dan birinin ön plana çıktığı maçlarda büyük direnç gösterirken, her ikisinin de iyi oynadığı maçları kazanmakta zorlanmıyor. Çünkü bu iki yıldıza yardım eden kaliteli oyuncuları var. Türk Telekom'dan tanıdığımız Jan Jagla gerek dış atışlarda, gerekse ribaundlarda verdiği katkıyla Pape Sow'un gidişi sonrası transfer edilen Ratko Varda'nın yükünü azaltıyor ve fiziksel açıdan hala sıkıntıları olan Varda'nın oyun içinde hücuma daha fazla yönelmesini sağlıyor. Aynı şekilde Daniel Ewing de rahat top kullanabilen yapısından ziyade takımı oynatan özelliğiyle David Logan'ın skorer kimliğinin ön plana çıkmasında çok önemli bir görev üstleniyor. Harrington ve Brazelton da bu pozisyonlarda zenginlik sağlarken, Burrell ve Hrycaniuk da takımın temel taşları olarak göze çarpıyor. Özellikle Hrycaniuk'un yükselen formu ve savaşçı yapısı Prokom'un geri planda kalan savunması için çok önemli bir direnç noktası.

Olympiakos'ta bu sene en çok göze çarpan isimleri "Kare As" olarak adlandırabilirim. Bu isimler Papaloukas-Teodosic-Kleiza-Childress. Teodosic'in mükemmel lider yapısı ve Kleiza'nın korkusuz oyunu Olympiakos'un geldiği noktada en önemli faktörlerdir. Aynı şekilde Childress'ın artık daha fazla sorumluluk alması ve takımın temel oyun anlayışı olan tempolu oyunu kusursuz uygulaması onu bu sene aldığı paranın hakkını veren, takımın kaderini değiştiren oyuncu statüsüne soktu. Bu kadar yıldızın olduğu bir kadroda bazı isimlerin lider pozisyonda olması, bazılarının da alt rolleri kabul edip hiç bir komplekse bürünmeden verdikleri mücadele esasen Giannakis'in başarısı olarak değerlendirilmedir. Kimi zaman gizli, kimi zaman açık psikopat kimliğine bürünen Kleiza'nın tek bir problem dahi yaşamadan sezonun en değerli isimlerinden birisi olması, Schortsanitis'in dezavantajlarına rağmen aldığı süreler, Papaloukas'tan altıncı adam olmasına rağmen aldığı verim, aynı şekilde formu yükselen Teodosic'in doğru orantılı olarak her geçen maç süresinin artması, Vujcic gibi tecrübeli bir ismin az süre almasına rağmen doğru zamanlarda oyuna alınması, Halperin'in yeteneklerini bilerek zaman zaman takım içinde özgürce top kullanabilmesi Giannakis'in iyi tercihlerinin, doğru kadro yapılanmasının ve oyunu iyi okumasının direkt sonuçlarıdır. Bütçesini iyi kullanarak her pozisyonda 2-3 alternatifli bir kadro kurdu. Hatta uzun vadeli planları o kadar isabetli ki Avrupa'ya uyum sağlayamayıp, disiplin sorunları yaratan Vafer'ı yollayarak kadrosunda Avrupa'nın en iyi iki oyun kurucusu olmasına rağmen vakit geçirmeden 1-2 numaralarda oynayabilen Penn'i kadro derinliği için kadrosuna kattı. Bu sene bazı maçlarda Papaloukas-Teodosic-Penn üçlüsünü aynı anda oynatarak taktiksel açıdan cesur hamlelere de imza attı.

Eşleşmenin en kritik noktası Woods-Logan ikilisinin performansı olarak gözüküyor çünkü bu ikilinin aynı anda iyi oynamadığı maçlarda Prokom büyük takımlara karşı zorlanıyor. Tabi oynamaktan kastım 20'li sayılar değil isabet yüzdeleri çünkü bu iki ismin kullandıkları toplar gözönüne alınınca 20'li sayılara disiplinin dışına çıkmadan ne kadar erken ve yüzdeli ulaştıkları büyük önem arz ediyor. Bu seride Woods'un Logan'a oranla daha fazla göze çarpması muhtemel çünkü karşı savunmacılar gözönüne alınınca Logan daha kontrol edilebilir gibi duruyor. Üstelik Woods'un fiziksel özelliklerine rağmen müthiş güçlü ve atletik olması zaman zaman 3-4 numarada savunma sıkıntısı çeken Olympiakos'un önündeki en büyük zorluk olabilir. Kilo fazlalığına rağmen son dönemde kullandığı toplarda ve takım içindeki payında yükselme net olarak görülen Ratko Varda karşısında Schortsanitis-Boroussis-Vujcic-Glyniadakis'ten oluşan iri ve güçlü bir dörtlü bulacak. Erken faul problemine girmediği takdirde Sofo'nun Varda'yı fazlasıyla yoracağını ve mental olarak zor duruma sokacağını düşünüyorum. Aynı şekilde bu sene çok fazla sakatlık ve hastalık geçirmesine rağmen Boroussis de Varda sertliğine rahatça çıkabilecek iyi bir savunmacı. Prokom adına tek avantaj Jagla'nın eşleşme sıkıntısı yaratması ama bu kada kritik bir noktada Jagla'nın her zamanki dağınık şut anlayışında olması Prokom'un gidişatını doğrudan etkileyeceğinden biraz daha geri planda olacağını öngörmek daha doğru olacaktır.

