Sitedeki bütün yazılar tarafımızdan hazırlanmaktadır. Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın.

29 Ocak 2010 Cuma

Caja L.:85 - Olympiakos:89 Maç Yorumu

Gecenin en önemli maçlarından biriydi ve eskilerin gayet iyi hatırladığı "A Takımı" dizisinin keyifli müziğiyle başladı maç, keyif sonuna kadar da devam etti. Caja Laboral'de Barac'ın sakatlanması üzerine herhangi bir takviye yapılmaması bugün Splitter'in üzerindeki yükü fazlasıyla arttıracaktı ve Ivanovic'in uzun rotasyonunu nasıl yapacağı merak ediliyordu ama Splitter beklenenin aksine İspanyollar'ın tüm hücum planıydı. İçerde Splitter'in çevikliği Sofo'ya karşı avantaj sağlarken karşıda da Sofo'nun fiziği, gücü aynı avantajı misafire sağlıyordu. Sofo bu eşleşmeden ilk dakikalarda üstün çıktı ama daha üçüncü dakika dolmadan iki faul alınca aslında kazananın Splitter olduğu da ortaya çıkmış oldu. İlk dakikaların bir diğer dikkat çeken noktası da Caja Laboral'in aldığı savunma ribaundlarından sonra jet hızıyla hücuma çıkmasıydı.Bu Olympiakos'un sadece iki maçını izlemiş bir hocanın bile kullanacağı taktikken, Caja Laboral'in de alışık olduğu oyun sistemi olunca uygulamakta zorlanmadılar. Ama Olympiakos bir anda 17-8 öne fırlayınca Ivanovic molası ve arka arkaya tedbirler gelmeye başladı. Anlaşıldı ki Splitter sabit kalacak, sadece Eliyahu ve Teletovic değişecekti. Değişti de ama Kleiza'ya çözüm olamadı. 13 sayı öne geçen (21-8) Olympiakos Teodosic'i bir süre Penn'le dinlendirince Caja Laboral biraz toparlanıp gitmek üzere olan maçı çeyrek sonunda 25-18'e getirdi. Caja Laboral'in hücumda etkisiz olduğu dakikalarda Taquan Dean'in kurtarıcı rolüyle sahada olması da oldukça trajikti. Çeyrek sonunda ilginç bir not da iki takımın da hücum ribaundu alamamış olmasıydı.

Maça ilk çeyrekte damga vuran Kleiza-Childress ikilisi ilk çeyreğin sonunda biraz dinlenip ikinci çeyrek başında yine sahadaydılar ama Caja Laboral fırtına gibi başlayınca maç tekrar 25-23 ile kafa kafaya geldi. Zaten maçın tamamında skor bir o tarafa, bir bu tarafa kaydı. Her iki takım da dengede götüremediği maçta seriyle öne geçip, seri yiyerek geriye düştü. Çeyrek başında Huertas'ın güzel bir ters turnikesi vardı, alkışı haketti, tribünleri ateşledi. Olympiakos bir ara hücumda o kadar dağınık bir görüntü sergiledi ki Papaloukas-Penn-Teodosic üçlüsü aynı anda sahadaydı. Bu da çözüm olamadı hatta Olympiakos'un 24 saniyede hücum edemediği oldu. Kendi şutunu yaratabilen Childress'ın oyuna girmesiyle biraz rahatladılar. Maç içindeki klasik seriler önce Olympiakos'u 31-43 ile öne fırlatıp, çeyrek sonunda Caja Laboral'i 45-39 ile maça tutundurdu.

İlk yarıda Caja Laboral 10, Olympiakos da 9 oyuncusunu kullandı. Bunda sürekli değişen taktikler ve çözüm arayışları en önemli etkendi. İspanyollar'ın 1/7,Yunanlıların 3/9 üçlüğü beklenmedik rakamlardı. Kastettiğim kaçan şutlar değil kullanılan üçlüğün azlığı tabi. Çünkü her iki takım da dışarıya normalde çok sık kullanmasına rağmen bu akşam içeriyi fazlasıyla kullanmaya çalıştı ve bunda başarılı oldu. İlginç olan ise 15/22 ile %68 ikilik isabeti yakalayan Olympiakos'un bunu Caja Laboral gibi pivotuyla değil de 3-4 numaradaki oyuncularıyla yakalamasıydı.

