Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

27 Şubat 2010 Cumartesi

F.Bahçe Ülker: 81 - G.Saray C.Crown: 77 (Daha Fazla İsteyen Kazandı)

Ligin ilk yarısında yerinde yaşadığımız meydan savaşının rövanşı aynı zamanda iki dev camianın 100. derbisine denk geldi. Tabi rövanş meydan savaşının değil Galatasaray Cafe Crown'un hakederek kazandığı ama teknik ekibin akıl tutulması sebebiyle mağlup sayıldığı maçın rövanşıydı. Alınan önlemler ve taraftarın sağduyusu zaten geçen seneden sabıkalı olan Fenerbahçe Ülker'i yeni bir kara günden korudu. Yıllar sonra kupayı kazanmanın moraliyle sahaya çıkan Fenerbahçe Ülker de, hafta arası avucunun içindeki galibiyeti Valencia'ya hediye eden moralsiz Galatasaray Cafe Crown'u zor da olsa 81-77 yenmeyi başardı. Maç öncesi Wilkinson'ın seri ayakları ve uzun mesafeli şutları, aynı şekilde Ukic'in yükselen formuna rağmen karşısında etkili bir savunmacının olmayışı iki takımın ofansif açıdan avantajları, Ömer Onan'ın hiçbir zaman gerilemeyen savunma hırsı da Fenerbahçe Ülker açısından defansif bir avantaj olarak göze çarpıyordu. Zaten Cem Akdağ da maç sonu Wilkinson'un üzerine oyunu planladıklarını söyledi. Ama ben Galatasaray Cafe Crown'un dar rotasyonunun Fenerbahçe Ülker karşısında en büyük avantajları olduğunu düşünmüştüm. Çok uzun zamandır Tanjevic'in hiç taviz vermediği ve kimsenin çözemediği rotasyon anlayışı Fenerbahçe Ülker'e el freni olabiliyordu ama Galatasaray Cafe Crown'da ön plana çıkan oyuncuların her zaman yabancılar olması ve Jasaitis haricinde Washington, Rancik ve özellikle Wilkinson'ın attıkça coşan oyuncular olması Galatasaray Cafe Crown'u dar kadrosuna rağmen bu konuda avantajlı görmeme yetmişti.

Yanlışların ve doğruların ders niteliğinde oynandığı bir derbi oldu. Özellikle Ukic'in müthiş başlangıcına rağmen Galatasaray'ın ilk devrede sürekli dışarıyı denemesi tabelada onları sürekli geride tuttu. Devre bittiğinde 1/13 GS üçlüğüne karşılık 6/10 FB üçlüğü ve bu üçlüklerin önemli bir kısmının Galatasaray Cafe Crown direniş gösterdiği anlarda gelmesi ilk devrede Fenerbahçe Ülker'i bu açıdan oldukça rahatlatmıştı ama ikinci devreyle beraber sarı kırmızılıların içeriyi kullanması maçı dengeye getirdi. Maçı Fenerbahçe Ülker'e getiren iki dönem vardı. Galatasaray'ın şansızlığı mı yoksa Fenerbahçe'nin maçı çok daha fazla istemesi mi bunun yanıtıdır düşünmek gerek ama üçüncü periyodda Ömer Onan'ın üstüste basketleri tam da yumuşak savunmalı Greer'in oyunda kaldığı bölümde gelince Fenerbahçe'nin savunma dezavantajı bir anda Greer'den alakasız bir biçimde ofansif avantaja dönüştü. İkinci bölüm de maçın son anlarında Galatasaray'ın bastırıp Roko Ukic'in izin vermediği bölümdü. O anlarda hiç kaçırmayan Ukic hem takımını kurtardı hem de görmek isteyenlere rotasyonun dakika hesabıyla değil, form hesabıyla yapılması gerektiğini gösterdi. Şunu artık ezberledik ki Ukic ilk beş başlayıp ilk periyodun sonuna doğru yerini Greer'a bırakıyor,devre sonuna doğru tekrar içeri girip üçüncü periyodun ortasından maçın son 4-5 dakikasına kadar Greer'la tekrar yer değiştiriyor. Bu isimlere bakıldığında oldukça mantıklı bir rotasyon olarak görülebilir ama benim için en büyük hayal kırıklıklarından biri olan Greer'in savunmayla uzaktan yakından alakası olmayan oyun anlayışı ve hücumda halen eski Greer olamaması bu takımda Greer'in rolünü Ukic'i dinlendirmek için çizmeye yetiyor da artıyor. Ama Ukic yeni olduğu için çözemediği bir nokta var. Fenerbahçe Ülker'de sahada kalmak istiyorsan şut sokmayacaksın kardeşim. İlk periyod bitmeden 13 sayı atarsan havluyu boynuna geçirir 15 dk oturursun. Greer da ilk geldiği dönemde çalışıp çabalıyordu ama sistemi çözünce eşeği çayıra saldı, kafasına göre takılıyor. Maçın tartışmasız iki yıldızı Ukic ve Ömer Onan'dır. Arkalarından da Preldzic geliyor. Galatasaray Cafe Crown'da da Rancik ve Wilkinson'ın iyi oyunları vardı ama normalde öldürücü bir şutör olan Wilkinson'ın 0/5 üçlük rakamı maçın dengelerini ve gidişatını değiştiren en önemli etkendi. Galatasaray aldığı 17 hücum ribaunduna rağmen ilk yarıda yaptığı yanlışların kurbanı oldu yoksa bana göre bugün karşılarında kupa performansından çok uzak, yenebilecekleri bir ezeli rakip vardı. Devlerin 100. derbisi çok güzel bir maça sahne olmadı ama mücadele çok üst düzeydeydi. Giricek'in Fatih Solak üzerinden smacı ve Tanjevic'in Wilkinson'a yaptığı baskılı savunmaya çalınmayan teknik faul maçın ilgi çekici görüntüleriydi. Son olarak Cem Akdağ'ın belki de galibiyet yazmadığı bir maçta Fenerbahçe Ülker'in "Ne olursa olsun bu maçı vermeyeceğim" performansı zor dönemde Galatasaray'ın ekstra bir galibiyet çıkarmasını engelledi dersem sanırım yanılmış olmam. Detaylı istatistikler burada.

FENERBAHÇE ÜLKER (81): Roko Leni Ukic 19 (1 ribaund-2 asist), Mirsad Türkcan 10 (10 ribaund- 1 asist), Ömer Onan 17, Rasim Başak 3 (2 ribaund-1 asist), Semih Erden 4 (5 ribaund-1 asist), Gordon Giricek 2 (1 ribaund-2 asist), Damir Kaan Mrsic 4 (2 asist), Lynn Terence Greer 9 (3 ribaund-1 asist), Oğuz Savaş 9 (3 ribaund), Emir Preldzic 4 (5 ribaund-3 asist)

GALATASARAY CAFE CROWN (77): Darius Myron Washington 17 (4 ribaund-2 asist), Caner Topaloğlu 5 (3 ribaund), Rıfat Murat Kaya 2 (1 asist), Michael J Wilkinson 18 (9 ribaund-4 asist), Radoslav Rancik 17 (9 ribaund-2 asist), Evren Büker 8 (4 ribaund-1 asist), Fikret Can Akın 5 (2 ribaund-1 asist), Simas Jasaitis 5 (4 ribaund-1 asist)


Link

1 yorum:

bonzo dedi ki...

nba'de rotasyon nasıl uygulanıyor? form durumuna göre mi yoksa dakika vererek mi?
tşk.

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...