Olayı Prokom hücumu ve Olympiakos savunması penceresinden değerlendirince böyle bir tablo ortaya çıkıyor ama madalyonun bir de öteki yüzü var. O da Olympiakos hücumu. Prokom geri düşse de bırakmayan, mücadele eden, öne geçtiği zamanlarda da dengesini koruyabilen bir takım ama Olympiakos'un bu sene çokça gördüğümüz özelliği önemli farklardan gelip maçı kazanabilmesi. Bu galibiyetlerde öne çıkan tek isim de Linas Kleiza. Formunun zirvesinde ve birçok maçın ilk 3 periyodunda suskun olmasına rağmen son periyodda tek başına sahneye çıkarak maç alabiliyor. Bu da Kleiza'nın başta bahsettiğim korkusuz oyun anlayışının ürünü. Bazı oyuncular kaçırdıkça korkar ve siner, bazıları da kaçırdıkça demoralize olur ama Kleiza her şutunu sanki maçta kullandığı ilk şutmuş gibi düşünüyor. Bu da yeteneklerinin bir şekilde ortaya çıkmasına yardımcı oluyor. Aynı şekilde Childress'ın atletik ve tempolu oyunu rakip savunmaları zor durumda bırakıyor. Öldürücü bir dış şut silahı diyemeyiz ama bu sene boyalı bölgeyi mükemmel kullanıyor. Bu iki ismin bu kadar verimli olmasını sağlayan Teodosic ve Papaloukas maçın bazı bölümlerinde değişmeli, bazı bölümlerinde de beraber oynuyor. İşte beraber oynadıkları bu dakikalar da rakip için eziyete dönüşebiliyor. Bütün takımı besledikleri yetmiyormuş gibi zaman zaman ikili oyunları kendi aralarında oynayıp ilginç basketlere imza atıyorlar. Utanmasalar pick and roll oynayıp son noktayı koyacaklar. Sofo'ya karşı hücum etmek, yavaşlığı ve kolay faul yapması sebebiyle avantaj ama bir de onu savunmak var. Devasa fiziğini potaya yakın top aldığında durdurulamaz şekilde kullanıyor. Basketbol zekası çok üst düzeyde değil ki ben normal iqsunun da çok yüksek olmadığını tahmin ediyorum. İkili sıkıştırmalarda sorun yaşayabiliyor ama karşısında çabuk sinirlenen bir Varda'nın olduğunu düşünürsek Schortsanitis'in biraz aklını kullanarak, biraz da tavsiye alarak Varda'ya karşı psikolojik üstünlüğü erken elde etmesi çok zor olmayacaktır.

Olympiakos kendi evinde en baskın oynayan takım ve onlara kötü tribün yapısına rağmen Barış ve Dostluk Spor Salonu'nda direnebilmek çok zor. Üstelik şampiyonluk parolasıyla yola çıkılan ve dev bütçeyle kurulan kadro gözönüne alınınca Yunanlılar bu eşleşmede çok ağır basıyor. Geçen sene bu iki takım Top 16'da karşılaşmıştı ve Olympiakos deplasmandaki maçı 68-93, evindeki maçı da 84-71 kazanmıştı. Üstelik Prokom kadrosu bu seneden çok da farklı değilken, Olympiakos daha zayıf bir kadroya sahipti. Olympiakos'un daha fazla silaha sahip olması, öne çıkan oyuncuları olmasına rağmen maçın seyrini değiştirebilecek çok daha fazla oyuncusu olması, evsahibi ve kadro üstünlüğü, Prokom'un Woods ve Logan üzerine kurulu ve hatta onlara endeksli oyun yapısı, takımın önemli silahları Woods ve Varda'nın agresif yapılarıyla oyundan kopabilme potansiyellerinin olması Olympiakos'u Final Four'a ulaşacak en rahat takım olarak öne çıkarıyor. Prokom evindeki ilk maçı kazanabilirse serinin 3-1, kazanamazsa serinin 3-0 biteceğini düşünüyorum. Her ne kadar bu sene birçok sürpriz yaşanmış olsa da bu tip iddialı kadroların bu noktada sürprize izin vermeyecek ciddiyette ve sertlikte olacağını düşünüyorum. Prokom'un Final Four'a kalması Panathinaikos'un elenişinden sonra bu senenin en büyük sürprizi olur.

3 yorum:

burnovic dedi ki...

Olympiakos'u çok güzel özetleşmişsin. Olympiakos'u evinde devirmek çok ama çok zor. Hele ki çeyrek finalde daha ciddi bir kimliğe bürüneceklerini düşünürsek onların devirmek imkansız diyebiliriz. Dediğin gibi benim de beklentim 3-0 ya da 3-1.

Birçoğu Barcelona veya Partizan'ın sezonun takımı olduğunu düşünse de ben Olympiakos'a bu yakıştırmayı yapıyorum.

Giannakis'de şu ana kadar sezonun koçudur, bana kalırsa. Bu kadar "arıza" adamları bu kadar olgun bireylere dönüştürmesi saygıyla karşılanmalıdır. Oynattığı basketbol müthiş derecede göze hoş geliyor.

Takımın yardımcı koçu Papaloukas da bu başarının mimarlarındandır. Papaloukas'ın 5-10 sene içerisinde Avrupa'nın en iyi koçlarından biri olacağını düşünmekteyim. Bence Avrupa'daki en zeki, en olgun oyuncuların başında geliyor. Hiç oyuna girmesin, kenardan direktifler versin o bile yeter. Takım için Giannakis kadar saygı görüyor. Bir bakışıyla Sofo'yu sus pus ediyor. :)

Biraz da duygusal davrandığımdan mıdır bilemedim ama benim şampiyonluk adayım açık ara Olympiakos !

Tayfun Yurdagül dedi ki...

Bu saatten sonra ben 1-2 oyuncunun serinin performansını etkileyebileceğini sanmıyorum.Benim tahminim 3-0 Olympiakos.

HotSauce21 dedi ki...

yalnız papaloukas'da ne pis herif yaa,utanmasa ördürecek

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...