İkinci yarı Olympiakos maça tekrar Sofo ile başladı. Caja Laboral uzun bir süreden sonra Teletovic ve Huertas'ın arka arkaya üçlükleriyle beraberliği sağladı ve arkasından Huertas'ın basket faulle kazandırdığı üç sayıyla da bir anda 48-45 öne geçti. İlk yarının sonunu da sayarsak bu 15-1 lik seri anlamına geliyordu ki aynı güzel işleri yapan Huertas çok çok gereksiz bir sportmenlik dışı faulle takımına el freni oldu ve Olympiakos Boroussis'in üçlüğüyle bir hücumda 5 sayı bularak tekrar öne geçti. Bu dakikada da üçü San Emeterio'dan biri de Huertas'tan olmak üzere Caja Laboral'in üçlük yağmuru başladı. Dış atışları en büyük silahı olan Caja Laboral ilk yarıdaki şaşırtan tabloyu bırakıp yine can dostuna dönmüştü. Üçüncü çeyreğin bitimine 4 dakika kala da 59-54 öne geçerek bunun mükafatını aldılar. Yüzdeleri düşünce de bu sefer seriyi yakalayan Olympiakos oldu ve çeyreği 65-63 önde bitirdiler. İlk yarıyı 1/7 üçlük ile bitiren Caja Laboral rakamı 6/16'ya çıkarmıştı ki bu bütün bir çeyrek sadece üçlükle beslendiklerinin de kanıtıydı. Son bölüme girilirken skor beşinci kez serilerle el değiştirmişti.

Son çeyrek de yine Teletovic'in üçlüğüyle açıldı. Olympiakos ise içerden oynama devam etti. Üç hücum üstüste Papaloukas ve Teodosic'in pota dibinden bulduğu sayılar Caja Laboral savunmasının zaafiyeti mi yoksa bu ikilinin müthiş oyun zekası mı onu yorumlamak zor ama son 6 dakikaya Olympiakos'un 5 sayı önde girmesini sağladılar. Hemen devamında da Childress'le pota dibinden bir sayı daha bulan Olympiakos, hemen sonraki hücumlarda Bourousis ve Mavrokefalides'le üçlük bularak kadro zenginliğini dosta düşmana gösterdi. Childress'ın üçlüğü de 2 dakika kala skoru 87-79'a getirip İspanyollar'ın umutlarını tüketti. Taquan Dean'in bu dakikalarda üçlük denemesi zaten Caja Laboral'in çaresizliğinin ispatıydı. Son anlarda çırpındılar ama süre yetmedi ve maçı 89-85 kaybettiler.

Splitter maça iyi başlamasına rağmen daha sonra oyunun dış atışlara dönmesi San Emeterio'yu 20, Huertas'ı da 23 sayıyla evsahibi adına öne çıkardı. Olympiakos'ta da maçın başından sonuna kadar Kleiza-Childress ikilisi, son bölümde de Bourousis-Papaloukas ikilisi çok çok iyiydi. Papaloukas aynı zamanda maç sonu salondan çıkarken tribünlere el sallayarak tepki aldı ama bence o el doping testinden kaçtığını söyleyenlereydi çünkü WADA zaten aylar önce Olympiakos antrenmanını basıp ona test yapmıştı. Yıldız oyuncu maçın sonunda özellikle Teodosic'le mükemmel bir uyum sergiledi ve kritik anlarda ortaya çıkıp maçı kopardı. Olympiakos da bu galibiyetle ilk iki yolunda çok büyük bir avantaja sahip oldu. Ama en önemlisi çok para harcamanın değil doğru planlamayla transfer yapmanın önemini gösterdi. Sofo-Vujcic-Mavrokefalides'in çok az oynadığı bir karşılaşmada kısalarla nasıl boyalı alanın domine edilebileceğini, oyuncuların çeşitliliğinin önemini de aynı şekilde anlatmış oldu.

Teodosic'in tek el mükemmel asisti ve Childress'ın birebir zorlayıp yaptığı smaç, Huertas'ın ters turnikesiyle beraber maçın en güzel hareketleriydi. Detaylı istatistikler burada.




Link

1 yorum:

Sheed dedi ki...

güzel bi çin atasözü vardır: "if you've got taquan, you're going down"

 
Maliano - Kaynak göstermeden çalan çırpan Schortsanitis'in altında kalsın...